Yazar: Canarino

  • Papazın Çayırı Nerede?

    Papazın Çayırı Nerede?

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı‘nda, Antoine Hekime imzalı, “Plan de Cadikeuy cote d’Asie” isimli bir harita var. Fahrettin Türkkan Paşa arşivinden çıkan haritanın tarihi 1900. Yani Fenerbahçe’nin kuruluşundan 7 sene önce… Bu haritada bize “Papazın Çayırı Nerede?” sorusunun cevabını verecek detaylar var.

    Biz şu anda Fenerbahçe Stadı’nın olduğu yere “Papazın Çayırı” diyoruz ama çayır aslında stadyumun tam karşısında. Sonraki bir asıra sportif olarak damgasını vuracak olan alan o zamanlar “Prairie Imperiale” olarak gözüküyor. Yani Saray’a ait bir kırlık alan…

    Nereden Biliyoruz?

    Kıymetli tarihçimiz Barış Kenaroğlu tarafından Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri‘nden bulunup “Fenerbahçe Stadı’nın Tarihteki İlk Belgeleri” yazısına konu olan bu çayırın ismi, padişah II. Abdülhamit tarafından verilen izinde geçmiyordu. Hatırlayalım…

    “İttihad kulübü  ünvanıyla Kadıköy’ünde tesis edilen kulübe tahsisi ve tevdii hal-i pa-i hümayun-ı cenab-ı hilafetpenahiden istida olunan bazı arazi hakkında Operatör Müşir devletlu Cemil Paşa hazretleriyle Mirliva Faik Bey tarafından arz ve takdim kılınıp emr-ü ferman mülükane-i mabeyn hümayun baş kitabet-i alisinden irsal olunan arizanın sureti leffen savb-ı alilerine tesyar kılındı. Ariza-i mezkurede bahs olunan araziden Uzunçayır’ın umuma mahsus olması cihetle kulübe tahsisi haiz olamayıp ancak kulübe mahsus olmadan inşa olunacak bina için tasarruf edilen mahallin karşısında bulunan ve on on beş dönümden ibaret olduğu beyan edilen çayır yerinin hazine-i hassa-i şahanece kulüp idaresine icarı münasib görülmüş olmağla icarı icabına himmet buyurulması siyakında tezkere-i penaveri terkim olundu efendim.”

    Türkiye’nin ilk futbolcularından olan, meşhur Tahtaperde Aleko’nun (sitemizde yer verdiğimiz röportajında) dediklerine şöyle bir göz atacak olursak, “Papazın Çayırı Nerede?” sualinin cevabı gün gibi ortada.

    “… Futbolu bizler getirdik ama, şimdi başkaları parsayı topluyor. Biz para almadık, üstelik para verdik!… Ömür verdik ve oğlum!… Ben, bek yerinden vurduğum zaman top, sahayı aşar, Papazın Bağı’na düşerdi (tahminen 100-110 metre). Böyle oynardık. Futbolda marifet, müdafaa oyuncusunun, rakip forların ayağından, zekasını ve hünerini kullanıp, topu çalabilmesidir!”

    Belli ki sonraları bu tabir, yalnızca çayırı değil, bütün bir araziyi anlatmak için kullanılmış ama asıl yer tam karşısı…

    Bu güzel haritanın tamamını merak edenleri şöyle alalım.

  • Ayetullah Bey Fenerbahçe’yi Nasıl Kurtardı

    Ayetullah Bey Fenerbahçe’yi Nasıl Kurtardı

    Fenerbahçe’nin yok olmaktan kurtulduğu toplantı ne zamandı? 1910 diyenler var, 1909 diyenler var… Türkiye’nin en büyük yazarlarından ve kadim Fenerbahçe karşıtı Şeyhülmuharririn Burhan Felek ise 1908 tarihinden bahsediyor. Büyük ihtimalle doğru olan Burhan Bey’in söylediği… İleride sık sık bu konuya geri döneceğiz. Ama ilk önce 6 Haziran 1943 Türkiye Spor Ansiklopedisi’nde, Nasuhi Baydar‘ın anlatısından Ayetullah Bey Fenerbahçe’yi nasıl kurtardı, onu dinleyelim;

    Fenerbahçe’nin hem kurucusu, hem de kurtarıcısı olan ve 1919 yılında salgın hastalık yüzünden gencecik yaşta kaybettiğimiz bu büyük ismin fotoğrafları, Salt Online arşivinden.


    Bir Birleşme Denemesi

    O zamanın muini şiarı ittihat kuvvetiydi. Biz de bu umdeye uyduk ve Üsküdar Kulübü ile birleştik. Bizimle ittifak eden zevat arasında şimdi Felek namı müstearı altında yüksek mizah yapan atletizm federasyonu reisi Burhaneddin Bey de vardı.

    Bu yeni arkadaşlarla birkaç egzersiz yaptık ve bir gün yeni idare heyeti teşkil etmek üzere Mühürdar Gazinosu’nda toplandık. Vaki birleşmenin umumi şeraiti esas itibariyle takarrür etmişti. Bu şartlarda Üsküdarlı rufekadan birkaçını idareci olarak intihap ve idare tarzına müteallik bir takım teferruatı tespit etmekten ibaretti. Fakat daha içtimaya başlarken Fenerbahçelilerin bir arada, Üsküdarlıların da ayrı bir grup halinde bulunmaları gösterdi ki ittihat planı arzu ediliyor; fakat bu samimi değildir.

    Nitekim bize iltihak eden arkadaşlar evvela kulüp isminin Üsküdar Fenerbahçe olmazsa, Fenerbahçe Üsküdar şekline ifrağını teklif ettiler. Birleşmek arzusu kendi taraflarından izhar edildiğine göre Fenerbahçe namını tebdile lüzum olmadığı cevabı verildi. O halde isimleri büsbütün değiştirelim dediler ve Kadıköy ile Üsküdar arasında ne kadar marufca semt ismi varsa saydılar ve aynı cevabı verdik.

    O zaman idare heyeti azasının adedi ile beş veya yedi azadan kaçının Fenerbahçe’den ve kaçının Üsküdar’dan olacağı görüşülmek istenildi. En tehlikeli mevzuya temas edilmiş ve pürüzlü mütalaaların fena neticeler vermesine imkan bırakmamak zamanı artık gelmişti. Zira bu iki karanlık nokta tenvir edilmezse Üsküdarlılar bizden kalabalık oldukları için öyle bir emrivaki meydana gelirdi ki Fenerbahçe Futbol Kulübü’nün mevcudiyetinden vazgeçerdik.

    Ayetullah Bey Fenerbahçe’yi Nasıl Kurtardı

    Bizi biz yapan her şeyi kaybedebilirdik. Fakat o küçük mevcudiyeti bir iki seneden beri beslemiş olan kuvvetli kıymet ve dostluk da zail olur giderdi. Binaenaleyh Üsküdarlı arkadaşlardan muratlarının ne olduğunu sarahatle söylemelerini talep ettik. Maksatları Fenerbahçe’yi yok etmek miydi yahut sureti haktan görünüp birleşme arzusunu izhar ettikten sonra Üsküdar Kulübü’ne Fener’in birkaç iyi futbolcusunu almak için bir manevra mı çevirmek istiyorlardı.

    Muraızlarımız arasında birkaç hukuk talebesi vardı ki hazmedemedikleri hukuk nazariyatının cemiyetlere, içtimalara, müzakere ve intihaplara dair ne kadar kaideleri varsa bunları serdederek haklarını ispat etmek istediler.

    Fenerbahçe’nin o zamanki reisi Ayetullah Bey’di. Bu zat Fransız mekteplerinde tahsil etmiş ve hep ecnebi muhitlerinde yaşamış olduğu için Türkçe’yi suhuletle söyleyemezdi. Hukukçuların tumturaklı nazariyeleri karşısında bunalıp aynı selasetle cevap vermekten aciz kalınca ayağa kalktı. Ve Fenerbahçe’nin idare heyeti eskisi gibi kalacak, siz de bizlere tabi olacaksınız hükmünü tebliğ etti.

    Bu celadet karşısında biz şaşırıp birbirimize bakmaya başladık. Üsküdarlılardan biri Fenerbahçeli arkadaşlar reylerini beyan etmemişken reis beyin hangi hakka istinaden idare heyetinin değiştirilmeyeceğini bu kadar kat’iyetle beyana cesaret ettiğini bizlere dönerek ve hususiyetimizden istiane ederek sordu.

    Ayet şu cevabı verdi:

    “Fransız kralı XIV. Louis, La loi, c’est moi! dermiş. Ben de Fenerbahçe benimdir diyorum.”

    Arkadaşları Ayetullah Bey’in Arkasında Duruyor

    Fenerbahçe’nin mevcudiyetini bu kadar şiddetle müdafaa eden Ayetullah Bey’i hukuk nazariyatına feda edemezdik. Fakat bir de müzakere adabı vardı. Sekiz on kişi fikirlerini söylememişken reisin müstebit bir hükümdar gibi müzakereyi kesivermesi hiç olmazsa ayıptı. Bizler bu düşünce içinde mütehayyir kararsız iken Üsküdarlılar aynı zemberekle müteharrik imişçesine hep birden ayağa kalktılar ve gazinoyu terk ettiler. Birleşme akim kaldı.

    Üsküdarlılar biraz daha sabretselerdi ruhlarımızdaki ani buhrandan istifade ederek belki muratlarına nail olacaklardı.

    Fakat Fenerbahçe Üsküdar Kulübü gibi Fındıklı meclisi mebusanına has nazariyat münakaşaları arasında çoktan maziye karışmış bulunacaktı. Fenerbahçe’yi bu vartadan kurtarmış olan merhum Ayetullah Bey’in hatırasını her Fenerbahçeli rahmetle yad etmelidir.

    Nasuhi Esat BAYDAR

  • Fenerbahçe’nin İlk Tarihçesi

    Fenerbahçe’nin İlk Tarihçesi

    Fenerbahçe’nin ilk tarihçesi, kuruluştan sadece 6 sene sonra, 1913 tarihli İdman dergisinde, Fenerbahçe’nin kurucu kadrolarında yer alan Mehmet Nasuhi (Baydar) Bey tarafından yazılmıştı. Keyifli okumalar diyerek, sizlerle paylaşıyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Enver Hoca Bir Kulüp Kurmak İstiyor

    1323 senesinde Frerler (Saint Joseph) mektebi Türkçe muallimi ve elyevm rüsumat müfettişi bulunan Enver (Yetiker) Bey, talebe-i kadimesinden beş altı futbolcu genci bir araya toplayarak bir kulüp tesis etmek arzusunda bulunduğunu bildirmişti. Bu fikre bütün arkadaşları iştirak ederek akşamları Moda çayırında idman yapmaya başlamışlardı.

    Altı kişilik futbol takımı olmazsa da Enver Bey ve arkadaşları teşkil ettikleri heyete bir isim vermeyi unutmamışlar, o zaman hiçbir fikr-i siyasiye hamil edilmemesi için Fenerbahçe namını bulmuşlardı. Fenerbahçe o zamandan itibaren idmanlarına germi verdi, bu cihetle dört beş ay zarfında azasının adedini yirmiye iblağ etti.

    Nurizade Ziya Bey’in Başkanlığı ve Kulüpten Ayrılışı

    Biraz sonra Enver Bey Reis-i Fahri mevkiinden çekildi. Kulübün yed-i idaresi müteşebbis, faal olan Nurizade Ziya (Songülen) Bey’e tevdi edildi. Reis bulunduğu müddet zarfında kulübün gösterdiği faaliyet şayan-ı takdir bir dereceye yaklaştı.

    Kulüp İstanbul’un en kuvvetli timlerinden oldu. Ziya Bey faaliyetinin yalnız reisi bulunduğu kulübe münhasır kalmasını ve yalnız Fenerbahçe’nin terakki edip diğerlerinin mahrum-u tekmil bulunmasını istemiyordu. Binaenaleyh futbolun daha büyük bir mikyasta ilerlemesi için birkaç Türk ve İngiliz arkadaşıyla teşrik-i mesai ederek Kadıköy’deki Union Kulüp’ün teşkiline sai etti ve meramında muvaffak oldu.

    Liglere Katılış

    Union Kulüp inşa edildikten sonra Fenerbahçe her sene İstanbul kulüplerinin içtimasından hasıl olan lig heyetine dahil oldu. Fakat o sırada Hasan ve Hüseyin Beyler Kadıköy’e, Mösyö Armitage da Galatasaray’a dahil oldu.

    Kulüp en fazla güvendiği azasını kaybedince mağlubiyet de bittabî baş gösterdi ve hemen hemen her müsabaka kaybedilmeye başlandı. Sene nihayetinde Fenerbahçe lige dahil bulunan kulüplerin sonuncusu idi.

    Kulübün bekasından ümitvar olamayan rüesa birer mazeret ile kulübü terk ettiler. Kulübün idaresi en büyüğü on dokuz yaşını tecavüz edemeyen on beş gence kaldı. Bu gençler yorulmak bilmez bir faaliyetle çalışmamış olsaydılar, ne 1912 şampiyonluğu bir Türk kulübünde kalacak, ne de halen mevcudiyetleri ile terbiye-i bedeniye sahasını tezyin eden heyetler, cemiyetler bu kadar müşaşa bir hayata sahip olacaklardı.

    Çekilen Zorluklar ve Sonunda Şampiyonluk

    Halbuki Fenerbahçe birinci sene-i hayatında mağlup oldu; ikinci, üçüncü, dördüncü hatta beşinci sene dahi sonunculuğu muhafaza etti, fakat bununla maneviyatı münkesir olmadı. Yenildi, fakat istiklalini muhafaza etti. Yenilmemeyi arzu etti; mesela Kadıköy Kulübü’yle birleşti, Üsküdar Kulübü’yle teşrik-i mesai etti. Fakat bunlardan mesalikine mugayir bir fikir -velev ki ehemmiyetten ari olsun- telakki edince birinciliğe, şampiyonluğa bilatereddüt veda etti. Galibiyet maddiyattan ziyade azası beyanındaki mücanesetin maneviyattan, arkadaş hatta kardeşçe bir rabıtadan mütevellit olmasını özledi.

    Hüsnüniyet ve ikdamının mükafatını gördü. Tevfik (Haccar Taşçı) Bey’in taht-ı riyasetinde iken geçen sene şampiyonluğu kazandı. Mevcudiyetini dostlarına da düşmanlarına da gösterdi. Her hususta halkın muhabbetine, sportsmenlerin teşvik ve tergibine mazhar oldu. İsmini “Fenerbahçe Futbol Kulübü” iken “Fenerbahçe Spor Kulübü”ne tahvil etti. Ve böylece terbiye-i bedeniyenin aksam-ı mühimmesini programına ithal etmiş bulundu. Timlerinin adedini tezyid ederek; on dört ile on sekiz yaşlarındaki gençler için bir ikinci tim ve on ile on dört arasındaki çocuklar için de üçüncü ve dördüncü timlerini teşkil etti. Hokey, tenis, kriket, av, waterpolo, kürek, çocuklar için “keşşaf yoldaşlığı” şuabatını, temin ettikleri faide-i adideye, mebni nizamnamesine ithalde hiçbir mahzur görmedi.

    Ahaliden daha fazla rağbet ve evliyay-ı umurdan da daha fazla teşvik gördükçe terakki ve tealisi de daha büyük bir nispette olacaktır.

    Mehmet Nasuhi (1913 – İdman Dergisi – Fenerbahçe’nin İlk Tarihçesi)

  • Tarihteki İlk Fenerbahçe Fotoğrafı

    Tarihteki İlk Fenerbahçe Fotoğrafı

    18 Kanunuevvvel 1324 (31 Aralık 1908) tarihinde yayınlanan Musavver Muhit isimli derginin 13. sayfasında “Fenerbahçe ve Kadıköy Futbol Kulübü” alt yazısı ile yayınlanan bir fotoğraf var. Bu resim, şimdiye dek bilindiği kadarıyla, tarihteki İlk Fenerbahçe fotoğrafı.

    Gerek 1932 yılında yaşanan yangın felaketi, gerekse başka belgelerin henüz ortaya çıkmamış olması sebebiyle, Fenerbahçe tarihinin ilk birkaç senesi hâlâ aydınlanmaya muhtaç. Özellikle 1907-1910 yılları arasında kulübümüzün neler yaşadığını pek iyi bilmiyoruz. Kadıköyspor ile yaşanan birleşme de bu muammalardan birisi…

    Fotoğraftakilerin kimler olduğunu araştırmaya devam ediyoruz. İzzet İsrael Benyakar‘ın ve Semih Özkul‘un büyük katkılarıyla ilerliyoruz.

    Fotoğrafa Dair Notlar :

    Musavver Muhit dergisinde, Fenerbahçe’nin fotoğrafının bulunduğu sayfanın üzerinde, başka bir takımın resmine daha rastlanıyor. Bu takım, HMS Barham gemisinin mürettebabı… Adı geçen geminin 1908 yılı sonunda Türkiye’ye gelip bazı maçlar yaptığını biliyoruz ama “özellikle Fenerbahçe ile oynadığı” tarih, şu ana kadar bilinmiyor.

    Fotoğraf ayrıca Nurizade Ziya (Songülen) Bey’in Fenerbahçe formasıyla görüldüğü ilk ve son resim olma özelliğini de taşıyor. Gerek Galip Kulaksızoğlu, gerekse Çerkez Sabri Bey’ler uzun yıllar daha Fenerbahçe’de oynayacaklar ama Ziya Bey “Union Club’ı kurmak için” Fenerbahçe’den ayrılacak.

    Dr. Rüştü Dağlaroğlu, 1957 yılında yayınlanan Fenerbahçe Spor Kulübü tarihi kitabında bu ayrılığın 1910 ilkbaharında yaşandığını belirtir. Kulüpten tek ayrılan Ziya Bey değildir. Kurucu kadroların içinde yer alan Nasuhi Baydar’ın birkaç kez yayınladığı anılarında yazdıklarına göre meşhur Türk futbolcularından Hasan Bey, Dalaklı Hüseyin Bey, Horace Armitage gibi isimlerden başka, Asaf Beşpınar ve Necip Okaner gibi kurucular da ilk yenilgilerin moral bozukluğu ile uzaklaşmışlardır.

    Fotoğrafta yer alan sadece üç kişiden eminiz… Umuyoruz ki Semih Özkul’un Twitter’dan yayınladığı bu (Fenerbahçe Dergisi’nden alınan) netleştirilmiş fotoğraf, daha fazla ismi tanımamıza yardımcı olur.


    Ayaktakiler, Soldan Sağa:

    1) Tevfik Haccar Taşçı
    2) ?
    3) ?
    4) Nurizade Ziya (Songülen) Bey
    5) ?
    6) ?
    7) ?
    8) Mihal (Eski Elpisli)
    9) ?

    Oturanlar, Soldan Sağa:

    1) ?
    2) ?
    3) ?
    4) Galip (Kulaksızoğlu) Bey
    5) Sabri (Çerkes) Bey

    Tarihteki İlk Fenerbahçe Fotoğrafı ve Yayınlandığı Dergi : Musavver Muhit

    Tarihteki İlk Fenerbahçe Fotoğrafı

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

  • Fenerbahçe’nin İlk Fotoğrafı

    18 Kanunuevvvel 1324 (31 Aralık 1908) tarihinde yayınlanan Musavver Muhit isimli derginin 13. sayfasında “Fenerbahçe ve Kadıköy Futbol Kulübü” alt yazısı ile yayınlanan bir fotoğraf var.

    Gerek 1932 yılında yaşanan yangın felaketi, gerekse başka belgelerin henüz ortaya çıkmamış olması sebebiyle, Fenerbahçe tarihinin ilk birkaç senesi hâlâ aydınlanmaya muhtaç. Özellikle 1907-1910 yılları arasında kulübümüzün neler yaşadığını pek iyi bilmiyoruz. Kadıköyspor ile yaşanan birleşme de bu muammalardan birisi…

    Fotoğraftakilerin kimler olduğunu araştırmaya devam ediyoruz. İzzet İsrael Benyakar’ın ve Semih Özkul’un büyük katkılarıyla ilerliyoruz.

    Ayaktakiler, Soldan Sağa:
    1)
    ?
    2) ?
    3) ?
    4) Nurizade Ziya (Songülen) Bey
    5) Enver (Yetiker) Bey
    6) ?
    7) ?
    8) ?
    9) ?

    Oturanlar, Soldan Sağa:
    1)
    Tevfik (Taşçı) Bey
    2) ?
    3) ?
    4) Galip (Kulaksızoğlu) Bey
    5) Sabri (Çerkes) Bey