Fenerbahçe, 11 Haziran 1989 tarihinde Sarıyer ile Kadıköy’de karşı karşıya geldi ve mücadeleyi 4-3 kazandı. Bu maç aynı zamanda “1988-1989 Şampiyonluk Turu” maçıydı. 12 Haziran 1989 tarihli Cumhuriyet gazetesinden, olanca muhteşemliği ile… Keyifli okumalar!
Serdar Kızık’tan 1988-1989 Şampiyonluk Turu Haberi
Dün Fenerbahçe’nin günüydü. Fenerbahçe Stadı‘na akan Sarı-Lacivertli coşku seli, futbolcusu, yöneticisi, yaşlı, genç, kadın, çocuk taraftarıyla güldü, güldürdü, heyecanlandı, kısacası tarihi bir sevinç yaşadı.
Sabahın ilk saatlerinde stadı dolduran Fenerbahçe’nin saat 14:30’da başlayan kutlama programıyla iç içe yaşamak için sahanın içine giriyoruz. Ve bir de şov denizi içinde işte izlenimlerimiz…
Süslerle düğün evine benzemiş Fener Stadı. Önce liseliler, maratonda günlerdir hazırladıkları gösteriyi gerçekleştirmek için ellerinde sarı lacivert panolarla taraftarın arasında yer bulmaya çalışıyorlar. Ama zor biraz. Sunucu Mehmet Ali Erbil, öğrencilere yer bulmak için istediği kadar bağırıp dursun. Çaresi yok. Taraftarlar ellerindeki biletleri gösterip Erbil’i protesto ediyorlar. Neyse ki sahaya giysileriyle gelen futbolcular ortamı biraz değiştiriyorlar. İşte daha burada başladı şampiyonluk gününe damgasını vuracak Rıdvan ve Schumacher’in öncelikleri. Dört bir yana koşturdu taraftar bu iki oyuncuyu, alkışlar, alkışlar…
Basın Dışarı
Erbil’in “İşte geleceğin Rıdvanları, Aykutları” diye anons ettiği Fenerbahçe Lisesi kız öğrencilerinin gösterilerinden sonra onların daha serpilmiş ablaları sahaya girdiğinde foto muhabirlerine de dört bir yandan “basın dışarı” sloganları atılıyordu. Fener’in amigo kızları diye tanımlanan bu bayanların danslarını bugün gazetelerde görmekten çok o anda izlemek isteyen ancak foto muhabirlerinin dansçı kızları kuşatmasına bozulan taraftarlar, böylece hep bir ağızdan durumu protesto ediyordu. Tabii ki gazetecileri saha dışına çağıran Erbil’in anonslarından da destek alarak…
Bombalardan çıkan renkli dumanlar içinde paraşütçüler Fener Stadı’nın içine süzülürken az önce stadın üstündeki helikoptere “Helikopter kardeş beni lütfen duyar mısın?” diye bağırıp “Hadi lan çek git” uyarısıyla istediğini elde eden Erbil zafer kutluyordu.
Ve Tur
Öpmeye meraklıyız ya, “Kaya, Aşık el ele” deyip bu ikiliyi öpüştüren taraftar daha sonra gerçek şampiyonluk turu atmak için boyunlarında çelenklerle sahaya giren futbolcuları alkışlıyordu. Gök gürlemesini andırır bir ortamda bandonun mehter marşıyla değil ama kahramanlık marşlarıyla gelen Fenerli futbolcular dört bir yana dağılmıştı. Schumacher kale arkasındaki tribünlere yarı beline kadar sarkıp, artık bizden biri gibi sevgi gösterilerine teşekkür ederken omuzlarda taşınan diğer bir oyuncu Rıdvan’dı. Bu arada gösterilerin heyecanıyla tribünlerden kopup gelen bir slogan dört bir yanı inletiyordu : “Kıskananlar çatlasın..”. Bu arada yer yer tribünlerdeki ufak taşkınlıkları önlemeye çalışan polise, artık klasikleşmiş bir yanıtı duyuyorduk :
“Burası Türkiye, İsrail değil”
Önceden helikopterle sahaya ineceği duyurulan Başbakan Turgut Özal’ı yeryüzünde en ilginç şovu gerçekleştirecek Başbakan olarak görmeye hazırlandığımız bu anlarda stat anonsunu duyuyorduk, hem de arka arkaya üç kez; “Sayın Başbakanımız buradadır”. Ve az sonra gönlünde Fenerbahçe sevgisi, boynunda Sarı Lacivertli fularıyla Özal, şeref tribününde yerini alıyordu. Helikopteri değil, karayolunu seçmişti. Şöyle bir elini kaldırdı Özal, solundaki tribünlerden alkış alırken beklemediği bir anda sağdan gelen uğultulu protestolarla yerine oturdu. Sonra solundaki 100 binlik stat isteklerine yeniden ayağa kalkarak olumlu yanıt verdi.
Maçın başlamasıyla birlikte “şampiyon” sloganları gerçi yine gündemdeydi ama bu kez 100. gol her şeydi taraftar için. Ve daha 5. dakikada Fenerlinin bu beklentisi Turan’ın kafa golüyle gerçekleşiyordu. Bu tarihi ana imzasını atan Turan, sevincini arkadaşlarıyla paylaşırken biz, az sonra devre arasında futbolcuların kendi aralarında aldığı bir kararı öğrenecektik. 100. gol nedeniyle araba alan Turan’ın bu ödülü önceden alınan bir karar gereği Samsunspor’a vereceği, Erbil’in anonsundan duyuluyordu. Yani futbolcular karar birliğine varmışlardı. 100. golü kim atarsa atsın ödüller Samsun’a gidecekti.
Bu arada hükümet adına Bakan İsmet Özarslan, 100 milyonluk çeki Başkan Kaya’ya verirken Erbil’den yeni bir inci duyacaktık :
“100 milyonluk ödül Tahsin Şahinkaya’ya veriliyor”
Gol Kralı Aykut
Fenerbahçe için ulaşılması hedeflenen konulardan birisi de gol kralı çıkartmaktı. 10. dakikada kazanılan penaltı için taraftar bir anda “Toni Toni” diye bağırırken Schumacher orta alana doğru koşuyor ve taraftarlara Aykut’u gösterirken gol krallığı yarışını anımsatıyordu. Ve Schumacher’in başlattığı tezahüratla tribünler bu kez penaltı için topun başına gelen Aykut’a destek veriyordu. Aykut da doksan dakika sonunda Turan gibi çifte sevinç yaşayanların arasında kendisini saha içinde izleyen nişanlısına mutluluğunu dile getirecekti.
Oal’ın bitiş düdüğüyle futbolcular birden üstündeki formalarını çıkararak olası bir sıkışıklıktan kurtulmayı planlıyorlardı. Daha sonra Fener seyircisi yaklaşık yarım saat tribünleri terketmeyecekti. Ve Rıdvan’la Schumacher, arkadaşları soyunma odasında duşlarını alırken omuzlarda, sevinçlerini taraftarlarla paylaşıyorlardı.
1988-1989 Şampiyonluk Turu Fotoğrafları’ndan
