Mayıs 1988 tarihli Fenerbahçe Spor Dergisi’nde Firüzan Tekil, Fahir Bey’in ölümü ardından kaleme aldığı yazıda, Fenerbahçe’nin en büyük sorunlarından birisine işaret ediyor.
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Profesör Doktor Fahir Yeniçay
Gönüllerin içindeki spor kulüpleri ile gözlerin önündeki kulüpler arasında hayli fark vardır. Bu fark, giderek büyümekte. Buna paralel, anlayışlar arasındaki farklar da belirgin hale gelmektedir.
Kimi, eski tertip, kulüplerin insan yetiştirme ocakları olduğunu düşünür ve baş fonksiyonun eğitim olduğuna inanır, kimi de, futbol oyununu bir temaşa işi olarak görür, öyle değerlendirir; adam toplar, güçlü takımı kurar; bunu, bir zafer ve övünç yolu olarak anlar.
Bir diğer kategori ise, bu ikinci yolu benimsedikten sonra, her işin başının para olduğu inancından yola çıkarak, kesenin ağzını, faizsiz borç verme doğrultusunda açar, iş hayatında, TV’lere milyonlar, yüz milyonlar verse elde edemeyeceği bir reklamın yolundan gidip, meçhul iken meşhurlaşarak, tüm kapıların kendine ardına kadar açılmasını sağlamış olur.
Futbol ve kulüpçülük, şimdi bunları getiriyor. Kuşkusuz bu kategoriler arasında büyük lisan farkları da belirmiştir. Birbirlerinin dediklerini hayli zor anlıyorlar.
Türk toplumuna armağan edilen, büyük, değerli isimler arasında tek tük de olsa eski spor anlayışına sahip kişiler çıkmıştır. Bu, daima istenen ve özlenen bir durumdur. Sporcunun, bir yandan da aydın kişi olması hep arzu edilmiştir. Ne var ki, bu gibi insanlara az rastlanıyor. Fahir Emin Yeniçay bu tür isimlerin başında gelir. Fâhir Emin, işgal senelerinin bitimine doğru Kadıköy’deki (Sen Jozef) kolejini bitiriyordu. Bu bitiriş, o zamanlar gerçekten çetin ceviz olan bu koleji, birincilikle bitirme biçimindedir, çok parlak bir sonuçtur. Bundan sonra genç adam kendini, ilme ve fenne verecek, belli süreler geçtikten sonra, Türkiye’nin bir numaralı fizik alimi, Prof. Fahir Yeniçay olarak, İstanbul Üniversitesi’nin yıllar boyu rektörlüğünü yapacaktır.
Tamamiyle Batı’ya dönük bir üstün kişi olan baba Emin Bey, bu yönünden ötürü, yakın tanıdıklarınca bilinen bir de lâkap taşır. Vazifesi, şimdiki Başbakanlık müsteşarlığının çok daha tantanalı karşılığı olan Sadaret müsteşarlığıdır. Bu yüksek makamdan kimler geçmedi ki? Maruf Halit Ziya Uşaklıgil, Cevat Açıkalın’ın babası, (Löbo Cevat),”Görüp işittiklerim’ müellifi Ali Fuat Türkgeldi gibi…
O zamanki ev, Sen Jozef’in paralel sokağı olan eski Şekerci Bakkal, Şimdiki Şâir Lâtifi Sokağı ki, 27 numura, oymalı rölyefleriyle hâlâ suskun suskun duruyor.
Emin Beyefendinin, üçü kız, üçü erkek altı çocuğu olmuştur. En büyükleri Fâhir Bey’dir.
Aynı Emin Beyefendi, Şâiri Azam Abdülhak Hâmit’in damadıdır, yani Fâhir Bey, büyük şairin torunudur.
İşte bu Fâhir Bey, Fenerbahçe takımımızın uzun süre sol haf bekidir. Futbolu bırakırken, yerini Büyük Fikret’e devretmiştir. Erkek kardeşlerden biri, Tarık Bey, bir zaman önce vefat etmiş, o da Fenerbahçe’de bir yandan futbol oynamış, bir yandan atletizm yapmıştı. Kariyeri Hariciye olduğundan, son görevi Helsinki B.Elçimiz idi.
Fâhir Yeniçay, bu Mayıs ayı başında vefat etti, altı kardeş de bu suretle hayata veda etmiş oldu. Profesör Fâhir Yeniçay’ın, Milliyet gazetesinde çıkan vefat haberi, ailenin dikkatli ifadesiyle gerçekten ilginçtir. Belki de rahmetli, öyle yazılmasını istemiştir, mümkündür.
Bu ilânda Profesör Fâhir Yeniçay nasıl belirtilmiştir, biliyor musunuz? ‘Eski, Fenerbahçe futbolcularından ve eski Üniversite rektörlerinden”
Böyle bir vetat ilânını, insan okurken, müteveffanın sporu ne kadar önemli gördüğünü heyecanla düşünmeden edemiyor. Profesör Fahir Yeniçay, gerek sporcu olarak, gerek topluma armağan edilmiş büyük ve değerli insan olarak demek ki bu iki niteliği birbiriyle bağdaşır değerde görmektedir. Gerçekten, Fâhir Yeniçay, Türkiyemizin yetiştirdiği en değerli, en üstün insanlardan biri idi. Onun ismi Fenerbahçe kulübü üstünde bir çeşit (heykel-fligran) olarak duruyor şimdi.
Acaba, Fenerbahçe yönetimi bu değerli ufûl karşısında ne yaptı? Bir kısacık bildiriyi gözleriniz boşuna aramıştır. Teşvikiye Camii’ne acaba bir çelenk gitti mi? Hiçbir şeye hayret etmemek gerekiyor. Yazının başında söyledik ya. Gönüllerin içindeki spor kulüpleri bile gözlerin önündeki kulüpler arasında hayli fark var. Bir kayıtsızlık görülüyorsa, bunu tabii karşılamak, hatta hoş görmek gerekecek.
Kulüp yöneticileri arasında da fark yok değil. Mesela, kısa bir süre önce vefat eden Prof. Turhan Feyzioğiu, Galatasaray mezunudur, fakat hiç top oynamamış, spor da yapmamıştır, Galatasaray yöneticileri, onun vefatı üzerine, takımlarına sahada saygı duruşu yaptırdılar. Seçkin futbolcu Profesör,eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Fahir Yeniçay’ı ise, sadece yakınları, onu bilenler, tanıyanlar düşündüler, saygı duruşlarını içlerinde yaptılar ve de yutkundular.
Firüzan Tekil – Mart 1988 – Fenerbahçe Spor Dergisi / Fahir Bey’in Ölümü