Etiket: İbrahim Tusder

  • Güneş Spor Kulübü

    Güneş Spor Kulübü

    Türk sporu tarihinde Altınordu ile birlikte müstesna bir yere sahipken arşivlerde kaybolup giden iki kulüpten biri olan Güneş Spor Kulübü, Akşam gazetesinin bir serisinde (tabii kulüp kapandıktan sonra Fenerbahçe’ye geçen kahraman sporcuları ile birlikte) tanıtılmış.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Güneş Spor Kulübü

    Bugün de okuyucularımıza bu sütunlarda Güneş on birini tanıtıyoruz.

    Geçen seneki lige girerek bir senelik bir çalışma devresinden sonra ikinciliği elde etmeğe muvaffak olan Güneşliler arasında senelerce Milli formayı müdafaa etmiş kıymetli futbolcular vardır. Onların da tercümeihallerini şurada sıralayalım.

    Safa: 1912 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Hasib’dir. Futbola Samsun’da başlamıştır. Orada Halkspor’da oynuyordu. İstanbul’a tahsil için gelerek Fenerbahçe kulübüne girdi. Fenerbahçe B takımlarında oynuyordu, Güneş’e geçti ve birinci takımda kaleci olarak yer aldı. Son zamanlarda sakatlığı dolayısile oynayamıyordu. Tıp tahsil etmektedir. Mıntıkanın 4139 numarasında kayıtlıdır.

    Cihad: 1917 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Faik’tir. Ankara’da parladı ve senelerce Gençlerbirliği kalesini müdafaa etti. Ankara’dan İstanbul’a tahsile gelen Cihat Güneş kulübüne dâhil oldu. Geçen sene olimpiyatlara giderek milli takımda yer aldı. Bugün Boğaziçi Lisesi talebelerindendir, Mıntıkanın 6009 numarasında müsecceldir.

    Faruk: 1916 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Nazif’tir. İlk kulübü Beşiktaş, fakat ancak bir iki oyun oynadı. Oradan Galatasaray Lisesi’nde talebe olmak dolayısile Galatasaray kulübüne dâhil oldu ve bilahare de Güneş kulübüne geçti. Sağ müdafi oynar. Banka memurudur ve mıntıkanın 2326 numarasında müsecceldir.

    Reşad: 1914 senesinde İzmir’de doğmuştur. Babası Bay Mehmet’tir. Futbola İzmir’de başladı ve senelerce İzmirspor birinci takımında oynadı. İstanbul’a tahsil için gelmiş ve Güneş kulübüne dâhil olmuştur. Halen ticaret talebesidir. Sol müdafidir. Mıntıkanın 6001 numarasında müsecceldir.

    Yusuf: 1914 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay İsmail’dir. İlk kulübü Beykoz’dur. Bu sene Güneş’e geçti. Ancak son maçlara iştirak edebildi. Müdafi ve muavin oynar. Memurdur. Mıntıkanın 5262 numarasında müsecceldir.

    Rıza: 1913 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Mehmet Said’dir. Futbola Galatasaray Lisesi’nde başladı, İlk kuruluş gününden beri Güneşe mensuptur. Birinci takımda merkez muavindir. Mıntıkanın 1596 numarasında müsecceldir. Filim şirketinde memurdur.

    Daniş: 1915 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Zeki’dir. Futbola İzmir’de başladı. Bayraklı ve Altay kulüplerinde oynadı İstanbul’a tahsile geldi ve Güneşe girdi. Bazen muavin hattında bazen muhacim hattında oynuyor. Mühendis mektebi talebesidir. Mıntıkanın 6501 numarasında müsecceldir.

    İsmail: 1910 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Ali’dir. İlk kulübü Anadolu kulübüdür. Oradan Güneş’e dâhil olmuştur. Muavin hattında oynuyordu. Beşiktaş’a karşı sağ açık oynatılmıştır. Mıntıkanın 2202 numarasında kayıtlıdır.

    Rebii: 1908 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Süleyman’dır. İlk kulübü Galatasaray; esasen lisede talebe idi. Üçüncü takımdan birinci takıma geçti. Senelerce sol açık oynadı. Milli takımda defaatle yer aldı. Kuruluş gününden beri Güneş’e mensuptur ve birinci takımın kaptanıdır. Sol açık, bazen sol iç oynar. Kahve şirketinde memurdur. Mıntıkanın 1908 numarasında kayıtlıdır.

    İbrahim: 1914 senesinde İzmir’de doğmuştur. Babası Bay Süleyman’dır. Futbola İzmir’de başladı ve Karşıyaka birinci takımında oynadı. İstanbul’a tahsil için gelerek Galatasaray kulübüne girdi ve geçen sene de Güneş kulübüne geçti. Millî oyuncularımızdandır. Sol iç ve sol haf oynar. Halen ticaret talebesi bulunmaktadır. Mıntıkanın 4239 numarasında müsecceldir.

    Rasih: 1913 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Ahmet Tevfik’tir. Futbola Galatasaray Lisesi’nde başladı ve küçük takımlardan birinci takıma geçti. Bilahare Güneş’e dahil oldu. Milli oyuncularımızdandır. Takımın merkez muhacimidir. Paris’te tahsilini yapmaktadır. Mıntıkanın 1594 numarasında kayıtlıdır.

    Salahaddin: 1326 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Bay Mehmet Behçet’tir. Futbola pek küçükken başlamış, ilk defa Altınmızrak’ta oynamıştı. İstanbul Lisesi’nde talebe idi. İstanbulspor teşekkül edince oraya geçti. Senelerce orada oynadı, umumi ve takım kaptanlıklarında da bulundu. Bir noktai nazar ihtilâfı yüzünden Güneşe geçti. Milli oyuncularımızdandır. Merkez bankasında memur bulunmaktadır. Mıntıkanın 318 numarasında müsecceldir.

    Melih: 1915 senesinde Bali kesirde doğmuştur. Babası Bay Yusuf’tur. Balıkesir’de futbol oynuyor ve atletizm yapıyordu. İstanbul’a gelerek Güneş’e futbolcu olarak intisab ettikten sonra atletizmde de kendisini gösterdi ve milli atletler arasına girerek Balkan oyunlarına iştirak etti. 400 metre İstanbul şampiyonudur. Futbola devam ettiği için Güneş’in birinci takımında sağ açık oynamaktadır, Merkez muhacim ve sol açık mevkilerinde de oynatılmıştır. Memurdur. Mıntıkanın 6418 numarasında müsecceldir.

    18 Şubat 1937 – Akşam Gazetesi


    Güneş Spor Kulübü
    Güneş Spor Kulübü
    Güneş Spor Kulübü

    Yukarıdan aşağıya, soldan sağa: Kaleci Cihat Arman, Sağ Müdafi Faruk Barlas, Sol Müdafi Reşad Aydınlı, Sağ Muavin İsmail Dinç, Merkez Muavin Rıza Köprülü, Sol Muavin Daniş Turanlı, Sağ Açık Melih Kotanca, Sağ İç Salahaddin Almay, Merkez Muhacim Rasih Minkari, Sol İç İbrahim Tusder, Sol Açık Rebii Erkal.

  • Şeref Turnuvasında Derbi Galibiyeti

    Şeref Turnuvasında Derbi Galibiyeti

    1934 yılında düzenlenen Şeref turnuvasında derbi galibiyeti kazanan Fenerbahçe’yi ve ilgili maçı, dönemin meşhur dergisi Olimpiyat’ın 3 Kasım 1934 tarihli sayısından okuyalım…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Şeref Turnuvasının İlk Mühim Maçı

    Fenerbahçe 1 – Galatasaray 0

    Fenerbahçe galibiyeti ikinci devre başlar başlamaz yaptığı güzel bir sayı ile aldı

    Cumhuriyetimizin on birinci yıl dönümüne tesadüf eden sevinçli gün : 29 Teşrinievvel Pazartesi

    Beyazıt’tan Taksim’deki Cumhuriyet abidesine kadar uzayan büyük merasim bittikten sonra, merasimi seyre gelenlerden bir kısmı büyük kalabalığı yararak Taksim Stadı’na hücum ediyor.

    Burada da : Fenerbahçe – Galatasaray maçı var…

    Evvelce okuyucularımıza haber vermiştik : Hasılatı Beşiktaşlı merhum Şeref’in çocuklarına tahsis edilmek üzere Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray futbol birinci takımları arasında bir turnuva tertip edilmiştir.

    İşte Taksim Stadı’ndaki Fenerbahçe-Galatasaray maçı bu turnuvanın ilk mühim müsabakasıdır.

    Hatırlardadır ki, 1932/3 şilt şampiyonluğu için Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yapılan son bir müsabakada, Galatasaray enerjik bir oyunla o gün çok fena oynayan Fenerbahçe’yi 1-0 yenmişti.

    Aradan birkaç hafta geçmiş, lig maçları başlamış, Fenerbahçe’de ciddi çalışmalarla lig maçlarında önüne ilk çıkan takımları büyük bir farkla mağlup etmişti.

    Bunun için Şeref turnuvasının Galatasaray-Fenerbahçe maçı da büyük bir alaka uyandırmış ve Taksim Stadı’na oldukça büyük bir kalabalık toplanmıştı.

    Saat 15:30’da Fenerbahçe ve Galatasaray takımları alkışlar arasında sahaya çıktı. Atletizm Federasyonu Başkanı Burhan Bey’in merhum Şeref hakkındaki kısa bir hitabesinden ve ölünün hatırasına hürmeten bir dakika sükuttan sonra oyuna başlandı.

    Hakem İstanbulspor’dan Adnan, yan hakemleri Hilal kulübünden Halit ve Mümtaz beylerdi.

    Takımlar şu şekilde idi:

    Fenerbahçe : Bedi, Yaşar, Fazıl, Cevat, Ali Rıza, Esat, Şaban, Fikret, Namık, Muzaffer, Niyazi

    Galatasaray : Avni, Lütfü, Faruk, İbrahim, Nihat, Kadri, Danyal, Fazıl, Rasih, Şemsi, Necdet

    İlk hücumu Fenerbahçe yaptı ve bu akın Galatasaray müdafaasında kırıldı. Bundan sonra Galatasaraylılar mukabil hücuma geçtiler. Ve artık iki taraf arasında karşılıklı akınlar başladı.

    Ancak iki tarafın yaptığı hücumlar neticesiz ve tazyikler tesirsizdi. Galatasaray müdafaasında bilhassa Faruk her tarafa yetişerek Fener muhacimlerinin hareketlerini tesirsiz bırakmakta en mühim amil oluyordu.

    İki tarafın bu tesirsiz akınlarına rağmen, oyun tarzı hayli güzel ve zevk vericiydi. İki taraf da bazen, çoktan beri görmediğimiz güzel paslaşmalar yapıyordu.

    Yirminci dakikada Galatasaray kalesi bir tehlike geçirdi ve Muzaffer’in sıkı bir şutu direği yalayarak autla neticelendi. Bu güzel şutuna rağmen Muzaffer, Fener akınlarının tesirsizliğinde Galatasaray müdafii Faruk kadar rol oyuyordu. Muzaffer çok hareketsizdi.

    Galatasaray da daha fazla sağ açık Necdet vasıtasıyla hücum ediyor ve Fener’in sol müdafii çok kere hafif kalıyordu. Hatta bu müdafiin bir hatası bir gole mal olacaktı. Fazıl, Necdet’in ayağından kaptığı topu yanlış bir hareketle gene Necdet’e verdi, Necdet ortaladı, topu yakalayan Rasih sıkı bir şut çekti, top yan direği yalayarak aut oldu.

    Yirmi beşinci dakikadan sonra oyun daha süratleşti ve iki tarafın hücumlarını da daha müessir bir şekil aldı. Galatasaray kalecisi, Namık’ın, daha sonra Fikret’in; Fener kalecisi de Necdet’in şutlarını müşkülatla kestiler.

    Nihayet ilk devre, sayısız olarak bitti.

    İkinci devre Galatasaray’ın bir akını ile başladı, fakat bu akın müdafaaya inmeden muavin hattında kesildi. Cevat’tan güzel bir pas alan Fener sağ açığı Niyazi ileri fırladı ve aut çizgisi hizasında topu ortaladı. Bu çok güzel bir şandeldi. Bu şandele güzellikle rekabet eden sol iç Fikret’in bir kafa vuruşu oldu. Her zaman görülmeyen bu vuruş, Galatasaray kalecisinin kımıldanmasına meydan bırakmadan Fenerbahçe’ye ilk ve son, aynı zamanda da galibiyet sayısını kazandırdı.

    İlk dakikalarda yapılan bu gol Fener’in hızını arttırdı ve arası çok geçmeden gene çok müsait bir pas alan Niyazi ileri fırladı. Önündeki müdafii atlattı ve Avni ile karşı karşıya kaldı. Biraz becerikli bir hareket Fener’e ikinci sayıyı da kazandıracaktı. Fakat Niyazi topu, üzerine atılan Avni’nin göğsüne attı.

    Bu sırada Lütfü ile Avni çarpıştılar ve Avni fena halde sakatlandı. Yerine ihtiyat kaleci Hızır geçti.

    Avni’nin burun kemiğinin kırıldığını ve hastaneye kaldırıldığını sonradan öğrendik. Bu fedakar kalecimize geçmiş olsun der ve bir an evvel iyileşmesini dileriz.

    Fener’in golü ve Avni’nin sakatlanması Galatasaraylılar, bilhassa Nihat’ı oldukça asabileştirdi. Bu asabiyet hakim oldukça Galatasaray’ın, Fenerbahçe’ye tefevvukuna maddeten imkan yoktu. Binaenaleyh Sarı-Kırmızılılar rastgele vuruşlarla oynamaya başladılar. Hakem de ilk devredeki kadar kolaylıkla idare edemiyor, mütereddit davranıyor, çaldığı kısa düdükler ekseri işitilmiyor ve karışıklıklara yol açıyordu. Bu yüzden ikinci devrenin büyük bir kısmı çok zevksiz oldu.

    Oyunun bitmesine on dakika kala Galatasaray kendisini topladı ve hakimiyeti ele aldı. Beraberliğe yol açacak derecede Fener müdafaasını sıkıştırdı, fakat neticeyi değiştiremeden oyun bitti.

    Fener takımından Muzaffer müstesna olmak üzere diğerleri fena oynamadılar. Galatasaray’a gelince Faruk yirmi iki oyuncunun en muvaffak olanı idi. Nihat silik, sağ muavin hafif, Rasih iyi, diğerleri vasattı.

    Olimpiyat Dergisi / 3 Kasım 1934 – Şeref Turnuvasında Derbi Galibiyeti

    Şeref Turnuvasında Derbi Galibiyeti