Etiket: Emel Engin

  • Kadıköy Life Röportajımız

    Kadıköy Life Röportajımız

    Ekip olarak bugünlere gelmemizi sağlayan, merhum Rüştü Dağlaroğlu başta olmak üzere, büyüklerimizi andığımız ve ilk kitabımızı konu alan Kadıköy Life röportajımız, derginin Temmuz-Ağustos 2022 sayısında yayınlandı. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    FenerbahceTarihi.org Kadıköy Life Röportajı

    • FenerbahceTarihi.org ekibine “Neden Fenerbahçe?” diye sormak olmaz… “Neden Fenerbahçe tarihinin bu bölümü?” diye soralım. 1907-1914 arasını yazmanızın sebepleri nelerdi?

    Bu sorunun cevabına Rüştü Dağlaroğlu ismiyle başlamamız gerek. Biz kendisi için “Fenerbahçe tarihinin bânisi” diyoruz. Zira 1919’dan itibaren yaptığı el emeği göz nuru çalışmaların temel ve öncü olarak Fenerbahçe tarihini bina ettiği tartışmasız bir gerçek!

    Kıymetli oğlu Müzdat Dağlaroğlu sayesinde rahmetli Rüştü ağabeyin müthiş arşivini görme şerefine de eriştik. Özetle, ruhu şâd olsun, eğer Rüştü Dağlaroğlu olmasaydı hiçbir şey mümkün değildi…

    Bize göre Fenerbahçe’nin kuruluş hikâyesinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme sürecinde; toplumsal, politik hatta ekonomik olarak incelenmesi gereken özel bir anlamı var. Bu hikâye, farklı bakış açılarıyla değerlendirilip yeniden yazılması gereken tarihî meseleleri de içinde barındırıyor.

    Fenerbahçe tarihindeki birçok olayın bugün ‘mesele’ olarak değerlendiriyoruz çünkü döneme dair kaynaklar yetersiz ve yeni araştırmacıların birçoğu özgün bir inceleme yapmayı tercih etmiyor. Hâlbuki Fenerbahçe’yi kuran ve kuruluşunda pay sahibi olan insanların hayat hikâyeleri ve faaliyetleri, Fenerbahçe’nin kuruluşunu çok özel bir araştırma konusu haline getiriyor.

    Biz de bundan ötürü (Türk spor tarihinde belki de üzerinde en az çalışma yapılan dönem olan) Fenerbahçe’nin kuruluş yılları için araştırmalara başladık ve sonuç aldıkça kendimize bir yol haritası belirledik. Sonrasında bu haritadaki izleri takip ederek ilk kitabımız olan Fenerbahçe Tarihi Meseleleri-Kuruluşu yazdık.

    • Peki, FenerbahceTarihi.org ekibi nasıl kuruldu? Ne zaman bir araya geldiniz?  Bunca “ilk” denebilecek şeyi nasıl başardınız?

    Aşağı yukarı üç sene önce, henüz pandemi yokken bir araya geldik. Uzmanlık alanları Fenerbahçe tarihi olan, yaklaşık yirmi kişiydik. Bir şekilde birbirini tanıyan, bilen ama daha önce bu şekilde bir araya gelmemiş Fenerbahçeliler…

    Tek tek insanlara baktığınızda yüksek bir ifade gücü, keskin bir kalem, kusursuz bir hafıza ve takdire şayan bir organizasyon yeteneği görebiliyordunuz. Bunlara eski yazıları okuyabilmemiz ve yılların emeği ile toplanmış, adeta göz kamaştıran arşivler de eklenince daha ilk toplantıdan “Mutlaka bir şeyler yapalım!” kararı çıktı. Büyük bir heyecan içinde kalmıştık, diyebiliriz. Nitekim sonu çok güzel oldu…

    “Nasıl başardınız?” sorusuna gelince…

    Önce bir işbölümü yaptık. Dönemler, konular, bu kitaba da adını veren meseleler üzerinde yoğunlaşacak kişileri belirledik.

    Bir sonraki toplantıda masanın üzerinde onlarca sayfalık içerik duruyordu. Bu içerikler hakkında konuştukça, Fenerbahçe tarihine dair “Bu böyle!” denen birçok konuda işin aslının farklı olduğu ortaya çıktı.

    Tarih yazımını; belgelere dayanarak, belgelerin de “kaynak” statüsünde olup olmadığını özenle değerlendirerek yaptığımız için bu müstesna topluluk ortaya çıkan gerçekleri paylaşmakta bir sakınca görmedi. Ve böylece www.fenerbahcetarihi.org doğdu.

    Bu konuyu kitaba bağlarken şunu da itiraf etmemiz gerek: Tarihî meselelerin bu kadar ilgi çekeceği aramızdan kimsenin aklına gelmemişti. Mızrak çuvala sığmadı! Yazdıklarımıza değer veren, önemseyen kişiler, içeriği kitaplaştırma zamanı geldiğine bizi ikna ettiler. Buna göre yazılarımızı sınıflandırdık; Fenerbahçe tarihini dönemlere ayırdık. Kitabın zamansal sınırı da böylece belirlenmiş oldu.

    • Oldukça yüksek sayıda ve organik bir takipçi kitleniz var. Ayrıca akademisyenler ve tarih öğrencileri de sıklıkla sizinle iletişime geçiyorlar. Bu süreçleri nasıl yürütüyorsunuz?

    Bu konu açılmışken Prof. Dr. Vahdettin Engin ve kıymetli eşi Emel Engin hocalarımıza minnettar olduğumuzu bir kez daha, öncelikle ve özellikle belirtelim… Her aşamada yanımızda oldular, yol gösterdiler. Kitabımız başta olmak üzere her şey, bizim olduğu kadar, onların da eseridir.

    Doğanay imzalı bir yazar, 1948 yılında “Saint Joseph Fenerbahçe’nin çekirdeğini vermiş okuldur.” cümlesini yazmış. Bizim çalışmalarımızın çekirdeğini verenlerden biri de Saint Joseph Lisesi tarihini yazan, rahmetli Demir Alp Serezli ağabeyimiz idi.

    Koleksiyonunu insanlara ve tarihe kazandırmak hususunda gösterdiği yücegönüllü tavrı, koleksiyonun kendisinden katbekat fevkalade olan kıymetli büyüğümüz Seyhun Binzet de bizim için adeta kadim Kadıköy’ün bilgi deryası oldu.

    Dediğiniz gibi birçok akademisyenler, öğrenci kardeşlerimiz, birbirinden kıymetli büyüklerimiz ve (şahsen tanıyalım, tanımayalım) çok verimli yazışmalar yaptığımız değerli takipçilerimiz var.

    Mamafih ilişkide olduğumuz isimlere bakınca “süreçleri yürütmek” diye bir şeye gerek kalmıyor. Biz yalnızca bilgilerin, belgelerin ve fotoğrafların arasında geziyoruz ve bunları muazzam bir keyifle bir araya getiriyoruz.

    Yola çıkarken web sitemizin “Hakkımızda” sayfasında şu cümlelere yer vermiştik:

    “Bizler, Fenerbahçe kongre üyeleri ve Fenerbahçeli tarihçiler olarak büyük bir eksiği gidermek için, bir çalışma grubu kurmaya karar verdik. Bizden başka gönüllülerin de desteğiyle uzun bir bilgi yolculuğuna çıkacak olan kalabalık bir ekip olarak, tamamlandığında (hiçbir karşılık beklemeden) Fenerbahçe Spor Kulübü’ne devredilecek detaylı bir ‘Görsel ve Yazılı Tarih’ çalışması yapmayı planlıyoruz.

    Bu organizasyon temel hedeflerinden biri de kendini Fenerbahçeli addeden herkesi Fenerbahçe tarihine sahip çıkmaya davet etmektir.  Fenerbahçemize gönül vermiş her bireyin fikrine ve projesine ihtiyacımız var. ‘Fenerbahçelilik Mirası’nda sizi de aramızda görmekten büyük keyif ve onur duyacağız.”

    Gelinen noktada, gerek takipçilerimizin bize gösterdiği ilgi ve sevgi, gerekse Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç’un ve kıymetli Yönetim Kurulu üyelerinin bizler hakkında gösterdiği teveccüh ve defaten söyledikleri güzel sözler bize müthiş bir motivasyon sağladı.

    Ulu Önder Atatürk’ün “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” diyerek çizdiği yolda devam edeceğiz.

    Kadıköy Life Dergisi | Temmuz & Ağustos 2022 – Sayı 106

  • Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine

    Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine

    Basın Bildirisi

    Marmara Üniversitesi’nde, Milli Mücadele’nin yüzüncü yılı etkinlikleri kapsamında Türk spor tarihinin en önemli maçı anılıyor: Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine

    “Milli Mücadele’nin Yüzüncü Yılı” etkinlikleri kapsamında “Yüzyılın Maçı” bir panel ile anılıyor.

    28 Temmuz 2022 Perşembe günü,  Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Spor Tarihi Araştırmaları Derneği’nin iş birliği ile “Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Millî Mücadele ve Futbol” paneli, Marmara Üniversitesi Kadıköy/Göztepe Yerleşkesinde gerçekleştirilecektir.

    Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Büyük Taarruz’un harekat planını ordunun komuta kademesine aktarmak için organize ettiği toplantıyı, düşman istihbarat teşkilatından gizleme amacıyla düzenlediği futbol maçının 100. yıldönümünde gerçekleşecek etkinlikte; dönemin siyasi, askeri ve sportif atmosferi yansıtılacak ve Türk Spor Tarihi’nin en önemli maçı, Milli Mücadele kahramanı sporcular ile birlikte anılacaktır.

    Panelde, Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Vahdettin ENGİN, Prof .Dr. Okan YEŞİLOT, Doç. Dr. Akif PAMUK; Kütahya Dumlupınar Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Arif KOLAY; İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Alihan LİMONCUOĞLU; Dr. İbrahim KAÇMAZ ile Tarihçi – Yazar Emel ENGİN, Spor Tarihi Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Barış KENAROĞLU ve Karşıyaka Spor Kulübü Tarih ve Müze Kurulu Üyesi Araştırmacı – Yazar Bedri Cumhur DOĞU konuşmacı olarak yer alacaklardır. Fenerbahçe Spor Kulübü başta olmak üzere ülkemizin önde gelen spor kulüpleri etkinliğin davetlileri arasındadır.

    Sabah 10.00’da ilk oturumu yapılacak panel, verilecek öğle arasından sonra 13.00’te ikinci oturumu ile devam edecektir. Etkinliğe katılmak isteyen değerli Basın mensuplarına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

    Etkinlik Yeri: Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü

    Etkinlik Tarihi: 28 Temmuz 2022 Perşembe / 10.00

    Yüzyılın Maçından Yüzyılın Zaferine Milli Mücadele ve Futbol

    Sakarya Savaşı 13 Eylül 1921’de bitmişti. Sonrasında Yunan kuvvetleri, Afyon hattına çekildiler ve burada çok güçlü olduğuna inandıkları istihkâmlar oluşturdular. Bütün güçleriyle Yunan ordusunu destekleyen İngilizler de aynı kanaatte olmalılar ki, bir saldırı halinde bu istihkâmların Türkler tarafından altı aydan önce aşılamayacağı yönünde raporlar düzenliyorlardı. Kendilerince hesap doğruydu. O halde Türklerin Afyon’a yapacakları bir saldırı başarısız olmaya mahkûmdu.

    Türk cephesinde ise gelişmeler farklı yaşanıyordu. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, düşmanın kesin bir mağlubiyete uğratılacağı konusundaki inancı tamdı. Taarruz hazırlıkları tamamlandığında kesin ve netice alıcı darbeye girişilecekti. Düşman kuvvetlerinin hazırlıksız yakalanması açısından, yapılan hazırlık ve planların son derece gizli tutulması, Yunanlıların özellikle de İngilizlerin gelişmelerden haberdar olmaması lazımdı. Ordu hazır olmakla beraber taarruz planlarının ordu komutanlarına bildirilmesi gerekiyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, komutanlarla aleni bir şekilde yapacağı toplantı karşı tarafı kuşkulandırabilirdi. Bu aşamada Mustafa Kemal Paşa, tam bir kurmay subay zekâsı örneği göstererek hiç kimseyi şüphelendirmeden komutanları bir araya getirmeyi başaracaktı.

    Başkomutan, bu doğrultuda Batı cephesi askerleri ile kolordu askerleri arasında Akşehir’de bir futbol maçı organize etti. Taarruz planlarının anlatılacağı komutanlar bu maça davet edildiler. Maç 28 Temmuz 1922 günü oynandı. Komutanlar bir taraftan maçla ilgili gibi görünürken diğer taraftan kendilerine taarruz planları anlatılıyordu. Gelişmeler tam da Mustafa Kemal Paşa’nın hedeflediği gibi olmuş, karşı taraf hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Futbol maçının atmosferi, düşmandan gizlenmek istenen hazırlıkları yapmak ve taarruz planlarını hayata geçirmek için ideal ortamı oluşturmuştu. Gerçekten de İngilizler “Türkler futbol maçıyla oyalandıklarına göre yakın planda bir taarruza girişme niyeti yok” diye düşünmüşlerdi. Amerikalı General Charles H. Sherril, anılarında o günleri şöyle anlatıyor: “Bu büyük futbol maçıyla ilgili haberler, gazetelerde ön planda yer alıyordu. Bu durumdan, Yunanlılar da hoşnut görünüyordu. Zira Türk ordusunun, hiç olmazsa, yakın bir gelecekte, herhangi bir harekâtta bulunması söz konusu olmayacaktı. Çünkü Türkler, şimdilik yalnızca futbolla ilgileniyordu”.

    Taarruz hazırlıkları bütün safhasıyla o derece gizlilik içinde yürütülmüştü ki, 26 Ağustos’ta saldırı başladığında Yunan subayları bir gece önce düzenlenen balonun mahmurluğunu daha üzerlerinden atamamışlardı. İstihbaratının başarısıyla öğünen İngilizler, 26 Ağustos sabahı büyük taarruz gerçekleştiğinde en az Yunanlılar kadar şaşkınlığa uğramışlardı. Sonrası ise “kesin Zafer ve Kurtuluş”… Bütün bu süreç yaşanırken olayların merkezinde bir futbol maçının da yer alması son derece önemli ve dikkat çekicidir. Meşhur ifade ile: “Futbolun asla sadece futbol olmadığı” gerçeği burada da karşımıza çıkmaktadır. 2022 yılında, Millî Mücadele tarihimizde son derece önemli bir rol oynamış bu futbol maçının 100.Yılı idrak edilmektedir. Bu maçın Türk kamuoyuna ve genç nesillere hatırlatılması önem arz etmektedir.

    Saygılarımızla

    Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü | Spor Tarihi Araştırmaları Derneği

  • Fenerbahçe Hep Galip

    Fenerbahçe Hep Galip

    Yeditepe Yayınevi‘nden çıkan ve buradaki linkten satın alabileceğiniz “Fenerbahçe Tarihi Meseleleri | Kuruluş” kitabının önsözünü sitemizde yayınlıyoruz. Fenerbahçe Hep Galip!

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Özsöz

    Bundan tam iki yıl önce on yedi kişi bir araya geldi. Bu kişilerden bazısı birbirini daha önceden tanıyorken bazısı da o gün tanışmıştı. Ortak paydaları Fenerbahçe, uzmanlık alanları ise Fenerbahçe tarihi olan bu kişiler; 1959 öncesi şampiyonlukları için kapsamlı çalışmalar yapılması, Fenerbahçe’nin tarihine, uydurdukları yalanlarla saldıranlara karşılık verilmesi için anlaştılar. Bu on yedi kişi arasında ifade gücü kuvvetli, kalemi keskin, hafızası mükemmel, organizasyon yeteneği takdire şayan, yüzyıl önce yazılan yazıları okumada mahir, yılların emeği ile oluşturdukları arşivi göz kamaştıran insanlar vardı. İkinci toplantıda iş bölümü yapıldı. Dönemler, konular, bu kitaba da adını veren meseleler üzerinde yoğunlaşacak kişiler belirlendi. Üçüncü toplantıda, masanın üzerinde yıllardır yapılan araştırmaların bir sonucu olarak meydana gelmiş onlarca sayfalık içerik duruyordu. Toplantı boyunca bu içerikler hakkında konuşuldu. Fenerbahçe tarihi ile ilgili bilinen birçok şeyin aslında klişeden ibaret olduğu, işin aslının farklı olduğu ortaya çıkmaya başlamıştı. Tarih yazımını; belgelere dayanarak, belgelerin de “kaynak” statüsünde olup olmadığını özenle değerlendirerek yaptıkları için bu müstesna topluluk ortaya çıkan gerçekleri paylaşmakta bir sakınca görmediler. Böylece FenerbahceTarihi.org doğmuş oldu.

    İtiraf etmek gerekirse hazırlanan içerikler yayımlanmaya başlamadan önce, tarihî meselelerin bu kadar ilgi çekeceği aramızdan kimsenin aklına gelmemişti. Bir süre sonra deyim yerindeyse “mızrak çuvala sığmamaya” başladı. Yazdıklarımıza değer veren, önemseyen kişiler, bu yazıları kitaplaştırmanın zamanı geldiğine bizi ikna ettiler. Bu doğrultuda yazılarımızı sınıflandırarak Fenerbahçe tarihini dönemlere ayırdık. Bu ayrımın sonucunda elinizde tuttuğunuz kitabın da zamansal sınırı belirlenmiş oldu.

    “Fenerbahçe’nin kuruluş hikâyesinin, Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar süren Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme yılları içerisinde; toplumsal, politik hatta ekonomik olarak incelenmesi gereken özel bir anlamı vardır. Fenerbahçe’nin kuruluşu, farklı bir bakış açısıyla değerlendirilip yeniden yazılması gereken tarihî meseleleri de içerisinde barındırır. Fenerbahçe tarihindeki birçok olayın bugün ‘mesele’ olarak değerlendirilmesinin sebepleri, döneme ilişkin kaynakların yetersiz olması ve az sayıdaki araştırmacının ‘resmî’ tarih tezinden ayrılmamak konusunda gösterdikleri bilinçli çabadır. Fenerbahçe’yi kuran ve kuruluşunda pay sahibi olan kişilerin hayat hikâyeleri ve kuruluştan sonra geçen yıllardaki faaliyetleri, ‘Fenerbahçe’nin kuruluşu’nu özel kılan ana unsurlardır. Bu unsurlar, dönem için kalıplaşmış yargıların değişmesi ya da bazı ender durumlarda da desteklenmesi için Fenerbahçe’nin kuruluş tarihinin ana dayanaklarından birisi olacaktır.”

    Türk spor tarihinde, üzerinde belki de en az çalışma yapılan dönem olan Fenerbahçe’nin kuruluş yılları için araştırmalarımız sonuç vermeye başladıktan sonra önceki paragrafta okuduğunuz satırları kendimize yol haritası olarak belirledik. Haritadaki izleri takip ederek ilk kitabımız olan Fenerbahçe Tarihi Meseleleri-Kuruluş’u, internet sitemizde yayımladığımız içerikleri temel alarak yazdık.

    Dört bölümden oluşan kitabımızın ilk bölümü Fenerbahçe’nin kurucuları hakkındadır. Fenerbahçe’nin beş kurucusunun hayatını, bilinmeyenleri ortaya çıkaracak şekilde inceledik. Özellikle Enver Hoca (Yetiker) ve Nurizade Ziya Bey (Songülen) üzerinde yoğunlaşan çalışmalarımızın Fenerbahçe’nin bir kuruluş felsefesinin var olduğunu ortaya çıkardığını düşünüyoruz. İkinci bölümde ise kulübün basılı ilk tüzüğünü günümüz Türkçesiyle aktarıp tescil edilme tarihini belirlemeye çalıştık. Elde ettiğimiz belgelerin söyledikleri, dönemin bilinen siyasi şartlarıyla desteklenince karşımıza yepyeni bir hikaye çıkmış oldu. Üçüncü bölümde İstanbul’un kadim semti Kadıköy’ün Fenerbahçe tarihindeki yerini okuyacaksınız. İstanbul’da futbolun doğduğu topraklarda Fenerbahçe’nin büyüyüp geliştiği mekânların, ilk takımlarının top koşturduğu çayırların izlerini bulacaksınız. Kitabın son bölümünü portreler ve olaylara ayırdık. Bu bölümün iki özelliği var: İlki, Fenerbahçe’nin ilk yıllarının bilinmeyen karakterlerinin hikâyelerinin gün yüzüne çıkması. İkincisi ise, kitapta yer alan değerlendirmelerimizi oluştururken faydalandığımız kaynakları sizlerle paylaşmamız. Belirtmek isteriz ki bu kitap Fenerbahçe’nin kuruluş yıllarının olayları ve o dönemin kişileri için kesin yargılar içermiyor. Yazım dili olarak bunu iddia ettiği düşünülebilirse de kitabın önceliği, içinde yer alan belgelere dayalı tezlerle, Fenerbahçe’nin kuruluş dönemi üzerinde tartışmalar yapılmasını sağlamak.

    Tarih yazımı, şüphesiz devinim içerisinde. Her gün yeni belgeler, yeni kaynaklar tarihçilerin karşısına çıkabiliyor. Bu kaynaklar kimi zaman ortaya atılan tezleri destekliyor, kimi zaman da çürütüyor. Yapılacak olan bu tartışmaların bizleri yeni belge ve kaynaklara ulaştırmasını, yeni bilgilere ulaşarak tez-antitez-sentez formülüyle Fenerbahçe tarihinin bugüne kadar karanlık kalmış olan bu dönemini daha fazla aydınlatmayı amaçlıyoruz. Bu amaç spor tarihi üzerine çalışan ya da çalışmayı amaçlayan genç tarihçileri teşvik etmeyi de içerisinde barındırıyor.

    Kitap üzerinde çalışırken benimsediğimiz metot, yukarıda da belirttiğimiz gibi belge ve kaynaklara dayalı bir yazım yapmak oldu. Dönemin Osmanlıca gazeteleriyle devlet ve özel arşivlerde yapılan taramalar, daha önceden yazılmış tarihi kitapların ve anıların karşılaştırılması ve akademi etiği çerçevesinde eleştirilmesi, benimsediğimiz bu metodun temelini oluşturdular. Bu temeli oluştururken Türk spor tarihi yazıcılığının en büyük eksikliğinin, ülkede yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeleri gerektiği gibi dikkate almaması olduğunu düşünüyorduk. Döneme ilişkin yaptığımız kaynak taramaları ve okumaların bu eksikliği gidermesini amaçladık.

    Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Fenerbahçe Tarihi Çalışma Grubu’nu oluşturan; Ziya Aktürer, Alp Bacıoğlu, Tapfereritter, Zafer Batık, İzzet İsrael Benyakar, Çağrı Çobanoğlu, Alp Eralp, Cem Ertuğrul, Barış Eymen, King Santillana, Barış Kenaroğlu, Haluk Kılıç, Adem Köz, Alican Küçükcan, Onur Tuncer, Okan Uzunkaya, Tuncay Yavuz, Bozkurt K. Yılmaz’ın çabalarıyla hazırlandı. Kitapta emeği geçenler olarak teşekkür etmemiz gereken kişilerin listesi hayli uzun.

    Her yazdığımız yazıyı titizlikle okuyan, bize yol gösteren, öğrencisi olmaktan gurur duyduğumuz Saygıdeğer Hocamız Prof. Dr. Vahdettin Engin ve kıymetli eşleri Emel Engin Hanımefendi’ye; eşsiz koleksiyonundan faydalanmamıza izin veren, sohbetiyle yolumuzu aydınlatan değerli büyüğümüz Seyhun Binzet’e; spor tarihi üzerine çalışmalarıyla bize ilham veren Prof. Dr. Erhan Afyoncu Hocamıza, Murat Bardakçı’ya; bizi her fırsatta yüreklendiren Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı Hocamıza; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün tüm çalışanlarına; Yapı Kredi Bankası Arşivi’nin değerli yöneticileri Abdullah Gül ve Ayhan Uçar’a; İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Furkan Sevim’e; kataloglarını hizmetimize sunan İBB Atatürk Kitaplığı Müdürü İrfan Dağdelen’e; Malta Ulusal Arşivi görevlileri Charles Farrugia, Leonard Callus ve Melvin Caruana’ya; Dr. Sinan Genim’e; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu mensubu Dr. Hüseyin Kıyak’a; Ayetullah Bey’in fotoğraflarının bu kitapta ilk kez yayımlanmasına izin veren, kurucumuzun değerli akrabaları Mehmet Auf ve eşi Ebru İpek Auf Hanımefendi’ye; Lale Atman Hanımefendi’ye; Enver Yetiker’in fotoğraflarını tarihe bu kitap vasıtasıyla kazandıran, kurucumuzun değerli torunları Ayşe Bertülin Kenter ve Rona Bandar Hanımefendilere; Fenerbahçe’nin erken dönemiyle ilgili arşiv belgelerini bizlerle paylaşan Melih Şabanoğlu’na; doğru bilgi ve belgeye ulaşmamızda yardımlarını esirgemeyen, her zaman yanımızda olan Fenerbahçe camiasının değerli üyeleri; Belgin Beşe Aral Hanımefendi, “Paşalı Birol” Vecdi Teker, Acar Yıldız, Aydın Temizer ve kıymetli eşi Nazan Aksoy Temizer Hanımefendi, Bülent Batu, Cahit Binici, Cem Argun, Cafer Çağatay’ın torunu Jale Çağatay Hanımefendi, Sporel ailesinin kıymetli mensupları Dilara Sporel, Emine Sporel Özakat ve Feyhan Sporel Hanımefendiler, Ali Muhiddin Hacıbekir’in torunu Nazlı İmre Hanımefendi, bizlere gösterdiği teveccühten her zaman onur duyacağımız Müzdat Dağlaroğlu’na teşekkür etmeyi borç biliyoruz.

    Bugün aramızda olmayan iki ismin; kitabımızı göremeden aramızdan ayrılan, “Kadıköy’ün BelleğiDemir Alp Serezli Ağabeyimizin ve Türk spor tarihçiliğinin sembol ismi Dr. Rüştü Dağlaroğlu’nun manevi şahsiyetleri önünde de saygıyla eğiliyoruz. Bu birbirinden değerli kişilerin Fenerbahçe tarihine yaptıkları katkıları, geleceğin tarihçilerine aktararak bu borcu bir nebze de olsa ödeyebildiğimizi düşünüyoruz.

    Ve Galip… Galip Kulaksızoğlu…

    Bu kitabın sayfaları arasında adına rastlayıp hakkında yazılanları okuduğunuzda kitabımızı ondan başka birine ithaf etmenin zaten mümkün olmadığını sizler de düşüneceksiniz. İyi okumalar…

    Fenerbahçe hep Galip…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Grubu