Menü Kapat

Kulüp Aşkı

Kulüp Aşkı

Yine Spor Âlemi, yine okuması meşakkatli bir yazı… Fakat yine çok güzel… “Gençlerde artık eski kulüp aşkı yok!” cümlesini 1922 yılından bir dergide okuyacağımız aklımızın ucundan bile geçmezdi ama görüyoruz ki o zamanlarda bile bu tespit bir klasikmiş… İlk Türk takımının 1901’de kurulduğunu düşünecek olursak, 21 senede “Nerede o eski ramazanlar?” noktasına gelmek… Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Kulüp Aşkı!

Bir gencin, kulübüne ait hüsnü izhar ederken tesadüfen sarf eylediği iki çift lakırdısı bize bu bendi hediye etti. O genç demişti ki:

– Gençlerde artık eski kulüp aşkı yok!

Kulüp Aşkı Nedir?

İdman ittifakları, hamiler, prensler, ianeler, cemiyetler, müsamereler elhâsıl her türlü muavenet ve teşvik vasıtaları daha bizim memlekette doğmamış iken kulüpler doğdu… O zamandan bugüne kadar kulüp ismi altındaki mecmualarda ruhî ve maddî birtakım avâmil-i hayatiye ikâ’-ı tesir ediyordu.

Bunlar arasında en kuvvetli ve en eskisi kulüp aşkıdır. İşte bu aşk iledir ki, ilk kulüpler doğdu, yaşadı ve büyüyerek bugünkü spor beyyinâtının temel taşlarını teşkil ettiler…

Kulüp aşkının ilk eseri kulüplerdir.

Kulüp Aşkı Nedir?

Bunu ifade için âsârına bakmalıdır? Ona eşkâl-i muayyene vermek kabil değildir…

Memlekette spor evvela şahsí merak şeklinde teessüs etmiş idi… Sonraları ecnebilerden görerek bizde de kulüp teşkiline teşebbüs edildi.

324 İnkılabı bu arzunun bütün bütün tebarüzüne sebep oldu. İlk kulüpler işte kulüp aşkı denilen amilin neticeleridir.

Bugün -maalesef- pek ziyade duçar-ı zaaf olduğunu gördüğümüz kulüp aşkı, sporun her yerde avâmil-i terakkisindendir. Bir Fransız gazetesi her gün neşrettiği durüb-i emsal arasında şöyle diyordu.

“Arkadaşlık ve söz dinlemek bir kulübün kuvvetini teşkil eder.”

İzah etmek istediğimiz kulüp aşkı işte budur. Hakiki kulüpçü, bizdeki horoz dövüştürenlere mahsus hırs şeklinde olmayarak, kulübünü her şeyden fazla sever ve onun zaferini, her şeye tercih eder. On sene evvel spor bizde daha çok iptidai, daha basit hâlde idi. Fakat kulüp aşkı, cemiyetperverlik daha kavi, daha saf idi. O zaman kulübü için her fedakârlığı göze aldıran pek çok gençlere tesadüf ederdik… Bir futbol maçında bacağı kırılan ve ayıldıktan sonra oyunun neticesini soran gençlere, böyle gençleri sırtında saatlerce taşıyan kulüp kardeşlerine tesadüf ederdik. O zamanlar sporun yegâne zevki bu hissi izhara vesile teşkil etmesinde idi.

Gençlik, cemiyet-i muhîtanın kendisinden kıskandığı muhabbet ve samimiyet hararetini ancak kulüp aşkında bulurdu. Herkes birbirine muhip ve umum kulübe karşı âşık idi.

Kulüp aşkı, bir genci parasından, malından, her türlü hevasâtından mâlâyaniyâtından ayıracak kadar kuvvetli idi. O zaman kulüplerde nizamname, reis, kaptan emirleri değil yalnız kulübe karşı olan rabıta amil-i intizam idi. O zaman fakir ve gani her genç kendi ihtiyâcâtını kendi temine çalışır, mecmualar o gibilere bugünkü gibi muavenetlerde bulunmazdı. O zaman bir maça yetişmek için noksan vesait yüzünden saatlerce yayan yürüyenler, üç hafta izinsizliklere, hatta ikmale kalmak gibi ifratlara, kapılanlar olurdu…

Ne kadar teessüf edilse, acınsa yeridir ki; gençlerin şu saf muhabbetlerini kulüp müdirânı hiç de takdir edemeyerek bu mühim unsur terakki ve inzibatı ihlal eylediler…

Bu hatanın fail-i mübaşir ve müsebbipleri el’ân spor hayatında birer amil oldukları ve her gün yeni bir suübet-i idariyeye maruz kalarak hatalarının cezalarını belki de çektikleri hâlde bundan, bí-günah olanlar, hele memleketin sporu gibi her şeye rağmen idame ve terakkisi elzem olan gaye müteessir olmaktadır…

Evveli bir kulüp mağlup olduğu zaman onun azâsı iade-i itibar için tezyid-i gayret ederler ve bu suretle bu kulüplerin bir oyunu behemehâl diğerinden daha iyi olur, terakki elle tutulacak dereceye gelirdi… Hâlen öyle midir? Buna ahval cevap veriyor:

Her mağlubiyet, kulüplerden bir çürük taşın sökülmesine, bir sağlam taşın çürümesine sebep olmaktadır…

Kulüp azâsının eski şiddet-i irtibatları şimdi birer hatıra-i tarihiyeden başka bir şey olmamakla beraber, mesela futbolda bugün bir takım teşkili bir mesele-i fenniye olmaktan ziyade idari bir hadise telakki olunmakta ve bir takımın teşkilinden dolayı muğber olarak çıkacak, her kulüpte birçok hasta ve muhakemesiz azâya tesadüf edilmektedir…

Bu yolun oldukça eskisi hele o aşkın ebedî mümini olduğumuz için pekiyi biliriz: Eski kulüp azâsı için kulüp şerefine diğer-gamlık her zaman tesadüf edilen bir mesele-i adiye idi… Kulüp aşkının bugünkü bî-vefasızlığına inkılabıdır ki, spor âlemimizdeki zaaf-ı idareyi tevlit etmiş. İstiska-i ahlakiye sebep olmuş ve nihayet kulüpten kulübe gezen ücretli muhacirînin tazyik-i sıkletiyle kulüplerde sporun terakkisine esaslı bir mânia teşkil etmiştir. Her şeyden, fenden, nizamnameden, paradan puldan ziyade kulüplerde bugün, bu eski ve tarihî aşkı ihya etmek, bizim spor hayat-i cem’iyesinde ilk rükn-i terakki olacaktır. Çünkü insanlar cemaatle yaşar bir mahlûk ise onun bu tabii hasletini sporda tatbike tevessüldür ki bütün kuvâ-yı maddiye ve maneviyesini saha-i tatbike vaz’ için birinci şartı teşkil eder.

Spor Âlemi | 29 Teşrinisani 1338 (Kasım 1922)

Bir Cevap Yazın