Menü Kapat

Profesyonellik

Profesyonellik

Türk futbolunun doğumundan itibaren tartışılan bir konu olan profesyonellik, 1941 yılında alevlenen bir tartışma neticesinde Zeki Rıza Sporel’in kalemine takılmış. 80 yıl önceden, bugün bile geçerliliğini koruyan satırlar var. Keyifli okumalar.

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Yanlış Telakkiler

Muhtaç Bir Çocuğa Yapılan Yardım O Gence Profesyonellik Damgasını Vurduramaz

Amatörlük-Profesyonellik davası son günlerde günün başlıca mevzuu halini aldı. Hemen hemen bütün sporcu gençliğe bir profesyonellik damgası vurdular.

Evvela şunu bilmelidir ki profesyonelliğin bugünkü şartlar altında bizim memleketimizde tatbikine imkan yoktur. Maçlardan elde edilen hasılat kulüplerin mübrem ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Bu vaziyet dahilinde elbette ki profesyonelliğin tatbiki imkansız olur.

Bizde maalesef profesyonelliğin manası da yanlış anlaşılıyor.

Profesyonel demek bir teşekküle profesyonellik çerçevesi dahilinde muayyen şartlarla bir taahhüt altına girmek suretiyle mukavele ile bağlı sporculardır. Halbuki bizde kulüplerin insani düşüncelerle yaptıkları birkaç liralık zaruri masraf karşılığını profesyonellik diye telakki ediyorlar. Fakir bir ailenin çocuğu kulübünün idmanlarına gelmek için cebinde yol parası bulunmaz da ve ona yardım yapılırsa o çocuk bir profesyonel mi olur? Elbette hayır.

Memleketimizde menafii umumiyeye hadim müessesattan olan kulüplerimizin unutulmamalıdır ki bir de içtimai cephesi vardır. Esasen o cemiyet, fakir bulunan azasına yardımla mükelleftir. Bu vazife o cemiyetin ana hatlarını teşkil eder.

Farz edelim ki bu yardımı mensup bulunduğu cemiyet yapmadı da bir arkadaş insani bir hizmet olarak yaparsa o çocuk profesyonel midir? Ve kulübün yapacağı yardımla herhangi bir kimsenin yapacağı yardım arasında ne fark vardır?

Şunu da bilmeliyiz ki bugünkü hayat şartlarına göre, bu çocuklara zaruri masrafları verilmedikçe bu işin yürümesine imkan yoktur. Çünkü fakir bir aile çocuğunun bir lira masraf yaparak antrenmana gelmesi mümkün değildir.

Biz esasen bu zaruri masrafı kabul ederken bu noktaları düşünmüştük. Randıman almak, antrenmanlara çocukları getirebilmek için yegane çare olarak bunu bulduk. Çocuk aldığı parayı ancak vapur ve tramvaya veriyor. Bununla maişet temin etmiyor ki bunu profesyonellik olarak kabul ediyorlar. Bu çok sakat bir düşüncedir. Gençliğin alnına bu şekilde profesyonellik damgası vurmak da büyük haksızlık olur.

Sporumuzu kurtarmak istiyorlarsa yapılacak daha büyük işler var. Her şeyden evvel kulüplerimizi yaşatmak, sporumuzu kurtarmak için çareler aramalıyız.

Her gün bir sual karşısında kalıyoruz. Bize soruyorlar: Futbolumuz yükseliyor mu, geriliyor mu diye… Hiç şüphe yok ki bugün düne nazaran daha gerilemekteyiz. Bu vaziyet dahilinde daha da gerileyeceğiz. Çünkü eleman yetişmiyor. Eskiden bir futbolcu üçüncü takımdan başlayarak kademe kademe birinci takıma yükselirdi. Birinci sınıf futbolcular arasında yer alması da büyük bir hadise olurdu. Halbuki bugün futbolcular doğrudan doğruya birinci takımlar arasına karışmakta ve tabiatıyla muvaffak olamamaktadırlar. Bir defa da muvaffak olamayınca da istidatlı bir genç de olsa ortadan silinip gidiyor. Futbolumuzun yükselmesini istiyorsak evvela işe genç takımlardan başlamak lazımdır. Bir futbolcu zamanla yetişir Kulüplerimizin genç takımlar teşkil etmeleri ve bu takımlar arasında müsabakalar tertibi suretiyle ancak eleman yetiştirilebilir. Onun içindir ki sporda her şeyden evvel gençliğe ehemmiyet şarttır.

Zeki Rıza Sporel | 21 Eylül 1941 – Vatan Gazetesi (Profesyonellik)

Bir Cevap Yazın