Menü Kapat

Futbolumuzun İlk Teorisyeni

Fenerbahçe’nin 1920’li yıllarda forma giyen futbolcularından, Ragıp Ziya Mağden‘in, 1961 yılında yayınladığı “Fenerbahçe Batamaz” isimli kitabını aktarmaya devam ediyoruz. Sırada futbolumuzun ilk teorisyeni Hüseyin Sami Coşar var… Fenerbahçe tarihinin en kıymetli kupalarından olan Harington Kupası maçının devre arasında soyunma odasına girerek oyunculara moral veren 5 kişiden biri… Nur içinde yatsın.

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Futbolumuzun İlk Teorisyeni

Türkiyemizde ilk teknik futbol hocası ve adamı, hiç şüphesiz, eski bankacılarımızdan ve mebuslarımızdan Hüseyin Sami Coşar’dır.

Çok zeki, enerjik, metin ve cesur bir insan olan Hüseyin Sami Coşar’ın, Fenerbahçe’ye hizmeti çok ve büyük olmuştur. Eskiden, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi büyük kulüplerin 5-6 futbol takımı, hokeycileri, tenisçileri, denizcileri, avcıları, haltercileri, jimnastikçileri, beyzbolcuları, kürekçileri, kotracıları vs. bulunur ve bunlar her sahada çalışıp dururlardı.

Bizler, Kadıköyünde, İngilizlerden gördüğümüz top oyununu çok sevmiş olmaklığımıza rağmen, işin esasını ve nazariyesini bilmiyorduk. Topa nasıl vurulacağından, topun nasıl tutulacağından haberimiz yoktu, doğrusu… Topa uzun vuranlara, alabildiğine havaya dikenlere bayılır, dururduk. Bu yüzden Balıkçı Tevfik, Fitil Nuri, Badi Şükrü, Adnan İbrahim ve Kadim vs. gibi defans oyuncularını pek tutar ve takdirle seyrederdik.

Biz, bu tertip, ampirik çalışmalarımıza devam edip giderken, başımıza Hüseyin Sami Coşar ağabeyimizin geçtiğini ve bizlere ders vermeye başladığını gördük. Ve hayretler içerisinde kaldık. Nasıl hayrete kapılmayalımdı ki, Hüseyin Sami Coşar ağabeyimiz bizlere, Union Clup sahasında, hem nazari, hem de tatbiki şekilde ders veriyor; söylediklerini, taktik dersleri ile tamamlıyordu. Hem de bizleri evine davet ederek çaylar, pastalar ikram ediyor ve zengin koleksiyonundaki musiki plaklarını, opera aryalarını bizlere dinlettirmek suretiyle işin sosyal taraflarını da değerlendiriyor; günlerimizin neşeli ve ahenkli geçmesini sağlamak lütfunda da bulunuyordu… Büyük, büyük! İşte onlardı, aziz dostlarım, işte onlardı.

Bu metodik, sistemli ve teknik çalışmalar fevkalade tesirini göstermekte gecikmemiş ve Fenerbahçe takımları herkese duman attırmaya başlamışlardı.

29-0

O kadar ki, o zamanları, Sami Coşar’ın başkanlığı altında İzmir’e giden Fenerbahçe 3. takımı (dikkat buyurun 3. takımı diyorum) İzmir’in “Altay, Altınordu, Karşıyaka vs. gibi) beş takımına tamam 29 adet gol atıp hiç gol yemeden İstanbul’a dönerek herkeslere parmak ısırttırmıştı. Sonradan, Sedat Taylan’ın da kaptanı bulunduğu o takımdan kimler ve kimler çıkmamış; ve Türk futbolu neler ve neler kazanmamıştır…

İşte, bu zehir gibi delikanlıların ve müthiş futbolcuların yetişmesinde, Hüseyin Sami Coşar ağabeyimizin gayet meşkûr ve verimli ve bilgili çalışmaları geçmiştir. Ve bu başarılar, Fenerbahçe’nin sahifelerine altın harflerle geçirilmişlerdir.

Ben, şimdi bu fırsat ve güzel vesileden istifade ederek bu kitaba, Hüseyin Sami Coşar gibi bir spor büyüğünün adını geçirmiş olmanın sevinç ve neşesini duymakta ve kendilerine candan, yürekten  sıhhat ve saadetler dilemekteyim. Cemiyetler, görüldüğü gibi, hiçbir hizmet ve başarıyı asla unutmazlar. Ve bu cemiyete iyi hizmette bulunanların ise, günün birinde, saygı ve sevgi ile anılacakları muhakkaktır. Belki de unutulduğunu sanan sayın Hüseyin Sami Coşar da, işte, cemiyetin bu bahtiyar fertleri arasında muhterem bir yer işgal ettiğinden asla şüpheye düşmemelidir.

Ragıp Ziya Mağden – 1961

Bir Cevap Yazın