Menü Kapat

1936 Berlin Olimpiyatları

1936 Berlin Olimpiyatları

Geçende birileri Twitter’da “Türk milli futbol takımı 1936 Berlin olimpiyatları esnasında Nazi selamı veriyor” altyazısıyla bir fotoğraf paylaştı. Türklere “Nazi” atfı yapmayı pek seven (veya bunu çok da sakıncalı görmeyen) başka birileri de üzerine atladılar ve yayıldıkça yayıldı.

Mikrofonu orada olan birine, Burhan Felek‘e bırakalım ve işin doğrusunu öğrenelim. Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


1936 Berlin Olimpiyatları

Bu yazımda size sporculuk hayatımın en dramatik safhalarını hikâye edeceğim. Ben yazarken hâlâ isyan ediyorum, siz okurken ne hissedersiniz? Bilemem.

1936 seneleri başlarında Ankara’da toplanan bir “Türk Spor Kurumu” kongresinde bugünkü devletçilik durumunun ilk adımı olarak spor teşkilâtını Halk Partisi’ne kattılar. Frenkçe “Incorporé” ettiler. Böylece en ziyade beni çekemeyen Ankaralı dost ve arkadaşlarımca yüreğim yaralandı. Hemen hemen diğer arkadaşlarımın hepsi Türk Spor Kurumu’ndakı yerlerini muhafaza ettiler, ben seçilemedim.

Unutmadan söyleyeyim. “Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı” ismini de “Türk Spor Kurumu” olarak bu kongrede değiştirdiler. Böylece her şey, benim rakip dostlarımın istedikleri şekilde gelişti. Hatta bu zatlar, bilmem ne nam ile bu amatör teşkilâttaki vazifelerinden dolayı kendilerine aylık bile bağlattılar.

Ben 1936 olimpiyatlarına sadece gazeteci olarak ve kendi paramla gittim. Sanırım Tan gazetesi namına gittim. Patronlarından biri merhum Halil Lütfü Bey’di. Ömer Besim merhum da galiba Cumhuriyet adına gazeteci olarak gelmişti. Neyse, ben Berlin Olimpiyatları’nda gazeteci olarak itibar gördüm. Gerçi Milli Olimpiyat Komitesi umumî katipliğine CHP’ce tayin edilmiş olan arkadaşımız bana gazeteci kartı vermek istemedi ama sonradan razı olmuştu.

Berlin Olimpiyatları, Hitler için Alman ırkının üstünlüğünü ispat maksadı ile tertip edilmiş muazzam bir gösteriydi. Şimdiye kadar 6 olimpiyatta bulundum. Hiç biri 1936 Berlin Olimpiyatları’nın intizam ve azametine erişemez. Belki, sportif neticeler bakımından, müsabaka ve ölçü âletleri, stilleri bakımından daha sonra teknik ilerlemeler oldu ama 110 bin kişinin bir asker gibi muntazam şekilde birleştirildiği bu derece saat gibi işleyen olimpiyata rastlayamadım. Hitler bu olimpiyatlarda büyük hayal kırıklığına uğradı. Düşman olduğu renkli insanlar, yani Zenciler aslan gibi güzel ve kabiliyetli. Alman gençlerini mağlûp ettiler. Bunların başında meşhur sürat koşucusu ve uzun atlayıcı Amerikalı siyahi Owens gelir.

Gazeteci olarak bizim yerimiz Hitler’in locasının tam arkasındaydı ve olduğumuz yerden Hitler’in bütün harekâtını görebiliyordum. Bir kere bu adama şundan dolayı kızdım: Bildiğiniz gibi olimpiyatları devlet başkanları açar. Beynelmilel olimpiyat komitesi başkanı da yanında bulunur. O zaman bu komitenin başkanı, sanırım Fransız asilzadelerinden Kont Baillot Latour adında bir zattı. Hitler stadyuma bu zatın refakatinde, fakat ayağında çizme, sırtında SS general kılığıyla girdi. Girer girmez önce Alman marşı, sonra adı “Hors Wessel” olan Nazi marşı çalındı. Herkes bu marşları sağ elleri Nazi selamı gibi ileri uzanmış olarak dinledi. Yalnız Türkler ellerini kaldırmadı. Oraya giderken hükümet, Nazi selamı yapmamamızı bizlere sıkı sıkıya tembih etmişti. Almanlar buna belki içerlemişlerdir ama ses çıkaramadılar.

Müsabakalar hakikatte, Almanlar’la Amerikalılar arasında bir mücadeleydi. Çok kıymetli Alman atletleri vardı. Fakat Amerikalılar da kuvvetliydiler. Ben bu olimpiyatlardan iki müsabakayı hiç unutamam. Birisi uzun atlamaydı. Elene elene finale bir Alman genci ile bir de Amerikalı zenci Owens kalmışlardı. Herkes üç defa atlar ya. Alman üçüncü atlayışında 7.90 metrenin üstünde bir atlayış yaptı. Bu mesafe o gün için fevkalâdeydi. Stadyum kalktı kalktı oturdu Sıra zenciye geldi. Sevimli arap hız alma sahasının başında, namazda rükûa varır gibi ellerini dizine dayayıp koşacağı piste bir baktı, ondan sonra ok gibi fırladı. Atlamayı muntazam yaptı. Ne kadar atladığına bakmadan, Alman rakibinin elini sıktı, çekildi. Hâlâ hatırımdadır 8 metre 3 santim atlamış ve Alman’ı geçmişti. Stadyum alkışlamadı desem yanlış söylemiş olurum. Alman olmayanlar, belki de Almanlar bu siyah adamı alkışladılar.

İkinci unutamadığım şey, Almanlar’ın 4×100 kız takımının uğradığı felâket olmuştu. Gerçekten bu takım dünya çapında hazırlanmış ve bu müsabakayı kazanması kuvvetle muhtemel bir takımdı. Yarış başladı, Almanlar yarışı Amerikalı kızların önünde götürüyorlardı. Bayrak değişmesinde fevkalâde muntazam bayan Alman takımının üçüncü kızı sol eliyle kendinden evvel koşan arkadaşından aldığı bayrağı sağ eline geçirirken yere düşüvermez mi? Kız düşen bayrağı eğilip aldı, ama Amerikalılar geçip gittiler. Bu kız orada intihar etmediyse hayatından büyük kısmını harcayacak kadar üzüldü, saçlarını yoldu, ağladı. Alıp içeri götürdüler.

Berlin’den döndük. Ben gazeteci olarak rahatça olan biteni yazabiliyordum. İşin acayip tarafı, bu olimpiyatlara iştirak eden “Türk Spor Kurumu” mensuplarının falsolarını, bazı yakışıksız hareketlerini, bu kurumun ikinci başkanı merhum Necati Bey’in ya eniştesi, ya kayınbiraderi olan Bayezit mebusu Halit Bey bana bildiriyordu. Bu neşriyat bana pahalıya patladı. Bilmiyorum hangi sebep ve salahiyetle beni Türk spor camiasından tardettiler. Ne acayip şey değil mi? Benim Türklüğümü kimse elimden alamaz, sporculuğumu da inkâr edemezdi. Buna rağmen Türk spor camiası denilen mevhum zümreden ben kovuldum.

Bu kararı bana rahmetli Adnan Menderes, imzasıyla bildirmişti. İtiraz ettim. Bunun manası nedir diye o zaman Yüksek Haysiyet Divanı reisi ve Eskişehir mebusu Atıf Bey’e mektuplar yazdım. Hiçbiri ne yapılanı, ne yapılacağını biliyordu. O devir, kına gecesi gibi dostların yiyip-içip eğlendiği’ bir kapalı devir olarak geçti. Bu ebedî boykot Beden Terbiyesi Kanunu çıkıp da, ilk umum müdür merhum Cemil Taner Paşa beni İstişare Heyeti’ne alıncaya kadar devam etti. Sonradan bunu neden yaptığını merhum Adnan Bey’e sorduğum zaman bana, “Biz seni o zaman iyi tanımıyorduk” diye cevap vermişti. ‘ Unutmayalım ki, bu boykot benim için tek menkûpluk olmadı. Merhum Tevfik İleri Bey zamanında da beni tekrar boykot edip spor camiasından kovdular. Ben kendilerini affettim. Cümlesine rahmet olsun!

Burhan Felek | Taha Toros Arşivi (1936 Berlin Olimpiyatları)

Bir Cevap Yazın