Kategori: İşgal Yılları

  • 100 Yıl Önce Bugün : Fenerbahçe-Süleymaniye

    Spor Âlemi mecmuasından maçın haberi…

    Tam 100 yıl önce bugün, 9 Nisan 1920 tarihinde, Fenerbahçe ve Süleymaniye takımları İstanbul Ligi maçında karşı karşıya geldiler. Bu maç ayrıca Fenerbahçe’nin işgal döneminde yaptığı maçların 43.sü idi. Aşağıda göreceğiniz metin, dönemin Spor Âlemi dergisinde yayınlanan maç haberi. Gollerimizi atan ve bu maçta forma giyen bütün sporcularımızı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

    * * * * * *

    Galatasaray-Anadolu oyununu Fenerbahçe ve Süleymaniye kulüpleri arasındaki müsabaka takip eyledi. Takımlar berveçhi ati teşkil etmişti.

    Fenerbahçe :
    Kaleci;
    Suat,
    Müdafi; Ethem, Nahit,
    Muavin; Feyzi, İsmet, Kamil,
    Muhacim; Ziya, Alaaddin, Zeki, Burhan, Hikmet Bey’ler.

    Süleymaniye :
    Kaleci;
    Nedim,
    Müdafi; Orhan, Ahmet,
    Muavin; Hikmet, Nuri, Arif,
    Muhacim; Saim, Burhan, Rıza, Saadet, Kamil Bey’lerden müteşekkil idi.

    Hakem Galatasaray’dan Sedat Bey idi.

    Fenerbahçe Galip Bey’den ve Süleymaniye dahi sol açık Zeki Bey’den mahrum bulunuyorlardı.

    Oyunun ilk dakikasında Fenerbahçe ilk golü yaptı. Bundan fena halde müteessir olan Süleymaniyeliler Fener’in kalesine şiddetli muhacimatta bulundular. Mâhâzâ muhacim hattı lazım gelen faaliyeti ibraz edemiyor ve sol açık Zeki Bey’in gaybubeti pek güzel hissediliyordu. Fenerliler dahi Süleymaniye kalesine yaklaşmak için ibraz-ı faaliyet ediyor. Bütün muhacim hattı Süleymaniye merkez muavini Nuri Bey’in karşısında tevekkuf etmeye mecbur oluyordu.

    Arif Bey, Ahmet Bey’in yerine geçerek muavin vazifesini refikine terk eyledi. Bu suretle Süleymaniye müdafaa hududu layıkı veçhile tanzim edilmiş bulunuyordu. Fenerbahçe’nin Süleymaniye kalesine tevcih eylediği şiddetli havaleler kaleci Nedim Bey tarafından üstâdâne bir tarzda iade ediliyordu. İkinci kısımda Süleymaniyeliler tesâvî husule getirmek için pek ziyade ibraz-ı faaliyet eylemişlerse de talih kendilerine yardım etmemişti. Oyunun en heyecanlı anında hakem tarafından aleyhlerine verilmiş olan bir (ceza vuruşu) kendilerini pek ziyade münkesir eyledi. Fener’in yapmış olduğu bu sayıyı Zeki Bey’in yapmış olduğu iki gol takip ederek sıfıra karşı dört gol ile Fenerliler ihraz-ı galibiyet eyledi.

    Fenerbahçe’den bilhassa muavin hattı temayüz eylemiştir. Bu hat bu kulübün en kuvvetli rüknünü teşkil ediyor. İsmet Bey’in baş oyunu şayan-ı takdirdir. Muhacim hattı Zeki Bey her zaman olduğu gibi refiklerinden bir derece yüksek olduğunu bir defa daha ispat eyledi. Arkadaşları kendisine yardım etmedikleri halde her an karşısındaki kaleciye tehlikeli dakikalar geçirtmiştir.

    Süleymaniye’den kaleci Nedim Bey büyük bir soğukkanlılıkla tevâlî eden muhacimatı tevkif eyledi. Müdafilerden Arif Bey bu mevkiye geçtikten sonra Fenerbahçe muhacimlerini pek ziyade hırpalamış ve uzun vuruşlar ile kalesinin önünden topu uzaklaştırmıştır. Muavin hattında her zaman olduğu gibi Osman Nuri Bey müdafaa hududunun ruhunu teşkil ediyordu. Osman Nuri Bey her tarafa yetişmiş ve her surette temayüz eylemiştir. Mâhâzâ yorgunluk neticesi olarak oyunun sonlarına doğru yapmış olduğu bazı havalelerde kafi derecede intizam yoktu. Muhacim hattı münferit oynamış olduğu için Süleymaniye’nin bu kadar sayı ile mağlup olmasına sebebiyet vermiştir.

    Spor Âlemi

  • Asırlık Bir Maç Hikayesi

    Asırlık Bir Maç Hikayesi

    Bunlardan ne kadar çok var, değil mi? Dile kolay 113 yıllık tarih, “asırlık bir maç hikayesi” ile dolu… Tam 100 yıl önce bugün, 9 Nisan 1920 tarihinde, Fenerbahçe ve Süleymaniye takımları İstanbul Ligi maçında karşı karşıya geldiler. Bu maç ayrıca Fenerbahçe’nin işgal döneminde yaptığı maçların 43.sü idi. Aşağıda göreceğiniz metin, dönemin Spor Âlemi dergisinde yayınlanan maç haberi. Gollerimizi atan ve bu maçta forma giyen bütün sporcularımızı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Galatasaray-Anadolu oyununu Fenerbahçe ve Süleymaniye kulüpleri arasındaki müsabaka takip eyledi. Takımlar berveçhi ati teşkil etmişti.

    Fenerbahçe :
    Kaleci;
    Suat,
    Müdafi; Ethem, Nahit,
    Muavin; Feyzi, İsmet, Kamil,
    Muhacim; Ziya, Alaaddin, Zeki, Burhan, Hikmet Bey’ler.

    Süleymaniye :
    Kaleci;
    Nedim,
    Müdafi; Orhan, Ahmet,
    Muavin; Hikmet, Nuri, Arif,
    Muhacim; Saim, Burhan, Rıza, Saadet, Kamil Bey’lerden müteşekkil idi.

    Hakem Galatasaray’dan Sedat Bey idi.

    Fenerbahçe Galip Bey’den ve Süleymaniye dahi sol açık Zeki Bey’den mahrum bulunuyorlardı.

    Birinci Devre

    Oyunun ilk dakikasında Fenerbahçe ilk golü yaptı. Bundan fena halde müteessir olan Süleymaniyeliler Fener’in kalesine şiddetli muhacimatta bulundular. Mâhâzâ muhacim hattı lazım gelen faaliyeti ibraz edemiyor ve sol açık Zeki Bey’in gaybubeti pek güzel hissediliyordu. Fenerliler dahi Süleymaniye kalesine yaklaşmak için ibraz-ı faaliyet ediyor. Bütün muhacim hattı Süleymaniye merkez muavini Nuri Bey’in karşısında tevekkuf etmeye mecbur oluyordu.

    Arif Bey, Ahmet Bey’in yerine geçerek muavin vazifesini refikine terk eyledi. Bu suretle Süleymaniye müdafaa hududu layıkı veçhile tanzim edilmiş bulunuyordu. Fenerbahçe’nin Süleymaniye kalesine tevcih eylediği şiddetli havaleler kaleci Nedim Bey tarafından üstâdâne bir tarzda iade ediliyordu. İkinci kısımda Süleymaniyeliler tesâvî husule getirmek için pek ziyade ibraz-ı faaliyet eylemişlerse de talih kendilerine yardım etmemişti. Oyunun en heyecanlı anında hakem tarafından aleyhlerine verilmiş olan bir (ceza vuruşu) kendilerini pek ziyade münkesir eyledi. Fener’in yapmış olduğu bu sayıyı Zeki Bey’in yapmış olduğu iki gol takip ederek sıfıra karşı dört gol ile Fenerliler ihraz-ı galibiyet eyledi.

    Kim İyi Oynadı?

    Fenerbahçe’den bilhassa muavin hattı temayüz eylemiştir. Bu hat bu kulübün en kuvvetli rüknünü teşkil ediyor. İsmet Bey’in baş oyunu şayan-ı takdirdir. Muhacim hattı Zeki Bey her zaman olduğu gibi refiklerinden bir derece yüksek olduğunu bir defa daha ispat eyledi. Arkadaşları kendisine yardım etmedikleri halde her an karşısındaki kaleciye tehlikeli dakikalar geçirtmiştir.

    Süleymaniye’den kaleci Nedim Bey büyük bir soğukkanlılıkla tevâlî eden muhacimatı tevkif eyledi. Müdafilerden Arif Bey bu mevkiye geçtikten sonra Fenerbahçe muhacimlerini pek ziyade hırpalamış ve uzun vuruşlar ile kalesinin önünden topu uzaklaştırmıştır. Muavin hattında her zaman olduğu gibi Osman Nuri Bey müdafaa hududunun ruhunu teşkil ediyordu. Osman Nuri Bey her tarafa yetişmiş ve her surette temayüz eylemiştir. Mâhâzâ yorgunluk neticesi olarak oyunun sonlarına doğru yapmış olduğu bazı havalelerde kafi derecede intizam yoktu. Muhacim hattı münferit oynamış olduğu için Süleymaniye’nin bu kadar sayı ile mağlup olmasına sebebiyet vermiştir.

    Spor Âlemi / Asırlık Bir Maç Hikayesi

  • Spor Hayatımıza Şeref Veren Fenerbahçe

    Spor Hayatımıza Şeref Veren Fenerbahçe

    Harf inkılabı öncesi kaynaklarda Fenerbahçe ve Türk sporu hakkında çok ciddi bilgiler var. Tabii sadece bunlarla yetinmeyip, eski / yeni bütün kaynakları alt alta okuyarak daha doğru bilgilere ulaşmak mümkün. Bunlardan birisi de 1926 yılında yayınlanan Aylık Mecmua… Sizi “Spor Hayatımıza Şeref Veren Bir Kulüp : Fenerbahçe” yazısıyla baş başa bırakalım. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

    * * * * * *

    Türkiye’de Futbolun Başlangıcı

    Bugün memleketimizdeki spor hayatında çok mühim bir mevkiye sahip olan Fenerbahçe Kulübü’nün tarih-i teşkili oldukça eski bir zamana aittir ve tarih-i teşkilinden bugüne kadar geçirdiği hayatta bir çok muvaffakiyetlerle doludur. Fenerbahçe Kulübü’nün  tesisine, Galatasaray Kulübü’nün teşkili üzerine memlekette, bilhassa Türkler arasında spora karşı gösterilen inhimâk sebep olmuştur. Bu Türk kulüplerinin tesisinden evvel Moda’da bir İngiliz kulübü ile Kadıköy’de Rumlardan, Ermenilerden, İtalyanlardan mürekkeb Kadıköy isminde bir futbol kulübü bulunuyordu. Gayri Türk kulüplerinde birkaç tane Türk oyuncu vardı.

    1322 senesinde futbol istilai bir şekil almıştı. Heveslileri günden güne çoğalıyordu. Bu sıralarda Kadıköy’deki Türkler bir kulüp teşkil etmek istediler. Bunlardan Galip, Nasuhi, Elkatip Mustafa, Fuat Beyler münavebe ile arkadaşlarının evlerinde toplanarak müzakerelere başladılar. O zamanki idarenin nazar-ı dikkatini celp etmemek için içtimalarını gizli yapıyorlardı.

    Sene 1907

    Bir sene sonra yani 1323’de Fenerbahçe Kulübü resmen teşkil etmişti. O zaman Rumblers, Progre, Moda isimlerindeki ecnebi takımlar çok kuvvetli bulunuyorlar, Galatasaray da bunlarla başa çıkmaya uğraşıyordu. Fenerlileri ilk yaptığı müsabakalar tabii çok defa mağlubiyet ile neticeleniyordu. Fenerbahçe’nin ilk oyuncuları arasında Galip, Nuri, Nüzhet, Mahmut ağabey gibi oyuncular vardı. Fakat Fenerliler muvaffak olmak için çok çalışıyorlardı ve Türkler arasında yetişen güzide oyuncuları aralarına alıyorlardı. Bu şerait dahilinde Fenerbahçe günden güne kesb-i kuvvet ediyor ve takıma Hasan Kamil, Said, Hikmet, Otomobil Nuri, Miço, Arif, Süreyya Beyler gibi o zamanın en iyi o zamanın en iyi oyuncuları dahil oluyordu. Fenerbahçe kuvvetli bir şekle inkılabından sonra Galatasaray’ın önüne tehlikeli bir rakip olarak çıktı ve 328 senesinde Galatasaray’dan şampiyonluğu aldı.

    Balkan Harbi, spor faaliyetine vurulan ilk darbe oldu. Fakat Harb-ı Umumi’nin zuhurundan sonra kulüplerin uğradığı sadme daha şiddetli oldu. Kulüplerin en güzide oyuncuları cepheye gidiyorlar, geride kalan oyuncular ise takımda açılan rahneyi dolduramıyorlardı. Esasen Harb-ı Umumi’ye tekadüm eden günlerde Fenerbahçe bir sarsıntı daha geçirdi : Bir nokta-i nazar ihtilafından dolayı takımın en kuvvetli oyuncularından Nuri, Bekir, Hikmet, Haydar Beyler kulüpten çıkmışlardı. Bunlardan Bekir, Nuri ve Haydar Beyler (Progre)yi Altınordu’ya tahvil ederek senelerce şampiyon çıkan bir kulübün esasını kurmuşlardı. Hikmet Bey de Galatasaray’a girmişti.

    Bu vaziyet karşısında Fenerliler hariçten yabancı anasırla takımlarını takviye etmek gayesini takip etmeyerek ikinci, üçüncü ve dördüncü takımlarını yetiştirmeye başladılar. Filhakika bu takımlarda o zamanın çok kıymetli oyuncuları bulunuyordu. Mesela Zeki, Alaaddin, Refik, Şekip, Cemil, Haydar Beyler gibi oyuncular bu takımlarda idiler. Fenerliler ellerindeki oyuncuların kıymetini takdir ederek bunları çalıştırmaya başladılar ve bir buçuk iki sene sonra Zeki ve Alaaddin Beyler birinci takıma çıktılar. Henüz 15-16 yaşında olan bu oyuncular o zamanın pos bıyıklı oyuncuları arasında süratle teferrüd edildiler ve Fenerbahçe’nin birinci takımında oynadıklarının ikinci senesinde İstanbul muhtelitinde oynamaya başladılar.

    Birinci Dünya Savaşı ve Sonrası

    Harb-ı Umumi, spor tarihi üzerine de çöken bir facia oldu. Asil kadrolar, kıymetsiz oyuncular ile dolduruluyor, ancak spor ruhunu öldürmemek gayretiyle çalışan teşkilat kuvvetlerin muvazenesizliği arasında bocalıyordu. Mesela Galatasaray Kulübü, birinci takımında dört Alman oynatıyor, Fenerbahçe birinci takımında iki Rum ve bir Ermeni oyuncu bulunuyordu.

    Fenerbahçe’nin en kuvvetli ve şöhretli devresi mütareke senelerinde başlar. Şehrimizdeki ecnebi takımlarına karşı hemen daima muvaffakıyet temin eden Fenerbahçe sa’i ve gayretiyle yalnız İstanbul’un değil, Türkiye’nin bile en sevilen kulübü olmuştur. İngilizlerden müteaddit kupalar almış, yaptığı müsabakaların yüzde doksanını kazanmıştı. Mâhaza İngilizler ile yapılan bu temasların Fenerbahçe’nin futbol tarzı üzerinde yaptığı inkılap ve faydalar gayrikabil-i inkardır. Fenerlilerin o maruf ahenk ve tesanüdü İngilizlerle yapılan müsabakalardan tahsil etmiş ve Slavya müsabakaları hazırlanan esasi inkişafı tam haline getirmiştir.

    Aylık Mecmua (Ekim 1926) / Spor Hayatımıza Şeref Veren Fenerbahçe

  • Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi

    Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi

    İstanbul işgal edildiğinde bir taraftan Anadolu’da milli mücadele sürüyor, diğer yanda İstanbul’daki milli unsurlar da canla başla Anadolu’ya yardıma çalışıyorlardı. İşte tam da bu dönemde Şehzade Ömer Faruk Efendi, Fenerbahçe’ye Başkan oldu. Aşağıdaki transkripsiyon, dönemin Spor Alemi mecmuasından… Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi ve yanındakilerin Kuşdili Lokali‘ni, kulübü ziyareti anlatılıyor. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Şehzade Ömer Faruk Efendi Fenerbahçe Kulübü’nde

    26 Kanunuevvel Pazar günü, Fenerbahçe Kulübü Reis-i Fahri’liğini kabul buyuran şehzade civancennet devletli necabetli Ömer Faruk Efendi Hazretleri kendi yurtlarını ziyaret etmişlerdir. Öğleden sonra saat ikide Kadıköy gençlerinden bir kısmı orta salonda sevgili reislerine muntazırdılar, ufak bir intizar devresini ziyaretçilerin teşrifleri takip etti. Reis-i Fahri’nin nezd-i âlilerinde yine aynı kulüp azasından Damat Mecit Bey ile Damat Selami Bey ve yaverleri Binbaşı Faik Bey Efendiler bulunuyordu.

    Evvela kulüp ziyaret edildi ve kütüphane, kayıkhane, jimnastik, tenis mahalleri gösterilerek efendi hazretlerine spor sahasındaki yurdun faaliyeti hakkında bir fikir verilmek istenildi, bilahare kulüp azalarından bir kısmı takdim edildi. Bu meyanda yurtta tenis şubesinde çok yüksek bir faaliyet gösteren Damat Mısırlı Muhsin Yeğen Bey de bulunuyordu. Saat üçte havanın adem-i müsaidesi dolayısıyla yalnız salonda bazı sporlar yapılabildi.

    İlk numarayı azadan Said ve Fevzi Beylerin eskrimi ve ikinciyi de muallimleri meşhur şampiyon Miralay Grodotski ile Mösyö Nikolay’ın egzersizi oldu. Bundan sonra memleketimizin en kıymetli amatörlerinden İsmet (Yavuz İsmet Uluğ) ve Ziya Beylerin boksu, ve Binbaşı Mazhar Beyefendinin idare ettiği Alman jimnastiği ile program nihayetlendirildi. Bu sırada kulübün en kıymettar bir uzvu olmakla beraber musiki nokta-i nazarından da medar-ı iftihar bir amatörü olan Ekrem Bey’in keman ile çaldığı birkaç parça musikide de kulübün bir mevkii bulunduğunu hissettiriyordu. Bilahare Reis-i Fahri ve misafirler hususi odaya alınarak kulüp hakkında bazı malumat verildi.

    Ve defter-i mahsusa fikirleri kayıt olunarak aza için pek şerefli bu güzel günden ayrılındı. Ziyaretçiler kapıdan çıkarken bahçe ortasında küme halindeki genç idmancılar sevgili reislerini son “Yaşa!”lar ile teşyi ediyorlardı.

    Fotoğraflar

    Sağda : Kulübün iki eskrimcisi Said ve Fevzi Beyler

    Orta Üstte : Şehzade Ömer Faruk Efendi Hazretleri’nin Fenerbahçe’yi ziyareti; sağında Damat Mecit Bey, solunda Damat Selami ve Muhsin Yeğen Beyler, arkada kulüp heyet-i idaresi.

    Orta Altta : Faruk Efendi Hazretleri kulüp amatörleri arasında (sağda muallim Mazhar Bey, solunda meşhur eskrimci Grodotski)

    Solda : Kulübün iki mühim tenisçisi; Tevfik ve Damat Muhsin Yeğen Beyler

    Spor Alemi / Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi

  • Tevhid-i Efkar Gazetesinde Harington Kupası

    Tevhid-i Efkar Gazetesinde Harington Kupası

    Fenerbahçe tarihinin en anlamlı maçlarından birisi olan Harington Kupası‘na dair bulduğumuz belgeleri burada paylaşacağız. Maçın ertesi günü yayınlanan 30 Haziran 1923 tarihli Tevhid-i Efkar gazetesinde Harington Kupası haberinin transkripsiyonu ile başlayalım.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenerbahçe’nin İngilizlere Kati Bir Galibiyeti

    1. Fotoğraf Altı : Fenerbahçe takımımıza mağlup olan İngiliz muhtelit Gardlar takımı

    2. Fotoğraf Altı : Zeki (Rıza Sporel) Bey galibiyeti temin eden ikinci sayıyı yaparken.

    Dün Taksim Stadyumu’nda muhtelif kulüpler arasında futbol müsabakaları icra edildi. Fenerbahçe takımımız ile İngiliz muhtelit Gardlar takımı arasındaki müsabaka pek heyecanlı olmuştur. Şehrimizde bulunan İngilizler, şimdiye kadar ekseriyetle Türk takımlarına mağlup oldukları cihetle, bu mağlubiyetlerin acılarını çıkararak intikam almak ve mutlaka ihraz-ı galibiyet etmek amiliyle bir araya gelerek teşkil ettikleri ve günlerce talimler yaparak hazırlattıkları kuvvetli muhtelit bir takım ile sahaya çıkmışlardır. Binlerce seyirci önünde pek heyecanlı bir surette devam eden ve bazen herkese Fenerbahçe’nin kaybedeceği intibalarını veren müsabaka neticesinde, İngiliz takımı mühim bir mağlubiyete uğramış ve galip Fener takımı mev’ûd kupayı almıştır.

    Fenerbahçe-İngiliz Gardlar takımı ve diğer takımlar arasındaki müsabakaların suret-i cereyanı hakkındaki tafsilat kısm-ı mahsusumuzda münderictir.

    İngilizler Fenerbahçe’ye Mağlup Oldular!

    Fenerbahçe takımımız İngilizlerin en kuvvetli ve muhtelit Gardlar takımını mağlup etti.

    Öteden beri İngiliz takımları ile yaptığı müsabakalarda hemen daima galip gelen Fenerbahçe takımımız dün tehlikeli bir imtihan devresini muvaffakıyetle başardı. Bir çok defalar mağlup oldukları halde bu Türk takımını muhakkak yenmek inadından vazgeçmeyen İngilizler, şehrimizde bulunan Grenadier Gard, Goldstream Gard, Irish Gard ismindeki üç kuvvetli takımlarından Gardlar ismiyle muhtelit bir takım teşkil etmek ve bu takımı dünkü oyunda galibiyeti muhakkak temin için muhtelif talimler ile hazırlamışlardı.

    Filhakika İngilizler dünkü oyunun ilk devresinde, müttehid denebilecek derecede ahenkdar hücumları, muntazam ve düzgün pasları ve sert oyunları ile futbolcularımızı şaşırtmaya çalıştılar, binlerce Türk seyirciyi ümitsizliğe düşürdüler ve adeta Fenerbahçe’yi mağlup ederek muratlarına erecek bir kuvvet ve kabiliyet gösterdiler, fakat neticede Türk’ün azim ve kuvveti önünde yorgun ve bitkin bir halde yenilmeye mecbur oldular.

    İki taraf da müsavi derecede kuvvet arz ettikleri için oyun baştan aşağı daima şüpheli ve heyecanlı bir reviş takip etti. Birinci devrede İngilizler ilk hücumlarından itibaren bizim kaleyi sıkıştırmaya başladılar ve oyun Fenerbahçe’nin ilk ve yegane akınından sonra devrenin nihayetine kadar bu suretle cereyan etti. Hasmın hem şedit, hem sanatkarane oyunları karşısında muhacimlerimiz matul ve nispeten seyirci bir vaziyette kalırken müdafaa, topu kaleden geçirtmemek için canla başla çalışıyordu.

    İsmet Bey, müdafiler, bilhassa kaleci güzel karşılamalar ile çok kıymetli oynadılar. Fakat devrenin sonlarına doğru ta merkezden kopan top muntazam ve hesaplı paslar ile dolaştıktan sonra yalnız merkez muavininin himmeti ile aleyhimize bir sayı kazandırdı.

    Mağlubiyete doğru gidildiğine işaret eden bu sayı, bütün seyircilere bezgin bir ümitsizlik verdi. Fakat sanki birinci devreyi hasmını denemek ve yormak için bilhassa böyle mağlup bir vaziyette geçirmiş olan Fenerbahçe takımımız, ikinci devreye şiddetli azim ve taze bir kuvvetle başladı.

    İkinci Devre

    Beklerimiz Fener muhacim hattının ahengine girmiş ve bilhassa Zeki ve Alaaddin Beylerin arkasında mekik gibi gidip gelmeye başlamıştı. Muavin hattı da daha çok çalışıyordu. Bilhassa İsmet Bey daha fazla açılmıştı ve daha muvaffakıyetli oynuyordu.

    Birkaç dakika geçmemişti ki yorulan hasmın karşısında Fenerbahçe’nin iyiden iyiye inkişaf etmeye başlayan düzgün oyunu ilk semeresini verdi. Seyircilerin çılgınca muvaffakıyet avazeleri ile ilk sayı ilan edildi.

    Şimdi her iki takım arasında beraberlik hasıl olmuştu. Tarafeyn galibiyete erişmek için aynı vaziyet ve mesafede idiler. Fakat İngilizler artık yorgunluktan şişmişlerdi. İngiliz askeri serpuşunu kafasından çıkarmayan kaleci, muhacimlerimizin kaleyi sarsan havaleleri karşısında titremeye ve şaşırmaya başlamıştı.

    Şimdi oyuncularımız İngilizlerin birinci devredeki faikiyetinden üstün bir varlıkla hasmı sıkıştırıyorlardı. Fenerbahçe’nin bu birbirini kovalayan akınları arasında top Alaaddin Bey’in himmetiyle Zeki Bey’in soluna düşmüştü. Bu kıymetli orta akıncımızın en kuvvetli vurduğu sol ayağı hizasına düşen topun kaleye girip sayı yapması muhakkaktı. Nitekim de öyle oldu. İngilizlerin, kafasından İngiliz askeri serpuşunu çıkarmamış olan kalecileri, bu şiddetli havalenin önüne geçemedi ve Türk takımı ikinci sayısını yaptı.

    Artık oyun, sonuna kadar Fener’in tam bir hakimiyeti altında ve seyircilerin mütemadiyen uğuldayan muvaffakıyet avazeleri ile cereyan etti ve neticede pek iltizamkarane harekatına rağmen takımının mağlubiyetine mani olamayan İngiliz hakem düdüğünü öttürerek oyunun hitamını ve en kuvvetli İngiliz muhtelit takımının mağlubiyetini ilan etti.

    Yüzde yüz galibiyet ümidiyle gelen hasım, sahayı tam bir hüzün ile terk ederken bire karşı iki sayıyla galip gelen Türk takımı Fenerbahçe’nin kaptanı Zeki Bey elinde mev’ûd galibiyet kupası olduğu halde seyircilerin tezahürat-ı meserretkaranesi arasında eller üzerinde götürülüyordu.

    Diğer Futbol Müsabakaları

    Fenerbahçe-İngiliz müsabakasından evvel Darüşşafaka ve Fenerbahçe kulüplerinin üçüncü takımları arasında icra edilen müsabakalarda Darüşşafaka takımı sıfıra karşı iki sayı ile ihraz-ı galibiyet eylemiştir.

    Müteakiben Fenerbahçe-Galatasaray ikinci takımları arasında cereyan eden heyecanlı müsabakanın neticesinde Fenerbahçe bire karşı üç sayı ile muvaffakıyet temin etmiştir.

    * * * * * *

    Not : Fenerbahçe bu müsabakaya aşağıdaki 11 ile çıkmıştı.

    Şekip (Kulaksızoğlu), Hasan Kamil (Sporel), Cafer (Çağatay), Kadri (Göktulga), İsmet (Uluğ), Fahir (Yeniçay), Sabih (Arca), Alaaddin (Baydar), Zeki Rıza (Sporel), Ömer (Tanyeri), Bedri (Gürsoy)

    Tevhid-i Efkar Gazetesinde Harington Kupası
    30 Haziran 1923 tarihli Tevhid-i Efkar Gazetesinde Harington Kupası
  • Fenerbahçe’yi Onlar Kurdu

    1913 yılında yazılan “Fenerbahçe’nin İlk Tarihçesi” şöyle başlıyordu:

    “1323 senesinde Frerler (Saint Joseph) mektebi Türkçe muallimi ve elyevm rüsumat müfettişi bulunan Enver (Yetiker) Bey, talebe-i kadimesinden beş altı futbolcu genci bir araya toplayarak bir kulüp tesis etmek arzusunda bulunduğunu bildirmişti. Bu fikre bütün arkadaşları iştirak ederek akşamları Moda çayırında idman yapmaya başlamışlardı.”

    Bu fotoğraflar, kıymetli büyüğümüz, Fenerbahçeli koleksiyoner Seyhun Binzet’in arşivinden…

    1907 yılında “Neden biz de yabancılar gibi futbol oynamayalım? Burası bizim vatanımız!” diyerek Fenerbahçe’yi kuranlardan biri, belki de birincisi olan Frerler (St. Joseph) Mektebi Türkçe Hocası Enver Yetiker ve (birkaçı kesin ilk kadrolarımızda oynamış) öğrencileri.

    Fenerbahçe, 1907 yılında bir futbol kulübü olarak kurulduğunda, futbolcuların hemen hepsi St. Joseph Lisesi’ndeki Türk öğrencilerdi. Sait Selahattin Cihanoğlu ve Nasuhi Esat Baydar gibi dönemin tanıkları, Fenerbahçe isminin de Enver Bey’in fikri olduğunu söylerler.

    Sonraki yıllarda (aşağıdaki belgelerde göreceğiniz üzere) Kurtuluş Savaşı’nda verdiği hizmetler dolayısıyla İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen, Fenerbahçe’nin kurucusu ve isim babası Enver Yetiker’in ve öğrencilerinin hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Nur içinde yatsınlar.