Menü Kapat

1899 Hikayesinin Sonu

1899 Hikayesinin Sonu

İlk Türk futbol takımı olan Siyah Çoraplılar hakkında İskoçya gazetelerinde rastladığımız haber zaten soru işaretlerini ortadan kaldırmıştı ama bu takımın kurucularından olan “Fenerbahçeli” Fuat Hüsnü Kayacan, kuruluş tarihi olarak 1317 (1901) senesini vurgulayınca 1899 hikayesinin sonu gelmiş oldu…

12 Eylül 1923 tarihli Spor Alemi dergisinden, Fuat Hüsnü Bey’in oldukça ağır üslubuyla fakat keyifle okuyalım.

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Bizde Futbol

Mazi, Hâl ve İstikbâl

315 senesi sonbaharı idi, o devrin içtima-i töhmet, kulübü fesat ocağı telakki eylediği elemli günlerde adedi mahdut bazı gençler sporun cazibesine tutulmuşve ayakları ilk defa “futbol” tesmiye olunan topa temas etmiş idi. Spor o devirde mergup değildi, birkaç gencin çayırlarda baldırı çıplak top oynaması halkın nazar-ı husumetini celp eder, ihtiyarlar “baldırı çıplak” namıyla tevsiim ettikleri “futbolist”lere fena nazarla bakar, hanımlar hiss-i hicap ile başlarını çevirir, hanım neneler ise oyuncuların yanından kâh nasihat, kâh tekdir ile geçerlerdi.

Filhakika o devrin şübbanında zevk-i hayat namına sefahat, azamet namına da derin bir atalet hükümran idi. Meyl-i sefahatle heder olan vücutlar iddia-yı azamet ve arzu-yı debdebe ile tebah olan servetler nesli kurt gibi kemirmekte, gençliği çürütmekte idi. Cehlin fikre telkin eylediği muzır ve bî-süd düşüncelerle meşbu olan halkı meyhanede kadeh kıran, çift atlı arabada fenerde “tur” yapan genci takdir fakat sporu ve sporcuyu hakir görür, tezyif ederdi.

Doğrudan doğruya hakikat-i hâlde bu suküt-i müellimde o zamanın gençliğine bir kabahat atfetmek biraz müşküldür. Zira efrad-ı milletten velev üç beş kişinin içtimaindan husule gelecek netâyic-i vahimeye göğüs germek, hele “kulüp” teşkili gibi mucib-i idbâr bir işe teşebbüs her yiğidin kârı değildi. Fakat her nasılsa iptilanın ruha verdiği kudret ve kutsiyet ile birkaç genç bu mehâlike atladı ve 317 senesi sonbaharında Black Stocking Futbol Kulübü namı tahtında sırf Türk neslinden mürekkep bir kulüp teşkil olundu. İşte bugünkü futbolun meşkür faaliyeti o zamanın üzüntülü teşebbüsatının mesut netâyicidir.

O zamanın sönük hatıralarını yokladıkça bugünün futbolunda bariz bir tezat nazara çarpıyor. Fakat bu tezat umumî değildir. Zira o devrin futbolunda şekl-i fennînin tecelliyâtı o kadar vasi olmadığı gibi vukufsuzluk yüzünden “çarpmak” bir cesaret ve topu grup hâlinde kovalamak bir meziyet telakki olunurdu. Bu nokta-i nazardan bugünün fenne adem-i rağbetle münferiden meziyet-i şahsiye göstermeye hasr-ı mesai edenlerle ilk futbolcuların vukufsuzluğu arasındaki fark pek çok değildir. Ve o günün küme hâlinde top peşinden koşmak hususu, bugünün topu manasız, düşüncesiz sürmek veya bî-süd çalım yapmak şekline inkılap eylemiştir ki her iki şekilde de husule gelecek neticede ancak hemen hemen yekdiğerine müsavidir.

Bu tezat bazı müstesna şahsiyetlerde pek ayan olarak nazara çarpar ve o zamanın, hatta yakın bir mazinin maruf futbolistleri son zamanın müstesna mütehassıslarıyla mukayese edecek olursak arada azim bir fark görülür. Fakat bu fark o derece mahdut ve adeden o kadar azdır ki ne futbolun hâlihazırını islah edebilecek bir kudret ve ne de istikbalini parlatacak bir vüsat ve tekemmül izharından pek uzaktır.

Black Stocking Kulübü’nün hayat ve faaliyeti pek kısa ve sönük geçti. Mesken namına mümarese facialarında azâ Hurşit Ağa’nın kahvesinde ârâm eder, levazim namına elde mevcut bir topla Papazın Çayırı’nda bir fikr-i taannüt ile mütemadi mümareseler yaparlardı. Reis, Reşat Danyal Bey elde düdük bildiği kadarını telkine çalışır, fazlasını da azâlar müfekkirenin ve mümaresenin verdiği kudret ile anlatmaya cehdederdi. Kaptan, Mehmet Ali Bey tannan sesiyle “Çarp! Devir!” sözleriyle azâyı ikaz eder, çarpmanın, devirmenin yolunu bilmeyen oyuncular itişe kakışa çamur içinde yuvarlanırlardı. Futbolun bu şekl-i iptidaisi hiç de cazip değildi. Gençliğin verdiği kudret ve cesaret ile müptediliğin mezcinden husule gelen çarpışmaların, didişmelerin muhassalası bacakta, kolda hatta kafada bir sürü cerihalardan ibaretti.

Zaman geçti, mütemadî mümareseler yapıldı. Black Stocking azâları güya mazhar-ı tekemmülât oldu ve indî faraziyelerle futbolu az çok anladı. Şimdi, oldukça meşakkatle geçen bu eyyam-ı mümaresenin vasıl olduğu tekâmülü anlamak ve bunun için de bir “tim” ile çarpışmak lâzım idi.

317 senesi Eylül’ünde Türkiye’de futbol bazı temel direklerini teşkil eden ilk kale sütunları “Papazın Çayırı” namıyla maruf şimdiki “Ittihat Spor Kulübü” sahasına dikildi. Müsabaka futbolda -o zamana göre- mühim bir mevki sahibi olan Rumlarla icra olunacak idi. Istanbul muhitinde o devirde futbolun mümtaz üstatlarından ma’dud “Darmi” ve “Paçko” biraderler, Mösyo “Koko”, “Vasilliadis”, “Talis” muhasım timin ser-firazânı idi. Bizde ise mümareselerde az çok muvaffakiyet gösteren birkaç zevattan başka oyuna vukufu olan eşhas mefkût idi.

Black Stocking oyuncularının kırmızı beyaz fanilaları, yeknesak siyah çorapları nazara pek hoş görünüyor. Müsabaka başlamadan evvel sanki çoktan beri futbol ile me’lûf imiş gibi oyuncuların hemen mevkilerini alması ümit ve cesaret uyandırıyordu. Hakemin çaldığı düdükle oyuna başlayınca bir hercümerç baş gösterdi. Herkes topun cazibesine tutulmuş gibi küme hâlinde topun peşinden koşmaya, rastgele çarpmaya başladı. Zaman oldu ki hırs ve arzu-yı galibiyet ile kulak hakemin işaretini duymaz oldu. Vakt-i zaman geldi ki Black Stocking oyuncuları mütemadi ve bi-lüzum koşmaktan bí-tabü tüvân yerlere serildi. Hasmın bize nazaran az çok futbolun gavâmızına vukufu, bir dereceye kadar müttehit harekâtı neticesinde bire karşı beş gol ile Black Stocking ilk ve son müsabakasında mağlubiyetin acısını tattı.

(Mâ-ba’di var)

Bir Cevap Yazın