Kıymetli büyüğümüz Sibel Kurt, yıllar boyunca Fenerbahçe resmî dergisinde yaptığı röportajları kendi web sitesinde (SibelKurt.org) topladı. Yüksek müsaadesiyle, geçmiş yıllarda Fenerbahçe Resmî Dergisi için yaptığı röportajları sitemizde yayınladığımız Sibel Kurt, yine müthiş bir Alpaslan Eradlı röportajı ile karşınızda…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Son Büyük Kaptan
Fenerbahçe’ye transferiniz nasıl gerçekleşmişti?
Her şeyden önce, ben doğuştan Fenerbahçeliyim, bunu belirtmek istiyorum. Kendimi bildim bileli Fenerbahçe ile büyüdüm.
Transferlerimde eski başkanımız Emin Cankurtaran’ın çok büyük katkısı olmuştur. Şöyle ki; İstanbulspor ikinci kümeye düşmesine rağmen ikinci ligden futbolcuyu Fenerbahçe’ye transfer etmiştir. Ve kendisinin Fenerbahçe formasını giymemde de büyük emeği vardır.
Eskiden transferler çok enteresandı: İki yıllık bir mukavele yaptığınız zaman kulübün de bir-iki yıl uzatma yapma hakkı vardı. Beni bir sene önce istemelerine rağmen kulübün uzatma hakkı olduğu için transfer olamamıştım ama ertesi sene kendim kulüpten satışımı isteyerek tercihimi Fenerbahçe’den tarafa kullandım.
Bu arada tabii şu gerçek ki Beşiktaş ve Galatasaray Fenerbahçe’nin verdiği ücretin iki mislini vermesine rağmen ben Fenerbahçe’yi tercih ettim.
Örnek aldığınız futbolcu var mıydı?
Can Bartu.
Gol attığınız zaman ne gibi tepkiler verirdiniz?
Rakip takımı tahrik etmemek kaydıyla sevincimiz olurdu. Benim işim buydu, futbol oynamak.
Gol atmak ya da atmamak önemli değildi. Önemli olan gelen seyirciye futbol zevkini tattırmaktı. Tattırabildikten sonra hem futbolcu hem seyirci memnun kalıyordu.
Derbi maçları öncesi duygularınız nasıl olurdu?
Benim için tüm maçlar aynı derecede önemliydi. Ben çıkıp oraya gelen seyircilere futbolda olan güzellikleri vermeye çalışırdım. Bu işten zevk aldığım için en iyi şekilde oynamaya gayret ediyordum. Maça asılmayı seviyordum. Gelenlere de bildiklerimi aktarmaya çalışıyordum.
Ya hırslarınız…
Futbolda lazım olan hırs vardı. Agresif hareketlerim yoktu.
Sizin futbol oynadığınız yıllarla bugünkü şartları kıyaslar mısınız?
Mukayese dahi edilemez. Şimdi 10-12 yaşlarındaki çocuklar bile çim sahalarda oynuyorlar. Buna rağmen de ne yazık ki yetenekli futbolcuların çıkması nadir oluyor. 18 yaşına kadar olan futbolcularımız o yeteneklerini geliştiremiyorlar. 18 yaşından sonrasını eğitmek onların yeteneklerini geliştirmek de teknik adamlara kalıyor.
Takım kaptanlığı da yaptınız…
Evet, 1973-74 yılında transfer oldum. 10 yıl forma giydim. Cemil Turan bıraktıktan sonra da 3 yıl takım kaptanlığı yaptım. Bir jübile ile 1982-83 yılında futbol hayatıma nokta koydum.
Takım ruhunu nasıl yaratıyordunuz?
Yaşça onlardan büyük olduğum için gerekli saygıyı gösteriyorlardı. Ne takım kaptanı ne de futbolcu olduğum zamanlarda hiçbir problem yaşamadım.
Uzun süren bir sakatlık döneminiz oldu. O dönemi nasıl atlattınız?
1977 yılında çok ciddi bir sakatlık geçirmiştim. Çapraz bağlarım koptuğu için uzun bir müddet sahalardan uzak kaldım fakat başarılı bir ameliyat ve ciddi bir çalışmanın yanında kolay olmamasına rağmen 4 yıl futbol hayatıma devam ettim.
Futbolu seçmenizdeki etken neydi?
Bütün çocuklar gibi ben de futbol oynuyordum ama futbolcu olma gibi bir niyetim yoktu. Benim için önce eğitim önemliydi. Yaptığım transferlerde de gittiğim takımlarda tahsil hayatım boyunca bana lazım olan paraları alarak o takımlarda futbol oynadım.
Davutpaşa’ya gittim. Lisedeki tahsil masrafımı çıkardım.
Sonra İstanbulspor’a gittim, üniversitedeki masrafımı çıkardım.
Galatasaray Kimya Fakültesi’ni 4. sınıftan bıraktım, futbol ağır bastı. Öncelikli hedefim eğitimdi ama devam mecburiyeti olunca okula gidememe durumu oldu, futbolda profesyonelleşerek okul hayatını noktaladım.
Milli formayı kaç kez giydiniz?
33 defa milli forma giydim. 29 A milli, 4 ümit milli takım. Benim ilk milli maçım Batı Almanya -Türkiye arasında 1-1 sonuçlanan maçtı.
En kötü ve en iyi anınız nelerdir?
En kötü anım sakatlanarak 1,5 yıl formamdan ayrı kalmam. İngiltere’de Aston Villa maçında ters bir hareketle sakatlandım.
İyi bir anı deyince… Her şeyden önce yaşadığım şampiyonluklar. Fenerbahçe’ de oynadığım süre içinde 4 defa lig şampiyonluğu ve Türkiye kupası şampiyonluğu gördüm.
73-74 sezonunda hem Türkiye Kupası hem de lig şampiyonluğunu aldık. 74-75 de yine şampiyonluk. Sonra 77-78 yine lig şampiyonluğu. Ve en son takım kaptanı olarak bıraktığım 82-83 lig şampiyonluğu.
Takım yenildiğinde neler hissederdiniz?
Futbol bu; yenmek de var yenilmek de var. Her sene şampiyon olacağız diye bir kaide yok. O zaman işin bir esprisi olmaz.
Kaybedebilirsiniz. Önemli olan görevinizi yapıp yapmadığınız ve sahaya çıkıp mücadele edip etmediğiniz. Ettiyseniz eve gidip rahatlıkla uyuyabilirsiniz.
Fenerbahçe Spor Kulübümüz için neler söyleyeceksiniz?
Fenerbahçe’nin büyüklüğünü kimse tartışamaz. Çok büyük bir camia. Bunun nimetlerini iyi değerlendirmek gerekir.
Kaynak konusunda bugün 25 milyon taraftarı olan bir takıma ileriki günlerde çok daha büyük kaynaklar bulunacağına inanıyorum. Çok daha iyi imkânlara sahip olabilir. Taraftar büyük güç demektir. Fenerbahçe taraftarı her zaman kulübüne sahip çıkıyor.
Maçları seyretmeye geliyor musunuz?
Maçlara geliyorum. Bize ayrılmış olan tribünden izliyoruz.
Sayın Ali Koç’la yaptığım bir röportajımda; “Biraz gerilere baktığımızda en çok hangi yıldız futbolcu sizi etkiledi?” diye sorduğumda sizi anlatmıştı. “Ve hala Fenerbahçe’ye Alpaslan kapasitesinde bir futbolcunun geldiğini düşünmüyorum.” demişti.
Sayın Ali Koç çok değerli bir yönetici. Fenerbahçe’ye zaten çok büyük katkıları olan bir kişi ve çok daha büyük katkıları olacağının görüşündeyim. Hiçbir beklentisi olmayan iyi bir Fenerbahçeli. Önemli olan da zaten beklentisi olmayan kişilerin Kulübe hizmet edebilmesi… Benim hakkımdaki düşünceleri için kendisine teşekkür ederim.
İki kızınız var. Fenerbahçeliler mi?
Evet, iki yetişkin kızım var. İkisi de pek tabii ki Fenerbahçeli. Bazen maçlara benimle geliyorlar. Bir tanesi okuyor; diğer kızım İletişim Fakültesi Radyo-TV bölümünü bitirdi.
Fenerbahçe taraftarına neler ileteceksiniz?
Taraftarlara söyleyecek hiçbir sözüm yok. Onlar her zaman görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar, bunu kimse inkâr edemez. Fenerbahçe şampiyon olsa da olmazsa da gereken desteği her zaman gösteriyorlar. Onlara her zaman teşekkür etmek lazım. Biraz daha fair- play örneği verirlerse süper taraftar olur.
Sibel Kurt – Fenerbahçe Resmî Dergisi Röportajı