Menü Kapat

Eşref Şefik Bey’in İhracı

Eşref Şefik Bey'in İhracı

Güneş Spor Kulübü’nün ortaya çıkışında önemli mihenk taşlarından biri de Eşref Şefik Bey’in Galatasaray’dan ihracı olayıdır. Dönemin gazetelerinde önemli isimlerin bu konuya dair yazdığı yazıları derleyelim istedik. Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Bir Terkini Kayıt

Galatasaray Spor Kulübü Reisliğinden   Azamızdan Eşref Şefik Bey’in kendi kulübünün şahsiyeti maneviyesini ve oyuncularını haksız ve müstekreh mütemadi neşriyatı ile tahkir etmiş olmasını hayret ve teessüfle karşılayan idare heyetimiz mümaileyhin kulüpten kaydının terkinine karar vermiştir.   Keyfiyet tebliğ olunur.

4 Ocak 1933 – Milliyet Gazetesi


Tenkide de İdman Lazım

Bir boksör için, ringde, rakibinden aldığı darbelere tahammül, bir futbolcu için karşı tarafın yaptığı gollere tahammül, bir pehlivan için güreştiği insanın oyunlarına tahammül, adalenin kuvvetine ve kendinden emin oluşuna delildir.

Fakat sporcu, silme adaleden mürekkep bir mahlûk değildir; onun bir zekâsı da vardır. Sporcunun adalesinden beklediğimiz tahammülü sinirlerinde ve zekâsında da ararız: O, bu tecrübeyi ve bu imtihanı tenkitler karşısında da geçirir. En şiddetli yazılara karşı sinirleri ve zekâsı metanetini kaybetmeyen bir sporcu, ringde, statta gösterdiği tahammülü matbuat sahnesinde de ortaya koyan dayanıklı ve kuvvetli bir adamdır. Fakat bu yazı tenkitlerine karşı sinirlenen bir sporcu da, ringde de stadda da beklediğimiz asabi mukavemetten eser yok demektir. Çünkü insanın “cümlei asabiye”si, her iki tarafta da ayni kuvvet manzumesidir ve değişmez.

Dostum Eşref Şefik, Akşam gazetesinde, Galatasaraylıların uğradığı hezimetleri tenkit ediyordu. Kulüp idaresi bu yazılardan sinirlenmiş ve Eşref’in kaydını silmeye karar vermiş. Bu herhangi bir maçta yenilişten daha fena bir sinir bozukluğudur. Bence Galatasaray’ın hezimetlerinin o kulübe mensup bir muharrir tarafından tenkit edilmesi, Galatasaraylıların kuvvetini ve şerefini gösterirdi; çünkü eskilerin “marifeti nefis” dedikleri hassanın ve “autocritique” denilen kabiliyetin en güzel örneğiydi. Eşref Şefik’i fedaya karar vermekle Galatasaray kulübü idaresi, bu kabiliyetinin zaafa uğradığını meydana vurmuş oluyor. Tenkit, canlı ve dayanıklı uzviyetler içine şifa verici bir cerrahi ameliye gibidir; dişçinin kerpeteninden kaçan ürken çocuğu yarın, daha müthiş ağrılar bekliyor.

4 Ocak 1933 – Cumhuriyet Gazetesi (Peyami Safa)


Eşref Şefik Bey Dava Açıyor

Galatasaray İdare Heyetini Mahkemeye Verecek 

(…) Kulüp idare heyetinin yazdığı tebliğin tarzı tahriri ve kullanılan kelime ve cümlelerin hakaretamiz bir mahiyette olması, Eşref Şefik Bey’i de çok müteessir etmiştir. Eşref Bey, dün kendisiyle görüştüğümüz vakit bize şunları söylemiştir:

“Bu sarı kırmızı renkleri daima temiz olarak tutmak istedim. Yazılarım hiçbir vakit samimi tenkit hududunu geçmemiştir. Mensup olduğum bir kulübün mağlubiyetten mağlubiyete uğraması, sarı kırmızı rengi benim gibi sevenler kadar yüreğimi sızlatmıştır. Bir kulübe mensup olmak, o kulübün renklerini taşımak demektir, fakat hiçbir vakit meddah olmak, hakikati görmemek demek değildir. Kulüp heyeti idaresinin hakkımda yazdığı tebliğde baştan nihayete kadar şahsıma hakaret edilmiştir. Matbuat kanunu, bu gibi ahvalde gayet sarih ahkâmı ihtiva etmektedir. Neşir vasıtasile şahsıma karşı yapılan bu hakaretten dolayı kulüp idare heyeti aleyhine hakaret davası ikame edeceğim. Fakat bütün bu dedikodular, beni kulübüme karşı duyduğum sevgiden ayıramayacaktır”

5 Ocak 1933 – Cumhuriyet Gazetesi


Kafamızın İdmanı

Eski şerefli günlerinin iç gıcıklayıcı zaferlerile sermest olan Galatasaray futbol takımı bu seneki resmî maçlarda hezimetten hezimete düşerken kulüp erkân ve azası da biribirlerine düşmeğe başladılar.

Galatasaray, memleketin spor tarihine kıymetli hatıralar kaydetmiş ve kendini münevver bir zümreye sevdirmiş emektar bir kulüptür. Bu kulübün futbol takımını ezeli bir rakip olarak tanıyan ve ağlarını gol demetlerile donatan Fenerbahçeliler bile bu akıbetten müteessirdirler.

Şerefli bir rakip değersiz bir düşmandan çok kıymetlidir. Fakat zamanla telafi edilecek spor mağlubiyetleri arasına bir varlığın eczasını parçalayacak sinir buhranları girmesi tehlikelidir.

Galatasaray’ın mağlubiyetlerini hiç şüphesiz samimi bir sporculuk gayretile ve gene şüphesiz salahiyettar bir kalemle tenkit eden Eşref Şefik Bey hakkında kulüp idaresinin verdiği karar işte bu tehlikenin işaretidir. Galatasaray şimdiye kadar çok şerefli zaferler kazanmıştır. Bir iki mağlubiyet ancak bir idman zaafı ve bir devre ricatidir. Muntazam bir antrenman bu sukutu tevkif edebilir.

Fakat en mütehassıs azasının içten gelen bir teessürle ortaya attığı kusurları benimseyecek yerde acı söyleyen bu dost ağzını tıkamaya kalkmak bir kulübün maneviyatında telafisi güç rahneler açar.

Anlaşılıyor ki tenkide karşı kalplerimizde teşekkür ve tesamüh yerine hala kin ve istan hissediyoruz.

Her şeyden evvel tenkit ve münakaşa işin kafamızın idman etmesi lazımdır. Çünkü bu idmansızlık spor mağlubiyeti gibi geçici bir akıbet değil, bizi gülünç ve biraz da müstebit yapan bir afettir.

5 Ocak 1933 – Milliyet Gazetesi (Burhan Cahit)


Elifi Öldürün!

Ehibba, şivei yağmada mebhut eyler âdâyı,Hüda göstermesin âsarı izmihlal bir yerde!

Galatasaray izmihlal âsarı gösterir göstermez, en yakın dostu Eşref Şefik’in kaydını sildi. Eşref Şefik –idare heyetine göre- artık Galatasaraylı değildir.  

Oh!.. Artık mesele kalmadı demektir. Kulüpteki bozgunlara, idaresizliklere, hoşnutsuzluklara sebebiyet veren, meğerse, Eşref Şefikmiş. Mağlubiyetlerin en büyük âmili bu arkadaşmış…

Eğer Eşref Şefik Galatasaray’ın mağlup olacağını evvelden yazmasaymış, galibiyet muhakkakmış.

İdare mekanizması bozuktur, futbol ekibi çalıştırılmıyor, bu şekilde galibiyet temin edilmesi imkansızdır, demek müstekreh neşriyat yapmakmış.

Meğer mensup olduğu kulübün düzeltilmesini istemek “mensup olduğu kulübün şahsiyeti maneviyesini tahkir” imiş…  

Bir kağıt, bir kalem, gazetelere bir tebliğ: Eşref Şefik Bey’in kaydını terkin ettik…

Bundan böyle idare heyetini herkes sevecek, idare mekanizması kronometre gibi işleyecek, futbol takımı artık galip gelecek…

Doğrusu, idare heyetinin kulüp işlerini tanzim için bir çırpıda bulduğu çareye deyecek yok…

Vakti evailde, mahalle mekteplerindeki çocuklar, elifbeyi bir türlü öğrenemiyorlarmış. Dersi zihinlerine yerleştiremeyince aralarında karar vermişler:  

  • Hocayı öldürelim.

Karar mı karar. Ellerine birer sopa alıp, köşebaşında hocayı beklemeye başlamışlar. Oradan geçen bir zat, çocuklara sormuş:  

  • Ne yapıyorsunuz burada?
  • Hocamızı bekliyoruz.
  • Neden?
  • Onu öldüreceğiz.
  • Sebep?
  • Elifbeyi öğrenemiyoruz.
  • Ayol, hocayı öldürürseniz yerine başkası gelir, elinizde ise elifbeyi öldürün!

Eşref Şefik’i –hem de salahiyetleri yokken– kulüpten addetmemekle işler düzelecek mi? Eşref artık tenkit etmeyecek mi? Doğru yolu göstermeyecek mi? O olmazsa, başkası yazamaz mı?

Bu neşrettikleri tebliğden sonra –bize kalırsa– idare heyeti, kendi kayıtlarını silmelidirler…

5 Ocak 1933 – Vakit Gazetesi (Selami İzzet)


Vur Abalıya!

Eskiden, her futbol mağlubiyetinin sayılı sebepleri vardı: İlkbaharsa, rüzgârın altına düşmek; yazsa, güneşe karşı oynamak; güzse, çamura batmak; mevsim müsaitse hakemin haksızlığı; hakem adilse, şanssızlık!

Bu beş gizli düşmandan biri, muhakkak her yaptığımız milli maçta bizim on bir oyuncumuzun ayrı ayrı ayaklarına dolaşır, nefeslerini tıkar, hücumlarını keser, şütlerini çelerdi.

Fakat bu beş düşmandan üçü, rüzgâr, güneş, yağmur, tabiatın korkunç kuvvetleri olduğu için kolay kolay başa çıkılmaz. Dördüncüsü, hakem denen münferit hâkimdir ki ona söz söylemeye kimsenin hakkı yoktur. Beşincisi olan şansa gelince, bu gizli sihirbazın, yeryüzünde oyuncağı olmayan kim var?

Bundan dolayıdır ki galip gelmek için, yalnız on bir rakibini değil, rüzgârı, güneşi, yağmuru, hakemi, şansı da mağlup etmeye mecbur olan takımlarımız, ekseriya sahadan başları önderine düşük çıkıyorlardı.

Son günlerde, bu yenilme salgınına Sarı-Kırmızılılar tutuldular: Beşiktaş’a yenildiler, İstanbulspor’a yenildiler, Süleymaniye’ye yenildiler… Sebep? Bunu, Galatasaray idaresi uzun uzun düşünmüş, aramış ve bulmuş: Güneş değil, rüzgâr değil, yağmur değil, hakem değil, şans değil. Ya kim? Söyleyeyim: Eşref Şefik Bey’in tenkitleri!

Ve Eşref Şefik Bey’i kulüpten ihraç etmişler…  

Bu adilane kararlarile Galatasaray’ı gelecek mağlubiyetlerden kurtaran idare heyetini tebrik ederiz.    

6 Ocak 1933 – Cumhuriyet Gazetesi (Yusuf Ziya)

Bir Cevap Yazın