Etiket: Ahmet Erol

  • Fenerbahçe’nin 50. Yıl Törenleri I

    Fenerbahçe’nin 50. Yıl Törenleri I

    1957 gibi özel bir yıl, Fenerbahçe tarihinin en büyük hayal kırıklıklarından birine sahne oldu. Büyük bir coşkuyla yapılması beklenen törenler idare heyetinin aldığı kararlar yüzünden çok az kişiyle gerçekleştirildi. Yine de birbirinden güzel enstantaneler yaşandı. Fenerbahçe’nin 50. yıl törenleri I, detayları ile dönemin Cumhuriyet gazetesinden karşınıza geliyor.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Bayramın İlk Günü

    Daima iyiye yürüyerek 50 seneye kadar yükselmiş olan Fenerbahçe, dün Dolmabahçe Stadı’nda 50. yıl bayramının ilk gününü kutladı.

    Sertçe geçen rüzgara, kapalıca havaya, idare heyetinin yüksek fiyatla satışa çıkardığı biletler de eklenince merasim az bir seyirci topluluğu önünde yapılmak zorunda kaldı.

    Saat 14:30’da merasim başladı. Önce Deniz Eğitim Bandosu olduğu halde bayrağı taşıyan Altan, flamayı taşıyan Karabelen, 50. yıl bayrağını taşıyan Ayten’i müessisler, idare heyeti, eski şampiyonlar, denizciler, basketbol ve voleybol kız ekipleri, voleybol ekibi, basketbol yıldız, genç ve (A) takımları boks, ping-pong takımları, atletizmin üç ekibi ve yıldız, genç ve (A) futbol takımları takip ettiler. Az olmasına rağmen, seyirciler tarafından hararetle alkışlandılar.

    Konuşmalar ve Ödül Töreni

    İlk sözü kürsüye gelen Vali ve Belediye Reisi Fahrettin Kerim Gökay aldı. Veciz bir hitabede bulunarak “Fenerbahçe Türk milletinin malı olmuştur, var olsun” dedi. Fenerbahçe’ye Vali ve Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin yolladığı buketler sunuldu.

    Umumi Katip Ertuğrul Akça söz alarak Fenerbahçe’ye karşı gösterilen alakaya teşekkür etti. Merhum Ali Naci Karacan adına kulübe bir kupa hediye edildi. Galatasaray kulübü mümessili Semih Türkdoğan sarı-kırmızılıların bir buketini hediye etti. Hakkı Yeten de Beşiktaş adına tebrikatta bulundu.

    Müteakiben Fenerbahçe’ye emeği geçmiş zevata törenle madalyaları verildi.

    En enteresan tevzi en eski Fenerbahçeli Mustafa Elkatib‘e madalyası verilirken oldu. Emektar Fenerbahçeli ağlıyordu. İlk şampiyon takımın soliçi Sait Selahattin Cihanoğlu’na madalyasını Fenerbahçe’nin en genç futbolcusu Ergun Öztuna verdi.

    Kızılay teşkilatı ise Fenerbahçe flamasına en büyük nişanını taktı.

    Tekaütler Maçı

    Program mucibince tekaütler maçı Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynandı. Eskinin şöhretleri klaslarını kaybetmediklerini saha yabancılığı çekmelerine rağmen Dolmabahçe’de de gösterdiler.

    Hüsamettin, Lebip, Fazıl (Püzant), Necdet, Halil, Semih, Esat, Müzdat, Ahmet, Boncuk Ömer, Mehmet Reşat ve Bedri’nin yer aldığı Fenerbahçe takımı; Avni, Necmi, Reha, Celal, Eşfak, Musa, Cici Necdet, Selahattin, Fazıl, Danyal’ın oynadığı Galatasaray takımı ile Nurettin Otmar Savcı’nın idaresinde hakikaten çetin bir karşılaşma yaptılar. Bir penaltı kaçıran Galatasaraylılar sahadan 0-0 berabere ayrıldılar.

    Fenerbahçe'nin 50. Yıl Törenleri I
    Fenerbahçe’nin 50 Yıl törenleri I

  • Sarı Kanarya : Bir Kültür Mirası

    Sarı Kanarya : Bir Kültür Mirası

    1974 yılının yaz ayları…

    Didi yönetimindeki Fenerbahçe Şampiyon olunca, başkan Emin Cankurtaran bir Fenerbahçe marşının hazırlanmasını istiyor. Hemen kollar sıvanıyor. Fecri Ebcioğlu sözleri yazıyor, Şerif Yüzbaşıoğlu aranjmanı yapıyor, Nesrin Sipahi o güzelim sesiyle marşı söylüyor ve piyasaya çıkan 45’lik plak yarım asırdır ülkenin en çok çalan melodilerinden biri oluyor.

    Günümüzde de bu marş çalmadan, “Kalpleri fetheden renkler…” nakaratına, on binlerce kişilik dev koro “Yaşa Fenerbahçe” diye eşlik etmeden  Fenerbahçe  futbol takımı stadının çimlerine adım atmıyor…

    Marşta  “Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretler…” diye adı geçen 4 futbolcu Cihat Arman, Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu ve Fikret Arıcan.

    İlk sırada adı geçen Cihat Arman Fenerbahçe forması altında 5 Milli Küme, 1 Türkiye Futbol Birinciliği olmak üzere 6 Türkiye şampiyonluğu kazanmış. Aynı zamanda 3 İstanbul Şampiyonluğu, 3 Başbakanlık Kupası, 1 İstanbul Şildi, 1 İstanbul Kupası da var. Fenerbahçe’deki abide yeri ve önemiyse tüm bu kupalardan biraz daha fazlası…

    Cem Atabeyoğlu’nun “Türk Futbolunda Unutulmayan 200 Ünlü” kitabında Cihat Arman’ı anlattığı bölüme gidelim…

    Futbolumuzda “Uçan Kaleci” adıyla ün yapmıştı Cihat Arman. Fenerbahçe’ye “Kanaryalık” da onunla geldi.Uçan Kalecinin kanarya sarısı renginde bir kaleci kazağı vardı.Fenerbahçe seyircisi bu kanarya sarısı kazağından ötürü önce ona “Kanarya” dedi. Sonra “Kanaryalık” bütün Fenerbahçe’ye mal edildi…

    Her ne kadar İslam Çupi onun için “Cihat Arman  giyimi, kuşamı ve başındaki kepi ile en az 100 bin İstanbullu çocuğu Fenerbahçeli yapmış çekiciliği tartışılmaz karizmatik bir erişilmez kalecilik kişiliğine sahipti” dese de kalecilik nankör meslek. 310 defa koruduğunuz kalede son 4-5 maçınızdaki performansınızla anılabilirsiniz. Hele o maçlarda yediğiniz hatalı bir gol bir şampiyonluğu, bir kupayı kaybettirirse… Bir hata binlerce sevabı hatırlanmaz kılabilir.

    Micheal Jordan’ın son dansı varsa, Kanarya Cihat Arman’da âlâsı var…

    İzmir, 6-7 Mayıs  1950

    Milli Küme’nin 1950 sezonuna fırtına gibi giren Galatasaray ilk haftadan liderliği alıyor ve tüm maçlarını bitirdiğinde hala zirvede. Galatasaray maçlarını bitirmiş ancak ikinci Fenerbahçe’nin hala 2 maçı daha var ve İzmir’de 2 gün arka arkaya bu maçlar için sahaya çıkacak.  Şampiyon olmak istiyorsa, sezonun tuhaf averaj hesabına göre hiç gol yemeden kazanması gerek. Yediği her gole karşılıksa 4 gol atmak zorunda !

    6 Mayıs günü rakip Türkiye Futbol Birinciliği kazanan Göztepe.

    Fenerbahçe, Cihat Arman-Hilmi Ardağ-Müzdat Yetkiner-Samim Var-Kamil Ekin-Süleyman Köprülü-Erol Keskin-Lefter Küçükandonyadis-(Bego)Ahmet Erol-Cemal Uzkes-Halit Deringör kadrosuyla Alsancak stadına çıktığında isteyeceği son şey gol yemek.

    Ama o  istemeyeceği gol maçın daha ilk dakikasında Göztepe’li Yüksel’den geliyor ve 1-0 yenik duruma düşüyor. 4 dakika sonra (Bego)Ahmet Erol ile bir gol buluyor ve şimdi skor 1-1.

    1950 yılı, Milli Küme’nin de 35 yaşındaki sembol kaleci Cihat’ın son sezonları.

    Her sporcunun başına gelebilir, yaş ilerledikçe yeterliliği sorgulanır. Cihat Arman içinde benzer yorumlar var: yaşlandı ! Cihat Arman’ın kanıtlaması gereken hiçbir yetenek kalmamış, her türlü başarı öyküsünü yazmış. Öyle ki, tehir edilen maçlarda tek başına kaleye geçmiş, stadyuma gelenlere özel bir gösteri sunmuş  Yine İslam Çupi’ye kulak verirsek:

     “Lacivert ve sarının tonları ile duruş yerlerinin değiştiği kazaklar giyer, başına beyaz bir kep geçirirdi. Zemheri kışlarda maçlar sahada tehir olduğunda Cihat kaleye geçer Fenerbahçe forvetlerinin attığı şutlarda yarım saat bir kalecilik resitali yapar, bu gösteriden sahaya gelen tüm futbolseverler bir maç seyretmişçesine keyif alırlardı.”

    Ancak büyük kaptan ne olursa olsun şampiyonlukla veda etmek istiyor ve bu konuda arkadaşlarına da güveniyor.

    Maçın 12.dakikasında Göztepe bir korner kullanıyor, top Cihat’a geliyor ama olmayacak oluyor, Cihat topu elinden kaçırıyor. İlk golü atan Yüksel sarı kırmızılı takımı 2-1 öne geçiriyor…

    Bu şampiyonluk gitmemeli, Cihat’ın hatasıyla  hiç gitmemeli. Hele averajla giderse yıllarca “Ah o Cihat’ın elinden kaçırdığı top” denecek. Cihat kalesine başka gol yememek üzerine dönüyor. Cihat’ın güvendiği Fenerbahçe forvetleri de kaptanı kupasız göndermemeye kararlılar,  iş başı yapıyorlar. Bego Ahmet iki, Lefter bir gol atıyor ve Fenerbahçe maçı 4-2 kazanıyor.

    7 Mayıs günkü Milliyet Gazetesinin başlığı şöyle: Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için bugün Altay’ı 4-0 yenmesi lazımdır.

    Tuhaf bir averaj hesabı olduğunu yazmıştık. Fenerbahçe 4-0 kazanmalı. 1 gol yerse 8-1, 2 gol yerse 12-2 kazanmak zorunda.

    7 Mayıs günkü final maçın son dakikasına girilmek üzere. Bego Ahmet’in 2, Samim Var’ın 1 golüyle Fenerbahçe 3-0 önde ve bu skor Galatasaray’ı şampiyon yapacak. O dönemde maçlardaki kayıp zaman maçın sonuna eklenmiyor. Dışarı kaçan topun patlatılıp geri döndüğü oluyor. Maç defalarca durmuş. Fenerbahçe gol üstüne gol kaçırmış ve son bir korner kullanıyor. İzmir’de tribünlerde “re re re ra ra ra Galatasaray” sesleri var. Fenerbahçe’de de Samim Var. Kornerde dokunduğu top Fenerbahçe’yi averajla şampiyon yapıyor. 14 maçlık serüvende ilk haftadan son maçın 89. dakikasına kadar lider olan Galatasaray ve o son dakikada şampiyon olan Fenerbahçe. Şarkıdaki gibi bazen küçük bir an için ömür bile verilir…

    Son şampiyonluğun kupası kaptan Cihat’ın ellerinde yükseliyor…

    Ankara, 17 Haziran 1950

    Türkiye Futbol Birinciliği şampiyonu Göztepe ve Milli Küme Şampiyonu Fenerbahçe bu defa Başbakanlık Kupası maçı için Ankara’da.

    Fenerbahçe yoğun bir programla   önce Anıtkabir’i ziyaret edip çelenk bırakıyor. Ardından Köşkte Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı ve son olarak da yeni başbakan Adnan Menderes’i ziyaret ediyor.

    Saat 18’de başlayan maçın ilk yarısını Fenerbahçe Lefter’in golüyle 1-0 önde kapatıyor. İzmir’de de Fenerbahçe’ye gol atan Yüksel ikinci yarıda skoru 1-1 yapıyor. Uzatmaya giden maçın 114.dakikasında Erol Keskin’in golü son Başbakanlık Kupası’nı Fenerbahçe’ye getiriyor. Fenerbahçe 1 ay içinde İzmir ve Ankara’da sevenlerine şampiyonluk yaşatıyor.

    Seremonide kaptan Cihat Arman Federasyon başkanı Ulvi Yenal ve Başbakan Menderes’in ortasında objektiflere gururla poz veriyor. Nasıl gururlu olmasın,son 2 maç 2 kupa…

    Kaptan futbolu bırakırken bir de büyük miras bırakıyor: Sarı Kanaryalar !

    Kaplan, Aslan, Kartal, Fırtına, Şimşek, Boğa, Timsah, Dragon, Atmaca, Ateş gibi sembolleri kullanan rakiplerinin yanında gücünü temsil etmek için bir isime ihtiyaç duymayan Fenerbahçe’nin Kanarya olarak anılması ne büyük bir farklılıktır.  Sarı Kanaryalar diye başlayan cümlelerin hep mutluluk kokması ne güzeldir. Bir sezon finalinde televizyon  ekranlarında yanıp sönen “şampiyon” yazısı ne tarifsiz bir gururdur. Anadolu’nun uzak bir köşesinde Fenerbahçeli çocuğun “oley oley oley oley Şampiyon Kanaryaaa” tezahüratını duyduğu andaki, “ben de bir gün orada futbolcu veya taraftar olarak olmalıyım” hedefi ne güzel bir yolculuktur.

    Zaman içinde çok şeyi kaybederken, şampiyonluklar sonundaki tezahürattaki Kanarya da  uyumsuz bir Fener sözüne yenik düştü. Bir gün o da yerine dönecektir, Fenerbahçe de…

    Maç yaparken sahada Sarı Kanaryalar” sözlerini her maçın başlangıcında ve her sezonun sonunda hep duymak dileğiyle, Cihat Arman’a  rahmet ve saygıyla…

    Bozkurt K. Yılmaz


    Talha Altınbaşak’ın Öz Fenerbahçe’de yaptığı bir röportajda yayınlanan, Cihat Arman’ın çocukluk ve gençlik resimleri.
    Cem Atabeyoğlu’nun Öz Fenerbahçe’de yaptığı bir röportajda yayınlanan, Cihat Arman’ın askerlik resimlerinden.

  • 7 Mayıs 1950

    7 Mayıs 1950

    Yukarıda dönemin görselleri eşliğinde dinleyeceğiniz ses kaydı, bundan tam 70 sene önce, biri tribünde, diğeri sahada Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için çarpışan iki kişinin, geçtiğimiz yıllarda kayıt altına alınan bir telefon konuşması. Konu 7 Mayıs 1950.

    Kadim ve eşine gerçekten az rastlanacak kadar tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Talat Sarıtaş, Fenerbahçe tarihinin en entelektüel sporcularından biri, hatta büyük ihtimalle birincisi olmakla birlikte, ömrü boyunca haksızlık karşısında bir milim büküldüğü görülmeyen rahmetli Halit Deringör ile Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu’nu konuşuyor.

    Ne olur, ne olmaz, YouTube linkini de “şöylebırakalım.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    7 Mayıs 1950

    Fenerbahçe , 1950’nin Mayıs ayında, o sezonki Milli Eğitim Kupası’nın (yani Milli Küme’nin) final niteliğindeki iki maçını oynamak üzere İzmir’e gitti.

    6 Mayıs 1950 tarihinde oynanan Göztepe maçını Ahmet Erol’un (3) ve Lefter Küçükandonyadis’in golleriyle kazanan Fenerbahçe, ertesi gün Altay’ın karşısına çıktı. Belirlenmiş averaj sistemine göre Fenerbahçe’nin şampiyon olmak için maçı 4-0 kazanması gerekiyordu. Bir gol yemesi halindeyse şampiyonluk için gereken skor 8-1 olacaktı.

    Son dakikada gelen golle şampiyonluğu kazandığımız maçın detaylarını (son satırlardan anlaşıldığı kadarıyla yazısını otelin telefonundan yazdıran muhabirin kalemiyle) Milliyet gazetesinden okuyalım.

    Fenerbahçe Şampiyon

    Milli Eğitim Müsabakalarına bugün Alsancak stadında devam olundu. Birinci maçta Vefa, Göztepe’yi 4-0 yendi.

    İkinci maça Fener şu kadro ile çıktı :
    Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kamil, Nusret, Erol, Lefter, Ahmet, Cemal, Halit

    Oyuna Fenerbahçe rüzgara karşı başladı.

    Sinirli bir hava içinde devam eden oyunda Fenerbahçe nisbî bir hakimiyet tesis etti ise de 40. dakikaya kadar gol olmadı.

    Bu arada Cihat iki tane çok mühim kurtarış yaptı.

    40. dakikada derinliğine bir pas alan Ahmet sol bir şutla ilk golü yaptı, devre de böylece 1-0 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi.

    İkinci devrede rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe gol adedini 4’e çıkartmak gayesiyle oyuna hızlı başladı.

    4. dakikada Samim, Altay kalesinin karışmasından istifadeederek, köşeden ikinci golü yaptı.

    8. dakikada da Ahmet üçüncü golü kaydetti.

    Bundan sonra da oyun çığrından çıktı

    Altay kalecisi yaralandı, yerine santrfor Bayram geçti.

    Altay gol yememeye uğraşıyor, Fenerbahçeliler ise bir gol daha atarak şampiyonluğu kazanmak için uğraşıyor. Her iki takım aynı durumda çalışıyor, Fenerbahçe mütemadiyen bastırıyor fakat netice alamıyor.. Bu arada Fener iki gol yaptıysa da ofsayttan durduruldu. Oyun sonlarına doğru Bayram da sakatlandığından yerine Mehmet geçti. Bu arada bir korner oldu. Halit’in çok güzel attığı kornere bütün oyuncular birden çıktı. Kamil’le Samim kaleye yüklendiler ve top Samim’in kafasıyla içeri girdi.

    Altaylılar bu gole itiraz ettilerse de hakem kararında ısrar etti ve Altaylılar da sahayı terk ettiler. Oyun da zaten bitmişti.

    Tribünlerde ve sahada bir hercümerçtir gidiyordu. Fenerbahçeliler yarım saat kadar soyunma odasında kaldılar. Oyuncular polis ve jandarma kordonu altında otobüse gidildiği sırada, bazı taşkın seyircilerin taarruzuna uğradılar; güçlükle otobüse binildi. Otobüs mütemadiyen taşlanıyordu. Otobüste bütün oyuncular yere yatmış bir haldeydi. Otobüsün kırılmadık camı kalmadı. Futbolcularla biz bu şekilde otele geldik. Otelin etrafını da halk sarmıştı. Polis ve jandarmanın müdahelesiyle zorla içeri girildi.

    Bu arbedede Halit kulağına isabet eden bir taşla yaralandı ve tedavi altına alındı. Otel sabaha kadar inzibat kuvvetlerinin muhafazası altında kalacak.

    Sporcular odalarında kapıları kilitli olarak oturmaktadırlar.

    8 Mayıs 1950 tarihli Milliyet gazetesinden
  • 7 Mayıs 1950… Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu

    Yukarıda dönemin görselleri eşliğinde dinleyeceğiniz ses kaydı, bundan tam 70 sene önce, biri tribünde, diğeri sahada Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için çarpışan iki kişinin, geçtiğimiz yıllarda kayıt altına alınan bir telefon konuşması.

    Kadim ve eşine gerçekten az rastlanacak kadar tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Talat Sarıtaş, Fenerbahçe tarihinin en entelektüel sporcularından biri, hatta büyük ihtimalle birincisi olmakla birlikte, ömrü boyunca haksızlık karşısında bir milim büküldüğü görülmeyen rahmetli Halit Deringör ile Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu’nu konuşuyor.

    Ne olur, ne olmaz, YouTube linkini de “şöylebırakalım.


    Fenerbahçe , 1950’nin Mayıs ayında, o sezonki Milli Eğitim Kupası’nın (yani Milli Küme’nin) final niteliğindeki iki maçını oynamak üzere İzmir’e gitti.

    6 Mayıs 1950 tarihinde oynanan Göztepe maçını Ahmet Erol’un (3) ve Lefter Küçükandonyadis’in golleriyle kazanan Fenerbahçe, ertesi gün Altay’ın karşısına çıktı. Belirlenmiş averaj sistemine göre Fenerbahçe’nin şampiyon olmak için maçı 4-0 kazanması gerekiyordu. Bir gol yemesi halindeyse şampiyonluk için gereken skor 8-1 olacaktı.

    Son dakikada gelen golle şampiyonluğu kazandığımız maçın detaylarını (son satırlardan anlaşıldığı kadarıyla yazısını otelin telefonundan yazdıran muhabirin kalemiyle) Milliyet gazetesinden okuyalım.

    Milli Eğitim Müsabakalarına bugün Alsancak stadında devam olundu. Birinci maçta Vefa, Göztepe’yi 4-0 yendi.

    İkinci maça Fener şu kadro ile çıktı :
    Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kamil, Nusret, Erol, Lefter, Ahmet, Cemal, Halit

    Oyuna Fenerbahçe rüzgara karşı başladı.

    Sinirli bir hava içinde devam eden oyunda Fenerbahçe nisbî bir hakimiyet tesis etti ise de 40. dakikaya kadar gol olmadı.

    Bu arada Cihat iki tane çok mühim kurtarış yaptı.

    40. dakikada derinliğine bir pas alan Ahmet sol bir şutla ilk golü yaptı, devre de böylece 1-0 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi.

    İkinci devrede rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe gol adedini 4’e çıkartmak gayesiyle oyuna hızlı başladı.

    4. dakikada Samim, Altay kalesinin karışmasından istifadeederek, köşeden ikinci golü yaptı.

    8. dakikada da Ahmet üçüncü golü kaydetti.

    Bundan sonra da oyun çığrından çıktı

    Altay kalecisi yaralandı, yerine santrfor Bayram geçti.

    Altay gol yememeye uğraşıyor, Fenerbahçeliler ise bir gol daha atarak şampiyonluğu kazanmak için uğraşıyor. Her iki takım aynı durumda çalışıyor, Fenerbahçe mütemadiyen bastırıyor fakat netice alamıyor.. Bu arada Fener iki gol yaptıysa da ofsayttan durduruldu. Oyun sonlarına doğru Bayram da sakatlandığından yerine Mehmet geçti. Bu arada bir korner oldu. Halit’in çok güzel attığı kornere bütün oyuncular birden çıktı. Kamil’le Samim kaleye yüklendiler ve top Samim’in kafasıyla içeri girdi.

    Altaylılar bu gole itiraz ettilerse de hakem kararında ısrar etti ve Altaylılar da sahayı terk ettiler. Oyun da zaten bitmişti.

    Tribünlerde ve sahada bir hercümerçtir gidiyordu. Fenerbahçeliler yarım saat kadar soyunma odasında kaldılar. Oyuncular polis ve jandarma kordonu altında otobüse gidildiği sırada, bazı taşkın seyircilerin taarruzuna uğradılar; güçlükle otobüse binildi. Otobüs mütemadiyen taşlanıyordu. Otobüste bütün oyuncular yere yatmış bir haldeydi. Otobüsün kırılmadık camı kalmadı. Futbolcularla biz bu şekilde otele geldik. Otelin etrafını da halk sarmıştı. Polis ve jandarmanın müdahelesiyle zorla içeri girildi.

    Bu arbedede Halit kulağına isabet eden bir taşla yaralandı ve tedavi altına alındı. Otel sabaha kadar inzibat kuvvetlerinin muhafazası altında kalacak.

    Sporcular odalarında kapıları kilitli olarak oturmaktadırlar.

    8 Mayıs 1950 tarihli Milliyet gazetesinden