Etiket: İbrahim İskeçe

  • Lebip Elmas Arşivi

    Lebip Elmas Arşivi

    Lebip ağabeyin sevgili oğlu, kıymetli büyüğümüz Suavi Elmas’ın büyük teveccühüyle toplam 230 fotoğraftan oluşan muazzam bir koleksiyonu yayınlamanın mutluluğunu yaşıyoruz: Lebip Elmas Arşivi

    Dr. Rüştü Dağlaroğlu’nun 1987 tarihli “Fenerbahçe Spor Kulübü Tarihçesi” kitabında, 1933-1944 yılları arasında 218 maçta forma giyip 10 gol attığı tarihe kaydedilen Lebip ağabey, Fenerbahçe’nin 28 şampiyonluğunun 5 tanesinde pay sahibiydi:

    1935, 1937, 1940, 1943 ve 1944

    1933 yılında düzenlenen ve Fenerbahçe’nin ilk Türkiye şampiyonluğunu kazandığı sezonda ise forma giymemesine rağmen final maçı için İzmir’e giden kafiledeydi.

    Portreleri, ailesi ve dostları ile fotoğrafları, takım arkadaşlarıyla saha içi ve saha dışı resimleri derken eşsiz bir koleksiyona daha kavuşmanın heyecanını sizinle paylaşıyoruz.

    Fenerbahçe’nin şampiyonluklara en fazla iki sene uzak kaldığı yıllara ve başta Lebip Elmas olmak üzere bütün Fenerbahçe kahramanlarına saygıyla…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Not: “Fotoğraflarda kimler, neler, nereler var?” diye soracak olursanız… Cevabı şöyle verebiliriz:

    Ahmet Erol, Ali Muhiddin Hacı Bekir, Ali Rıza Tansı, Aydın Bakanoğlu, Basri Taşkavak, Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü, Bedii Yazıcı, Bülent Büyükyüksel, Cevat Sayit, Cihat Arman, Didi, Esat Kaner, Faruk Hızer, Fazıl Arzık, Fenerbahçe, Fenerbahçe Stadyumu, Fikret Arıcan, Fikret Kırcan, Füruzan Şansal, Hadi Tarlan, Halil Köksalan, Halit Deringör, Hayati Öney, Hüsamettin Böke, İbrahim İskeçe, İrfan Denever, Kasımpaşa, Kazım Bayülken, Kemal Onan, Lebip Elmas, Lütfi Boyer, Mehmet Reşat Nayır, Melih Kotanca, Moda Deniz Kulübü, Muammer Oraman, Muhtar Sencer, Murat Alyüz, Muzaffer Ateşçi, Muzaffer Çizer, Müzdat Yetkiner, Naci Bastoncu, Naim Şukal, Namık Erbay, Nazım Kayar, Necdet Dalay, Necdet Erdem, Niyazi Sel, Nuri Pekesen, Orhan Canpolat, Orhan Menemencioğlu, Oscar Hold, Osman Kavrakoğlu, Ömer Boncuk, Rasih Minkari, Razi Trak, Rebii Erkal, Recep Nurcan, Reşat Dermanver, Sadi Çoban, Safa Özyurt, Sedat Bayur, Semih Arıcan, Semih Bayülken, Suat Belgin, Suavi Elmas, Süleyman Tekil, Şaban Topkanlı, Şerafettin Doğan, Şeref Benibol, Şevket Demirtepe, Taci Ece, Taksim Stadyumu, Yaşar Alpaslan, Yaşar Yalçınpınar, Yorgo Angelidis, Zeki Rıza Sporel, Ziya Atamer


    Lebip Elmas Arşivi

  • Harp Okulu’na Karşı

    Harp Okulu’na Karşı

    Bir zamanlar Harbiye/Harp Okulu, Türkiye’nin en müthiş takımlarından birisi idi. Türkiye’nin ilk ulusal şampiyonu olan Harbiye, ilerleyen yıllarda da Türk futboluna büyük maçlar hediye etmiş, bir şampiyonluk daha kazanmıştı. Aşağıdaki maç 19 Mart 1944 tarihinde, Fenerbahçe’nin Ankara’da Harp Okulu’na karşı oynadığı müsabaka… Detaylarını keyifle okuyacaksınız.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenerbahçe – Harp Okulu

    Günün ikinci oyunu İstanbul birincisi Fenerbahçe ile Ankara birincisi Harp Okulu arasında oynandı. Takımları alkışlar arasında sahaya çıktılar.

    Fenerbahçe: Cihat Arman, Murat Alyüz, Şevket Demirtepe, Aydın Bakanoğlu, Halil Köksalan, Esat Kaner, İbrahim İskeçe, Naci Bastoncu, Müzdat Yetkiner, Ömer Boncuk, Halit Deringör

    Harp Okulu: Yalım, Mehmet, Şeref, Taci, Muhiddin, Selami, Kemal, Adem, Sebahattin, Muzaffer, Kemal

    Hakem: Muzaffer Ertuğ.

    Harp Okulu takımında dün sakatlanan Celâl oynamıyordu.

    Oyuna başlayan Fenerliler Harbiye kalesine indiler… Muhiddin’in ters vuruşuyla oyunun ilk kornerini Fenerliler kazandılar. Kornerden gelen topa, Esat köşeyi bulan bir vuruş yaptı. Yalım bunu yakaladı.

    Bu tehlikeden sonra Harbiyeliler sağdan Fener kalesine inmeği tecrübe ettiler. Harbiye karşısında dikkatli oynayan Fener müdafaası fırsat vermemek için çalışıyorlardı.

    Oyun hızlı oluyor. Fener soldan uzun ve yerden paslarla Harbiye kalesine iniyordu. On dakika süren bu oyundan sonra Harbiyeliler sol açık Kemal ve Muzaffer ile Fener kalesine hücum ettiler. Muzaffer Murat’ı sıyırarak geçtiği halde topu kaleye atamadı.

    Oyuna Harbiyeliler hâkim olmak istiyorlar… Sebahattin’in boş bırakılmaması hücumlarını neticesiz bırakıyordu. Uzun sürmeyen bu oyundan sonra Fenerliler üstünlüğü aldılar. Esat’ın çektiği firikiki Yalım yumrukla uzaklaştırdı.

    Oyun yirminci dakikadan sonra havadan oynandığından başlangıçtaki süratini kaybetti. Her iki taraf müdafaası topu kendi taraflarına geçirmemek için çalışıyor. Üstün oynamalarına rağmen Fenerliler Harbiye müdafaası karşısında sayı yapamıyorlardı.

    Yarı sahada da Fenerliler gol pozisyonuna giremiyorlardı. Otuzuncu dakikadan sonra Harbiyeliler Fener kalesine indiler. İç oyuncularının yardımıyla Fenerliler topu kolayca kapıyorlardı. İbrahim’in sağdan sürerek ortaladığı topu Ömer yakaladı. Çektiği şutu Harbiye kalecisi ayakla karşıladı. Fener’in hücumları sıklaşmağa başladı. Otuz beşinci dakikada Yalım tuttuğu topu elinden kaçırdı.

    Müzdat ufak bir dokunuşla Fenerbahçe’nin birinci golünü yaptı: 1-0.

    Gelişi güzel topa vurmağa başlayan Harbiye müdafaası Fener hücumlarını kesemiyordu. Son dakikalarda Harbiyeliler hücuma geçtilerse de muavin hatlarının geri oyunu yüzün den ileri gidemiyorlardı. Harbiye akınında Muzaffer’in şutunu Cihat kornere attıktan sonra devre nihayetlendi.

    (İkinci devrede) Oyuna başlayan Harbiyeliler Fener kalesi önünde oynuyorlar. Sabahattin’in çektiği şutu Cihat yakaladı. Oyunu ortalara götüren Fenerliler hücumdan geri kalmıyorlardı.

    Bir ara İbrahim’in avut çizgisi üzerinden gayretle çevirdiği topa Halit ile Ömer’in birden kafaya çıkması muhakkak bir sayı yapmalarına mani oldu. Harbiyeliler bu devrede anlaşarak oynuyor.

    Müjdat ve Naci’nin tehlikeli iki inişini kestikten sonra Harbiyeliler ortadan Fener kalesine indiler. Sabahattin’i faulle durdurdular. Çekilen ceza dışarıya gitti. Fenerliler bir duraklama devresi geçirdiler. Hücum hattında yalnız Naci çalışıyor.

    Yirmi birinci dakikada Halit’in ortasını yakalayan Naci vole bir şutla topu Harbiye ağlarına taktı: 2-0.

    Bundan sonra Fenerliler durgun oyunlarını bıraktılar. Harbiyeliler ortadan topu sola geçirdiler. Sol açık Kemal’in şutunu Cihat kurtardı. Harbiyeliler gol yapmak için çok çalışıyorlarsa da Murat ve Şevket’in oyunları buna mani oluyor. Esat her zamankinden güzel oyunuyla her tarafa yetişiyor. Otuz beşinci dakikada İbrahim’den pas alan Müjdat sıkı bir süt çektiyse de Yalım bunu kurtardı.

    Bundan sonra oyun her iki tarafın karşılıklı hücumları ile geçti. Fener Ankara’da yaptığı ikinci maçı da 2-0 kazanarak sahadan ayrıldı.

    İhsan BAYRI – 20 Mart 1944 – Ulus Gazetesi | Harp Okulu’na Karşı

  • Cihat’ın Uçuşu

    Cihat’ın Uçuşu

    1970’li yıllarda yayınlanan Sarı Kanaryalar gazetesinde “Bir Eski Şöhret, Bir Unutulmaz Anı” isimli bir seri yayınlandı. Bu yazıda, 1941 yılında İngilizlerle yapılan maçta, “Sarı Kanarya” Cihat‘ın uçuşu, Fenerbahçe’nin sembol isminin ağzından aktarılıyor. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenton Penaltıyı Çekti, Ben Uçtum

    Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük kalecilerinden Cihat Arman’ın Fenerbahçeli olması bütün Sarı-Lacivertliler için bir iftihar vesilesidir. Biz bu büyük sporcumuza, bu unutulmaz kalecimize en önemli anılarından birini sorduk:

    “Futbol hayatınızda daima hatırladığınız bir olayı bize anlatır mısınız?”

    “Elbette” diye cevap verdi ve sonra gözleri daldı ve o anları yeniden yaşayarak şunları anlattı :

    “1941 yılında bazı nedenlerden ötürü bir-iki ay takımda oynayamamıştım. Bu sebepten ortalıkta, çeşitli söylentiler oluyor ve kimi hasta olduğumu, kimi kulüple aramın açık bulunduğunu, kimi ise daha ileri giderek vereme yakalandığımı öne sürüyordu.

    Bütün bu söylentileri yalanlamak için sahaya çıkmak lazımdı. O sıralarda Mısır’dan gelmiş olan ve içlerinde profesyonel futbolcular bulunan İngiliz Orta Şark takımına karşı oynamak en uygun hareket olacaktı.

    Maç günü vapurlar adam almıyor, bütün İstanbul halkı Kadıköy’e İngilizleri seyretmeye gidiyordu. Günlerce düşündükten sonra, uzun zamandır antrenman yapmadığım halde bu kuvvetli takıma karşı oynamaya karar verdim. Soyunmaya başladığımız zaman heyecanım artıyor ve antrenmansız olarak bu maça nasıl çıkıyorum diye düşündükçe içime giren korku fazlalaşıyordu. Sahaya, Cihat, Muammer, Murat, Ömer, Zeynel, Aydın, “Küçük” Fikret, İbrahim, Melih, Naci, Halit şeklinde çıkmıştık.

    İngiliz hakemin düdüğü ile oyuna başladığımız zaman hamlaşmış vücudumu biraz olsun harekete getirmek için sağa sola koşarak ufak tefek hareketler yapıyordum. İngilizler devamlı hücumdaydılar.

    Gene bir hücum yapmışlardı ki İngiliz hakemin düdüğü öttü ve penaltı noktasını gösterdi. Meşhur profesyonel futbolcuları santrfor Fenton, yeri düzelttikten sonra topu penaltı noktasına koyarken ben de onun hareketlerini takip ediyor ve yüzde doksan gol demek olan penaltının yüzde on kurtulma ihtimallerini araştırıyordum. Fakat, Fenton da topa nasıl vuracağına ve ne taraftan atacağına dair hiçbir belirti yoktu.

    Kısa bir süre içinde geçen bu yoklama ve karardan sonra hakemin düdüğü öttü ve Fenton gerilerek bütün kuvveti ile topa vurdu. Bu ana kadar hiçbir hareketini belli etmeyen bu oyuncunun topa vururken ayak istikametinin sağ tarafıma olduğunu görebilmiş ve o tarafa doğru uçmuştum. Bir metre yükseklikten ve kalenin sağ köşesinden bütün hızı ile içeri girmekte olan top, çıkardığım yumrukla istikametini değiştirdi ve havalanarak kornere çıktı.

    Penaltıyı kurtarışım, bütün stadı coşturmuştu. Bu kurtarışı İngiliz hakemi de takdir etmiş olacak ki yanıma gelerek elini uzattı ve büyük bir centilmenlikle tebrik etti.

    Bu hareket diğer İngiliz oyuncular tarafından da tekrarlandı ve başta Fenton olmak üzere hepsi teker teker gelip elimi sıktı..

    İkinci yarının sonlarına doğru 2-0 mağlup durumda idik. Takımımız birdenbire parladı ve üst üste hücumlara geçti. İşte bu arada santrfor Melih Kotanca’nın attığı iki golle, beraberliğe ulaştık ve maçı bu sonuçla bitirdik : 2-2

    Oyundan sonra duşta yıkanırken Fenton penaltıyı nasıl atamadım diye üzülüyor ve “Hayatımda bu penaltı yüzüncü penaltı idi. 99’unu da gole çevirmiştim. Fakat yüzüncüyü sen kurtardın” diyordu…

    Cihat Arman @ Sarı Kanaryalar

    Cihat'ın Uçuşu
    Cihat’ın Uçuşu / Cumhuriyet Gazetesi’nden
    Cihat'ın Uçuşu
    Ulus Gazetesi’nden
  • Şampiyonluk Yüzüğü

    Şampiyonluk Yüzüğü

    1959 öncesi şampiyonluklar konusu, resmi makamlar nezdinde adeta rafa kalktı. Türkiye Futbol Federasyonu, arada sırada “Yakında açıklayacağız” diyor, fakat o yakın nasıl bir yakınsa, bir türlü vakti gelmiyor. Başvuran ve karşı çıkan kulüplerden de ses yok. Bununla beraber, biz konu hakkında araştırmalar yapmaya devam ediyoruz… Bu yazıda 28 şampiyonluğu kazanan 347 futbolcumuzun adı ilk kez bir arada listeleniyor. Yazımızın başlığı “Şampiyonluk Yüzüğü” oldu, çünkü bu zaferleri kazanan insanlara veya ailelerine birer zafer hatırası armağan etmenin, yaşayanlara sonsuz mutluluk vereceğini, vefat edenlerin ise ruhunu şâd edeceğini düşünüyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    28 Şampiyonluk

    Fenerbahçe’nin 28 Türkiye Şampiyonluğu’nu sitemizde tek tek incelemiştik. Aşağıdaki listede okuyacağınız isimleri, kazanılan şampiyonluklara göre ayırdık.

    7 kere şampiyonluk kazanan 2,
    6 kere şampiyonluk kazanan 3,
    5 kere şampiyonluk kazanan 11,
    4 kere şampiyonluk kazanan 17,
    3 kere şampiyonluk kazanan 41,
    2 kere şampiyonluk kazanan 77,
    1 kere şampiyonluk kazanan 196 futbolcumuz var. Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim…


    7 Şampiyonluk Kazananlar

    Esat Kaner

    Naci Bastoncu


    6 Şampiyonluk Kazananlar

    Cihat Arman

    Fikret Arıcan

    Fikret Kırcan


    5 Şampiyonluk Kazananlar

    Halit Deringör

    Lebip Elmas

    Melih Kotanca

    Murat Alyüz

    Müzdat Yetkiner

    Ömer Boncuk

    Selçuk Şahin

    Semih Şentürk

    Şeref Has

    Volkan Demirel

    Ziya Şengül


    4 Şampiyonluk Kazananlar

    Ali Rıza Tansı

    Alpaslan Eratlı

    Can Bartu

    Fazıl Arzık

    Hüseyin Yazıcı

    İbrahim İskeçe

    Lefter Küçükandonyadis

    Mehmet Reşat Nayır

    Ogün Altıparmak

    Osman Göktan

    Rüştü Reçber

    Selahattin Torkal

    Serkan Acar

    Şükrü Birand

    Yavuz Şimşek

    Yılmaz Şen

    Yüksel Gündüz


    3 Şampiyonluk Kazananlar

    Alex de Souza

    Ali Filibeli

    Atilla Altaş

    Birol Pekel

    Cem Pamiroğlu

    Cemil Turan

    Cevat Sayit

    Ercan Aktuna

    Ergun Öztuna

    Erol Keskin

    Fuat Saner

    Halil Köksalan

    Hazım Canıtez

    Hüsamettin Böke

    İsmail Kurt

    Kemal Aslan

    Marco Aurelio

    Mehmet Yozgatlı

    Mustafa Güven

    Muzaffer Çizer

    Müjdat Yetkiner

    Nedim Doğan

    Niyazi Gülseven

    Niyazi Sel

    Nuri Pekesen

    Onur Kayador

    Orhan Canpolat

    Önder Çakar

    Özcan Köksoy

    Özer Kanra

    Rebii Erkal

    Samim Var

    Sedat Karaoğlu

    Selim Soydan

    Serhat Akın

    Şaban Topkanlı

    Şevket Demirtepe

    Tuncay Şanlı

    Ümit Özat

    Yaşar Alpaslan

    Yorgo Angelidis


    2 Şampiyonluk Kazananlar

    Abdullah Çevrim

    Adil Eriç

    Adnan Tuncay

    Ahmet Erol

    Akgün Kaçmaz

    Ali Güneş

    Ali İhsan Okçuoğlu

    Arif Kocabıyık

    Avni Kalkavan

    Aydın Bakanoğlu

    Aydın Çelik

    Aydın Yelken

    Aykut Kocaman

    Basri Dirimlili

    Bekir İrtegün

    Bülent Büyükyüksel

    Caner Erkin

    Cristian Baroni

    Deniz Barış

    Diego Lugano

    Emin İlhan

    Emre Belözoğlu

    Ender Konca

    Engin Verel

    Erdoğan Arıca

    Ersoy Sandalcı

    Fabio Luciano

    Fatih Akyel

    Gökhan Gönül

    Halil Özyazıcı

    Hasan Özdemir

    Hayati Öney

    Ilie Datcu

    İsmail Alemdaroğlu

    İsmail Kartal

    Joseph Yobo

    Kemal Atakul

    Levent Engineri

    Mahmut Hanefi Erdoğdu

    Marcio Nobre

    Mehmet Topuz

    Mert Günok

    Murat Hacıoğlu

    Mustafa Kaplakaslan

    Muzaffer Ateşçi

    Naci Erdem

    Namık Erbay

    Necdet Çoruh

    Necdet Dalay

    Nedim Günar

    Numan Okumuş

    Numan Uzun

    Nurettin Yıldız

    Oğuz Çetin

    Olcan Adın

    Orhan Menemencioğlu

    Osman Arpacıoğlu

    Önder Mustafaoğlu

    Önder Turacı

    Özcan Arkoç

    Pierre Van Hooijdonk

    Rıfkı Pekşen

    Sabri Kiraz

    Selahattin Karasu

    Selçuk Yula

    Serkan Balcı

    Servet Çetin

    Süleyman Tekil

    Şenol Birol

    Şenol Çorlu

    Şeref Benibol

    Şükrü Ersoy

    Uche Okechukwu

    Yaşar Duran

    Yaşar Mumcuoğlu

    Yusuf Şimşek

    Zafer Göncüler


    1 Şampiyonluk Kazananlar

    Abdullah Ercan

    Abdullah Sakallı

    Abdülkerim Durmaz

    Ahmet Habiboğlu

    Ali Elgin

    Ali Nail Durmuş

    Alper Akıcı

    Alper Potuk

    Andre Santos

    Argun Nemli

    Aygün Taşkıran

    Bahri Kaya

    Bahtiyar Yorulmaz

    Basri Taşkavak

    Bedii Yazıcı

    Bilal Şar

    Birol Altın

    Bruno Alves

    Burhan Sargın

    Bülent Tanyeri

    Bülent Uygun

    Cahit Zeren

    Can Arat

    Celil Sağır

    Cemal Şıkak

    Cemal Uludağ

    Cemal Uzkes

    Colin Kazım Richards

    Coşkun Demirbakan

    Çetin Aktulgalı

    Dalian Atkinson

    Daniel Guiza

    Deivid de Souza

    Dirk Kuyt

    Durmuş Çolak

    Dusan Pesic

    Edu Dracena

    Egemen Korkmaz

    Elvir Baljic

    Elvir Boliç

    Emmanuel Emenike

    Emre Aşık

    Engin İpekoğlu

    Erdal Kocaçimen

    Erdi Demir

    Erdinç Sandalcı

    Ergin Parlar

    Erhan Albayrak

    Erhan Uyaroğlu

    Erol Bulut

    Eyüp Odabaşı

    Fabiano Lima

    Fabio Bilica

    Fahruddin Zeynelovic

    Faruk Hızer

    Feyyaz Uçar

    Fuat Güngör

    Füruzan Şansal

    Gökay İravul

    Gökhan Ünal

    Günaydın Özyurt

    Güngör Tekin

    Güray Erdener

    Hadi Tarlan

    Haim Revivo

    Hakan Bayraktar

    Hakan Tecimer

    Hakkı Pavli

    Halil İbrahim Kara

    Halil İbrahim Poçar

    Hasan Ali Kaldırım

    Hasan Vezir

    Hasan Yıldızeli

    Hilmi Ardağ

    Hilmi Atakul

    Hilmi Kiremitçi

    Hüseyin Çakıroğlu

    Ion Nunweiller

    Issiar Dia

    Ivailo Petkov

    İbrahim Aydın

    İbrahim Ejder

    İhsan Kavak

    İlhan Eker

    İlker Yağcıoğlu

    İlyas Tüfekçi

    İrfan Denever

    İsmail Güldüren

    İsmail Kurşun

    İsmet Saral

    Jes Högh

    John Moshoeu

    Kadri Aytaç

    Kamil Ekin

    Kamil Güvenal

    Kemalettin Şentürk

    Kennet Andersson

    Kerim Zengin

    Konur Alp Mutlu

    Lütfi Boyer

    Mahmut Aydın

    Mamadou Niang

    Mateja Kezman

    Mehmet Ali Has

    Mehmet Hacıoğlu

    Mehmet Topal

    Mert Meriç

    Michal Kadlec

    Milan Rapajic

    Miroslav Stoch

    Moussa Sow

    Muammer Oraman

    Muhammed Akarslan

    Muhammed İbrahimbegoviç

    Mustafa Arabacıbaşı

    Mustafa Doğan

    Mustafa Özer

    Naci Sarıtaş

    Naim Şukal

    Naki Kinezoğlu

    Nazım Kayar

    Necdet Erdem

    Nezihi Tosuncuk

    Nikola Lazetic

    Nikolas Anelka

    Niyazi Tamakan

    Nusret Özmengü

    Nüzhet

    Ogün Temizkanoğlu

    Oğuz Dağlaroğlu

    Okan Alkan

    Orhan Kapucu

    Osman Denizci

    Ömer Karabacak

    Özcan Kızıltan

    Özer Hurmacı

    Pierre Webo

    Radmilo Ivancevic

    Radomir Antic

    Rafet Atamer

    Rasih Minkari

    Raşit Karasu

    Raul Meireles

    Recep Biler

    Recep Nurcan

    Recep Ölmez

    Rıdvan Dilmen

    Robert Enke

    Sadi Çoban

    Safa Özyurt

    Saffet Akbaş

    Salih Uçan

    Samuel Holmen

    Samuel Johnson

    Sedat Bayur

    Selçuk Hergül

    Semih Arıcan

    Seracettin Kırklar

    Serdar Kesimal

    Serdar Kulbilge

    Serdar Şenkaya

    Sergiy Rebrov

    Serkan Özsoy

    Serkan Reçber

    Sertaç Olcayto

    Srebrenko Repçiç

    Stephen Appiah

    Stjepan Tomas

    Süleyman Köprülü

    Şenol Ustaömer

    Şevki Şenlen

    Tacettin Ergürsel

    Taci Ece

    Tarık Daşgün

    Tayfun Korkut

    Taygun Erdem

    Timuçin Çuğ

    Toni Schumacher

    Tuğrul Duru

    Tuna Güneysu

    Tuncay Becedek

    Turan Akra

    Turan Sofuoğlu

    Turgay Aksu

    Tümer Metin

    Uğur Boral

    Yakup Kordal

    Yaşar Yalçınpınar

    Yenal Kaçıra

    Yıldırım İper

    Zafer Dinçer

    Zeki Rıza Sporel

    Zeki Temizler

    Zihni Kanmaz

    Ziya Atamer

    Zoran Mirkoviç

  • 1959 Öncesi Şampiyonluklar Kimin Eseri?

    1959 Öncesi Şampiyonluklar Kimin Eseri?

    Fenerbahçe’nin 1959 öncesinde kazandığı 9 Türkiye şampiyonluğu var… 1933, 1935, 1937, 1940, 1943, 1944, 1945, 1946 ve 1950 yıllarında kazanılan bu zaferlerde forma giyen futbolcuları tanıyor muyuz? 1959 öncesi şampiyonluklar kimin eseri? Biliyor muyuz? Pek sayılmaz.

    İşte bu yazıda, o 9 kupanın kahramanlarını listeledik.

    Önce şampiyonluk sayısı, sonra da alfabetik olarak dizilen listede, Esat Kaner ile Naci Bastoncu, Fenerbahçe’nin en çok Türkiye şampiyonluğu kazanan isimleri olarak, tarihe geçtiler.

    En çok sahaya çıkan oyuncular yine bu iki isim olurken, onları Cihat Arman, Halit Deringör, Ömer Boncuk ve Murat Alyüz izledi.

    En golcü futbolcumuz ise, uzak ara, Melih Kotanca… Naci Bastoncu, Müzdat Yetkiner, Halit Deringör ve Fikret Arıcan ise bu alanda ilk beş sırayı alan diğer sporcular oldu.

    Tek şampiyonlukta, hatta tek maçta forma giyenler dahi bizim için çok kıymetli. Siz de göreceksiniz, ne muazzam isimler olduğunu! Bugün hiçbiri hayatta değil, fakat biz onların hatıralarını unutturmayacağız. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    FutbolcuŞampiyonlukMaçGol
    Esat Kaner713133
    Naci Bastoncu714784
    Cihat Arman61300
    Fikret Arıcan68735
    Fikret Kırcan68931
    Halit Deringör511438
    Lebip Elmas5750
    Melih Kotanca585128
    Murat Alyüz51063
    Müzdat Yetkiner58256
    Ömer Boncuk511211
    Ali Rıza Tansı47127
    Fazıl Arzık4380
    İbrahim İskeçe46230
    Mehmet Reşat Nayır4646
    Cevat Sayit3440
    Erol Keskin3569
    Halil Köksalan3566
    Hüsamettin Böke3480
    Muzaffer Çizer33123
    Niyazi Sel35221
    Nuri Pekesen390
    Orhan Canpolat384
    Rebii Erkal34112
    Samim Var34011
    Selahattin Torkal3574
    Şaban Topkanlı34017
    Şevket Demirtepe34611
    Yaşar Alpaslan3481
    Yorgo Angelidis3302
    Adnan Tuncay2155
    Ahmet Erol2519
    Aydın Bakanoğlu2331
    Bülent Büyükyüksel2118
    Halil Özyazıcı2305
    Hayati Öney2150
    Kemal Atakul290
    Muzaffer Ateşçi240
    Namık Erbay21518
    Necdet Dalay230
    Numan Uzun280
    Orhan Menemencioğlu2170
    Rıfkı Pekşen230
    Sabri Kiraz2210
    Süleyman Tekil221
    Şeref Benibol240
    Abdullah Sakallı110
    Ali Elgin110
    Argun Nemli151
    Basri Taşkavak12514
    Bedii Yazıcı160
    Cemal Şıkak110
    Cemal Uludağ110
    Cemal Uzkes1157
    Erdal Kocaçimen180
    Faruk Hızer1141
    Füruzan Şansal150
    Günaydın Özyurt110
    Hadi Tarlan140
    Hakkı Pavli110
    Hilmi Ardağ1250
    Hilmi Atakul121
    İrfan Denever120
    Kamil Ekin1286
    Konur Alp Mutlu110
    Lefter Küçükandonyadis12824
    Lütfi Boyer110
    Mehmet Ali Has1196
    Muammer Oraman170
    Naim Şukal110
    Naki Kinezoğlu121
    Nazım Kayar111
    Necdet Erdem140
    Nusret Özmengü190
    Nüzhet ???110
    Rafet Atamer120
    Rasih Minkari112
    Recep Nurcan110
    Sadi Çoban110
    Safa Özyurt110
    Sedat Bayur110
    Semih Arıcan120
    Süleyman Köprülü150
    Taci Ece110
    Turan Akra120
    Yaşar Yalçınpınar12211
    Zeki Rıza Sporel11717
    Zihni Kanmaz110
    Ziya Atamer130
    1959 Öncesi Şampiyonluklar Kimin Eseri?
  • Siyah Tosbağa

    Siyah Tosbağa

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu’na sahne olan 1977-1978 sezonu, Alican Küçükcan‘ın muhteşem kalemiyle karşınıza geliyor. Sezonun sembolü haline gelen başrol oyuncusu siyah tosbağa ile birlikte, mutlu sonla biten bir film şeridi gibi keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Giden Şampiyonluk, Gelen Sezon

    1976-77 sezonu şampiyonluğuna havlu attığımız günlerde, ilkokul ders kitaplarına girebilecek kadar yalın dilli, çağdaş ozan, işgal günlerinin İstanbul’unda, henüz yirmili yaşlarındaki bir onbaşı olarak üniforma kuşanan ‘’Jacques Prevert’’ in ölüm haberi gazetelere düşüyordu.

    Eşek, kral ve ben
    Sabaha sağ çıkamayacağız
    Eşek açlıktan
    Kral iç sıkıntısından
    Bense aşk ateşinden
    Aylardan mayıs

    Can Yücel’in lezzetli çevirisinden damlayan dizelerin sahibi Prevert, 1977 yılının Nisan ayında uzaklaştı bu dünyadan. Fenerbahçe de, aynı günlerde Beşiktaş beraberliğiyle el salladı şampiyonluğa.

    Aylardan nisan…

    Trabzonspor birkaç hafta sonra ikinci şampiyonluğunu kutlamaya hazırlanırken biz de yeni sezonu düşünüyorduk. İstatistikler Fenerbahçe’nin yumuşak karnının galibiyeti koruyamaması olduğunu söylüyordu.  Düzeltilmesi gereken saha içi sorunlarından sadece biriydi bu, belki de en önemlisi…

    Haziran ayı sonunda 14 futbolcunun mukaveleleri sonlandı. Bunların arasında Cemil, Alparslan, Ender, Engin, Ömer, Nevruz, Sabahattin ve Ersoy da vardı. Bu futbolcuların Fenerbahçe’ye verdiği hizmetler yadsınamazdı. Fakat kamuoyu ve basın yönetimi rahat bırakmıyor, yeni bir takım kurulması gerektiğini, Fenerbahçe’nin kabuk değiştirmeye ihtiyacı olduğunu yüksek sesle ifade ediyordu. Yönetim yaz sıcaklarından çok, transfer baskısı altında terliyordu.

    Cesaretli bir kararla, Cemil, Alparslan ve Engin hariç, diğerleri için satış kararı alındı. Yönetim Kurulu büyük bir riski üstleniyor ve dinamizmi arttırmak, yeni hava getirmek adına gençlerle harmanlanmış bir takım kuruyordu.

    Yaz Günü Yağan Kar

    Çiçeği burnunda Teknik Direktör Kaleperoviç’in isteği üzerine sezon öncesi hazırlığı için Yugoslavya’nın Pirot şehri tercih edildi. Ve lig benim de ilk kez sarı-lacivert renkleri tribünden görmemi sağlayan İstanbul’daki Samsun maçıyla başladı. Takım sahaya çıktığında başlayan konfeti sağanağını yeni açığın en üst katında yaşamıştım. Yaz günü üzerime kar taneleri iniyordu. Maçı Coşkun ve Aydın’ın golleriyle 2-1 kazandık ve sezona 2 puanla başladık. Tribünleri saran, takım aşkının bezde vücut bulduğu pankartları o güne ait unutamadığım hatıra parçaları olarak söyleyebilirim.

    Maç günlerinde, stadın çekim alanına girmeden önce, İstanbul sokaklarında babamla beraber yaptığımız gezintilerinde dikkatimi en çok çeken şey duvar yazıları olurdu. O yaşlarda anlamlandıramadığım, içeriğinden pek de bir şey anlamadığım farklı renklerdeki bu yazıların olduğu duvarların önünde durur ve okuma yazmayı çoktan çözmüş öğrenci güveniyle, hecelenmemiş ‘’slogan’’ bırakmazdım. Bu yazıların arasına tek tük de olsa karışan, yan yana duran ‘’FB’’ harfleri beni çok mutlu ederdi. Duvarlara yazı yazanların ve afiş asanların zaman zaman yapılan güvenlik aramalarında gözaltına alındıklarını yıllar sonra, göz gezdirdiğim eski gazete kupürlerinden öğrenecektim.

    Ertesi hafta yine İstanbul’da Mersin İdmanyurdu’nu gole boğduk: 5-2. Üçüncü hafta ise deplasmandaydık ve ilk puanlarımızı Ankaragücü’ne kaybettik: 1-2

    Ankara dönüşü üzüntü çok büyüktü. Kaleperoviç, UEFA Kupasındaki rakibimiz Aston Villa’yı izlemek üzere İngiltere’ye gitmişti. Sabri Kiraz kazanılacak maçı verdiğimizi söylüyordu. Avrupa kupası maçı öncesi moraller bozulmasın diye futbolculara eleştirel tek laf edilmedi yönetim kanadından. İngiltere’den 4-0’lık mağlubiyet ve Alparslan’ın sakatlığıyla döndük. Villa Park Stadı tribünlerini sarı lacivert bayraklarla donatıp, Fenerbahçe’ye moral vermek isteyen 5 bine yakın Türk seyircisi stadı üzüntüyle terk ediyordu. Önümüze, Ordu, Galatasaray ve Altay maçlarının belirsizliği dikilmişti.

    3 Maç 3 Galibiyet

    Ordu maçını 2-1’lik skor Cemil ve Şevki’nin golleriyle geçtik. Ama hiç ummadığımız bir yerden darbe almıştık: İvançeviç’e yoğun eleşitri vardı. Ülkeye ve takıma uyumu zaman alıyordu file bekçimizin. Galatasaray maçından alınacak iyi bir sonuç yönetim kadar İvançeviç’i de rahatlatacaktı. Yönetim Kurulu uzun tartışmaların yaşandığı toplantıda, sene başında aldığı prensip kararını bozmadı ve Galatasaray maçı için takımı kampa almadı. Maç gecesi yöneticiler bazı futbolcuların evlerine derbi maçının önemini son kez anlatmak için ziyaretler yaptılar. İvançeviç’in eşi Genel Sekreter Yüksel Günay’a tercüman aracılığıyla:

     ‘’Bizleri buraya siz getirdiniz. Bu maç eşimi olduğu kadar, sizleri de kurtaracak. Yarın biz Yugoslavya’ya Fenerbahçe’nin gözbebeği olarak döneceğiz, buna inanıyorum. Bu maça eşimle beraber hazırlandık, korkmuyoruz’’  dedi. İvançeviç ertesi gün Fenerbahçe kazağıyla en iyi maçını oynadı. 1980 yılının devre arasına kadar sürecek -GS maçlarında mağlubiyet görmeme serisinin- ilk adımı 2 Ekim 1977’de atılıyordu. Cemil ve Tuna maçın skorunu belirlediler: Fenerbahçe-2 Galatasaray-0

    Deplasman Maratonu İçin İşaret Fişeği

    Takımın moralleri yerine gelmişti. Fenerbahçe kırk bir bin seyirci önünde ve rakip Altay’dı. Şevki golü attı. Arkasından Cemil’in verilmeyen golü ve penaltısı geldi. Maçın tansiyonu daha ilk devrede artmıştı.  Yeteneksiz ve kötü niyetli hakemin son düdüğünden sonra sahaya giren bir seyircinin hakeme attığı yumrukla başlayan olaylar, polisin tribüne çıkıp seyircileri coplamasıyla büyüdü ve stad dışına taştı. Birçok araç büyük hasar görürken, polis arabaları devrildi ve yakılmaya teşebbüs edildi. Ters yüz edilen bir polis aracını hatırlıyorum: Siyah tosbağa. Kapımızın önünde onun beyaz olanı dururdu. Bagajı öndeydi ve neredeyse benzin istasyonuna sokmazdı bizi. Tosbağanın beyaz olanına beni İstanbul’un uzak semtlerdeki akrabalarımızla buluşturduğu, şoför koltuğunda oturduğum ilk araba olması sebebiyle ne kadar sempati duyuyorsam, imgemde sırtının üzerinde durduğu hali asılı siyah tosbağaya ise Fenerbahçe’yi gurbete yolladığı için o kadar kızacaktım.   

    Üsküdar’dan vapurla Beşiktaş’a geçip, yeni moda biletçisiz otobüslerlerde, şöförün hemen yanındaki kumbaraya biletimizi attıktan sonra babamla Taksim’e çıkmamız ve Beyoğlu’nda gezdikten sonra Gümüşsuyu üzerinden Dolmabahçe’ye inip maça gitme ritüelimizin iki maçlığına arızaya uğradığını zannetmiştim. Oysaki, devre arasını da hesaba katarsak âşık olduğum renkleri yeni takvim yılının Mart ayına kadar göremeyecektim.   

    Evliya Çelebi Misali

    Olaylı maçın yankıları arasında bir gün önceden gittiğimiz Adana’da ev sahibi takımı, Yenal, Cemil, Önder’in golleriyle 3-0’la bozguna uğrattık. Adana dönüşü Beşiktaş’la oynayacaktık. Uzun ayrılık öncesi son kez İnönü’nün çimlerine çıkacak ve bu maçla beraber İstanbul seyircisine dört aylığına veda edecektik. Maça camianın güvendiği, tecrübeli hakem Hilmi Ok atandı. Beşiktaş maçını kaptan Cemil’in golüyle 1-0 kazandık. Cemil, maçtan iki gün sonra, tüm Fenerbahçelileri rahatlatacak bir demeç verdi:

    ‘’-Dışarıda daha iyi oynuyoruz ve hiç korkumuz yok’’ diyordu Kaptan. Bu anlayış ve beraberlik içinde yolculuk başladı.

    Deplasmandaki Diyarbakır maçından sonra(2-2) ilk cezalı maçımız Ankara’da Bursaspor’laydı. Puan haricinde Federasyon’a verilecek cevabımız vardı. Bu cevap kâğıt üzerinde değil, yeşil sahalarda olacaktı. Federasyon cevabını aldı:  Bursa ve Zonguldak maçları galibiyetle bitti. 24 Aralık günü yine cezalı maç için Ankara yollarındaydık. Bu kez rakip Eskişehir’di. Önder ve Cemil’le Eskişehir’i de geçtik.

    İstanbul son 20 yıldaki en yağışlı yılbaşını yaşarken, takım Bolu maçı için yılın son günü rotayı aşçıların diyarına kırdı. Yönetim Federasyona tüm maçların ertelenmesi için başvurmuş ancak ret cevabı almıştı. Futbolcular saat 22.45’de Koru Motel’deki odalarına çekilip, erkenden uyudular. Bolu maçı hem yeni senenin ilk maçı hem de bir hafta sonra Trabzon’da oynayacağımız müsabaka için moral olması açısından büyük öneme sahipti. Evdeki hesap çarşıya uymadı. İkinci yarının hemen başında Antiç’in kırmızı kart görmesi tüm hesapları bozdu. İki puan ev sahibi Bolu’nundu. Soyunma odasındaki sessizlik derindi. Pazartesi günü, yönetim kurulunda maçın kritiği yapıldı. Kaleperoviç hafta sonundaki Trabzon maçını final havasına sokmaya çalışıyordu. Peşimizdeki rakipler aldığımız yenilgiyle ümitlenmişlerdi. Takımın morali yerindeydi. Trabzon deplasmanına galibiyet için gideceklerini söylüyorlardı. Lider, Karadeniz’den puan tablosunun en tepesindeki yerini koruyarak döndü. İvançeviç, Fenerbahçe camiasının güvenini tam olarak kazanmıştı: TS-0 FB-0

    Toma’nın Kehaneti

    1978’in ilk günleri hayli soğuk geçmişti. Ülkede yakıt tüketimi çok artınca fuel-oil satışının soğuklar geçene kadar durdurulduğu haberlerini ve bu yüzden evimize minik, sadece kendi çevresini ısıtabilen elektrikli petek alındığını hatırlıyorum. İşte bu Trabzon maçını radyodan o peteğe yapışmış vaziyette dinlemiştim. O gün içimi ısıtan şeyin peteğin sıcaklığı mı  yoksa İvançeviç’in her tuttuğu topta bana verdiği güvenin sıcaklığı mıydı, hala düşünürüm…

    Takımın kurmayları Kaleperoviç, Sabri Kiraz ve Yüksel Günay devre arasında takımın yurt dışında ve ya Antalya’da kamp yapması gerektiğini Yönetim Kurulu’na ilettiler. Yönetim, aksi görüşler olsa da, oy çokluğuyla ikinci yarı hazırlıklarının Dereağzı’nda yapılması kararını aldı. Toma, haliyle isteğinin reddedilmesine üzülmüştü. Hoca, kamp olmadığı takdirde takımın kondüsyonunun son haftalarda düşmesinden korktuğunu yönetim kuruluna söyledi. Kaleperoviç artık bu kozu her yönetim kurulunda kendi lehine kullanmaya başlayacaktı…

    Bu arada, Kasım ve Aralık aylarında Evliya Çelebi gibi dolaşan takımın kaptanı ve etkili oyuncuları kafalarını dinleyecek bir tatil için bastırıyorlardı. Dedikleri oldu. Toma da olur verince, takım karların içindeki bir dünyaya, Uludağ’a hareket etti. Cemil ve Alparslan hariç, tatile gidenlerden iyi haber gelmiyordu. Özellikle Cem Sultan, lakabına yakışır bir hareketlilik içindeydi. Hazırlık çalışmalarıyla beraber, kongre koşuşturması da start aldı.

    İkinci Yarı Başlıyor

    İkinci yarının ilk maçında Samsun’da hem maçı hem de liderliği kaybettik. Peşimizdeki takımların iştahları kabarmıştı. Gıyabımızda yeni hesaplar yapılmaya başlandı. Mersin deplasmanından 1 puanla döndükten sonraki maç başkent temsilcisiyleydi. Ankaragücü maçına çıkan onbir,  vefakâr seyircisini elinde iki buket golle selamladı. Meşinden çiçeklerin üzerindeki kartlarda iki isim yazıyordu: Cemil ve Tuna. 

     1972 Temmuzunda Fenerbahçe Kulübü, Cemil için vazgeçilmez bir inatla İstanbulspor’un kapısını aşındırıyordu. Her seferinde cevap aynıydı:

    ‘’Bizim verilecek futbolcumuz yok, lütfen bu sevdadan vazgeçin. Üstelik Cemil’in kulübümüzle 3 yıllık sözleşmesi var’’ Peşinden, Galatasaray devreye giriyor ve zamanın İstanbulspor Başkanı Nurin Şahingiray bunaldıkça bunalıyordu. Fenerbahçe ve İstanbulspor 3 ay boyunca gırtlak gırtlağa geliyorlardı. Uzatmalı transfer uğruna tabancalar çekiliyor, devrin Federasyon Başkanı Hasan Polat arabulucu olmaya çalışıyordu. Ve bütün ümitlerin tükendiği sırada eski Kasımpaşa Kulübü başkanlarından Sultan Demircan sahneye çıktı. Basın toplantısında söylediği sözler meydan okumanın en üst perdeden icrasıydı:

    ‘’Cemil Fenerbahçeli olmazsa bileklerimi keserim’’

    Cemilizm Doktrini

    Aralık ayının üçünde Cemil, Fenerbahçe formasını ilk kez bir Galatasaray maçında giyerek Sultan Demircan’ı haklı çıkartmıştı. Büyük Fenerbahçeli’nin doğum günü, kendisini sarı lacivertlilere renklere bağlayan 25 Kasım olarak belirlendi. Takımın yıldızı Cemil, Didi’yle birçok kupa kaldırdı. 1977-78 sezonunda ise Cemil’e güvenme sırası Kaleperoviç’e gelmişti.

    Gündüz Kılıç Cemil’i unutulmaz bir cümleyle anlatacaktı:

     ‘’Kim ne derse desin futbolumuzda Cemilizm diye bir tür doktrin var’’

    Büyük futbolcu için başka tarif gereksizdi. Bu doktrin, rakiplerin her türlü önlemini, markaj hilelerini çözen bir rehber niteliğindeydi. Cemil, ceza alanına girdiğinde, rakibin elinde ne tür silah olursa olsun,  yok edilmesi imkânsız bir canavar haline gelirdi. Patlayıcı kuvvetiyle ilk 10 metrede hasmına nal toplatır, sert şutlarıyla kalecileri çaresiz bırakırdı. Bu yakalanamaz oyuncu, onu sahanın bir noktasında kıstırıp da sert faullerle yıldırmaya çalışanlarla muhattap olmayıp, işin ceza kısmını hakemlere havale etmesi, Cemil’in üzerinden hiç çıkartmadığı efendilik smokininin bir parçasıydı adeta.

    Derbi ve Sonrası

    Smokinli futbolcu kritik Galatasaray maçı öncesi soyunma odasındaki son konuşmayı yapan Başkan Ilgaz’ı dinleyip, çıkış tünelinde göründüğünde tarih 19 Mart 1978’di. Tribünlerdeki coşkuya cevap vermek için oradalardı. İlk devrede 2-0 biten maçı hatırladı Kaptan; şampiyonluğun ilk adımı o gün atılmıştı. ‘Bugün’  mağlup olmazlarsa kupanın bir kulpundan tutacaklarını biliyordu. Bu maçı ‘’Camia’’ son engel olarak görüyordu. Oynadığı futbolla, damağımızda hoş bir tat bırakıp İspanya’ya dönen Antiç, son dakikalarına 1-2 mağlup girdiğimiz maçta bize kanla karışık bir beraberlik sunuyordu. Modern orta saha,  sol kanattan ceza alanına şandellenen topa yükselip, kaleci Bahattin’in soluna, direk dibine yaptığı kafa vuruşuyla tabelayı eşitlemişti. Yükseldiğinde yüzüne aldığı darbenin etkisiyle yere kan revan içinde inmiş, zeminden dakikalarca kalkamamıştı Antiç.

    Maç sonrası Toma çok sinirliydi. Gerçi 1 puan iyidir diye hesaplanmıştı ama kötü oyun moralleri az da olsa bozmuştu. Aynı akşam Cemil, Alparslan ve eşleri Yüksel Günay’ın evinde yemekteydiler. Beş gün sonra çıkılacak İzmir deplasmanı konuşuldu. Günay zaman zaman futbolcu ve eşlerini evinde ağırlar, bekâr futbolcuları da alıp yemeğe çıkartırdı. Bu buluşmaların faydasının görüldüğü aşikârdı. Bu tip toplantılarda samimi ve açık konuşmalar yapılıyordu. Takımın ele avuca sığmayan ikilisi Engin ve Cem’di. Şevki ara sıra kurtlansa de genel olarak uslanmıştı.  Bekârlar içindeki iki kanatsız melek ise Yenal ve Fuat’tı. Toplantılarda, Yenal’a şakalar yapılmadan evlere dönülmezdi. Önder, maç dışında sakin ve efendi görüntü sergilese de saha içindeki netlik ayarı bozuktu, karta yakın oyunuyla kenar yönetimi ve arkadaşlarını telaşlandırırdı.

    Fenerbahçe İzmir deplasmanına yönetim kurulunun yeni üyeleriyle gitti. Ali Dinçkök, Başaran Ulusoy, 2.Başkan Eşref Aydın’ın kafileyle beraber olması futbolcular üzerinde iyi etki yaratmıştı. Şevki’nin golü iki puanı getirdi.

    Beşiktaş Derbisi ve Tura Doğru

    2 Nisan günü karşımızda Adana ve Orhan Cebe vardı. Bolu maçının da hakemi olan Cebe, Adana maçı içinde Cemil’e, ‘’bu maçı dışarda oynasaydınız 3 kişiyi oyun dışı bırakırdım’’ diyordu. Bolu deplasmanından sabıkası olan, Antiç’i oyundan atan, devrisi ilk maçımızda aynı yönetimi sergileyen hakemin tutumu ertesi gün düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna anlatıldı. Olayın futbolcular üzerindeki etkisi tehlikeli bir hal almıştı. Kapıda Beşiktaş maçı vardı. Hafta içinde futbolcular yöneticiler tarafından rehabilitasyon kampına alındılar adeta. Takipçimizle olan puan farkı azalmıştı. Beşiktaş maçı çok önemliydi. Cemil durumun farkındaydı ve gereğini yaptı… Fenerbahçe:1 Beşiktaş:0

    Ertesi hafta yine İstanbul’da Diyarbakır’la oynadık ve Tuna’nın golleriyle 2-0 kazandık. Sonra da Bursa’yı orada yine Cemil’in tek golüyle alt ettik. Dönüş yolunda taraftarlar kafileyi Kartal meydanına kadar yalnız bırakmadılar. Arabalı vapur Kartal’a yanaştığında binlerce sevgili takımlarını bağırlarına bastı. Bu görülmemiş sevginin futbolcular üzerindeki pozitif etkisi İnönü Stadı’ndaki Adana Demir ve Zonguldak maçlarında görüldü. Gemi okyanusu aşmış, limana girmek için gün sayıyordu. İşin Es es deplasmanında bitmesi isteniyordu. Yazılıp/çizilenin aksine, Fenerbahçe sahaya beraberliğe değil, Eskişehir’i yenmek için çıkacaktı. İkinci yarıda yediğimiz gol şampiyonluk hesaplarını Bolu maçına bıraktı. Dönüşte yalnız Cemil’e kendi arabasıyla dönmesi için izin verildi. Tur Bolu maçına kalmıştı.

    İbrahim İskeçe’nin Seftesi

    Takımda ilk defa şampiyonluk tadacak oyuncular Cem, Bahri, Onur ve Engin’deki heyecanın fazlası daha önce şampiyonluk kupasını kaldırmış oyuncularda da vardı. Her şampiyonluk başkaydı ve Fenerbahçe camiası malzemecisinden Faruk Ilgaz’ına kadar kimsenin, son 100 metresine önde girdikleri lig maratonunda, ipi göğüslemeden dönmeye niyeti yoktu. Altay maçı sonrasında takımın üzerini kaplayan kara bulutlar, tatlı tatlı esen galibiyet rüzgârlarıyla iyice dağılmıştı. Gökyüzü pırıl pırıldı.

    Fenerbahçe’nin Altay maçında aldığı cezanın altında imzası olan İbrahim İskeçe, Haydarpaşa Lisesi forması içinde koştururken yöneticilerin dikkatini çekmiş (1940) birer yıl arayla Fikret Kırcan’la beraber kulübe kazandırılmıştı. İskeçe, 1977 Ağustosunda federasyon başkanı olduğunda üzerindeki çubukluyu geçici olarak katlayıp dolaba kaldırmış ve gerçek bir spor adamı olduğunu görevi boyunca ispat etmişti. Bu İskeçe’den gelme göçmen çocuğu, tatlı Trakya şivesiyle siftaha ‘sefte’ der. Şans mı, golün kokusunu herkesten önce aldığından mı bilinmez, nedense ilk golü çoğunlukla o atar, ‘’sefteyi yaptım gerisi sizden’’ deyince de,  göğsüne çıkartmamacasına lakabını iğneler.

    Anektod bu ya,  B. Fikret (Arıcan) Halit Deringör askere gidince ‘’gel oyna’’ ısrarlarına dayanamaz ve 37 yaşında sahalara döner. Sefte İbrahim’le de iki/üç defa yan yana oynamışlardır. Beşiktaş’la oynanan bir maçta 0-3 mağlup duruma düşünce İbrahim’e dönüp ‘’yahu nerede kaldı senin sefteliğin’’ diye çıkışır saha içinde antrenör-futbolcu Fikret. Neyse maç 3-3’e gelip, hakem bir de Fenerbahçe lehine penaltı verince kıyamet kopar, kavga çıkar. Kargaşanın içinde olmayan, uzakta kalan sadece İbrahim İskeçe olur. Bu beyefendi, kırklı yılların Türkiyesinde Avrupayi futbol oynardı. O günün futbolcuları arasında pek rağbet görmeyen topsuz koşular, boş sahaları kullanma, İskeçe’nin  futbol literatüründe yazılı olan maddelerdi. Önüt olan soyadını değiştirip, doğduğu memleketin adını alan İbrahim İskeçe, futbol federasyonu başkanlığı koltuğunda oturduğu sürece ruhundaki sakinliği korumuş, Batılı bakışını Türk futbolunun gelişmesi için kullanmıştı.  

    Şampiyonluk Geliyor

    Bolu maçında alınacak 1 puan şampiyonluğa yetiyordu. Maç sabahı Bağdat Caddesi ve kulüp civarı taraftarlarca doldurulmuştu. Saat 13.30’da takım kendi otobüsüyle stada hareket etti. Yolculuğa, otobüsü takip eden araçların klaksonları eşlik etti. Futbolcular soyunma odasına girdiklerinde malzemeler henüz gelmemişti. İvançeviç’in ve Antiç’in yarım yamalak Türkçeleriyle yaptıkları espriler heyecanı bir nebze olsun dağıtmıştı. Zaman akıyordu. Önce malzemeler, sonra maç saati ve Şevki’nin golü geldi. Fakat kısa bir süre sonra Bolu karşılığını verdi. Devre arasında herkesi yeniden endişe sarmıştı. İlk yarı skoru şampiyonluğa yetiyordu. Kupayı çok isteyen Fenerbahçe’ye İnönü Stadı’nın ahşap kale direği de yardım etti: Fenerbahçe 1 Bolu 1

    İnönü Stadı’nın arkasındaki Dolmabahçe Saat Kulesi,  Sirkeci Gar saati, İstanbul Üniversitesi’nin anıtsal kapısındaki dev kadran, Taksim meydanında çocuklara tasarruf algısı ‘aşılayan’ kumbara saat, Haydarpaşa Gar Saati… Ezcümle İstanbul’daki tüm saatler 17.20’de hakemin son düdüğüne Sarı Lacivertlilerin şampiyonluğu için eşlik ettiler…

    Totalde 40 hafta süren yarışın galibi Sarı Kanaryalar oldu. Bir sonraki şampiyonluk filminin ana platosu, yenilenmiş haliyle Fenerbahçe Stadı olacak.  Gönüllerimize yazılı o büyük kramponların yeşerdiği Papazın Çayırı’nın hemen yanındaki alanda inşa edilmekte olan 32.500 kişilik stadın, tribünlerinde ‘’Kadıköy’den çıkış yok’’ şarkısının çınlayacağı mabed olmasına henüz 4/5 sene var.

    Daha bir ay öncesinde Fenerbahçeli taraftarların akın ettiği Kartal iskele meydanını, kışı Kadıköy tarafında geçiren ve sezonun başlamasıyla yazı Adalar’da sürdürecek, kiralık büyük motorları bekleyen faytonlar doldurmuştu. Zaman ekspres trenden fenaydı; çok hızlı geçiyordu…

    Siyah tosbağa ise kimbilir hangi hurdalıkta ömür tüketiyordu…

    Alican Küçükcan


    Fotoğraflar

    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
  • Fenerbahçe’nin Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 7 Ekim 1945 tarihinde başlayıp 27 Ocak 1946’da biten İstanbul Ligi’ni 14 maçta 8 galibiyet, 5 beraberlik ve sadece 1 yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. İlk kez yapılan Milli Küme seçmelerine İstanbul Ligi’ni ilk dörtte bitiren takımlar katıldı. Burada 3 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak, Milli Küme maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 10 maçta 9 galibiyet, tek yenilgi alarak sekizinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 20 maçta attığı 21 golle Melih Kotanca oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin sekizinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    07.10.1945 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş

    14.10.1945 / Fenerbahçe 2 – 1 İstanbulspor

    28.10.1945 / Fenerbahçe 1 – 1 Beyoğluspor

    04.11.1945 / Fenerbahçe 6 – 0 Süleymaniye

    11.11.1945 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    18.11.1945 / Fenerbahçe 3 – 1 Vefa

    25.11.1945 / Fenerbahçe 3 – 1 Beykoz

    16.12.1945 / Fenerbahçe 1 – 1 Beşiktaş

    23.12.1945 / Fenerbahçe 3 – 1 İstanbulspor

    30.12.1945 / Fenerbahçe 1 – 0 Beyoğluspor

    06.01.1946 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    13.01.1946 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    20.01.1946 / Fenerbahçe 1 – 1 Vefa

    27.01.1946 / Fenerbahçe 1 – 1 Beykoz


    Milli Küme Seçmeleri

    03.03.1946 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    09.03.1946 / Fenerbahçe 2 – 0 Galatasaray

    10.03.1946 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    17.03.1946 / Fenerbahçe 1 – 1 Beşiktaş

    24.03.1946 / Fenerbahçe 1 – 0 Vefa

    31.03.1946 / Fenerbahçe 1 – 1 Galatasaray


    Millî Küme Maçları

    06.04.1946 / Fenerbahçe 5 – 1 Göztepe

    07.04.1946 / Fenerbahçe 4 – 1 İzmir Kayagücü

    13.04.1946 / Fenerbahçe 3 – 0 Gençlerbirliği

    14.04.1946 / Fenerbahçe 4 – 0 Muhafızgücü

    20.04.1946 / İzmir Kayagücü 0 – 2 Fenerbahçe

    21.04.1946 / Göztepe 1 – 2 Fenerbahçe

    28.04.1946 / Fenerbahçe 3 – 1 Beşiktaş

    05.05.1946 / Gençlerbirliği 1 – 2 Fenerbahçe

    06.05.1946 / Muhafızgücü 0 – 4 Fenerbahçe

    12.05.1946 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş


    En Çok Forma Giyenler

    28 Maç : Naci Bastoncu

    27 Maç : Ahmet Erol, Selahattin Torkal

    26 Maç : Murat Alyüz, Ömer Boncuk

    22 Maç : Erol Keskin

    21 Maç : Halil Köksalan

    20 Maç : Melih Kotanca

    18 Maç : İbrahim İskeçe

    15 Maç : Halit Deringör

    13 Maç : Cihat Arman, Halil Özyazıcı

    11 Maç : Sabri Kiraz, Samim Var

    7 Maç : Esat Kaner, Müzdat Yekiner

    6 Maç : Numan Uzun, Nuri Pekesen

    5 Maç : Adnan Tuncay, Argun Nemli

    4 Maç : “Büyük” Fikret Arıcan

    3 Maç : “Küçük” Fikret Kırcan, Şevket Demirtepe

    2 Maç : Necdet Dalay, Rıfkı Pekşen

    1 Maç : Kemal Atakul, Konur Alp Mutlu


    En Çok Gol Atanlar

    21 Gol : Melih Kotanca

    7 Gol : Erol Keskin

    6 Gol : Müzdat Yetkiner

    5 Gol : Halil Köksalan, Naci Bastoncu

    4 Gol : İbrahim İskeçe

    3 Gol : Halit Deringör, Murat Alyüz

    2 Gol : Halil Özyazıcı, Ömer Boncuk

    1 Gol : Adnan Tuncay, Ahmet Erol, Argun Nemli, Esat Kaner “Küçük” Fikret Kırcan, Samim Var, Selahattin Torkal

    Fenerbahçe'nin Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

  • Fenerbahçe’nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 17 Eylül 1944 tarihinde başlayıp 4 Mart 1945’de biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta 14 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. Böylelikle Milli Eğitim Kupası maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 10 galibiyet, 3 beraberlik ve yalnızca tek yenilgi alarak yedinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 15 maçta attığı 31 golle Melih Kotanca oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yedinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    17.09.1944 / Fenerbahçe 1 – 0 Kasımpaşa

    24.09.1944 / Fenerbahçe 3 – 0 Vefa

    01.10.1944 / Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    08.10.1944 / Fenerbahçe 4 – 0 Beykoz

    22.10.1944 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    05.11.1944 / Fenerbahçe 1 – 0 Anadolu Hisarı

    12.11.1944 / Fenerbahçe 2 – 1 İstanbulspor

    19.11.1944 / Fenerbahçe 4 – 0 Beyoğluspor

    03.12.1944 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    10.12.1944 / Fenerbahçe 3 – 0 Kasımpaşa

    17.12.1944 / Fenerbahçe 4 – 1 Vefa

    24.12.1944 / Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    07.01.1945 / Fenerbahçe 3 – 0 Beykoz

    14.01.1945 / Fenerbahçe 0 – 2 Beşiktaş

    21.01.1945 / Fenerbahçe 9 – 0 Süleymaniye

    11.02.1945 / Fenerbahçe 7 – 1 İstanbulspor

    18.02.1945 / Fenerbahçe 4 – 0 Beyoğluspor

    04.03.1945 / Fenerbahçe 5 – 0 Anadolu Hisarı


    Millî Eğitim Kupası Maçları

    11.03.1945 / Fenerbahçe 4 – 0 Beykoz

    17.03.1945 / Karşıyaka 2 – 2 Fenerbahçe

    18.03.1945 / Altınordu 1 – 3 Fenerbahçe

    24.03.1945 / Fenerbahçe 2 – 1 Karşıyaka

    25.03.1945 / Fenerbahçe 5 – 1 Altınordu

    01.04.1945 / Fenerbahçe 3 – 3 Beşiktaş

    08.04.1945 / Fenerbahçe 1 – 1 Galatasaray

    15.04.1945 / Fenerbahçe 5 – 0 Beykoz

    21.04.1945 / Fenerbahçe 2 – 0 Uçaksavar

    22.04.1945 / Fenerbahçe 4 – 1 Ankara Demirspor

    28.04.1945 / Uçaksavar 1 – 4 Fenerbahçe

    29.04.1945 / Ankara Demirspor 0 – 2 Fenerbahçe

    13.05.1945 / Fenerbahçe 3 – 4 Beşiktaş

    20.05.1945 / Fenerbahçe 3 – 2 Galatasaray


    En Çok Forma Giyenler

    32 Maç : Halil Köksalan, Naci Bastoncu

    30 Maç : Halit Deringör

    29 Maç : Murat Alyüz

    24 Maç : Ömer Boncuk, Şevket Demirtepe

    23 Maç : Selahattin Torkal

    20 Maç : Cihat Arman

    19 Maç : İbrahim İskeçe

    16 Maç : Halil Özyazıcı

    15 Maç : Melih Kotanca, Müzdat Yetkiner

    10 Maç : Adnan Tuncay, “Küçük” Fikret Kırcan, Sabri Kiraz, Samim Var

    8 Maç : Erol Keskin, Kemal Atakul

    5 Maç : Hayati Öney

    2 Maç : Hilmi Atakul, Numan Uzun, Nuri Pekesen

    1 Maç : Abdullah Sakallı, Halil Özyazıcı, Nüzhet Bey, Rıfkı Pekşen, Şeref Benibol, Zihni Kanmaz


    En Çok Gol Atanlar

    31 Gol : Melih Kotanca

    16 Gol : Naci Bastoncu

    15 Gol : Halit Deringör

    7 Gol : Şevket Demirtepe

    6 Gol : Müzdat Yetkiner, Samim Var

    4 Gol : Adnan Tuncay, İbrahim İskeçe

    3 Gol : Halil Özyazıcı, Ömer Boncuk, Selahattin Torkal

    1 Gol : Halil Köksalan, Hilmi Atakul

    Fenerbahçe'nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

  • Fenerbahçe’nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 19 Eylül 1943 tarihinde başlayıp 20 Şubat 1944’de biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta (bir tanesi Galatasaray’a karşı hükmen) 16 galibiyet, 1 beraberlik ve sadece 1 yenilgiyle şampiyon tamamladı. Böylelikle Ankara’da düzenlenecek olan Türkiye Futbol Birinciliği maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 3 maçta 3 galibiyet alarak altıncı Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 18 maçta attığı 31 golle Müzdat Yetkiner oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin altıncı Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    19.09.1943 / Fenerbahçe 6 – 0 Süleymaniye

    26.09.1943 / Fenerbahçe 5 – 0 Beykoz

    03.10.1943 / Fenerbahçe 1 – 0 Kasımpaşa

    10.10.1943 / Fenerbahçe 5 – 0 Anadolu Hisarı

    17.10.1943 / Fenerbahçe 4 – 0 Davutpaşa

    24.10.1943 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    31.10.1943 / Fenerbahçe 7 – 2 İstanbulspor

    07.11.1943 / Fenerbahçe 4 – 0 Vefa

    14.11.1943 / Fenerbahçe 2- 0 Galatasaray

    05.12.1943 / Fenerbahçe 9 – 1 Süleymaniye

    12.12.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Beykoz

    26.12.1943 / Fenerbahçe 7 – 0 Anadolu Hisarı

    02.01.1944 / Fenerbahçe 7 – 0 Davutpaşa

    23.01.1944 / Fenerbahçe 3 – 0 İstanbulspor

    30.01.1944 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    06.02.1944 / Fenerbahçe – Galatasaray (Hükmen)

    13.02.1944 / Fenerbahçe 10 – 1 Kasımpaşa

    20.02.1944 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş


    Türkiye Futbol Birinciliği Maçları

    27.05.1944 / Fenerbahçe 2- 1 Harbiye

    28.05.1944 / Fenerbahçe 5 – 1 Göztepe

    30.05.1944 / Fenerbahçe 4 – 2 Mersin İdman Yurdu


    En Çok Forma Giyenler

    20 Maç : Cihat Arman, Halit Deringör, Naci Bastoncu

    19 Maç : Esat Kaner, “Küçük” Fikret Kırcan, Şevket Demirtepe

    18 Maç : Müzdat Yetkiner

    17 Maç : Murat Alyüz

    16 Maç : İbrahim İskeçe

    15 Maç : Ömer Boncuk

    14 Maç : Lebip Elmas

    8 Maç : Aydın Bakanoğlu

    7 Maç : Melih Kotanca

    3 Maç : Rebii Erkal, Şeref Benibol

    1 Maç : Necdet Dalay, Rasih Minkari


    En Çok Gol Atanlar

    31 Gol : Müzdat Yetkiner

    17 Gol : Naci Bastoncu

    14 Gol : İbrahim İskeçe

    6 Gol : “Küçük” Fikret Kırcan, Melih Kotanca

    4 Gol : Şevket Demirtepe

    3 Gol : Halit Deringör

    2 Gol : Ömer Boncuk, Rasih Minkari

    Fenerbahçe'nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu final maçı ve sonrası

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

  • Fenerbahçe’nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 13 Eylül 1942 tarihinde başlayıp 7 Mart 1943’de biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta (üç tanesi hükmen) 15 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. Böylelikle Milli Küme maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 11 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak beşinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, bir önceki şampiyonlukta olduğu gibi, yine Melih Kotanca oldu… Bu defa 18 maçta tam 19 gol attı… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin beşinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    13.09.1942 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    20.09.1942 / Fenerbahçe 8 – 0 Taksim

    27.09.1942 / Fenerbahçe – Galatasaray (Hükmen)

    18.10.1942 / Fenerbahçe 3 – 0 Kasımpaşa

    25.10.1942 / Fenerbahçe 3 – 3 Vefa

    08.11.1942 / Fenerbahçe 3 – 0 İstanbulspor

    15.11.1942 / Fenerbahçe 13 – 1 Davutpaşa

    22.11.1942 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş

    06.12.1942 / Fenerbahçe 3 – 2 Beykoz

    21.12.1942 / Fenerbahçe 3 – 1 Süleymaniye

    27.12.1942 / Fenerbahçe 2 – 0 Taksim

    03.01.1943 / Fenerbahçe – Galatasaray (Hükmen)

    17.01.1943 / Fenerbahçe 5 – 1 Beykoz

    24.01.1943 / Fenerbahçe 6 – 1 Kasımpaşa

    14.02.1943 / Fenerbahçe 3 – 1 İstanbulspor

    21.02.1943 / Fenerbahçe – Davutpaşa (Hükmen)

    28.02.1943 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    07.03.1943 / Fenerbahçe 3 – 2 Vefa


    Milli Küme Maçları

    14.03.1943 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    20.03.1943 / Gençlerbirliği 0 – 1 Fenerbahçe

    21.03.1943 / Ankara Demirspor 2 – 2 Fenerbahçe

    04.04.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    11.04.1943 / Fenerbahçe 1 – 0 Beşiktaş

    17.04.1943 / Fenerbahçe 3 – 0 Gençlerbirliği

    18.04.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankara Demirspor

    24.04.1943 / Fenerbahçe 5 – 0 Altınordu

    25.04.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Göztepe

    01.05.1943 / Altınordu 1 – 2 Fenerbahçe

    02.05.1943 / Göztepe 2 – 1 Fenerbahçe

    09.05.1943 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    16.05.1943 / Fenerbahçe 4 – 0 Vefa

    19.05.1943 / Fenerbahçe 4 – 1 Beşiktaş


    En Çok Forma Giyenler

    29 Maç : Cihat Arman

    28 Maç : Ömer Boncuk

    25 Maç : Aydın Bakanoğlu, Esat Kaner, “Küçük” Fikret Kırcan, Murat Alyüz, Naci Bastoncu

    23 Maç : Halit Deringör

    20 Maç : Ali Rıza Tansı

    18 Maç : Melih Kotanca, Müzdat Yetkiner

    16 Maç : Rebii Erkal

    15 Maç : Lebip Elmas

    9 Maç : İbrahim İskeçe

    7 Maç : Muammer Oraman

    3 Maç : Halil Köksalan

    2 Maç : “Büyük” Fikret Arıcan, Orhan Menemencioğlu

    1 Maç : Muzaffer Ateşçi, Naim Şukal, Orhan Canpolat, Recep Nurcan


    En Çok Gol Atanlar

    19 Gol : Melih Kotanca

    18 Gol : Naci Bastoncu

    12 Gol : Müzdat Yetkiner

    9 Gol : “Küçük” Fikret Kırcan

    8 Gol : İbrahim İskeçe

    7 Gol : Halit Deringör

    4 Gol : Ömer Boncuk, Rebii Erkal

    3 Gol : Ali Rıza Tansı, Esat Kaner

    1 Gol : Aydın Bakanoğlu, “Büyük” Fikret Arıcan, Orhan Canpolat

    Fenerbahçe'nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu maçlarından…

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)