“Fenerbahçe taraftarı için unutulmaz basketbol maçları” diye bir liste yapılsa, tabii ki başlangıçta Euroleague şampiyonluğu olmak üzere bir çok maça yer verilir ama Tapfereritter’in yazdığı aşağıdaki maç da şüphesiz listede yerini alacaktır. Huzurlarınızda makus bir talihin Fenerbahçe tarafından bayrama döndürülmesi a.k.a. Efes’e yirmilik uğurlama…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
12.000 İçeride 12.000 Dışarıda
7 Mayıs 1995’te Fenerbahçe ile son üç yılın şampiyonu Efes Pilsen play-off yarı finali dördüncü maçında Abdi İpekçi Spor Salonu’nda karşı karşıya.. 2-2’de kilitlenen seride maçı alan finale çıkacak..
Basketbolseverler “şehrin göbeğindeki” Spor ve Sergi Sarayı’nı özlüyor ama “sapa” Abdi İpekçi de 1992-93 sezonundan itibaren Fenerbahçe, Efes Pilsen ve Ülkerspor’un Avrupa Kupası başarılarıyla birçok defa “full çekmiş”. 12 yıl aradan sonra Avrupa Şampiyonası’na katılma yolundaki Milli Takımımız da (14 Kasım 1992’deki Belçika maçıyla) bu müthiş dalgayı iyice yükseltmiş..
7 Mayıs 1995 ise benzersiz bir gün.. Çünkü, salon “full çekmekle” kalmıyor. İçeride 12.000 kişi varsa dışarıda da bir o kadar insan var. Eee, Fenerbahçe bu, gittiği yere bereket getirir. Basketbol ufak salonlardan Spor Sergi’ye taşındığında da, radyodan ilk defa naklen yayın yapıldığında da, 1989’da Abdi İpekçi’de ilk kez Lig maçları oynandığında da hep Fenerbahçe var. İslam Çupi’nin sözleriyle “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü‚ ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte‚ adı konamaz…”
1994 Aralık’ında Başkanlığa gelen Ali Şen 1982-83 sezonunda basketbolu yeniden ayağa kaldırmış. İkinci başkanlığında da ilk şampiyonluğu basketbolda istiyor. Ama kadro aslında onun döneminde kurulmamış. Sezon başında Başkan rahmetli Hasan Özaydın. Basketbol Şubesine maddi destek veren 1907’liler ikinci sezonda da bu desteği sürdürüyor. Bir önceki yılın A millileri Harun Erdenay, Levent Topsakal ve Ömer Büyükaycan’la yollar ayrılmış; Hüsnü Çakırgil kalmış, İbrahim Kutluay ilk beş oyuncusu yapılmış, kadro Hakan Yörükoğlu, Faruk Beşok ve Yalçın Küçüközkan gibi takım oyuncularıyla takviye edilmiş, yabancılar ise Mitch Smith ve (sonradan gelen) Kevin Rankin gibi “mütevazı” beyazlardan seçilmiş.
19 Maçta Sadece 3 Kez
Fenerbahçe, son üç sezondur play-off finallerinde elendiği Efes Pilsen’i sene başında Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda dağıtmış, sezon içinde de Türkiye Kupası’ndan elemişse de, Ligdeki iki maçı da kaybettiğinden seriye (dönemin statüsü gereği) 1-0 geride başlamış.. Bu da yetmezmiş gibi, ilk maç uzatmada 60-63’lük yenilgiyle kuyuya düşülmüş. Son üç sezonun şampiyonunu üç kez arka arkaya yenmek gerek. Halbuki son 3 senede Fenerbahçe 19 maçta 3 kez yenebilmiş rakibini.
Ancak bu sezon farklı bir takım var. Başantrenör Murat Didin önderliğinde; savunmasıyla bunaltan, çok oyuncuyla sayı bulan ve play-off’ta form grafiğini yükselten bir Fenerbahçe var sahada.
Aslında ilk maçta da normal süre 52-52 bitmiş, bu da Fenerbahçe’nin savunma direncini gösteriyor. Sarı-lacivertliler Efes Pilsen’i kendi silahıyla vurmaya başlamış. 3 Mayıs’taki maçta Efes bulup bulabileceği en yüksek sayıya ulaşıyor: 64. Fenerbahçe ise maçın sonlarına doğru Altar Tunçkol’un arka arkaya (ve neredeyse 7-8 metreden) üç üçlüğüyle maçı koparıyor: 69-64. 5 Mayıs’taki maç ise ertesi günün gazetelerinin manşetinde artık. İlk yarıyı 34-19 önde bitiren Fenerbahçeliler maçı da 60-51 kazanırken rakiplerine adeta top göstermiyorlar. Efes, 19 sayı atan İbrahim Kutluay’ı ve neredeyse üçlük çizgisinden sayı bulan 2.12’lik Chicago Bulls patentli Kevin Rankin’e çare bulamıyor. Tribünler bu maçta da “full”.
Acaba son maçta da tribünler böyle dolacak mı? Zira, Türkiye 6 Mayıs’ta dokuz günlük bayram tatiline girmiş.
Ama sporda hareket durmuyor. Halter milli takımımız Naim ve Hafız Süleymanoğlu, Halil Mutlu ve Fedail Güler’in altınlarıyla Varşova’dan Avrupa şampiyonu olarak dönüyor. Fenerbahçe ise şampiyonlukla sonuçlanacak müteakip sezon (1995-96) öncesinde iç transferi tamamlamaya çalışıyor. Engin, Bülent, Aygün, Emre ve Kemalettin “boş mukaveleye” imza atıyorlar. Futbol takımı Samsunspor’a karşı bir önceki yılın “sekizlik tarifesini” yarıya indirmiş ve 4-1’le yetinmiş. Fenerbahçe atletizm takımları İzmir’den birincilik haberleriyle dönüyorlar..
Olmaz Denen Oluyor
Maça Fenerbahçe taraftarının muhteşem desteğiyle başlıyor. Kevin Rankin-Larry Richard, İbrahim Kutluay-Volkan Aydın ve Mitch Smith-Mirsad Türkcan eşleşmelerinin hepsinde Fenerbahçeliler galip. İlk yarı Fenerbahçe 44-26 önde.
Acaba deneyimli Efes geri döner mi? İlk iki maçta Efes hep geriden gelip Fenerbahçe’yi yakalamış, hatta iki ay öncesindeki Türkiye Kupası eşleşmesinde Fenerbahçe ilk yarıyı 52-28 önde kapamasına rağmen Efes bitime iki dakika kala 69-67 öne geçmiş (neyse ki Fenerbahçe toparlanıp 76-71’le rakibini elemiş). Ama ikinci yarı böyle bir senaryonun yanından bile geçilmiyor. Şut yüzdesi zirvelerde.. 27. dakika civarında skor 57-31. Fenerbahçe rakibini neredeyse ikiye katlamış durumda. Efes maça asılmaya çalışıyor. 30. dakikada bir hızlı hücumda Efes 3’e 1 pozisyonda sayıyı bulup farkı 20’ye indiriyor. Basket olan topu Ufuk Sarıca alıp müthiş bir hırsla Fenerbahçe’nin çemberinin dibine bırakıyor. Normal bir tepki, zira Efes Pilsen 30. dakikada ilk “rahat” sayısını bulmuş.
Seyirci coştukça coşuyor ve maç sonunda fark “yuvarlak hesaba” bağlanıyor: 78-58. Fenerbahçe finale yükseliyor.
Abdi İpekçi Spor Salonu iki yıl önce tarih oldu. Ancak, salonun önündeki taş parkeler dile gelse de anlatsa, içerideki seyirci kadar dışarıda kalan başka bir maç var mı tarihinde?
Tapfereritter