Türkiye Cumhuriyetinin ilk ulusal futbol birinciliği, diğer branşlarla birlikte 1924 yılında düzenlendi. 100. yılı idrak ettiğimiz Eylül ayı boyunca konumuz bu organizasyon olacak. Huzurlarınızda 1924 Türkiye Şampiyonluğu XI
Harbiye Kulübü Türkiye Futbol Şampiyonluğunu Almış ve Kongre de Dün Mesaisini Bitirmiştir.
Cuma günü müsabakaların en ehemmiyetli ve en güzeli pek kalabalık ve gençlerimizin takdirkârı bir halk huzurunda hitama erdi. Harbiyelilerle Bahriyelilerin memleketimizin bu iki müdafaa uzvunun karşı karşıya kalışı sahada bulunanlara daha başka bir heyecan veriyordu. Bu iki müdafaa-i milliye unsuru tam bir centilmen ruhuyla çarpıştılar. Bilhassa oyunun hitamında Bahriyelilerle Harbiyelilerin galip ve mağlup değil, iki samimi mücadeleci şeklinde yekdiğerine sarılarak sahayı yekdiğerine takdir nidaları, o kuvvetli: “Şa, Şa”larla inletmeleri çok iyi bir tesir bıraktı. Harbiye bütün zenaati, bütün kudreti ile Türkiye Şampiyonluğunu kazanmıştır.
Fakat birinci kısımda berabere kalan, ikinci kısımda en kıymetli oyuncuların bulunmamasının tesiri olduğu şüphesiz bulunan Bahriyeliler de bu takdire sezadırlar. Harbiyelileri candan tebrik eder ve Bahriyelilerimize de önümüzdeki sene daha mücehhez olarak gelecekleri kanaatini beslediğimizi izhar ederiz.
Tafsilatını spor muhabirimiz aşağıda vermektedir. Şimdi, dünkü kongre ve intihabat neticesine geçiyoruz.
Kongre Neticesi ve İntihabat
Cuması gece saat üçe kadar kongre devam etti. Zaten vakit geç olmasından dolayı dün sabah tekrar saat on birde müzakereye başlandı. Ve heyet-i müttehide intihabatı icra edildi. On heyet-i müttehidenin reisleri ve reis-i sanileri şu zevattır:
Hokey: 91 (Saib Servet Bey) – 180 (İsmail Hakkı Bey)
Boks: 72 (Kemal Ragıp Bey) – 57 (Suphi Bey)
Futbol: 103 (Yusuf Ziya Bey) – 88 (Hamdi Bey)
Atletizm: 81 (Unvan Bey) – 51 (Burhan Bey)
Bisiklet: 107 (Muvaffak Bey) – 98 (Hüsnü Bey)
Güreş: 68 (Burhanettin Bey) – 76 (Seyfi Ziya Bey)
Tenis: 87 (Sürur Bey) – 60 (Tevfik Bey)
Denizcilik: 95 (Ferit Bey) – 91 (Faris Bey)
Gülle 74 (Ahmet Bey) – 71 (Şevki Bey)
Eskrim: 56 (Ömer Lütfi Bey) – 53 (Fuat Bey)
Bu intihabattan sonra birçok takrirler okundu. Bu takrirler arasında sporculara geceli gündüzlü kongreye riyaset eden Adliye Vekili Necati Bey’e teşekkür ettiler. Necati Bey de kısaca bir nutuk irad ettiler:
“Türkiye cumhuriyeti kuvvetlidir. Çünkü kuvvetli uzuvlara istinat eder. Türkiye cumhuriyeti samimidir. Çünkü samimi kalplerin içinde yaşar. Türkiye cumhuriyeti ebedi bir hayata maliktir. Çünkü kendisine ebedi bir hayat mev’ûd olan Türk milletinin arzu ve iradesinin bir ifadesidir” dediler.
Bu nutuk üzerine kongre azaları Türkiye cumhuriyeti ve onun reisi ve başvekili şerefine yaşa diye bağırarak kongreye nihayet verildi.
Necati Bey hakkında verilen takrir suretidir:
“Eskiden beri spora ve sporculara karşı muavenet ve müzaheretiyle temayüz eden Adliye Vekili muhteremi Necati Beyefendi kongrece kendilerine teklif ve tevdi olunacak riyaseti bilakabul kongrenin devam ettiği müddet zarfında geceli gündüzlü çalışmak ve riyaseti bitaraflık ve büyük bir vukuf ve maharet ve nezaketle idare etmek suretiyle idmancıların kalplerini kazanmış olduğundan bu faaliyetlerine binaen kongre azaları kendilerine teşekkür ederler”
Cuma günü spor sahasında kıymetli bir muallim ve sporcumuz süvari kaymakamı Mazhar Bey bunca meşakkat, bunca mesaiye rağmen herkesi teşvik eden güzel adelâtı ve pürüzsüz vücuduyla herkesin takdirine mazhar oldu.
Bu kıymetli muallimimizi görmek gibi büyük bir zevk tasavvur olunamazdı. Bundan en ziyade istifade eden en eski sporcumuz Faik Bey oldu. Ve her bir harekette bir (spor darbımeseli) icat etmek suretiyle “barfiks” hakkında tam bir propagandacılık yaptı.
Dün de Mazhar Bey’in Türkiye jimnastik şampiyonluğu hakkında kongreye bir takrir verilmiş ve bu takrir ekseriyeti azime ve alkışlarla kabul olunmuştur. Beşiktaş kulübü Urfa Gençlerbirliği İdman Yurdu, Maraş Ermeydanı müessisi Kaymakam Mazhar Bey, Türkiye jimnastik şampiyonudur.
Harbiye Türkiye Futbol Şampiyonu
Cuma günü finale (sona) kalan Harbiye ve Bahriye takımları karşılaştılar. Bahriye en kıymetli oyuncularından Rıza Bey’den mahrumdu. Harbiye aynı takımdı. İlk haftaymda Harbiye rüzgâr altına düştü ve Bahriye’nin birçok tehlikeli hücumlarına maruz kaldıysa da gol olmadı. Bu kısımda Bahriye bir penaltıyı kaçırdı.
İkinci haftaymda her iki takım da onar kişi olarak oyuna devam ettiler. Harbiye’den bir oyuncu hakemin ihtarına rağmen pek şedit oynadığından hakeme itiraz ettiğinden çıkarılmıştı.
Bu partide Harbiye penaltıdan ilk sayıyı yaptı, bunu Kemal Bey’in pek nefis ikinci golü takip etti.
Bahriye bu partide bir penaltı daha kaçırdı. Üçüncü golden sonra Bahriye güzel bir hücumla Harbiye kalesine kadar sokuldu. Fakat iki penaltıyı kaçıran muhacimlerinde bugün büyük bir talihsizlik vardı. Hüsnü Bey kaleye üç metreye kadar yaklaştığı halde topu auta attı ve oyun sıfıra karşı üç golle, Harbiye’nin zaferiyle nihayet buldu.
Oyun heyeti umumiyesiyle çok heyecanlı ve muntazam oldu. Harbiye bilhassa üçüncü golden sonra teknik olmaya başladılar. Eğer oyun biraz daha az faulle icra edilmiş olsa idi, bittabi daha zevkli olacaktı. Yusuf Ziya Bey de birçok faulleri görmemeye mecbur olarak Harbiye’den Hıfzı Bey’in “Penaltı, ofsayd, faul” gibi sözleri tesir altında çok kaldı. Bu hal insana Hıfzı Bey’in hakem muavini olduğu zannını veriyordu.
Şu halde Türkiye futbol birincisi Harbiye takımı, ikincisi de Bahriye (Efrad-ı Cedide Mektebi), üçüncü de Ankara (Turan-Anadolu Sanatkaran Gücü) olmuş oldular.
Her üçünü de hararetle tebrik ederim.
Ben burada yeni merkezi umumi ve heyet-i müttehidelerden bir şey rica edeceğim. Türkiye birinciliği müsabakalarına iştirak eden bütün mıntıkaların netayic-i umumiyeye nazaran kazandıkları puanların neşri. Bu hem buradaki müsabakaların hülasası olacak ve hem de enzâr-ı umumiyede hangi mıntıkanın en çok muvaffak olduğu tezahür etmiş olacaktır.
Türkiye birinciliklerini kazanan idmancıların ve bu müsabakaların netayic ve hülasasını yarınki nüshamızda karilerimize arz edeceğiz. (Azizoğlu)
Sporcularımız ve Başvekilimiz
Dün yine Başvekil İsmet Paşa hazretleri, sporcularımızı bizzat istasyonda teşyi etmişler ve her kulübe ayrı ayrı iltifatta bulunarak gençliği teşci eylemişlerdir. İsmet Paşa hazretleri kulüp reislerini ve muallimlerini tebrik ediyor ve ellerini iki eliyle çok samimi surette sıkıyor, okşuyordu. Beşiktaşlılara çok takdiratta bulunmuşlar, Harbiye kulübüne iltifatta bulunmuşlardır. Harbiyeliler beraberce fotoğraf alınmasını rica etmişler, Paşa hazretleri memnuniyetle icabet etmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk ulusal futbol birinciliği, diğer branşlarla birlikte 1924 yılında düzenlendi. 100. yılı idrak ettiğimiz Eylül ayı boyunca konumuz bu organizasyon olacak. Huzurlarınızda 1924 Türkiye Şampiyonluğu X
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın dördüncü kongresi dün saat ikiyi yirmi dakika geçerek Reis Vekili Edip Servet Bey’in riyasetinde içtima eyledi.
Kongre murahhaslarının tayin-i esami suretiyle 93 mevcudiye binaen nisab-ı ekseriyet mevcut olduğundan celse küşat edildi.
Ruzname-i müzakerat kıraat olundu ve bu sırada Reis Necati Beyefendi kongreyi teşrif eylediklerinden makam-ı riyaset kendilerine terk edildi.
Dün en ziyade kongreyi işgal eden mesele evvelki gün bayrak müsabakasında maalesef vaki olan bir hadise oldu. Meselenin leh ve aleyhinde pek çok sözler söylendi, aza, bu sırada o kadar yorgun gözüküyordu ki her halde ___ ___ yardım emeliyle olsa olacak; çünkü başka suretle tefsir edilemez, şişmanlığından sporcu, kös bıyıklarından ___ bir zat olduğu kanaatini veren azadan biri müseccel ve Türkçe olmasına rağmen her halde Türkçe olmayan uzun nutkunu irad ile bir çare-i hal göstermek istedi. Filhakika bu nutuk lazım gelen tesiri yaptı, herkes biraz gülümsedi. Bazıları başka bir lisanla tekellüm edildiğinden bahsetti.
Maarif Vekili beyefendinin mukarrer beyanatları ve Reis Necati Beyefendinin bu uzun münakaşayı büyük bir kiyasetle idareleri neticesi olarak mesele halledildi. Evvelki gün ufak vakaya sebep olan sporcunun şahsına ait olmak üzere diğer idmancıların kongreye kabul edilmesine karar verilmek suretiyle mesele bertaraf edildi.
Dün kongre bervechiati mevadı taht-ı karara aldı.
Lüzumu kadar muvazzaf memur istihdam edilmek üzere mıntıka azasının ve merkez-i umuminin Ankara’ya nakli müttefikan.
Futbol, atletizm, güreş, bisiklet heyet-i müttehidelerinin İstanbul’da ibkası.
Bisiklet heyet-i müttehidesinin teşkili kabulüne,
Boks heyet-i müttehidesinin ayrıca teşkilinin kabulüne,
Tenis, voleybol, basketbol heyet-i müttehidelerinin İzmir’de teşkili. (Bu hususta İzmir murahhaslarının istimaı lazım ve halbuki İzmir murahhasları kongrede mevcut olmadıklarından bir takrir verilmiştir. Bu sırada Reis Necati Bey İzmir kulüplerinden birine mensup olduğundan belki bitaraflığını muhafaza edemeyeceğini beyan ile riyaset mevkini terk ederek reis vekili Saib Servet Bey makam-ı riyasete geçmiş ve müzakerata devam olunmuştur.) Birçok müzakere ve münakaşadan sonra, atletizm birlik heyetinin verdiği karar feshedilerek İzmir’de bir tenis heyet-i müttehidesinin teşkilinin kabulüne,
Deniz heyet-i müttehidesinin İstanbul’da teşkiline,
Heyet-i müttehidelerin 1928 olimpiyat hazırlıklarına şimdiden başlamaları ve 931 kongresine bu mesaiye dair rapor vermeleri ve milli olimpiyat cemiyetiyle teşriki mesaiye,
Mıntıkalarda muvazzaf idare memuru ve kâtip istihdamı meselesinin nizamname encümenine havalesine,
Celseye yedide nihayet verildi, bugün saat onda içtima kararlaştı.
Türkiye Birinciliği Müsabakaları
Bahriye İki Golle Ankara’ya Galip Geldi
Dün Ankara (Turan Anadolu Sanatkaran Gücü) ile Bahriye (Efrad-ı Cedide) karşılaştılar. Evvelki tenkitlerimizde söylediğimizi bugünkü müsabaka da ispat etmiştir. Biz muhtelif takımların oyun tarzlarını oyuncularının kabiliyetini nazarı dikkate alarak “Bahriye Harbiye ile düşmediği takdirde finale, bu iki askeri takımın kalacağını” söylemiştik.
Ankara müdafaa hattında Abdülkadir Bey’den mahrum olmasına rağmen şimdiye kadar yaptığı müsabakalarından her halde daha mükemmel ve muntazam oynamıştır. Her zaman dediğimiz gibi galebe biraz daha talih meselesidir, bazı mağluplar galiplerinden daha yüksek bir mevkie, manevi galibiyet şerefine mazhar olurlar. İşte Turan dünkü müsabakasında mağlup olmasına rağmen büyük bir mevki ve takdir kazanmıştır.
Oyun ilk yirmi dakikasında iki tarafın mütemadi hücumları ile geçti. Buna mukabil Ankara’da bilhassa merkez muhacim Vecihi Bey’in acelesi yüzünden iki golü kazanamadı.
Neticede Bahriye, Rıza Bey’in Ankara müdafilerini çalımla geçerek iki nefis gol yaparak evvelce kaçırdığı golleri telafi etti. Ankara’dan Hasan Bey rahatsızlığına rağmen cidden çok mükemmel oynadı. Her iki tarafın muhacim hattı arasında iyi bir anlaşma olduğunu gösterdi. Yalnız Ankara’nın sol muhacimi katiyen ifa-i vazife edemedi.
Cuma günü Harbiye-Bahriye müsabakasını büyük bir lezzetle seyredeceğiz. Bu suretle Türkiye Futbol Birincisi taayyün etmiş olacaktır. Evvelce de söylediğimiz veçhile Harbiye, bu birinciliği her halde muhafaza edecektir.
Fakat Bahriye de ilk on beş yirmi dakika esnasında bir gol yaparak, müdafaasına Hüsnü Bey’i alarak dört muavin ile oyuna devam ederse nispeten zayıf bir ihtimalle galip gelebilirler. Fakat bu biraz hakikaten baid olmakla beraber ihtimal dâhilinde de görülür.
Üçüncülük için de Ankara-İzmir çarpışacaktır. Ankara bugünkü oyunu İzmir’e karşı oynarsa galip geleceğine şüphe yoktur. Aynı günde bir de mütekait oyuncular arasında bir futbol müsabakasının icrası muhtemeldir. (Azizoğlu)
Türkiye Cumhuriyetinin ilk ulusal futbol birinciliği, diğer branşlarla birlikte 1924 yılında düzenlendi. 100. yılı idrak ettiğimiz Eylül ayı boyunca konumuz bu organizasyon olacak. Huzurlarınızda 1924 Türkiye Şampiyonluğu IX
Dün İstasyonda İsmet Paşa Hazretlerinin İltifatlarına Mazhar Olmuşlardır.
Adapazarı, Eskişehir ve Konya idmancıları dünkü trenle şehrimizden gitmişlerdir.
Sporcular hareketlerinden evvel, istasyonda bulunan başvekil İsmet Paşa hazretlerine takdim edilmişlerdir. İsmet Paşa hazretleri idmancıların birer birer ellerini sıkmışlar, son müsabakalarda kaçıncı olduklarını ayrı ayrı kendilerine sormuşlardır. Trenin hareket zamanı yaklaştığı zaman Paşa hazretleri sporculara muvaffakıyet ve hayırlı seyahat temenni etmiştir. Sporcular Paşa hazretleri şerefine üç defa yaşa diye bağırmışlardır.
Dün İcra Edilen Mühim Bir Maç
Harbiyeliler İzmirlileri de Yendiler
9 Eylül Salı
Bugün futbol müsabakalarının en mühimlerinden birisi daha yapıldı. Harbiye-İzmir (Altay) çarpıştılar. Evvelki tenkidimizde söylediğimiz veçhile Beşiktaş’ı mağlup eden Harbiye’nin diğer kalan mıntıkaların hiçbirine mağlup olması bizde madden mümkün değildir. Bugünkü müsabaka da netice itibariyle bizi tasdik etti.
Beşte Harbiye takımı, onu müteakip İzmir alkışlar arasında sahaya çıktı. İlk haftaymda güneş altına düşen Harbiye İzmir’e hâkim olduğunu göstermeye başladı.
Bugün Harbiye biraz daha akıllı ve ilmi oynuyordu. İlk golü kalecinin topu elinden düşürmesiyle Harbiye kazandı. İkinci gol kalecinin yere yuvarlanarak topu elinden bırakması neticesi oldu. Burada ufak bir şey söylemek isterim. Bazı oyuncular bunu (ofsayd) addetmeye yeltendi. Bunlara karşı “top hizasında ve topun gerisinde bulunan hiçbir oyuncuya ofsayd olmaz” kaydını söylemekliğime müsaade edilmesini rica ederim. Zaten bizde anlayan ve anlamayan her vaziyette bir “ofsayd” kelimesini sarf ediyor. Hâlbuki düşünülmüyor ki ofsayd oyuncunun son vaziyetine değil, topun son oynandığı vaziyete göre verilebilir. Üçüncü gol Kemal Bey tarafından pek nefis bir surette ve cidden takdire seza bir halde yapılmıştır.
İkinci haftaymda İzmir kendisini biraz daha toparlamasına rağmen oyunun sıfıra karşı üç golle nihayet bulmasına mani olamadı. Bugün Harbiye takımı evvelki müsabakalarına nazaran daha mazbut ve iyi bir oyun gösterdi. Filhakika bunu fevkalade addetmez isek de nispeten evvelki iki müsabakalara nazaran daha anlayışlı bir surette oynandığı gayrikabili inkârdır. Yalnız iki taraf da biraz daha faulsüz oynamış olsa idiler, seyirciler için daha zevkli ve neşeli olacağı tabii idi. Harbiyeli kardeşlerimi tebrik ederim.
Hakem Necmi Bey oyuncuların sözlerine pek çok kapılıyor. En iyi hakem olarak birkaç müsabakası hasebiyle takdir ettiğim Necmi Bey’in bu hususta biraz daha dikkatli bulunması bittabi çok şayan-ı temennidir.
Atletik müsabakalarına gelince: Yüksek atlamada Bahriye (Efrad-ı Cedidesinden) Feridun Bey 1.51 ile birinci, İzmir (Altınordu’dan) Sait Bey ikinci gelmiştir. Kurs (dik) atmada (Hilal’den) Ekrem Bey 31,24 metre ile birinci, Bahriye mıntıkasından Hüsnü Bey ikinci olmuşlardır.
(5000) metre bisiklet ve mukavemet müsabakasında İstanbul (Nişantaşı’ndan) Cavid Bey 2 saat 1 dakikada birinci olmuştur.
Birinci parti bayrak yarışını İstanbul Galatasaray birinci, Karesi ikinci olmuştur. Burada bir, iki noktaya sporcularımızın nazarı dikkatini celp etmek isterim. Bazı sporcularımız, buradaki içtimaın maksad-ı asliyesinin ne olduğunu takdirden çok başka fikirlerde olduğunu görüyor ve bu hareketleriyle müteessir oluyoruz. Bu hususta bütün seyircilerin benimle hemfikir olduğunu zannederim. Burada Türkiye birinciliğinin tayininden ziyade istihdaf edilen bir gaye vardır: Bütün mıntıka sporcularını yekdiğerine tanıtmak ve onlar arasında en samimi his ve meveddetin husulünü temin etmektir.
Eğer bazı arkadaşlar bunu takdirden aciz ise eseften başka diyecek bir şey yoktur. Her sporcu her şeyden evvel kendisine nezahet ve nezaketi rehber-i ittihaz edeceğine şüphe yoktur. Her idmancı hakem heyeti mevkiini işgal eden arkadaşların ancak kendi muvaffakıyetleriyle o mevkie geldiğini takdir ederek, onların şerefine tecavüz etmemesi lazım gelir. Sporculukta itiraz ve haksızlığa karşı isyan bir idmancının tabii bir hakkıdır. Fakat bu sokak aralarında cereyan eden sahneyi andırırsa, bilmem ki bunu nasıl tasvir etmelidir. Spor sahasında bir haksızlığa maruz kalan idmancı –cemi veya ferdi– Türkiye Atletizm Birliği nezdinde her türlü hakk-ı itiraza malik iken, sahada bütün seyircileri spordan soğutacak surette (yuha) diye bağırmak sporculuk ile gayrikabil-i telif olduğu gibi, sporculuğu bu şekilde telakki edenlerin, pek nezih olarak muhafazasına çalıştığımız spor sahasından teb’idini istilzam edecek bir hal olduğuna şüphe yoktur. Bir sporcu her zaman nezih olmalı ve nezaketten ayrılmamalıdır. Bunu takdir etmeyenlere ben yalnız teessüfle mukabele ederim. Bugün Bahriye ile Ankara futbol takımları çarpışacaktır. (Azizoğlu)
Türkiye Cumhuriyetinin ilk ulusal futbol birinciliği, diğer branşlarla birlikte 1924 yılında düzenlendi. 100. yılı idrak ettiğimiz Eylül ayı boyunca konumuz bu organizasyon olacak. Huzurlarınızda 1924 Türkiye Şampiyonluğu VII
Beş buçukta Bahriye ve Edirne takımları alkışlar arasında sahaya çıktılar. İlk haftaymda hâkimiyeti tamamıyla Edirne almış gibi idi. Top nadiren Edirne kalesine geliyor ve ekseriya Bahriye kalesi önünde dolaşıyordu. Bahriye aleyhine verilen bir penaltıyı Edirneliler ve Edirne aleyhine olanı da Bahriyeliler kaçırdı. Birinci sınıf oyunculara malik takımların penaltı kaçırması şayan-ı af değildir. İkinci haftaymda hâkimiyet yavaş yavaş Bahriye lehine değişmeye başladı. Edirnelilerde yorgunluk başladı, nihayet Bahriye bir golle galibiyeti temin etti. Hakem Necmi Bey bugün hakkıyla ifa-i vazife edemedi. Bunun da başlıca sebebi hiç şüphesiz seyircilerin oyuna fazlasıyla bağırarak müdahalesidir. Sükûnetle seyredilen bir oyun hem seyredene ve hem de oyunculara daha zevkli ve neşeli anlar yaşatacağına şüphe yoktur. Edirne kalecisiyle sağ açıkları cidden çok güzel oynadılar. Bilhassa kaleci en tehlikeli zamanlarda ani kararlarla birçok sayıları kurtardı. Kendisini herkes gibi ben de samimiyetle tebrik ederim.
7 Eylül Cumartesi
Bugün sabahleyin İzmir (Altay) ile Kocaeli (Adapazarı) çarpıştılar. Hakem Hamdi Emin Bey idi. Antalya’ya karşı suhuletle üç gol temin eden Adapazarı beş golle mağlup oldu. Hakem Hamdi Emin Bey Adapazarı lehine iki penaltı kaçırdı. Mahaza esasen hiçbir hakem her şeyi tamamıyla göremez. Yan hakemleri, orta hakeme yardım etmedikçe orta hakemlerinden bazı hataların sudur-ı muhakkak bilmelidir.
Öğleden sonra dörtte Harbiye ve İstanbul şampiyonu Beşiktaş meydana çıktı. Harbiye rüzgar altında olmasına rağmen oyuna hâkimdi. İlk haftaym bütün gayretlere rağmen sıfırla neticelendi. İkinci haftaymda Harbiye serbest vuruştan Muhtar Bey’in vuruşuyla ve Beşiktaş kalecisinin acelesi neticesi bir gol kazandılar. Birinci sınıf bir kaleci çok iyi bilirler ki taç atarken faul olursa buradan çekilecek frikik kimseye değmeden gol olmaz. Ben birçoklarının medhine rağmen Sadrettin Bey’i bu hatasından asla affedemem. Bilhassa Türkiye birinciliği müsabakasında, Beşiktaş kendi lehine verilen bir penaltıyı da kaçırdı. Biz yegâne şefimiz Refik Bey’in bu penaltıyı da bütün kuvvetiyle yüksekten auta atmasını değil, şairane bir surette –Galatasaray’a olduğu ve söylediği gibi- gole tahvilini beklerdik.
Neticede beklendiği gibi Kemal Bey’in nefis bir golüyle Harbiye iki golle galip geldi.
Ben, bu oyunda teknik itibariyle bir fevkaladelik görmedim, dersem her iki takım da hiddet etmesin. Yalnız müdafi ve muavinler cidden çok muvaffak oldular. Kaleci Cavit Bey’in Ankara’dan ayrıldıktan sonra pek çok yükseldiğini görüyoruz. Kendisini candan tebrik ederim. Bu oyundan Türkiye Şampiyonu hemen taayyün etmiş demektir. Hiç şüphesiz Harbiye bu birinciliği gürbüz ve çevik ve azami fedakârlığa malik idmancıları ile kimseye vermeyecektir. Zaten biz de bunu başka mıntıkaların alamayacağını zannederiz. Yalnız bakalım finale kim kalacak. Dömifinalde Harbiye’nin karşısına Bahriye düşmezse finalin bu iki askeri mıntıka arasında olacağını katiyen ümit edebiliriz.
Ankara Turan Anadolu Sanatkaran Gücü şedit ve pek çok tehlikeli anlar geçirdikten sonra Hidayet Bey’in cidden nefis bir fazla sayısı ile bire karşı iki sayı ile Konya’ya galip geldi.
Ankara müsabakalarda şansını inkâr etmek muvafık olamaz. İlk haftaymda rüzgâr üstünde kalan Turan ikinci haftaymda rüzgârın tebdiliyle yine rüzgâr üstünde kaldı. Konya Ankara’dan her halde daha muntazam ve iyi futbol oynadı. Fakat evvelce de söylediğimiz gibi futbol müsabakasında talihin pek büyük rol oynadığı gayrikabil-i inkârdır. Hakem Yusuf Ziya Bey yan hakemlerinden birisinin fuzuli tesirleri altında çok kaldı.
Atletizm müsabakalarına gelince:
İki yüz metre sürat koşusunun birinci tertibinde 35 saniyede İstanbul (Galatasaray’dan) Rauf Bey birinci, ikinciliği 36 saniye ile Ankara mıntıkası (Muhafızgücü’nden) Kadir Çavuş aldı. İkinci tertipte 36,5-2 saniyede Bahriye’den Zeki Halim Bey birinci, 38 saniyede Kocaeli (İdman Yurdu’ndan) Nurettin Bey oldular. Bu müsabaka finalinin icrası başka bir güne talik eyledi.
(400) metre müsabakasında İstanbul (Süleymaniye’den) Ali Bey 57,5-4 saniyede birinci, İzmir (Altınordu’dan) Suphi Bey (58,5-3)de ikinci geldiler.
(1000) metre bisiklet sürat müsabakasında İstanbul (Nişantaşı’ndan) Cavid Bey 5-2, 1,55’de birinci geldi.
Yarın (100) metre sürat koşusu icra edilerek Rauf ve Said Beylerden dolayı hâsıl olan iştibah da hal edilmiş bulunacaktır.
Dün gece milli bahçede yapılan güreş müsabakalarında Kocaeli’den Şeref Bey hükmen, İstanbul’dan Niyazi Bey’e mağlup oldu. Hafif sıklet müsabakasında İstanbul’dan Mazhar Bey 1,55’de Ankara mıntıkasından İbrahim Bey’i mağlup etti.
Orta sıklet müsabakasında İstanbul’dan Necati Bey, Bahriye’den İbrahim Bey’i 3,27’de mağlup etti. Orta siklette Harbiye mıntıkasından Tayyar Bey 43 saniyede Ankara’dan Ramazan Efendi’yi mağlup etti. (Aziz oğlu)
Kongre Müzakeratı
İdman Cemiyetleri İttifakı Kongresi İkinci İçtimaına Ait Tafsilat
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı umumi kongresinin ikinci içtimaı dün dokuzda akdetmesi mukarrer olduğu halde on buçuğa kadar bir türlü küşat edilememiş ve nihayet reis vekili ancak onu kırk beş geçe celseyi açabildi.
Reis Vekili Sabit Servet Bey; “Umum murahhaslar adedinin “161” olmasına rağmen divan-ı riyaset kalemine şimdiye kadar “115” murahhas ismini kaydettirmiş ve ekseriyet hâsıl olmakla kongrenin ikinci içtimaı birinci celsesini küşat ediyorum” diye başlayarak kongrenin zabıtlarını temin etmek üzere ne yolda çalışılacağını izah etti. Zaptın temin-i ifası, suret-i hali divan-ı riyasete ait olması lazım gelirken birçok zevat hitabelerde bulundu. Neticede, zabıt işleriyle meşgul olmak üzere icap edenlerin tavzifi hususunda divan-ı riyasetin mezun ve salahiyettar bulunmasına karar verildi.
Murahhasların Vezaifi
Bade Reis Vekili Bey’in işaretiyle Kâtip Emin Ali Bey; bilcümle menatıkın isimleri ile gönderdikleri murahhasların adedini okudu ve Adana (3), Ankara (11), Eskişehir (4), İstanbul (43), Bahriye (8), Canik (2), Trabzon (1), Karesi (6), Antalya (4), Edirne (11), İzmir (9), İzmit (5), Bursa (6), Harbiye (12), Konya (6), Atletizm (13), Güreş (6), Futbol (13), Bisiklet (6) ki ceman (161) murahhas olduğu zikredildi.
Bütün murahhasların ayrı ayrı isimlerinin kıraatiyle, vesika ve mazbatalarının tetkiki fikriyle heyet-i umumiyesinin birden kabulü fikri hayli münakaşayı intaç etti.
Emin Ali Bey: Divan-ı riyaset salahiyetnameleri ve imzaları birer birer tetkik etmiştir. Şayan-ı dikkat ve iştibah hiçbir nokta görememiştir. Yalnız atletizm heyet-i müttehideleri hakkında beyan-ı mütalaa olunsun. Bunlardan mesela bisiklet heyet-i müttehidesi de murahhas göndermiştir. O heyet-i müttehide müşkül müdür değil midir? Heyet-i aliyeleri teemmül buyursun. Bilahare murahhaslar da kongrede bulunup bulunamayacağı meselesi mevzubahis olsun- sözleri kongrede gürültüyü mucip oldu. Yeniden yeniye efkâr kargaşalığı husule geldi ve iş uzadı. Kongrenin hemen kararını vermesini, yeniden tetkikat icrasını talep edenler çoğaldı. Malul mazbatalar varsa onlara bakalım diyenler belirdi.
Divan-ı riyaset mazbataları tetkik etmiştir. Malul olan vesaik varsa heyet-i umumiyeye o zaman arz olunsun mahiyetinde olan tekalif ekseriyetle kabul edilmesini müteakip reis vekili divan-ı riyasetin tetkik ettiği vesaik içinde şahsa müteallik hiçbir malul vesika olmadığını izah ile yalnız şahsa taalluk etmeyen ve fakat divan-ı riyasetin tereddüt ettiği bir şey vardır. O da nizamda tesadüf edilmeyen “Bisiklet Heyet-i İzhariyesi” namına vesaikin mevcudiyetidir. İşte bunu heyet-i aliyenize arz etmek istiyorum diyerek mezkur heyet-i müttehide murahhaslarının vesikalarının kabul ve adem-i kabulünü kongrenin heyet-i umumiyesinin takdirine terk etti.
İşte o zaman gürültü şiddetlendi ve birbirine zıt birçok fikirler peyda oldu. Bisiklet heyet-i muhteremesinin murahhaslarının dışarı çıkması galebe çalacak gibi gözüküyordu. Hemen burada muamelesini ifa ederek teşekkül etsin, kongreye o zaman gelsin diyenler de ekseriyet kazanmak üzere idi. Nihayet:
Bisiklet heyet-i ihzariyesini kabul edeceğiz, fakat muamelatını mıntıkalarla ikmaline kadar bisiklet heyet-i ihzariyesi murahhasları kongreyi terk etmelidirler fikri reye konarak “40” rey kazandı. İkinci zıt bir fikir olan: “Bisiklet heyet-i ihzariyesi kongreye iştirak etmelidir” teklifi de “45” rey aldı. Şu halde mesele halledilmiş mezkûr heyet murahhasları kongreye kabul edilmiş, addolunabilirdi.
Hâlbuki bu böyle olmadan, gürültü ziyadeleşti, mesele bitmedi, olmadı, olamaz sedaları çoğaldı. Kongre artık şeklini kaybetti. Teklifini kaybeden taraf pek taşkınlık yapıyordu. Reis vekili sükûtu teminde çok müşkülata uğradı.
Celsenin küşadında aded-i ara “115” iken şimdi iki tekâlife isabet eden reyler mecmuî “85”dir.
Arada yirmi kadar büyük bir yekûn kaybolmuştur. Reylerin yanlış sayılma ihtimali çok variddir. Çünkü müstenkif yoktur şeklinde verilen bir takrir işi daha ziyade ta’vik etti. Reis vekilinin emriyle divan-ı riyaset kâtipleri murahhasları saymak istediler. Onu bile temin edemediler ve nihayet sahib-i takrir takririni geri aldı, aza sayılmaktan vazgeçti, bisiklet heyet-i müttehidesi de murahhas olarak kongrede kaldı.
Dün her mesele kongrede uzun uzun münakaşalara sebebiyet verdi. Bunlardan birisi de müteaddit takrirlerden sonra vekâletin bila-nefs hazır bulunmadan da muteber olması fikrinin reye konması idi. Bu rey de “60”ı kazandı. “Vekâletin muteber olabilmesi kongrede iptidaren hazır bulunması lazım geldiği fikri “35” rey ancak alabildi. Reis vekili ile beraber aded-i ârâyı Emin Ali Bey de sayıyordu. Vazifesi olmadığı halde “Ekaliyet!..” diye bir kelime fırlattı. Celse çığırından çıktı. Kaybeden taraf bu kelimeyi hakaret telakki etti. Gürültü büyüdü, makam-ı riyaset cidden müşkül mevkide kaldı. Reis Vekili Bey’in Emin Ali Bey namına tarziyesi işi güç bela halledebildi. Karesi murahhaslarının bu babda tadil mahiyetinde olan müttefikan imzalı takrirleri nizamname encümenine havale edildi.
Mahmut Bey’in celselerde hazır bulunmayan murahhasların ibate ve iaşeleri hakkındaki tekâlif etrafında birçok mütalaat dermeyan edildi ise de muhavere şeklinde kaldı:
Menatık ve heyet bir mucib-i karar “Nizamname” ve “muamelat ve hesabatı tetkik” encümenlerine murahhaslarını intihap etmiş olduklarını beyanla heyet-i umumiyede karar verildi. Nizamname encümeni azaları bervechiatidir:
Esad Adil Bey (Karesi), Emin Ali Bey (İstanbul), Muvaffak Bey (Bisiklet), Ahmet Fikri Bey (Güreş), Ferit Bey (Eskişehir), Mülazım Nazif Efendi (Harbiye), Ümera Lütfi Efendi (Bahriye), Kenan Efendi (İzmir), Nuri Doğan Efendi (Kocaeli), İbrahim Efendi (Konya), İbrahim Turgut Bey (Ankara), Hamdi Emin Bey (Futbol), Tevfik Bey (Antalya), Nevzat Efendi (Adana), Burhanettin Bey (Atlet), Niyazi Efendi (Canik), Ali Ulvi Bey (Bursa).
Muamelat ve Hesabat Tetkin Encümeni azaları da bervechiatidir:
Binbaşı Fuat Bey (Harbiye), Nurettin Bey (Canik), Süreyya Rıfat Bey (Konya), Tevfik Bey (Antalya), Ferid Bey (Ankara), Hafız Hilmi Efendi (Kocaeli), Danyal Bey (İzmir), Faris Bey (Bahriye), Nafiz Bey (Adana), Kadir Bey (Bursa), Feyzi Bey (Eskişehir), Hasan Basri Bey (Karesi), Ali Seyfi Bey (İstanbul)dur.
Ruzname-i müzakeratın hitamına mebni 12,45 sonra da yarın (bugün) badelzeval ikide kongre üçüncü içtimaını akdetmek üzere celseye nihayet verildi. (Emineddin)
Bugünkü Kongre İçtimaı
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı umumi kongresi riyasetinden: Bugün saat ikide kongre içtimaına devam olunacağından murahhas beylerin teşrifleri.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk ulusal futbol birinciliği, diğer branşlarla birlikte 1924 yılında düzenlendi. 100. yılı idrak ettiğimiz Eylül ayı boyunca konumuz bu organizasyon olacak. Huzurlarınızda 1924 Türkiye Şampiyonluğu V
Dünkü müsabakalarda Konya, Beşiktaş ve Bahriye Efrad-ı Cedide takımları galip gelmişlerdir.
Şehrimize toplanmış olan muhtelif mıntıkalar sporcular arasında birincilik müsabakalarına dün başlanmış ve dünkü futbol müsabakalarında Konya takımı sıfıra karşı üç golle Trabzon İdman Ocağı’na, İstanbul (Beşiktaş) takımı bire karşı altı golle Eskişehir İdman Yurdu’na; Bahriye (Efrad-ı Cedide) takımı sıfıra karşı yedi golle Karesi takımına galip gelmiştir. Ankara (Turan Sanatkaran Gücü) sıfıra karşı iki golle galip gelmiş ise de oyun havanın pek ziyade kararmasına binaen bir çeyreğin tatil edilmiştir. Bu oyunlarla bugünkü müsabakalar hakkında bilahare daha mufassal malumat vereceğiz. Bugün bilhassa en mühim ve kuvvetli mıntıkalar arasında seçme müsabakaları yapılacağı gibi diğer atletik ayırma müsabakaları da yapılacaktır.
Bir Şampiyonun Daveti
İstanbul mıntıkası mümtaz idmancılarından ağırlık kaldırma şampiyonu Cemal Bey bütün sıkletlerdeki ağırlık kaldırma amatörlerini müsabakaya davet etmektedir.
“1959 Öncesi Şampiyonluklar” konusunda, en başından beri “1959 Öncesini İnkar, Devleti İnkardır” noktasında duruyoruz. Aşağıda okuyacağınız Türk Futbolunun İdari Tarihçesi, bu tezimizi kanıtlayan bir derleme olarak tarihe geçiyor.
Gerek Türkiye Futbol Federasyonu’nun kuracağı komisyon, gerek kulüplerimiz ve gerekse araştırmacılar; bu derlemeden istifade ederek, Fenerbahçe Spor Kulübü tarihçilerine dair tezlerin ne denli isabetli olduğunu tahlil etme imkanı bulacaktır.
“İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi” 269 maddelik son nizamname taslağı üzerinde çalışmaya başladı.
“İşte, bu tarihlerde İsviçre’den tahsilden dönen Galatasaray’ın eski futbolcularından Yusuf Ziya Öniş, beraberinde getirdiği İsviçre Spor Teşkilatı nizamnamesini Galatasaray kulübünün 1 numaralı kurucusu Ali Sami Yen, Anadolu kulübünden Burhanettin Felek ve Fenerbahçe kulübü kurucularından Nasuhi Baydar ile beraber tercüme ederek 20 maddelik bir tüzük meydana getirmişlerdir” (San, Ünsi ve Var) “…
“20 maddelik yönetmeliğin yetmeyeceği, “ayrıca kurulması düşünülen teşkilatın yalnız futbol değil, yapılan bütün spor dallarını kapsamasının da ön plana alınmasının zorunlu olduğu anlaşılmıştır.” (Ertuğ)
20 Haziran 1921
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Baron Pierre de Coubertin, Lozan’dan Selim Sırrı Tarcan’a yazdığı mektubunda şöyle diyordu:
“Aziz meslektaşım; Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin son toplantısında Türkiye temsilcisi olarak yeniden aramıza katılmanızı rica etmekle görevlendirildim. Koşullar, görevinizi bir süre kesintiye uğratmış olsa da herkesin belleğinde yer etmiş bulunan kişisel dostluk duygularında hiçbir eksilme olmamıştır. Bu mektubu en içten duygularımla birlikte bunun güvencesi olarak kabul etmenizi rica ederim.”
27 Kasım 1921
İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi’nin Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tüzel kişiliğine esas olacak nizamnamesi Dâhiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı) onayına sunuldu.
İİHM’nin kuruluş amaçları, kısaca, “Türkiye’deki beden eğitimi ve spor işleriyle spor kulüplerine yardım etmek, üye kulüpler arasındaki ilişkileri kurala bağlayıp düzenli-dostça yürümesini sağlamak, yeni sporcuların yetişip yeni kulüplerin kurulmasına önayak olmak, her türlü spor, beden terbiyesi ve idman faaliyetini idare, teşvik, himaye ve tensip ve Türk idmancılığını dâhilde ve hariçte tam salahiyetle temsil etmektir.”
22 Mayıs 1922
İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı adıyla tüzel kişilik kazandı.
İİHM, doğal gelişme süreçleri içinde, tescil işlemlerinin bittiği 22 Mayıs 1922 tarihinde, yerini, Cemiyetler Kanunu’na göre kendisi de tüzel kişi olan ve bu yönüyle Türkiye’nin ilk biçimsel spor yönetimi olarak beliren “federatif” nitelikteki TİCİ’ye bırakmıştır.
25 Haziran 1922
‘Milli Olimpiyat Cemiyeti’ yerine ‘Kaim Cihan Müsabakalarına İştirak Cemiyeti’ kuruldu.
Gerçek anlamda Türkiye’nin ilk ulusal olimpiyat komaitesi olan ve yürürlükteki dernekler hukuku hükümlerine göre özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulan örgütün Reis-i Fahrîsi Şehzade Abdurrahim Efendi, Reis-i Hamîsi Şehzade Ömer Faruk Efendi, Reis-i Aslîsi Ziraat Müdür-ü Umumîsi Hasip Bey, Reis Vekiller Pertev Paşa ve Kemal Paşa, üyeleri Celal ve Dr. Server Kamil Beyler, saymanı Abidin Bey, veznedarı Ahmet Vefik Bey, merkezi İstanbul, faaliyet sahası ise bütün Türkiye olarak belirlendi.
Türkiye’nin 1924 Olimpiyatları’na katılabilmesi için hükümetten istenen yardımın tutar ve gerekçelerini açıklayan ve Ali Sami Yen ile Selim Sırrı Tarcan’ın ortak imzalarını taşıyan mektup için:
“14 Teşrinisani ve 613/110 Numaralı Lütufnameleri ile Talep Olunan Malumatın Berveçh-i Zir Arzı” (TMOK Arşivi)
14 Temmuz 1922
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, Fenerbahçe kulübü binasında ilk toplantısını yaptı. Bu toplantıda ilk heyet-i merkeziye oluşturuldu.
31 Temmuz 1922
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın genel merkez toplantısında cemiyetin ilk başkanı olarak Ali Sami Yen ve öteki Meclis-i İdare üyeleri seçildi.
24 Ağustos 1922
TİCİ Meclis-i İdaresi, geçici atletizm, güreş ve futbol encümenleri (federasyon) oluşturmuş, başkanlıklarına ise sırayla kendi başkan yardımcıları Burhan Felek ve Ali Seyfi’yle, üye Yusuf Ziya Öniş’i getirmiş, encümen üyelerinin de encümen başkanlarınca TİCİ Meclis-i İdare üyeleri arasından seçilmelerini öngörmüştür.
1 Kasım 1922
Türkiye İdman Mecmuası dergisinde yayınlanan bir yazıdan:
“Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesiyle, yalnız İstanbul’da yapılmakta olan spor türlerinin bütün Anadolu’ya yayıldığını, sırasıyla Ankara, İzmir, Rize, Trabzon, Konya, Mersin, Adana, Zonguldak, Sivas, Erzurum, Samsun, Bursa, Balıkesir, Eskişehir, Edirne’de 1922 yılı sonlarında yapılmaya başlandığını öğrenmekteyiz. Bu suretle spor türleri bütün yurtta yayılmakta ve dolayısıyla yalnız İstanbul’un dar bir bölgesi içinde sıkışıp kalarak örgütlenmiş TİCİ’nin genişletilmesi ve bölgeleri içine alacak duruma getirilmesi görüşü çoğunluk kazanmaktadır.” (Çeki – 1 Kasım 1922)
10 Kasım 1922
TİCİ Genel Merkezi, Ekim ayının başında yapması gereken üçüncü toplantısını yaptı.
“Cuma günü Fenerbahçe kulübünde yapılan toplantı beş saatten fazla sürmüştür. Bu toplantının yalnız futbol federasyonunun çalışması konusundaki tartışma ile geçtiğini öğrenmekteyiz. Bu suretle de yalnız bir Futbol Federasyonu kimliği altında çalışmalarını sürdürmektedir.” (Çeki – 1 Kasım 1922)
“İşbu teşkilat-ı umumiyeyi ihzar, ikmal ve tatbik eylemek üzere, en eski idman cemiyetleri murahhasları ve en maruf Türk idman mütehassıs ve muallimlerinin iştirakiyle 1340 (1924) senesi umumi kongresi toplanana kadar umumi kongre salahiyetini haiz” bir Heyet-i İhzariye kuruldu ve eski yönetim kurulunun bu geçici heyet olarak görevde kalması kararlaştırıldı.
Nizamname “Türkiye’nin aksam-ı memalikinde” (Madde 1) örgütlenilmesini öneriyor ve idman mıntıkalarını “memleketin vaziyet-i coğrafiye ve iklimiye, vesait-i nakliye ve teşkilat-ı mülkiyeye göre tefrik edilen hudutlar dahilinde (Madde 4) kuruyordu.
16 Mart 1923
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı yeniden örgütlendi.
13 Nisan 1923
Şehzadebaşı’nda Letafet Apartmanı’nda Kumkapı kulübünde yapılan toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu kuruldu.
21 Mayıs 1923
Cenevre’de yapılan toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu’nın FIFA üyeliği onaylandı.
2 Ocak 1924
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) kararnameleriyle hem “kamu yararı gözeten dernek” statüsü edindi, hem de Türkiye’yi dışarıda temsil etmeye hükümetçe yetkili kılındı.
4 – 12 Eylül 1924
Birinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Harbiye şampiyon oldu.
5 – 12 Eylül 1924
TİCİ 1. Kongresi, Ankara’da Türk Ocağı’nda toplandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk “Hamî” Başkanlığı, Başbakan İsmet İnönü ise “Fahrî” Başkanlığı kabul ettiler.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Kongreye Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Canik (Samsun), Edirne, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Karesi (Balıkesir), Kocaeli, Konya ve Trabzon “şehir” mıntıkaları katılırken, ordu mıntıkalarından Harbiye ve Bahriye de temsilci göndermişti.
Federasyonların kuruluş ve ikamet kararları alındı. İşbu Federasyonların 1928 Olimpiyatları hazırlığına şimdiden başlaması kararlaştırıldı. Yeni bölgeler kuruldu ve her sene Türkiye birincilik müsabakalarının farklı yerlerde düzenlenmesi kararı verildi.
18 – 20 Eylül 1925
TİCİ 2. Kongresi, Ankara’da Belediye Salonu’nda toplandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk “Hamî” Başkanlığı, Başbakan İsmet İnönü ise “Fahrî” Başkanlığı kabul ettiler.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Açılış konuşmasını yapan Başbakan İsmet Paşa “Memleketimizde spor teşebbüsü henüz sizin idare etmekte olduğunuz son şekliyle birkaç senelik teşebbüs olmakla beraber az zamanda kat ettiğimiz mesafeler bu işi hususi teşebbüslerin hevesleri için vücuda getirdikleri ve mesul oldukları bir teşkilat haricine çıkarmış, memleketin hayat-ı umumiyesinde bütün mücadelâtında onu bir mevki sahibi etmiştir.” dedi.
Türkiye birinciliklerinin bir arada olmayıp spor mevsimine göre yapılması kabul edildi.
28 Eylül – 1 Ekim 1926
TİCİ 3. Kongresi, Ankara’da toplandı.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Kongrenin açış konuşmasını yapan İsmet Paşa, TİCİ “yöneticileri ve kongre üyelerine, mıntıkaların ve federasyonların şikâyetlerinin yersiz olduğunu, her şeyin hükümetten beklenmemesi gerektiğini, hükümetin spora maddi-manevi desteğini verdiğini, hükümetin spor teşkilatına verdiği önem ve saygı derecesini kendilerinin de gösterdiği zaman daha iyi neticeler elde edileceğini, çünkü gençliğin Türk milletinin istikbali olduğunu bunun için çalışmalarda ciddi ve disiplinli olunması gerektiğini” belirtti.
TİCİ’nin kongre temsilci heyetini kabul eden ve onlara oldukça uzun bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ise sözlerini şöyle bitiriyordu:
“Sizi bana gönderen hassas insanlardan mürekkep gençlik cevvaliyetiyle vatan ve milliyet aşkıyla hal-i feveranda bulunan kongrenize teşekkür ederim. Sizi avdet ederken Türkiye İdman Cemiyetleri İttihadı’nın teşkiline badi bütün insanların güzel niyetlerine ve baria muvaffakiyetlerine müteşekkir olarak selamlarım. Sözlerimde işaret ettiğim ciddi muvaffakiyatı bana, hükümet-i cumhuriye ve cumhuriyetin sahib-i aslisi ve murakıbı olan büyük Türk milletine fiilen gösterebileceğiniz zamana büyük Türk milleti namına muntazır olduğum sözlerini son sözlerim olarak söylerim.”
2 – 10 Eylül 1927
İkinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Muhafızgücü şampiyon oldu.
6 – 9 Eylül 1927
TİCİ 4. Kongresi, Ankara’da Halk Fırkası merkezinde toplandı.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey; “spor faaliyetlerinin federasyon suretiyle teşekkülünü ve bir program dâhilinde faaliyet yapılmasını arzu ettiklerini, sporun memleketin hayati mesele olduğunu, Türk sporculuğunun diğer yıllara nazaran çok ilerleme gösterdiğini ve bu kongrenin eğitim, ordu, bahriye ve spor teşkilatlarıyla meşgul olacağı için diğer kongrelerden daha büyük önem arz ettiğini” belirtti.
Bu kongrede nizamname değişikliğiyle, umumî kongrelerin bir yerine iki yılda bir toplanması, mahallî ve millî şampiyonlarla, heyet reislerinin müsabakaları ücretsiz izlemeleri hükme bağlandı.
21 Mayıs 1928
1246 sayılı “Türkiye’de Gençlik Teşkilatlarının Türk Vatandaşlarına Hasrı Hakkında Kanun” Resmî Gazete’de yayınlandı.
Kanun metni şu şekildeydi:
Madde 1) Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde gerek mekteplerde ve gerek mektep haricinde izcilik, keşşaflık, boyskotluk veya diğer nam ve unvan altında izcilik teşkilatı vücuda getirmek hakkı münhasıran Türk vatandaşlarına aittir.
Madde 2) Birinci maddede zikredilen teşkilatı ecnebiler vücuda getiremeyeceği gibi bu kabil teşkilata ecnebi gençler dâhil olamazlar.
Madde 3) Türk vatandaşlarından olanlar dahi birinci maddede zikredilen teşkilatı ancak Maarif Vekaleti’nin müsaadesiyle ve o vekaletin emir ve murakabesine tabi olmak vücuda getirebilirler.
Madde 4) Bu kanun neşri tarihinden muteberdir. Madde 5) Bu kanunun ahkâmını icraya Dahiliye ve Maarif Vekilleri memurdur.
2 – 8 Ocak 1931
TİCİ 5. Kongresi, bir önceki kongreden 4 yıl sonra, Ankara’da Halk Fırkası merkezinde toplandı.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Bu kongrede alınan kararlardan bazıları;
Genelkurmay, Maarif, Sağlık ve Harici Vekilliklerinden genel merkeze oy hakkı olmayan birer delege gönderilmesi ve bunların müşavir üye olarak alınması;
Hokey, Boks, ve Tenis federasyonları iptal edilerek bu sporların şimdilik tatbik edilmekte oldukları bölge idman heyetlerine bırakılması;
futbol, güreş, atletizm, denizcilik ve eskrimin birer federasyon olarak muhafaza edilmesi;
Binicilik, atıcılık, uçuculuk, kızakçılık ve dalgıçlık gibi ordu sporları için, ordu sporları federasyonu namı altında bir federasyon kurulması ve sporcuların, spor turnelerinde gazete muhabirliği yapmamaları idi.
20 – 25 Haziran 1932
TİCİ 6. Kongresi, Ankara’da Halkevi’nde toplandı.
Merkezi umumî, bu toplanışında İstanbul mıntıkası ile Futbol Federasyonu arasındaki ihtilafı da inceledi ve kongrede bulunan müfettişlerin raporunu, Futbol Federasyonu başkanının izahatını ve İstanbul mıntıkası merkez heyeti reisi Orhan Beyin konuya ilişkin raporunu dinledi.
Meselenin incelenip karar verildiği son toplantıda, kendisiyle alakalı olduğu için hakem durumunda bulunmasının uygun olmayacağından Futbol Federasyonu Başkanı Hamdi Beye toplantıdan çıkması rica edilmiş, o da bunun üzerine salondan çıkmıştır.
Kongrede bir konuşma yapan Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker; “Partinin spor işleriyle ve sporculukla fevkalâde alakadar olduğunu, spora maddi-manevi her türlü desteği verdiğini, sporculuğun esaslı bir şekilde tanzim ve teşkilinin zaruri olduğunu, hükümetin spora bu sene önceki senelerden daha fazla para tahsis ettiğini, profesyonelliğe karşı olduklarını ve bunun için her türlü girişmeleri reddettiklerini, Türkiye birinciliklerini önümüzdeki sene yapacaklarını, kulüplerin, sporcuları kendi menfaatleri için değil millet için yetiştirmesi gerektiğini” belirtti.
Bu kongrede federasyon seçimleri de tartışmalı geçti. Eski federasyon başkanları ve erkanından hiç biri vazife kabul etmek istememiş, bütün ısrarlara rağmen şiddetle reddetmişlerdi. Fakat neticede gene onlar seçilerek bir emrivaki karşısında bırakıldılar.
7 – 10 Ekim 1932
Üçüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. İstanbulspor şampiyon oldu.
13 Ekim – 10 Kasım 1933
Dördüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
25 – 28 Ekim 1933
TİCİ 7. Kongresi, Ankara Spor Salonu’nda toplandı.
Kongre heyeti umumiyesi; Cumhuriyetin 10uncu yıl dönümü nedeniyle Bursa’da yapılamayan Türkiye futbol birinciliğinin gelecek sene Bursa’da yapılması kararlaştırıldı. Federasyonların raporlarını inceleyen komisyonun “beş sene müddetle Türkiye birinciliği yapmayarak bu paranın mıntaka sahalarına tahsisi” hakkındaki teklifi kabul etmedi.
12 – 29 Ekim 1934
Beşinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
24 Ağustos – 8 Eylül 1935
Altıncı Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
13 – 18 Nisan 1936
TİCİ 6. Kongresi, Ankara’da Halkevi’nde toplandı. Kongrenin son gününde, voleybol ve basketbol federasyonlarının kurulmasına ve cezaların affına, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı namı altında 14 yıl faaliyet gösteren bu teşkilatın nizamnamesinin maksadı temine kâfi gelmediği için yeni icaplara göre hükümler taşıyan bir nizamname ile teşkilat 18 Nisan 1936 tarihinden itibaren adının “Türk Spor Kurumu” olarak değiştirilmesine karar verildi.
“Türk Spor Kurumu, ‘yarı-resmî niteliğine ve CHP parti örgütünün parçası olmasına karşın, dernekler hukuku hükümlerine göre son kurultayında adını Türk Spor Kurumu olarak değiştirmiş bir ‘özel hukuk tüzel kişisi’, bu yönüyle de Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın yasal devamıdır.” (Kurthan Fişek)
29 Haziran 1936
Türk Spor Kurumu Dergisi yayın hayatına başladı.
İlk sayıda yayınlanan “Maksadımız” başlıklı yazıda şöyle deniyordu:
“Bu sene sekizinci kongresini akdeden “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı,,, nizamnamesini yeni esaslara göre değiştirerek ismini de [Türk Spor Kurumu] na tahvil etmiştir.Bu yeni esaslara göre Türk Spor Kurumu; Yurdu kurtaran Ulu Önder Kamâl Atatürk’ün cumuriyet ve istiklalimizi kendisine tevdi etmiş olduğu Türk Gençliğini, ruhi ve manevi bakımdan olduğu kadar bedeni ve maddi bakımdan da bu değeri ölçülmez vediayı koruyabilecek iktidara sahip, şuurlu, canlı, bir düşünceli ve bir hareketli [bir sporcu gençlik birliği] halinde ilerletip geliştirmek vazifesini üzerine almıştır.Türk Spor Kurumu; bu vazifesini yaparken gençlerin sıhhat şartlarını göz önünde tutarak memlekette teknik icaplara uygun zevkli bir spor faaliyeti uyandırmıya çalışacak ve bu faaliyetin, ahlâklı ve vatansever Türk Gençliği için millî vasıfları hâiz ve o gayelere müteveccih olmasını temine dikkat ve ehemmiyetle uğraşacaktır.Bugün ilk sayısı çıkan Türk Spor Kurumu Dergisi Türk Spor Kurumunun bu yoldaki çalışmalarında, fikirlerinin yayım organı olacaktır.”
21 Mart – 11 Temmuz 1937
Birinci Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
13 Şubat – 5 Haziran 1938
İkinci Millî Küme düzenlendi. Güneş şampiyon oldu.
23 Haziran 1938
İcra Vekilleri Heyetince 6 Haziran 1938 tarihinde Yüksek Meclise arzı kararlaştırılan (Spor Teşkilatı) hakkındaki kanun lâyihası esbabı mucibesi ile birlikte 23 Haziran 1938’de Büyük Millet Meclisi Yüksek Reisliğine sunuldu..
29 Haziran 1938
3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu ile “Başbakanlığa bağlı” Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kuruldu.
Gençlik Spor Bakanlığı’nın onayıyla federasyon kurmak, ülke çapında spor tesisi yapımıyla ilgili çalışmaları yürütmek, sporcu ve kulüplerin tescil, vize ve transfer işlemlerini izleyip kayıtlarını tutmak, Spor-Toto uygulamalarını düzenlemek ve yurttaşın spordaki bilgi ve ilgi düzeyini yükseltmekti.
Kanun Maddesi 6) Beden terbiyesi genel direktörü Başvekil tarafından intihab ve Cumhur Reisinin tasdiki ile tayin olunur. Genel direktör bu kanunun hükümleri dairesinde kurulan teşekküllerin merci ve âmiri olup bu teşekküllerin çalışmalarından mesuldür.
1939
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nce çıkarılan bir talimatnameyle TİCİ’den TSK’ya devredilen Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi, BTGM’ye bağlandı.
19 Mart – 9 Temmuz 1939
Üçüncü Millî Küme düzenlendi. Galatasaray şampiyon oldu.
31 Mart – 7 Temmuz 1940
Dördüncü Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
21 – 22 Eylül 1940
Yedinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Eskişehir Demirspor şampiyon oldu.
12 Mart 1941
Resmî Gazete’de 15309 numaralı kararname yayınlandı.
“İlişik (1) sayılı listede yazılı kulüplerin hizalarında gösterilen adlar altında birleştirilmeleri ve (2) sayılı listede yazılı olanların da kapatılmaları; Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün 15/2/1941 tarih ve 1320 sayılı tezkeresile yapılan teklifi üzerine 3530 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin son fıkrasına tevfikan İcra Vekilleri Heyetince 1/3/1941 tarihinde kabul olunmuştur.”
30 Mart – 6 Temmuz 1941
Beşinci Millî Küme düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
12 – 15 Temmuz 1941
Sekizinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Gençlerbirliği şampiyon oldu.
23 – 25 Mayıs 1942
Dokuzuncu Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Harbiye şampiyon oldu.
3 Haziran 1942
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, 4235 sayılı yasayla Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
14 Mart – 19 Mayıs 1943
Altıncı Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
12 Mart – 19 Mayıs 1944
Yedinci Millî Küme düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
27 – 30 Mayıs 1944
Onuncu Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
11 Mart – 20 Mayıs 1945
Sekizinci Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
12 – 29 Mayıs 1945
On birinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Harbiye şampiyon oldu.
6 Nisan – 12 Mayıs 1946
Dokuzuncu Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
25 – 28 Mayıs 1946
On ikinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Gençlerbirliği şampiyon oldu.
22 Mart – 25 Mayıs 1947
Onuncu Millî Küme düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
24 – 26 Mayıs 1947
On üçüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Ankara Demirspor şampiyon oldu.
21 Mayıs – 5 Haziran 1949
On dördüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Ankaragücü şampiyon oldu.
18 Mart – 21 Mayıs 1950
On birinci Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
1 – 11 Haziran 1950
On beşinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Göztepe şampiyon oldu.
17 – 27 Mayıs 1951
On altıncı Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
13 Mayıs 1960
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, 7474 sayılı yasayla Başbakanlık makamına bağlandı.
29 Ağustos 1962
Profesyonel Futbol Yönetmeliği, Resmî Gazete’de yayınlandı.
Madde 1) Bu Yönetmelik, profesyonel takım kuran kulüplerle profesyonel futbolcular ve bu teşekkül ve şahıslarla Futbol Federasyonu arasındaki münasebetlerde tatbik olunur.
85. maddede “Bu yönetmelik hükümlerini Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü yürütür” deniyordu.
11 Şubat 1970
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, 1-21/1156 sayılı kararname ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlandı.
1977
Devlet Planlama Teşkilatı’nın “Beden Eğitimi ve Spor Özel İhtisas Komisyonu Ön Raporu” yayınlandı.
“Federasyon birçok kulübün bir araya gelerek aynı amaç için birleştikleri bir topluluktur. Spor kulüpleri aynı amaç için birleşerek Federasyon’u kurarlar ve bunların yöneticilerini kendi aralarından seçerler. Anayasamızın 29’uncu maddesi gereğince herkes dernek kurrar. Spor kulüpleri de birer dernek olduğuna göre 1630 sayılı Dernekler Kanunu derneklerin federasyon ve konfederasyonlar halinde birleşebileceklerini belirlemektedir ve aynı kanun gereğince de uluslararası beraberlik ve işbirliği sağlayabilirler. Bu durum yurdumuzda ilk federasyonların kurulduğu 1922 yılından 1936’ya kadar Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı zamanında uygulanmıştır.”
7 Kasım 1982
Yeni Anayasa’da ilk spora yer verildi. Böylece ülkemizde ilk kez spor ve sporcu Anayasa’nın teminatı altına alındı.
14 Aralık 1983
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 179 sayılı kanun hükmünde kararnameyle Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde yer aldı.
21 Mayıs 1986
T.B.M.M.’de kabul edilen 3289 sayılı “Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu” ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adı, Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi.
5 Mayıs 1988
T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri “Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu’ndan:
Ülkemizde de her geçen gün gelişen profesyonel futbolun, Batıda olduğu gibi profesyonelce yönetilmesi zaruret haline gelmiştir. Profesyonel futbolun, amatör futbol şartlarına göre düzenlenmiş teşkilat ve kaidelerle yönetilmesi çeşitli aksamalara yol açmaktadır. Bu nedenlerle, profesyonel futbolun, profesyonelce yönetilmesi ve böylece futbolumuzun daha ileriye götürülebilmesi maksadıyla, özel hukuk hükümlerine tabi ve tüzelkişiliği haiz Türkiye Futbol Federasyonunun kuruluş ve görevleri hakkındaki bu Kanunun hazırlanması gerekmiştir.”
27 Mayıs 1988
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” kabul edildi.
2 Mart 1989
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine Dair Kanun” kabul edildi.
1989
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nün Başbakanlık Devlet Bakanlığı’na bağlanması nedeniyle adı “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü” oldu.
10 Nisan 1992
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 33 Arkadaşının, 27.5.1988 Tarih ve 3461 Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu’ndan:
“Ülkemizde futbol faaliyetleri uzun yıllar Beden Terbiyesi ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü çatısı altında ve ona bağlı Futbol Federasyonu eliyle yönetilmiştir. Futbolun ülke sporu içindeki yeri ve önemi dikkate alınarak, özerkleştirilmesi düşüncesi gündeme gelmiştir. Bu amaçla 3461 sayılı Kanun çıkarılmış, futbolun, içinde yer alan birimler ile kurum ve kuruluşlar eliyle kendilerinin seçtikleri kişiler tarafından yönetilmesi amaçlanmıştır. Ancak, bilahara 3461 sayılı Kanunun seçime ilişkin hükümleri 3524 sayılı Kanunla değiştirilerek, Federasyonun organlarının atama yoluyla görevlendirilmesi uygun görülmüştür.”
17 Haziran 1992
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” kabul edildi.
18 Şubat 2000
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’ndan:
3.7.1992 tarihinde yürürlüğe konulan 3813 sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” ile profesyonel futbolun gelişmesine engel teşkil eden hususların ortadan kaldırılması, futbolun idarî, malî ve hukukî yönden özerk bir yapıya kavuşturularak uluslararası norm ve standartlara uygun bir yapının oluşturulması hedef alınmıştır. Özel hukuk hükümlerine tâbi, tüzelkişiliğe haiz özerk bir federasyonu öngören bu Kanun kapsamında, futbol adına çağdaş bir çalışma ve gelişme ortamının tesis edildiğine ve bu suretle futbolla ilgili tüm sorunların giderileceğine dair kamuoyunda beklentiler yaratılmıştır. Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği 1992 tarihinden itibaren hâsıl olan gelişmeler kamuoyunda yaratılan bu olumlu beklentilere cevap vermede yetersiz kalmıştır.
14 Nisan 2000
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi.
12 Mayıs 2004
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’ndan:
“Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca kurulmuş bulunan Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir. Kanunun 1 inci maddesine göre futbol faaliyetleri millî ve milletlerarası kurallara göre yürütülür, teşkilâtlandırılır ve geliştirilir. Futbolun sürekli gelişmesi ve uluslararası niteliği nedeniyle süratle değişen şartlara uyumun sağlanabilmesi için anılan Kanunda değişiklikler yapılması zorunlu hale gelmiştir.”
25 Mayıs 2004
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi.
29 Kasım 2007
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi.
5 Mayıs 2009
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” kabul edildi.
2011
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 3/6/2011 tarihinde kararlaştırıldı.
Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilat yapısında değişikliğe gidilen Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün 3289 sayılı kanunda yer alan “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü” ibaresi “Spor Genel Müdürlüğü” olarak değiştirildi.
2018
10/07/2018 tarihli 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde “Spor Genel Müdürlüğü” olan adı “Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü” olarak değiştirildi.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalandıktan ve 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildikten sonra Türkiye yeni sosyal organizasyonlara daha bir hızla yelken açtı. Bunlardan birincisi, 1924 yılında yapılan “Türkiye Spor Birincilikleri” idi. Daha önce sitemizde yayınlanan “1959 Öncesini İnkar, Cumhuriyeti İnkardır” yazısından hatırlayacaksınız, dönemin imkansızlıklarına rağmen müthiş bir katılımla düzenlenen 1924 Türkiye Futbol Birinciliği de bu açıdan bir ilkti. Ve Türkiye’nin ilk şampiyonu Harbiyeliler oldu!
Aşağıda dönemin gazetelerinden derlenen haberleri okuyacaksınız.
Şampiyon Harbiye… Türkiye’nin İlk Şampiyonu Vatanı Kurtaranlar Oldu
Yukarıdaki gazete, Kurtuluş Savaşı sırasında başkanlığını Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi’nin yayın organı olarak 10 Ocak 1920’de Ankara’da yayın hayatına başlayan Türkçe gazete. Yani Atatürk’ün gazetesi : Hakimiyet-i Milliye
Tarih 13 Eylül 1924… Savaş kazanılmış, vatan kurtulmuş, Cumhuriyet kurulmuş. Türkiye, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde her alanda olduğu gibi, spor alanında da büyük işler başarıyor. Yeni başkent Ankara’da spor birincilikleri düzenlenmiş. Tabii ki en büyük başlıklar, yine futbola dair. Maçın oynandığı sahanın adı “İstiklâl Sahası”… 12 Eylül 1924’de yapılan ve Harbiye’nin Bahriye’ye karşı 3-0 kazanarak şampiyon olduğunu anlatan haberde şöyle yazıyordu :
Büyük Spor Müsabakalarının Hitamı
Harbiye Kulübü Türkiye Futbol Şampiyonluğunu Almış ve Kongre de Dün Mesaisini Bitirmiştir
Cuma günü müsabakaların en ehemmiyetli ve en güzeli pek kalabalık ve gençlerimizin takdirkârı bir halk huzurunda hitama erdi. Harbiyelilerle Bahriyelilerin, memleketimizin bu iki müdafaa uzvunun karşı karşıya gelmesi sahada bulunanlara daha başka bir heyecan veriyordu. Bu iki müdafaa-i milliye unsuru tam bir centilmen ruhuyla çarpıştılar. Bilhassa oyunun hitamında Bahriyelilerle Harbiyelilerin galip ve mağlup değil, iki samimi mücadeleci şeklinde yekdiğerine sarılarak sahayı yekdiğerine takdir nidaları, o kuvvetli “Şa, Şa”larla inletmeleri çok iyi bir tesir bıraktı. Harbiye bütün zanaati, bütün kudreti ile Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmıştır.
Fakat birinci kısımda berabere kalan, ikinci kısımda en kıymetli oyuncularının bulunmamasının tesiri olduğu şüphesiz bulunan Bahriyeliler de bu takdire sezadırlar. Harbiyelileri candan tebrik eder ve Bahriyelilerimize de önümüzdeki sene daha mücehhez olarak gelecekleri kanaatini izhar ederiz.
Spor ve tafsilatını muhabirimiz aşağıda vermektedir.
Harbiye Türkiye Futbol Şampiyonu
Cuma günü finale (sona) kalan Harbiye ve Bahriye takımları karşılaştılar. Bahriye en kıymetli oyuncularından, Rıza Bey’den mahrumdu. Harbiye aynı takımdı. İlk haftaymda Harbiye rüzgar altına düştü ve Bahriye’nin bir çok tehlikeli hücumlarına maruz kaldıysa da gol olmadı. Bu kısımda Bahriye bir penaltıyı kaçırdı. İkinci haftaymda her iki takım da onar kişi olarak oyuna devam ettiler. Harbiye’den bir oyuncu hakemin ihtarına rağmen pek şedit oynadığından, hakeme itiraz ettiğinden çıkarılmıştı.
Bu partide Harbiye penaltıdan ilk sayıyı yaptı. Bunu Kemal Bey’in pek nefis ikinci golü takip etti.
Bahriye bu partide bir penaltı daha kaçırdı. Üçüncü golden sonra Bahriye güzel bir hücumla Harbiye kalesine kadar sokuldu. Fakat iki penaltıyı kaçıran muhacimlerinde bugün büyük bir talihsizlik vardı. Hüsnü Bey kaleye üç metreye kadar yaklaştığı halde topu auta attı ve oyun sıfıra karşı üç golle, Harbiye’nin zaferiyle nihayet buldu.
Oyun heyet-i umumiyesiyle çok heyecanlı ve muntazam oldu. Harbiye bilhassa üçüncü golden sonra teknik oynamaya başladılar. Eğer oyun biraz daha az faulle icra edilmiş olsaydı, bittabi daha zevkli olacaktı. Yusuf Ziya Bey de birçok faulleri görmeye mecbur olarak Harbiye’den Hıfzı Bey’in “Penaltı. Ofsayt. Faul” sözleri tesiri altında çok kaldı. Bu hal insana Hıfzı Bey’in hakem muavini olduğunu hissini veriyordu.
Şu halde Türkiye Futbol Birincisi Harbiye takımı, ikincisi de Bahriye (Efrâd-ı Cedide Mektebi), üçüncü de Ankara (Turan-Anadolu Sanatkarân Gücü) olmuş oluyor.
Her üçünü de hararetle tebrik ederiz.
Sporcularımız ve Başvekilimiz
Dün yine Başvekil İsmet Paşa hazretleri sporcularımızı bizzat istasyonda teşyi etmişler ve her kulübe ayrı ayrı iltifatlarda bulunarak gençleri ayrı ayrı teşci’ eylemişlerdir. İsmet Paşa hazretleri kulüp reislerini ve muallimlerini tebrik ediyor ve ellerini iki eliyle çok samimi surette sıkıyor, okşuyordu. Beşiktaşlılara çok takdirde bulunmuşlar, Harbiye Kulübü’ne iltifatta bulunmuşlardır. Harbiyeliler beraberce fotoğraf almasını rica etmişler, Paşa hazretleri memnuniyetle icabet etmişlerdir.
Dönemin meşhur mecmuası Spor Alemi’nden… Üstte “Futbol Şampiyonluğunda Birinciliği Kazanan Harbiyeliler” Altta “Futbol Şampiyonluğunda İkinciliği Kazanan Bahriyeliler”
14 Eylül 1924 tarihli Cumhuriyet gazetesi ise spor haberlerinde şu satırlara yer veriyordu.
Ankara’da Türkiye Şampiyonu Şerefine Bir Ziyafet
Ankara 12 (A.A.) – Bugünkü nihai müsabakada Türkiye Futbol Birinciliği’ni ihraz eden Harbiye takımı şerefine gece on birde Dârülmuallimîn bahçesinde bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafette Maarif Vekili Vasıf Bey ile gazeteciler ve Harbiye takımı hazır bulunmakta idi. Çay esnasında Dârülmuallimîn Müdürü bir nutuk irat ederek muvaffakıyetlerinden dolayı Harbiyelileri hararetle tebrik etmiştir. Darülmuallimin Müdürü’nün nutkuna Harbiye takımı kaptanı Yüzbaşı Hıfzı Bey cevap vermiş ve Ankara’da bulundukları müddet zarfında mektepten gördükleri hüsn-i kabulden dolayı arkadaşlarının şükranlarını arz etmiştir.
Maarif Vekilinin Nutku
Müteakiben irad-ı nutuk eden Maarif Vekili Vasıf Bey mütevazı bir sofra etrafında toplanan şerefli galebelerin duydukları sürura tamamen iştirak etmekte olduğunu söyledikten sonra yirminci asırda sporun gençliği tam bir vahdet ve iştirak hissine sevk edecek bir vasıta olarak tanınması lazım geldiğini ifade etmiştir. Vekil Bey gençliğin bugünkü ve istikbaldeki vazifelerini kemal-i muvaffakıyetle ifa edeceğini ve Türkiye’nin mukadderatına her an hakim bulunacağına tamamen kâni olduğunu söyleyerek sözlerine hitam vermiştir. Vasıf Bey’in nutku hararetle alkışlanmıştır. Müteakiben hâzîrun dağılmışlardır.
Türkiye’nin ilk şampiyonu Harbiyeliler
Bir gün sonra, 15 Eylül 1924 tarihli Cumhuriyet gazetesi ise ilk Türkiye Şampiyonu’nun İstanbul’a geri dönüşünü haber yapmıştı.
Türkiye Şampiyonu Harbiye Takımı Dün Geldi
Futbolcular İstasyonda Arkadaşları Tarafından Alkışlarla Karşılanmışlardır.
Türkiye Şampiyonu “Harbiye Takımı” dünkü Ankara treniyle şehrimize avdet etmiştir. Aynı trenle Karesi futbol takımı ile İstanbul’un muhtelif kulüplerine mensup atletlerimiz de avdet etmişlerdir. Haydarpaşa istasyonunda gerek atletlerimiz ve gerekse Harbiye takımı birçok idmancılar tarafından istikbal edilmişlerdir.
Bilhassa Harbiye takımı bütün Harbiye Mektebi talebesi kendilerine şerefli bir galibiyet kazandıran arkadaşlarını fevkalade merasimle karşılamışlardır.