Menü Kapat

Yalan Tarihin Mumu Yatsıya Kadar

Belki hatırlarsınız; bundan birkaç ay evvel, tarihi işine geldiği gibi eğip bükmeye çalışan birileri “Türk futbol tarihinin ilk dönemlerinde hiç bir spor olayı, bu kupa (Gazi Büstü) organizasyonundan başka gazetelerin 1. Sayfasında yer almamıştır. Gazetelerin 1. Sayfalarına manşet olabilen tek spor olayıdır” diye iddialı bir beyanda bulunmuşlardı. Aynı floodda bir de Murat Bardakçı’nın 28 Şubat 2018 tarihli yazısında “şaibeli” dediği bir evrak paylaşmışlardı. Yalan tarihin mumu yatsıya kadar yandı.

Türk futbol tarihinin başlangıç senelerinde birçok manşetin atıldığı ve Fenerbahçe’nin bu manşetlerde rakiplerinden kat kat fazla sayıda yer aldığı zaten sabit. Fakat güzel bir tesadüf, Mayıs 1977 tarihli (Aylık Fikir ve Sanat Dergisi) Türk Edebiyatı mecmuasında Malik Aksel imzalı “Acı Patlıcan Vakası” başlıklı yazısında karşımıza çıktı. Yazının tamamını en alta dosya bir galeri olarak koyduk. Aşağıdaki metinse başlangıç ve bizi ilgilendiren kısım.

Malik Bey merhum, 43 yıl öncesinden küçük bir anektodla, birilerinin yalanını yüzlerine vurmuş.

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Acı Patlıcan Vakası

Bir vakitler, Cumhuriyetten önce okuma yazma bilenlere fazla soru sorulmadan ilk okullarda hocalık veriliyordu. Selim Mansur İstanbul’da maarif müdürlüğüne uğrayarak bir öğretmenlik istiyor. Maarif mümeyyizi, adından koyu bir müslüman olacağını tahmin ettiği bu zata (Kur’ân-ı Kerîm) hocalığı teklif eder. Selim Mansur da:
– Efendim ben Dürzüyüm, cevabını verince mümeyyiz şaşırır.
– Estağfurullah! diyerek ona tuhaf tuhaf bakar, ne söyleyeceğini şaşırır. Bu arada Selim Mansur (Arapça bilirim, Kur’ân da okutabilirim ama okutmam caiz değildir. Çünkü ben müslüman değilim. Cebel-i Dürz’de de doğdum, oralıyım, yâni Beyrut’a yakın) diye açıklamada bulunur.

Bu olaydan bir zaman sonra arkadaşı Faik Sabri ile birlikte Paris’e Sorbon Üniversitesi’ne girer. Coğrafya tahsili yapar. Bir ara yine beraber İstanbul Öğretmen Okulu’na hoca olurlar. Faik Sabri coğrafya, harita buna benzer işlerden sonra türlü incelemelerde bulunmuştur, hatta ilmî edebî eserler yazmıştır.

Selim Mansur ise sınıfta ne okutacaksa çantasından çıkardığı defteri açar, okur gibi buradan söyleyeceklerini söyler. Aradan bir hafta geçince bu dersi bir öğrenciye sorar. Bu öğrenci kem kümledi mi “Git yerine, sıfır!” der, bunu da not defterine yazar, öğrenciye de bir hayli çıkışırdı. Bu öğretmenden beş numara almak, hele altı yedi numara büyük bir talih işidir. Büyük başarıdır.

Bir Mektep Hatırası ve Gazetelerin Birinci Sayfası

Bir gün, bir öğrenciyi tahtaya kaldırır, adeti olduğu üzere adını, geldiği yeri sorar. Bu öğrenci Bağdat’tan (takabil?) ile geldiğini söyleyince Selim Mansur bundan bir şey anlamaz, tekrar sorar yine “Bağdat’tan takabil ile geldim” diye sözünü tekrarlar. Öğretmen buna bir mânâ veremiyor takabil, takabil diye kendi kendine söylenir. Bu sözden bir sonuç çıkaramayınca tebeşirle tahtaya resmini yaptırır. Öğrenci güçlükle bir şeyler çizer.

Selim Mansur neden sonra bunun dekovil olduğunu anlar. Ondan sonra bu öğrencinin adı takobil olmuştur. Takobil aşağı, takobil yukarı. Asıl adı nüfus kağıdında kalmıştır. Öğretmen derse geldi mi, daha iskemleye oturmadan, ders başlamadan bu öğrenciyi derse kaldırır:

– Takobil uyuma, kalk taktaya (tahtaya) der. Bu öğretmen de bir türlü tahta diyemiyor.. Arkadan da (Anlat bakalım Bağdat’tan nasıl geldin!) Öğrencinin yine bir türlü dili dönmüyor, yine takobil ile geldik diyor, diyor ama yine sıfırı alıyor, yerine oturuyor. Bir yıl bu iş böyle sürdükten sonra dekovil diyemeden sınıf dönüyor.

O sırada meşhur Fenerbahçeli futbolcu Alaaddin de bu sınıftadır. Gazetelerin baş tarafında büyük harflerle adı geçiyor. Zamanın gol kralı Alaaddin, evi de mektebe yakın ama geç kalmayı adet edinmiş. Hoca : (Ulan nerede feneri söndürdün) der, Alaaddin hafifçe gülümser, özür diler ama öğretmen ona fazla bir şey söylemez. O devirde başvekili pek az kimse tanırken, onu bütün Kadıköy, hatta İstanbul bilirdi, tanırdı. Ona fazla takılmazdı. Onun şöhreti Selim Mansur’un onunla alay etmesine engel oluyordu.

Bir Cevap Yazın