Kategori: Futbol

  • 19 Mayıs’ların Takımı

    19 Mayıs’ların Takımı

    Fenerbahçe futbol takımı, kuruluşundan beri, 19 Mayıs tarihinde oynadığı hiçbir maçı kaybetmemiş. Aşağıda listesini göreceğiniz 21 maçta yalnızca 4 beraberlik alırken, 17 kez galip gelmiş. 19 Mayıs’ların takımı Fenerbahçe… Bu da öyle bir bilgi işte… Çok sevgili Ata’mıza, Ulu Önder’e bir tazim vesilesi… 19 Mayıs Kutlu olsun!

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    19 Mayıs 1916: Fenerbahçe 5 – 2 Avusturya Ordu Karması

    19 Mayıs 1922: Fenerbahçe 4 – 1 Anadolu

    19 Mayıs 1933: Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    19 Mayıs 1944: Fenerbahçe 1 – 0 Vefa

    19 Mayıs 1946: Adapazarı Gençlik 1 – 2 Fenerbahçe

    19 Mayıs 1951: Karşıyaka 3 – 4 Fenerbahçe

    19 Mayıs 1952: Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    19 Mayıs 1954: Fenerbahçe 2 – 1 Emniyet

    19 Mayıs 1955: Fenerbahçe 4 – 4 Beşiktaş

    19 Mayıs 1956: Fenerbahçe 3 – 1 Beyoğluspor

    19 Mayıs 1961: Fenerbahçe 1 – 1 Vefa

    19 Mayıs 1966: Adapazarı Şekerspor 0 – 3 Fenerbahçe

    19 Mayıs 1968: Mersin İdman Yurdu 1 – 2 Fenerbahçe

    19 Mayıs 1971: Eskişehir 0 – 1 Fenerbahçe

    19 Mayıs 1974: Fenerbahçe 1 – 0 Ankaragücü

    19 Mayıs 1979: Fenerbahçe 1 – 0 Boluspor

    19 Mayıs 1980: Fenerbahçe 1 – 0 Altay

    19 Mayıs 1996: Vanspor 0 – 3 Fenerbahçe

    19 Mayıs 2007: Galatasaray 1 – 2 Fenerbahçe

    19 Mayıs 2016: Fenerbahçe 2 – 2 Sivasspor

    19 Mayıs 2018: Fenerbahçe 3 – 2 Konyaspor


    Erenköy Kız Lisesi mezun ve öğrenci sporcuları bir arada…
  • Seçimden Önce Şampiyon

    Seçimden Önce Şampiyon

    73 sene evvel Fenerbahçe seçimden hemen önce şampiyon oldu! 14 Mayıs seçimlerine bir hafta kala yapılan maçta Fenerbahçe, Altay’ı 4-0 yendi ve 9. Türkiye Şampiyonluğu‘nu kazandı. Bir kez daha kutlu olsun!

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fener, Altay’ı Dün 4-0 Yendi, Şampiyon Oldu

    Dünkü galebeden sonra, Galatasaray’la aynı puana gelen Sarı-Lâcivertliler, şampiyonluğu averajla kazandılar.

    İzmir 7 (Hususi muhabirimiz bildiriyor)

    Senenin en mühim maçına takımlar şöyle çıktılar:

    Fener takımı: Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kâmil, Nusret, Erol, Cemal, Ahmet, Lefter, Halit

    Altay takımı: Fikret, Edvin, Mehmet, Kâmran, Sabahaddin, Cemil, Salâhaddin, Bayram, Adil, Ferit, Cihat.

    Hakem: Reşat Önen.

    Oyuna Fener’in vuruşiyle başlandı.

    Her iki takım da gayet hareketli ve enerjik oynuyor. Oyun müthiş süratli. Üçüncü dakikada Samim’in fevkalade olan 35 metreden çektiği şut kale direğini yalıyarak geçti. Fener kısa zamanda bariz bir hâkimiyet kurdu. Fakat Altay da mukabil kaleyi sıkıştırıyor.

    16’ncı dakikada Salâhaddin’den güzel bir pas alan Cihat keskin bir şutla zaviyeyi gördü. Fakat Cihat yumrukla defederek uzun uzun alkışlandı. Oyun heyecanlı, halk yerinde duramıyor.

    39’uncu dakikada Fenerbahçe soldan bir korner kazandı. Halit çekti. Ahmet kafa ile kaleye yolladı. Fakat Altaylılar uzaklaştırdılar.

    40’ıncı dakikada Ahmet Samim’den santraya yakın aldığı pası kaleye kadar sürdü. Kaleciyi atlatıp ilk Fener golünü çıkardı. Fakat Ahmet topu bariz bir ofsayttan almıştı. Hakem nedense görmedi! Bu suretle devre 1-0 Fener lehine bitti.

    İkinci devre!

    İlk dakikada Fener kalesine akan Altay, topu Cihat’a kaptırdı.

    3’üncü dakikada Altay soldan bir korner kazandı. Cihat’ın çektiği korneri kaleci uzaklaştırdı.

    2 dakika sonra Fener soldan bir korner kazandı. Korneri Halit çekti. Samim’in yumuşak bir şutu ile top tekrar Altay ağlarına takıldı.

    Hemen bir dakika sonra gene soldan bir korner alan Fener bu defa semere alamadı.

    6’ncı dakikada Altaylılar bir frikik kazandılar. 18 yakınından Edvin’in çektiği frikik sol zaviyeden girerken Cihat muhakkak bir golü kornere attı.

    8’inci dakikada Lefter’in sağdan kale ağzına kadar sürdüğü topu hafifçe ortaya kaptırdı. Ahmet topa dokunarak kaleye soktu: 3-0.

    Bu esnada kaleci Fikret yaralanıp dışarı çıktığından kaleye Bayram geçti. Artık oyun bundan sonra gerek oyuncuların ve gerekse seyircilerin mukabil sinirlenmeleri ile elektrikli bir hava içinde geçti.

    Fenerbahçe’nin bir golü daha bekleniyor. Altay kalesi müthiş baskı altında.

    25’inci dakikada Halit ortadan aldığı pası kaleye sürerken 18 içinde favulle durdurulduğu halde hakem penaltı vermedi.

    40’ıncı dakikada Ahmet münasip bir şekilde gol pozisyonuna girerken favulle durduruldu. Hakem gene penaltı vermedi. 43 üncü dakikada 18 içinde vuku bulan bir karışıklık yüzünden oyuncular üst üste düştüler.

    Kaleci Bayram da yaralandı. Sıhhiye arabasına alındı. Kaleye Mehmet geçti.

    Hakemin oyunu idaresi gayet berbat bir şekilde Fenerbahçe yaklaşmak üzere bulunan vakit içerisinde bir gol daha atmak mecburiyetinde. Aksi takdirde şampiyonluk elden gidiyor.

    Bu ara maçın bitmesine bir dakika kala top sahadan halk tarafına kaçtı. Halk topu kaçırdı. Bir dakikalık bekleyişten sonra top geri geldi. Halil’in çektiği kornerden aldığı topu Samim 4’üncü defa olarak Altay ağlarına taktı.

    Bu gol girer girmez hakem oyunun bittiğini işaret ederek sahayı terk etmeğe başladı. Altaylı oyuncular derhal hakemin etrafını çevirdiler. Tehditkâr bir vaziyet aldılar. Bu nazik vaziyet karşısında hakem polis kordonu arasına alınarak odasına götürüldü. Sahadan çıkan halkın büyük bir kısmı stat önünde toplanarak hakemin çıkmasını ve neticenin ilânını istiyorlardı.

    Hakem görünürde yoktu.

    Polisin kalabalığı dağıtmak üzere yaptığı mücadele netice vermiyordu,

    Bu esnada eşofmanlarını giyerek Fener takımı, gitmek üzere kapıya geldiği vakit aleyhinde olan halk tarafından menfi tezahüratla karşılandı. Bunun üzerine polis ve jandarma güçlükle Fener takımını otobüse bindirerek, uğurladı.

    8 Mayıs 1950 Pazartesi – Yeni İstanbul Gazetesi


    1950 Milli Küme Şampiyonu Fenerbahçe

    Seçimden Önce Şampiyon

    1950 Milli Küme İkincisi Galatasaray

    Seçimden Önce Şampiyon
  • İlk ve Tek Kayıp

    İlk ve Tek Kayıp

    Fenerbahçe’nin efsanevi 1988-1989 sezonunda yaşadığı ilk ve tek kayıp, 16 Ekim 1988 tarihinde oynanan Beşiktaş maçındaydı. Basın karamsardı ama Fenerbahçe sonraki 27 maçta hiç yenilmeyip sadece 3 beraberlik aldı ve şampiyon oldu. İşte Milliyet gazetesi sütunlarında o günden kalanlar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenerbahçe’nin Perde Arkası

    Beşiktaş karşısında çok kötü bir oyun sergileyen Fenerbahçe 2-0’lik skorla ligdeki ilk yenilgisini aldı.

    Maç öncesi Sarı-Lacivertli futbolcuların hepsi kazanacakları inancındaydı. Galatasaray’ın Sarıyer önündeki yenilgisi de derbi maç öncesi moral dopingi olmuştu.

    Sakatlıkları nedeniyle takımlarında yer almayan Fenerbahçe’nin iki kozu Rıdvan ve Müjdat soyunma odasında arkadaşlarına sürekli moral yağdırırken “Bizim için oynayın ve mutlaka kazanın” şeklinde telkinlerde bulundular. Futbol şubesi sorumlusu Metin Aşık da tüm oyuncularla tek tek konuşarak rahat olmalarını ve kazanacaklarını söylüyordu.

    Karşılaşmadan mutlak üç puan bekleyen Veselinoviç ise 90 dakikanın bitiminde oldukça düşünceliydi. Maçı yorumlarken, “Rıdvan oynasaydı kesin kazanırdık” dedi. Yugoslav hoca şöyle konuştu: “Her iki takım için de zor maç oldu, Bana göre daha fazla sansı olan taraf kazandı. Beşiktaş ilk 20 dakika içinde baskılı futboluyla neticeye gitti. İkinci yarıda üstünlüğü almamıza rağmen gol atamadık. Ancak Rıdvan olsaydı maçın skoru çok değişik olurdu, Derbi maçta üzülen biz, sevinen Beşiktaş oldu. Bu futbolun cilvesi. Fenerbahçe bir maç kaybetti. Henüz önümüzde 27 hafta var. En kısa sürede liderliği yine alacağız.”

    Bu arada Veselinoviç “İlk golde elle oynama var mıydı?” sorusunu ise “Görmedim” şeklinde yanıtladı.

    Nezihi: “Ferdinand golü elle attı!”

    Sarı-Lacivertli futbolcuların tümü yedikleri ilk golde Ferdinand’ın elle oynadığını vurgularken pozisyona çok yakın olduğunu belirten Nezihi, “Ferdinand resmen elle golü attı. Hakemin görmemesine çok şaştım” dedi.

    Kaya: “Bir şey oynamadık”

    Fenerbahçe Kulübü Başkanı Tahsin Kaya, Fenerbahçe’nin kötü oynadığı ve 2-0 yenildiği karşılaşmayı 83 dakika seyredebildi. Maç sonrası görüşlerini aldığımız Kaya, “Fenerbahçe hiçbir varlık gösteremedi. Bu futbolla galibiyet beklemek hayal olurdu. Futbolculara ceza vermeyi düşünmüyoruz ama yine de yönetim kurulunda konuyu görüşeceğiz” şeklinde konuştu.

    Rıdvan İddiayı Kaybetti

    Sakatlığı nedeniyle takımda yer almayan Fenerbahçe’nin “Şeytan” Rıdvan’ı, Milne’nin ilk 16’da şans vermediği “Atom Karınca” Rıza ile girdiği iddiayı kaybetti. Maç öncesi koridorda her iki oyuncu da kazanacaklarını söylerken yemeğine iddiaya girdiler, Karşılaşmayı Beşiktaş 2-0 kazanınca Rıdvan yemeği kaybetti.

    Bu arada Fenerbahçeli futbolcular Beşiktaş mağlubiyeti nedeniyle 2’ser milyon liralık primden oldular.

    Oal: “Harika maç oldu”

    Karşılaşmanın hakemi Özcan Oal harika bir maç olduğunu belirtirken, “Golde Ferdinand kesinlikle elle oynamadı” dedi.

    Aykut üç milyonu aldı ama dün sustu

    Fenerbahçe’nin ligdeki gol kralı Aykut, Altay maçında attığı golle Derimod’un yarışmasında birinciliği kazanınca kupasını ve üç milyon liralık çekini Beşiktaş maçı öncesi aldı. Taraftarların ve yöneticilerin mutlaka gol beklediği bu oyuncu üç milyonu cebine koyduktan sonra dün sahada susunca hayal kırıklığı yarattı.


    Şeytansız Fenerbahçe Çarpıldı

    Ercan Aktuna

    Fenerbahçe’de, Rıdvan’ın olmayışı pek tabii ki çok büyük kayıp… Ama bir Rıdvan sakatlığı Fenerbahçe’yi, Beşiktaş karşısında bu kadar silik, futbolsuz bırakıyorsa, o zaman aklımıza, “Hani büyük transferler yapılmıştı?” sorusu gelmez mi?

    Dün de görüldü ki koskoca Fenerbahçe takımı bir tek atak yapamadan ve 20 dakika gibi çok kısa bir zamanda iki gol yiyerek devreyi güç bela tamamlayabildi… İkinci yarıda eğer Beşiktaş takımı 2-0’ı yeterli görmeseydi fark en azından iki katı olabilirdi…

    Fenerbahçe bana göre, bu maça iyi hazırlanmamış… Teknik Direktör Veselinoviç, ne taktik ne psikolojik açıdan futbolcuları konsantre edemediği gibi sahaya sürdüğü on bir ile de doğrusu beni şaşırttı… Zira bir tek Rıdvan’ın yer almadığı kadroda, Erdi ile Hakan’a aynı anda yer vermesi büyük hataydı… Daha önceki maçlarda yer almayan bu iki futbolcu, böylesine önemli bir derbide nasıl sahaya sürülüyor? Daha son maçta Ankaragücü’nü 5-1 yenen Fenerbahçe’de niye bir Serdar yok? Ki dünkü maçta görüldü, orta sahada Erdi ve Hakan, gereksiz driplingleri ile kaygan sahada birçok topu ezdiler…

    Maç öncesi Fenerbahçe’nin özellikle orta sahasını dörtlemesi gerektiğini yazmıştım… İşte Erdi ve Hakan’ın böylesine kötü futbolları da eklenince, Oğuz tek başına kaldı ve bu yükün altında ezildi…

    Orta sahayı tamamen ele geçiren Beşiktaş, oyunu istediği gibi yönlendirdi… Özellikle Metin’in sağ kulvarı bir otoban gibi kullanması, Feyyaz’ın sol kanatta çok akıllı oyun tutturması, Beşiktaş’ın farkı bulmasında etken oldu ve bu da Fenerbahçe’ye yetti…

    Bu arada kaptan Rıza’nın kadroda yer almamasına rağmen, Siyah-Beyazlıların oyun sisteminde ofansa dönük futbolcuların çoğunlukta olması, bir anlamda galibiyeti getirdi… Eğer Ali ve Ferdinand, elverişli pozisyonları değerlendirselerdi, Beşiktaş geçen sezon bulduğu farka yine rahatlıkla ulaşacaktı…

    Kısacası “Şeytansız” Fenerbahçe, Beşiktaş’a çarpıldı…


    Beşiktaş’ın Güzellikleri

    Metin Oktay

    Kaygan bir zeminde yapılan Beşiktaş-Fenerbahçe maçında zaman zaman futbolun güzelliklerini gördük. Bu güzellikler de, Beşiktaş’ın tarafında idi… Düz top oynayan, çalışan, koşan taraf Beşiktaş’tı… Bunun semeresini Beşiktaş iki golle gördü…

    Ferdinand, futbolcunun güzelliklerini sundu seyircilere. 90 dakika koşan, sağ kanatta, sol kanatta top arayan, orta sahaya, müdafaaya yardımcı olan Ferdinand, bir İsviçre saati düzenliliğinde sessiz çalıştı.

    Beşiktaş müdafaasında bir Recep vardı… Düştü, kalktı. Çabuktu. Çalıştı durdu…

    Feyyaz’ın attığı gol çok çok güzeldi…

    Metin’e değinmek istiyorum. Seyircilere eski günlere dönüşünü müjdeledi. Çalışma temposunu arttırırsa, oyunda devamlılığı sağlarsa, hem seyirciyi yanında bulacak, hem de moralman güçlenecek. Dünkü noksanlığı, oyun içinde devamlılığının olmayışı idi.

    Bu saydığım futbolcular dünkü Beşiktaş’ın en büyükleri olarak göze çarptılar…

    Fenerbahçe, çok kısa paslarla neticeye gitmek istedi. Saha kaygan olduğu için, top teknikleri oyunda kayboldu. Orta sahada top tutmaları Fenerbahçe’nin aleyhine oldu. Fenerbahçe orta sahası, ileri uç adamlarına topu çok geç çıkartıyor. Topun 30 saniyede orta alandan ileriye gönderilmesi lazımdır ki, rakip defans kapanma olanağını bulamasın. Dünkü oyunda Fenerbahçe orta sahası bir buçuk dakikada topu ileri uç adamlarına getirdi, bu zaman içinde de Beşiktaş defansı kolaylıkla kapandı ve Fenerbahçe’nin forvetlerine gol yollarını kapattı…

    Bir de kondisyon eksikliği görüldü Fenerbahçe’de. Maçin ilk devresinde tek bir gol pozisyonuna giremeyen Fenerbahçe, ikinci yarıda birkaç cılız atakla yetindi…


    Tek Adam

    Orhan Aldinç

    Geçen hafta Fener’i alkışladık, bu hafta seyircisini… Takım 2-0 yenik, tribünler “Aslan Fener” diye kıyameti kopardı. Asgari 10 bin kişi, Fener’i yürütemedi, oysa bir Rıdvan olsaydı, koştururdu…

    Ridvan, arkadaşlarına moral de, pas da, coşku da veriyor… Aykut ile Hakan, Rıdvan’sız yalnızlığı oynadılar, birbirlerine “İmdat” dercesine baktılar… Oğuz, koşturan paslarına adam bulamadı. İkinci yarıda Hakan’ın yerine alınan Orhan, “Ölsem, Rize’ye gitmem” demesini biliyor da, burnunun dibindeki kaleye gidemiyor… Fenerbahçe dün, bir adama mecbur olmanın felaketini gösterdi…

    Alalım Beşiktaş’ı, onlar da bir adam (Rıza) takımda olmadığı için mi yakışıklı oynadılar? Bu bir sorudur, isteyen istediğince yanıt verebilir. Rakiplerinin kötü orta alanlarından Metin’in, Ferdinand’ın, Feyyaz’ın üzerine çabuk toplar çıkardılar. Siz dikkat ettiniz mi, Ali azalırken, Metin çoğalmaya başladı…

    Ferdinand, bizim futbolcuların bilmediği, bilemedikleri için de yakalayamadıkları yerlerde oynadı. Umulmadık açılardan fırlayarak çıkardığı kafalar enfesti doğrusu… Kara İngiliz, Ali’ye koşacağı, vuracağı yerler bırakmadı. Böyle olunca da geçen yılın golcüsü, doksan dakika sinikti…

    İlk yarıda düştükleri yerlerde sağlık görevlisi bekleyen ne kadar da çok adam gördük… Bir ara iki takımın antrenörleri, futbolcularına “Topu yere indirin” talimatını verdi. Bunlar kalktılar, birbirlerini indirdiler yere…

  • Süper Lig Bitirişleri

    Süper Lig Bitirişleri

    2023 yılında; Milli Lig, Birinci Lig, Süper Lig, adına ne derseniz deyin, bu organizasyonun 65. yılı oynanıyor. 1924 senesinde başlayan Türkiye Ulusal Futbol Şampiyonluklarının en günceli olan bu müsabakalarda, “Geride kalan 64 yılda Fenerbahçe’nin Süper Lig bitirişleri nasılmış?” sorusunun yanıtı bir kenarda dursun istedik. İşte cevaplar ve daha aşağıda ise detaylar…

    • 19 Şampiyonluk
    • 23 İkincilik
    • 8 Üçüncülük
    • 5 Dördüncülük
    • 4 Beşincilik
    • 2 Altıncılık
    • 1 Yedincilik
    • 1 Sekizincilik
    • 1 Onunculuk

    İkinci bitirdiğimiz sezonların şampiyonları ise şöyle sıralanıyor:

    • 12 – Galatasaray
    • 5 – Beşiktaş
    • 5 – Trabzonspor
    • 1 – Bursaspor

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

    Not: Şampiyonluk sezonlarında #Fenerbahçenin28Şampiyonluğu‘nun her birine linkler var.


    Şampiyonluk Sezonları

    SezonBitiriş OGBMP
     1959 SezonuŞampiyon14132126
    1960 – 1961 SezonuŞampiyon38269361
    1963 – 1964 SezonuŞampiyon342111253
    1964 – 1965 SezonuŞampiyon301811147
    1967 – 1968 SezonuŞampiyon321911249
    1969 – 1970 SezonuŞampiyon301710344
    1973 – 1974 SezonuŞampiyon301513243
    1974 – 1975 SezonuŞampiyon301513243
    1977 – 1978 SezonuŞampiyon30178542
    1982 – 1983 SezonuŞampiyon341813349
    1984 – 1985 SezonuŞampiyon341814250
    1988 – 1989 SezonuŞampiyon36296193
    1995 – 1996 SezonuŞampiyon34266284
    2000 – 2001 SezonuŞampiyon34244676
    2003 – 2004 SezonuŞampiyon34237476
    2004 – 2005 SezonuŞampiyon34262680
    2006 – 2007 SezonuŞampiyon342010470
    2010 – 2011 SezonuŞampiyon34264482
    2013 – 2014 SezonuŞampiyon34235674

    İkincilik Sezonları

    SezonBitiriş OGBMP
    1959 – 1960 Sezonu238276560
    1961 – 1962 Sezonu238237853
    1966 – 1967 Sezonu232179643
    1970 – 1971 Sezonu2301413341
    1972 – 1973 Sezonu2301610442
    1975 – 1976 Sezonu2301412440
    1976 – 1977 Sezonu2301215339
    1979 – 1980 Sezonu2301211735
    1983 – 1984 Sezonu2341711645
    1989 – 1990 Sezonu234224870
    1991 – 1992 Sezonu230232571
    1993 – 1994 Sezonu230216369
    1997 – 1998 Sezonu234218571
    2001 – 2002 Sezonu234243775
    2005 – 2006 Sezonu234256381
    2007 – 2008 Sezonu234227573
    2009 – 2010 Sezonu234235674
    2011 – 2012 Sezonu234208668
    2012 – 2013 Sezonu234187961
    2014 – 2015 Sezonu234228474
    2015 – 2016 Sezonu234228474
    2017 – 2018 Sezonu234219472
    2021 – 2022 Sezonu2382110773

    Üçüncülük Sezonları

    SezonBitirisOGBMP
    1962 – 1963 Sezonu322106626
    1971 – 1972 Sezonu3301411539
    1978 – 1979 Sezonu330158738
    1981 – 1982 Sezonu3321511641
    1996 – 1997 Sezonu334227573
    1998 – 1999 Sezonu334226672
    2016 – 2017 Sezonu3341810664
    2020 – 2021 Sezonu340257882

    İlk Üçe Girilemeyen Sezonlar

    SezonBitirişOGBMP
    1965 – 1966 Sezonu4301012832
    1968 – 1969 Sezonu430139835
    1994 – 1995 Sezonu434207767
    1999 – 2000 Sezonu4341710761
    2008 – 2009 Sezonu434187961
    1985 – 1986 Sezonu5361316742
    1986 – 1987 Sezonu53613131039
    1990 – 1991 Sezonu5301281044
    1992 – 1993 Sezonu530184858
    2002 – 2003 Sezonu6341312951
    2018 – 2019 Sezonu63411131046
    2019 – 2020 Sezonu7341581153
    1987 – 1988 Sezonu83815101355
    1980 – 1981 Sezonu10309111029
  • Derbi Karnesi

    Derbi Karnesi

    “Fenerbahçe en çok küme düşenlere karşı puan kaybediyor” tespitini burada araştırmıştık. Sırada şampiyon olamadığımız yılların derbi karnesi var. Vaziyet şöyle:

    Derbi Karnesi

    Küme düşen (çoğunlukla üç, son iki sezonda ise dört takıma) kaybettiğimiz puanların, toplam kayıp puana oranı son on sezonda %11 civarında iken bu rakam derbilerde iki takıma karşı %17’yi görmüş durumda. Bu da yine tek başına belirleyici olmayabilir ama yine de bir bakacak olursak özetle;

    2012: 7/34 (% 21)

    2013: 6/41 (% 15)

    2015: 3/28 (% 11)

    2016: 7/28 (% 25)

    2017: 4/38 (% 11)

    2018: 7/30 (% 23)

    2019: 8/56 (% 14)

    2020: 8/49 (% 16)

    2021: 10/38 (% 26)

    2022: 4/41 (% 10)


    2011-2012: Beşiktaş 2 – 2  Fenerbahçe

    2011-2012: Galatasaray 3 – 1  Fenerbahçe

    2011-2012: Fenerbahçe 2 – 0  Beşiktaş

    2011-2012: Fenerbahçe 2 – 2  Galatasaray

    12 muhtemel puandan 5’ini almışız.


    2012-2013: Fenerbahçe 3 – 0  Beşiktaş

    2012-2013: Galatasaray 2 – 1  Fenerbahçe

    2012-2013: Beşiktaş 3 – 2  Fenerbahçe

    2012-2013: Fenerbahçe 2 – 1  Galatasaray

    12 muhtemel puandan 6’sını almışız.


    2014-2015: Galatasaray 2 – 1  Fenerbahçe

    2014-2015: Beşiktaş 0 – 2  Fenerbahçe

    2014-2015: Fenerbahçe 1 – 0  Galatasaray

    2014-2015: Fenerbahçe 1 – 0  Beşiktaş

    12 muhtemel puandan 9’unu almışız.


    2015-2016: Beşiktaş 3 – 2  Fenerbahçe

    2015-2016: Fenerbahçe 1 – 1  Galatasaray

    2015-2016: Fenerbahçe 2 – 0  Beşiktaş

    2015-2016: Galatasaray 0 – 0  Fenerbahçe

    12 muhtemel puandan 5’ini almışız.


    2016-2017: Fenerbahçe 2 – 0  Galatasaray

    2016-2017: Fenerbahçe 0 – 0  Beşiktaş

    2016-2017: Galatasaray 0 – 1  Fenerbahçe

    2016-2017: Beşiktaş 1 – 1  Fenerbahçe

    12 muhtemel puandan 8’ini almışız.


    2017-2018: Fenerbahçe 2 – 1  Beşiktaş

    2017-2018: Galatasaray 0 – 0  Fenerbahçe

    2017-2018: Beşiktaş 3 – 1  Fenerbahçe

    2017-2018: Fenerbahçe 0 – 0  Galatasaray

    12 muhtemel puandan 5’ini almışız.


    2018-2019: Fenerbahçe 1 – 1  Beşiktaş

    2018-2019: Galatasaray 2 – 2  Fenerbahçe

    2018-2019: Beşiktaş 3 – 3  Fenerbahçe

    2018-2019: Fenerbahçe 1 – 1  Galatasaray

    12 muhtemel puandan 4’ünü almışız.


    2019-2020: Galatasaray 0 – 0  Fenerbahçe

    2019-2020: Fenerbahçe 3 – 1  Beşiktaş

    2019-2020: Fenerbahçe 1 – 3  Galatasaray

    2019-2020: Beşiktaş 2 – 0  Fenerbahçe

    12 muhtemel puandan 4’ünü almışız.


    2020-2021: Galatasaray 0 – 0  Fenerbahçe

    2020-2021: Fenerbahçe 3 – 4  Beşiktaş

    2020-2021: Fenerbahçe 0 – 1  Galatasaray

    2020-2021: Beşiktaş 1 – 1  Fenerbahçe

    12 muhtemel puandan 2’sini almışız.


    2021-2022: Galatasaray 1 – 2  Fenerbahçe

    2021-2022: Fenerbahçe 2 – 2  Beşiktaş

    2021-2022: Fenerbahçe 2 – 0  Galatasaray

    2021-2022: Beşiktaş 1 – 1  Fenerbahçe

    12 muhtemel puandan 8’ini almışız.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

  • Küme Düşenlere Karşı

    Küme Düşenlere Karşı

    “Fenerbahçe en çok küme düşenlere karşı puan kaybediyor” tespitini çok duyuyoruz. Şampiyonluğun kaybedildiği son 10 sezona bakınca nasıl bir tablo ortaya çıkacak diye bir göz atalım istedik ve şöyle bir durumla karşılaştık:

    Küme Düşenlere Karşı

    Sadece 2012 sezonunda %21’i küme düşen takımlara karşı kaybettiğimiz puanların, bu on sezondaki ortalaması %11 civarında. Tek başına çok fazla bir şey ifade etmeyebilir ama yine de bir bakacak olursak özetle;

    2012: 7/34 (%21)

    2013: 3/41 (%7)

    2015: 2/28 (%7)

    2016: 2/28 (%7)

    2017: 4/38 (%11)

    2018: 4/30 (%13)

    2019: 7/56 (%13)

    2020: 8/49 (%16)

    2021: 3/38 (%8)

    2022: 2/1 (%5)


    2011-2012: Samsunspor, Manisaspor, Ankaragücü

    20.09.2011: Fenerbahçe 1 – 1 Manisaspor

    23.10.2011: Fenerbahçe 0 – 0 Samsunspor

    03.12.2011: Fenerbahçe 4 – 2 Ankaragücü

    16.01.2012: Manisaspor 1 – 2 Fenerbahçe

    02.02.2012: Samsunspor 3 – 1 Fenerbahçe

    09.03.2012: Ankaragücü 0 – 2 Fenerbahçe

    Toplam 34 puanın 7’sini küme düşen takımlara vermişiz.


    2012-2013: Başakşehir, Orduspor, Mersin İdman Yurdu

    16.09.2012: Fenerbahçe 2 – 1 Mersin İdman Yurdu

    11.11.2012: Fenerbahçe 2 – 1 Orduspor

    09.12.2012: Fenerbahçe 2 – 1 Başakşehir

    10.02.2013: Mersin İdman Yurdu 0 – 1 Fenerbahçe

    07.04.2013: Orduspor 0 – 2 Fenerbahçe

    05.05.2013: Başakşehir 2 – 0 Fenerbahçe

    Toplam 41 puanın 3’ünü küme düşen takımlara vermişiz.


    2014-2015: Karabükspor, Kayseri Erciyes, Balıkesirspor

    31.08.2014: Fenerbahçe 3 – 2 Karabükspor

    06.12.2014: Balıkesirspor 0 – 1 Fenerbahçe

    19.12.2014: Kayseri Erciyes 0 – 1 Fenerbahçe

    31.01.2015: Karabükspor 0 – 1 Fenerbahçe

    02.05.2015: Fenerbahçe 4 – 3 Balıkesirspor

    13.05.2015: Fenerbahçe 1 – 1 Kayseri Erciyes

    Toplam 28 puanın 2’sini küme düşen takımlara vermişiz.


    2015-2016: Sivasspor, Eskişehirspor, Mersin İdman Yurdu

    14.08.2015: Fenerbahçe 2 – 0 Eskişehirspor

    21.11.2015: Mersin İdman Yurdu 1 – 3 Fenerbahçe

    28.12.2015: Fenerbahçe 2 – 1 Sivasspor

    18.01.2016: Eskişehirspor 0 – 3 Fenerbahçe

    17.04.2016: Fenerbahçe 4 – 1 Mersin İdman Yurdu

    19.05.2016: Sivasspor 2 – 2 Fenerbahçe

    Toplam 28 puanın 2’sini küme düşen takımlara vermişiz.


    2016-2017: Çaykur Rizespor, Gaziantepspor, Adanaspor

    25.09.2016: Fenerbahçe 2 – 1 Gaziantepspor

    27.11.2016: Çaykur Rizespor 1 – 5 Fenerbahçe

    15.01.2017: Fenerbahçe 2 – 2 Adanaspor

    26.02.2017: Gaziantepspor 1 – 1 Fenerbahçe

    30.04.2017: Fenerbahçe 2 – 1 Çaykur Rizespor

    03.06.2017: Adanaspor 1 – 3 Fenerbahçe

    Toplam 38 puanın 4’ünü küme düşen takımlara vermişiz.


    2017-2018: Ankaraspor, Gençlerbirliği, Karabükspor

    27.08.2017: Gençlerbirliği 1 – 2 Fenerbahçe

    04.11.2017: Ankaraspor 1 – 1 Fenerbahçe

    18.12.2017: Fenerbahçe 2 – 0 Karabükspor

    03.02.2018: Fenerbahçe 2 – 2 Gençlerbirliği

    08.04.2018: Fenerbahçe 2 – 0 Ankaraspor

    14.05.2018: Karabükspor 0 – 7 Fenerbahçe

    Toplam 30 puanın 4’ünü küme düşen takımlara vermişiz.


    2018-2019: Bursaspor, BB Erzurumspor, Akhisarspor

    11.08.2018: Fenerbahçe 2 – 1 Bursaspor

    09.12.2018: Akhisarspor 3 – 0 Fenerbahçe

    17.12.2018: Fenerbahçe 2 – 2 BB Erzurumspor

    21.01.2019: Bursaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    11.05.2019: Fenerbahçe 2 – 1 Akhisarspor

    20.05.2019: BB Erzurumspor 0 – 1 Fenerbahçe

    Toplam 56 puanın 7’sini küme düşen takımlara vermişiz.


    2019-2020: Yeni Malatya, Kayserispor, Ankaragücü

    21.09.2019: Fenerbahçe 2 – 1 Ankaragücü

    03.11.2019: Kayserispor 1 – 0 Fenerbahçe

    24.11.2019: Yeni Malatya 0 – 0 Fenerbahçe

    15.02.2020: Ankaragücü 2 – 1 Fenerbahçe

    12.06.2020: Fenerbahçe 2 – 1 Kayserispor

    27.06.2020: Fenerbahçe 3 – 2 Yeni Malatya

    Toplam 49 puanın 8’ini küme düşen takımlara vermişiz.


    2020-2021: BB Erzurum, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Denizlispor

    21.11.2020: Gençlerbirliği 1 – 5 Fenerbahçe

    06.12.2020: Denizlispor 0 – 2 Fenerbahçe

    11.01.2021: BB Erzurum 0 – 3 Fenerbahçe

    18.01.2021: Fenerbahçe 3 – 1 Ankaragücü

    14.03.2021: Fenerbahçe 1 – 2 Gençlerbirliği

    05.04.2021: Fenerbahçe 1 – 0 Denizlispor

    03.05.2021: Fenerbahçe 3 – 1 BB Erzurum

    08.05.2021: Ankaragücü 1 – 2 Fenerbahçe

    Toplam 38 puanın 3’ünü küme düşen takımlara vermişiz.


    2021-2022: Çaykur Rizespor, Altay, Göztepe, Yeni Malatya

    29.08.2021: Altay 0 – 2 Fenerbahçe

    29.11.2021: Göztepe 1 – 1 Fenerbahçe

    05.12.2021: Fenerbahçe 4 – 0 Çaykur Rizespor

    26.12.2021: Fenerbahçe 2 – 0 Yeni Malatya

    19.01.2022: Fenerbahçe 2 – 0 Altay

    16.04.2022: Fenerbahçe 2 – 0 Göztepe

    22.04.2022: Çaykur Rizespor 0 – 6 Fenerbahçe

    21.05.2022: Yeni Malatya 0 – 5 Fenerbahçe

    Toplam 41 puanın 2’sini küme düşen takımlara vermişiz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

  • Canlı Yapraklar – XIII

    Canlı Yapraklar – XIII

    Fenerbahçe tarihinin hâmisi Dr. Rüştü Dağlaroğlu‘nun 1954-1955 yıllarında Akşam gazetesinde yayınlanan ve 1957 kitabının öncülü olarak yazılarını kıymetli büyüğümüz Müzdat Dağlaroğlu‘nun müsaadesiyle sitemizde yayınlıyoruz. Huzurlarınızda “Canlı Yapraklar – XIII” : 1921 yılından geliyor.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Spor Tarihimizden Canlı Yapraklar – XIII

    Takviyeli Galatasaray takımının 1921 sonbaharındaki Orta Avrupa turnesi memleketimizin öteden beri ne kötü propagandalara hedef kılındığı hakkında mükemmel bir misal vermişti. Bu hain propagandaların o zamanlar münasebetlerimizin pek az olduğu Amerikalarda müessir olması bir dereceye kadar müsamaha ile karşılanabilirdi. Fakat Almanya gibi, koca imparatorluğumuzun parçalanmasına sebep olmuş, henüz 2 yıl önceki müttefikimiz matbuatında yer bulması cidden esefle karşılanmış ve asabiyet uyandırmıştı.

    1921 de neşrolunmuş ve bugün bile okurken asabımızı bozan aşağıdaki satırlar bu turnenin her şeye ve alınan kötü neticelere rağmen, yine de faydalı olduğunu gösterir. Filhakika, bizi zorla harbe sürüklemiş ve o sırada mağlup ve perişanlık içinde yüzer bulunmuş koca Alman milletinin aşağı karakterde bazı gazetecileriyle, istiklâline henüz kavuşmaktan doğan bir şımarıklıkla malul Çeklerin o tarihlerde bir husumet âlemine karşı cidal açmış yaralı Türk milletine karşı reva gördükleri bu saygısızlığın mazur görülecek hiç bir tarafı yoktu. Yoktu amma, bu yazılar kendimizi tanıtmağa ne kadar mecbur olduğumuza da acı birer ikazdılar…

    İşte bu yazılardan o zamanlar tercüme ve neşrolunmuş ve üzerlerinde şiddetli münakaşalar cereyan etmiş bazıları:

    “Maşallah… Türkler birbirlerini takiben sahaya çıktılar. Hayretle görüyoruz ki tıpkı bizim gibi insanlar! Hâlbuki başlarında kızıl fesler, ayaklarında geniş şalvarlarla saha ortasında sıçrayacaklarını zannetmiştik. Futbolleri de bizimkine benziyordu. Yalnız, konuşmaları acayip ve anlaşılmaz bir şeydi…”

    “Türkiye şampiyonunun Nurenberg’e gelmesi merakla bekleniyordu. Çünkü Türkiye’de futbol oynandığını ve şampiyonları olduğunu hiç duymamış ve tahmin de etmemiştik, İşte, şampiyon Galatasaray takımını görmek üzere tribünlere biriken halk onların İstanbul’da geçirmekte oldukları harem hayatından örnekler de görebilmek merak ve heyecanı içinde idiler. Bu sebepledir ki seyircilerin ekseriyetini kadınlar teşkil ediyorlardı…”

    “Türkler Hamburg’ta! Vaktiyle ‘Türkler Viyana önünde!’ denildiği zaman da halk ancak bu kadar heyecana düşmüştü… Seyirci adedi 20 bin tahmin olunuyor. Bu müsabaka birçok noktalardan şayanı tetkiktir. Evvela; bir millet ya kuvvetli bir takımla veya seyirci celbi için acayip şahsiyetler ile maç yapar. Meselâ, Çinlilerin uzun saçlarıyla topa vuruşlarını tasavvur ediniz, bizim ahali için bu ne hoş bir manzara olur. Yahut Zenci futbolcuların sıçrayışları herhalde çok seyirci celbeder. İşte, halkımız Türkleri de böyle zannettiğinden çok seyirci gelmişti. Fakat onların içinde âdeta koşan ve bizim gibi oynayan şahsiyetlere rast geldik. Pek yorgun bulunmalarına rağmen iyi çalıştılar. Bir de Türklerin lehine olarak şunu ilâve edelim ki; bu defa harp zamanındaki âdetlerinin aksine olarak ‘harem’siz seyahate çıkmışlar… Demek, kendilerinde görülecek en iyi ve meraklı şeyi evlerinde bırakmışlar… Tanrıdan dileriz ki, Hazreti Muhammet ve diğer peygamberler, Türkleri bu felaketli seyahatlerinde korusunlar…”

    “Prag’da Türkler!… Acaba bir bayram meydanı mı idi? Tatil günü olmadığı halde 9 bin kişi toplanmıştı. Bunların çoğu futbol meraklılarından ziyade eğlence görmeğe gelenlerdi. Halk fesli, geniş şalvarlı, kılıç ve kalkanlı, kuşaklarına tabanca sıkıştırılmış Türkleri göreceklerini sanmışlardı. Hâlbuki Türkler süslü ve şık formalarla meydana çıktılar. Vakıa futbol oynadılar; fakat nasıl oynadıklarını hiç sormayınız… Müsabakada Sparta takımı sıfıra karşı 12 gol yapmıştı ki, isteseydi bir o kadar daha atardı. Sparta’nın onuncu golünden sonra ahali, kalecinin hatırı için de bir gol, diye bağırıyordu. Bu gecikmedi, Bunun üzerine bir tane de hakem için, diye bağırdılar, Türkler, birdenbire Çek lisanına aşina gözükerek, seyircilerin arzusu üzerine, on ikinci golü de kendi kendilerine yapıp oyunu bitirdiler. Velhasıl bu maç kedi ile farenin müsabakası gibi idi.”

    Alman gazetelerinin Galatasaray’ı (Türkiye şampiyonu) titriyle reklâm ettikleri görülüyor. Hâlbuki o yıllarda Türkiye şampiyonluğu daha henüz organize ‘ edilmeğe başlanmamıştı. Ancak, İstanbul şampiyonluğu vardı ve o yılın, yâni 1920/21 senesinin şampiyonu da Fenerbahçe idi. (Türkiye şampiyonluğu) titrinin bu seyahatte reklâm maksadıyla ele alındığı şüphesiz ise de bunun isabetli bir hareket olmadığı da muhakkaktır.

    Yukardaki resim takviyeli Galatasaray takımını turnenin üçüncü maçını oynamak üzere, 4 Eylül 1921 Pazar günü Karlsruhe’de rakibi Fenix takımı oyuncularıyla bir arada göstermektedir. Geçen hafta bahsettiğimiz gibi bu maçı 1-0 Alman takımı kazanmıştır.

    Almanlar, maçtan sonra takımımıza bir ziyafet vermişler, kulüp reisi nutuk söylemiş, Galatasaray namına merhum Cevdet Bey cevap vermişti. Nutukların tercümelerini o sırada Almanya’da tahsilde bulunan Fenerbahçeli Burhan (Belge) yapmıştı.

    Resimde takviyeli Galatasaray takımı ayakta duranlardır.

    Sağ başta buket tutan zat kulübün o zamanki umumi kaptanı ve bu seyahatte bir kaç defa forvet oynamış Yusuf Ziya (Öniş) dir. Sonra Necip Şahin merhum, Refik Osman, Galip merhum, Müçteba merhum, Cafer, Nedim, Bekir, Zeki, Nihat, Ustrumcalı Hüseyin merhum ve nihayet o yılların Galatasaray santrforu Macar Ballaşa. Soldaki zat maçın Alman hekimidir.

    Yerde oturan Fenix takımı oyuncuları arasında soldan ikinci küçük Oberle’dir. Fenlix takımının sağ müdafii olan bu genç daha önce büyük kardeşiyle beraber Galatasaray’da yıllarca forvet oynamıştı. Senelerce bir arada ve karşı karşıya oynadığı eski arkadaşlarıyla bu maç dolayısıyla tekrar buluşmaktan çok memnun görünmüş. Küçük Oberle’nin o 4 Eylül 1921 akşamı Türk futboluna ettiği bir azizliği acaba hatırlıyacak mısınız? Düşününüz bakalım; iyi düşünün… Hatırlayamadınız demek… Öyle ise hatırlatalım:

    Küçük Oberle o maçı müteakip verilen ziyafette Bekir’i Almanya’da kalmağa ikna ve Fenix kulübüne mal etmişti. Nitekim kafile 28 Ekim 1921 Cuma akşamı İstanbul’a döndüğü zaman meşhur Bekir’den mahrum bulunuyordu. İstanbul sahalarında yırtıcı kaplan gibi kalelere saldıran, kurşun gibi şütleriyle kalecileri yere seren o tutulmaz, ele avuca sığmaz meşhur yağız Bekir böylece en verimli devrini Alman futbolu içinde geçirecek ve artık o diyarın malı olacaktı.

    Seyahatten önce Bekir’e müsaade isteyen Ali Sami merhuma beyanı mazeret etmiş İttihat Spor Kulübü murahhası meğer haksız değilmiş!

    (Gelecek resim ve yazı bir zamanların meşhur kulübü Nişantaşı Terbiyei Bedeniye Yurdu)nun 34 sene evvelki Hokey takımını bir İngiliz maçından önce canlandırmaktadır.)

    Rüştü Dağlaroğlu – 19 Haziran 1954 – Akşam Gazetesi

  • Canlı Yapraklar – XII

    Canlı Yapraklar – XII

    Fenerbahçe tarihinin hâmisi Dr. Rüştü Dağlaroğlu‘nun 1954-1955 yıllarında Akşam gazetesinde yayınlanan ve 1957 kitabının öncülü olarak yazılarını kıymetli büyüğümüz Müzdat Dağlaroğlu‘nun müsaadesiyle sitemizde yayınlıyoruz. Huzurlarınızda “Canlı Yapraklar – XII” : 1921 yılından geliyor.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Spor Tarihimizden Canlı Yapraklar – XII

    Galatasaray’ın Macaristan ve Fenerbahçe’nin de Rusya seyahatlerinden sonra yabancı memleketlere vaki üçüncü futbol turnemizin takviyeli Galatasaray takımı tarafından orta Avrupa’ya yapıldığı malumdur.

    1921 senesi Ağustos nihayetlerinde başlayıp ekim sonunda biten bu 2 aylık büyük turneyi o zamanlar Galatasaray umumi kaptanı Yusuf Ziya (Öniş) Bey’in teşebbüsüyle bir seyahat komitesi hazırlamış ve kafile başkanlığını da reis Ali Sami (Yen) Bey merhum yapmıştır. Kurulan komite İsviçre, Almanya, Çekoslovakya ve Macaristan’da yapılacak 17 maçın münhasıran Galatasaray kulübüne mensup kadro tarafından oynanmasını karar altına almıştı. Fakat Ali Sami Bey merhum, Avrupa’da maç yapılırken (Galatasaray) değil, fakat doğrudan doğruya, (Türk) isminin mevzuubahis olacağın hatırlatıp karara muhalefet etmiş ve kadronun memleketin en iyi futbolcularından kurulmasına çalışılması lüzum ve prensibini müdafaa etmişti. Komite, nihayet, bu yerinde görüş ve kanaate boyun eğdi ve Ali Sami Bey’e bu yolda tam salâhiyet verdi. Bu hususu, merhumun bir mektubundan aynen iktibas ediyoruz:

    (… Galatasaraylı arkadaşları bu hususta ikna ettikten ve tam salâhiyet aldıktan sonra birinci sınıf kulüplerimize müracaat ettim. Akdedilen bir içtimada -ki Süleymaniye ve Anadolu murahhas göndermemişlerdir – kulübümün hiç bir teferrüt gayesi takip etmediğini, renk ve isim meseleleri hususunda dahi hiçbir ısrarda bulunmayacağımı söyledim… Fenerbahçe kulübü, bilâkaydü şart, muavenet vadetti fakat Altınordu ile İttihatspor kulüpleri bazı mazeretler dermeyen ettiklerinden müspet bir netice elde edilemedi. Ve ondan sonradır ki seyahat komitesi bizzat oyunculara müracaata mecbur kaldı. İş şekli makulünü kaybetmişti, bittabi nakıs oldu…)

    Galatasaray takımı o tarihlerde hiç de kuvvetli ve mütesanit bir manzara arz etmiyordu. Bu bakımdan, seyahat komitesinin fazlaca taassup yüzünden, düşmek üzere olduğu büyük hatadan Ali Sami Yen beyin yüksek dirayetiyle kurtulduğu muhakkaktır. Filhakika, o devrin 7 çok kıymetli futbolcusu tarafından takviye edilmiş kadronun aldığı dereceler göz önünde tutulursa yalnız Galatasaray kadrosuyla yapılacak 17 maç neticesinin nispetsiz derecede daha kötü tecelli edeceği aşikârdı. Nitekim yenilen 71 gole karşı yapılan 19 golün 16’sını hariçten alınanlar atmışlardır.

    İki grup halinde ve ağustos sonlarında yola çıkan takviyeli Galatasaray kafilesine, bu suretle, Fenerbahçe’den Zeki, İsmet ve Galip, Altınordu’dan Nedim ve Cafer, İttihatspor’dan da Refik Osman ve Bekir dâhil oldular.

    İki ay süren bu seyahatin başarısızlığı Galatasaray muhitinde şiddetli bir ihtilât doğurmuş, kulüp sarsıntılar geçirmiştir. Ayrıca, uğurunda 4 yıl kan döktüğümüz dünkü müttefikimiz Almanya matbuatının bu turne vesilesiyle yaptığı çirkin ve müstehziyane neşriyat da çok garip ve asap bozucu idi.

    Alınan neticeleri kafile başkanı ve kulüp reisi Ali Sami Bey merhum aşağıdaki sebeplere atfetmiş ve şöyle ifade eylemiştir:

    “Takımımız uğradığı mağlubiyetlere müstahak değildi. Eğer iyi sevk ve idare edilmiş olsaydı, İsviçre’den çıktıktan sonra yaptığı 15 müsabakadan, Hamburg, Nürenberg ve Prag hariç, 12’sini galibiyetle bitirebilirdi. Fakat takım tertibindeki hatalar, otorite zafiyeti, teknik bilgisizlik, maçların çokluğu, çayıra intibak edemeyiş, sakatlıklar, bir kısım futbol kaidelerinin Almanya’da yanlış tatbiki ve nihayet yerli hakemler bu imkânı takımımızdan aldılar.”

    Kanaatimizce, sahada alınan neticelerin tatminkâr olmamasına ve o zamanki bir kısım Alman gazetelerinin hezeyanlarına rağmen, Galatasaray’ın dâhilen büyük gürültülere sebep olan 33 yıl önceki seyahati, her dış seyahat gibi, futbolumuzun ilerlemesi ve Türklüğün tanıtılması bakımlarından yine de…

    Filhakika, gelecek yazımızda görüleceği üzere, Alman halkı, gazetelerinin neşriyatlarının tersine olarak, fesli Türkleri beğendikleri gibi medeni insanlar olarak görünce şaşalamışlar, sahada yalnız acayip acayip sıçrayacak sandıkları futbolcularımızın yine kendileri gibi koşup oynadıklarını da hayretle görmüşlerdir.

    Kabul etmek gerekir ki, biz bir zamanlar Avrupa ve Amerika’da olduğumuzdan başka ve acayip şekillerde tanınmış idiysek bunda gizim de kabahatimiz büyük olmuştur. Çünkü biz kendimizi tanıtmaktan daima kaçınmışızdır. Bugün dahi, Türkü henüz iyi tanımayan muhitlerde kendimizi tanıtmamız için en müessir ve mükemmel vasıtanın futbol temasları olduğu muhakkaktır. Zira yüz bin, iki yüz bin gibi en büyük insan topluluklarına bugün sık sık ancak futbol maçlarında rastlanılmaktadır.

    Yukarıdaki resim, takviyeli Galatasaray takımının 33 yıl önceki Orta Avrupa turnesinde üçüncü maça çıkışı sırasında Almanya’da alınmıştır. İlk iki maçını İsviçre’de (Lausanne Spor) a karşı 7-0 ve İsmet’in kolunun çıktığı maçta da (Servette) önünde 10-0 kaybeden takımımız Almanya’ya geçmiş ve Karlsruhe’ye gelip 4 Eylül 1921 günü Fenix takımı ile karşılaşmıştır.

    Sahaya: Nedim, Cafer, Hüseyin, Refik, Galip, Nihat, Necip, Bekir, Ballaşa, Zeki ve Müçteba tertibinde çıkan takımımız oyunun başlarında Ustrumcalı Hüseyin’in bir ıskasını müteakip yediği golle, umumiyetle hâkim oynadığı bu üçüncü maçı da maalesef 1-0 kaybetmiştir.

    İşte, yukarıdaki resimle, o günün cidden çok kıymetli, fakat talihsiz (11) ini tanıtalım.

    Sağ baştan: Müçteba merhum (Galatasaray) Refik Osman (İttihadspor), Galip merhum (Fenerbahçe), Zeki Sporel (Fenerbahçe), Bekir (İttihadspor), Ustrumcalı Hüseyin merhum (Galatasaray), Cafer Çağatay (Altınordu), Yusuf Ziya Öniş, Nihat Bekdik (Galatasaray), Macar Ballaşa (Galatasaray), Nacip Şahin merhum (Galatasaray) ve maçın Alman hakemi, Diz çökmüş olan da Nedim Kaleci (Altınordu)dir.

    (Gelecek resim ve yazı; takviyeli Galatasaray takımı 33 sene evvel Karlsruhe stadında rakipleriyle beraber ve o zamanki Alman ve Çek gazetelerinin Türkler ve futbolumuz hakkındaki cahilâne telâkki ve hezeyanlarından örneklerdir.)

    Rüştü Dağlaroğlu – 12 Haziran 1954 – Akşam Gazetesi

  • Canlı Yapraklar – XI

    Canlı Yapraklar – XI

    Fenerbahçe tarihinin hâmisi Dr. Rüştü Dağlaroğlu‘nun 1954-1955 yıllarında Akşam gazetesinde yayınlanan ve 1957 kitabının öncülü olarak yazılarını kıymetli büyüğümüz Müzdat Dağlaroğlu‘nun müsaadesiyle sitemizde yayınlıyoruz. Huzurlarınızda “Canlı Yapraklar – XI” : 1923 yılından geliyor.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Spor Tarihimizden Canlı Yapraklar – XI

    Evvelce de bilmünasebe bahsettiğimiz gibi, Fenerbahçe 1922/23 senesi İstanbul şampiyonluğunu yalnız hiç yenilmeden değil, aynı zamanda, 14 maçta attığı 67 gole karşı kalesine tek bir sayı yaptırmadan kazanmıştı. Bu fevkalade hâdise, 1904’den beri, tam 50 senedir devam eden İstanbul futbol şampiyonasında eşi olmayan bir başarıdır. Yukarıda sunduğumuz resim, işte, o yılın maçlarından ikinci devredeki Fenerbahçe – Galatasaray karşılaşmasından bir kaç dakika önce alınmış bulunuyor.

    Tutunabilmiş ilk Türk kulübü olan Galatasaray, ilk seneler üst üste 3 yıl yeni doğmuş genç Fenerbahçe’yi yenmişti. Zinde ve sabırlı Fenerbahçe kendisinden 2 yıl kıdemli rakibine nihayet 22 Aralık 1913’teki lig maçında mağlûbiyet acısını 4-2 netice ile tattırdı. Böylece, iki en eski Türk kulübü arasında teessüs eden muvazene şedit, fakat samimi ve hayırlı bir rekabetin de doğmasına imkân verdi. Bir ara, Altınordu’nun sahneye çıkmasıyla, birkaç yıl hararetini kaybeden bu rekabetin 1921’den sonra yeniden canlandığını görürüz… Fakat bu şiddetli rekabet, o zamanki gençliğin spor telâkkilerindeki şuur ve olgunluk dolayısıyla yalnız sahada kalır, maç bitince, tebrik ve tesellileri müteakip, galibiyet – mağlubiyet artık unutulurdu.

    İşte; yukarıdaki fotoğraf, eski Fenerbahçe ve Galatasaray sporcularındaki bu büyük meziyetin en canlı misali ve hâtırasını da taşımaktadır. Gün 9 Mart 1923 Cuma’dır.

    Fenerbahçe’nin Şekip, Hasan Kamil, Cafer, Kadri, İsmet, Fahir, Sabih, Âlâ, Zeki, Ömer ve Bedri’den müteşekkil o meşhur mütareke seneleri kadrosu; Nüzhet, Necip, Edip, Salâhaddin, Nihat, Hayri, Arif, Mehmet Nazif, Kemal Nejat, Muslih ve Ulvi’den müteşekkil Galatasaray’ı hakem Kratki’nin İdaresinde Taksim’de 4-0 yenmiştir.

    Dedikodu ve münakaşası haftalarca önce gazete sütunları ve dillerde başlayıp ve uzayıp giden bu maç, takımlar sahadan çekildikten sonra artık tarihe karışmış ve esas kardeşlik devam eder olmuştur.

    Nitekim maçtan sonra Galatasaray futbolcu ve idarecileri Fenerbahçelilerin davetlisi olarak Beyoğlu’nda Chat Noir pastahanesinde büyük bir çay masası etrafında toplandılar.

    Galatasaray’ın o zamanki cidden çok kıymetli ve fevkalade sportmen idarecilerinden meşhur “Kin” şairi Emin Bülent merhum ayağa kalktı. Beliğ hitabetiyle uzun bir nutuk söyledi: Sporun gayesini hatırlattı. İki kulüp arasındaki samimi rekabetin Türk sporuna ettiği faydaları teşrih etti ve nihayet günün galiplerinin cidden güzel oyun ve haklı galebelerini övüp onları tebrik etti.

    Fenerbahçeliler de aynı şekilde konuştular ve arkadaşlarına teşekkür ettiler. İki grup yekdiğerlerini (Şa… Şa… Şa…)larla selamladılar ve birbirlerine kardeşçe sarılıp ayrıldılar.

    Esefle itiraf olunmalıdır; bugün bu yakınlık ve samimiyet sahnelerinin artık sadece tatlı hâtıraları kalmıştır. İki en eski Türk kulübüne düşen vazife bir zamandan beri hasreti çekilen mazinin kardeşlik havasını ihya etmek olmalıdır. Yurdumuzun bu medarı iftihar spor ocakları arasında yeniden yaşanacak böyle mutlu bir havanın manevi büyük huzuru karşısında sevinmeyecek, iftihar etmeyecek tek bir insan tasavvur olunabilir mi?

    İşte, o mutlu devirden 9 Mart 1923 ün kıymetli hâtırasını canlandıran yukarıdaki resimde futbolumuzun ne kıymetli ve ne şöhretli simaları bir araya gelmemişler ki!

    Bakın; sağ baştaki gözlüklü sivil Galatasaray’ın eski meşhur sağaçığı Fazıl’dır. Ağır ve mülâhham vücuduna rağmen merhumdaki sürat ve çeviklik harikulâde idi. Sağındaki Fenerbahçe’nin çetin müdafii meşhur Kadri (Göktulga)dır. Sonra, Fenerbahçe kalecisi Şekip (Kulaksızoğlu), Fenerbahçe sol hafı ve halen İstanbul Üniversitesi Rektörü Fahir (Yeniçay), Galatasaraylı Necip Şahin merhum, Sokoni Vokum Türkiye Müdürü ve Amerikalarda (Çanakkale fırtınası) lakabıyla anılmış, Milli Takımımızın ilk kaptanı Hasan Kâmil (Sporel), futbolumuzda (A) ve (Ye) Mehmet lakaplarıyla maruf ve meşhur Galatasaraylı Mehmet Nazif, Galatasaraylı aslan Nihat (Bekdik), Galatasaraylı Arif, Milli Takımımızın (15) golle 32 yıldan beri ve hâlâ gol kıralı ve İstanbul mebusu Fenerbahçeli üstat ve kaptan Zeki (Sporel), hâlen büyükelçi Galatasaraylı Kemal Nejat (Kavur), futbolumuzun meşhur (Beleş) i Fenerli Ömer (Tanyeri), Türk Ticaret Bankası Umum Müdürü Galatasaraylı Hayri (Gönen), Galatasaraylı Salâhaddin (Uzer), Galatasaraylı meşhur Muslih Hoca (Peykoğlu), Fransa’da talebe müfettişi Galatasaraylı Uzun Ali ve Galatasaraylı Edip.

    Yerdekiler; yine sağdan: Fenerli Sabih (Arca); Galatasaray’ın Adil Giray’ı istihlâf eden kalecisi Nüzhet; futbolumuzun bir zamanlar rakipsiz solaçığı Fenerbahçeli meşhur Dr. Bedri (Gürsoy); Fenerbahçeli Alâeddin (Baydar); Türk futbolu ve Fenerbahçe’nin celâdet örneği ve namdar (Yavuz) u Dr. İsmet (Uluğ) ve nihayet devrinin şöhretli ve çetin sol müdafii Fenerbahçeli Eczacı Cafer (Çağatay).

    Ya sol baştaki 4 sivil kimlerdir, dersiniz? Birçoğunuz pek seçemeyeceksiniz… İşte, her biri büyük şöhret olan bu zevat da sağdan itibaren:

    Romanya ile milli temasımızın hakemi ve Avusturya milli takımının eski oyuncularından, hâlen İstanbul’da ticaretle meşgul, Çekoslovakyalı maruf Kratki; (Spor âlemi)nin o müteşebbis ve fedakâr sahip ve kurucusu, girgin organizatör, Taksim Stadı’nın pek talihsiz banisi ve ilk Türk spikeri Fenerbahçeli Çelebizade Sait (Çelebi) merhum ve nihayet kalpaklı Galatasaraylı Sermet Kevkep’tir.

    İki, üç dakika sonra başlayacak bu lig maçının hakeminin uzun pantolon ve iskarpinli kıyafeti garibinize mi gitti? Hiç de gitmesin… Zira o devirde hakemler bugünkü gibi kısa pantolon ve kramponlu futbol ayakkabısı giymezlerdi! Umumiyetle şehir kıyafetiyle, hatta kravatlarıyla; en fazla ceketlerini çıkararak, maç idare ederlerdi!

    (Gelecek resim ve yazı: Takviyeli Galatasaray takımı 33 yıl önce Almanya’da Karlsruhe sahasında…)

    Rüştü Dağlaroğlu – 5 Haziran 1954 – Akşam Gazetesi

  • Hakeme Tavsiyeler

    Hakeme Tavsiyeler

    Galatasaray’a yakınlığı ile bilinen Cumhuriyet gazetesinde, 1935 İstanbul Şampiyonluğu finali öncesinde, Şazi Tezcan’a hitaben “Hakeme Tavsiyeler” başlıklı bir yazı yayınlanmış. Kıymetli bir metin… Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Bugünkü Maçın Genç Hakemi Şazi’ye

    Bugün idare edeceğiniz müsabaka İstanbul’un 1935 şampiyonunu tayin edeceği için senenin en mühim maçıdır. Galatasaray da, Fenerbahçe de, İstanbul Futbol Heyeti de geçen defaki iyi idarenizden ümitlenerek bu mühim maçı gene sizin idarenize verdiler. Sizin genç şahsiyetinizde iyi bir hakem istikbali gördüğümüz için, bazı talihsiz ve idaresiz hakemler gibi birdenbire sukuta uğradığınızı görmemek endişesiyle bir iki noktaya nazarı dikkatinizi celp etmek isteriz.

    Bu maç gergin ve sinirli bir hava içinde oynanacaktır. Çünkü ebedi ve ezeli Galatasaray – Fener rekabetinden başka sonunda şampiyonluk da vardır. Futbolcular da ekserisi kulüpçü olan seyirciler de sinirlidirler. Siz de bu sinirli havaya kapılır da asabınıza hâkim olamazsanız, maç kazalı ve dövüşlü bir maç olur. Onun için sinirlerinize hâkim ve sakin olmanız, muvaffakiyetinizin en birinci şartıdır. Futbolcuların sinirli olduklarını düşünerek onları sakin fakat enerjik bir surette idare ediniz.

    Muvaffakiyetinizin ikinci şartı, tam bir dürüstlük ve bitaraflık göstermenizdir. Kararlarınızda, takımları iltizam eden seyircilerin yaygaraları değil; futbol kaideleri ve vicdanınızın sesi hâkim olmalıdır. Tarafgirlik eden hakem, kendi şeref ve namusuna ihanet ediyor, demektir. Çünkü her iki taraf ta onun dürüst ve bitaraf olduğuna emniyet ederek hakemliğini kabul etmişlerdir. Tarafgir hakem, maçın idaresinde ipin ucunu elin den kaçırır ve müsabakayı berbat eder, kavgalar çıkmasına sebep olur.

    Muvaffakiyetinizin üçüncü sırrı, enerjik olmak, her yere yetişmeye, her şeyi görmeğe çalışmaktır. Futbolcuların arasında, çetin bir mücadelenin yarattığı asabî hava içinde kendini kaybedenler, tekme atanlar, küfür edenler, kavga çıkaranlar vardır; sıkışınca seyircilerin müdahalesiyle maçı yarım bıraktıracak vesileler icat etmeyi düşünenler vardır. Bütün bu ruhi haletleri göz önünde tutarak enerji fakat haklı ve sakin bir enerji göstermelisiniz.

    Bazı hakemler, dürüstlüğü ve bitaraflığı, idare-i maslahatçılık sanırlar. Sahadan dışarı çıkarılması icap eden kabahatli bir oyuncuyu çıkarırken kabahati tekme yemekten ibaret olan karşısındakini de ayni cezaya çarparlar. Bunlar dürüst ve bitaraf hakemler değil, seyircilere yaranmak isteyen ve bu suretle maçın şirazesini bozan hakemlerdir.

    Ekseri Galatasaray – Fener maçlarını hakemler berbat ettiği ve bu yüzden spor muhitinin emniyet ve itimadını kaybettikleri için sizin de ayni akıbete uğramanız endişesiyle nazarı dikkatinizi celbe lüzum gördük. Size bugünkü çetin maçta muvaffakiyetli bir idare dileriz.

    8 Mart 1935 – Cumhuriyet Gazetesi