Olimpiyat dergisinin 1933 yılında yayınladığı “Fenerbahçe’nin 25. Yılı Özel Sayısı”nda söz sırası Hayri Celal Atamer’de… Konusu, Fenerbahçe’ye emek sarf edenler! Derginin diğer yazılarına “şuradan” ulaşabilirsiniz. Bitene kadar müstakil sayfaları yazıların arasına da koyacağız. Yine onlardan biri… Keyifli okumalar…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Fenerbahçe’ye Emek Sarf Edenler
Fenerbahçe’nin bugünkü iftihara değer halini bulmasında onu idare edenlerin namütenahi samimiyet ve kulüpçülüğü ne kadar mühim birer amil olmuşsa, uzun harp seneleri esnasında, azasının ve idarecilerinin askerde bulundukları sırada da, yalnız başına büyük bir feragatle kulüp kapısının kapanmasına mani olan ve isimleri eski Fenerbahçelilerin kalplerine altın birer çivi gibi kazılı kalan aziz büyüklerinin yenilere numune olacak fedakarlıkları da birer sebep teşkil etmiştir.
Bu zevatın başında şimdiki Manisa mebusu Sabri Beyefendiyi zikir edebiliriz. Fenerbahçe idarecileri kendilerinden kulübün başında reis olarak bulundukları esnada bir büyük kardeş, bir baba gibi şefkat ve insanlık görmüşlerdir. İdare ile bilfiil meşgul olmadıkları zaman da uzaktan, yakından isabetli direktiflerine esirgememişlerdir.
Sabri beyefendinin İstanbul’dan ayrılıp da bilmecburiye kulüpten maddeten uzaklaşmaları üzerine kulüp riyasetini Dr. Hamit Hüsnü Beyefendi deruhte etmişlerdir kendileri muhakkak ki kulübün bugün bu hale gelmesi için çok çalışmışlardır.
Harbin en şiddetli zamanında kulüp kapısını açıp kapayan bir Fenerbahçeli vardı: Mustafa
Ben kulüpçülük ve Fenerbahçelilik hissini, sönmek değil, bilakis bir yanardağ olarak içinde taşıyan ve her şeyini kulüp karasevdasına feda’dan çekinmeyen, faziletin ve ahlak sağlamlığının bir numunesi olarak şimdiki stat müdürümüz Galip’i tanıyorum. Galip gibi sporcu ve fedakar bir azası olmayan kulüplere acırım.
Fenerbahçe 25 sene evvel 8-10 ülkülü gencin kalbinde bir kıvılcım iken bugünkü yanardağ haline gelinceye kadar muhtelif safahat geçirmiş ve bu safahat esnasında bütün mesuliyetleri omuzlarına alarak dahili ve harici müşkülatla uğraşan kendi öz kaynağından doğmuş aziz ve yılmaz evlatlar yetiştirmiştir. Bunların isimlerini saymak ve onlara sıra vermek bugün ne kadar müşküldür.
Hangisini söylemeli, Tevfik’i mi, Nasuhi’yi mi, Sami’yi mi, Burhan Asaf’ı mı, Hulki’yi mi, Şakir’i mi, Yahya’yı mı, Ömer’i mi, Zeki Mazlum’u, hangisini Zaten bütün bu isimleri saymakta da bir fayda yoktur. Binaenaleyh bence şu şekilde bir sual irat etmek daha doğru olur:
Fenerbahçe’ye hangi Fenerbahçeli hizmet etmemiştir? Bu kulübün bu hali bulmasında hangi Fenerbahçelinin emeği ve alın teri yoktur.
Hayri Celal Atamer