Bedri Gürsoy 1940’lı yıllarda gerçekten de çok büyük bir iş yapmış ve futbolcu portreleri yayınlamış. Sıra Yavuz İsmet Uluğ’da. Bedri Bey’in ayağı kadar kalemi de kuvvetli. Tuncay Yavuz aktarıyor. Keyifli okumalar…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Yavuz İsmet Uluğ
Türkiye’de yetişen yüzlerce futbolcunun en meşhur ve en kıymetlilerindendir. Bir futbol meraklısı olsun da Yavuz İsmet’i tanımasın, buna imkan yoktur. Hem atletik meziyetlerine (vücuduna, kuvvetine, sertliğine, nefesine) güvenerek, hem de futbolun bütün inceliklerine, tekniğine vakıf olarak – ve her ikisini de birleştirerek – oyun oynayan bizde pek ender yetişen, çetin, sağlam, enerjik, bilgili, harikulade bir futbol yıldızıdır.
İlk kulübü Galatasaray’dır. Sonra Fenerbahçe’ye girmiş, sarı-laciverde candan bağlanmış, kulübüne senelerce unutulmaz hizmetlerde bulunmuştur. Futbolu bırakıncaya kadar da Fenerbahçe’den ayrılmamıştır.
Milli, muhtelit takımlarımızda, Fenerbahçe’de tam bir liyakatle, merkez muavin ve yan muavin olarak futbol oynamıştır. Müteaddit futbol seyahatlerine, olimpiyatlara iştirak etmiştir. Ecnebiler tarafından dahi her yerde takdir edilip alkışlanmıştır. On beş defa beynelmileldir. Futboldan maada, boks, atletizm, hokey, denizcilik ve tenis sporlarında da maharet ve muvaffakiyetler göstermiştir.
Kişiliği
İsmet, mütevazı, mert, iyiliği seven bir arkadaş olarak tanınmıştır. Saf denecek derecede ve her söylenene inanacak raddede temiz kalplidir, fesat değildir.
Arkadaşlarına karşı çok samimidir. Seyahatlerde kendinden küçük olan arkadaşlarını bulunmaz ve eşsiz bir ağabey şefkatiyle kayırır ve korur. (İsmet son senelerde tamamiyle değişmiştir. Bilinmez hangi sebeplerle birdenbire spordan, sporcudan, kulüpten, futboldan, maçlardan hatta arkadaşlarından bile nefret eden bir insan halini almıştır. Kulübüne bir defa uğradığı, bir tek maçı görmeye geldiği vaki değildir. Bazıları İsmet’in bu hallerini gururuna hamlediyorlarsa da bilakis İsmet müteavazı ve çok mert olarak yakından tanıyanlar bir an için bile buna katiyyen ihtimal veremezler. İsmet son zamanlarda, nedense sporla alakasını kesmeyi arzu etmiştir. Mücadele kudretini bırakmıştır. Spor işlerimizde, kulübünün idare şekillerinde eskiden amansız bir münekkitken artık “Neme lazım, ben mi ıslah edeceğim, ne halleri varsa görsünler!” der gibi lakayt bir hal almıştır. Bu yüzden İsmet’in daima kuvvetli ve dürüst varlığından çekinen spor işlerimizde tufeyli yaşayan bir takım kimseler de başlarından böyle çetin, karakter sahibi bir münekkidin gitmesiyle, rahat nefes almışlar, memnun ve müsterih olmuşlardır.)
Uzuna yakın bir boy, adaleli, senelerce sporla yoğrulmuş demir gibi bir vücut, kumral saçlar ve açık ela gözler, güzel bir yüz, ince bir hususiyeti olan manalı bir ağız ve dudaklar, sert bir yürüyüş, keskin bakışlar, tok, kalın ve erkekçe bir konuşuş.
Dalkavukluk nedir bilmez. Kendisini hiçbir zaman kimsenin yanından küçük düşürmez. Doğru söylemekten çekinmez. Spor ve aile terbiyesi mükemmel. Zamanına göre bazen çok asabi ve suratlı, bazen çok neşeli ve güler yüzlü bir futbolcu. İşte İsmet’in tipi ve mizacı…
Boksör Futbolcu
İsmet futbolu oynadığı ilk devrelerde – ki o zaman aynı zamanda boksördü – asabi, sert ve haşin tabiatlıydı. Sahada adeta alikıran baş kesen gibi kendine mahsus bir cakayla dolaşırdı. “Gözünün üstünde kaşın var” diyene yumruğu yapıştıracakmış gibi bir haller takınırdı. Vücuduna, kuvvetine, yumruğuna güvenen, etrafı korkutup, oyunda zorbalığı, hatta kavgasıyla iş göreceğine kanaat getiren bu delikanlı boksör futbolcudan herkes yılmıştı.
Bu içi içine sığmayan, gayritabii çocukluk ve tecrübesizlik devresini İsmet pek çabuk silkip attı. Derhal kavradı ki futbol kabadayılık oyunu değil, incelik, nezaket, disiplin ve teknik isteyen güç bir spordur. İşte bu düşünceyle çalışmaya başladı. Kuvvetli ve çevik vücuduna, atletik meziyetlerine, bir de İsmet’te tam manasıyla futbol tekniği ve disiplini ilave olup yerini bulunca, sahada hakikaten yavuz, mahir, spor terbiyesi mükemmeli üstad bir futbolcumuz oldu.
Çeviktir. Kuvvetlidir. Sağlamdır. Bir maç değil, arka arkaya iki maç yapacak derece nefesi mükemmeldir. Mukavemeti, enerjisi, yılmamazlığı, koşusu fevkaladedir. İki ayağına da hakimdir. Kafa vuruşlarında, bizde gelen merkez muavinlerin en kuvvetlisidir. Vücut ve ayak çalımları, şutları, pas tevziatı, demarke olan oyuncuyu sayanı hayret bir nüfuzu nazarla bulup tam yerinde beslemesi, deplasmanı, zamanında kaleye uzun driplinglerle ve eşapelerle tehlikeli akınları ve kaleye ani şutları. Top tutuşları, sürüşleri, en tehlikeli hücumları sert ve cesur bir atılganlıkla kesmesi mükemmeldir. Açıklara uzun ve yerinde pasları meşhurdur.
Kalplerde Yaşadı, Yaşayacak
Bazen asabiyete kapılıp hırçınlaştığı, soğukkanlılığını kaybettiği, şahsi oyuna kapıldığı vakidir.
İsmet Türkiye’de yetişen muavinlerimizin en teknik ve en enerjik olanıdır. Senelerce ‘Yaşa Yavuz’, ‘Var ol Yavuz’, ‘Bırakma Yavuz’ sedaları statlarımızı çın çın öttürmüştür. İsmet halkın içinden gelen bu alkış, teşvik ve takdiri arasında, tam manasıyla yavuz bir futbolcu kudret ve liyakatiyle uğraşmış ve kan ter içinde didinmiş, çalışmış, bırakmamış, geçirmemiş, memleket sporu için bütün varlığını koymuştur. Bundan dolayı da daima halkın kalbinde var olmuştur. Yaşamıştı ve yaşayacaktır.
Bedri Gürsoy