Etiket: Borussia Dortmund

  • Taraftarlar Bakırköy’e

    Taraftarlar Bakırköy’e

    Haluk Kılıç ağabeyimiz, 1990’lı yıllarda Nokta dergisinde yayınlanan bir yazı gönderdi. Bir ara Emniyet, fanatik diye değerlendiği taraftarlar için Bakırköy’e bir gezi (!) düzenlemiş. Her şeye rağmen yazı gerçekten çok keyifli…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Futbolkolikler Bakırköy’de

    “Fanatiğiz icabında…”

    Fanatizm bir akıl hastalığı mı?

    Fenerbahçe-Prag maçı öncesinde stat önünde toplanan taraftarlar derdest edilip akıl hastanesine yollandı

    Hostesin verdiği formu dolduran İtalyan yolcu, “‘cinsiyet” bölümüne gelince biraz duralar, ardından da şu yanıtı verir. “Erkek, ama fanatik değil.”

    İtalyanlar belki öyle ama bizim erkekliğimiz bir hayli fanatik. Spor basını bu özelliğimizin canlı ifadesi gibi. İşte birkaç örnek:

    “Adamlığından ödün verene nonoş derler. Biz Beşiktaş’a Rambo demiştik. Dün o takım Ramboş olup çıktı.”

    Yunan tanrıçası gibi düzgün hatlarıyla ‘Nielsen, kız ne dirsen?’ dedirten efemine bir görünüşü var.”

    “Danimarkalıymış, neye yarar, Sony markalı olsaydı bir kaset sokar dinlerdik bari ‘Sarışınsın, sarışın güzel’ diye…”

    Bu arada, TRT’nin de hakkını yememeli. Beşiktaş-Dortmund maçında “Recep’in düşürmesi lazım. Düşür Recep, düşür!”‘ diyebilen spikerler, yazılı basından pek de aşağı kalmıyor. Ne var ki, bu ”talihsiz ifadeler”, fanatizmin sınırlarını aşıp saldırganlığa yaklaşıyor gibi.

    Ama asıl irkiltici olan (spor yazarlarıyla spikerlerin kulakları çınlasın) stadyum önünde tezahürat yapan taraftarların “fanatik” ‘oldukları gerekçesiyle polis tarafından derdest edilip akıl hastanesine sevk edilmesi. “Garip ama gerçek” deyişinin hakkını veren bu olay, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşandı.

    “Toplaşmayın kardeşim!”

    Fenerbahçe-Prag maçı öncesindeki gece, 81 taraftar, akıl ve ruh sağlıklarının yerinde olup olmadığının saptanması için Asayiş Müdürlüğü tarafından Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne gönderildi. Yapılan muayene sonucunda, taraftarlar ”delil yetersizliği” nedeniyle “fanatiklikten” beraat ettiler.

    Hastanede muayene sıralarını beklerken, kimi “Biz taraftarız, tabii ki bağırırız, bunda ne acayiplik var? ‘diyordu, kimisi de “Bir daha televizyonda bile maç seyretmem”. Hepsi korkmuştu ama! Zaten amaç da buydu galiba…

    Olay gecesi, hastanede nöbetçi olan Başhekim Yardımcısı Dr. Latif Alpkan, Nokta’ya yaptığı açıklamada, “Bu insanları Bakırköy imajıyla korkutmak istiyorlar galiba. Ama biz bu imajı silmeye çalışırken, böyle bir uygulamaya gidilmesi hoş değil” diyordu.

    Dr. Alpkan’ın sözleri, ister istemez 1940’lardan nahoş bir anıyı getiriyordu akla. O yıllarda, ‘omuriliğinden su alma” caydırıcı bir yöntem olarak benimsenmişti.

    Amaç korkutmaktı yine, ama ‘hedef kitle” farklıydı. İçkili vatandaşlar, ”ne olur, ne olmaz” denerek sokaklardan toplanıp Bakırköy’e gönderiliyordu. “Potansiyel suçlu” olup olamadıkları omuriliklerinden alınan suyun incelenmesiyle saptanıyordu. En azından böyle deniyor ve gereken etki yaratılmış oluyordu. Şırınga tecrübesiyle içleri çekilen” akşamcılar, Aman tövbe” diyerek arkalarına bakmadan kaçıyor, öyküyü duyanlar “Evde bile içmem” diye yemin ediyordu. Böylece “vatandaş”ın hır çıkarması engelleniyor, “halk” da huzur ve güven içinde yaşıyordu.

    Neyse ki… Fenerbahçe-Prag maçı öncesinde, Bakırköy’e gönderilen ”fanatikler”in omuriliklerinden su alınmamış, psikolojik testlerle yetinilmişti. Sonuçta herkes “‘temiz” çıkmış, akıl hastalığına filan rastlanmamıştı. Ama zaten fanatikliğin akıl ya da ruh hastalığıyla ilgisi yoktu. Dr. Alpkan şöyle diyordu: “Fanatizm akıl hastalığı değil, bir kişilik özelliğidir. Avrupa’da fan kulüpler var. Bunlara ‘saldırganların kulüpleri’ denmiyor. Fanatizmi saldırganlıktan ayırmak lazım. Saldırganlık bir kişilik bozukluğudur, fanatiklik ise bir ruh hali, bir kişilik özelliğidir.”

    Peki, polisi bu tuhaf uygulamaya götüren neydi? Yeni bir taraftar kitlesi vardı ortada. Yüzlerini, tuttukları takımların renklerine boyayıp, bayrak-pelerinleriyle maça gelen yeni bir taraftar kitlesiydi bu. Ve görüntüleri “potansiyel suçlu” muamelesi görmelerine yetiyordu.

    Milliyet gazetesi spor yazarı İslam Çupi’ye göre, tarifi güçtü yeni taraftar tipinin. “Bizim ilk gençliğimizde olduğu gibi rahat değil insanlar. Deşarj olma olanakları yok. Mesela oyun oynayamıyorlar. Ne bileyim, çocuk doğadan nasibini alamıyor. Çitlembik ağacını tanımıyor. İstanbul’un denizinden yararlanamıyor. Çarpık kentleşmenin üzerine bir de ekonomik sorunları koyun. Bu koşullar tarif edilemez bir taraftar tipi yarattı.”

    “Fanatik Galatasaraylı” Spor yazarı Hıncal Uluç’a göre ise, üç tip seyirci söz konusuydu. “Sadece ‘spor olsun’ diye seyredenler, fanatikler ve militanlar. Yani hooliganlar… Fanatik tuttuğu takımla özdeşleşiyor, tezahürat yapıyor, bayrak sallıyor, yeri gelince de küfürü basıyor. Takımı kazanırsa sevinçten ayağı yere basmıyor, kaybederse üzülüyor, kahroluyor. Fanatiğin taraftarlığı kişiliğinin bir parçası.”

    Fanatikle saldırgan arasındaki fark da burada ortaya çıkıyor Hıncal Uluç’a göre. “Taraftarlık militanın kişiliğinin ta kendisi. Fanatik, takımıyla özdeşleşirken, militan tuttuğu takımı kendisiyle özdeşleştiriyor. Dolayışıyla, kazanan da, kaybeden de takımı değil bizzat kendisi oluyor.”

    Hal böyle olunca, kaybetmeye tahammül etmek de güçleşiyor. Çünkü tuttuğu takım militanın bizzat kendisi ama çıkıp oynayan başkaları. Takımı yenilince “‘küçük düşüyor” militan taraftar, yenilgiden sorumlu olmadığı halde. Ve bir sorumlu, bir suçlu arıyor ister istemez. Bu da, kâh “ruhsuz” futbolcu oluyor, kâh “İ… hakem.”

    Uzun sözün kısası, fanatizm bir aşk, renk aşkı. Daha da önemlisi platonik’ bir aşk. Dolayısıyla, hayli ”masum” bir ilişki söz konusu. Ama bu aşk ”gerçek aşk”a dönüşünce, ipin ucu kaçıyor gibi. Seven kıskanır, ihanete uğramaktan korkar ne de olsa. Korktuğu başına gelirse, hele erkekliği kışkırtılırsa, intikam almak ister elbette.

    Özetle, hem erkeğiz, hem de fanatik. Ama sorun fanatiklikte değil de, “erkeklik”te galiba…

    Nokta Dergisi

  • Taner Savut

    Taner Savut

    6 Şubat 2023 tarihli deprem felaketinde kaybettiğimiz futbolcumuz Taner Savut’un hatırasını yaşatmak için Fenerbahçe’de forma giydiği maçların bir listesini (*) derledik. 1 Temmuz 1997 tarihinde VFL Kirchheim hazırlık maçıyla başlayan Fenerbahçe kariyeri, 29 Mayıs 1999 tarihinde Erzurumspor’u 4-1 yendiğimiz Türkiye Ligi maçıyla sona eren Taner Savut, Yeşilbağlar ile oynanan hazırlık maçında iki de golün altına imza atmıştı.

    Böyle büyük acıların tesellisi olmaz… Nur içinde yatsın. Biz Taner Savut’u unutmayacağız.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

    (*) Maçlar kıymetli büyüğümüz Cem Ertuğrul’un çalışmasından derlenmiştir.


    Fenerbahçe’de Taner Savut

    #RakipTarihStatüYerSkor FBSkor Rakip
    1VFL Kirchheim01.07.1997HazırlıkAlmanya02
    2Sindelfingen08.07.1997HazırlıkAlmanya12
    3Beşiktaş16.07.1997TSYD Kupasıİstanbul20
    4Elazığspor27.07.1997HazırlıkElazığ32
    5Beşiktaş17.08.1997Jübile (Metin Tekin)İstanbul22
    6Trabzonspor23.08.1997Süper Ligİstanbul13
    7Altay30.08.1997Süper Ligİzmir30
    8Galatasaray05.09.1997Süper Ligİstanbul31
    9Karabükspor27.09.1997Süper LigKarabük21
    10Steaua Bükreş30.09.1997UEFA Kupasıİstanbul12
    11Ankaragücü04.10.1997Süper Ligİstanbul00
    12Yeşilbağlar07.10.1997Hazırlıkİstanbul40
    13Bursaspor19.10.1997Süper LigBursa11
    14Ümit Milli Takım Aday Kadro29.10.1997Hazırlıkİstanbul21
    15Vanspor09.11.1997Süper LigVan10
    16Çanakkale Dardanelspor16.11.1997Süper LigÇanakkale10
    17Antalyaspor02.12.1997Türkiye KupasıAntalya31
    18Beşiktaş06.12.1997Süper Ligİstanbul22
    19Şekerspor14.12.1997Süper Ligİstanbul70
    20Antalyaspor17.12.1997Türkiye Kupasıİstanbul10
    21Genpa Antalya08.01.1998HazırlıkAntalya82
    22Ankaragücü10.01.1998HazırlıkAntalya21
    23Antalyaspor13.01.1998Jübile (Sedat Karaoğlu & Abdülkerim Koç)Antalya00
    24Hadımköy21.01.1998Hazırlıkİstanbul40
    25Samsunspor25.01.1998Süper Ligİstanbul00
    26Altay08.02.1998Süper Ligİstanbul20
    27Trabzonspor11.02.1998Türkiye KupasıTrabzonHükmenHükmen
    28Galatasaray15.02.1998Süper Ligİstanbul22
    29Kayserispor22.02.1998Süper Ligİstanbul12
    30Karabükspor08.03.1998Süper Ligİstanbul20
    31Grasshoppers11.07.1998HazırlıkAlmanya22
    32Tiengen Karması15.07.1998HazırlıkAlmanya60
    33Bursaspor29.07.1998Jübile (Tanju Çolak)İstanbul41
    34Beşiktaş01.08.1998TSYD Kupasıİstanbul13
    35Trabzonspor25.09.1998Süper LigTrabzon01
    36Altay20.11.1998Süper Ligİzmir40
    37Bursaspor29.11.1998Süper Ligİstanbul41
    38Erzurumspor20.12.1998Süper LigErzurum20
    39Muğlaspor10.01.1999HazırlıkMuğla40
    40Maltepespor21.01.1999Hazırlıkİstanbul41
    41Borussia Dortmund24.01.1999Hazırlıkİstanbul52
    42Sakaryaspor20.03.1999Süper LigSakarya12
    43Sahrayıcedit26.03.1999Hazırlıkİstanbul31
    44İstanbulspor23.05.1999Süper Ligİstanbul21
    45Erzurumspor29.05.1999Süper Ligİstanbul41

    22 Türkiye Ligi

    14 Hazırlık

    3 Türkiye Kupası

    3 Jübile Maçı (Metin Tekin, Sedat Karaoğlu & Abdülkerim Koç ve Tanju Çolak)

    2 TSYD Kupası

    1 UEFA Kupası