“Mustafa Kemal Atatürk, futbolu Gündüz Kılıç’tan öğrendi”… Bu cümleyi hiç sıkılmadan söyleyenlere, 18 Haziran 1923 tarihli bir belge cevap veriyor. Dönemin Hakimiyet-i Milliye gazetesinden bir haber, Ankara’da 1920’den beri (hem de ordu takımlarının katılımıyla) düzenli olarak futbol oynandığını ortaya koyuyor… Türkiye’nin ilk ulusal şampiyonu Harbiye’nin 1924 yılında gökten inmediğini de gösteren diğer detaylarla beraber, keyifle okuyacaksınız.
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Ankara Birinciliği Müsabakaları
Bu Cuma Cebeci’de merkez-i milliyenin teşekkülü olan 336 senesinden beri futbol sahasında yekdiğerinin en samimi iki rakibi olan ve bize Ankara’da en heyecanlı ve zevkli futbol müsabakaları seyrettiren Harbiye ile Ankara İdman Yurdu birinci takımları çarpıştılar. Bundan evvelki tenkitlerimde söylediğim gibi Harbiye hiç şüphesiz Ankara’nın en zinde ve kuvvetli bir takımıdır. Talih gayri müsait ve kulüpler azalarında da gayrimelhûz bir tebdil olmadıkça Harbiye bu senenin şampiyonudur. Mahaza eğer Cuma günkü gibi şanssız olur ve oyuncular gol yapmak hırsıyla şahsi oynarlarsa bu netice biraz meşkûktür.
Gelelim takımların tarz-ı teşekküllerine:
Harbiye; Kaleci Mustafa, Müdafi Cevad, Necmeddin, Muavin Said, Mümtaz, Nafiz, Muhacim Cevad, Eşref, Hıfzı, Kemal, Edib.
İdman Yurdu: Kaleci Yaşar, Müdafi Ferid, Münam, Muavin Mehmed Ali, Nüzhet, Mustafa, Muhacim İhsan, Celal, Burhan, Vedad, Fuad Beyler.
Hakem Tayyareci Zeki Bey’dir.
Oyuna Harbiye’nin sıkı ve mütesanit akınları ile başlandı. Harbiye’nin oyuna tamamıyla hâkimiyeti görülüyor. Mahaza lüzumsuz mevkilerde pas verilmesi, açıkların hesapsız ortalayışları bu nakıs hücumları neticesiz bırakıyordu. Birçok akınlarda Mehmed Ali ve Münam Beylerin cansiperane müdafaaları ve kaleci Yaşar Bey’in soğukkanla mukabeleleri karşısında mûsmir olamıyordu.
Bu esnada Said Bey’in attığı bir serbest vuruşu Mustafa Bey güzel bir baş darbesiyle sessiz gole tahvil etti. Bu o kadar beklenilmeyen bir sayı idi ki bütün seyirciler bile buna ancak top orta hattına getirildiği zaman farkına vardı. Bu gol pek nefis olmakla beraber pek nafile yere olduğunu da kaydetmek lazımdır.
Esasen İdman Yurdu’nun en bariz noksanı da böyle serbest vuruşlarda ve korner kiklerde, hatta hücumlarda da katiyen adam tutmamalarıdır. Sıkı hücumları vücutla ve faulle tevkife çalışmaktan ziyade bu noktalara ehemmiyet verilse zannederim ki hem oyunlar daha güzel olur hem de böyle hiç yoktan muhasımlara sayı kazandırılmaz.
Bu sayıdan sonra oyunda biraz daha şiddet görünmeye başladı. Mahaza haftayma kadar bundan başka sayı yapılmadı ve top hemen mütemadi İdman Yurdu kalesi önünde dolaştı.
İdman Yurdu müdafilerinin kendi takımlarının zaafını başka türlü de telafiye çalışması lazımdı. Mesela ofsayda kısmen ehemmiyet vermeyen Harbiye muhacimlerini her zaman için bu vaziyete düşürmek ve bundan istifade etmek mümkündü. Hâlbuki Yurt müdafileri ne bu vaziyete düşürmeye çalışıyorlar ve ne de muhasımları üzerine gidiyorlardı.
İkinci haftaymda Harbiye muhakkak daha fazla gol yapmak fikriyle mukavim oyuncularını muhacim hattına aldıysa da bu takımı büsbütün karıştırmaktan başka bir netice hâsıl edemedi. Mamafih bütün bunlara rağmen kaleci Yaşar Bey’in talihi de kabil-i inkâr değildir. Mesela kalede bulunmadığı zaman bile sağdan çekilen gayet sıkı bir şut kalenin beş santimetre ilerisinden muvazi olarak geçip aut oluyordu. Bu hal Harbiye muhacimlerini daha ziyade asabiyete getiriyor. Fakat oyun sıfıra karşı bir golle Harbiye’nin galebesiyle nihayet buluyor.
Tenkid: Oyun heyet-i umumiyesiyle heyecanlı ve güzel oldu. Oyuna baştan nihayete kadar Harbiye hakimdi. Filhakika Burhan, Daver ve Celal Beylerin bazen beraber ve tehlikeli akınları oluyordu. Fakat bu akınlar muavinleri tarafından beklenmediğinden hiçbir netice vermiyordu. Bilhassa Burhan Bey’in gol olması pek muhtemel bir hücumunu Harbiye müdafileri ancak faul yapmakla kurtardılar. Ben kendi hesabıma bu faulü penaltı ile cezalandırırdım. Lakin ceza hatları olmadığından hakemi de mazur görürüm.
İdman Yurdu kalecisi Yaşar Bey pek ümidimin çok fevkinde oynadı. Bilhassa pek iyi şansı var.
Münam Bey çok tehlikeli akınlar kurtardı. Bu yakınlarda Münam Bey pek fena bir adet sahibi oldu. Çok faul yapmak, her oyuncunun en ziyade ictinab etmesi lazım gelen bu hatadan bilhassa müdafiler daha ziyade tevakki etmelidir. Ben Münam Bey’in yaptığı bilhassa faule muhakkak penaltı verirdim.
Mehmet Ali Bey gittikçe terakki ediyor, atılgan ve cesur. Yalnız biraz da hafın vazifesini bilerek oynaması lazımdır. Mahaza bunu da kulübün kaptanları temin etmeye ve oyuncularını yetiştirmeye mecburdur.
Mesela Nüzhet Bey’in topu alelekser havaya vurması birçok tehlikeleri kendi kalesine celp etmiştir. Bundan çok çekinmelidir.
Mustafa Bey gayretli ve mukavim. Fakat yalnız müdafaa için çalışıyor.
Muhacimlerden Burhan, Vedat ve Celal Beyler güzel oynadılar. A.Burhan Bey pasları güzel tevzi etti. Celal Bey açıkta muvaffak oluyor.
İhsan Alp çok çalıştı. Muavin ve muhacimlere çok yardım etti. Mevkiini çok ihmal ediyor. Muvaffak değildir.
Sol açık Fuad Bey: Muamele-i tekaüdiyesi tamamıyla icra edilmiş görülen bu oyuncu da artık böyle genç ve dinç oyuncular karşısında nafile yere kendisini üzmemeli ve bizim tekaüt takımının başında kalmalıdır.
Harbiye takımına gelince, bu hafta en ziyade muvaffak olan sıra ile Muhtar Bey merkez muavin vazifesini tamamıyla kavramış narin ve ince oyunlarla muhacimlerini pekiyi besliyor.
Hıfzı Bey pas tevziini gayet iyi idare ediyordu.
Sait Bey vücudundan ümit edilmeyecek kadar seri, bilhassa her oyununu bu haftaki gibi oynarsa istikbalde kendisinden çok şeyler beklenir.
Sol açık Edip Bey’in çalım ve sürüşleri güzel. Yalnız topu iyi ortalayamıyor, acele ediyor.
Şeref Bey sağ haflarda daha ziyade muvaffak oldu.
Necmeddin ve Cevat Beyler geçilmez iki bek.
Nafiz Bey biraz daha şahsi oyunundan vazgeçerse takımın en muvaffak oyuncusu.
Kaleciye pek iş düşmemekle beraber bir iki kurtarış takdire layık.
Hakem Zeki Bey bütün hüsnüniyetine rağmen birçok hataları göremedi. Bilhassa ilk haftaymda Harbiye muhasımlarının pek zahir ofsaydları şayan kayıddır.
Sanatkaran Gücü ile Sultani ikinci takımları arasındaki müsabakaya Sultani’nin âdem-i icabatı hasebiyle Güç tarafından seremoni yapıldı.
Geçen haftalar mündericatımızın kesreti hasebiyle 8 Haziran’da icra edilen İdman Yurdu – Sultani ve Sanatkaran Gücü – Sultani arasındaki müsabakaları neticelerini hülasaten burada kaydetmeyi münasip gördük. Birincisinde Sultani hükmen ikincisinde de bire karşı iki golle mağlup olmuştur. Harbiye ikinci takımı da iki golle Sanatkaran Gücü, üç golle de Turan ikinci takımlarına galip gelmiştir.
Azizoğlu – 18 Haziran 1923 – Hakimiyet-i Milliye Gazetesi