Saracoğlu’nun Harf Devrimi

Saracoğlu'nun Harf Devrimi

T.B.M.M. tutanaklarında gezinirken henüz 1924 yılında Şükrü Saracoğlu’nun bir nevi harf devrimi ile ilgili yaptığı aşağıdaki konuşmaya denk geldik. Büyük Başkanımızı saygıyla anıyoruz…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Hurufat ve Lisan

Beyefendiler: Zannediyorum ki memleketimizde Maarif için çok az bir külfet ihtiyar ediyoruz. Hâlbuki alelumum memleketimizin külfeti kadar bir külfet ihtiyar ediyoruz. Filvaki bütçemiz tetkik edildiği zaman yalnız âli ve orta tedrisatımız için bütçemizin binde sekseni nispetinde bir parayı maarifimize hasrediyoruz. Biraz evvel hakkındaki tuğyan ve isyana rağmen bendeniz maarif hususunda da bütün samimi düşüncemi, bu milletin hür kürsüsünde hürriyetperverane söylemekte bir zevk duyuyorum.

Avrupa’da, Hıristiyanlığın hâkim olduğu yerlerde okumak yasak idi. Okumak papazların, prenslerin yed-i inhisarında idi. Prensler, papazlar ve kanunlarla jandarmalar halkı okutmamak için uğraşıyorlardı. Buna rağmen bütün ahali okudu. Bizim memleketimizde dinimiz, okumayı emrediyor. Hocamız, hacımız, zabitimiz, adat ve ahlâkımız, kanunlarımız her şeyimiz «Okuyunuz» diyor ve yüzlerce, belki binlerce seneden beri her köyümüzde (Bir mektebimiz yoksa bile) Bir hocamız vardır. O, köyümüzün çocuklarını okutmak için didindi, uğraştı. Hacımızın, hocamızın, amirimizin, memurumuzun hulâsa tekmil maneviyat ve maddiyetimizin bizi okumağa sevk ettiği bir diyarda ve büyük fedakârlıklar yapılan bu memlekette, bu memleket halkı hâlâ okuyup, yazmak öğrenmedi ise bunu yalnız usulde aramak, yalnız maarifçilerin tarzı tedrisi ve idareyi bilmediğini iddia etmek doğru olmaz. Benim kanaatimee bu büyük derdin vahim noktası harflerdir. Eğer ben Arap harfi diyecek olursam burada da acaba benim fikrime tuğyan ve isyan edecek var mı?

Efendiler; bunun yegâne kabahati harflerdir. Arap hurufatı, Türk lisanı yazmaya müsait değildir. Hacımızın, hocamızın âmirimizin memurumuzun gayretine, yıllardan asırlardan beri yapılan bunca fedakârlıklarına rağmen halkımızın ancak yüzde ikisi veya üçü okumuştur. Efendiler: Diyorlar ki memleketimiz seyrek nüfusu az, çocuklarımızı bir bina altında toplamak imkânı yokmuş. Bunun için okuyamıyormuşuz. Hayır, efendiler, yalandır.

Efendiler: İsveç, Norveç arazi itibariyle bizden çok büyük, halkı bizden daha az, darmadağındır. Böyle olduğu halde yüzde yüzü okuma, yazma biliyor. Bunların hocaları seyyardır. Lütfen dikkat ediniz, fazla hoca bulmak imkânı olmadığı için seyyar hocaları vardır. Sekiz, on köyün bir mektebini bir hocaya verirler. Devri daimi yapmak suretiyle yine oradaki çocuklara okuma, yazmayı öğretmişlerdir.

Ben isterdim ki tedrisatı âliye ve orta tedrisat için bütçesinin binde yüzünden fazla bir meblâğını tahsis eden bu millet, pek az bir zaman zarfında çocuklarının okuyup, yazmasını görsünler; filvaki maarif bütçesi, mekteplerin bir kısmına malik olan bir müessesedir.

Her vekâletin birçok mektebi vardır. Her vekâletin bu uğurda aldığı milyonlar var. Bütün bunlardan sonra hususiyelerin hikmeti vücudu, tedrisat için para toplamak ve muallimlere dağıtmaktır. Bundan maada hususi mektepler, arpa ve buğday ile tutulan hususi hocalar bütün bunlar hesap edilecek olursa bu memleketin masarifi için senevi yaptığı masraf yirmi beş milyon lirayı tecavüz eder. Yani bundan aşağı yukarı bütçemizin dörtte birini teşkil ediyor. Buna rağmen yine okuyup yazmak bilmiyoruz. Bu pek büyük bir derttir.

Benim kanaatimce buna sebep doğrudan doğruya harflerdir. Maarif Vekâleti bu hususta ne düşündüğünü ve pek az bir zaman zarfında ne yapabileceğini, bu derde deva olarak söylemek mecburiyetindedir.

Saracoğlu Şükrü Bey (İzmir) – 25 Şubat 1924

Yorumlar

Yorum bırakın