Etiket: Emin Kurt

  • Müthiş Bir Analiz

    Müthiş Bir Analiz

    Üç gün önce Twitter’da bir fotoğraf paylaşmış ve “Fenerbahçe’nin kahraman futbolcularından Lebip Elmas’ın arşivinden böyle bir fotoğraf çıktı. Türk havacılık tarihi uzmanı hocalarımıza elden ele gönderelim. Belki hikayesini çözmek mümkün olur.” demiştik. Sağ olsun, Dr. Selim Erdoğan hocamız “Ne dersiniz Emin Hocam?” diyerek konuyu Dr. Emin Kurt‘a yönlendirmişti. Kendisi de doğru adresmiş; müthiş bir analiz ile Fenerbahçe tarihine dair bir görselin hikayesini çözmüş oldu. Hocalarımıza sonsuz teşekkür ediyor ve detayları aşağıda paylaşıyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Dr. Emin Kurt’un Analizleri

    Fotoğraftan bazı çıkarımlar yapmaya çalıştım. Havacı subayın kıyafetinden fotoğraf tarihinin 1933 öncesi olduğu anlaşılıyor; yani 1923-1933 arası tarihlendiriyorum.

    Fotoğrafın sağında yer alan kırmızı daire içine aldığım tabelada gözüken “G” harfini “Gedikli” kelimesinin ilk harfi ve “Ş” harfini de şehidin isminin ilk harfi kabul ederek bir tarama yaptım. Astsubay rütbesinde ismi Ş ile başlayan ve 1933 öncesi şehit olan bir havacı tespit edemedim.

    Aynı tabelada en altta olan “5” rakamından yola çıkıp şehadet tarihinin günü olarak düşünüp araştırma yaptım.

    5.6.1927 tarihine ait 4 şehit kaydı var. Yerde meydana gelen bir kaza sonucu bir teğmen ile üç er şehit olmuş. Olay yeri muhtemelen Eskişehir.

    5.6.1929’da iki şehit var. Gene yer olayı. Bir astsubay öğrenci ile bir er şehit. Olay yeri İzmir. Ama fotoğraf arka planı İzmir Kadifekale’ye uymuyor.

    “5” rakamını şehadet tarihi değil birliği olarak kabul edersek 5. Tayyare Alayı çıkar. O zaman da Bursa olur. Ama Bursa’daki şehitliği görmedim.  Bursa’da da 1933 öncesi sadece bir şehit var; o da 1923 yılına ait.

    “G” harfinin şehidin ismi olabileceğinden yola çıktım. 5.12.1932 tarihinde Eskişehir’de şehit olan Yüzbaşı Galip Ferhi Bey’e ulaştım. Muhtemelen tarih ve yer bu.

    5.12.1932 ile 1933 sonu arasında Eskişehir Hava Şehitliğinde çekilmiş. Fenerbahçe B Takımı Eskişehir Tayyare takımı ile 3 Temmuz 1932’de Kadıköy’de bir maç yapmış ve 6-1 Fenerbahçe galip gelmiş bu maçtan sonra Fenerbahçe Eskişehir’e davet edilmiş. Gazetelerde bu davet maçı ile ilgili bilgi bulamadım ama muhtemelen bu davet gerçekleşmiş olabilir.

    Dr. Emin Kurt


    Dönemin Gazete Haberleri

    Fenerbahçe Eskişehir’e gidiyor

    30 Ağustos tayyare ve zafer bayramında Eskişehir’de Tayyare takımıyla bir maç yapmak için oraya çağırılan Fenerbahçe takımı bu daveti kabul etmiştir. Fakat gidecek takımın tamamıyla birinci takım oyuncularından teşekkül etmesine imkan bulunmadığı için takviye edilmiş B takımının gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Giden kafileye umumi katip Hayri Celal Bey riyaset edecektir.

    Eskişehir Tayyare takımı ilk şöhretini geçen seneki Türkiye birinciliklerinde yapmış, birkaç gün evvel de birkaç birinci takım oyuncusuyla takviye edilmiş bulunan Galatasaray takımını 3-1 yenerek eski kuvvetini muhafaza ettiğini göstermiştir. Bu itibarla Fenerbahçe’nin Eskişehir’de yapacağı bu maç orada büyük bir alaka uyandırmıştır.

    Fener takımı bugün hareket edecektir.

    29 Ağustos 1933 – Vakit


    Fenerbahçe Eskişehir’de

    Eskişehir, 1 (Hususi Telefonla) – Bugün Fenerbahçe B takımı ile Eskişehir Tayyare-İdman Yurdu muhteliti arasındaki maç binlerce kişinin huzurunda yapılmıştır. Birinci haftaym berabere bitmiş, ikinci haftaymda Eskişehir muhteliti sıfıra karşı iki gol atmıştır. Fenerbahçe B takımı kalecisi hastalandığı için yerine yedek kaleci Saim oynamıştır.

    Fener takımı şöyle çıkmıştır.

    Kaleci: Saim.

    Bek: Ziya, Fazıl.

    Haf: Ekrem, Şekip, Esat

    For: Reşat, Sedat, Şevket, Necdet, Sebip

    Her iki takımda göze çarpanlar şunlardır: Fener’den: Ziya, Fasıl Esat. Eskişehir’den: Mahmut, Niyazi, Zeynel, Suphi.

    2 Eylül 1933 – Milliyet


  • 1925 Tayyare Kupası

    1925 Tayyare Kupası

    Kıymetli Dr. Emin Kurt, 1925 Tayyare Kupası hakkında bilgi ararken yolumuz kesişti. Biz de Spor Alemi dergisinden maçın hikayesini çıkardık. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Tayyare Kupası Maçı

    Bidayette sert oynayan bir iki oyuncuya karşı hakemin şiddetli davranmaması ve müteaddit faulleri protesto için halkın bütün oyuncuların asabiyetini tahrike kafi bağırışmaları oyunu zevksiz, renksiz bir hale sokmuştu.

    Bir senedir müteaddit defalar karşılaştıkları halde yekdiğerini bir türlü mağlup edemeyen ve İstanbul’un en kuvvetli takımları olan Galatasaray ve Fenerbahçe’nin tekrar karşılaşmasına Tayyare Kupası güzel bir vesile olmuştu.

    Maç günü Taksim Stadyumu’nun önü mahşeri bir hal almıştı. Sahanın etrafı ve tribünler diğer maçlar kadar olmamakla beraber yine kalabalıktı.

    Kazım Paşa, Cenani Bey, Hamdullah Suphi Bey, Ali Hikmet Paşa, mebuslar, Emin Bey ve rical-i hükümet mevki-i mahsusta bulunuyorlardı. Saat tam altıda her iki takım binlerce kişinin alkışları arasında sahaya yayıldılar. Oyuna İngiliz hakem (Allen)ın idaresinde altıyı on geçe başlandı.

    1925 Tayyare Kupası

    Galatasaray takımında epey tahvilat vardı:

    Ulvi, Ali, Mehmet, Suphi, Nihat, Kemal, Kamil, Mithat, Kerim, Şadi, Mehmet’den ibaret olan bu takım son Fener-Galatasaray kozunu pay etmek üzere Hunter tarafından sahaya çıkarılmıştı.

    Fenerliler ise:

    Şekip, Kadri, Cafer, Fahir, İsmet, Ragıp, Bedri, Sabih, Zeki, Alaaddin, İhsan’dan mürekkep olan eski takıma yeni bir uzuv ithal etmişlerdi.

    Maç ilk devrenin nihayetine kadar çok düzgün olarak oynandı. Ve fena ki birkaç oyuncunun şiddetli harekatı belirmeye başladı. Oyunda oyunluktan çıkmış, maç hazır bulunanları sinirlendirecek değil, adeta tiksindirecek bir şekil almaya başladı…

    Hakem Mister Allen ise tekme atan, çarpan, küfreden oyunculara ceza verecek yerde, müfrit bir İngiliz soğukkanlılığı ile bütün bu yapılanları görmemezliğe gelerek adeta yangını körüklüyordu. Ve nihayet böyle güzel idare yüzünden hakikaten yirmi oyuncuyu birbirine düşürecek sahne de görülmedi değil!

    İlk haftaymda Fenerbahçe, ikinci de ise Galatasaray vaziyete hakimdi.

    1925 Tayyare Kupası

    İkinci kısımda sol açık Kamil Bey’in havadan giden bir iki şutu, Fener kalesinin ta yakınından harice kaçan iki vuruşu sarı laciverde, Zeki’nin ve Alaaddin’in birinci ve ikinci haftaymda attıkları beş altı şut da, sarı kırmızılara çok elim dakikalar yaşattı.

    Maçın hitamına on dakika kala sağ içten, yerden aldığı bir pası Zeki bir dripling yaparak Ali ve Mehmet’in arasında sıkıca bir şutla ağlara taktı.

    Bu golle koz pay edilmiş, Fenerbahçe dördüncü maçta nihayet şerefi temin etmişti.

    On dakika için her iki taraftan da ümide düşenler vaziyetin değişmediğini gördüler.

    Maçın hitamında Fener oyuncuları taraftarlarının omuzları üzerinde soyunma odasına kadar fevkalade tezahüratla naklolundular.

    Nasıl oynadılar: “Galatasaray”

    Ulvi: Birçok şutları bilhassa zaviyeden girecek olan bir şutla, diğer üç dört şutu maharetle tevkif etti. Oyunlarında terakki gözüküyordu.

    Mehmet ve Ali: Çok çalıştılar. Bu iki müdafi en ziyade topu kendi sahalarından uzaklaştırmak istiyorlar. Ekseriyetle arkadaşlarına pas vermekten uzak bir sistem takip ediyorlar.

    Nihat: Üç dört maçtan beri eski muvaffakiyetli oyunlarını aratacak bir oyun oynuyor. Bilhassa bu maçta çok hiddetten fazla sert bir oyun tarzı ihtiyar etti.

    Kemal: Sol açıkları tutmaktaki mahareti bu oyunda da teslim edildi. Yalnız önündeki forvetlere yardımı pek iptidai..

    Suphi: İleride iyi bir oyuncu olacağı bedihidir. –Biri ve en mühimi müstesna- iyi idi. Şadi ile yaptığı paslar aynı hizada olduğundan müessir değildi.

    Şadi: Yalnız ayağına gelen topu etrafına tevzi vazifesini görmek istiyor.  Kaleye hiçbir zaman tehlike olamıyor ve verdiği paslar ileriye, eşapelik paslar olduğundan arkadaşları istifade edemiyor.

    Kerim: Pas tevzii fena değilse de kale önünde kesretle açıklar pas veriyor. Kale önünde santrforun açıklara verdiği paslarla yalnız oyunu açmak kabildir. Kerim Bey bilmeyerek Cafer Bey’in vazifesini kolaylaştırıyor.

    Mithat: Pasları güzel ve hasım için tehlikeli ise de kale önünde şutu düzeltip atmak için fazla vakit kaybetmesi büyük bir hata.

    Kemal: Çalışmayı bıraktığı takdirde ileride fevkalade bir oyun oynayacaktır. Cuma günü de iyi idi.

    “Fenerbahçe”

    Şekip: Asabının bozuk olduğu rivayet olunan Şekip Cuma günü iyi idi.

    Cafer, Kadri: Bidayette Cafer antrenmansızlığı yüzünden alelade bir oyun oynadı ise de bilahareoyunu fevkaladeleşti.

    İsmet: İsmet’i Rus maçlarında gördüğümüzden beri biraz hafif gördükse de muhacimlerine birden verdiği paslar şahane idi.

    Fahir: Cuma günü en iyi oyunlarından birini oynadı. Gerek müdafaası gerekse de muhacimlerine yardımı İzmir maçlarından beri çok iyidir.

    Ragıp: Güzel meziyetleri bulunan Ragıp askerlik dolayısıyla fazla yorgun olmasına rağmen Cuma günü fena bir oyun oynamadı.

    İhsan: Cuma günü vazifesini hüsn-ü istimal etti. İleride iyi bir açık olmaya namzettir. Görgüsü azdır.

    Alaaddin: Açığa uzun pasları, sol içe eşapelik pasları iyi idi. Geri gelmesi, bu sebeple fazla yorulması hasım tarafa fazla tehlike olmaktan kendini uzaklaştırdığını nazar-ı itibare almalıdır. Otuz pastan (voledelapir) attığı şut fevkalade idi.

    Zeki: Ayağı geçtikçe kıymeti artmaktadır. Zeki’yi antrenmanlarına devam ettiği takdirde fevkalade bir halde göreceğimize kaniiz. Golü çok şıktı.

    Sabih: Sol açığa ve sağ içe verdiği paslar fevkaladedir. Geriye fazla yardım etmesi hatadır. Bu sebeple birkaç gollük pası alamadı.

    Bedri: Seri bir oyuncudur. Cuma günü fena değildi.

    Spor Âlemi – 18 Haziran 1925

    1925 Tayyare Kupası