Etiket: Fuat Saner

  • Ilie Datcu Röportajı

    Ilie Datcu Röportajı

    Kıymetli büyüğümüz Sibel Kurt, yıllar boyunca Fenerbahçe resmî dergisinde yaptığı röportajları kendi web sitesinde (SibelKurt.org) topladı. Yüksek müsaadesiyle, geçmiş yıllarda Fenerbahçe Resmî Dergisi için yaptığı röportajları sitemizde yayınladığımız Sibel Kurt, yine müthiş bir Cemil Turan röportajı ile karşınızda…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Müthiş Bir Kaleci

    Fenerbahçemizin iz bırakan oyuncularındansınız, futbol hayatınız nasıl başladı?

    10 yaşında Romanya’da Dinamo Bükreş genç takıma başladım. 14 yaşına kadar genç milli takımda görevimi yaptım.

    Hemen kalecilikle başlamadım. Bir süre sol açık, sağ açık oynadım. Ondan sonra hoca beni kaleci olarak seçti.

    10 yaşında lisanslı oldum. 15 yaşında Dinamo Bükreş A takımında oynamaya başladım. Tabii ki bu dönem içinde çok şampiyonluklar yaşadım. Şampiyonluklara erken alıştığım için hep şampiyonluk istedim, başka bir şey istemedim.

    36 kez milli oldum.

    Fenerbahçe kalesine geçişiniz nasıl gerçekleşti?

    Ben bir Alman takımıyla anlaşmıştım. O yıllarda Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz da ülkemizin federasyon başkanını yakından tanıyordu. O sıralarda da bizim İsviçre’de bir maçımız vardı. O maç sonrası bizim yöneticiler “Sen Almanya’ya gidemezsin, sen Fenerbahçe’ye gideceksin, orada senin hemşerin var. Yunus var, Nunweiller var. Onların arasına katılacaksın.” dediler. Böylece diğer kontratım iptal oldu.

    En sonunda da devlet başkanımız Çavuşesku’dan izin alınarak 20 Temmuz olan doğum günümde Fenerbahçe’ye girdim. O gün bugündür Fenerbahçeliyim, şampiyonluk kazandım, iyi bir şekilde görev yaptım. 

    İlk geldiğinizdeki kadronuzda takım arkadaşlarınız: Yavuz, Numan, Şükrü, Levent, Nunweiler, Ercan, Yılmaz, Yaşar, Fuat, Abdullah, Ogün, Zeki, Can, Selim, Serkan, Ümran, Selim ve Ziya gibi unutulmaz oyuncularımız vardı…

    Evet, Fenerbahçe’de 6 sene oynadım. Efsane antrenör Didi’nin çalıştırdığı bir takımdı. Şampiyonluklar yaşadım. Faruk Ilgaz, Eşref Aydın gibi değerli yöneticilerimiz vardı. Hepsi de her zaman çok yardımcı oldular. En iyi olmamız için her zaman gerekli çabayı gösterirlerdi. Arkadaşlarımızla hep beraber yemekler düzenliyor, hep birlikte vakit geçiriyorduk.

    Derbi maçları sonrası neler yapardınız?

    Bugünkü gibi rekabet yoktu. Rakip takım futbolcularıyla hep beraber yemekler yiyorduk. Futbol ayrı, arkadaşlık ayrı… Sevgi ve saygıyı saha içinde de görebiliyorduk. Bugün bazı istenmeyen olaylar yaşanabiliyor ama dönüp baktığımda 40 sene hiç geçmemiş gibi hala bana heyecan verebiliyor…

    Vatani duygularınızı katmadan profesyonel bir şekilde gerçekleştirdiğiniz, kendi ülke takımınızla, Fenerbahçe arasında oynanan bir maçta ülkenizin UEFA kupasından elenmesine neden oldunuz. O maç sonrası artık Arges Piteşti kupadan elenmişti. Maç sonrası ülkeden çıkışınıza izin verilmedi. Nezarete alınışınız ve bir hafta hapiste kalışınız sonra diplomatik girişimler sonucunda çıkarak ve tekrar ülkemize dönerek takımdaki yerinizi alışınız… O maçı Halit Kıvanç “Gool diye diye…” isimli kitabında heyecanla şöyle anlatıyordu:

    “Maçın Romanya’daki rövanşında da mikrofon başındaydım. Yine Fenerbahçe, yine Cemil…

    Bir de Datcu vardı bu kez…

    Oyunun daha başında sudan bir penaltı çalmıştı hakem. Hani verilse de olur, verilmese de, türünden bir hareketti…

     Ve bu gol çok erken geldiği için, çekinmişti sarı-lacivertliler…

    Fakat Cemil, o büyük Cemil, bütün stadı ayağı kaldıran bir golün kahramanı olmuştu Piteşti’de…

    Topu kendi yarı alanından almış, sürmüş sürmüş sürmüştü…

    O gidiyordu sahada…

    Ben de gidiyordum Cemil’le birlikte radyoda: ‘…

    Cemil akıyor…

    Arges Piteşti yan alanında sürüyor topu…

    Bir rakibini geçti…

    Birini daha…

    Ceza alanına sokuldu. Kaleci çıkacak mı?

    Top hâlâ Cemil’de sokuldu iyice…

    Kaleci ile karşı karşıya…

    Vuruyor…

    Ve gol…

     Evet gol…

     Nefis bir gol…

    Durum 1-1… 1-1 oldu şimdi…

    Sonrasında Fenerbahçe şahlanmış, oyunu 1-1 bitirmeyi başarmıştı. Bu büyük başarının en büyük ortağı da, Cemil’le birlikte kaleci Datcu idi. Datcu, Romen’di. kendi doğduğu, büyüdüğü topraklarda bir Türk takımının kalesini, hem de bir Romen takımına karşı korurken, bir Türk heyecanını duyuyordu. Sonra da tamamen bizden olacaktı zaten…

    Tribünlerdeki Romen seyirciler, Fenerbahçe’yi alkışlıyor, fakat -öğrendiğime göre- Datcu’ya Romence hayli ‘ilginç’ sözler de söylüyorlardı. Kızıyorlardı, kendilerinden olan bir kalecinin gollerini önlemesine… Datcu da öylesine mükemmel oynuyordu ki…

    Futbolu meslek seçmiş ve işte meslek namusunu her şeyin üstünde tutuyordu. Fenerbahçe, bu güzel futbolla ikinci tura çıktı, ama Fransa’dan eski tanıdık Nice takımı ile karşılaşınca keyfi devam etmedi. Fransa’da 4-0 yenilince, burada 2-0 kazanmasının hiç bir yararı olmadı.” 

    Siz neler söylemek istersiniz?

    Çok güzel anlatmış Halit Kıvanç… Evet, o gün berabere kaldık çok fedakârlık yaptım… Hiçbir zaman kendi menfaatlerimi ön plana koymadım. Fenerbahçe’ye geçince kendi Milli takımı da bıraktım. 

    O günleri özlüyor musunuz?

    Özlemek ne kelime! Bir daha dünyaya gelsem yine kaleci olurdum… 

    Kaleciliği çok severek yapıyordunuz. Bir sezon 30 maçta sadece 6 gol yediniz ve tarihe geçtiniz… 

    Bazen dünyanın en iyi kalecileri bile kötü goller yer ama özellikle kritik bir maçta kolay kolay gol yemem.

    Yeri geldiğinde mağlup da oluruz ama çok gol yediğim bir maç olmadı. Tabii bunda takım arkadaşlarımın başarıları da söz konusuydu.

    Evet, bir sezonu sadece 6 golle kapamıştık. Bu başarı Ziya, Ercan, Şükrü, Ogün ve Can’ın, Selim’in, Nedim’in yer aldığı iyi bir takımdı… 

    Kaleci antrenörlüğü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

    Şimdiki yıllarda futbol okulları açıldı, ben 40 sene önce geldiğimde de söyledim; “Bu kaleci antrenörlerinin farklı olması lazım” diye…

    Şimdi kaleci okulları var. Bir – iki sene önce başladı. Eskiden yoktu. 1992 itibarıyla yavaş yavaş başladı.

    Bizimle antrenörler fazla uğraşmazdı, biz kendimiz yetiştik. 2-3 saat antrenmanla çıktık.

    Şimdi kitaplar var, bilgisayarlar var. Şimdikiler şanslı, kendilerini daha fazla yetiştirmeleri için her olanak var. Ben kendi kendime bile evde takımları inceliyorum, sistemlerini anlamaya çalışıyorum, kendi kendime bir şeyler yapıyorum. Futbolu çok sevdiğim için uzaklaştığımda kahroluyorum.

    Katkılarınızla iyi kaleciler yetiştirdiniz. Bu sezon takımlarda yer alacak kalecilerle ilgili neler söyleyeceksiniz?

    Birisine iyi dediğinde rekabet yaratıyor, kötü dediğinde kızıyorlar onun için yorum yapmamayı tercih ediyorum.

    Maçlarda heyecanlanır mıydınız? Ya şimdilerde televizyondan izlerken nasılsınız?

    Top oynarken heyecanlanmadım, maç izlerken mi heyecanlanacağım? Çok soğukkanlıydım. Çünkü görevimi bilirdim. Ortak antrenmanlarımızda ayrı kapalı salona gider, kendim de ayrı hazırlanırdım, Zekâ, güç ve ayaklar birleştiğinde iyi bir şey çıkıyor.

    En zor iş kaleciliktir, en ufak şeylerde kurtarıcısın, kaleci gerektiğinde çıkış yapmalı, takım ayrı, kalecilik ayrıdır.

    Oyunculuk hayatınızı tamamladıktan sonra, tecrübe ve deneyimlerinizi ortaya koyduğunuz çalıştırıcılık döneminizi aktarır mısınız?

    1962 yılında başlayan futbol hayatım, 1978’de sona erdi. Almanya’da ve Türkiye’de antrenörlük yaptım.

    Türk Milli Takımı’nın kalecisi Rüştü Reçber’e 4 yıl boyunca kaleci antrenörlüğü yaptım. Hala arar.

    Yemeklerine kadar kontrol ederdim. Çok disiplinli çalışırdım. Disiplinsizliğe de asla tahammülüm yoktur.

    Altyapı kaleci antrenörlüğü de yaptım. 1975’de Fenerbahçe’de kısa bir dönem teknik direktörlükten sonra Göztepe, Eskişehirspor’da da görev aldım.

    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldunuz… 

    Evet, 1980 yılında Türk vatandaşı oldum. En kısa zamanda da Türk vatandaşlığına geçen benim. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum.

    Beşiktaş’ın 100. yılındaki şampiyonlukta güzel bir anekdotunuz var, onu buradan da paylaşır mısınız?

    Lucescu’ya yardımcı antrenörlük yaptığım ve 100. yılında Beşiktaş’ın şampiyon olduğu sezondu.

    O günlere dayanan ilginç anım ise şöyleydi:

    Oğlum Kerem, koyu bir Fenerbahçelidir. Aynı zamanda Fenerbahçe Genç Takımı’nda da oynamıştır. Beşiktaş 100. Yıl kutlamalarında Kerem’e de Beşiktaş forması giydirmeye çalışmışlar… Baktım, bana bir telefon geldi… Kerem telefonda bas bas bağırıyor: “Baba baba, sen ne yaptın?

    Bunlar bana Beşiktaş forması giydirmeye kalkıyorlar, gel beni kurtar.”

    Artık Bodrum’da yaşıyorsunuz, günleriniz nasıl geçiyor? 

    6 senedir Bodrum’dayım. Eşim Olga ile birlikte sık sık gelen çocuklarımız ve misafirlerimizi ağırlıyor, keyifli günler geçiriyoruz. Üç tane de köpeğimiz var. Bahçeler, çiçekler, sebzeler derken günler hızlı bir şekilde geçiyor. Evimizi çok seviyoruz. Turgut Reis çok güzel şirin bir kasaba… Tüm Fenerbahçelileri de her zaman ziyaretime bekliyorum.

    Fenerbahçe taraftarı sizi çok seviyor ve kalbimizde unutulmaz bir yeriniz var… 

    Futbol oynarken bazı oyuncular taraftarın coşkusundan etkileniyor, bazısıysa gamsız etkilenmez. Biz taraftardan çok enerji aldık…

    Takım kazandı mı taraftar çok mutlu oluyor. Olacak iş değil bazı taraftar takımını o kadar benimsiyor ki bunu özel hayatına bile yansıtıyor… Bir daha dünyaya gelsem yine kalecilik yaparım, yine Fenerbahçe’de oynarım. Fenerbahçe’nin adı da büyük kendi de büyük… Bir ara “Datcu Galatasaray yolunda” diye haberler çıkardılar, kim yazdı bilmiyorum ama hepsi yalan haberlerdi. Kim çağırdıysa gitmedim. Ben asla taraftarımı üzecek bir şey yapmadım. Fenerbahçe’yi de çok seviyorum, taraftarını da çok seviyorum, hepsini yanaklarından öpüyorum…

    Sibel Kurt – Fenerbahçe Resmî Dergisi Röportajı

  • Ezeli Rekabetin Manası

    Ezeli Rekabetin Manası

    1972 yılında oynanan ve herkesin Galatasaray’ı favori gösterdiği maçı Fenerbahçe kazanınca Namık Sevik, Milliyet gazetesindeki köşesinde Brian Birch’e “Ezeli Rekabetin Manası”nı anlatmış.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Evet Galatasaray’ı Fenerbahçe Durdurdu

    Evet… “Bu Galatasaray’ı durdurmak zor” demiştik…

    Zoru Fenerbahçe dün yaptı…

    İşte, Fenerbahçe’nin, Besiktaş’ın ve Galatasaray’ın Türkiye’de isminin büyüğe çıkışının sebebi bu…

    Hiç ummadığın bir anda, ne kuvvet ölçüsü, ne kondisyon ne 4-2-4, ne de 4-3-3 gibi laflar sığmıyor kitaba… Bir de bakıyorsun, zayıf olan kuvvetli olanı önünde katıp süpürüp götürüyor…

    Fenerbahçe’nin neresinden bakarsan bak galip geleceğini evvelden kestirmek imkânsızdı… Kırıkları, çıkıkları, cezalıları, cezasızları ile… Bu işe rufailer karışırdı… Nitekim de öyle oldu…

    Ancak anlayamadığımız bir şey Milli takım geri dörtlüsü için düşünülen Galatasaray’ın defans adamlarının bir hazan yaprağı gibi dökülüşleri idi…

    Ekrem’i, Muzaffer’i, Aydın’ı tanıyamadık doğrusu… İleri adamları da keza aynı laubalilik ve maça asılma hırsından uzaktılar…

    Mehmet’i biz Lefter’e benzetmiştik… Ama dün evvelce sarf ettiğimiz bu söze bir balmumu yapıştırmak lüzumunu hissettik. Çünkü Lefter oyuna küsmez, bir köşeye kaçıp gizlenmezdi… Benzin gibi parlayıverirdi sahada…

    Sonra, Brian Birch’e de birkaç laf etmek isteriz… Gökmen’i oynatmadığı için Son haftalarda Galatasaray’ın galibiyetinde bu delifişek santraforun büyük rolü vardı… Kar altında kaygan sahada Uğur gibi pasif bir futbolcunun verine Gökmen’in alınmayışını İngiliz kini ile izah ettik…

    Sonra Birch maçtan evvel verdiği beyanatta “Ben ezeli rekabet tanımam, kuvvetli olan kazanır” demişti… Herhalde dün, ezeli rekabetin ne manaya geldiğini aldığı sonuçla anlamış olmalıdır…

    Evet, Galatasaray kötü bir gününde idi… Ama onu Fenerbahçe, büyük ismi, ortaya koyduğu gücü ve azmi ile dar boğaza soktu, ligin şemsiyesini ters çevirdi…

    Bu işi başaran, Sarı-Lacivertli futbolcular ne kadar tebrik edilse yeridir…

    Namık Sevik – 13 Mart 1972 – Milliyet Gazetesi


    Hakemler: Doğan Babacan, Özcan Gürkaynak, Güngör Tuncel

    Fenerbahçe: Ilie Datcu, Şükrü Birand, Nedim Doğan, Cevher Örer, Serkan Acar, Fuat Saner, Stevan Ostojiç, Ziya Şengül, Canan Açıkgöz, Osman Arpacıoğlu (Ersoy Sandalcı), Muharrem Algıç

    Antrenör: Sabri Kiraz

    Galatasaray: Yasin, Ekrem, Muzaffer, Tuncay, Aydın (Samim), Olcay, Ayhan, Ahmet, Metin, Mehmet, Uğur

    Antrenör: Brian Birch

  • Futbol Goldür

    Futbol Goldür

    3 Mart 1968 tarihinde, Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 3-0 yendiği ve Metin Oktay’ın kırmızı kart gördüğü maçın gazete yazılarından seçmeler ve fotoğraflar karşınızda… Olayı en iyi özetleyen rahmetli Halit Kıvanç olmuş: Futbol goldür!

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Seyirci: 41.835 kişi

    Hasılat: 497.525 TL

    Hakemler: Franz Wöhrer (Avusturya), Puchinger (Avusturya), Tarık Yamaç

    Fenerbahçe: Yavuz Şimşek, Şükrü Birand, Levent Engineri, Selim Soydan, Ercan Aktuna, Yılmaz Şen, Ogün Altıparmak, Fuat Saner (Ziya Şengül), Abdullah Çevrim, Nedim Doğan, Yaşar Mumcuoğlu (Erdinç Sandalcı)

    Galatasaray: Yasin (Radunoviç), Bekir, Doğan, Mustafa, Talat, Turan, Yılmaz, Mehmet, Ayhan, Metin, Uğur

    Goller: Ogün (9′), Yaşar (35′), Abdullah (57′)


    Fenerbahçe Teknik Direktörü Ignace Molnar:

    Çocuklardan çok memnunum. Verdiğim taktiği harfiyen yaptılar. Ben “Gol yememek, gol atmak” esasına göre taktik vermiştim. Galatasaray ringin kenarına sıkıştı ve iki defa knock-down oldu. Sonra, Abdullah’ın knock-outı ile bu iş bitti. Biz büyük konuşmakla değil, büyük maçlar kazanmakla yetiniyoruz. Şimdi fazla konuşmak istemiyorum. Kâfi derecede çocuklar konuştu sahada.

    Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz:

    Bizi küçük görenlerin cezası ağır oldu. Bu takım böyle oynadığı takdirde, her zaman önüne geleni silindir gibi ezer. Çocukların şampiyonluk yolundaki azimlerini alkışlarım.


    Namık Sevik: Galatasaray Coştukça Yedi

    Gelelim top yokken Yılmaz’a tekme atan Metin’e… Bu çok sevilen Türkiye çapındaki sempatik futbolcunun tahrik ve bilmediğimiz sebepler ne olursa olsun, futbol hayatının sonuna yaklaştığı şu yıllarda rakibi tekmelemesine en az kendisi kadar bizler de üzüldük. Evet, Fenerbahçe rakibinden daha iyi oynamadı, fakat kazandı. Hem de farkla…

    Necmi Tanyolaç: Galatasaray Kontraya Geldi

    Fenerbahçe dünkü büyük maçta gerçekten akıllı bir boksörü andırıyordu. Güçlü gövdesiyle mücadeleyi kendi köşesinde kabul ederken, çabuk işleyen kollarıyla saldırdı Galatasaray’a. Bu kollar Ogün, Abdulllah, Ogün çapında üç ters adamdı. Sonunda hep beraber gördük, Galatasaray’ın ringin dışına düştüğünü…

    Halit Kıvanç: Futbol Goldür

    Tek farklı galibiyetle bile bayram etmeye hazır ezeli rakiplerden birinin ötekini, hem de sıfıra karşı üç golle yenmesi “Tek Adım” atlamada “Üç Adım” rekorunu kırmak kadar önemliydi. Ve Fenerbahçe, Lig maratonunda, bu çapta zorlu bir dönemeci aşmış olduğu için sevinmekte yerden göğe haklıydı.

    Şükrü Gülesin: Üç Pas-Üç Gol

    Pıt pıt, tık tık futbolun ismine “modern futbol” dediler. Şayet bu böyle ise Galatasaray da dün bu “modern futbol”dan güzel örnekler verdi. Fenerbahçe ise ilerideki üç hızlı adamı ile üç pasta gol atma maharetini gösterip ezeli rakibini net bir skorla alaşağı etti.

    Turgay Şeren: En İyi Takım Galip Takımdır

    Dünkü maça Fenerbahçe beraberliğe rıza gösterir şekilde başladı. Hiç ummadığı bir anda galip duruma geçince defansta daha iyi kapandı. Kaleci Yavuz’un da başarılı gününde olması müdafaalarının daha şuurlu oynamasında mühim rol oynadı. Fenerbahçe “Makbul” olan neticeyi ve “Lazım” olan iki puanı aldı gitti… Kendilerini tebrik etmemek elden gelmiyor. Hem unutmamamız lazım olan bir şey daha var ki “En iyi takım galip takım”, “En iyi futbolcular ise galip takımınkilerdir”…


    Futbol Goldür
    Futbol Goldür
    Futbol Goldür
    Futbol Goldür
    Futbol Goldür
  • Fenerbahçe’nin Cenneti

    Fenerbahçe’nin Cenneti

    1988-1989 sezonu bitiminde İslam Çupi‘nin yazdığı, hemen her paragrafı motto bir yazı ile karşınızdayız. “Fenerbahçe’nin cenneti nedir?” sorusuna verilecek yanıtın şampiyonlukla beraber Fenerbahçe karakteri olduğunu da pek şahane bir biçimde anlatmış üstat. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

    Mutat Not : Yolunuzu, üstadın yazılarının derlendiği IslamCupi.org adresine düşürmeyi unutmayın.


    Fenerbahçe

    Her şampiyonlukta İstanbul böyle allanır, pullanır, boyaların en boya olanı ile boyanır, insan çığlıkları gökyüzünü rahatsız eder hale gelir ve kent esatiri bir büyü ile sarmalanır.

    Benim İstanbul’daki ellinci futbol yılım galiba…

    Bu süre zarfında Türkiye Ligi idi, Türkiye Kupası idi, eski terimlere düş Milli Küme de Tayyare Kupası, şilt ve özelleri de koy yan yana sanıyorum ki gördüğüm İstanbullu şampiyonlukların sayısı sekseni bulmak üzere…

    Türk futbolunun baştan beri değişmez ve değiştirilemeyecek üçlerinden ikisi olan Galatasaray ve Beşiktaş taraftarı ile böyle şampiyonluk günlerinde bir ülke haline gelirlerse, Fenerbahçe bu takvim yaprağını yakaladığında partizan yığınları ile Türkiye’de koskoca bir dünya olur.

    Sevgiler bir telefon defteri gibi kalın ve değişiktir; Türkiye’de… Anne sevgisi, baba sevgisi, evlat, torun sevgisi, kadın ve zevce sevgisi, tırman statların soğuk taşlarına Beşiktaş ve Galatasaray sevgisi… Başka kulüplerin sevgisi…

    Bunların hepsi inkâr edilmez kutsallığı tartışılmaz birer sevgidir de Fenerbahçe taraftarının Fenerbahçe’ye duyduğu aşk, en sevdadır.

    Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın her şampiyonluğu Türkiye’de büyük bir olaydır ama Fenerbahçe bu başarıyı avuçlarında ölümüne sıktığında olay biter, ülkede bir metafiziğin büyülü dünyası gürüldemeye başlar.

    Türkiye’de Beşiktaş ve Galatasaray mazi ve gelecekteki futbol servetleri ile sahaların en büyük ik kulübü olmaya devam edecek, fakat asla Fenerbahçe olmayı beceremeyecektir.

    Nasıl Fenerbahçe, bir Galatasaray, bir Beşiktaş olamayacaksa…

    Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik Türkiye’de bir futbol kulübü ve o kulübün taraftarı değil, bir özelliktir, bir prensiptir, tekkeleri sökülemez bir dindir… Bir felsefe akımı, bir ideal, sandıkları ve oyları milyonların gönlünde saklanmış bir gitmez iktidar ve devlettir Türkiye’de Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik…


    İlk çağın en büyük futbol imparatoru Zeki Rıza, kulübe başkan olduğu zaman idmanlarda çok beğendiği adı Naci Bastoncu olan süklüm püklüm bir Trabzonlu çocuğu önüne dikerler…

    Zeki Rıza, çocuğa başından ayağının ucuna kadar bakar, sonra yanında hazırolda duran kulüp müdürüne dönüp kükrer:

    “Alın bu çocuğu Moda’daki İstepan’ın dükkanına götürün ve Fenerbahçeli gibi saç traşı ettirin…”

    Büyük bir Fenerbahçe üslupçusu ve estetikçisi idi Zeki Rıza…

    Şampiyonluklar kazanmış takımda, şayet Fenerbahçe tualine layık yaratıcı blyaları sürememiş futbolcu varsa, şayet Fenerbahçe orkestrasında elindeki aletle virtüözleşmeyen oyuncu varsa, onların eline futbol malzemelerini verir, yüzlerine açık açık mecburi istikametlerini söylerdi:

    “Senin Kadıköylülüğün bitti, Kadıköy’de yaşama sen… Bir vapura bin, karşıya geç ve kendine yeni bir kulüp ara…”

    Her taraftarın Fenerbahçeli doğuşu gibi, her Fenerbahçe’de futbol oynayacak çocuğun da Tanrı’ca peşin sokulan ayrı bir tornası vardı; anlaşılan…

    Sonraları silinmez bir insan anayasası gibi takımın bünyesine değişmez bir prensip olarak oturan temel motif yavaş yavaş şekillenmişti; artık…

    “Her futbolcu Galatasaray ve Beşiktaş’ta oynar. Ama her futbolcu Fenerbahçe’de oynayamaz”

    Fenerbahçe tarihinde bu estetiği yaratanlarla bu estetiği bozan futbolcular arasında müthiş savaşlar olmuştur.

    İkinci kuşağın en büyük yan haflarından biri olan Şeref Has, gençliğinde henüz dengelenmemiş tekniği yüzünden, futbolumuz ve Fenerbahçe’nin gelmiş geçmiş en büyük baleti ağabeyi Mehmet Ali Has tarafından hiç tutulmuyordu.

    Şayet Şeref’in arkasında onu koruyucu kanatları altına almış Lefter gibi bir idol olmasa, belki de Has’ın küçüğü Fenerbahçe’deki futbolcu albümündeki doruk isimlerinden biri olmaz, bir basit takımda sessiz, sedasız mazisi ses vermeyen bir futbolcu tipi çizerdi…

    Fenerbahçe’nin bir sezonda 5 kupa kazandığı 1968 döneminde ise takımın teknik yapısını ve estetik birikimini büyük bir özveri ile koruyan Ziya, Ercan, Fuat ve Selim’den kurulu cuntayı da unutmamak gerek.

    Takımın kamp disiplininin şekillenmesinden tutun da ekibin teşkiline ve oyun vidalarının sıkılmasına kadar bu dörtlü, başroldeki gizli fakat o nispette yararlı bir denetleyici timdi, güçtü.


    Fenerbahçe tarihi, Fenerbahçe tipini, Fenerbahçe oyun modelini en çok bozmuş, onu en çok dejenere etmiş adam olarak, Yılmaz Yücetürk’ü ve onu tayin edenleri hatırlayacaktır hep…

    Bu dönemde girilen Fenerbahçe dışı bir ölü saha gezintisi, bu dönemde girilen bir ayak katılığı ve tekniksizlik, bu dönemde parlayan dörtlü, beşli taşra yenilgileri ve “arkasını Fenerleyin” diye nerede ise “best-seller” bir plak haline gelen alaylar, Fenerbahçe’nin tarihinde zift sürülmüş tek kara kitabıdır.

    Bu Fenersizlikten dördüncü yıl içinde bir eski Fenerbahçe, bir şampiyon Fenerbahçe çıkardıkları için, öpülecek alınlar aranıyorsa Veselinoviç’e ve bu pırlanta futbolculara koşunuz…

    Fenerbahçe’nin cenneti oradadır; çünkü…

    İslam Çupi | 13 Haziran 1989 – Milliyet (Fenerbahçe’nin Cenneti)

  • Kazım Şencan

    Kazım Şencan

    1974 yılında, Fenerbahçe’nin 10 yıllık malzemecisi olan Kazım Şencan (futbolcuların deyimiyle Kazım Baba) ile kısa bir röportaj gerçekleştirilmiş. Fenerbahçe’nin emekçileri ile yapılan bu tip sohbetler bir yana, onların resimlerine ulaşmak da çok kıymetli. Fenerbahçe’de bayrağı Şerafettin Doğan ağabeyimize bırakan Kazım Baba’nın ruhu şad olsun.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Kazım Baba

    Şöyle bir tekerleme var :

    “Ben hancı, onlar yolcu…”

    Fenerbahçe’nin 10 yıllık emektar malzemecisi Kazım Şencan da bu tekerlemeyi söylüyor ve “Sarı-Lacivertli kulübün hancısıyım” diyor. Yıllardır çeşitli kulüplerde malzemecilik yapan ve son 10 yıldır Fenerbahçe’de çalışan ve futbolcuların “Baba” dediği 65 yaşındaki Kazım Şencan’ın kendi gözü ile yolcu olarak gördüğü idareci antrenör ve futbolcuları şöyle anlatıyor :

    Antrenörler

    Didi : Sessiz ve kibar.

    Ionescu : Sessiz fakat otoriter.

    Abdullah Gegiç : Düzenli, samimi ve alçak gönüllü.

    Teasca : Çok sinirli fakat çok da neşeli.

    Selahattin Torkal : Yumuşak başlı ve centilmen.

    Basri Dirimlili : Sert ve otoriter.

    İlhan Uralgil : Çok sinirli. Kendi menfaatini düşünür.

    Sabri Kiraz : Efendi ve çok sevilen bir antrenördü.

    İdareciler

    Faruk Ilgaz : Herkesle ilgilenir. Herkese yardım eder.

    Emin Cankurtaran : Çok şakacıdır. Herkesi sever.

    Eşref Aydın : Uğurlu bir yönetici. Onun zamanında 5 kupa aldık.

    Futbolcular

    Ziya Şengül, Önder Mustafaoğlu, Yılmaz Şen, Cemil Turan, Alpaslan Eradlı : Çok titizler.

    Muharrem Algıç : En dağınık futbolcu.

    Serkan Acar, Ion Nunweiller, Fuat Saner, Numan Okumuş, Şükrü Birand : Çok neşelidirler.

    Ilie Datcu, Yavuz Şimşek : Çok şakacı.

    Nedim Doğan, Yılmaz Şen : Çok sinirliler.

    Şükrü Birand : Çok cimri.

    Alpaslan Eradlı : Unutkan.

    Cevher Örer, Önder Mustafaoğlu , Muharrem Algıç : Malzeme beğenmez.

    Cemil Turan, Mustafa Kalpakaslan : Eli en açıklar.

    Kazım Şencan / Sarı Kanaryalar Gazetesi

  • Şampiyonluk Yüzüğü

    Şampiyonluk Yüzüğü

    1959 öncesi şampiyonluklar konusu, resmi makamlar nezdinde adeta rafa kalktı. Türkiye Futbol Federasyonu, arada sırada “Yakında açıklayacağız” diyor, fakat o yakın nasıl bir yakınsa, bir türlü vakti gelmiyor. Başvuran ve karşı çıkan kulüplerden de ses yok. Bununla beraber, biz konu hakkında araştırmalar yapmaya devam ediyoruz… Bu yazıda 28 şampiyonluğu kazanan 347 futbolcumuzun adı ilk kez bir arada listeleniyor. Yazımızın başlığı “Şampiyonluk Yüzüğü” oldu, çünkü bu zaferleri kazanan insanlara veya ailelerine birer zafer hatırası armağan etmenin, yaşayanlara sonsuz mutluluk vereceğini, vefat edenlerin ise ruhunu şâd edeceğini düşünüyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    28 Şampiyonluk

    Fenerbahçe’nin 28 Türkiye Şampiyonluğu’nu sitemizde tek tek incelemiştik. Aşağıdaki listede okuyacağınız isimleri, kazanılan şampiyonluklara göre ayırdık.

    7 kere şampiyonluk kazanan 2,
    6 kere şampiyonluk kazanan 3,
    5 kere şampiyonluk kazanan 11,
    4 kere şampiyonluk kazanan 17,
    3 kere şampiyonluk kazanan 41,
    2 kere şampiyonluk kazanan 77,
    1 kere şampiyonluk kazanan 196 futbolcumuz var. Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim…


    7 Şampiyonluk Kazananlar

    Esat Kaner

    Naci Bastoncu


    6 Şampiyonluk Kazananlar

    Cihat Arman

    Fikret Arıcan

    Fikret Kırcan


    5 Şampiyonluk Kazananlar

    Halit Deringör

    Lebip Elmas

    Melih Kotanca

    Murat Alyüz

    Müzdat Yetkiner

    Ömer Boncuk

    Selçuk Şahin

    Semih Şentürk

    Şeref Has

    Volkan Demirel

    Ziya Şengül


    4 Şampiyonluk Kazananlar

    Ali Rıza Tansı

    Alpaslan Eratlı

    Can Bartu

    Fazıl Arzık

    Hüseyin Yazıcı

    İbrahim İskeçe

    Lefter Küçükandonyadis

    Mehmet Reşat Nayır

    Ogün Altıparmak

    Osman Göktan

    Rüştü Reçber

    Selahattin Torkal

    Serkan Acar

    Şükrü Birand

    Yavuz Şimşek

    Yılmaz Şen

    Yüksel Gündüz


    3 Şampiyonluk Kazananlar

    Alex de Souza

    Ali Filibeli

    Atilla Altaş

    Birol Pekel

    Cem Pamiroğlu

    Cemil Turan

    Cevat Sayit

    Ercan Aktuna

    Ergun Öztuna

    Erol Keskin

    Fuat Saner

    Halil Köksalan

    Hazım Canıtez

    Hüsamettin Böke

    İsmail Kurt

    Kemal Aslan

    Marco Aurelio

    Mehmet Yozgatlı

    Mustafa Güven

    Muzaffer Çizer

    Müjdat Yetkiner

    Nedim Doğan

    Niyazi Gülseven

    Niyazi Sel

    Nuri Pekesen

    Onur Kayador

    Orhan Canpolat

    Önder Çakar

    Özcan Köksoy

    Özer Kanra

    Rebii Erkal

    Samim Var

    Sedat Karaoğlu

    Selim Soydan

    Serhat Akın

    Şaban Topkanlı

    Şevket Demirtepe

    Tuncay Şanlı

    Ümit Özat

    Yaşar Alpaslan

    Yorgo Angelidis


    2 Şampiyonluk Kazananlar

    Abdullah Çevrim

    Adil Eriç

    Adnan Tuncay

    Ahmet Erol

    Akgün Kaçmaz

    Ali Güneş

    Ali İhsan Okçuoğlu

    Arif Kocabıyık

    Avni Kalkavan

    Aydın Bakanoğlu

    Aydın Çelik

    Aydın Yelken

    Aykut Kocaman

    Basri Dirimlili

    Bekir İrtegün

    Bülent Büyükyüksel

    Caner Erkin

    Cristian Baroni

    Deniz Barış

    Diego Lugano

    Emin İlhan

    Emre Belözoğlu

    Ender Konca

    Engin Verel

    Erdoğan Arıca

    Ersoy Sandalcı

    Fabio Luciano

    Fatih Akyel

    Gökhan Gönül

    Halil Özyazıcı

    Hasan Özdemir

    Hayati Öney

    Ilie Datcu

    İsmail Alemdaroğlu

    İsmail Kartal

    Joseph Yobo

    Kemal Atakul

    Levent Engineri

    Mahmut Hanefi Erdoğdu

    Marcio Nobre

    Mehmet Topuz

    Mert Günok

    Murat Hacıoğlu

    Mustafa Kaplakaslan

    Muzaffer Ateşçi

    Naci Erdem

    Namık Erbay

    Necdet Çoruh

    Necdet Dalay

    Nedim Günar

    Numan Okumuş

    Numan Uzun

    Nurettin Yıldız

    Oğuz Çetin

    Olcan Adın

    Orhan Menemencioğlu

    Osman Arpacıoğlu

    Önder Mustafaoğlu

    Önder Turacı

    Özcan Arkoç

    Pierre Van Hooijdonk

    Rıfkı Pekşen

    Sabri Kiraz

    Selahattin Karasu

    Selçuk Yula

    Serkan Balcı

    Servet Çetin

    Süleyman Tekil

    Şenol Birol

    Şenol Çorlu

    Şeref Benibol

    Şükrü Ersoy

    Uche Okechukwu

    Yaşar Duran

    Yaşar Mumcuoğlu

    Yusuf Şimşek

    Zafer Göncüler


    1 Şampiyonluk Kazananlar

    Abdullah Ercan

    Abdullah Sakallı

    Abdülkerim Durmaz

    Ahmet Habiboğlu

    Ali Elgin

    Ali Nail Durmuş

    Alper Akıcı

    Alper Potuk

    Andre Santos

    Argun Nemli

    Aygün Taşkıran

    Bahri Kaya

    Bahtiyar Yorulmaz

    Basri Taşkavak

    Bedii Yazıcı

    Bilal Şar

    Birol Altın

    Bruno Alves

    Burhan Sargın

    Bülent Tanyeri

    Bülent Uygun

    Cahit Zeren

    Can Arat

    Celil Sağır

    Cemal Şıkak

    Cemal Uludağ

    Cemal Uzkes

    Colin Kazım Richards

    Coşkun Demirbakan

    Çetin Aktulgalı

    Dalian Atkinson

    Daniel Guiza

    Deivid de Souza

    Dirk Kuyt

    Durmuş Çolak

    Dusan Pesic

    Edu Dracena

    Egemen Korkmaz

    Elvir Baljic

    Elvir Boliç

    Emmanuel Emenike

    Emre Aşık

    Engin İpekoğlu

    Erdal Kocaçimen

    Erdi Demir

    Erdinç Sandalcı

    Ergin Parlar

    Erhan Albayrak

    Erhan Uyaroğlu

    Erol Bulut

    Eyüp Odabaşı

    Fabiano Lima

    Fabio Bilica

    Fahruddin Zeynelovic

    Faruk Hızer

    Feyyaz Uçar

    Fuat Güngör

    Füruzan Şansal

    Gökay İravul

    Gökhan Ünal

    Günaydın Özyurt

    Güngör Tekin

    Güray Erdener

    Hadi Tarlan

    Haim Revivo

    Hakan Bayraktar

    Hakan Tecimer

    Hakkı Pavli

    Halil İbrahim Kara

    Halil İbrahim Poçar

    Hasan Ali Kaldırım

    Hasan Vezir

    Hasan Yıldızeli

    Hilmi Ardağ

    Hilmi Atakul

    Hilmi Kiremitçi

    Hüseyin Çakıroğlu

    Ion Nunweiller

    Issiar Dia

    Ivailo Petkov

    İbrahim Aydın

    İbrahim Ejder

    İhsan Kavak

    İlhan Eker

    İlker Yağcıoğlu

    İlyas Tüfekçi

    İrfan Denever

    İsmail Güldüren

    İsmail Kurşun

    İsmet Saral

    Jes Högh

    John Moshoeu

    Kadri Aytaç

    Kamil Ekin

    Kamil Güvenal

    Kemalettin Şentürk

    Kennet Andersson

    Kerim Zengin

    Konur Alp Mutlu

    Lütfi Boyer

    Mahmut Aydın

    Mamadou Niang

    Mateja Kezman

    Mehmet Ali Has

    Mehmet Hacıoğlu

    Mehmet Topal

    Mert Meriç

    Michal Kadlec

    Milan Rapajic

    Miroslav Stoch

    Moussa Sow

    Muammer Oraman

    Muhammed Akarslan

    Muhammed İbrahimbegoviç

    Mustafa Arabacıbaşı

    Mustafa Doğan

    Mustafa Özer

    Naci Sarıtaş

    Naim Şukal

    Naki Kinezoğlu

    Nazım Kayar

    Necdet Erdem

    Nezihi Tosuncuk

    Nikola Lazetic

    Nikolas Anelka

    Niyazi Tamakan

    Nusret Özmengü

    Nüzhet

    Ogün Temizkanoğlu

    Oğuz Dağlaroğlu

    Okan Alkan

    Orhan Kapucu

    Osman Denizci

    Ömer Karabacak

    Özcan Kızıltan

    Özer Hurmacı

    Pierre Webo

    Radmilo Ivancevic

    Radomir Antic

    Rafet Atamer

    Rasih Minkari

    Raşit Karasu

    Raul Meireles

    Recep Biler

    Recep Nurcan

    Recep Ölmez

    Rıdvan Dilmen

    Robert Enke

    Sadi Çoban

    Safa Özyurt

    Saffet Akbaş

    Salih Uçan

    Samuel Holmen

    Samuel Johnson

    Sedat Bayur

    Selçuk Hergül

    Semih Arıcan

    Seracettin Kırklar

    Serdar Kesimal

    Serdar Kulbilge

    Serdar Şenkaya

    Sergiy Rebrov

    Serkan Özsoy

    Serkan Reçber

    Sertaç Olcayto

    Srebrenko Repçiç

    Stephen Appiah

    Stjepan Tomas

    Süleyman Köprülü

    Şenol Ustaömer

    Şevki Şenlen

    Tacettin Ergürsel

    Taci Ece

    Tarık Daşgün

    Tayfun Korkut

    Taygun Erdem

    Timuçin Çuğ

    Toni Schumacher

    Tuğrul Duru

    Tuna Güneysu

    Tuncay Becedek

    Turan Akra

    Turan Sofuoğlu

    Turgay Aksu

    Tümer Metin

    Uğur Boral

    Yakup Kordal

    Yaşar Yalçınpınar

    Yenal Kaçıra

    Yıldırım İper

    Zafer Dinçer

    Zeki Rıza Sporel

    Zeki Temizler

    Zihni Kanmaz

    Ziya Atamer

    Zoran Mirkoviç

  • Fenerbahçe’nin On Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin On Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 9 Eylül 1973 tarihinde başlayıp 26 Mayıs 1974’de biten Türkiye Ligi’nde, 30 maçta 15 galibiyet, 13 beraberlik ve 2 yenilgi alarak on altıncı Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 30 maçta attığı 15 golle Cemil Turan oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin on altıncı Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    09.09.1973 / Samsunspor 1 – 0 Fenerbahçe

    15.09.1973 / Fenerbahçe 1 – 0 Adana Demirspor

    23.09.1973 / Boluspor 1 – 1 Fenerbahçe

    30.09.1973 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    07.10.1973 / Fenerbahçe 2 – 1 Altay

    27.10.1973 / Fenerbahçe 3 – 1 Bursaspor

    03.11.1973 / Fenerbahçe 0 – 0 Vefa

    11.11.1973 / Kayserispor 0 – 0 Fenerbahçe

    25.11.1973 / Fenerbahçe 0 – 0 Mersin İdman Yurdu

    02.12.1973 / Adanaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    08.12.1973 / Giresunspor 1 – 1 Fenerbahçe

    16.12.1973 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş

    22.12.1973 / Fenerbahçe 4 – 0 Göztepe

    30.12.1973 / Ankaragücü 0 – 1 Fenerbahçe

    06.01.1974 / Fenerbahçe 3 – 1 Eskişehirspor

    09.02.1974 / Fenerbahçe 2 – 0 Samsunspor

    17.02.1974 / Adana Demirspor 0 – 0 Fenerbahçe

    24.02.1974 / Fenerbahçe 0 – 0 Boluspor

    03.03.1974 / Fenerbahçe 2 – 1 Galatasaray

    10.03.1974 / Altay 0 – 1 Fenerbahçe

    16.03.1974 / Fenerbahçe 1 – 1 Giresunspor

    24.03.1974 / Bursaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    30.03.1974 / Fenerbahçe 2 – 1 Vefa

    07.04.1974 / Fenerbahçe 2 – 0 Kayserispor

    14.04.1974 / Mersin İdman Yurdu 0 – 1 Fenerbahçe

    20.04.1974 / Fenerbahçe 5 – 1 Adanaspor

    28.04.1974 / Fenerbahçe 1 – 1 Beşiktaş

    12.05.1974 / Göztepe 0 – 2 Fenerbahçe

    19.05.1974 / Fenerbahçe 1 – 0 Ankaragücü

    26.05.1974 / Eskişehirspor 2 – 1 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    30 Maç : Cemil Turan, Osman Arpacıoğlu

    27 Maç : Alpaslan Eratlı, Ziya Şengül

    25 Maç : Mustafa Kaplakaslan, Yılmaz Şen

    23 Maç : Ersoy Sandalcı, Niyazi Gülseven, Selahattin Karasu

    22 Maç : Timuçin Çuğ

    21 Maç : Ilie Datcu

    18 Maç : Önder Mustafaoğlu

    17 Maç : Ender Konca

    15 Maç : Serkan Acar

    11 Maç : Kamil Güvenal

    10 Maç : Adil Eriç

    5 Maç : İbrahim Ejder

    2 Maç : Ercan Aktuna, İhsan Kavak, Şükrü Birand

    1 Maç : Fuat Saner, İsmet Saral, Yavuz Şimşek


    En Çok Gol Atanlar

    15 Gol : Cemil Turan

    13 Gol : Osman Arpacıoğlu

    2 Gol : Ender Konca, Mustafa Kaplakaslan, Ziya Şengül

    1 Gol : Alpaslan Eratlı, Ersoy Sandalcı, Kamil Güvenal, Selahattin Karasu, Timuçin Çuğ

    Fenerbahçe'nin On Altıncı Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin On Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

  • Fenerbahçe’nin On Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin On Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 21 Eylül 1969 tarihinde başlayıp 6 Haziran 1970’de biten Türkiye Ligi’nde, 30 maçta 17 galibiyet, 10 beraberlik ve 3 yenilgi alarak on beşinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 26 maçta attığı 7 golle Ogün Altıparmak oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin on beşinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    21.09.1969 / Fenerbahçe 1 – 0 Vefa

    28.09.1969 / Altay 0 – 0 Fenerbahçe

    04.10.1969 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    19.10.1969 / Ankara Demirspor 1 – 1 Fenerbahçe

    26.10.1969 / Fenerbahçe 2 – 1 Eskişehirspor

    01.11.1969 / Fenerbahçe 1 – 1 Mersin İdman Yurdu

    09.11.1969 / Göztepe 0 – 1 Fenerbahçe

    23.11.1969 / Fenerbahçe 1 – 0 Ankaragücü

    29.11.1969 / Fenerbahçe 2 – 0 Altınordu

    07.12.1969 / Fenerbahçe 0 – 1 Galatasaray

    14.12.1969 / Gençlerbirliği 0 – 1 Fenerbahçe

    20.12.1969 / Fenerbahçe 2 – 0 Bursaspor

    28.12.1969 / PTT 0 – 0 Fenerbahçe

    04.01.1970 / Fenerbahçe 2 – 0 Samsunspor

    11.01.1970 / Fenerbahçe 1 – 0 Beşiktaş

    22.02.1970 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    01.03.1970 / Fenerbahçe 2 – 0 Altay

    07.03.1970 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    22.03.1970 / Eskişehirspor 1 – 0 Fenerbahçe

    29.03.1970 / Mersin İdman Yurdu 0 – 0 Fenerbahçe

    05.04.1970 / Fenerbahçe 4 – 0 Göztepe

    12.04.1970 / Ankaragücü 0 – 1 Fenerbahçe

    19.04.1970 / Altınordu 0 – 0 Fenerbahçe

    26.04.1970 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    02.05.1970 / Fenerbahçe 0 – 0 Gençlerbirliği

    10.05.1970 / Bursaspor 0 – 0 Fenerbahçe

    17.05.1970 / Fenerbahçe 2 – 0 PTT

    24.05.1970 / Samsunspor 0 – 0 Fenerbahçe

    31.05.1970 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    06.06.1970 / Fenerbahçe 0 – 0 Ankara Demirspor


    En Çok Forma Giyenler :

    29 Maç : Ercan Aktuna, Ilie Datcu, Ziya Şengül

    28 Maç : Numan Okumuş

    27 Maç : Ion Nunweiller, Levent Engineri, Nedim Doğan, Zeki Temizer

    26 Maç : Ogün Altıparmak

    22 Maç : Şükrü Birand

    20 Maç : Yaşar Mumcuoğlu

    18 Maç : Abdullah Çevrim, Can Bartu

    8 Maç : Yılmaz Şen

    7 Maç : Fuat Saner

    5 Maç : Serkan Acar

    3 Maç : Yavuz Şimşek

    2 Maç : Selim Soydan

    1 Maç : Çetin Aktulgalı, Tacettin Ergürsel


    En Çok Gol Atanlar :

    7 Gol : Ogün Altıparmak

    5 Gol : Zeki Temizer

    4 Gol : Can Bartu

    2 Gol : Abdullah Çevrim, Ercan Aktuna, Nedim Doğan, Yaşar Mumcuoğlu

    1 Gol : Ion Nunweiller, Selim Soydan, Serkan Acar, Ziya Şengül

    Fenerbahçe'nin On Beşinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin On Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

  • Fenerbahçe’nin On Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin On Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 10 Eylül 1967 tarihinde başlayıp 25 Mayıs 1968’de biten Türkiye Ligi’nde, 32 maçta 19 galibiyet, 11 beraberlik ve 2 yenilgi alarak on dördüncü Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 26 maçta attığı 8 golle Ogün Altıparmak oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin on dördüncü Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    10.09.1967 / Fenerbahçe 3 – 0 Feriköy

    16.09.1967 / Fenerbahçe 1 – 1 Vefa

    24.09.1967 / Eskişehir 3 – 0 Fenerbahçe

    30.09.1967 / Fenerbahçe 1 – 0 Ankaragücü

    08.10.1967 / Fenerbahçe 2 – 0 Galatasaray

    15.10.1967 / Altay 0 – 0 Fenerbahçe

    21.10.1967 / Fenerbahçe 2 – 1 Ankara Demirspor

    29.10.1967 / Gençlerbirliği 0 – 0 Fenerbahçe

    05.11.1967 / Fenerbahçe 1 – 0 Bursaspor

    19.11.1967 / P.T.T. 0 – 1 Fenerbahçe

    03.12.1967 / Fenerbahçe 1 – 0 Göztepe

    10.12.1967 / Fenerbahçe 3 – 2 Beşiktaş

    17.12.1967 / Fenerbahçe 1 – 1 Hacettepe

    24.12.1967 / Altınordu 1 – 1 Fenerbahçe

    31.12.1967 / Fenerbahçe 1 – 0 Mersin İdman Yurdu

    07.01.1968 / Şekerspor 0 – 0 Fenerbahçe

    03.02.1968 / Fenerbahçe 1 – 0 Feriköy

    11.02.1968 / Fenerbahçe 0 – 0 Vefa

    18.02.1968 / Fenerbahçe 3 – 0 Eskişehirspor

    25.02.1968 / Ankaragücü 0 – 2 Fenerbahçe

    03.03.1968 / Fenerbahçe 3 – 0 Galatasaray

    09.03.1968 / Fenerbahçe 1 – 0 Altay

    17.03.1968 / Ankara Demirspor 0 – 0 Fenerbahçe

    24.03.1968 / Fenerbahçe 0 – 0 Gençlerbirliği

    31.03.1968 / Bursaspor 0 – 2 Fenerbahçe

    14.04.1968 / Fenerbahçe 1 – 0 P.T.T.

    21.04.1968 / Göztepe 1 – 0 Fenerbahçe

    28.04.1968 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş

    05.05.1968 / Hacettepe 0 – 3 Fenerbahçe

    12.05.1968 / Fenerbahçe 1 – 0 Altınordu

    19.05.1968 / Mersin İdman Yurdu 1 – 2 Fenerbahçe

    25.05.1968 / Fenerbahçe 1 – 1 Şekerspor


    En Çok Forma Giyenler

    31 Maç : Ercan Aktuna

    30 Maç : Abdullah Çevrim

    29 Maç : Yaşar Mumcuoğlu, Yılmaz Şen

    27 Maç : Fuat Saner, Levent Engineri, Yavuz Şimşek

    26 Maç : Nedim Doğan, Ogün Altıparmak, Selim Soydan

    23 Maç : Şükrü Birand, Ziya Şengül

    17 Maç : Numan Okumuş

    10 Maç : Özcan Köksoy

    9 Maç : Can Bartu

    6 Maç : Erdinç Sandalcı, Hazım Canıtez

    5 Maç : Birol Pekel, Özer Kanra, Raşit Karasu

    2 Maç : Şeref Has

    1 Maç : Ali Filibeli, Yakup Kordal


    En Çok Gol Atanlar

    8 Gol : Ogün Altıparmak

    7 Gol : Abdullah Çevrim

    6 Gol : Yaşar Mumcuoğlu

    4 Gol : Ercan Aktuna, Nedim Doğan

    3 Gol : Can Bartu

    2 Gol : Selim Soydan

    1 Gol : Erdinç Sandalcı, Fuat Saner, Ziya Şengül

    Fenerbahçe'nin On Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin On Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

  • Yılmaz Şen’in Yumruğu

    Yılmaz Şen’in Yumruğu

    10 Haziran 1973 tarihli Milliyet gazetesinden, Yavuz Bayraktar’ın anlatımıyla, Fenerbahçe’nin 1973 yılı Cumhurbaşkanlığı Kupası zaferi! Yılmaz Şen‘in yumruğu, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu kutlayan tribünlere bambaşka bir coşku vermişti. Keyifle okuyoruz…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fener… Fener…

    Fenerbahçe, belki de hayatının en mutlu haftalarından birini yaşadı. Üç gün ara ile önce Başbakanlık, sonra da Türkiye’nin en büyük kupası olan Cumhurbaşkanlığı Kupasını aldı götürdü müzesine, Sarı-Lacivertliler…

    Saat 19:05’de Şeref Tribününde Fenerbahçe Kulübü Başkanı Faruk Ilgaz göründü. Taraftarlar “Fener… Fener…” diye bağırmaya başladılar. Ilgaz ise, bu sevgi tezahüratına karşı gülücükler saçıyordu.

    Büyük maçın başlama saati 20:00 idi. Stad saat 12:00’den itibaren dolmuş, kapılar biletlilere dahi kapanmıştı. 40.000’e yakın seyircinin çoğunluğu da Fenerbahçeli idi.

    Cumhurbaşkanlığı Muhafızgücü Spor Kulübü’nün 50. kuruluş yılı sebebiyle düzenlenen spor şölenini Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk açtı ve Muhafız Alayı bandosunun marşı, merasim bölüğü ile sporcularının geçit töreninden sonra bisiklet yarışları yapıldı.

    19 Mayıs Stadı’nda dün gece karakucakçılardan tutun, bisikletçisine, atletine, hatta hata bir kolayını bulup sahaya çıkanlara kadar herkese rastlamak mümkündü. Ama gerek ışık, gerekse saha emniyeti bakımından bir hayli yoksundu. Hele o Şeref tribününün merasimindeki haline ana-baba günü denebilir.

    Maçın bitişi, Fenerbahçelileri bir anda havaya fırlattı. 19 Mayıs Stadı bayram yerine döndü. Şeref tribününde Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, kaptan Nedim’e en büyük kupayı verdi. Faruk Ilgaz’a da bir şilt armağan edince seyirciler bir ağızdan “Tur… Tur…” diye tezahürat yaptılar.

    Maç sonrası tablolar oldukça ilginçti. Mesela Tarık ile Cemil’in forma değiştirmeleri ve Turgan Ece’nin Fenerbahçeli futbolcuları teker teker tebrik edip Faruk Ilgaz’la sarmaş dolaş olmaları güzeldi.

    Maçtan sonra seyirciler, Galatasaray antrenörünün her zaman havada gördükleri yumruğunu boşuna aradılar. Bu defa sağ yumruğunu havaya kaldıran ise Fenerbahçeli Yılmaz’dı. Hem de Galatasaray antrenörünün önünde…

    Yavuz Bayraktar / Milliyet Gazetesi – 10 Haziran 1973 / Yılmaz Şen’in Yumruğu


    Fenerbahçe : Datcu, Timuçin, Yılmaz, Niyazi, Serkan, Ziya, Fuat, Ersoy, Nedim (Yaşar), Cemil, Cevher

    Galatasaray : Yasin, Ekrem, Muzaffer, Tuncay, Aydın, Bülent, Korhan (Tarık), Olcay, Metin, K.Mehmet, B.Mehmet

    Hakemler : Doğan Babacan, Cumhur Demir, Celal Çerezci

    Fenerbahçe’nin Golleri : Cemil Turan ve Fuat Saner