1954-1960 yılları arasında yapılan 21 İstanbul ve Türkiye şampiyonluğunun 19 tanesini kazanan Fenerbahçe kadın basketbol ve voleybol takımlarının kahraman sporcusuydu. Sonra bırakıp gitmedi; kaptanlık yaptı, yöneticilik yaptı, federasyonda, milli takımlarda görev aldı. Güneş Çapa! Fenerbahçe’de doğdu, orada büyüttü ve onu büyüttü. Bir başka büyük Fenerbahçeli, babası Dr. Selim Çapa ile birlikte kalbimizin en müstesna yerinde… Fotoğraf albümünü sizlere sunmakla gururluyuz.
Bundan iki ay önce Kadıköy Life dergisine, Fenerbahçe’nin Şampiyon Kızlarından Seta Yağcıoğlu hakkında bir yazı kaleme aldık. Önce o yazıyla başlayalım. Sonrasında Seta abla’nın bizlere emanet ettiği müthiş fotoğraf albümüne hep birlikte keyifle göz atalım. Çok yaşa Seta abla…
Erenköy Kız Lisesi’nden Fenerbahçe’ye Bir Spor Efsanesi
Bundan yaklaşık 70 sene önce Fenerbahçe’nin kadın basketbol ve voleybol takımlarını kurmak için çalışmaya başlayan Dr. Selim Çapa ve Tıp Fakültesi öğrencisi Ayten Salih Berkalp, önce Püzant Usta’nın kapısını çaldılar. Kendisi de sarı-lacivertli forma ile futbol oynamış, koyu Fenerbahçeli bir babanın “ele avuca sığmayan” kızı olan Seta, ilerleyen yıllarda önce babasını, sonra tüm Fenerbahçe camiasını gururlandıracak; Türk kadın sporları tarihine adını altın harflerle yazdıracaktı.
Takvim yaprakları 20. yüzyılın ikinci yarısını gösterirken, Türk kulüplerinde basketbol ve voleybol gibi branşlarda kadın takımlarının esamesi bile okunmuyordu. Çamlıca, Erenköy ve Kandilli başta olmak üzere kız liselerinde ise bu alandaki faaliyet en üst seviyeye ulaşmıştı. Okullar arası turnuvalar gazetelerde ve spor dergilerinde sütunlar dolusu habere konu oluyordu.
1954 yazına girilirken, Çamlıca Kız Lisesi mezunu, çiçeği burnunda Tıp Fakültesi öğrencisi Ayten Salih Berkalp, arkadaşı İnci Önen Bayburtluoğlu ile birlikte, Fenerbahçe’de bir kız takımı kurmak için harekete geçti. Adanmış bir Fenerbahçeli olan Dr. Selim Çapa sayesinde kısa zaman zarfında semeresini veren bu çalışmanın en önemli unsurlarından biri de Erenköy Kız Lisesi’nin yıldız sporcusu Seta Erdurmuş (Yağcı) idi.
Babası Püzant Usta’nın elinden tuttuğu gibi Kadıköy Halk Eğitim Merkezi spor salonuna götürdüğü Seta, meşhur Fenerbahçeli antrenör Önder Dai’nin dikkatini çekti ve takımın değişmez bir parçası oldu.
Hemen akabinde bir başka önemli spor siması Alaattin Güneş’in kurduğu Fenerbahçe voleybol takımında da pasör olarak oynamaya başladı ve sporu bırakana kadar bu formayı da kimselere kaptırmadı.
1956 yılında “Kürek takımı kuruyoruz” denildiğinde, yine akla gelen ilk sporculardan biriydi Seta… Beykoz yarışlarında 4 tek ve 8 tekte rakiplerini geçerek şampiyon oldular.
Hangi spor dalında sahaya çıksalar birincilik kupasını kazanıyorlardı. İş zamanla öyle bir hal aldı ki “Atletizm takımı eksik” deyip gündüz eve gelerek Püzant Usta ile beraber Seta’yı müsabakaya götürüyorlar, akşam şampiyon olarak eve bırakıyorlardı.
Kelimenin tam anlamıyla büyülü bir sporcu kadrosunun, rüya gibi yıllarıydı.
Seneler hızla geçti… Bir yol ayrımı gelip çatmak üzereydi… 1960 yılında Fenerbahçe ve Galatasaray takımları, Türkiye Voleybol Şampiyonluğu için İzmit’te karşı karşıya geldiler.
Fenerbahçe takımı, şehrin Kimsesizler Yurdu binasında kalıyor, oradaki çocukların neşe kaynağı oluyordu. Fakat takım kaptanı Ayten Salih bu turnuvadan sonra Kıbrıs’a gitmek için Türkiye’den ayrılacağı için zaten buruk olan oyuncular, Fenerbahçeli idarecilerin yokluğu yüzünden gitgide daha karamsar bir hale gelmişti.
Arkadaşlarının bu ruh halini hisseden kaptan, acele bir telgrafla durumu kulübe bildirdi ve yönetim kurulundan “Lütfen maça gelmelerini” istedi.
Takım final maçına çıkmak üzere salona doğru yol alırken, içinde Fenerbahçeli idarecileri taşıyan araçlar da İstanbul’dan gelmiş, aynı istikamete doğru ilerliyordu. Onları ilk gören ve otobüsün içinde heyecanla ayağa fırlayan, takımın pasörü Seta oldu. Ayten Salih’in “Bu benim son maçım, bana son bir şampiyonluk hediye etmek istemez misiniz?” sözleriyle kupayı kazanan Fenerbahçeli sporcuların yorgunluğu ve gururu maç sonunda çekilen fotoğrafa olanca gücüyle yansımıştı.
1954-1960 yılları arasında düzenlenen toplam 21 İstanbul ve Türkiye şampiyonluğunun 19 tanesini Fenerbahçe Müzesi’ne kazandıran Fenerbahçe’nin kadın sporcuları, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Fenerbahçe’ye ebedi muvaffakiyetler temenni ederim” sözünün en müthiş yansımalarından biri olarak tarihe geçtiler.
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç ve Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Simla Türker Bayazıt, 2019’dan beri yapılan etkinlik ve organizasyonlar ile ilk kadın takımlarının hatırasına büyük bir zarafet ve özenle sahip çıkıyorlar.
Seta Yağcı hâlâ ele avuca sığmıyor… Ve takım arkadaşları ile birlikte Türk kadın sporları tarihinde bir öncü olmanın gururunu sonuna kadar hak eden sayılı isimler olarak zirvedeki yerlerinden bugünkü maçları izliyorlar. Sadece Fenerbahçe’nin değil, kadın takımlarının kazandığı bütün kupalarda kocaman bir payları var; çünkü bu yolu onlar açtı.
7 Mayıs 1955’te İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) spor salonunda Türk sporunun alışkın olduğu bir final var: Fenerbahçe ve Galatasaray.
Türk sporunun iki büyüğü bu sefer kozlarını kadın basketbolunda paylaşıyorlar. Ortada ise bir final var, zira bir “lig”in kurulabilmesi mümkün olmamış. Okul müsabakalarındaki takım zenginliğine karşın, kulüpler düzeyinde dört takım bir araya gelememiş. Çünkü başlangıçta katılacaklarını bildiren Modaspor (erkeklerde son iki yılın Türkiye şampiyonu) ve İstanbul Üniversitesi Spor Kulübü (1960’larda iddialı hale gelecek) takım çıkaramamışlar.
Bu nedenle, şampiyonun iki ayaklı bir finalle belirlenmesine karar veriliyor. Maç tarihleri de 30 Nisan ve 7 Mayıs olarak belirlenmiş.
Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde neredeyse bütün branşlarda gözlemlenen ilginç bir seyir vardır. İlk galibiyetleri genelde Galatasaray alır, ardından ise Fenerbahçe üstünlüğü devralıp sürdürür.
Kadın basketbolunda da farklı olmadı ve 30 Nisan’da İTÜ spor salonunda oynanan ilk karşılaşmayı sarı-kırmızılılar (uzatmada) 20-19 kazandı.
Aynı salondaki rövanşa da hızlı girip 5-1 öne geçen rakibelerine karşı Fenerbahçe’nin “altın kızları” toparlandı ve önce 7-7’lik beraberliği yakalayıp devreyi de 12-9 önde kapadılar. İkinci devrede ise hakim oyunlarını sürdürerek 22-17’lik galibiyete ulaştılar ve ilk şampiyonluklarını kazandılar.
Fenerbahçeli efsane basketbolcu Altan Dinçer’in çalıştırdığı Fenerbahçe takımına şampiyonluğu kazandıran oyuncular ve attıkları sayılar şu şekildeydi: Deniz Aydıncı (8), Ayten Salih (7), Süeda Özçiçekçi (4), Seta Yağcıoğlu (2), İnci Önen (1) ve Güneş Çapa.
12 Mart 1955’te voleybolda da ilk şampiyonluklarını kazanan bu altın ekip, aynı sezonda şampiyonluklarını ikilemişti (her iki sporda da kadınlar arası Türkiye Şampiyonaları bir sonraki yıl başlayacaktı). Bundan sonra da duracakları yoktu. 1961’e kadar düzenlenen 21 İstanbul ve Türkiye Şampiyonası’nın 19’unu kazanacaklardı.
Fenerbahçe’nin “potalardaki ilk kraliçelerinin” bu şampiyonluğuyla, 1954-55 sezonunda Fenerbahçe basketbolu hem erkekler, hem kadınlar, hem de genç erkeklerde şampiyonlukları sarı-lacivertli formanın tekeline almıştı.
1961 yılına kadar, basketbolda ve voleybolda şampiyonluklara damga vuracak Fenerbahçeli kadın sporcular bu seriye 1955 yılında başladılar. Huzurlarınızda Tapfereritter‘in kaleminden, kraliçelerin ilk şampiyonluğu…
7 Mayıs 1955’te İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) spor salonunda Türk sporunun alışkın olduğu bir final var: Fenerbahçe ve Galatasaray.
Türk sporunun iki büyüğü bu sefer kozlarını kadın basketbolunda paylaşıyorlar. Ortada ise bir final var, zira bir “lig”in kurulabilmesi mümkün olmamış. Okul müsabakalarındaki takım zenginliğine karşın, kulüpler düzeyinde dört takım bir araya gelememiş. Çünkü başlangıçta katılacaklarını bildiren Modaspor (erkeklerde son iki yılın Türkiye şampiyonu) ve İstanbul Üniversitesi Spor Kulübü (1960’larda iddialı hale gelecek) takım çıkaramamışlar.
Bu nedenle, şampiyonun iki ayaklı bir finalle belirlenmesine karar veriliyor. Maç tarihleri de 30 Nisan ve 7 Mayıs olarak belirlenmiş.
Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde neredeyse bütün branşlarda gözlemlenen ilginç bir seyir vardır. İlk galibiyetleri genelde Galatasaray alır, ardından ise Fenerbahçe üstünlüğü devralıp sürdürür.
Kadın basketbolunda da farklı olmadı ve 30 Nisan’da İTÜ spor salonunda oynanan ilk karşılaşmayı sarı-kırmızılılar (uzatmada) 20-19 kazandı.
Aynı salondaki rövanşa da hızlı girip 5-1 öne geçen rakibelerine karşı Fenerbahçe’nin “altın kızları” toparlandı ve önce 7-7’lik beraberliği yakalayıp devreyi de 12-9 önde kapadılar. İkinci devrede ise hakim oyunlarını sürdürerek 22-17’lik galibiyete ulaştılar ve ilk şampiyonluklarını kazandılar.
Fenerbahçeli efsane basketbolcu Altan Dinçer’in çalıştırdığı Fenerbahçe takımına şampiyonluğu kazandıran oyuncular ve attıkları sayılar şu şekildeydi: Deniz Aydıncı (8), Ayten Salih (7), Süeda Özçiçekçi (4), Seta Yağcıoğlu (2), İnci Önen (1) ve Güneş Çapa.
Kraliçelerin İlk Şampiyonluğu
12 Mart 1955’te voleybolda da ilk şampiyonluklarını kazanan bu altın ekip, aynı sezonda şampiyonluklarını ikilemişti (her iki sporda da kadınlar arası Türkiye Şampiyonaları bir sonraki yıl başlayacaktı). Bundan sonra da duracakları yoktu. 1961’e kadar düzenlenen 21 İstanbul ve Türkiye Şampiyonası’nın 19’unu kazanacaklardı.
Fenerbahçe’nin “potalardaki ilk kraliçelerinin” bu şampiyonluğuyla, 1954-55 sezonunda Fenerbahçe basketbolu hem erkekler, hem kadınlar, hem de genç erkeklerde şampiyonlukları sarı-lacivertli formanın tekeline almıştı.