Menü Kapat

İsimlerimiz

Arşiv taramalarında Fenerbahçe tarihinde ismi geçenlere denk geldikçe onlarla ilgili yazıları sitemize alıyoruz. Mamafih böyle küçük ve ilginç örneklere rastladığımız da oluyor. Soyadı kanunu çıkmadan evvel, 15 Ağustos 1929 tarihinde İkdam gazetesinde yayınlanan C.N. imzalı yazıda “İsimlerimiz”e ek olarak aile adı olmaması eleştirilmiş ve buna “etkili” bir misal olarak Hacı Bekir gösterilmiş.

Bununla birlikte, Fenerbahçe’nin en kıymetli başkanlarından birisi olan Ali Muhiddin Hacı Bekir ve birkaç asırlık muhteşem müessesesinin 1918 yılında verdiği (ve aşağıda göreceğiniz) ilanda, isim sorunu olmadan da sahtecilerden ne kadar mustarip olduklarını görüyoruz.

Sevgili başkanımız nur içinde yatsın.

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


İsimlerimiz

Telefon rehberinde 25 İsmail Hakkı Bey ismine tesadüf edilir ki bunlardan yalnız sekizi bir aile ismi taşıyor. Hangi İsmail Hakkı Bey? Sarı çizmeli Mehmet Ağa… Halbuki medeni kanun aile isminin kullanılmasını amirdir. Ticaret alemine giriyoruz, yeni yeni firmalar teşekkül ediyor. Eğer isimler ihya edilmezse şahsi ahvalde, sicillerde, eskisi gibi, hukuki zıya’a uğratacak yolsuzluklar teselsül eder gider.

Medeni kanun isim üzerindeki hakkı tanıyor ve ismi himaye ediyor. Madde 25: “İsmi ihtilafa mahal veren kimse, hakimden hakkının tanınmasını talep edebilir.”

Madde 153: “Karı, kocasının aile ismini taşır.”

Pek ala, kanuni ahkam mevcut, lakin bunun tatbikatı yok.

İsmi Bekir olan biri bil’iltizam hacca gitse kendisine bihakkın Hacı Bekir denecek; bu adamın bir şekerci dükkanı açmak sarih hakkıdır. Oldu bir şekerci Hacı Bekir! Fakat bu, o bildiğiniz meşhur Hacı Bekir değil. Kanunen buna ne yapılabilir? Memleketimizde sanayi biraz ilerler ilerlemez bu isim karışıklığının bin bir mahzurunu göreceğiz. Evet! Kanunun imali lazım. Romanya’da bu hal vaki olmuştu ve hükümet, bir emirle altı ay içinde aile isimlerinin tescil edilmesini kaide ittihaz etti. Kezalik, Ermeniler, ruhani reislerinin bir işareti üzerine derhal “yan” hecesinin ilavesiyle kendilerine isimler uydurdular.

Aile ismi olmamak demokrasinin tefritidir. Bu kadar demokratlık da fazladır, karışıklığı mucip oluyor.

Sicillere hakim olan adliyedir. Adliye vekaletinin lütuf ve himmetinden bu cihetin tanzimini bekleriz. Dünyada aile ismi usulünü kabul etmeyen tek bir millet kalmamıştır.

Bir tarihte, Bolu vilayetinde, Köstebek isminde bir köyde konaklamıştım. Orada herkesin ismi Abdi Bey… Bu muhtelif ve mütenevvi Abdi Beylerden biri ile bir tacir bir münasebete girişse ve sonunda iş bir protesto veya davaya müncer olsa müddea aleyhin hangi Abdi Bey olduğunu tayin etmek külfetli bir mesele olacak.

Bütün müesseselerimizi tazeleştiriyor, garplılaştırıyoruz. Teceddüt programının en başında bu da münderiçtir. Elbise veya serpuşun beynelmilellerini almakla Garp alemine girdik. Eskilikten her gün bir adım uzaklaşıyoruz. Elli senelik maziden bizde ne kaldı? Bir aile isminin fıkdanı, bir de Cuma tatili.

Eğer rivayet doğru ise Çin’in bazı mıntıkalarında, çocuklara doğduklarında isim verilmez, kendileri birinci, ikinci, üçüncü… diye yadolunurlarmış. Mektep nümerosu gibi bir şey.

Aile ismi kullanmayacaksak, bari muhtelif Ali Rızalara, Mehmet Alilere, İsmail Hakkılara, Musa Kazımlara, Hasan Hüsnülere birer numara verelim.

15 Ağustos 1929 – İkdam Gazetesi (C.N.)


Hacı Bekir Ticarethanesinden:

Sokaklarda, hemen her köşe başında kirli işportalar içinde “Aşk olsun Hacı Bekir – Hacı Bekir lokumu” avâzeleriyle ne olduğu meçhul mülevves çamur parçaları satılıyor. Bu gibi muzırulsıhha sokak mâmûlatının müessesemizle alakadar olamayacağı vareste-i izah ise de ticarethanemiz mâmûlatının ancak İstanbul Bahçekapı merkez ile Galata, Beyoğlu ve Kadıköy şuabatından maada değil böyle sokaklarda hatta ahir bir mağazada bile füruht olunmadğını muhterem müşterilerimize arz etmeyi bir vazife addederiz.

Bir Cevap Yazın