“Fenerbahçe’nin 28 Türkiye şampiyonluğunun en çok gol atan oyuncuları kimlerdi?” sorusunun yanıtını derleyelim, istedik. Huzurlarınızda 28’in gol kralları!
9 Eylül 1996 tarihinde oynanan ve Fenerbahçe’nin 4-0 kazandığı Galatasaray maçından sonra İslam Çupi, bir Ali Şen övgüsü kaleme almış. Yazıda Fenerbahçe başkanlığına dair çok çarpıcı tespitler var. Özellikle “şampiyonsuzluk” ile ilgili olan…
Not : Yolunuzu, üstadın yazılarının derlendiği IslamCupi.org adresine düşürmeyi unutmayın.
Şen, Kulüp Başkanı Olarak “TARAF”tır
Lig ve kupa şampiyonluğuna aday Türkiye’de ne kadar kulüp varsa, Ali Şen’den neden rahatsız olduğu belli oldu.
Son 10 yıldan başlamak üzere, her sene bir tarafı “kesile – yenile” satır altında kalan kasap danası haline getirilen Fenerbahçe’yi “ölüm tabutundan” alıp yaşamın dinamizmine tekrar fırlattığı için…
Futbolu her kulübün başına kongre ve sandıkla gelen başkanların hepsinden iyi bilip, teknik teşhisleri ve transferdeki icraatı ile tümüne fark attığı için…
Galatasaray’ın “ayak değerlerini” anlamadığı için, sessiz sedasız elden çıkardığı iki pırlantayı Boliç ve Saffet’i transfer edip, onların futbolcu olarak anlaşılmaz günlerini, Fenerbahçe forması ile zafer maçlarına çevirdiği için…
İşbaşına geldiği ve Fenerbahçe başkanı olduğu günden bugüne kadar, her tasarrufu davranışı ve demeci ile Sarı – Lacivertli taraftara mutluluk öbür kitleye antipatik olduğu için…
Lig rekabeti içinde futbolun başkanlığı yerine, sadece Fenerbahçe kulübü başkanlığı yaparak, “tarafsızlık” denen bir kişisizlikle baştan sona kadar mücadele ettiği için…
“Benim için tarafsızlık centilmenlik saldırısızlıktan önce Fenerbahçe ve kulübün çıkarları ön plandadır” diyen Ali Şen, savaş kavramını ve kutupları en iyi biçimde anlattığı için…
Fenerbahçe tribünleri istediği için değil, Fenerbahçe kongresi Ali Şen’in başkanlığını bir – iki dönem daha onaylayınız.
Hatta ben olsam “istediği kadarlık” bir opsiyon veririm Ali Şen’e…
Çünkü Fenerbahçeli çok şeyin özlemini çekse bile tek şeyin yokluğuna uzun süre tahammül edemez… Şampiyonsuzluğa…
Onu yedi yıl sonra Fenerbahçe’ye sağlayan insan ve ekibi sahadaki “derece başarısı” yanında, Sarı – Lacivertli teşekkül 2000’li yıllara örnek bir kulüp olarak girecekse, bunun adımları ve ivmesinin arkasında Ali Şen ve yönetiminin motoru olacaktır, öncelikle…
Fenerbahçe burnunda yenilenen sosyal tesisler, yapılan örnek kulüp binası… Kayışdağın eteklerinde altyapı tesisleri… Samandıra civarında Fenerli Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ora sakinlerine bir cami yapma karşılığı alınan uçsuz bucaksız arazi… Şimdi maç oynanan stadı bir süper markete dönüştürecek proje ve onun satışında elde edilecek büyük meblağ ile, yeni TEM yolunda alınacak arazinin üstünde, mülkiyeti kulübe olmak üzere 60 bin kişilik modern bir stad yapmak…
Şampiyonsuzluğu 7 yıl Sarı – Lacivert Türkiye’deki taraftar yığınları ile birlikte Fenerbahçe kongre üyeleri de bekledi.
Şimdi aynı sabrı, 2000 yılına kadar Ali Şen ve ekibine göstersin, tribünlerdeki ve sandığın önündeki Fenerbahçeliler…
Takımın getirdiği futbol şampiyonlukları çok kıymetlidir ama, tesis adı altındaki “mimari şampiyonluklar” daha önemlidir, Fenerbahçe kulübünün geleceği için…
1959 öncesi şampiyonluklar konusu, resmi makamlar nezdinde adeta rafa kalktı. Türkiye Futbol Federasyonu, arada sırada “Yakında açıklayacağız” diyor, fakat o yakın nasıl bir yakınsa, bir türlü vakti gelmiyor. Başvuran ve karşı çıkan kulüplerden de ses yok. Bununla beraber, biz konu hakkında araştırmalar yapmaya devam ediyoruz… Bu yazıda 28 şampiyonluğu kazanan 347 futbolcumuzun adı ilk kez bir arada listeleniyor. Yazımızın başlığı “Şampiyonluk Yüzüğü” oldu, çünkü bu zaferleri kazanan insanlara veya ailelerine birer zafer hatırası armağan etmenin, yaşayanlara sonsuz mutluluk vereceğini, vefat edenlerin ise ruhunu şâd edeceğini düşünüyoruz.
Fenerbahçe’nin 28 Türkiye Şampiyonluğu’nu sitemizdetek tek incelemiştik. Aşağıdaki listede okuyacağınız isimleri, kazanılan şampiyonluklara göre ayırdık.
7 kere şampiyonluk kazanan 2, 6 kere şampiyonluk kazanan 3, 5 kere şampiyonluk kazanan 11, 4 kere şampiyonluk kazanan 17, 3 kere şampiyonluk kazanan 41, 2 kere şampiyonluk kazanan 77, 1 kere şampiyonluk kazanan 196 futbolcumuz var. Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim…
Fenerbahçe, 12 Ağustos 1995 tarihinde başlayıp 19 Mayıs 1996’da biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 26 galibiyet, 6 beraberlik ve 2 yenilgi alarak yirmi ikinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 31 maçta attığı 22 golle Elvir Boliç oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi ikinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…
BİRİNCİ AN: 61. dakika. Hami Mandıralı’nın vurduğu frikik ve topun ağlarla buluşma sesi.. Trabzonspor taraftarından “gol” haykırışının gelmesiyle eş zamanlı olarak, hem Fenerbahçe kalecisi Rüştü Reçber barajdaki takım arkadaşlarına kızıyor hem de maçın sunucusu İlker Yasin (belki de tribünlere inanıp) “gol” diye bağırıyor.
Saha sisli puslu, kimse sahayı net göremiyor. Fenerbahçe’nin 55. dakikada Oğuz Çetin’le kazandığı beraberlik golünde de serbest vuruşu kullananı seçebilmek mümkün olmamış ve İlker Yasin (Elvir Boliç’i gösteren rejiye inanıp) golü atanı yanlış anons etmiş.
Bir saniye sonra anlaşılıyor ki top yan ağlarda. Fenerbahçelilerin yüreklerinin ağızlarına geldiği an..
İKİNCİ AN: 83. dakikanın başları. Çoğunluk gerek Rüştü Reçber’in spektaküler kurtarışlarından gerek maçın özet görüntülerinden dolayı, Hami Mandıralı’nın iki farklı köşenin doksanına gönderdiği sanat eseri frikikleri hatırlıyor. Ancak, asıl onlardan sonra Trabzonspor üç kez organize bir şekilde gelmiş Fenerbahçe kalesine: Birincisinde Ünal Karaman’ın, ikincisinde ise Şota Arveladze’nin pasında Orhan Çıkrıkçı golleri kaçırmış, üçüncüsünde ise Şota Arveladze..
Trabzonspor 83. dakikada “tüm hatlarıyla” yüklenmiş görüntüsü veriyor. Sanki 1-1 yetmiyormuş gibi. Fenerbahçe ise savunma direncini korumaya çalışıyor. Sanki 1-1 yetiyormuş gibi.
Maçın nasıl biteceğinin bilinmediği an..
ÜÇÜNCÜ AN: 83. dakikanın devamı. Şota Arveladze’nin kaçırdığı pozisyonda topu (dört sezon önce uğruna kavgalar verilmiş 10 numaralı formayı giyen) Saffet Akbaş ceza alanından uzaklaştırıyor. İlk yarıda Elvir Boliç’i başarıyla tutan Cengiz Atila stoper olmasına rağmen Fenerbahçe yarı sahasında gol arayanlardan. Oğuz Çetin’in presi karşısında topu kaptırıyor ve ayakta kalamıyor. Kaslar yorgun.
Topu kapan o sezon transfer edilen gurbetçilerden Tayfun Korkut. Kontraya onunla birlikte süratle çıkanlar üç taze kan ve iki “beyin”: (Üç dakika önce Halil İbrahim Kara’nın yerine girmiş diğer gurbetçi) Erol Bulut, (65. dakikada Elvir Boliç’in yerine taze kuvvet olarak girmiş) Tarık Daşgün, (ilk 11 oyuncusu olmasına rağmen Parreira’nın taktiği icabı ikinci yarıda oyuna giren) Bülent Uygun ve diğer iki “Sakaryalı”, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman.
Tayfun Korkut orta çizgiyi geçer geçmez pasını soldan depara çıkmış Erol Bulut’a atıyor. Tam o sırada Aykut Kocaman sağa doğru arka direğe çapraz koşusuna başlamış. Üç kez gol kralı olmuş Kocaman kokuyu almış belli ki. Tarık da sol tarafa doğru yanıltma koşusuna başlamış. İlker Yasin yine oyuna değil, topa bakıyor. Trabzonspor savunması gibi Aykut Kocaman’ı gözden kaçırmış, “Tarık top istiyor” diyor (gol vuruşu anında da “Kaleci, boş pozisyon” demeye devam edecek). Üç dakika önce oyuna giren Erol Bulut, müthiş deparının ardından, üzerine gelen Lemi Çelik’in “belini kıran” cinsten bir çalım atıyor. Lemi Çelik de yorgun. O da forvet hattı gibi gol aramış Fenerbahçe kalesinde. Ve Cengiz Atila gibi, olması gerektiği yerde değil.
Lemi Çelik’in yerine kademeye giren Tolunay Kafkas Erol Bulut’un önünü kesebilir ama o da Tarık Daşgün’ün çapraz koşusuna aldanmış.. Artık Erol Bulut’un önü açılmış.. Ve depara kalktığı andan itibaren Aykut’un uzak kanattaki koşusunu takip ediyor. Ortası da adrese teslim. Aykut Kocaman’ın gol vuruşu da usta işi: Top yerde ikinci kez sekmeden kaleci Metin Mert’i ters köşeye yatıran sert plase..
Maç bitmeden “bu iş bitti” denilen an..
DÖRDÜNCÜ AN: Hakem Metin Tokat’ın bitiş düdüğünden tam 10 saniye sonra Trabzonspor tribünleri sevinç yumağı oluşturmuş Fenerbahçeli futbolcuları alkışlıyor.
5 Mayıs 1996… Fenerbahçe tarihinin heyecanı dorukta noktalarından biri. Avni Aker’de şampiyonluk dönemeci dönülürken Türkiye’nin dört bir yanında Fenerbahçeliler yerlerinde duramıyordu. Tapfereritter yazdı.
61. dakika. Hami Mandıralı’nın vurduğu frikik ve topun ağlarla buluşma sesi.. Trabzonspor taraftarından “gol” haykırışının gelmesiyle eş zamanlı olarak, hem Fenerbahçe kalecisi Rüştü Reçber barajdaki takım arkadaşlarına kızıyor hem de maçın sunucusu İlker Yasin (belki de tribünlere inanıp) “gol” diye bağırıyor.
Saha sisli puslu, kimse sahayı net göremiyor. Fenerbahçe’nin 55. dakikada Oğuz Çetin’le kazandığı beraberlik golünde de serbest vuruşu kullananı seçebilmek mümkün olmamış ve İlker Yasin (Elvir Boliç’i gösteren rejiye inanıp) golü atanı yanlış anons etmiş.
Bir saniye sonra anlaşılıyor ki top yan ağlarda. Fenerbahçelilerin yüreklerinin ağızlarına geldiği an..
İkinci An
83. dakikanın başları. Çoğunluk gerek Rüştü Reçber’in spektaküler kurtarışlarından gerek maçın özet görüntülerinden dolayı, Hami Mandıralı’nın iki farklı köşenin doksanına gönderdiği sanat eseri frikikleri hatırlıyor. Ancak, asıl onlardan sonra Trabzonspor üç kez organize bir şekilde gelmiş Fenerbahçe kalesine: Birincisinde Ünal Karaman’ın, ikincisinde ise Şota Arveladze’nin pasında Orhan Çıkrıkçı golleri kaçırmış, üçüncüsünde ise Şota Arveladze..
Trabzonspor 83. dakikada “tüm hatlarıyla” yüklenmiş görüntüsü veriyor. Sanki 1-1 yetmiyormuş gibi. Fenerbahçe ise savunma direncini korumaya çalışıyor. Sanki 1-1 yetiyormuş gibi.
Maçın nasıl biteceğinin bilinmediği an..
Üçüncü An
83. dakikanın devamı. Şota Arveladze’nin kaçırdığı pozisyonda topu (dört sezon önce uğruna kavgalar verilmiş 10 numaralı formayı giyen) Saffet Akbaş ceza alanından uzaklaştırıyor. İlk yarıda Elvir Boliç’i başarıyla tutan Cengiz Atila stoper olmasına rağmen Fenerbahçe yarı sahasında gol arayanlardan. Oğuz Çetin’in presi karşısında topu kaptırıyor ve ayakta kalamıyor. Kaslar yorgun.
Topu kapan o sezon transfer edilen gurbetçilerden Tayfun Korkut. Kontraya onunla birlikte süratle çıkanlar üç taze kan ve iki “beyin”: (Üç dakika önce Halil İbrahim Kara’nın yerine girmiş diğer gurbetçi) Erol Bulut, (65. dakikada Elvir Boliç’in yerine taze kuvvet olarak girmiş) Tarık Daşgün, (ilk 11 oyuncusu olmasına rağmen Parreira’nın taktiği icabı ikinci yarıda oyuna giren) Bülent Uygun ve diğer iki “Sakaryalı”, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman.
Geliyor
Tayfun Korkut orta çizgiyi geçer geçmez pasını soldan depara çıkmış Erol Bulut’a atıyor. Tam o sırada Aykut Kocaman sağa doğru arka direğe çapraz koşusuna başlamış. Üç kez gol kralı olmuş Kocaman kokuyu almış belli ki. Tarık da sol tarafa doğru yanıltma koşusuna başlamış. İlker Yasin yine oyuna değil, topa bakıyor. Trabzonspor savunması gibi Aykut Kocaman’ı gözden kaçırmış, “Tarık top istiyor” diyor (gol vuruşu anında da “Kaleci, boş pozisyon” demeye devam edecek). Üç dakika önce oyuna giren Erol Bulut, müthiş deparının ardından, üzerine gelen Lemi Çelik’in “belini kıran” cinsten bir çalım atıyor. Lemi Çelik de yorgun. O da forvet hattı gibi gol aramış Fenerbahçe kalesinde. Ve Cengiz Atila gibi, olması gerektiği yerde değil.
Lemi Çelik’in yerine kademeye giren Tolunay Kafkas Erol Bulut’un önünü kesebilir ama o da Tarık Daşgün’ün çapraz koşusuna aldanmış.. Artık Erol Bulut’un önü açılmış.. Ve depara kalktığı andan itibaren Aykut’un uzak kanattaki koşusunu takip ediyor. Ortası da adrese teslim. Aykut Kocaman’ın gol vuruşu da usta işi: Top yerde ikinci kez sekmeden kaleci Metin Mert’i ters köşeye yatıran sert plase..
Maç bitmeden “bu iş bitti” denilen an..
Dördüncü An
Hakem Metin Tokat’ın bitiş düdüğünden tam 10 saniye sonra Trabzonspor tribünleri sevinç yumağı oluşturmuş Fenerbahçeli futbolcuları alkışlıyor.