Kategori: Arşivlerde Fenerbahçe

  • Naci Barlas’ın Hatıraları-II

    Naci Barlas’ın Fenerbahçe Hatıraları’nın ilk bölümünü aşağıdaki linkte yayınlanmıştık. Sıra ikinci bölümde… Naci ağabey bu defa şahit olduğu Kuşdili Yangını’nı anlatıyor.

    Naci Barlas’ın Hatıraları-I


    1932 senesi artık Fenerbahçe Kulübü bizi tanır olmuştu.

    Aile fertleri Fenerbahçe yüzünden mektebi ihmal edeceğimden korkmaya başlamışlardı. O senelerde bilhassa Moda’da oturduğumuz yıllarda komşularımız olan (Sonradan Altıyol’daki Dişçi) Şamil, (sonradan M.T.A. Genel Müdürü olan Ruhi Paşazade) İhsan Ruhi Beren ve Arif Sporel ailelerinin Fenerbahçe Kulübü ile olan yakın ilişkileri nedeniyle ve büyüdüğüm için kulübe daha rahat girip çıkabiliyordum.

    Nitekim bir tatil günü olan 5 Haziran Pazar günü kulüpte büyük bir faaliyet ve koşuşturmalar başladı. Bizleri dışarı çıkarttılar. Masalar kuruldu. Bir yandan Altıyol’daki pastaneden pastalar geliyordu. Kapıda o zaman Kürekçilerden Seyfi abiye rastladım. Zannederim Faruk Ilgaz’ın akrabası idi. Ona “Ne oluyor?” diye sorduğumda “Kulübe yeni bir ecnebi antrenör geliyor” dedi. Bu sefer daha büyük bir merakla bekledik ve o devirde çok az gördüğümüz siyah renkli bir otomobille geldiler. Ablak yüzlü, sarışın, dik saçlı, domuz gibi bir adam geldi. Herkes etrafını sardı.

    Kulübün her şeyi ve Başkomutanı olan ve herkesin titrediği Galip ağabey herkesi kulüpten çıkarttı. Gelen antrenörün adı Herr Schveng idi.

    Aynı gece yani 5 Haziran Pazar gecesi, gecenin geç saatlerinde itfaiyenin kampana sesi ile uyanan herkes bir yangın telaşı içinde sokaklara fırladı. Büyükannem yangının derenin öbür tarafında olduğunu söyleyince herkese bir rahatlık geldi. Fakat birkaç dakika sonra “Fenerbahçe yanıyor” diye bir avaz duyduk ki işte o zaman herkes kendi evini unuttu, Fenerbahçe’ye koştu. Allah insanların o andaki çırpınışlarını, haykırışlarını bir daha göstermesin.

    Bir aralık Zeki Rıza ağabeyi gördüm. Bir içeri bir dışarı koşuyordu.

    Vişne Sokak’ta oturan Arif-Afif ikiz kardeşler vardı. Koşup gelmişler, içeriden kupaları kurtarmak istemişler. Kupalar kızmış olduğundan elleri yanmıştı. Bizim evde annem onların ellerini sabunla tedavi ediyordu.

    Halamın oğlu Bahriye Talebesi Kazım ağabey, Pazar olduğu için evde imiş. Hasırcıbaşı sokaktan koşup gelmişti. Zannederim Deniz Harp Okulu son sınıftaydı. Bütün üstü başı yanmış olarak sabah bize geldiğinde “Keşke bizim ev yansaydı da Fenerbahçe yanmasaydı” diye dövünüp duruyordu.

    Şu kadar söyleyeyim ve Allah aşkına inanın ki ne Adviye halam ve büyükannem Kazım ağabeyime muteriz bir tavır takınmamışlardır. Bu bir başka sevgidir çünkü Fenerbahçe onlara sevgilerin, aşkların en büyüğünü yaşatmıştı.

    Birkaç sene sonra bir gün Bek Fazıl ağabey, annesi ve kız kardeşi bizde iken bu yangın meselesi açıldı. Büyükannem hepimize “oturun şuraya” dedi ve “İşgal devrinde bütün kocalar, ağabeyler Ankara’ya Kuvva-i Milliye’ye gitmişler. Biz dört kadın bir de en küçük Pakize halam her gün gece gündüz Mustafa Kemal Paşa’ya ve kocalarımıza dua ederek heyecanla bir zafer beklerken bir sabah Tasvir-i Efkar gazetesinde bir büyük manşet okuduk –TÜRK’ÜN BÜYÜK ZAFERİ-. Biz –Harbi kazandık- zannederek -Allaha şükürler olsun- diye sevinirken –TÜRK’ÜN BÜYÜK ZAFERİ- manşetinin altında Fenerbahçe İşgal Kuvvetlerini 3-1 yenmiştir yazısını okuduk ve sevinçten havalara uçtuk” diye anlatmıştı.

    Bunu şunun için anlatıyorum. O devirde Fenerbahçe’nin devamlı olarak Fransız ve İngiliz işgal kuvvetlerini yenmesi, o zamanın imkanları ile taş basması matbaa sistemi ile basılan Anadolu gazetelerinde de basılmış ve bu, bütün yurtta bir moral kaynağı olan, Fenerbahçe kulübü sevgisi doğurmuştur. İstiklal Harbinin kazanılması, Cumhuriyetin ilanı sonrası memleketin büyük şehirlerinde Sarı-Lacivert renkli kulüpler kurulmuştur. Hatta Adana’da zannederim iki adet Sarı-Lacivert renkli kulüp kuruldu.

    Yangının ertesi günü kulübe gittiğimde, ben o zamanki çocukluk heyecanı ile duvarlardaki aslan, kaplan başlarını aradım. Kaç türlü hayvan başı vardı. Onların canlı gibi gözleri vardı. Hepsi yanmıştı. Bir yandan da molozlar arasından yarı yanmış kupalar vesaire toplanıyordu. Tam o sırada “Kulübün başkanı geliyor” dediler, bizleri uzaklaştırdılar. Bir de baktık ki yeni antrenörle beraber geliyor. Hiç unutmam, yeni antrenör dereden kova ile su taşıyarak kalan molozların üstüne döküyordu. Kurtarılan en belli başlı eşyalar arasında beyaz bir piyano ile elinde kılıç olan bir şövalye büstü vardı. Fenerbahçe Kulübü o piyanoyu son senelere kadar muhafaza etmiştir.

    (DEVAM EDECEK)

  • Papazın Çayırı vs. Union Club

    Daha önce de burada (1) üzerinde konuşmuştuk; Papazın Çayırı denen yer, aslında bizim stadyumun bulunduğu bölge değil. Şu anda Maraton tribünün karşı tarafına denk gelen alanın adı, gel zaman, git zaman stadyumla beraber anılmaya başlamış. Oysa 1908 senesinde padişahtan istenerek (2) Union Club ismi verilen araziye bakınca ayrım daha iyi anlaşılıyor.

    Yukarıdaki görsel 1930 tarihli Jacques Pervititch haritasından bir bölüm. Tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.

    137 numarada bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu araziyi göreceksiniz. Şimdi kale arkasının olduğu yerde, o zamanlar stadyumun tek tribünü, tabiri caizse numaralısı var. Kalelerin biri Bağdat Caddesi’ne bakan kenarda, diğeriyse tabii onun karşısında. Cadde’nin hemen karşısında Papas Baghçesi adıyla bir park var. İşte orası, Papazın Çayırı.

    135 ve 136 numaralarda, bugün hala birer okul arazisi olan mektepler dikkatinizi çekecek.

    145 numara, Fenerbahçe tarihinde bir toplanma yeri olarak ehemmiyetli bir mekan, Hamdi’nin gazinosu görülüyor.

    143 ve 144 numaraların arasından geçen sokak ise, Fenerbahçe’nin 6 Haziran 1932 tarihinde yangında kaybettiği Kuşdili Lokali’nin bulunduğu Misk sokak.

    Farklı tarihlerde yapılan planları buldukça buraya eklemeye devam edeceğiz. Belki sonunda Kadıköy bir açık hava Fenerbahçe Müzesi haline gelir.


    (1) Papazın Çayırı Nerede?
    (2) Fenerbahçe Stadı’nın Tarihteki İlk Belgeleri

  • Taksim Stadı’nın Tribünleri ve Çim Hokeyi

    “İkisinin birbiriyle ne alakası var?” diyeceksiniz… Haklısınız… Fakat resimleri görünce, bu işlere biraz meraklıysanız, siz de büyüleneceksiniz.

    Basel Üniversitesi’nin “1920’lerde ve 1930’larda Türk ve Yugoslav Şehirlerinde Gündelik Yaşama Görsel Bir Yaklaşım” isimli projesinde, dört tane harika fotoğrafa denk geldik.

    Birinci fotoğraf, Cengiz Kahraman koleksiyonundan, 1925 senesinde çekilmiş bir çim hokeyi maçının resmi. Mekan Anadolu Hisarı olarak belirtilmiş.

    İkinci fotoğraf (yine Cengiz Kahraman’dan) bu defa Fenerbahçe Stadı’nın o müthiş binasını da kadraja almış. Yılın 1933 olduğu söyleniyor..

    Üçüncü ve dördüncü resimler ise bu defa Yapı Kredi Arşivi’nden… Fotoğrafları çeken ya Namık Görgüç ya da Selahattin Giz. Bunlar da 30 Kasım 1934 tarihinde oynanan ve 0-0 berabere sonuçlanan Fenerbahçe-Galatasaray maçında, Taksim Stadı’nın tribünleri.

    Meraklıları muhteşem detaylarla baş başa bırakalım…

  • Onları Tanımak Fenerbahçe Tarihini Bilmek Demek : Müessisler

    1932 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından yayınlanan bir kitapçıkta Fenerbahçe’nin müessisleri, yani kurucuları tanıtılmış. O yıllarda toplam 62 kişi olan bu isimler alfabetik sırayla yazılmış. Çok önemli bir belge…

    * * * * * *

    1) Ahmet Nuri Bey (İbnirefik)
    Kulübe ilk senelerinde intisap etmiş ve hizmetlerde bulunmuştur. Muharrir ve müelliftir.

    2) Alaattin Esat Bey
    Ankara’da Yün-İş muhasebesinde memurdur. Küçük takımlarda yetişmiş, birinci takımlarda yetişmiş, birinci takımda senelerce oynamıştır. “Futbol Artisti” olmakla maruftur. Buraya gelen ecnebi takımlarının ve Avrupa turnesinde kendisini seyreden bütün halkın derhal nazarı dikkatini celbeden bir avcı hakimiyetine maliktir. On dört defa beynelmileldir.

    3) Ali Muhiddin Bey (Hacı Bekir Zade)
    Müessis âzâdan olan Ali Muhiddin Bey kulübün mâlî işlerinde çok çalışan ve kulübe büyük yardımlarda bulunanlardandır.

    4) Ali Naci Bey;
    Senelerce Türk matbuatında gazete sahipliği, başmuharrir sıfatıyla hizmet etmiş, Fenerbahçe’nin lehinde yaptığı neşriyatla esasen halk kütleleri arasında çok sevilen Sarı-Lacivertlilerin muhabbetlerini kalplerde kökleştirmiştir. Şimdi Anadolu Ajansı’nın Balkan mümessilidir.

    5) Arif Rıza Bey
    Küçük takımlarda futbola başlamış, sırasıyla birinci takıma kadar geçmiştir. Geçirdiği bir hastalık yüzünden istifade edilecek bir yaşta futbolu terk etmiştir. Liman şirketinde memurdur.

    6) Asaf Bey
    Deniz inşaat mühendislerinden olan bu zat kulübü ilk kuranlardan biridir.

    7) Bedri Hakkı Bey
    Küçük takımlardan başlayarak birinci takımda ve milli futbol ekibimizde oynamıştır. Kadıköyü’nde Altıyolağzı’nda diş doktoru.

    8) Cafer Ali Bey
    Senelerce birinci takım müdafaasında sarı lacivert forma için çok çalışmıştır. Milli takımda yer almış kıymetli futbolcularımızdandır. Eczacıdır.

    9) Celal Bey
    Kulübe bilahare intisap etmiş olmakla beraber çok hizmetleri görülmüştür. Elektrik şirketi memurin müdürüdür.

    10) Emin Ahmet Bey
    Seyrisefain sabık memurlarından

    11) Enver Bey
    Kulübü ilk kuranlardandır. Senelerce ecnebi mekteplerde Türkçe okutmuş, rüsumat müfettişliği yapmıştır.

    12) Enver Cemal Bey
    Büyükdere belediye muhasebecisidir.

    13) Fahir Bey
    Darülfünun kimya şubesinde asistandır. Üçüncü takımdan başlamış, birinci futbol takımında beş sene sol muavin oynamıştır.

    14) Fuat Hüsnü Bey
    Mütekait bahriye kaymakamı ve sabık üssübahri kumandanı. İlk Türk futbolcusu olmakla maruftur.

    15) Galip Bey
    Senelerce Fenerbahçe’de oynamış, emektar bir futbolcudur. Bütün gençler için numune olmaya layık bir spor adamıdır. Şimdi Fenerbahçe Stadı’nın müdürlüğü vazifesini kabul etmiştir.

    16) Hakkı Saffet Bey
    Kulübü ilk kuranlardan biridir. Emlak ve Eytam Bankası umumi müdürüdür.

    17) Hakkı Şinasi Paşa
    İstanbul mebusu. Kulübe çok hizmet etmiştir.

    18) Hamdi “Nebizade” Bey
    Kulübe değerli himmetleri dokunmuştur. Trabzon mebusudur.

    19) Hamit Hüsnü Bey
    Kulübün ilk inkişaf devrelerinde senelerce başta bulunmuştur. Doktordur.

    20) Hasan Kamil Bey
    Fenerbahçe’nin ilk takımlarında oynamıştır. Amerika’dan dönüşte uzun müddet Fenerbahçe’nin ve milli takımın kaptanlığını yapmış. “Dalgakıran” lakabıyla şöhret kazanmıştır. Standart Oil şirketinde memurdur.

    21) Hayri Celal Bey
    İdare heyetinde senelerce çalışmıştır ve umumi katiptir. Muhtelit mübadele komisyonunda memurdur.

    22) Hikmet Agah Bey
    İlk takımlarda sol açık oynamış ve bu mevkide senelerce rakipsiz kalmıştır. Rıhtım şirketinde memurdur.

    23) Hulki Bey
    Kulübün futbol ve hokey takımlarında uzun müddet çalışmış, denizcilikte himmeti görülmüştür. Emlak sahiplerindendir.

    24) Hulki Bey
    Ticaretle meşguldür.

    25) Hüseyin Hüsnü Bey
    Kulübe ilk intisap edenlerden olup şimdi Girit’tedir.

    26) Hüseyin Sami Bey
    Küçük takımları çalıştırmak suretiyle kulübün son yıldızlarını bizzat yetiştirenlerden ve kulübe büyük hizmetleri dokunanlardan biridir. İş bankası umumi müfettişidir.

    27) Hüsnü Bey
    Çok eski bir sporcu olan Hüsnü Bey kulübe cidden değerli hizmetler ifa etmiştir. Geyve kaymakamıdır.

    28) İsmet Salih Bey
    Futbol, teniz, denizcilik ve boks şubelerinde çalışmıştır. Zamanının en iyi futbolcularındandı. Senelerce Fenerbahçe’de ve milli takımda merkez muavin oynamıştır. Adana askeri hastanesi göz mütehassisidir.

    29) Kadri Celal Bey
    Küçük takımlardan başlayarak birinci takımda senelerce muavin ve müdafi oynamıştır. On bir defa beynelmileldir. Tütün inhisarı memurlarındandır.

    30) Kemal Aşkı Bey
    Kulübe ilk senelerinde girmiştir. İlk kulüp binasını Fenerbahçelilere tahsis etmiştir. Mühendistir.

    31) Kemal Cenap Bey
    Yeni, fakat çok yardım etmiş müessislerdendir. Memleketin en kıymetli profesör ve doktorlarındandır.

    32) Kenan Hasan Bey
    Çok çalışkan bir Fenerbahçelidir. Mütehassis röntgencidir. Yalnız Fenerbahçelilere değil, bütün sporculara yaptığı tıbbi yardımlar minnetle kaydedilecek kadar büyüktür.

    33) Lütfü Cemal Bey
    Futbol ve hokey takımlarında uzun müddet muvaffakiyetle oynamıştır. Devlet Demiryolları şeflerindendir.

    34) Mahmut Celalettin Bey
    Kulübe hizmeti çok dokunanlardandır. Sigorta işleriyle meşguldür. Neşe verici sohbetleri maruftur.

    35) Mazhar Bey
    Eski Fenerbahçelilerdendir. Bankacıdır.

    36) Mehmet Reşat Bey
    Futbol ve teniste çok çalışmıştır. İdare heyetinde muhasebecidir. Devlet Demiryolları şeflerindendir.

    37) Muhsin Yeğen Bey
    Mısır prenslerindendir. Futbol ve tenis şubesinde çalışmış, her sporda muvaffakiyet gösterenlerdendir.

    38) Mustafa Bey (Elkatipzade)
    Kulübün ilk kuruluş devirlerinde en fazla çalışanlardan biridir. Yalnız Fener’in değil, belki bütün Türkiye’nin en maruf futbolcularını yetiştirmiştir. Zeki, Bekir, Alaattin, Cemil, Haydar ve daha yüzlerce futbolcu onun teşvik ve himmetiyle yükselmiştir.

    39) Muvaffak Rıfat Bey
    Kulübe bir çok değerli hizmetler yapmıştır. Senelerce futbol ve bisiklet federasyonlarının başında çalışmış, halis ve eski bir sporcudur. Anadolu Ajansı Umumi Müdürüdür.

    40) Müfit Şevket Bey
    Bursa’da Doç otomobil şirketi acentasıdır.

    41) Nasuhi Esat Bey
    Kulübü ilk kuranlar meyanındadır. Senelerce İstanbul mıntıkasının başında ve futbol federasyonunda çalışmıştır. Ankara’da Emlak Bankası umumi katip muavinidir.

    42) Necip Bey
    Kulübü ilk kuranlar arasındadır.

    43) Ömer Nazıma Bey
    Almanya’da ticaretle meşguldür.

    44) Ragıp Bey
    Fenerbahçe’nin üçüncü, ikinci ve birinci takımlarında uzun müddet oynamıştır. Adana’da Ziraat mektebi mütehassıslarındandır.

    45) Sabih Fani Bey
    Hokey, birinci futbol takımlarında ve tenis ekibinde çalışmış eski bir sporcudur. Teknik bilgisiyle maruftur. Dört defa beynelmileldir. Milas Osmanlı Bankası muhasebecisidir.

    46) Sabri Bey
    Sabık Ziraat Vekili. Mebus. Kulübe en çok hizmeti dokunanlardan biridir. İlk teşekkül devirlerinde ve en müşkül zamanlarında kulübe yardım etmiş. Fenerbahçe’nin bugünkü kuvvetli halinde fiilen en büyük amil olmuştur. Her Fenerbahçeli onu daima minnetle yad eder. Bunun içindir ki Sabri Bey daima kulübün umumi reisidir.

    47) Saip Şevket Bey
    Sporda nazari ihtisasıyla tanınmıştır. Selanik Bankası hukuk müşaviridir.

    48) Sadi Hayri Bey
    Birinci futbol takımının orta muavinliğinde senelerce çalışmıştır. Müteahhittir.

    49) Sait Selahattin Bey
    Kulübün ilk takımlarından itibaren senelerce sol iç ve orta muhacim oynamıştır. Tenis ve avcılıkta şöhreti vardır. Orta Afrika’da avlanan yegane Türk sporcusudur. Deniz Ticaret Mektebi idman muallimidir.

    50) Sait Tevfik Bey (Çelebizade)
    Kulübe büyük hizmetleri dokunan, umumi harp senelerinde herkesin ümitsizliğe düştüğü fena şerait içinde en çok çalışan bir idarecidir. Otomobil ve radyo komisyonculuk ve ticaretle meşguldür.

    51) Selahattin Manço Bey
    İzmir’de memuriyetle iştigal etmektedir.

    52) Servet Bey
    İstanbul belediye mühendislerindendir.

    53) Süreyya Salih Bey
    İş Bankası levazım şefidir.

    54) Şakir Bey (Beşe Zade)
    Eski futbolculardandır. Kulübe fiilen hizmet edenlerdendir. Ticaretle meşguldür.

    55) Şefkati Bey
    Kulübü ilk kuranlardandır. İzmir’de emlak sahibidir.

    56) Şekip Mustafa Bey
    Kulübün küçük takımlarından yetişmiş bir futbolcusu ve birinci takımın eski kalecisidir. Zonguldak Madem Mühendis Mektebi muallimlerindendir.

    57) Tevfik Haccar Bey
    Eski ve kıymetli bir sporcudur. Tenis, futbol ve hokey şubelerinde, denizcilikte çalışmıştır. Atletizm federasyonu tenis komitesi reisidir. Kibrit şirketi emtia şefidir.

    58) Vasıf Bey
    Kulübe çok hizmeti görülen müessislerdendir. Roma sefirimizdir.

    59) Yahya Berki Bey
    İlk intisap edenlerden biridir. İdare işlerinde hizmeti görülmüştür. Ticaret ve zahire borsası memurudur.

    60) Zeki Rıza Bey
    Fenerbahçe’nin ve milli takımın senelerden beri kaptanıdır. En maruf futbolcularımızdandır. İyi bir tenisçidir. Milli Spor Mağazası’nın sahibidir.

    61) Zeki Mazlum Bey
    Sanayi Maden Bankası memuru.

    62) Ziya Bey
    Kulübün bir numaralı âzâsı ve ilk kuranların başında bulunan müessisidir. Böyle olduğu halde alfabe sırasıyla yazılan müessislerin en sonuna düşüyor.

  • Fenerbahçe’nin Kahraman Kadınlarından “Lili” Nimet Selen

    Fenerbahçe Spor Kulübü, 8 Mart 2019 günü, tarihinin en güzel etkinliklerinden birini gerçekleştirdi. 1954 yılında Ayten Salih önderliğinde Türkiye’de kadın basketbol ve voleybol takımlarını kuran Fenerbahçeli sporcular 65 yıl sonra yeniden bir araya geldi ve Tarihe İz Bırakan Fenerbahçe Kadınlarıtemalı, duygu dolu bir organizasyon düzenlendi. Seçilen başlık gerçekten muhteşemdi. Tarihe iz bırakanlar… Fenerbahçe’de böyle kadınların sayısı gerçekten çok fazla. Bugün sizlere onlardan birini tanıtacağız. Nimet Selen, sporculuk günlerinde çağrıldığı adıyla : Lili…

    Nilüfer Hızer Özgün hanımefendi (Rüştü Dağlaroğlu’nun kayıtlarına göre 33 maçta Fenerbahçe forması giyen ve 7 Temmuz 1940 tarihinde Beşiktaş’ı 5-2 yendiğimiz Millî Küme şampiyonluk maçında 5. golümüzü atan) eski futbolcumuz Faruk Hızer’in kızı… “Lili” Nimet Selen de, Nilüfer Hanım’ın teyzesi oluyor.

    Sağdaki haber 8 Temmuz 1940 tarihli Akşam gazetesinden…

    Nilüfer Hanım, “Fenerbahçe Tarihi Kadroları” isimli Facebook grubunun kurucusu olan İzzet İsrael Benyakar ağabeyimize Nimet Selen ile ilgili şunları söylemişti.

    Nilüfer Hızer Özgün : Teyzem Fenerbahçe Kulübü’nün ilk kadın kürekçilerinden Lili. Aslında Nimet Selen ama kulüpteki kayıtlarda Lili olarak geçiyor. Anneannem İngiliz’di ve bu ad ile özdeş yaşadı ömrü boyunca. Biz ailece Fenerbahçe Kulübü’ndeniz. Rahmetli babacığım da eski Fenerbahçeli futbolculardan Faruk Hızer. Kendisini 14 yıl önce, 86 yaşında kaybettik. Ben de şu an Yüksek Divan Kurulu üyesiyim.

    Nilüfer Hanım’ın İzzet ağabey’e gönderdiği, en yukarıda gördüğünüz fotoğraf, 5 Ağustos 1927’de düzenlenen ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de izlediği Moda Deniz Yarışları’ndan bir hatıra… Aşağıdaki gazete haberi ise bu yarışları anlatan Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfası. Üstteki resimde Mustafa Kemal Paşa’yı, İsmet Paşa’yı ve Kazım Paşa’yı müsabakaları izlerken, alttaki resimde de “Lili” Nimet Selen’i kazandığı birincilik ödülünü alırken görüyoruz.

    6 Ağustos 1927 tarihli Cumhuriyet gazetesinden…

    “Lili” Nimet Selen’e, o tarihten tam 40 sene sonra, 1967’de bu defa Faruk Ilgaz başkanlığındaki Fenerbahçe Spor Kulübü’nün “En az 40 yıllık üyelere Altın Rozet hediye etme” töreninde rastladık. Detaylarını “şurada” okuyabileceğiniz törende Nimet Selen de söz alıyor ve “İzmit’ten kalkıp bu törene yetişmek için vasıta zor buldum. Amma işte bu mutlu saatleri yaşamak, bütün yorgunluğumu unutturdu” diyor. Şansımıza, haberi yayınlayan Fenerbahçe dergisindeki resimlerden biri de Nimet Selen’e ait…

    İzzet ağabeyimiz, fotoğrafı Nilüfer Hanım’a iletince şöyle bir yanıt ve iki tane çok değerli fotoğraf almış :

    Nilüfer Hızer Özgün : Evet, sevgili İzzet bey. Resimdeki Nimet Selen benim çok sevgili teyzem. Bu resim bizde bile yok. Kendisi uzun yıllar İzmit-Tütünçiftlikte, o zaman İpraş, sonradan Tüpraş’ta muhaberat müdürü ve şirketin tüm dış anlaşmalarını tercüme eden yeminli mütercimiydi. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, çok renkli ve çok yönlü bir insandı rahmetli. Ata biner, silah atar, kürek çekerdi. Bu arada, Çocuk Dostları Derneği’nin ilk kurucu üyelerindendi, rahmetli Süreyya Ağaoğlu ile birlikte… Ruhları şad olsun, çok kıymetli insanlardı. Size bir kez daha teşekkür ederim.

    Asıl biz size teşekkür ederiz, Nilüfer Hanım…
    Fenerbahçe’yi, tarihini ve o tarihi yaratan Lili gibi kahramanları seviyoruz.

  • Şakir Beşe ve Fenerbahçe Hazinesi

    Şakir Beşe’ye bazen bir “Fenerbahçe Tarihi” kitabında, bazen de eski fotoğrafların “soldan sağa” yazılarında rastlamak mümkün. Hakkında fazla bir şey bilmediğimiz ve yalnızca ismine (o da bir miktar) aşina olduğumuz rahmetli Şakir Bey, meğerse Fenerbahçe tarihine bir hazine bırakmış.

    1914 yılında Rusya’ya giden Fenerbahçe’nin ilk yurt dışı seyahatine katılan ve 1923 tarihli Fenerbahçe tüzüğünde “Kulübü Tesis ve İhya Edenler” başlığı altında adını gördüğümüz “Kuruluştan Fenerbahçeli” Şakir Beşe’nin Torunu, sayın Belgin Beşe Aral hanımefendi, bu hazinenin en kıymetli parçasının, bir asrı devirmiş, muhteşem güzellikteki Fenerbahçe armalı yüzüğün hikayesini şöyle anlatıyor :
    “Babamın söylediğine göre bu yüzükten 16 kişi yaptırmış. Biri Şakir Beşe. Ondan babama, babamdan da bana kaldı. Hatta Şakir Beşe, bu yüzüğü ölene kadar hiç çıkartmamış. Babama ‘Öldüğüm zaman parmağımdan çıkart ve sen tak oğlum’ demiş. Büyükbabam babamın dükkanında vefat edince, babam dediğini yapıp, yüzüğü kendi parmağına takmış. Babam da yüzüğü parmağından ölene kadar hiç çıkarmadı.”

    Aşağıda resimlerini ve (İzzet İsrael Benyakar ağabeyimizin yardımıyla) isimlerini göreceğiniz isimlerin hemen hepsinin detaylı hayat hikayelerinin yazılmış olmasını hak ediyor. Fenerbahçe’yi “tesis ve ihya edenler” herkes tarafından bilinmeli…

    Arka Sıra, Soldan Sağa:
    Hamit Hüsnü Kayacan, Rus mihmandar, Yahya Berki Karagözoğlu, Selahattin Manço, Nüzhet Baban, Galip Kulaksızoğlu, Konstantin Boris, Hasan Basri Bey, Süreyya Mithat, Zeki Mazlum, Jan Boris, Şakir Beşe

    Oturanlar, Soldan Sağa:
    Miço Dimitropoulos, Otomobil Nuri, Karnik Arslanyan, Dalaklı Hüseyin, Sait Selahattin Cihanoğlu, Hikmet Topuzer

    Arka Sıra, Soldan Sağa :
    Şakir Beşe, Jan Boris, Çerkes Kenan, Garbis Arslanyan, Ömer Nazıma Elbi

    Orta Sıra, Soldan Sağa :
    Karnik Arslanyan, Elkatipzade Mustafa Bey, Armenak Efendi

    Ön Sıra, Soldan Sağa :
    Mehmet Reşat Pekelman, Şinok Efendi, Ethem Bellisan, Nasuhi Esat Baydar, Adil Akşyoti

  • Fenerbahçe Başkanı Hakkı Saffet Tarı

    Rüştü Dağlaroğlu, kitabında Hakkı Saffet Tarı’yı şöyle anlatıyor :

    “Mutasarrıf Saffet Paşa’nın oğlu olan Hakkı Saffet Tarı 1886 da doğdu. Saffet Paşa’nın, Galip’in babası Mustafa Paşa ile yakın dostluğu, bu iki mülkî paşanın oğulları arasında da yakın bir arkadaşlığın doğuşuna neden olmuştur, bu nedenle, Hakkı Saffet, ilk günden itibaren, Fenerbahçe’nin bütün faaliyetlerinde yer almış, dürüstlük ve isabetli görüşleriyle sevilip sayılmıştır.

    Hakkı Saffet, Osmanlı Bankası’nda memurdu. Tevfik Taşçı’dan sonra ve Ayetullah’tan önce, birkaç ay Fenerbahçe’ye reislik yaptı. Emlak ve Eytam Bankası Umum Müdürlüğü’nde bulundu. Türk Ticaret Bankası idare meclisi üyesi iken, 8.9.1952 sabahı, Kadıköy vapurundan çıkarken, Karaköy’de kalp sektesinden vefat etti.”

    Buradaki iki resimden yukarıda olanı Salt Online Osmanlı Bankası arşivinden çıkan fotoğrafı, aşağıdaki ise T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri‘nde bulunan “Emlak ve Eytam Bankası Umum Müdürlüğü’ne Hakkı Saffet’in tayini” belgesi.

  • Devlet Arşivleri’nde Kuşdili Yangını

    6 Haziran 1932 tarihinde, sabaha karşı Fenerbahçe’nin Kuşdili Lokali’nde yaşanan yangın felaketinin Fenerbahçe’ye yaşattığı maddi kayıpları biraz olsun yerine koymak için, başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün halk benzeri görülmemiş bir bağış kampanyasına katılmıştı. Manevi kayıpları bin yıl geçse bile yerine konamayacak olan bu trajediye dair T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri‘nde şöyle bir belge var. Sizlerle de paylaşmak istedik.

    Arşiv Yeri : 30-10-0-0 / Muamelat Genel Müdürlüğü / 120 – 852 – 8