Fenerbahçe semtinin ünlü Belvü Gazinosu, Fenerbahçe tarihinin de birçok kutlamasına ev sahipliği yapmış bir yerdi. Bütün güzel hatıralarla beraber tarihe karışan bu gözde mekanı Seyhun Binzet ağabeyimizin yazısı ve eşsiz koleksiyonundan fotoğraflar ile anımsayalım istedik.
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Bir Zamanlar “Belvü” Vardı!
Bu hafta sizlere Kalamış koyunda bir Fenerbahçe yakası efsanesini, Kadıköylülerin kısaca “Alaturka” adıyla da andığı “Belvü Otel ve Gazinosu”nu tanıtmaya çalışacağım.
Atatürk, kurtuluştan sonra, İstanbul’u 1927 yılındaki ilk ziyaretinde Ertuğrul Yatı ile Kalamış’a gelmiştir. Bir motorla “Belvü” nün tahta iskelesine çıkan Ulu Önder, yemekte Deniz Kızı Eftalya’nın Türkçe ve Rumca şarkılarını dinlemiş, zeybek oynamıştı. “Belvü”de geçirdiği müzikli saatler, Gazi’yi Balkanlara, Selaniğe, Vardar Ovası’na, Anadolu’ya, İzmir’e götürerek, savaş yorgunluğunu bir az olsun hafifletmiş olmalıdır.
İstanbul’u ziyaret eden bütün yatlar Fenerbahçe korunağına gelirler ve teknedekiler, akşamları büyük bir şıklık içinde botlarla “Belvü Gazinosu”na çıkarlardı. Denizin çok sığ olduğu “Belvü”nün önündeki iskeleye yalnızca altta salması olmayan özel motorlar ve kotra sandalları yanaşabilirlerdi. Otel’de ailece, haftalar boyu kalan müdavimler de olurdu. Görkemli partiler, günlerce konuşulan düğünler, doğum günleri ve sünnet düğünleri hiç eksik olmazdı. “Belvü” alışılmış müzik türü nedeniyle “Alaturka” olarak anılsa da, Kadıköy’deki burjuva sınıfının en sevilen buluşma yerlerinden biriydi.
Resimlerde iskeleye inen merdivenleri ve iskelede oturan çocukları görüyoruz. İskelenin ucuna yerleştirilmiş elektrikli fener direği göze çarpıyor.
Bahçeye sandalye yerine hasır koltuklar yerleştirilmişti. Arka bahçe, Fenerbahçe’nin klasik çitlembik ağaçları ile kaplı idi. Biz bu ağacın meyvesi olan çitlembikleri toplar, cephane yapardık. Kurbağlıdere’den kestiğimiz kamışları boğumlarından eşit uzunluktaki parçalara ayırdıktan sonra, bir çitlembiği kamış parçasının ucuna yakın yerine, diğerini ise arkasına koyar, hızlıca üfleyip birbirimize püskürtürdük. Hedefleri şaşırıp da yanlışlıkla büyüklerimizi vurduğumuzda azar işitip silahlarımızdan olurduk.
Bu ulu ağaçlar sonra birer birer yok oldular. 1960’larda çekilen ve paylaştığım bir gençlik toplantısı resminde, bahçenin önünde görülen ağaç, sonradan yeni yapılan Fenerbahçe yolunun tam ortasında kaldı. Arabalar uzun süre ağacın iki yanından geçtiler. Ve bir gece ansızın onu da yaşamamızdan sildiler. Hepimiz nasıl üzülmüştük. Yaşlanmış olsa da o ağaç sanki bizim bir parçamızdı.
Kalamış’ın bu nadide otel ve gece kulübü benim çocukluğuma kadar dayanarak varlığını sürdürdü. Sonra yavaş yavaş yok olup tarihe karıştı. Artık Kalamış Koyu’nun varlığından bile kuşku duyuyorum. Koyumuzu çok katlı beton yığınlarıyla boğmakla kalmadık, marina ve çekek yeri ile denizini de yok ettik. Bu duyarsızlık bizim kuşağın utancı olarak hep kalacak.
Not: Yazı Bellek Kadıköy‘den alınmıştır.










Harika! Ama benim rahmetli annehmen duyduguma, Deniz KIZI Etfalya degil, Eftalya olacak.
Çok haklısınız. Yazıyı aktarırken biz hata yapmışız. Saygılar, sevgiler.