1932 yılında Yunanistan’dan bir “Selanik Karması” Türkiye’ye geldi. İzmir’de ve İstanbul’da iki haftadan kısa bir süre içinde altı maç yaptıktan sonra geri dönen bu karma takımı, Türk spor camiası hiç beğenmedi ve “sokaktan toplama” buldu ama ittifakla üzerinde durdukları nokta, bu takımın “atlet” olduğuydu. Kuşdili yangını felaketinden yalnızca 11 gün sonra, 17 Haziran 1932’de yapılan “Fenerbahçe-Galatasaray karması, Selanik Karması’na Karşı” maçı 2-1 bitmiş, Türk basını ve seyirciler “Yok artık! Sadece 2-1 mi?” şeklinde tepki göstermişlerdi. 28 Haziran 1932’de Fenerbahçe, bu defa Galatasaray’dan sadece Nihat Bekdik takviyeli bir kadroyla maça çıktı ve (Yunanlılar trene yetişeceği için 30 dakikalık devrelerle oynanan müsabakayı) 4-0 kazandı. Fikret Arıcan, Lütfü Boyer, Zeki Rıza Sporel ve Alaaddin Baydar’ın golleri, seyirciye “İşte şimdi oldu!” dedirtmişti. “Peki ahalinin göz bebeği Fenerbahçe ve koyunlar ilişkisi nedir?” diye soracaksınız. İlki 1932 yılında Fenerbahçe’nin yerini belirtmesi açısından muhteşem bir tamlama olduğu için başlıkta, ikinciyi de yazının sonunda görürsünüz artık. Doyulmaz üslubuyla dönem gazetelerinden… Keyifli okumalar…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Akşam Gazetesi’nden
Dün İzmir’den avdet eden Selanik muhteliti ile Fenerbahçeliler son bir veda maçı yaptılar.
İstanbul fukaraları menfaatine yapılan maçı Selaniklilerle beraber Fenerbahçeliler hiç para almadan oynadılar.
Bilinemez; menfaatlerine dünkü maç için İstanbul fukaralarının yaptığı duadan mıdır, yoksa, kısa bir müddet zarfında beş sıkı maç oynayan Selanik oyuncularının yorgunluğundan mıdır, Fenerbahçe’nin dünkü oyunu ilk birinci oyununun fena tesirini izale etmiş oldu.
Ahalinin gözbebeği olan Fenerbahçe ilk oyunda aldığı netice ile taraftarlarını bile ümitsizliğe düşürmüştü. Fazla gol çıkardıları için sevilmiş Fenerlilerin Selanik takımı gibi binnisbe acemi bir kadro karşısında bir gol farkla galip gelmesini kimse hazmedemedi. Dünkü maçta 4 gol çıkarak Fener biraz yürekten oynadıkları zaman hâlâ bir şeyler yapabilecek kudrette bulunduklarını ispat etmiş oldular. Esasen halk da gollerin adedi ikiyi geçtikten sonra Fener takımını daha sıkı alkışlamaya başladı.
Cumhuriyet Gazetesi’nden
Selanikli futbolcular Cuma sabahı şehrimize gelmiş olduklarına nazaran geçen on iki gün zarfında şehrimizde ve İzmir’de altı müsabaka yapmışlardır. Yani bu hesaba göre iki günde bir maç yapmış oluyorlar. Buna seyahat yorgunlukları da ilave edilirse, Selanik takımının her şeyden sarfınazar iyi bir atletik mezayaya sahip oldukları anlaşılır.
On iki günde ve muhtelif sahalarda altı maç yapmanın ne demek olduğunu tahmin etmek güç bir şey değildir.
Selanik takımı dün Türk bayrağını ellerinde taşıyarak sahaya gelmişlerdir. Pera takımından Velastros Efendi ile takviye edilmişlerdi Fenerbahçe takımı da Galatasaray’dan Nihat Bey’i alarak sahaya çıkmıştı.
Misafirler, sahadan çıkar çıkmaz otomobillerle istasyona gitmişler ve Selanik’e hareket etmişlerdir.
Vakit Gazetesi’nden
Dünkü maç maalesef emsaline nispetle çok az bir seyirci kitlesi önünde oynandı. Bunun tabii başta gün meselesi olmak üzere muhtelif sebepleri vardı. Gelenlerden mühim bir kısmını da maçın bir saat oynanması hiç memnun etmemiştir.
- Bir daha fakirler menfaatine bir maç yapılırsa galiba “Maç eksik oynanmayacaktır” şeklinde teminat vermeye lüzum hasıl olacak… diyenler çoktu.
Maçta görülen garip manzaralardan birisi de iki koyunun oyun sahasında keyfi mayeşa dolaşmaları idi. Koyunların, müdafiler, haflar ve muhacimler arasında tam bir huzur içinde aşağı yukarı gezinmeleri seyrine doyulamayacak kadar ömür oluyordu!
Süphane men tahayyere…