Fenerbahçe tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Kayacan kardeşlerin büyüğü (ilk Türk futbolcusu Fuat Hüsnü Kayacan‘ın ağabeyi) Doktor Hamit Hüsnü Kayacan, vefatından bir süre önce Öz Fenerbahçe dergisine verdiği röportajda, Fenerbahçe’ye gelişini ve kulübün Kuşdili Lokali‘ne geçişini hikaye etmiş. Muhtemelen aklınıza “Bunun neresi bir Kadıköy hazinesinin aralanan sır perdesi oluyor?” suali gelmiştir. Haksız sayılmazsınız. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri‘nde, Fenerbahçe Kulübü’nün Hazine-i Hassa’dan kiraladığı ve yangın felaketine kadar 18 sene boyunca ikamet ettiği bu muhteşem binaya dair, yeni bir belge ortaya çıktı. Aşağıda önce Hamit Hüsnü Bey’in hatıratını, sonra da kıymetli tarihçimiz Barış Kenaroğlu’nun transkripsiyonu ile Padişah V. Mehmed’in iradesini göreceksiniz. Keyifli okumalar.
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Spor Sevgisi
1308 (miladi 1892) yılında Mekteb-i Tıbbiye’den neş’et ettikten sonra, ertesi sene rahmetli arkadaşım Hakkı Şinâsi Paşa ile birlikte irade-i seniye ile Almanya’ya gönderildik. Almanya’da uzun süren bir tahsil ve ihtisastan sonra memlekete avdette Bâbıâlide İbrahim Nazif’in eczahanesinin üzerinde bir muayenehane açarak tabipliğe başladım.
Spora karşı öteden beri içimde engin bir sevgi vardı. Bu arada biraderim Fuat ile birlikte Galatasaray Kulübü’ne intisap ettik. Fuat futbol oynuyordu. Ben de idareci oldum. Hatta Galatasaray’ın yurt dışına yaptığı ilk Macaristan seyahatinde kafile reisliğini ben deruhte ediyordum.
Memleket dışına ilk defa çıkan Galatasaray’ın bu seyahatinden dönüşte, hâlen zahire borsasında bulunan sevgili ahbabım Yahya Berkî bir gün muayenehaneme geldi. Dereden tepeden konuşurken, bana : “Bugün gel seni bir yere götüreyim” dedi ve beraberce çıkarak Kadıköyü’ne geçtik. Yahya beni Altıyolağzı’nda, iki sokağı birleştiren, müselles şeklindeki bir evin tavan arasına çıkardı. İşte burası Fenerbahçe kulübü idi.
Genç Fenerbahçeliler beni büyük bir samimiyet ve hürmetle karşıladılar. O gün geç vakite kadar oturduk, çay içip sohbet ettik. Bu yuvanın sıcak havası üzerimde silinmez bir intiba bırakmıştı. Evim Erenköy’de olduğu için, her akşam muayenehaneden eve dönerken bu tavanarasına uğruyor ve Fenerbahçelilerin arasında tatlı saatler geçiriyordum.
Yeni Lokale Geçiyoruz
Bir gün Fenerbahçeliler bana bu samimi yuvanın reisliğini teklif ettiler. Bu vazifenin daha imtiyazlı bir şahsa verilmesi icabettiğini söyleyerek bu samimi teklifi reddettim ve Fenerbahçe Kulübü’nün riyasetine gelmesi için Erenköyü’ndeki evimin komşusu Nafıa Nazırı Hulusi Bey’den ricada bulundum. Hulusi Bey bu ricamı kabul ederek Fenerbahçe’nin fahrî reisliğini üzerine aldı. Ben de Galatasaray’dan istifa ederek Fenerbahçelilerin arasına katıldım.
Zaman geçip gidiyor, Fenerbahçemiz daima olarak inkişaflar kaydediyordu. Âza adedi de günden güne artmakta olduğundan, Altıyolağzı’ndaki müselles evin tavanarası bize dar gelmeye başlamıştı. Yeni bir lokale ciddi olarak ihtiyacımız vardı. Bu arada Kurbağalıdere üzerinde bir binada bulunan Uhuvvet Kulübü’nün iki odasının boş olduğunu haber aldık. Biri altta, diğeri üstte olan bu iki oda muvakkat bir zaman için bizim ihtiyacımızı karşılayabilecekti. Oraya taşındık.
Lâkin, taşındıktan birkaç gün sonra bütün âzada bir adem-i memnuniyet başgösterdi. Zira bu Uhuvvet Kulübü denilen yer bir kumarhane gibi bir şeydi. Fenerbahçemizin bir kumarhane ile aynı çatı altında bulunması hiç de hoş bir şey değildi. El altından sondajlara başladım. Ve öğrendim ki Hazine-i Hassa’nın maçı bulunan bu binanın müsteciri bulunan Uhuvvet Kulübü kontrat müddetini hayli geçirdiği halde taksitlerini ödememişlerdir.
Bir Hal Çaresi Kendini Gösteriyor
Bu hal, Uhuvvet Kulübü’nü buradan çıkarmamıza yarayacaktı. Zihnim hep bu mesele ile kurcalanmaya başladı. Bir gün muayenehaneme bir hasta geldi. Kendisini muayene ettikten sonra, hasta defterine ismini kaydettirmek için sordum :
- İsminiz?..
- Ahmet.
- Ne işle iştigal ediyorsunuz?..
- Hazine-i Hassa hukuk müşaviriyin..
Birdenbire sevincimden çıldıracaktım. Ahmet Bey de bir şey anlamamış tuhaf tuhaf yüzüme bakıyordu. Hemen kendisini iskemleye oturtarak ben de karşısına geçtim ve Uhuvvet Kulübü’nün hikayesini uzun uzadıya bütün teferruatı ile kendisine anlattım. Çarşamba günü kendisine gelmemi söyleyerek gitti. Çarşamba’yı iple çektim ve randevu saatinde gittim.
Ahmet Bey’den Allah razı olsun, çok kolaylık gösterdi ve alâkadar oldu. Usulen müzayede yapılması icabettiği halde bu işi müzayedesiz hallediverdi. Lâkin kontratın bir şahsın üzerine yapılması icabediyormuş. Bilâtereddüt senede 80 altın lira üzerinden kendi üzerime kulübü kiraladım. O zamanki kazancım çok şükür yerinde idi. Avrupa’da ihtisas yapmış olmam dolayısıyla muayenehanem dolup taşıyordu. Bu parayı kendim seve seve verdim.
Kontratı cebime yerleştirdikten sonra muayenehaneye bile uğramadan soluğu doğruca kulüpte aldım. Erken gelişim çocukları hayrete düşürmüştü. Hepsi hayretlerini izhar ettiler. Cebimden kontratı çıkarıp gösterdiğim zaman hepsi yerlerinden zıpladılar ve boynuma sarıldılar. İşte bu manzara benim için milyonlarca altından daha kıymetli idi.
Bu bayram sevinci yatıştıktan sonra Uhuvvet Kulübü idarecilerine gittim ve kontratımı göstererek artık binayı tahliye etmeleri lazım geldiğini ileri sürdüm. Şiddetle reddettiler ve çıkmayacaklarını söylediler. Bu vaziyet karşısında Kuşdili karakoluna şikayette bulundum ve üç gün içinde polis marifetiyle tahliye olundular. Yalnız o kadar kızmışlardı ki çıkarken binada ne cam bıraktılar, ne çerçeve. Hatta bahçedeki demir parmaklıkları bile söküp götürdüler. Artık koskoca bina tamamen bizim, yani Fenerbahçe’nin malı olmuştu.
Bütçe Meselesi
Kulübün altındaki gazinoyu da 25 Lira kira ile yine koyu bir Fenerbahçeli olan Hamdi’ye kiraladık. Bütçemiz çok zayıftı. Bu yüzden paraya ihtiyacımız vardı. Bu müşkül içinde çırpınırken bir gün Hazine-i Hassa’dan bir protestoname aldık. Ahkâmı kontrata binaen kulübün tahliyesi isteniyordu. Bu vaziyet karşısında derhal soluğu Ahmet Bey’in yazıhanesinde aldım. Meğerse gazinoyu Hamdi’ye kiralamamız buna sebep olmuş.
Ahmet Bey’le birlikte tekrar komisyonlara, heyetlere girdik çıktık ve neticede yine kontratı üzerimizde bıraktık fakat bu sefer senelik 80 altından 100 altına çıkmıştı. Bizi bir düşüncedir almıştı. Bu bir servetti, bunu nasıl verebilecektik?.. Çocuklar bol keseden : “Ben 3 Lira veririm, “Ben 5 Lira veririm” diye atıyorlardı. İçlerinde en ateşlileri, Allah gani gani rahmet eylesin Galip’ciğimdi. Kendilerine:
- “Çocuklar“, dedim; çok vaadedip hiç vermemektense az vaadedip vermeyi tercih edin…
Bir gün Sultan Reşad’a yapılacak bir konsültasyon için Yıldız Sarayı’na gitmiştim. Orada aziz dostum başmabeyinci Tevfik Bey’e rastladım. Kendisine vaziyeti anlattım. Huzura girdi ve yarım saat sonra dışarı çıktığı zaman yüzü gülüyordu :
- İrade-i seniye ile mezkûr bina senede 40 altından 10 sene müddetle Fenerbahçe Kulübü’ne kiralanmıştır. Keyfiyet Hazine-i Hassa’ya bildirilecektir. Haydi sen kalk git de çocuklara müjdeyi ver..” diyordu.
Hamit Hüsnü Kayacan
Ve işte Barış Kenaroğlu’nun transkripsiyonunu yaptığı o evrak; yani Padişah’ın iradesi… Fenerbahçe tarihini çok seviyoruz.

Hazine-i Hassa-i Şahane – Tahrirat Kalemi – Aded 88
Ümid-i istikbal olan gençlerin fikren olduğu mertebeye bedenen de kavi yetişebilmelerini temin için 1 mart 1331 tarihinden itibaren üç sene müddet ve senevi seksen lira ücret ile kuşdilinde hazine-i hassadan isticar edilen ebniyede teşkil olmuş olan Fenerbahçe Spor Kulübünden intifa edilen hıdemat-ı müfide ve mühimmenin istihkakı muhtelif şubeler küşadına ve levazım-i esasisinden madud olan alet ve edevatın atide tedarikine mütevakıf olup halbuki mezkur kulübün idame-i mevcudiyeti için erbab-ı hamiyet tarafından verilmekte olan ianat-ı cüziyyeden mütehassıl varidatın bir kısm-ı mühimi bedel-i icara ita edilmekte olunması kısmının temin-i maksad mümkün olamamakta olduğundan sebeb ile saye-i füyuzat-vaye-i hazret-i padişahiden kulübçe bu hususa arz ve ifa edilmekte olan mesere-i sa’i ve ikdamın pek müfid neticelere mazhar buyurulması içün bedel-i icarın kırk liraya tenziline ve kulübçe ihtiyac ile münasib tadilat ve tevsiatın vücuda getirilmek üzere müddet-i mukavelenamenin dahi sekiz sene daha temdidine delalet edilmesi kulüb-i canibden hazineye verilen arzuhalde istida olunmuş ve hakikaten mezkur idman kulübü tarafından memleketimizde terbiye-i bedeniyyenin inkişaf ve intişarı zımmında ibraz edilen hıdemat paye-i mühim olup işbu hizmetin daire-i istifadesi bir kat daha tevsi ve hamiyet-i idarenin bu babdaki hem gayretlerini de teşvik için müsteda-i vakıanın tervici muvafık görülmekte bulunmuş ise de emr ü ferman-ı hümayun cenab-ı tacidar-ı her ne ü ca ile şeref müteallik buyuruluyor ise de mantuk-ı feyze tevfik-i hareket-i muhat-ı alem-i abd bu babda emr ü ferman hazret-i men’ül lehmindir.
25 Receb 1333 / 26 Mayıs 1331 Hazine-i Hassa Müdür-i Umumisi