Menü Kapat

Vicdan ve Kültür Meselesi

Vicdan ve Kültür Meselesi

Fenerbahçe Stadyumu’nun Şükrü Saracoğlu olan isminin “Atatürk” olarak değiştirilmesi gündemde iken merhum Saracoğlu’nun Türkçülük için “Bir Vicdan ve Kültür Meselesi” dediği konuşmanın tamanını yayınlamak istedik.

Vesileyle konu hakkındaki fikrimizi de kayda geçelim:

Fenerbahçe’nin gündeminde “Stadyuma Mustafa Kemal Atatürk ismi verilsin de Şükrü Saracoğlu tarihen silinsin” diye bir niyet yok. Mustafa Kemal Atatürk vatanın kurtarıcısı, Şükrü Saracoğlu da Fenerbahçe’de 16 sene görev yapan çok büyük bir başkanıdır. İkisi de bizim…

Tekrar etmekte sonsuz fayda var: Eğer Şükrü Saracoğlu yaşasaydı, stadyuma Atatürk ismini veren kararı ilk kendisi alkışlardı… Atatürk’e “Fenerbahçe Stadı’na bir isim vereceğiz, kim olsun?” diye sorsalar hiç şüphesiz “Şükrü Bey’in adını verin” derdi. Mesele bundan ibarettir.

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Başvekil Şükrü Saraçoğlu’nun Hükumetin iç ve dış politikasını izah eden nutukları

Arkadaşlar,

Bu, günlük ve geçici sıkıntılardan sonra biraz da daima artan, daima kuvvetlenen ve hiçbir vakit değişmeyecek olan imanlarımızdan ve varlıklarımızdan bahsedeceğim.

Arkadaşlar, biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan ve azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz ve her vakit bu istikamette çalışacağız.

Dünkü Türk gençleri müstakil ve hür bir vatana malik olmak, şuurlu ve mütecanis bir millete mensup olmak, memleketi müspet ilimlerle idare etmek ve vatanın bayat ve servet menbâlarını memleketin elinde görmek istiyorlardı. Bugün bütün bu idealler birer birer tahakkuk etti. Vaktiyle İzmir’in atlarla çekilen tenekeden tramvayları bile yabancı bir şirketin imtiyaz mevzuu sayılmıştı. Bugün vatanın dört bucağında muntazaman işleyen trenler, yer yer kurulan fabrikalar sadece Türk bilgisi tarafından yaratılmıştır.

Bugünkü Türk vicdanı vatanın her gün biraz daha kuvvetlendiğini, Türk Milletinin her gün biraz daha refaha kavuştuğunu ve bilhassa Türk köylüsünün her gün biraz daha yükseldiğini anlamak ve köylü ile bilgi ve toprağı birleştiren bir ideale doğru yürüdüğümüzü görmek istiyor. Hepimiz bu idealin yolcularıyız ve muvaffak olacağımıza inanıyoruz.

Son yılların gayretiyle dünyadaki arkadaşlarının safına çıkmış olan üniversitelerimiz, yüksek mekteplerimiz ve bunları dolduran gençlerimiz her gün ağırlaşan bilgileri ve artan adetleri ile ideale doğru hamleler yapmağa hazırlanıyor. Onun için bu gençlerdeki heyecanları beraber yaşamak ve onlarla daha çok çalışmak kararındayız. Bugün için henüz pek genç olmakla beraber köy enstitüleri köylerimizi ve köylülerimizi daha şimdiden yükseltmeğe başlamıştır.

Bu iki uç arasındaki yüz binlerce Türk genci bir tek yoldan aynı hedefe yürümek için hazırlanıyor.

Köylüyü topraksız, toprağı da köysüz bırakmayacağız ve yavaş yavaş toprağı, sanatı ve tekniği sadece bilginin emrine geçireceğiz.

İktisadi ve siyasi sahalarda Devletçilik, fertçilik ve kooperatifçiliğe bırakılan sahalar o kadar geniştir ki bunlar arasında bir menfaat çarpışması asla olmayacak ve ilerde de olmaması için de daima dikkatli ve hesaplı yürüyeceğiz. Bizde imtiyazlar ve sınıflar asla mevcut olmadı. Demokratlık Türk tarihinin derinliklerinden yuvarlanıp gelen büyük bir hakikattir. Biz halkçı idik, halkçıyız ve daima da halkçı kalacağız. Tek partili bir Devlet kurmuş olmamız başlıca bu büyük hakikate dayanıyor.

Biz ne sarayın, ne sermayenin, ne de sınıfların saltanatını istiyoruz. İstediğimiz sadece Türk Milleti’nin hâkimiyetidir.

Hep beraber bir tek yoldan ve bir tek hedefe doğru yürüyerek Türk köyünü ve Türk köylüsünü behemehâl yükselteceğiz. Böyle bir ideal için güvendiğimiz en büyük varlık inan birliği ve fedakârlıktır. Daha büyük bir varlık da bu işler konuşulurken, bu işler yazılırken, bu işler yapılırken Atatürk’ün daima aramızda yaşamakta olmasıdır.

Arkadaşlar,

Türkün bugünkü kudret ve hâkimiyetini yaratan Büyük Millet Meclisimizden ve o Meclisi teşkil eden siz Millet Vekillerinden itimat ve yardım isteyerek sözlerime nihayet veriyorum.

Şükrü Saracoğlu – 5 Ağustos 1942

Bir Cevap Yazın