Etiket: Bedri Cumhur Doğu

  • Atatürk ve Fenerbahçe Kitabı

    Atatürk ve Fenerbahçe Kitabı

    Fenerbahçe Tarihi Meseleleri | Kuruluş” kitabından sonra, ikinci eserimiz “Atatürk ve Fenerbahçe” kitabı Barış Kenaroğlu imzasıyla yayında… Önsözü sitemizde paylaşıyoruz…

    Kitabı ise “bu bağlantıdan” temin edebilirsiniz.

    Kitapyurdu linkini de “bu bağlantıda” belirtmiş olalım.

    Ve kitabımız Fenerium’da… Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu mağazalarında ve “Fenerium internet sitesinde”

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Önsöz

    Türkiye’de spor tarihi yazımı, spor ekonomisinde gerçekleşen büyümeye doğru orantılı olarak popülerlik kazanan spor tarihi araştırmalarının ülkemizde geldiği seviye sevindirici olmakla birlikte; spor tarihi yazımında geride bıraktığımız yüzyılın mirası olarak kabul edebileceğimiz yanlış yöntemlerin uygulandığı halen gözlemlenmektedir. Bu durumun tarih biliminin doğasından kaynaklanan sebepleri olmakla birlikte, sporun kendine has özelliklerinden de kaynaklandığı açıktır. Tarih, tıpkı diğer sosyal bilimler gibi, insan eliyle şekillenen, tarihçi olarak sıfatlandırılan kişilerce toplumu besleyen bir bilim dalıdır. Tarihin gözlemlediği de, tarihin kendisini yazan da insandır. Yukarıda “doğası gereği” olarak nitelendirdiğimiz bu özelliği ile tarihin, özellikle spor tarihinin, süregelen en büyük sorunu tarafsız olmaması/olamamasıdır. Tarihçinin elde ettiği bulguları değerlendirirken, kendisini ait hissettiği topluluk ile arasındaki duygusal bağ, yorumlarına etki etmekte, yaptığı çıkarımları sempatizanı olduğu camianın çıkarlarına uygun yapmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, yüzyıllardır süregelen tarih biliminin en büyük sorunu ile ilgili büyük düşünür İbn Haldun’un XIV. asrın sonunda kaleme aldığı Mukaddime adlı eserinde yer verdiği sözler günümüzde halen geçerliliğini korumaktadır:

    “Bir görüşe ve bir inanca bağlılık ve taraftarlık insanın ruhuna işledi mi, kendine uygun düşen haberleri işitir, işitmez hemen kabul eder. Bu temayül ve taraftarlık insanın basiret gözünü örter ve tetkikte bulunmasını engeller, yalan haberi kabul ve nakletme durumunda kalmasına sebep olur.”

    Spor tarihi araştırmalarında benimsenen yanlış yöntemlerin başında belgeye dayanmayan tarih yazımı gelmektedir. Günümüzde geçerliliğini sürdüren bu yöntem, sözü edildiği gibi geçmişin kötü bir mirasıdır. “Kalıtsal” olarak niteleyebileceğimiz bu yanlış yöntemin günümüzde kullanılmasının altında yatan sebepler vardır. Bu sebepleri spor tarihi yazımının sorunları olarak değerlendirmek mümkündür.

    Prof. Dr. Kurthan Fişek’e göre, “Türkiye spor tarihi konusunda yazılanların büyük kısmı, belgelere değil belleklere, yani anlatılara dayalıdır.” Fişek’e göre bu durum, spor tarihi alanındaki belge eksikliğinden kaynaklanmakta, spor tarihçileri anlatılanları kaynak olarak kabul etmek zorunda kalmaktadır. Fişek bu durumun zamanla bir kısır döngü halini aldığını, belgenin tükendiği yerde belleğin devreye girdiğini söylemiş ve “kalıtsal” olarak nitelendirdiğimiz yanlış yöntemi, “belleklerin şaşmazlığına aşırı ölçüde güvenen, belleğe dayanılarak yazılanları belge niteliğinde değerlendiren bir alışkanlık haline geldiği” şeklinde dile getirmiştir.

    Spor tarihçilerinin belge eksikliğini anlatılarla gidermek için gösterdikleri çabanın, tarih yazımı adına alışkanlığına dönüşmesi günümüz spor tarihçiliğinin en büyük sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Anlatılanlara dayanarak yazılan eserlerin “kaynak” olarak kabul edilip, birbirini tekrar eden amatör çalışmalar yapılması bu anlamda kolaycılık olarak da değerlendirilebilir. Spor kulüplerinin, spor kurumlarının tarihini ilk kez yazan tarihçilerin bulgularını, çoğu zaman ispata ihtiyaç duyulmadan, olduğu gibi kabul ederek yapılan bu amatör çalışmalar, kıymetli bir çabanın ürünü olan eserlerin akademik olarak değer bulmasının önüne geçmiştir.

    Bahsettiğimiz kalıtsal yöntem yanlışlığının evrildiği bu kolaycılık, zamanla sportif anlamda mücadele veren kulüplerin sempatizanı olan amatör tarihçilerin birbirleri ile mücadelesine dönüşmüş, sahadaki rekabet sayfalara taşınmış, bu durum faydacılık evresine geçilmesine neden olmuştur. Şüphesiz bu durumun oluşmasında sporun hitap ettiği kitlenin düşünsel yapısına ilişkin algı da etkilidir. Türk aydınının gerek dini gerek siyasi gerekse ekonomik sebeplerle Osmanlı’nın son yıllarında tanıştıkları “spor” ve “sporcu” kavramlarına küçümseyerek baktığı bir gerçektir. Kanımızca bu bakış açısı aynı zamanda Kurthan Fişek’ten aktardığımız “kısır döngü” tanımlamasının yapılmasına da sebep olmuştur. Spor tarihine ilişkin belgeler, resmi kurumlar nezdinde gereken ilgiyi görmemiş, kimi zaman tasnife değer bulunmamış, asırlık kulüplerin müze ve arşivleri kişisel çabalarla ayakta kalmıştır. Bu bakış açısı yakın zamana kadar hâkimiyetini sürdürmüş, dolayısıyla spor tarihi de akademik ilginin uzağında bir alan olarak kalmıştır. Yiğit Akın, erken Cumhuriyet dönemi spor tarihi üzerine yazdığı “Gürbüz ve Yavuz Evlatlar” isimle eserinde spor tarihinin akademik ilgiden uzak olmasının nedenini, akademisyenlerin spor konusunda problematize edilecek bir şeyler olmadığına inanmaları şeklinde açıklamıştır. Bu ilgisizliğin temel nedeninin belge eksikliği olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

    Sporun ekonomik değerinin fark edilmesi ve bu değerin zamanla hızla artması, Türk aydınının bu alana bakışının değişmesindeki en önemli sebeptir. Her ne kadar son yıllarda spor tarihi üzerine yapılan çalışmalar hatırı sayılır derecede artmış olsa da, bu çalışmaların çoğu amatör spor tarihçilerine aittir. Spor tarihi günümüzde halen amatör spor tarihçilerinin hâkimiyetindedir.

    Ne yazık ki bu hâkim grubun çalışmaları akademik değerin uzağında kalmıştır. Amatör spor tarihçilerinin “kolaycılık – faydacılık” ekseninde sürdürmeye çalıştıkları kısır tartışmalar, sportif tabir ile “savunma – hücum” şeklinde sürmektedir. Amatör spor tarihçileri, çoğu zaman belgeye dayanmayan bulgularını paylaştıkları takipçilerini yüzyıl öncesi aydınının spor ile meşgul olan kitleyi değerlendirdikleri seviye ile aynı seviyede değerlendirmektedirler. Bile isteye yaptıkları bu değerlendirme, sözünü ettiğimiz kolaycı – faydacı bakış açısının bir parçasıdır.

    Okuyacağınız çalışma yukarıda sıralanan spor tarihi yazımı sorunlarına çözüm üretme ve doğru yöntemlerin kullanılmasını teşvik amacı ile yazılmıştır. Çalışmanın yazarı Fenerbahçe camiasının mensubu olsa da, okuyucuya “tarafsız” değerlendirmeler sunma çabası göstermiştir. Çalışma, spor tarihi alanında son dönemde artan araştırmaların bir ürünü olarak, belgelere dayanmaktadır. Bu doğrultuda, anlatılara dayalı tarih yazımının belgelenmesine katkıda bulunduğu noktalar olduğu gibi, bu yöntemin benimsendiği eserlere eleştiriler de içermektedir.

    Çalışma iki bölümden oluşmaktadır.

    İlk bölümde Atatürk’ün Türk spor tarihi yazımında ne şekilde yer aldığına ilişkindir. Bu başlık altında konu bütünlüğü korunarak kaynaklar, ya da kaynak olarak kabul edilen anlatılar, değerlendirilmiş olup, 28 Temmuz 1922’de Akşehir’de oynanan maça geniş bir yer ayrılmıştır.

    İlk bölümün ikinci konu başlığı altında, Atatürk’ün spor kulüpleri nezdinde “paylaşılamaz” konumu açıklanmaya çalışılmış ve bu durumun ortaya çıkardığı tartışmalara yer verilmiştir.

    Çalışmanın ikinci bölümde, Atatürk’ün Fenerbahçe Spor Kulübü ile temasları anlatılmaktadır. Bu temasların yer bulduğu konu başlıkları; kitabın yazarı tarafından yapılan arşiv taramalarında elde edilen belgelere dayanarak yazıldığı gibi, önceden ortaya konulmuş belgelerin ve kaynakların yeniden yorumlandığı analizleri de içermektedir.

    Şüphesiz bu çalışma, Türk tarihinin en büyük şahsiyetlerinden olan, Cumhuriyetin kurucusu, Millî Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün “hangi takımı tuttuğu” sorusuna bir cevap bulmayı amaçlamamaktadır. Aksine çalışmanın esas yazılış amaçlarından biri de bu soruyu popüler kültürün bir parçası olmaktan çıkarmaktır.

    Çalışmada Gazi Mustafa Kemal Atatürk isminin kullanımı dönemsel olarak farklıdır. Genel analiz ve sonuçlarda Atatürk ismi kullanılmakla beraber;

    1911-1916 yılları arasında Mustafa Kemal Bey;

    1916-1923 yılları arasında Mustafa Kemal Paşa,

    1923-1934 yılları arasında Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal,

    1934-1938 yılları arasında ise Atatürk ismi tercih edilmiştir.

    Çalışmanın yazılma sürecinde desteğini esirgemeyen, rahle-i tedrisinde olmaktan her daim onur duyduğum Hocam Prof. Dr. Vahdetttin Engin’e; elde ettiğimiz belgeler hakkında beni aydınlatan, yol gösteren Doç.Dr. Mehmet Emin Elmacı hocama ve kıymetli büyüklerim Gazeteci-Yazar Murat Bardakçı ile Müzdat Dağlaroğlu’na teşekkürü borç biliyorum.

    Kıymetli büyüğüm Dr. Seyhun Binzet’e verdiği destek için şükranlarımı sunuyorum.

    Karşıyaka Spor Kulübü’nün mensubu, spor tarihçisi kıymetli dostum Bedri Cumhur Doğu’ya yaptığı katkılar için minnettarım.

    Kader birliği yaptığım meslektaşım, kardeşim Barış Eymen olmasaydı bu satırların yazılamayacağını bilmenizi isterim.

    Bu çalışmayı yıllardır tükenmeyen bir sabırla benden merhametini esirgemeyen eşim Nihal Kenaroğlu’na ve yazdıkları, aktardıkları, arşivleri, anıları ile Türk tarih yazımında “Türk Spor Tarihi” faslını açan; Dr. Rüştü Dağlaroğlu, Cem Atabeyoğlu, Vâlâ Somalı ve Haluk San’ın aziz hatıralarına adıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

    Barış Kenaroğlu

    İstanbul (2019-2022)

  • Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine

    Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine

    Basın Bildirisi

    Marmara Üniversitesi’nde, Milli Mücadele’nin yüzüncü yılı etkinlikleri kapsamında Türk spor tarihinin en önemli maçı anılıyor: Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine

    “Milli Mücadele’nin Yüzüncü Yılı” etkinlikleri kapsamında “Yüzyılın Maçı” bir panel ile anılıyor.

    28 Temmuz 2022 Perşembe günü,  Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Spor Tarihi Araştırmaları Derneği’nin iş birliği ile “Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Millî Mücadele ve Futbol” paneli, Marmara Üniversitesi Kadıköy/Göztepe Yerleşkesinde gerçekleştirilecektir.

    Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Büyük Taarruz’un harekat planını ordunun komuta kademesine aktarmak için organize ettiği toplantıyı, düşman istihbarat teşkilatından gizleme amacıyla düzenlediği futbol maçının 100. yıldönümünde gerçekleşecek etkinlikte; dönemin siyasi, askeri ve sportif atmosferi yansıtılacak ve Türk Spor Tarihi’nin en önemli maçı, Milli Mücadele kahramanı sporcular ile birlikte anılacaktır.

    Panelde, Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Vahdettin ENGİN, Prof .Dr. Okan YEŞİLOT, Doç. Dr. Akif PAMUK; Kütahya Dumlupınar Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Arif KOLAY; İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Alihan LİMONCUOĞLU; Dr. İbrahim KAÇMAZ ile Tarihçi – Yazar Emel ENGİN, Spor Tarihi Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış KENAROĞLU ve Karşıyaka Spor Kulübü Tarih ve Müze Kurulu Üyesi Araştırmacı – Yazar Bedri Cumhur DOĞU konuşmacı olarak yer alacaklardır. Fenerbahçe Spor Kulübü başta olmak üzere ülkemizin önde gelen spor kulüpleri etkinliğin davetlileri arasındadır.

    Sabah 10.00’da ilk oturumu yapılacak panel, verilecek öğle arasından sonra 13.00’te ikinci oturumu ile devam edecektir. Etkinliğe katılmak isteyen değerli Basın mensuplarına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

    Etkinlik Yeri: Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü

    Etkinlik Tarihi: 28 Temmuz 2022 Perşembe / 10.00

    Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Milli Mücadele ve Futbol

    Sakarya Savaşı 13 Eylül 1921’de bitmişti. Sonrasında Yunan kuvvetleri, Afyon hattına çekildiler ve burada çok güçlü olduğuna inandıkları istihkâmlar oluşturdular. Bütün güçleriyle Yunan ordusunu destekleyen İngilizler de aynı kanaatte olmalılar ki, bir saldırı halinde bu istihkâmların Türkler tarafından altı aydan önce aşılamayacağı yönünde raporlar düzenliyorlardı. Kendilerince hesap doğruydu. O halde Türklerin Afyon’a yapacakları bir saldırı başarısız olmaya mahkûmdu.

    Türk cephesinde ise gelişmeler farklı yaşanıyordu. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, düşmanın kesin bir mağlubiyete uğratılacağı konusundaki inancı tamdı. Taarruz hazırlıkları tamamlandığında kesin ve netice alıcı darbeye girişilecekti. Düşman kuvvetlerinin hazırlıksız yakalanması açısından, yapılan hazırlık ve planların son derece gizli tutulması, Yunanlıların özellikle de İngilizlerin gelişmelerden haberdar olmaması lazımdı. Ordu hazır olmakla beraber taarruz planlarının ordu komutanlarına bildirilmesi gerekiyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, komutanlarla aleni bir şekilde yapacağı toplantı karşı tarafı kuşkulandırabilirdi. Bu aşamada Mustafa Kemal Paşa, tam bir kurmay subay zekâsı örneği göstererek hiç kimseyi şüphelendirmeden komutanları bir araya getirmeyi başaracaktı.

    Başkomutan, bu doğrultuda Batı cephesi askerleri ile kolordu askerleri arasında Akşehir’de bir futbol maçı organize etti. Taarruz planlarının anlatılacağı komutanlar bu maça davet edildiler. Maç 28 Temmuz 1922 günü oynandı. Komutanlar bir taraftan maçla ilgili gibi görünürken diğer taraftan kendilerine taarruz planları anlatılıyordu. Gelişmeler tam da Mustafa Kemal Paşa’nın hedeflediği gibi olmuş, karşı taraf hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Futbol maçının atmosferi, düşmandan gizlenmek istenen hazırlıkları yapmak ve taarruz planlarını hayata geçirmek için ideal ortamı oluşturmuştu. Gerçekten de İngilizler “Türkler futbol maçıyla oyalandıklarına göre yakın planda bir taarruza girişme niyeti yok” diye düşünmüşlerdi. Amerikalı General Charles H. Sherril, anılarında o günleri şöyle anlatıyor: “Bu büyük futbol maçıyla ilgili haberler, gazetelerde ön planda yer alıyordu. Bu durumdan, Yunanlılar da hoşnut görünüyordu. Zira Türk ordusunun, hiç olmazsa, yakın bir gelecekte, herhangi bir harekâtta bulunması söz konusu olmayacaktı. Çünkü Türkler, şimdilik yalnızca futbolla ilgileniyordu”.

    Taarruz hazırlıkları bütün safhasıyla o derece gizlilik içinde yürütülmüştü ki, 26 Ağustos’ta saldırı başladığında Yunan subayları bir gece önce düzenlenen balonun mahmurluğunu daha üzerlerinden atamamışlardı. İstihbaratının başarısıyla öğünen İngilizler, 26 Ağustos sabahı büyük taarruz gerçekleştiğinde en az Yunanlılar kadar şaşkınlığa uğramışlardı. Sonrası ise “kesin Zafer ve Kurtuluş”… Bütün bu süreç yaşanırken olayların merkezinde bir futbol maçının da yer alması son derece önemli ve dikkat çekicidir. Meşhur ifade ile: “Futbolun asla sadece futbol olmadığı” gerçeği burada da karşımıza çıkmaktadır. 2022 yılında, Millî Mücadele tarihimizde son derece önemli bir rol oynamış bu futbol maçının 100.Yılı idrak edilmektedir. Bu maçın Türk kamuoyuna ve genç nesillere hatırlatılması önem arz etmektedir.

    Saygılarımızla

    Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü | Spor Tarihi Araştırmaları Derneği

  • Atatürk Fenerbahçe Maçında

    Atatürk Fenerbahçe Maçında

    Atatürk’ün 1925 yılında Bursa’da bir Fenerbahçe maçı izlediği, Akşam gazetesinde yazılmıştı. Habere bir de fotoğraf eşlik ediyordu. Aynı bilgiyi başka kaynaklarda ararken karşımıza (dönemin adeta bir başka resmî gazetesi olan) Hakimiyet-i Milliye çıktı.

    Atatürk hiç Fenerbahçe maçına gitti mi?” sorusunun yanıtını, artık daha büyük bir gururla “Evet!” olarak verebiliriz. Zira Büyük Atatürk’ün, 1 Ekim 1925’de, Bursa seyahatinin ilk gününde, Fenerbahçe futbol takımının maçına gittiği aşağıdaki haberle bir kez daha kanıtlanıyor.

    “Bade’hu Atıcılar’da Fenerbahçe takımıyla Bursa-Ankara muhtelitinin yaptığı futbol maçına gidildi. Paşa hazretleri saat altıda Atıcılar meydanını dolduran binlerce halkın “Yaşa” nidaları ve alkışları arasında otomobillerine binerek köşklerine avdet buyurmuşlardır. Maç bire karşı bir ile neticelendi.”

    Gerçi tarihin gayriresmisi olmaz ama gazetenin tamamını merak edenler veya “Osmanlıca bilen arkadaşlarına okutmak” isteyen gayriresmi tarihçiler için 4 Ekim 1925 tarihli gazetenin birinci sayfasını da buraya bırakalım.


    Üst paragraf ile yazıyı bitirmiştik ama 28 Temmuz 2021 günü, kıymetli Karşıyaka tarihçisi Bedri Cumhur Doğu’ndan gelen bir belge, sevinçten gözlerimizi yaşarttı. Kendisi bu haberi İzmir/Anadolu gazetesinin arşivinde bulmuş. Haberin metninde şöyle yazılı :

    “BURSA’DA MAÇ”
    2 Ekim 1925 tarihli haberin metni şöyle: Bursa’da Maç “Fenerbahçe futbol takımı dün Bursa’ya müteveccihen İstanbul’dan hareket etmiştir. Mezkur takım ile Bursa futbol takımı arasında bugün Gazi Paşa hazretlerinin huzurunda bir müsabaka yapılacaktır.”

    Yani Gazi’nin 1925 yılında Bursa’da Fenerbahçe maçını izlemesi spontane değil, planlı programlıymış! Müthiş!


    Yazıyı güncellememizi gerektiren yeni bir bilgi daha geldi.

    Kıymetli Bedri Cumhur Doğu, 2 Ekim 1925 tarihli Yanık Yurd gazetesinden, başlığı “Fenerbahçeliler Gazi Paşa’nın Huzurunda” olan bir haberi bizimle paylaştı.

    Haberin metni ise şöyle :

    “İstanbul 1 (Muhabir-i mahsusumuzdan) – Fenerbahçe Spor Kulübü, Bursa muhtelit takımıyla bir müsabaka icra etmek üzere bu sabah Kınalıada vapuruyla Mudanya’ya hareket etmiştir. Fenerbahçeliler bu akşam reisicumhur Gazi Paşa hazretlerinin huzuruyla müsabakalarını icra edecekler ve gece yarısı Bursa’dan hareket ederek İstanbul’a döneceklerdir.”

    Resim

    2 Ekim 1925 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, Mümtaz Şükrü Eğilmez imzalı muhteşem bir bilgiye daha rastladık. Haberin metni şöyle :

    “… Fenerbahçe takımı ile muhtelit Bursa ve Ankara maçına gitmek için elektrik fabrikası ziyaretini vakt-i ahire talik ettiklerini Vali ile bildirerek Atıcılar’a gittiler. Maçı tribünlerin yanındaki mahal-i mahsusta temaşa ettiler.

    Maç bir, bire berabere nihayetlendi. Gazi giderken gençler otomobilin etrafını sararak üç defa “Yaşa” diye alkışladılar.

    Kınalıada vapuru ile gelen 24 Fenerbahçeli gece avdet ettiler. Reisicumhur hazretleri yarınki büyük yarışları da teşrif edeceklerdir.

    Mümtaz Şükrü”


    2 Ekim 1925 tarihli Cumhuriyet gazetesinden.

    Fenerbahçelilerin Bursa’ya Hareketi

    Büyük Münci’nin huzurunda icrası takarrür eden Fenerbahçe-Bursa muhtelit takımı maçı için Fenerbahçe kulübünün bütün müessisleri, birinci, ikinci, üçüncü takım oyuncuları dün sabah Seyfisefain’in “Kınalıada” vapuruyla Bursa’ya müteveccihen hareket etmişlerdir. Yapılan programa nazaran maçın icrasından sonra oyuncuların dün gece avdetleri mukarrerdi.


    Atatürk için “Hiç maça gitmedi” diyenlere bir kocaman başlık… 2 Ekim 1925 tarihli İkdam gazetesinden…

    Gazi’nin Huzurunda Maç

    “Bursa’da Gazi Paşa’nın huzurunda Bursa muhtelit takımı ile bir ma yapmak üzere dün sabah Seyrisefain idaresinin Kınalıada vapuru ile Fenerbahçe birinci, ikinci, üçüncü futbol takımlarıyla kulüp heyet-i idaresi ve müessislerinden yirmi kişi Bursa’ya gitmişlerdi.

    Heyet maçın hitamından sonra dün gece avdet etmiştir.”


    1 Ekim 1925 tarihli Vakit gazetesinden

    Bursa, 1 (Vakit) – Bu sabah (dün sabah) Seyrisefain idaresinin tahsis ettiği “Kınalıada” vapuru ile İstanbul’dan hareket eden Fenerbahçe Kulübü’nün birinci, ikinci ve üçüncü takımlarına mensup oyunculardan bazıları ile kulüp heyet-i idaresinden mürekkep yirmi kişilik heyet şehrimize gelmiştir.

    Fenerlilerin takımı ile Bursa-Ankara muhtelit takımı arasındaki futbol müsabakası Atıcılar’da icra edilmiş, tarafeyn birer sayı yaparak berabere kalmışlardır.

    Gazi Paşa hazretleri, dokumacılık fabrikasının vaz’ esas resminde hazır bulunduktan sonra, Fenerbahçe-Bursa maçına gitmek üzere elektrik fabrikasının ziyaretini vakti ahire talik ettiklerini Vali Bey vasıtasıyla bildirmişler, Atıcılar’a giderek mahal-i mahsustan temaşa eylemişlerdir.

    Gazi Paşa hazretleri avdet ederlerken sporcu gençler otomobillerinin etrafını sararak üç defa “Yaşa” diye bağırmışlardır. Halk da bu tezahürata iştirak eylemiştir.

    Fenerbahçeli gençler, müsabakayı müteakip “Mudanya”ya gitmişler ve geceleyin “Kınalıada” vapuru ile İstanbul’a avdet etmişlerdir. Gazi Paşa hazretleri yarın (bugün) icra edilecek at yarışlarına da geleceklerdir”


    Maçta Fenerbahçe’nin hangi kadro ile oynadığını 3 Ekim 1925 tarihli Akşam gazetesinden öğreniyoruz:

    Hüsnü, Füruzan, Suat, Ulvi, Ragıp, Selahattin, Seyfi, Şekip, Sedat, Şahap, İhsan

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    2 Ekim 1925 tarihli Stanboul gazetesinden.

    Bu fotoğraf için sayın Fatih Cengiz’e çok teşekkür ederiz.

    Yukarıdaki fotoğraf da yeni bir buluş olarak Fenerbahçe tarihine geçiyor.

    3 Ekim 1925 tarihli Millet gazetesinden. Resmin altında “Reisicumhur hazretleri Fenerbahçe ile Bursa muhtelit takımı arasındaki maçı seyrederlerken” yazılı.

    Fotoğrafın yüksek çözünürlüklü hali de aşağıda…