Türkiye Cumhuriyetinin ilk ulusal futbol birinciliği, diğer branşlarla birlikte 1924 yılında düzenlendi. 100. yılı idrak ettiğimiz Eylül ayı boyunca konumuz bu organizasyon olacak. Huzurlarınızda 1924 Türkiye Şampiyonluğu IX
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
10 Eylül 1924
Giden Sporcular
Dün İstasyonda İsmet Paşa Hazretlerinin İltifatlarına Mazhar Olmuşlardır.
Adapazarı, Eskişehir ve Konya idmancıları dünkü trenle şehrimizden gitmişlerdir.
Sporcular hareketlerinden evvel, istasyonda bulunan başvekil İsmet Paşa hazretlerine takdim edilmişlerdir. İsmet Paşa hazretleri idmancıların birer birer ellerini sıkmışlar, son müsabakalarda kaçıncı olduklarını ayrı ayrı kendilerine sormuşlardır. Trenin hareket zamanı yaklaştığı zaman Paşa hazretleri sporculara muvaffakıyet ve hayırlı seyahat temenni etmiştir. Sporcular Paşa hazretleri şerefine üç defa yaşa diye bağırmışlardır.
Dün İcra Edilen Mühim Bir Maç
Harbiyeliler İzmirlileri de Yendiler
9 Eylül Salı
Bugün futbol müsabakalarının en mühimlerinden birisi daha yapıldı. Harbiye-İzmir (Altay) çarpıştılar. Evvelki tenkidimizde söylediğimiz veçhile Beşiktaş’ı mağlup eden Harbiye’nin diğer kalan mıntıkaların hiçbirine mağlup olması bizde madden mümkün değildir. Bugünkü müsabaka da netice itibariyle bizi tasdik etti.
Beşte Harbiye takımı, onu müteakip İzmir alkışlar arasında sahaya çıktı. İlk haftaymda güneş altına düşen Harbiye İzmir’e hâkim olduğunu göstermeye başladı.
Bugün Harbiye biraz daha akıllı ve ilmi oynuyordu. İlk golü kalecinin topu elinden düşürmesiyle Harbiye kazandı. İkinci gol kalecinin yere yuvarlanarak topu elinden bırakması neticesi oldu. Burada ufak bir şey söylemek isterim. Bazı oyuncular bunu (ofsayd) addetmeye yeltendi. Bunlara karşı “top hizasında ve topun gerisinde bulunan hiçbir oyuncuya ofsayd olmaz” kaydını söylemekliğime müsaade edilmesini rica ederim. Zaten bizde anlayan ve anlamayan her vaziyette bir “ofsayd” kelimesini sarf ediyor. Hâlbuki düşünülmüyor ki ofsayd oyuncunun son vaziyetine değil, topun son oynandığı vaziyete göre verilebilir. Üçüncü gol Kemal Bey tarafından pek nefis bir surette ve cidden takdire seza bir halde yapılmıştır.
İkinci haftaymda İzmir kendisini biraz daha toparlamasına rağmen oyunun sıfıra karşı üç golle nihayet bulmasına mani olamadı. Bugün Harbiye takımı evvelki müsabakalarına nazaran daha mazbut ve iyi bir oyun gösterdi. Filhakika bunu fevkalade addetmez isek de nispeten evvelki iki müsabakalara nazaran daha anlayışlı bir surette oynandığı gayrikabili inkârdır. Yalnız iki taraf da biraz daha faulsüz oynamış olsa idiler, seyirciler için daha zevkli ve neşeli olacağı tabii idi. Harbiyeli kardeşlerimi tebrik ederim.
Hakem Necmi Bey oyuncuların sözlerine pek çok kapılıyor. En iyi hakem olarak birkaç müsabakası hasebiyle takdir ettiğim Necmi Bey’in bu hususta biraz daha dikkatli bulunması bittabi çok şayan-ı temennidir.
Atletik müsabakalarına gelince: Yüksek atlamada Bahriye (Efrad-ı Cedidesinden) Feridun Bey 1.51 ile birinci, İzmir (Altınordu’dan) Sait Bey ikinci gelmiştir. Kurs (dik) atmada (Hilal’den) Ekrem Bey 31,24 metre ile birinci, Bahriye mıntıkasından Hüsnü Bey ikinci olmuşlardır.
(5000) metre bisiklet ve mukavemet müsabakasında İstanbul (Nişantaşı’ndan) Cavid Bey 2 saat 1 dakikada birinci olmuştur.
Birinci parti bayrak yarışını İstanbul Galatasaray birinci, Karesi ikinci olmuştur. Burada bir, iki noktaya sporcularımızın nazarı dikkatini celp etmek isterim. Bazı sporcularımız, buradaki içtimaın maksad-ı asliyesinin ne olduğunu takdirden çok başka fikirlerde olduğunu görüyor ve bu hareketleriyle müteessir oluyoruz. Bu hususta bütün seyircilerin benimle hemfikir olduğunu zannederim. Burada Türkiye birinciliğinin tayininden ziyade istihdaf edilen bir gaye vardır: Bütün mıntıka sporcularını yekdiğerine tanıtmak ve onlar arasında en samimi his ve meveddetin husulünü temin etmektir.
Eğer bazı arkadaşlar bunu takdirden aciz ise eseften başka diyecek bir şey yoktur. Her sporcu her şeyden evvel kendisine nezahet ve nezaketi rehber-i ittihaz edeceğine şüphe yoktur. Her idmancı hakem heyeti mevkiini işgal eden arkadaşların ancak kendi muvaffakıyetleriyle o mevkie geldiğini takdir ederek, onların şerefine tecavüz etmemesi lazım gelir. Sporculukta itiraz ve haksızlığa karşı isyan bir idmancının tabii bir hakkıdır. Fakat bu sokak aralarında cereyan eden sahneyi andırırsa, bilmem ki bunu nasıl tasvir etmelidir. Spor sahasında bir haksızlığa maruz kalan idmancı –cemi veya ferdi– Türkiye Atletizm Birliği nezdinde her türlü hakk-ı itiraza malik iken, sahada bütün seyircileri spordan soğutacak surette (yuha) diye bağırmak sporculuk ile gayrikabil-i telif olduğu gibi, sporculuğu bu şekilde telakki edenlerin, pek nezih olarak muhafazasına çalıştığımız spor sahasından teb’idini istilzam edecek bir hal olduğuna şüphe yoktur. Bir sporcu her zaman nezih olmalı ve nezaketten ayrılmamalıdır. Bunu takdir etmeyenlere ben yalnız teessüfle mukabele ederim. Bugün Bahriye ile Ankara futbol takımları çarpışacaktır. (Azizoğlu)

Yorum bırakın