Etiket: Kadıköy

  • Bir Fenerbahçeliden Kuruluş Hikayesi

    Bir Fenerbahçeliden Kuruluş Hikayesi

    17 Mayıs 1942 tarihli “Vatan” gazetesinde, “Bir Fenerbahçeli” imzasıyla 35. yılında Fenerbahçe’nin kuruluş hikayesi yer almış… Böyle yazılar, unuttuğumuz insanları hatırlamak açısından önemli. Her bulduğumuza burada yer vereceğiz. Huzurlarınızda, Bir Fenerbahçeliden kuruluş hikayesi. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Kadıköy’den Doğan Güneş

    1907 yılında idi. Türk spor semasında bir güneş doğdu. Kadıköy gençliği başlarında Ziya Nuri, Ayetullah, Enver, Asaf, Yahya olduğu halde Türk spor tarihinde şerefli sayfalar açan, bugün başlı başına bir tarihi olan Fenerbahçe’nin temelini attılar. Bu temiz yuvayı kurdular.

    Fenerbahçe’nin ilk kuruluş günlerinde büyük zorluklara rağmen yılmadan çalışan gençler, her türlü müşkülatı yendiler ve memleket sporuna bu eşsiz denecek yuvayı sarsılmaz bir cemiyet haline getirdiler.

    Fenerbahçe ismini Kadıköyü’nün, o tabiatın bütün güzelliklerini bir araya getirmiş Fenerbahçe’den, renklerini de o zümrüt çayırları süsleyen baharın ilk çiçeği papatyanın sarı-beyaz renginden aldılar.

    İşte bu arada merhum Galip’i, Fuat Hüsnü’yü, meşhur Hasan’ı, Hamit Hüsnü’yü, Tevfik Haccar’ı, Hasan Kamil’i, Kemal Aşki’yi, Mustafa Elkatib’i, Sait Selahattin’i, Yahya’yı Fenerbahçeliler arasına karışmış görüyoruz.

    Birinci Dünya Savaşı

    Fenerbahçe Umumi Harp’ten evvel çok sıkıntı geçirdi. Fakat azimkar gençlerin çalışmasıyla bu buhranlara göğüs gerildi. Kemal Aşkı’nın verdiği bir tek kulübede çalışmalarına devam etti. Ve Moda, Kadıköy, Strugglers’ın yanında yer aldı.

    Fenerbahçe her gün daha kuvvetli bir hale geliyor ve yeni elamanları arasına alıyordu. Elkatip Mustafa’nın geceli gündüzlü çalışmasıyla Türk futbol tarihinde birer yıldız olarak parlayan Zeki’ler, Bekir’ler, Sabih’ler, İsmet’ler, Arif’ler, merhum Sırrı’lar, Ragıp’lar, Fenerbahçe kadrosunda yer aldılar.

    Biz yine Fenerbahçe’nin o şerefli tarihine geçelim : Fenerbahçe bu sırada bir buhran devresi geçirdi. Bekir ve Otomobil Nuri de dahil olduğu halde birinci takımın sekiz dokuz kişisi ayrılarak diğer bir kulübü tesis ettiler. Fakat bu buhran Fenerbahçe’yi sarsmadı. Bilakis daha ziyade çalışamaya sevk etti. İşte bu aradadır ki Fenerbahçe takımında yeni yıldızlar parladı.

    Umumi harp sıralarında idi, gençler memleket müdafaası için vatan sınırlarına koştular. Spor faaliyeti sekteye uğradı. İşte bu buhranlı devrede merhum Sabri Toprak‘ı Fenerbahçe’nin başında görüyoruz. Bu büyük insanın himmeti ile Fenerbahçe bu arada yeni bir binaya da sahip oldu ve Kuşdili’ndeki yanan binaya yerleşti.

    Fenerbahçe asıl tarihini, o ölmez sevgisini mütareke yıllarındaki galibiyetleriyle yaptı. Sevgisini bir mezhep haline getirdi. Her önüne gelen ecnebi takımını yenerek spor tarihimizde şerefli sayfalar açtı.

    Fenerbahçe tarihinde Mustafa Elkatip’ten sonra merhum Mocuğu da unutmamak icap eder. Mocuk zamanın Mustafa’sı olmuştu. Onun çalışmasıdır ki Büyük Fikret, Muzaffer, Niyazi, Mehmet Reşat gibi futbol yıldızları parladı.

    Bütün Sporlarda Fenerbahçe

    Fenerbahçe futbolda olduğu gibi diğer spor sahalarında da başta yer aldı. Bilhassa teniste memlekete, merhum Galipleri, Suatları, Sedatları, Zekileri, Saitleri, Tevfikleri kazandırdı.

    Denizde, atletizmde de büyük muvaffakiyetler gösterdi. Fenerbahçe’ye hizmet edenler arasında merhum Sabri Toprak, sporcu Hariciye vekilimiz Şükrü Saracoğlu, eşsiz sporcu Galip, Ali Muhiddin Hacıbekir, Zeki Rıza Sporel, Hasan Kamil, Fuat Hüsnü, Hamit Hüsnü, Tevfik Taşçı, Hayri Celal, Muvaffak Menemencioğlu’nun isimlerini zikredebiliriz.

    Fenerbahçe tarihinde açılmış bir şerefli yaprak daha var. O da Ebedi Şef Atatürk’ün kulübü ziyaretinde hatıra defterine kaydettiği birkaç satırdır. Büyük kurtarıcı ihtisaslarını şöyle ifade ediyor:

    “Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafta mazharı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbabı himmetini tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim”

    Fenerbahçe tarihini süsleyen şerefli sayfalar arasında Slavya, El-İttihad galibiyetleri ve daha bunun yüzlerca açılmış zafer sayfaları da vardır.

    Fenerbahçe’nin ölmez bir tarihi, şerefli bir mazisi var ve bundan sonra da daha bir çok sayfalar açılacaktır.

    Bir Fenerbahçeliden Kuruluş Hikayesi

  • Semai Şatıroğlu

    Semai Şatıroğlu

    Değerli ağabeyimiz Seyhun Binzet, Fenerbahçe tarihinin en muhteşem simalarından biri olan Semai Şatıroğlu ile karşınızda… Geride kitaplar dolusu yazılmamış anı bırakan bu büyük Fenerbahçeliyi her fırsatta anacağız. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenerbahçe’nin Transfer Sihirbazı

    Bugünkü yazımın konusu, kulübe gelenler arasında tanıdığım en renkli adamlardan biri;
    Semai Şatıroğlu… Kadiköy’deki lakabı ile meşhur, Hırsız Semai.

    Semai abi İstanbul Yelken’e akşam üstleri takılır ve devamlı kahkaha atılan içki masalarının baş aktörü olurdu.

    Yelkenci değildi ama iyi sporcuydu. Önce boks yapmaya başlamış, sonra futbol oynamış.

    Fenerbahçe’ye transfer etmek için birçok sporcuyu kaçırdığı için bu hırsız lakabını almıştır. Kimsenin yerini bilmediği, gazetecilerin bile izini bulamadığı, biri Moda’da, diğeri Sakarya’da iki ayrı zula yeri vardır. Kaçırdığı sporcuları oralarda yok eder, transfer günü ortaya çıkarırdı.

    Hır’sız Semai Şatıroğlu

    “Hırsız” lakabını başkasına söyleseniz küfür gibi algılanır ama o bu takma adı çok severdi ve iltifat gibi algılardı. “Hır’sız, hır çıkarmayan, sakin, efendi demektir” diye savunurdu.

    Akrabalığımız da vardı, halamın kayınbiraderi idi. Kulübe gelince hemen beni çağırır, “Seni takip ediyorum” diye yarışta aldığım sonuçlar ve okul durumum hakkında inanılmaz doğru bilgiler vererek, beni şaşırtırdı.

    Sonra gazeteciliğe başladı ve Hürriyet’te Haldun Simavi’nin sağ kolu oldu. Her yere beraber gittiler.

    Bir Paris dönüşü yine kulübe gelmişti. Gururla blazer çeketini gösterdi. “Gel, düğmelere bak bakalım, nereden almışım?” dedi. Pırıl pırıl Pierre Cardin amblemli hem önünde, hemde kolunda düğmeler vardı.

    “Iyi para vermişsin, nasıl oldu?” diye sordum, olayın iç yüzünü anlattı…

    Simavi, Pierre Cardin’den yüklü bir alışveriş yapmış, Semai abi de yanındaymış. Ertesi gün bulduğu tercüman bir Türk coçukla mağazaya bir daha gitmiş ve alınan blazerın cebinden yedek düğme çıkmadığını söyleyerek, bir takım yedek düğme almış. Üstüne bir de özür dilemişler. Yeldeğirmeni’nde coçukluk arkadaşı bir terziye bir ceket diktirip o düğmeleri taktırmış.

    “Acayip hava atıyorum, herkes ‘Hırsız Cardin’den çeket almış’ diyor” dedi. Ve müthiş kahkahasını bastı.

    Herkesin Sevdiği Sima

    Kulüpte tanımadığı yoktu. En sevdiği şey, herkese laf atmaktı.

    Beni Fenerbahçe’den Can Bartu ile tanıştırmıştı, Basri Dirimlili de çok iyi arkadaşı idi. Beraber geldiklerini hatırlarım.

    Vefat ettiği zaman Aziz Yıldırım Bodrum’a özel uçak yollayıp, naaşını kulübe getirtmişti.

    Bir keresinde takımla beraber Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı ziyaret etmişler.

    Sunay’a “Bana bir hatıra verin de ‘Çaldım’ diye kulübe götüreyim. Bana hırsız derler” demiş. Sunay da eski bir mürekkep kurutucusu vermiş.

    “En büyük hırsız benim. Cumhurbaşkanı masasından bir hatıra çaldım” demişti ama bir türlü göstermedi.

    Bana unutulmaz bir de yardımı olmuştu.

    Ailemi Amerika Dallas’ta bırakarak, 4 ay askerlik için Burdur’a gitmiştim. Bizi 10 gün önce izinli yolladılar ama Türkiye’den çıkmak için terhisimi beklemem gerekirdi. Sene 1980! Her yerde askerler var.

    Semai abi bana “Sen Yeşilköy’e git. Orada Piratçı Kalamışlı Macun Mehmet var. O Hürriyetin polis muhabiri. Senin durumunu komutana anlatmış. Yurt dışına çıkmana ses çıkartmayacaklar. Amerika’da terhis olursun” dedi.

    Korka korka gittim ve hakikaten rahatça çıktım… Kadıköy’ün çok renkli bir simasıydı sevgili Semai abimiz…

    Seyhun Binzet

  • Küllenmeyen Sevdanın Kahramanları

    Küllenmeyen Sevdanın Kahramanları

    Fenerbahçe’nin 25 yıllık tarihinin anıları, evrakı ve hatıratı 6 Haziran 1932’de Kuşdili Kulüp Binamız ile beraber yanarak yok oldu. Bugün o yangın nedeniyle karanlıkta kalmış ilk yıllarımızın sadece bir sayfasını aydınlatmak için günlerce emek harcayan bizler; yangından sonra açılan bağış kampanyalarına isimlerini yazdıranlara minnetarız.

    Hiçbir kulüpte olmayan bu dostluğu, eşi benzeri görülmemiş bir şekilde gösteren, “Fenerbahçe’nin yuvası için elbirliği” yapan, bugünkü stadımızın temelini atan binlerce Fenerbahçeli’ye saygıyla ve bir gün bu stadyumun duvarlarında isimlerini görmek dileğiyle…

    Gazi Mustafa Kemal Paşa, Öğrenci Mustafa Zeki, Fabrika İşçisi Osman, Esnaf Vasil, Tekel Müdürlüğü Muhasebecileri, Tirebolulu Terzi Ali, Profesör Trayani, Beyoğlu’ndan İki Fenerbahçeli, Sanatkar Münir Nurettin ve diğerleri…”

    21 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinden

    KampanyaTarihBağış YapanBağış
    Cumhuriyet08.06.1932Cumhuriyet Gazetesi25 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Zeki Rıza Milli Spor Mağazası25 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Müteahhit Hüseyin Bey5 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Mavnacılar Şirketi Muhasebecisi İsmail Bey5 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Bakteriyolog İhsan Sami Bey5 Lira
    Milliyet08.06.1932Milliyet Mensubini40 Lira
    Milliyet08.06.1932Eski Sporcu İhsan Sabit Bey10 Lira
    Milliyet08.06.1932Tütün İnhisar Memurlarından Kazım Bey1 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Miralay Müteaidi Şevket Bey5 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Sanatkar Münir Nurettin Bey5 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932İsmini Vermeyen Fenerbahçeli Bir Hanım5 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Olimpiyat Mecmuası10 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Talebe Adnan Bey1 Lira
    Milliyet09.06.1932Fenerbahçe’den Mükerrem Bey5 Lira
    Milliyet09.06.1932Milliyet Kağıtçılık Kısmından M. Vayisberg1 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Türkspor Mecmuası15 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Eski Fenerlilerden S.B.30 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Fenerli Razi Bey10 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Kadıköy Hamal Esnafı10 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Kadıköy Kayıkçı Esnafı5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Kadıköy Yük Arabacı Esnafı5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan Ali Bey ve biraderi Bey5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan İstepan Efendi5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan Rüştü Bey2 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan Avram ve Lombo Efendiler2 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Mühendis Mektebi’nden Hami Bey1 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Fener İdare Memuru Kasım Bey1 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Muhtar Rauf Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Eczacı Sotiraki Efendi1 Lira
    Milliyet10.06.1932Galip Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Kabzımal Şevket ve İhsan Beyler1 Lira
    Milliyet10.06.1932Ruayal Çikolata Fabrikası10 Lira
    Milliyet10.06.1932İskeçeli Ömer Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932İş Bankası Hukuk Müşaviri Fethi Tahsin Bey5 Lira
    Milliyet10.06.1932Grafik Mağazası Sahibi Herant Lemonjiyan Efendi5 Lira
    Milliyet10.06.1932Ekmekçiler Cemiyeti Reisi Rıza Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Ekmekçiler Cemiyeti Katibi Ziya Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Müdürü Yakup Bey5 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Azasından Mustafa Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Veznedarı Ömer Bey3 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Muhasibi Nevzat Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Depo Amiri Cemal Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Memurlarından Halil Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Memurlarından Osman Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Sigortacı Raif Bey3 Lira
    Milliyet10.06.1932Bahçekapısında Olimpiyat Spor Tuhafiye Mağazası Nedim Bey2 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Müteahhit Kemal Bey50 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Emniyet Sandığı Memurları25 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Mehmet Reşat Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Hayri Celal Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli ve Elektrik Şirketi Memurlarından Selahattin Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Tüccardan Muammer Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Süreyya Bey2 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Nusret Bey2 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Hüsnü Bey1 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932İsmini Vermek İstemeyen Bir Fenerbahçeli1 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Cezmi Bey1 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Osmanlı Bankası Memurlarından Sami Bey1 Lira
    Milliyet11.06.1932İş Bankası Memurlarından Fenerbahçeli Fahri Bey5 Lira
    Milliyet11.06.1932Fenerbahçeli Kemal Bey3 Lira
    Milliyet11.06.1932Sıhhiye Memuru Cavit Bey50 Kuruş
    Milliyet11.06.1932Fenerbahçeli Mümtaz Bey3 Lira
    Milliyet11.06.1932Reassürans Memurlarından Şükrü Bey3 Lira
    Milliyet11.06.1932Koyun Tüccarından Hasan Ömer Bey25 Lira
    Milliyet11.06.1932Feysal Bey5 Lira
    Milliyet11.06.1932İstanbul Vilayeti Nafia Fen Memuru Sezai Bey2 Lira
    Cumhuriyet12.06.1932Kızıltoprak’ta Melek Hulusi Hanımefendi25 Lira
    Milliyet12.06.1932Demir Yolları Memurlarından Kemal Bey2 Lira
    Milliyet12.06.1932Diyonisos Efendi1 Lira
    Milliyet12.06.1932Aram Sarbiyan Efendi1 Lira
    Milliyet12.06.1932İsmini Vermeyen Bir Zat4 Lira
    Milliyet12.06.1932Süleymaniye Kulübü10 Lira
    Milliyet12.06.1932Feyziati Lisesi’nden 3. Sınıf Talebesinden Emil Galip Bey5 Lira
    Milliyet12.06.1932Feyziati Lisesi’nden 3. Sınıf Talebesinden Metin Galip Bey5 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Kızıltoprak’ta Hulusi Bey25 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Gümüşhane mebusu Edip Servet Bey5 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Galatasaraylı Necip Şahin Bey5 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Bir Fenerbahçeli1 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Galatasaraylı Mütevelli Mehmet Bey1 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Galatasaraylı Küçük Necdet Bey1 Lira
    Milliyet13.06.1932Komisyoncu Nuri Bey50 Kuruş
    Milliyet13.06.1932Kazım Bey50 Kuruş
    Milliyet13.06.1932Kadıköyü’nde İstavro Efendi1 Lira
    Milliyet13.06.1932Hüseyin Bey1 Lira
    Milliyet13.06.1932Lokantacı Yorgi Efendi1 Lira
    Milliyet13.06.1932Foti Kanaki Efendi1 Lira
    Milliyet13.06.1932Tip Top Mağazasından Süleyman Bey5 Lira
    Milliyet13.06.1932Avukat Yusuf Kenan Bey5 Lira
    Milliyet13.06.1932Foto Süreyya5 Lira
    Milliyet13.06.1932Aptullah Efendi Lokantası10 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Kasaplar Cemiyeti Umumi Katibi Hafız Ömer Bey3 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Sabri ve Ömer Beyler1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Ketenciler’de Kasap Hakkı Bey3 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Kasap Adem Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Ligor Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hüseyin Avni Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Büyükada’da Ali Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Büyükada’da Sava Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Mehmet Hayri Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hafız Süleyman Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Papa Yorgi Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Tatar İzzet Ağa50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Kasap Küçük Artin1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Arapcamii’nde Kasap Ali Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Küçük Ahmet Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hasan Fehmi Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Kirkor Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hüsnü Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Sakatçı Kemal Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hasan Halil Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Avram Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı İhsan Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Süleyman Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Sığır Toptancısı Halit Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Tophane’de Kasap Koço1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Koyun Komisyoncusu Bandırmalı Mustafa Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Koyun Komisyoncusu Mustafa Luş Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Pangaltı’da Kasap Agop Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Komisyoncu Asaf Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Resmî İlanlar Türk Limited Şirketi15 Lira
    Milliyet14.06.1932İsmini Bildirmeyen Bir Avukat1 Lira
    Milliyet14.06.1932Kemal Efendi1 Lira
    Milliyet14.06.1932Amerikan Lokantası2 Lira
    Milliyet14.06.1932Niko Efendi1 Lira
    Milliyet14.06.1932Galatasaraylı Vedat Bey1 Lira
    Milliyet14.06.1932Galatasaraylı Dr. Münif Bey2 Lira
    Milliyet14.06.1932Müteahhit Sudi Bey2 Lira
    Milliyet14.06.1932Mösyö Artaki5 Lira
    Milliyet14.06.1932Hoffer İlanat Acentesi15 Lira
    Milliyet14.06.1932Resmî İlanlar Türk Limited Şirketi15 Lira
    Cumhuriyet15.06.1932Tüccardan ve Fenerbahçe Kulübü Azasından Nurullah Sami Bey100 Lira
    Cumhuriyet15.06.1932Aksaray’da Hafız Yaşar Bey2 Lira
    Cumhuriyet15.06.1932Kadıköy St. Joseph  Mektebinde Fenerbahçeli Samih Sami Bey2 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Sahibi Ahmet Bey5 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Kalfalarından Recep Efendi1 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Kalfalarından Hafız Efendi1 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Kalfalarından Mehmet Efendi1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Besim Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Niyego1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Sami Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Cevat Bey2 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Ragıp Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Vukonoviteh2 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Kasayan50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Delarange1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Fehmi Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Hüsnü Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Eşref Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Yuzufes Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Yorjidios1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Seyfi Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Celal Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Şerafettin Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Fikret Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Şevket Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Şark Demiryolları’ndan Müdür Bey5 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Gençosmanzade İbrahim Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Vakit Gazetesinden İsmini Bildirmeyen Bir Zat1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Seyfi Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Komisyoncu Şükrü Bey3 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Yunus Efendi2 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Toptancı Kamil Efendi2 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Adil Efendi2 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Tosun Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Deri Tüccarı Lambo Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Köse Oğlu Yorgi Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Mustafa Efendi50 Kuruş
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Zabih Nazmi Efendi50 Kuruş
    Milliyet16.06.1932Pangaltı’da Kasap Foti Efendi50 Kuruş
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Kasap Yani50 Kuruş
    Cumhuriyet17.06.1932Kadıköy Kız Orta Mektebi Talebeleri Tarafından12 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tâli Mübadele Komisyonu Yunan Başkatibi M. K. Zaharyadis5 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Mühendis Osman Fıtri Bey7 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Bursa Mıntıkası Futbol Heyeti Reisi2,5 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Şükrü Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Burhanettin Bey1,5 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Basri Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Lütfi Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Feyzi Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Cemil Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Nihat Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Süreyya Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Fahrünnisa Hanım1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Sacide Hanım1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından İğnas Dokatik Efendi1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Yakoi Efendi1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Yuanidis Efendi1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Karakaş Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet17.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Erip Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet17.06.1932Fenerli Juyyev Hanım2 Lira
    Cumhuriyet18.06.1932Fenerbahçeli Bülent Bey5 Lira
    Cumhuriyet18.06.1932Fenerbahçeli Vecih Bey5 Lira
    Cumhuriyet18.06.1932Fenerbahçeli Beliğ Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Anadolu Hisarı’nda Yasincizade Fadıl Bey50 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Paşabahçe’den Mehmet Tevfik Recep Bey25 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Eski Fenerlilerden Hüseyin Hayati Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Mister Allen10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Elektrik Şirketi Memurin Müdürü Celalettin Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Mimar Servet Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Darülfünun Muallim Muavinlerinden Tahir Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Kemal Aşki Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Ticaret ve Sanayi Bankasından Mazhar Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Seyrisefain İşletme Müdürü Burhanettin Bey6 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Müderris Dr. Kemal Cenap Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Muharrir Burhan Asaf Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932İstanbul Lisesi’nden Tevfik Fikret Bey3 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Sporcu Hanımlarımızdan Calibe Mahmut Hanım5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Fener’de M. Louis1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Profesör Trayani1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Bedia Hanım1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Münir Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Suphi Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Reşat Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Adnan Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Üsküdar’da Kevser Mahmut Hanım50 Kuruş
    Cumhuriyet19.06.1932Taibe Abdufahman Hanım50 Kuruş
    Cumhuriyet21.06.1932Mister Allen (İkinci Defa)10 Lira
    Cumhuriyet21.06.1932Beyoğlu’nda iki Fenerbahçeli2 Lira
    Cumhuriyet21.06.1932Fenerbahçe Dördüncü Takımı2,5 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Ankara Muhafızgücü tarafından100 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Kilkus1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Çerutti1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Nöttiğ50 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Mehmet Ali Bey1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Sait Bey1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Şerif Naci Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Gıyasettin Bey40 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Nazif Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Kemal Ziya Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Mehmet Naci Bey1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Kemal Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Umil25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Nedim Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Safa Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Muharrem Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Dokides1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Niyazi Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Hamdi Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M.P. Konstantin25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Namık Bey20 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Halit Bey10 Kuruş
    Cumhuriyet23.06.1932Uzunköprü’de Ergene Spor Kulübü10 Lira
    Cumhuriyet23.06.1932Kadıköy Su Şirketi Müracaat Şefi Muammer Bey10 Lira
    Cumhuriyet23.06.1932Kadıköy Naci Bey5 Lira
    Cumhuriyet23.06.1932Kadıköy Su Şirketi Müracaat Memuru Arif Bey1 Lira
    Cumhuriyet24.06.1932Sen Jozef Mektebi 11. Sınıf Talebeleri Tarafından7 Lira
    Cumhuriyet26.06.1932Küçük Fenerli Selahattin Bey50 Lira
    Cumhuriyet28.06.1932Kemalpaşa Seydişehir’de Mustantik Mehmet Ali Bey1 Lira
    Cumhuriyet29.06.1932Dr. Ömer Seyfettin Bey5 Lira
    Cumhuriyet29.06.1932Dr. Ekrem Emin Bey5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Anavi ve Mahdumları5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Müskirat İnhisarı İstanbul Başmüdüriyeti İmalathanesi Memurları7,5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Gümrükçü Miyati Efendi5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Gümrükçü Nevzat Bey3 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Elektrik Şirketi Mühendislerinden Haşim Bey3 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Talebe Mustafa Zeki Bey1 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Ali Kemal Sabun Fabrikasındaki Amele ve Ustalardan Osman Bey, Katip Niko Efendi1 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Usta İspiro1 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Hasan Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Rıfat Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Vasil Dimitriyadis Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Cevat Efendi25 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Kadri Efendi25 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Elektrik Şirketinden Sıtkı Bey20 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Çakallızade Mahmut Bey5 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Başmühendis Bedri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Bahri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Mazlum Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Nedim Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Cemal Zühtü Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Nevzat Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Tüccar Fikri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Maden Muamelat Müdürü Niyazi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Rauf Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Maden Müdürü Sabıkı Hüseyin Fehmi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Dernekten Bedri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Muhasip Avni Âgah Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Sulh Hakimi Naşir Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Adnan Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Demiryolu Muhasibi İbrahim Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Avukat Ömer Lütfi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Avukat Tevfik Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Madenci İbrahim Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Doktor Kemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Doktor Reşat Lütfi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Eczacı Cemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Tevfik Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Doktor Mustafa Bey Kerimesi Perihan Hanım1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Dokuzuncu Tali Mübadele Komisyonundan İhsan Bey5 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Gümrükçü Nevzat Bey2 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Suat Bey3 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Şükrü Bey2 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Nazım Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Agah Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Hüseyin Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Mehmet Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Yani Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Mehmet Ali Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Nafiz Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Ziya Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Abbas Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet06.07.1932Tüccardan A.B.100 Lira
    Cumhuriyet06.07.1932Standart Oil Gaz Kumpanyası Memurları50,2 Lira
    Cumhuriyet06.07.1932Kadıköylü Enver Niyazi Bey1 Lira
    Cumhuriyet06.07.1932Kadıköyü’nde Terzi Tirebolulu Ali Efendi25 Kuruş
    Cumhuriyet08.07.1932Muallim Faruk Bey5 Lira
    Cumhuriyet08.07.1932İsmini Bildirmeyen Bir Zat7 Lira
    Cumhuriyet10.07.1932İsminin Neşrini Arzu Etmeyen Bir Tacir500 Lira
    Cumhuriyet10.07.1932Feridun Paşa50 Lira
    Cumhuriyet27.07.1932Samsun Tütün Fabrikası Spor Kulübü Tarafından6 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Ressam Refet Demi Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Jandarma İdman Yurdu5 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Affan Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Ressam Arif Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Fen Memuru Sıtkı Bey’in Kızı Süreyya ve Zeliha Hanımlar1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Binbaşı Sait Bey Kerimesi Semahat Hanım2 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Eczacı Selahattin Cemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Tüccar Eyüp Sabri Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Diş Tabibi Necdet Kadri Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Tütün İnhisarı Memuru Hüseyin Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Osmanlı Bankası Memurlarından Fikret Faruk Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Osmanlı Bankası Memurlarından Kemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Manifaturacı Hamdi Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Muallim Ekrem Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Diş Tabibi Nail Bey Refikası Düriye Hanım3 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Muallim Süreyya Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Berber Salih Zeki Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Mazlum oğlu Osman Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Fehmi Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Safder Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Ali Ekrem Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan İsmini Yazdırmayan Bir Kişi10 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan İsmini Yazdırmayan Bir Kişi10 Kuruş

    Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri, bağış listelerini aynı gün, 8 Haziran 1932’de yayınlamaya başladılar.

    Milliyet’te 16 Haziran 1932 tarihine kadar 273 Lira 50 Kuruş toplanırken, Cumhuriyet gazetesinin kampanyası 19 Ağustos 1932’de bitti ve 1817 Lira 50 Kuruş toplandı. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı 500 Liralık bağış, bu rakama dahil değildi.

    Ayrıca 10 Temmuz 1932 tarihinde Milliyet gazetesinde şöyle bir haber göze çarpıyordu :

    “Cuma günü oynanan maçı teşrif eden Beyazıt meb’usu Halit ve Cevdet Kerim beylerin delâletiyle memleketimizin en güzide tüccarlarından iki zat Fenerbahçe kulübüne biri 500 Lira, diğeri de 200 Lira teberru etmişlerdir”

    Bu haberdeki 500 Lira veren kişi, Cumhuriyet gazetesinin aynı tarihli bağış haberinde yer alan “İsminin Neşrini Arzu Etmeyen Bir Tacir” olsa gerek… Fakat diğer tüccarımız herhangi bir listede yer almıyor.

    Listede yer almayan diğer isimler ise, bağışlarını Fenerbahçe Kulübü’ne ya da Zeki Rıza Sporel’in mağazasına elden teslim edenler…

    Onlar Fenerbahçe’yi elbirliğiyle küllerinden doğuranlar!

  • Fenerbahçe’nin Santrforu Yaşar Yalçınpınar

    Fenerbahçe’nin Santrforu Yaşar Yalçınpınar

    Bir tanesi de bizim sitemizde yayınlanan “Tarihte Bugün” sayfalarında, bazen sadece “Yaşar” olarak, bazen de soyadıyla “Yaşar Yalçınpınar” şeklinde rastlamışsınızdır ismine… O da hiç hak etmediği halde, unutulup gidenlerden biri… Daha doğrusu, Türk futbolunun 1959 öncesini silmek isteyenlerin unutmak istediklerinden biri… Fakat, hayır! Bizler onu ve arkadaşlarını unutturmayacağız.

    Yaşar Yalçınpınar’ın yeğeni, sayın Zafer Yalçınpınar, kendi sitesinde onun hakkında çok güzel bir metin kaleme almış. Biz müsaadesiyle yazıyı buraya da aldık. Fakat yazıya geçmeden önce bizim de birkaç katkımız olsun istedik.

    6 Haziran 1937 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü, Kadıköy’de 29. kuruluş yıldönümünü kutluyordu. Sporcuların resmî geçidinden sonra, ilk olarak Fenerbahçe-Güneş tekaütleri maçı oynandı, sonra da Fenerbahçe birinci takımı Rapid Wien ile karşılaştı… Aynı saatlerde İstanbul’un Avrupa yakasında Taksim Stadı’nda ise Ankaragücü, Galatasaray ile maç yapıyordu. Yaşar Yalçınpınar’ın hat-trick yaptığı bu müsabaka için mikrofonlarımız Akşam gazetesinde…

    Bu hafta millî kümenin yegane maçı olan Galatasaray-Ankaragücü karşılaşması dün iki-üç bin seyirci önünde Taksim Stadı’nda oynandı.

    Galatasaray takımı şöyle idi:
    Sacid, Reşat, Lütfi, Ekrem, Hayrullah, Suavi, Necdet, Eşfak, Süleyman, Haşim, Bülent

    Ankaragücü de en kuvvetli şeklini muhafaza ediyordu.

    Dördüncü dakikada Ankaragücü sol açığı Hamdi’nin şandellediği topu karşılamak üzere çıkan Sacid, Galatasaray kalesini boş bıraktı ve top Güc’ün en tehlikeli muhacimi Yaşar’a geçince Lütfi de boş kaleye geçti. Yaşar topu kaleye gönderdi ve Lütfi eliyle tutmak mecburiyetinde kaldı. Bu suretle penaltıdan Ankaragücü ilk dakikalarda birinci golünü (Şükrü) yaptı.

    Bu devrede maç hemen hemen mütevazin oldu, fakat Galatasaray muhacimleri hayli beceriksizlikler yaparak mühim fırsatlar kaçırdılar. O kadar ki kırk dördüncü dakikada Ankaragücü aleyhine verilen penaltıyı bile gole çeviremediler. Devre 1-0 Ankaralılar lehine bitti.

    İkinci devre başında Güçlüler, Galatasaray’ın üstünlüğünü bertaraf etmeye muvaffak oldular. Galatasaray kalesinin üst üste tehlikeli ziyaretlerine maruz kaldığı görülüyordu. Nitekim Yaşar 17. ve 18. dakikalarda birbiri arkasına iki gol çıkararak takımını 3-0 galip vaziyete çıkardı.

    Galatasaraylıların artık muhakkak bir mağlubiyeti kabul edecekleri tahmin edilirken sarı kırmızılılar yeniden hücuma geçtiler ve 20. ve 21. dakikalarda iki gol çıkardılar.

    Maç en heyecanlı safhasına girmişti. Galatasaraylılar bir gol daha çıkararak beraberliği kurtarmak için çabalıyorlardı. Muhakkak bir galibiyeti tehlikeye düşüren Güçlüler de yeniden bir sayı çıkarmak için uğraşıyorlardı. Güçlüler bu mücadeleden galip çıktılar. Yaşar, 31. dakikada bir gol daha atarak kati şeklini verdi ve Güçlüler sahadan 4-2 Galip çıktılar.

    4 Nisan 1938 tarihli Haber gazetesinden

    Araştırmacı Cem Ertuğrul’un kayıtlarına göre Yaşar Yalçınpınar, Fenerbahçe formasını ilk kez 3 Nisan 1938 tarihinde oynanan İstanbul Şildi Çeyrek Final maçında giydi ve İstanbul’un sarı-lacivert formasıyla ilk golünü de yine bu maçta attı. Bu bilgiyi doğrulayan Eşref Şefik Bey, Tan gazetesindeki maç yazısına şöyle başlıyordu :

    İstanbul futbol ajanlığı tarafından tertip edilen şilt maçlarına, dün Fener Stadı’nda devam edildi ve hakem Adnan Akın’ın idaresinde Fenerbahçe ile Anadolu kulüpleri karşılaştılar.

    Fenerbahçe takımı Ankaragücü merkez muhacimi Yaşar’ı kadrosuna alarak şu şekilde çıkmıştı:

    Hüsamettin, Lebip, Fazıl, Reşat, Angelidis, Fikret, Naci, Ali Rıza, Yaşar, Bülent, Orhan

    1 Mayıs 1938 tarihli Ulus gazetesinden

    Fenerbahçe 1938’de Millî Küme’ye devam etmediği için bol bol özel maç yaptı.

    Bunlardan ikisi 30 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde Ankara’da oynandı.

    İlkinde Fenerbahçe, Ankaragücü/Gençlerbirliği karmasını 3-2 yendi.

    İkincisi yine aynı iki takım arasında oynandı ve bu defa (Fenerbahçe ilk yarıyı 4-0 önde kapatmasına rağmen, herhalde biraz da rehavetle) 5-5 berabere bitti. Fenerbahçe’nin birinci ve üçüncü gollerini Yaşar Yalçınpınar attı. Ulus gazetesinin haberine bakılacak olursa, birinci gol Fikret Arıcan’ın pasıyla gelmiş; üçüncü gol ise 39. dakikada Yaşar’ın karışık bir vaziyetten istifade etmesiyle yapılmıştı.

    Tarihe not düşmek adına, bir parantez açıp bu iki maçta Fenerbahçe’de ve karma takımlarda oynayan futbolcuları yazalım…

    Fenerbahçe : Hüsamettin Böke, Necdet Erdem, Lebip Elmas, Yorgo Angelidis, Yaşar Alpaslan, Fazıl Arzık, Mehmet Reşat Nayır, Fikret Arıcan, Esat Kaner, Niyazi Sel, Ali Rıza Tansı, Yaşar Yalçınpınar, Naci Bostancı, Şaban Topkanlı, Orhan Canpolat

    Ankaragücü/Gençlerbirliği Karması : Rahim Kotan, Nuri Togay, Enver Erlat, Keşfi Tarlan, Nusret Göktuna, Semih Sözer, Abdül Küçüktaşkıner, Selim Baykurt, Ali Anul, Hasan Pulat, Fahri Akay, Ali Rıza Arda, Mustafa Yılmaz

    Yeni sezon geldi, çattı.

    Ve Fenerbahçe, 2 Ekim 1938’de 1938-1939 İstanbul Ligi’nin ilk maçına çıktı.

    Rakip Beşiktaş o sezon fırtına gibi esecek, 18 maçın sonunda hiç yenilmeden ve sadece üç kez berabere kalarak İstanbul Şampiyonu olacaktı.

    O Beşiktaş ilk yarıyı 2-0 önde kapattı ama Akşam gazetesinde maçı yazan Ulvi Yenal’a göre ikinci yarının 11. dakikasında Yaşar’ın yerden çektiği çok sıkı bir şut, güzel bir plonjon yapıp topa yetişen Beşiktaş kalecisi Mehmet Ali’yi geçip gol oldu. Üstüne bir gol de Fikret Arıcan atınca, maç 2-2 berabere sonuçlandı.

    30 Ocak 1939 tarihli İkdam gazetesinden

    Yaşar Yalçınpınar, bu tarihten sonra 25 Aralık 1938’e kadar oynamadı veya oynasa bile gol bulamadı.

    Fakat bundan sonra da üst üste tam altı İstanbul Ligi maçında bir oynadı, pir oynadı. 7 gün arayla, 6 maçta, tam 12 gol attı.

    25 Aralık 1938’de, 6-1 biten maçta Hilal’e 3 gol,
    1 Ocak 1939’da, 6-2 biten maçta Beykoz’a 2 gol,
    8 Ocak 1939’da 7-0 biten maçta Süleymaniye’ye 2 gol,
    15 Ocak 1939’da 8-1 biten maçta İstanbulspor’a 2 gol,
    22 Ocak 1939’da 8-0 biten maçta Topkapı’ya 2 gol,
    29 Ocak 1939’da 3-2 biten maçta Galatasaray’a 1 gol.

    Galatasaray maçındaki golü için sözü yine gazetelere bırakalım..

    Altıncı dakikada Ali Rıza topu uzaktan Galatasaray kalesine doğru ortaladı. Lütfi kale önüne düşen topu güzel bir degajmanla uzaklaştırdı. Top santraya doğru ilerlemiş olan Yaşar’ın önüne düştü. Yaşar’ın da Galatasaray kalesine kadar inen uzun bir şandelini görüyoruz. Osman kaleden çıkarak bu şandeli yumrukla uzaklaştırdı. Akını gayet iyi bir şekilde takip eden Mehmet Reşat topu havadan kalenin önüne doğru vurdu. Santrfor Yaşar yakaladığı topu yerden Galatasaray kalesine gönderdi. Lütfi ile Osman aynı zamanda plonjon yaptılar. Lütfi’nin hareketi kaleciyi şaşırttığı için Osman topu tutamadı. Yaşar’ın ikinci bir sol şutu yerden ağları buldu.

    Fenerbahçe, ligi Beşiktaş’ın arkasından ikinci bitirdi ve Türkiye Şampiyonluğu maçları için Millî Küme’ye gitmeye hak kazandı.

    Evet, Fenerbahçe hak kazandı ve maçlara da (19 Mart’ta Vefa, 25 Mart’ta Ankaragücü ile karşılaşarak) başladı ama kulüpte ortalık karışıktı. Cumhuriyet gazetesinde durum şöyle özetleniyordu :

    1938 Millî Küme maçlarına katılmayan Fenerbahçe’de müessisler umumi heyeti bir toplantı yapmış ve Millî Küme talimatnamesinde kulüp idare heyetinin tadilini istediği noktalara hiçbir cevap verilmemiş olması dolayısıyla maçlara iştirak etmemeye karar vermişti. Fenerbahçe idare heyeti azasından bir zat da Müessesan heyetinin verdiği kararı Galatasaray kulübüne bildirmişti. Fakat Fenerbahçe’nin Müessesan ve idare heyetlerinin bu hususta vermiş oldukları kararı geç vakit protesto eden Fenerbahçe futbolcuları verilen bu kararı tanımayarak sahaya çıkmak arzusunu göstermişler ve soyunmuşlardır.

    Gazetelerde aynı anda Fenerbahçe Kulübü’nün ve futbolcuların tebliğleri yayınlandı.

    Kulüp idaresi, “Fenerbahçe Spor Kulübü’nün otuz bir sene gibi uzun bir spor hayatı devresinde tesadüf etmediği bir vaziyet karşısında kaldığı ve idare heyeti kararına muhalif olarak bazı oyuncuların isyankar hareketlerde bulunduklarını teessürle kaydetmekteyiz. Bu dakikada müşevvik ve muharrikler hakkında muktezi tahkikatın yapılmakta olduğu ve taayyün edecek vaziyete göre en şiddetli disiplin cezaları verilerek tatbikinin fevkalade olarak davet edilecek Müessisler heyetine bildirilmesi takarrür etmiştir” açıklamasını yaptı.

    Bazı futbolcular ise buna mukabil, “Biz sahada teşkilatın emrettiği oyunu oynamakla mükellefiz. Bu sene de geçen seferki gibi bir ihtilafa yol açmamak için bu fedakarlığı yaptık” diyorlardı.

    Neticede olan yine Fenerbahçe’ye oldu. Ligin ilk 7 maçında 6 galibiyet ve sadece 1 yenilgi alan Fenerbahçe, koskoca ikinci devrede tek bir maç bile kazanamadı ve 2 beraberlik, 5 yenilgi sonrası 1939 Millî Küme’sini 5. sırada bitirdi.

    Sezonun sonunda Galatasaray,1959 öncesindeki tek Türkiye şampiyonluğunu, oldukça tartışmalı (ve yarıda kaldığında geride oldukları) bir maçtan sonra Federasyon kararıyla kazanacaktı.

    Bu arada Yaşar Yalçınpınar da Mayıs ayından 1 Ekim 1939’daki İstanbul Ligi açılışına, Galatasaray maçına kadar forma giymedi.

    2 Ekim 1939 tarihli Akşam gazetesinden

    1939-1940 İstanbul Ligi’ni de Beşiktaş şampiyon, Fenerbahçe ikinci olarak bitirdiler.

    Yaşar Yalçınpınar ilk dört maçın üçünde, Topkapı’ya, Beşiktaş’a ve Süleymaniye’ye birer gol attı. Daha sonra Hilal ve Süleymaniye maçlarında bir kez daha fileleri havalandırırken gördüğümüz santrforumuz 14 Ocak 1940 – 25 Mayıs 1940 arasında iki özel maç haricinde suskunluğa büründü.

    Bu arada Yaşar Yalçınpınar, Fenerbahçe kariyeri boyunca Galatasaray’a attığı 4 golün ikisini 30 Ekim 1939 tarihli “Cumhuriyet Bayramı Kupası” maçında kaydetti ama maç pek de bayram havasında geçmediği gibi, üstüne bir de ikinci yarıda çıkan kavga yüzünden yarım kaldı.

    Cumhuriyet gazetesi maçtan sonra “Gençliğin spor yapmasını, seyircinin spor zevkini bu gibi müessif vak’alarla ihlale kimsenin hakkı yoktur. Otuz küsur seneden beri muhtelif vesilelerle namütenahi maçlar yapmış olan bu güzide iki kulübün maçı, iyi düşüncelerle tertip edilmiş, fakat tevil edilmez bir tatsızlık içinde yarım kalmıştır” yazdı.

    Aynı gün İstanbul Matbuat takımı da Fenerbahçe-Galatasaray tekaüt karmasıyla bir maç yapacaktı ama “iki eski kulübün on bir oyuncuyu toplayamamış olması sebebiyle” Matbuat takımı seremoni yaptı ve hükmen galip ilan edildi. Bunlar da böyle yıllardı işte…

    Nerede kalmıştık? 1940 Millî Küme… Evet…

    Türkiye Şampiyonluğu müsabakaları, 24 Mart 1940 tarihinde, Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ı 5-1 yendiği maçla sona eren İstanbul Ligi’nden sadece bir hafta sonra, 31 Mart 1940’da başladı.

    Takvimler 7 Temmuz 1940”ı gösterdiğindeyse, Fenerbahçe, Beşiktaş’ı yine 5 golle (bu sefer 2’ye karşı) yendi ve dördüncü kez Türkiye Şampiyonu oldu.

    Yaşar Yalçınpınar oynanan 14 maçın 9 tanesinde forma giyerken, rakip kalelere 4 gol bıraktı. Bunların ikisini Beşiktaş ile yapılan son maçta atarak şampiyonluğu perçinledi.

    21-22 Eylül 1940 tarihlerinde Fenerbahçe, Türkiye Futbol Şampiyonluğu finali için Ankara’ya gitti. Fakat aynı hafta sonu İstanbul’da da ligin açılış maçları oynanacak ve geçmiş yılların Türkiye Şampiyonluğu kupaları dağıtılacaktı.

    İstanbul Ligi’nin açılış maçını Beşiktaş ile yapacak olan Fenerbahçe “Ne yardan, ne serden” dedi ve (“Büyük” Fikret Arıcan, “Küçük” Fikret Kırcan ve Yaşar Yalçınpınar takviyeli kadrosuyla çıktığı maçta) Eskişehir Demirspor’la 0-0 berabere kaldı. Sonra adı geçen üç oyuncu İstanbul’a geri dönüp Beşiktaş maçına çıktılar.

    Fakat Fenerbahçe hem ikinci maçta Ankara’da Eskişehir’e 3-1 yenilip Türkiye Şampiyonluğu’ndan oldu, hem de İstanbul’da Beşiktaş’a yenilip lige dezavantajlı başladı.

    Eskişehir Demirspor, kaderin bir cilvesiyle şampiyonluk şildini Dışişleri Bakanı ve Fenerbahçe Başkanı Şükrü Saracoğlu’nun elinden alırken, Fenerbahçe de İstanbul’da 1937 ve 1940 Millî Küme şampiyonluklarının kupasını (İngiltere Kralı’nın Türkiye ziyaretinde Atatürk’e hediye edilen adeta sanat eseri gibi bir mükafatı) müzesine götürmek üzere törenle teslim alıyordu.

    Artık bu güzel hikayenin “bizim tarafımızdan” sonuna doğru geliyoruz…

    1940-1941 sezonu Fenerbahçe için şampiyonluklardan uzak geçti. İstanbul Ligi’ni yine Beşiktaş , bu sefer 18’de 18 yaparak kazanırken, hemen sonrasında Millî Küme’yi de birinci bitirdi ve Türkiye Şampiyonu oldu.

    Yaşar Yalçınpınar, İstanbul Ligi’nin ilk beş maçında forma giyip, sadece bir gol atabildi.

    Sonrasında 6 maç sahaya çıkmadı. Derken…

    Ligin ilk yarısında tek golü attığı Kasımpaşa karşısına bir çıktı, 1938’deki gibi pir çıktı.
    5 Ocak 1941’de, 4-0 biten maçta Kasımpaşa’ya 1 gol,
    12 Ocak 1941’de, 6-0 biten maçta Süleymaniye’ye 3 gol,
    26 Ocak 1941’de, 5-2 biten maçta Beyoğluspor’a 1 gol,
    2 Şubat 1941’de, 3-1 biten maçta Topkapı’ya 1 gol,
    9 Şubat 1941’de, 3-0 biten maçta Vefa’ya 1 gol,
    23 Şubat 1941’de, 4-1 biten maçta İstanbulspor’a 1 gol attı. Arada sadece Beşiktaş maçını boş geçmişti. 1940 İstanbul Ligi böylece bitti.

    Fakat Yaşar Yalçınpınar’ın Galatasaray’a atılacak bir golü daha vardı.

    9 Mart 1941 Pazar günü iki ezeli rakip Şeref Stadı’nda, Dörtler Kupası maçında karşı karşıya geldiler. Fenerbahçe, 80. dakikada “Küçük” Fikret Kıcan’ın ayağından bir gol bulup 1-0 öne geçti. Maç tam bitmek üzereyken, 90. dakikada Yaşar Yalçınpınar sol ayağıyla yerden sert bir şut çekti ve onun bu “son derbi golü” ile Fenerbahçe maçı 2-0 kazandı.

    1940-1941 Millî Küme Şampiyonası, Yaşar Yalçınpınar’ın Fenerbahçe’de forma giydiği son sezon oldu.

    18 maçın yalnızca 4 tanesinde oynayabildi.

    24 Mayıs 1941’de Fenerbahçe, bir sezon önce Türkiye Şampiyonluğu’nu kaybettiği Eskişehir Demirspor’u 3-1 yendi. O gün maçı stadyumda izleyenler Yaşar’ın Fenerbahçe için attığı son gole şahit olmuşlardı.

    7 Temmuz 1941 tarihinde gazetelerde Fenerbahçe’nin Maskespor’u 3-0 yendiği maçın kadrolarına bakanlar ise, Yaşar Yalçınpınar’ı son kez Fenerbahçe on birinde gördüler.

    1940 Türkiye Şampiyonluğumuzun mimarlarından Yaşar Yalçınpınar… Attığı gollerden sonra Fenerbahçe taraftarının yaptığı sevinç tezahüratları hâlâ evrenin bir yerlerinde yankılanıyor.

    Onu asla unutmayacağız. Umuyoruz ki kulübümüz de unutmaz.

    FenerbahceTarihi.org


    Söz Zafer Yalçınpınar Beyefendi’nin…

    Aslında, büyükamcam (babamın amcası) Yaşar Yalçınpınar’ın futbolculuk geçmişine ilişkin fazla bilgi sahibi değiliz. Büyükamcam, garip bir şekilde, 1933-1945 yılları arasında futbol oynadığı döneme ilişkin hiç konuşmazdı. Mizacı böyleydi. Televizyonda bir futbol maçı izlerken kendini kaybedip futbolcuların davranışları, skor ya da oyunun gidişatı üzerine bir şey söylediğini de hatırlamıyorum. Her zaman sessiz sessiz oturur, dikkatlice maçı izlerdi. Ben okuduğum lisenin basketbol takımı ile D.S.İ.’nin basketbol takımında oynarken, birkaç kez beni yanına çekerek “Antrenmanlar nasıl gidiyor?” diye sorması ve arada bir “İyi antrenman yapmalısın. Çünkü basketbol yorucu oyundur, futbol gibi değildir. Futbolda top sende değilken dinlenebilirsin ama basketbolda hiçbir zaman dinlenemezsin!” demesinin dışında spor ya da futbol hakkında bana bir şey söylediğini hatırlamıyorum. Bununla birlikte, 50’li yılların sonuna doğru futbolun endüstrileşerek değişmesini, büyükamcamın futbol geçmişini kayıt altına alacak (buna merak duyacak) bir evlâdının olmaması ile ailemin benden önceki kuşağının futbola ve tarihine yeterince ilgi duymamasını da büyükamcamın -özellikle futbol konusunda- takındığı içe dönük mizacın nedenleri olarak görebiliriz. Sonuçta, babamın büyükamcam hakkında aktardıkları dışında tutarlı bir bilgiye sahip değiliz.

    Büyükamcam 1914’te Kadıköy’ün Kuşdili semtinde doğuyor. Santrfor Yaşar Yalçınpınar, 30’lu yılların ortasında genç bir delikanlıyken Kuşdili semtindeki arkadaşlarıyla futbol oynamaya başlamış. Kuşdili’nde, sokakta, bir duvarın önünde sürekli olarak duvara topu göndererek sağ ayak sol ayak paslaşma çalışması yaparmış. Arkadaşlarının arasında çok azimli, hırslı, içine kapanık, ters ve inatçı biri olarak tanınırmış gençliğinde… 1936 öncesinde semt takımları arasında oynanan birçok özel maça katılmış. Büyükamcamın Moda, Üsküdar ve Kuşdili’nin yanı sıra Büyükada, Heybeliada, Kınalıada semti takımları için forma giydiğini ve birçok kez İstanbul Karması’nda yer aldığını da ancak eski fotoğraflardan öğrenebiliyoruz.

    Santrfor Yaşar, 1934-35’te büyükteyzem Meral ile tanışıyor ve evlenmeye karar veriyorlar. Büyükamcamın evlilikten önce askerlik ödevini tamamlaması gerekiyor. Askerliği Ankara’ya çıkıyor ve İmalat-ı Harbiye fabrikasında kasatura kalıp ustası olarak çalışıyor. Orada büyükamcamın futbola olan ilgisini, kabiliyetini farkediyorlar ve Ankaragücü takımına alıyorlar. Santrfor Yaşar, Ankaragücü’nde çok başarılı maçlar çıkarıyor; 1935-36 sezonunda Ankaragücü formasıyla Ankara Ligi şampiyonluğu yaşıyor. 3 Mayıs 1936’da Ankaragücü’nün Galatasaray’ı 3-2 mağlup ettiği maçta Ankaragücü’nün gollerinden birini büyükamcam atıyor.

    “Fenerbahçe Tarihi” adlı kapsamlı ve sıkı kitabın yazarı Dr. Rüştü Dağlaroğlu, büyükamcamın Fenerbahçe Spor Kulübü’ne Üsküdar’daki “Anadolu” kulübünden 1938 yılında transfer olduğunu not düşmüş. Ancak bizim bu konuda -ailece- bildiğimiz ise büyükamcamın Ankaragücü’nde oynarken, dönemin Fenerbahçe Başkanı Sn. Ali Muhittin Hacı Bekir tarafından kulübe transfer edildiğidir. Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Sn. Faruk Ilgaz Bey ise büyükamcamın Kuşdili’nde tanınan ve kabiliyetli bir futbolcu olduğunu, Ankaragücü’nden önce de Fenerbahçe tarafından bilindiğini ve takip edildiğini ifade ediyor.

    Fenerbahçe Spor Kulübü müze müdürü Sn. Alp Bacıoğlu’yla birlikte kulübün kayıtlarına baktığımızda, büyükamcamın 1938-1941 yılları arasında toplamda 75 resmi ve özel maçta Fenerbahçe forması giydiği, toplamda da 60 golün sahibi olduğunu öğreniyoruz. 29 Ocak 1939 tarihinde Fenerbahçe Futbol Takımı, İstanbul Ligi maçında Fenerbahçe Stadı’nda Galatasaray’ı 3-2 mağlup ederken gollerin ikisini Yaşar Yalçınpınar ve birini de Esat Kaner atıyor. 30 Ekim 1939′da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Cumhuriyet Bayramı Kupası maçında, Fenerbahçe 1-0 gerideyken santrfor Yaşar Yalçınpınar üst üste iki gol atıyor ve skoru 2-1′e getiriyor. Bunun üzerine maçın 65. dakikasında olaylar ve arbede çıkıyor. Maç tatil ediliyor, Fenerbahçe kupayı hükmen kazanıyor!* 30 Ekim 1940’ta, Fenerbahçe Futbol takımı, Fenerbahçe Stadı’nda oynanan Vatan Kupası maçında Galatasaray ile 3-3 berabere kalırken Fenerbahçe’nin gollerini Esat Kaner, Melih Kotanca ve Yaşar Yalçınpınar atıyor. 1940 yılında Fenerbahçe formasıyla milli küme şampiyonluğu yaşıyor. Büyükamcam, en ünlü golünü Romanya’yla oynadığımız özel bir milli maçta atıyor: Milli takımımız 1-0 gerideyken 30-35 metreden çok sert bir şut, gol oluyor. Kaleci yerinden kıpırdayamıyor bile.

    Sn. Faruk Ilgaz Bey, 11 Şubat 2011 tarihli Fenerbahçe Gazetesi’nde dönemin futbolcularına ve futbol ruhuna ilişkin olarak şu satırları kaleme almış:

    “(…)Eski günlerde Fenerbahçe Stadı ilkel olduğu zamanda Kadıköy’deki futbola meraklı gençler mahalleler asındaki çeşitli arsalarda maçlar yapıyorlardı. O tarihlerde Kadıköy’ün muhtelif semtlerinden: Moda, Kuşdili, Bakla tarlası, Kızıltoprak, Erenköy, Bostancı, Hasanpaşa, İbrahimağa mahallelerindeki çayır ve arsalarda yetişen gençler çoğunlukla Fenerbahçe kulübüne giriyorlardı.
    Bu anlamda zaman içinde, Moda’dan; Esat Kaner, Kuşdili’nden; Yaşar Yalçınpınar, Bakla tarlası’ndan; Fikret ile Semih Arıcan ve Bülent Büyükyüksel, Erenköy’den; Fikret Kırcan, Erol Keskin ile Naim Şukal ve Hasanpaşa’dan; Halit Deringör, Müjdat Yetkiner, Sabri Kiraz ve Zeynel Üner temayüz ederek Fenerbahçe’ye gelmişler ve onun şampiyonluklarında emek vermişlerdi. (…)”

    Santrfor Yaşar Yalçınpınar’ın 1938’de ve sonrasındaki senelerde Fenerbahçe takımındaki en yakın arkadaşları şöyle: Esat Kaner, Taka Naci, Fikret Kırcan, (Çingene) Lebib Elmas, Zeynel Üner ve Müjdat Yetkiner… Esat Kaner’le, Zeynel Üner’le ve Lebib Elmas’la dostluğu çok daha derin, çok daha sıkı dostlar… Büyükamcam, Zeynel Üner’e “Zogo” diye hitap edermiş, arkadaşları arasında Zeynel Üner’in lakabı “Zogo”ymuş. Zogo Zeynel ava çıkmayı çok severmiş, birkaç kez amcamla birlikte ava çıkmışlar. Böylesi dostlukları ve yaşantıları incelediğimizde, günümüzdeki endüstrileşmiş futbol ile o dönemdeki semt futbolu ruhunun çok önemli bir karşıtlık oluşturduğunun farkına varmaktayız.

    1970’li yıllarda eşi Meral’in parkinson hastalığına yakalanmasının ardından büyükamcamın suskunluğunun arttığı ve yaşama sevincinin azaldığı da ailemiz arasında bilinmektedir. Büyükamcam santrfor Yaşar Yalçınpınar, hayatının son yıllarını Marmara Adası’ndaki yazlığımızda büyükteyzem Meral’le birlikte geçirdi. Büyükteyzem Meral 8 Aralık 1987’de, santrfor Yaşar ise 18 Ağustos 1998’de vefat etti. (Büyükamacam vefat ettiğinde Sn. Faruk Ilgaz Bey, Erenköy’deki evimize taziye ziyaretine gelmişti. 2009 yılında -Lefter heykelinin açılışında- Sn. Faruk Ilgaz Bey’le karşılaştık ve babamla birlikte elini öptük. Sn. Faruk Ilgaz Bey, bize, amcamı ve futbolculuğunu çok sevdiğini ifade etti.)

    Sonuçta, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1/1/1933 giriş tarihli ve 582 numaralı üyesi olan büyükamacam santrfor Yaşar Yalçınpınar hakkında bildiklerimiz -şimdilik- bu yazıda aktarmaya çalıştıklarımızdan ibarettir. Eminim ki Sn. Faruk Ilgaz ve Sn. Zeynel Üner, büyükamcamın futbol yaşantısı hakkında birçok şey biliyorlardır; çeşitli ayrıntılara, anılara, hikâyelere vâkıflardır.

    Bu yazıyı Sn. Zeynel Üner Bey’in Sn. Faruk Ilgaz Bey’e aktardığı ilginç bir anıyla bitirmek yerinde olacaktır:

    “Futbolcu arkadaşım Yaşar Yalçınpınar ve kız arkadaşlarımızla Belvü Gazinosu’nda oturuyorduk. Bir de baktık ki, o tarihte kulübümüz yönetim kurulunda vazife görmekte olan, sonradan Fenerbahçe Kulübü başkanı olacak Hacı Bekir Bey orada idi. Biz utanç ve şaşkınlık içinde iken, nur içinde yatsın, Hacı Bekir Bey bize bir garson ile zarf içinde 40 lira göndermişti.. Hesabı ödememiz için!..”

    Zafer Yalçınpınar

  • Fenerbahçe’nin Tescil Belgesi

    Fenerbahçe’nin Tescil Belgesi

    Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı‘nda bir defter var… Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Prof. Dr. Vahdettin Engin, “Spor Kulüplerinin Kuruluş Tarihleri ve Amaçları” başlıklı bu defterin sayfalarından birinde Fenerbahçe’yi bulmuşlardı…

    Fenerbahçe’nin kuruluşuna dair bütün “resmî” detayların sitemizde bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu da ilk belge… Çeviri, kıymetli Barış Kenaroğlu’nun eseri…


    Cemiyetin Ünvanı
    Fenerbahçe Spor Kulübü

    Maksad-ı Tesisi
    Memlekette terbiye-i bedeniye ve fikriyenin teminine çalışmak ve şübban-ı vatanı mübareze-i hayata ve meşak ve esfar-ı askeriyeye alıştırmak üzere.
    (Ülkede beden eğitim ve düşüncesinin elde edilmesi için çalışmak ve ülke gençlerini hayat mücadelesine ve askeri seferler ile zorluklara alıştırmak üzere)

    Merkez İdaresi
    Kadıköy’ünde Kuşdili Çayırında

    Tarih-i Tesis
    1323

    Heyet-i İdaresi
    Reis-i Umumi : Hamid Hüsnü Bey
    Reis: Fuad
    Kaptan-ı Umumi: Galip
    Kasadar: Hakkı
    Katib-i Umumi: Hüseyin Hüsnü beylerden mürekkeptir

  • 35. Senesinde Fenerbahçe’nin Kuruluş Hikayesi

    17 Mayıs 1942 tarihli “Vatan” gazetesinde, “Bir Fenerbahçeli” imzasıyla Fenerbahçe’nin kuruluş yıllarının hikayesi… Böyle yazılar, unuttuğumuz insanları hatırlamak açısından önemli. Her bulduğumuza burada yer vereceğiz. Keyifli okumalar.

    * * * * * *

    1907 yılında idi. Türk spor semasında bir güneş doğdu. Kadıköy gençliği başlarında Ziya Nuri, Ayetullah, Enver, Asaf, Yahya olduğu halde Türk spor tarihinde şerefli sayfalar açan, bugün başlı başına bir tarihi olan Fenerbahçe’nin temelini attılar. Bu temiz yuvayı kurdular.

    Fenerbahçe’nin ilk kuruluş günlerinde büyük zorluklara rağmen yılmadan çalışan gençler, her türlü müşkülatı yendiler ve memleket sporuna bu eşsiz denecek yuvayı sarsılmaz bir cemiyet haline getirdiler.

    Fenerbahçe ismini Kadıköyü’nün, o tabiatın bütün güzelliklerini bir araya getirmiş Fenerbahçe’den, renklerini de o zümrüt çayırları süsleyen baharın ilk çiçeği papatyanın sarı-beyaz renginden aldılar.

    İşte bu arada merhum Galip’i, Fuat Hüsnü’yü, meşhur Hasan’ı, Hamit Hüsnü’yü, Tevfik Haccar’ı, Hasan Kamil’i, Kemal Aşki’yi, Mustafa Elkatib’i, Sait Selahattin’i, Yahya’yı Fenerbahçeliler arasına karışmış görüyoruz.

    Fenerbahçe Umumi Harp’ten evvel çok sıkıntı geçirdi. Fakat azimkar gençlerin çalışmasıyla bu buhranlara göğüs gerildi. Kemal Aşkı’nın verdiği bir tek kulübede çalışmalarına devam etti. Ve Moda, Kadıköy, Strugglers’ın yanında yer aldı.

    Fenerbahçe her gün daha kuvvetli bir hale geliyor ve yeni elamanları arasına alıyordu. Elkatip Mustafa’nın geceli gündüzlü çalışmasıyla Türk futbol tarihinde birer yıldız olarak parlayan Zeki’ler, Bekir’ler, Sabih’ler, İsmet’ler, Arif’ler, merhum Sırrı’lar, Ragıp’lar, Fenerbahçe kadrosunda yer aldılar.

    Biz yine Fenerbahçe’nin o şerefli tarihine geçelim : Fenerbahçe bu sırada bir buhran devresi geçirdi. Bekir ve Otomobil Nuri de dahil olduğu halde birinci takımın sekiz dokuz kişisi ayrılarak diğer bir kulübü tesis ettiler. Fakat bu buhran Fenerbahçe’yi sarsmadı. Bilakis daha ziyade çalışamaya sevk etti. İşte bu aradadır ki Fenerbahçe takımında yeni yıldızlar parladı.

    Umumi harp sıralarında idi, gençler memleket müdafaası için vatan sınırlarına koştular. Spor faaliyeti sekteye uğradı. İşte bu buhranlı devrede merhum Sabri Toprak’ı Fenerbahçe’nin başında görüyoruz. Bu büyük insanın himmeti ile Fenerbahçe bu arada yeni bir binaya da sahip oldu ve Kuşdili’ndeki yanan binaya yerleşti.

    Fenerbahçe asıl tarihini, o ölmez sevgisini mütareke yıllarındaki galibiyetleriyle yaptı. Sevgisini bir mezhep haline getirdi. Her önüne gelen ecnebi takımını yenerek spor tarihimizde şerefli sayfalar açtı.

    Fenerbahçe tarihinde Mustafa Elkatip’ten sonra merhum Mocuğu da unutmamak icap eder. Mocuk zamanın Mustafa’sı olmuştu. Onun çalışmasıdır ki Büyük Fikret, Muzaffer, Niyazi, Mehmet Reşat gibi futbol yıldızları parladı.

    Fenerbahçe futbolda olduğu gibi diğer spor sahalarında da başta yer aldı. Bilhassa teniste memlekete, merhum Galipleri, Suatları, Sedatları, Zekileri, Saitleri, Tevfikleri kazandırdı.

    Denizde, atletizmde de büyük muvaffakiyetler gösterdi. Fenerbahçe’ye hizmet edenler arasında merhum Sabri Toprak, sporcu Hariciye vekilimiz Şükrü Saracoğlu, eşsiz sporcu Galip, Ali Muhiddin Hacıbekir, Zeki Rıza Sporel, Hasan Kamil, Fuat Hüsnü, Hamit Hüsnü, Tevfik Taşçı, Hayri Celal, Muvaffak Menemencioğlu’nun isimlerini zikredebiliriz.

    Fenerbahçe tarihinde açılmış bir şerefli yaprak daha var. O da Ebedi Şef Atatürk’ün kulübü ziyaretinde hatıra defterine kaydettiği birkaç satırdır. Büyük kurtarıcı ihtisaslarını şöyle ifade ediyor:

    “Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafta mazharı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbabı himmetini tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim”

    Fenerbahçe tarihini süsleyen şerefli sayfalar arasında Slavya, El-İttihad galibiyetleri ve daha bunun yüzlerca açılmış zafer sayfaları da vardır.

    Fenerbahçe’nin ölmez bir tarihi, şerefli bir mazisi var ve bundan sonra da daha bir çok sayfalar açılacaktır.

    Bir Fenerbahçeli

  • Kuşdili Lokali’nin Yerini Bulduk

    Kuşdili Lokali’nin Yerini Bulduk

    Daha önce geçmişten bugünlere bir Fenerbahçe hazinesi bıraktığını yazdığımız Şakir Beşe, Fenerbahçe tarihini aydınlatmaya devam ediyor. Şehir tarihçisi, kıymetli büyüğümüz Alican Küçükcan, 21 Aralık 1943 tarihli Akşam gazetesinde Kurbağalıdere konulu bir okur mektubuna rastlamış. Yazan, Şakir Beşe… Bizi en çok ilgilendiren kısım ise muhteşem tasviriyle verdiği yer isimleri… Buna göre Kuşdili Lokali’miz, Misk Sokak’ta değil, 145 numaranın hemen altında, ikinci köprünün üstünde. Evet, Kuşdili Lokali’nin yerini bulduk!

    Şakir Beşe, belki de hiç farkında olmadan bir tarih yazmış. Nur içinde yatsın.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Kurbağalıdere

    Kadıköy’ün yerlisiyim. Gazetenizde senelerden beri Kadıköy’ün imarı, Kurbağalıdere’nin temizlenmesi, Fenerbahçe ve Kalamış’ın güzelleştirilmesi hakkındaki haberleri dikkatle takip etmekteyim. Tabiaten güzel olan Kadıköyümüze dair intişar eden imar havadisinin verdiği fırsatlardan istifade ile evvelce köyümüzün belli başlı mesirelerini sahillerinde cemeden, fakat son senelerde pisliği ve taaaffünü ile güzel köyümüzün baş belası ve hastalık yuvası haline gelen Kurbağalıdere’den bahis müteaddit yazılar yazdım. Bunlar gazetenizde yer buldu. İmar planının tatbikinden evvel ait olduğu makamın dikkat nazarını bazı mühim noktalar üzerine çekmek emeliyle yeniden bu mevzuya dönüyorum.

    Kurbağalıdere’nin kırk sene evvelki vaziyetini bir gözden geçirelim; derenin şimdiki Yoğurtçu Parkı nihayetindeki mansabından giren sandallar, piyadeler ve futalarda sazlı ve sözlü dere safasına çıkanlar evvela solda merhum Abdürrazzak’ın ve Şevki’nin temsiller verdiği ahşap Yoğurtçu tiyatro ve gazinosunu görürler, biraz ileride birinci tahta köprüyü -şimdiki beton köprü- geçtikten sonra ikinci tahta köprünün sağ başında hayalî Salih veya meddah Aşki’nin Karagöz oynattıkları Meserret Bahçesi ve gazinosunu ve bu bahçenin sahilindeki kara ağacın dibinde elinde kamış olta ile balık tutan Kadıköy’ün meşhur kambur terzisini seyrederler.

    Fenerbahçe Lokali ve Diğerleri

    Sırasıyla daha ileride solda evvelleri Kamil efendi gazinosu, bilahare Uhuvvet Kulübü ve daha sonra (bir elektrik kontağı neticesi yanıp kül olarak çok kıymetli hatıra ve zengin müzelerini külleri altına gömen) Fenerbahçe Spor Kulübü binası ve bahçesini ev yanında kiraya verdiği meşhur Hamdi merhumun gazinosunu ve daha ileride solda Mahmut Dede türbesi karşısındaki salaş gazino ile Hasan Efendi tiyatrosunu görürler.

    Ve taş köprü altından geçerek sağda Kösenin Bağı mesiresinde kemanî Memduh’un saz faslını dinler ve kafesle ayrılan kısımda nazan ve hıraman göz süzen yaşmaklı feraceli dilberlerle alakadar olduktan sonra şimendifer köprüsünün de altından geçerek iki dar ve derin dirseği dönerler. Ve şimdiki Gazhane önünde meşhur eski Çınarlı kahvede zurnacı üstad Mehmet’i dinleyip kolan salıncağında devasa çınarların dallarına kadar uçan delikanlıları da gördükten sonra (Çiflikât-ı Hümayun)a giden köprünün de altından geçerek sağda Söğütler Dibi mesiresinde çimenlerin üzerine sofraları kurar ve yemeklerini orada zevku sefa içinde yerler ve gene aynı dere tarikiyle avdet ederlerdi.

    Derenin İlerisi

    Güneşe tahammülü olanlar derenin ilerisi ağaçsız ve gölgesiz olmakla beraber ta Uzunçayır’ın nihayetine, yani şimdiki Eminbey köprüsüne, hatta daha ilerilere kadar dereyi takip edebilirlerdi.

    Acaba! Bu dereye ne oldu? Suları mı çekildi? Bundan otuz bu kadar sene evvel Havagazı şirketinin kömürünü bu tarikle Gazhanesine sevk etmek istediği ve hatta tesi ve imarını da deruhte eylediği halde (güzergahta Çiflikât-ı Hümayun vardır) kaydıyla kabul edilmeyen bu dereye ne oldu?

    Hayır! Hiçbir şey olmadı. Yalnız ihmal edildi. Bakılmadı. Kendi bostanlarının kuyuları dururken derenin sularını bostanlarına çevirerek kendi istifadelerine hizmet edenlere ses çıkarılmadı. Kırk senedir dereyi temizletmek şöyle dursun, bilakis telvis edildi. Yoksa tabiat gene o tabiat, mecra gene o mecra, gene o sudur. Civar dağlarda ve tepelerde hiçbir suretle değişiklik olmadığını eski bir avcı sıfatıyla yakınen ve mahallen bilirim. Yalnız deremiz uzun seneler devam eden sellerin dağ ve tepelerden getirdiği kum, çakıl ve çamurlarla yer yer millenmiştir.

    Kurbağalıdere bizim çocukluğumuzda kefal, lapin, ve kaya balığıyla meşhurdu. Bu derede birçok balıkçı ve ailesi geçinir, yazın sandalcılık ve kışın oldukça ehemmiyetli balıkçılık yaparlardı. Bu derenin balığını iltizam eden ve dere sahilinde oturan merhum bir kaptan, derenin ağzı ve mecrası tıkandıkça Eyüp civarından çamur tekneleri tedarik eder ve derenin millenen kısımlarını kendi parasıyla temizletirdi. Aynı zamanda bütün ebniye inşaatı şimdiki gibi deniz kumuyla değil, bilhassa dere kumuyla yapıldığı için kum ve çakıl işi ile meşgul olanlar sürü halinde merkeplere asılı ikişer küfecik ile derenin topuk mahallerindeki kum ve çakıllarını bina yapılan mahallere naklederler ve bu suretle deremiz mütemadi bir temizlemeye maruz kalır ve mecrası tıkanmazdı. Sonraları bu dereden kum ve çakıl almak yasak edilmiş. Neden? Bu cihet bizce meçhul.

    Şimdiki Zaman

    Şimdi belediyemiz dere civarının bir kanalizasyon planına göre dereye akan lağımlarını Kuşdili çayırının bir kölesinde toplama havuzuna sevk etmek işini bir müteahhide vermiş ve bu müteahhit bir seneden fazla bu işle meşgul olmakta bulunuyor ve Kuşdili çayırı ile Yoğurtçu Caddesi arasındaki sokakta lağım künklerinin ve yollarının üzerleri açık bir halde duruyor.

    Diğer taraftan derenin ağzından beton tramvay köprüsüne kadar olan kısmın taranması ve temizlenmesi işi ilkbahara bırakılmış oluyor. Sırası gelmişken arz edeyim ki bu temizleme işi kışın derenin suları daha az iken ve taraması daha kolay olurken otuz senedir daima ilkbahara bırakılmış ve bir türlü temizlenmesine imkan hasıl olamamıştır.

    Tetkikatım neticesi edindiğim kanaate göre bu derenin ağzı ne kadar temizlenmiş olsa iki sene sonra gene mütevali lodosların tesiriyle hasıl olacak topuklardan tıkanacaktır. Bunun çaresini aşağıda arz edeceğim.

    Çare

    Deremiz keşişlemeden hiç ve kıble lodosundan da çok müteessir olmaz. Bu kerteden gelen dalgaların bir kısmı Fenerbahçe burnunu yaladıktan sonra bakiyesi daha ziyade Şifa sahili ile Moda burnu arasını döver. Derenin müteessir olduğu doğrudan doğruya cenuptan gelen lodostur. Asıl bu lodos tesiriyle derenin ağzı topuklanır ve tıkanır. Batıdan gelen lodos ise kıblenin aksine Kalamış sahillerini döver ve dereye tesir yapmaz. Şu halde deremizi uzun zaman tam cenuptan gelen lodosların tesiriyle tıkanmaktan kurtarmak için tek çare, şimdi üzerine esbak esvapçı başı İlyas Bey köşkü namıyla maruf binanın bulunduğu Şifa burnundan deniz içindeki Şifa taşına ve bu taştan hafif bir dirsek yaparak Kalamış iskelesinin şarkına doğru yapılacak iki yüz metrelik bir mendirektir.

    Bu mendireğin dış cephesine doldurulacak büyük taşlar lodosu tamamen kıracak ve dere ağzı geniş bir liman ve sığınak halini alacağı gibi deremiz de uzun zaman tıkanma tehlikesinden kurtulacaktır. Aynı zamanda kışın dereden çıkamayarak kahvelerde mahpus kalan ve bu yüzden geçinemeyerek adetleri günden güne azalan profesyonel balıkçılarımız artacak ve ailelerinin yüzü gülecek ve Kadıköy gençliği arasında çok sıhhî bir spor olan amatör balık merakı yayılacaktır.

    Maruzatıma nihayet vermeden evvel bütün denizcilerin bilerek, fakat gafletle ve yahut bilmeyerek zarar gördükleri ve nice kotraların, motorların ve salapuryaların üzerine düşerek delinmesine ve yahut parçalanmasına sebep olan Mühürdar sahilinde (Deliklitaş) namıyla anılan ve tepesi deniz seviyesinden yirmi otuz santim kadar aşağıda bulunan bu taşın ufak bir himmetle parçalanıp dağıtılması ve bu suret kabil olmadığı takdirde sağlam ve sabit bir işaretle belirtilmesi bütün denizcilerin minnet ve şükranını mucip ve milli serveti koruyan bir hareket teşkil edecektir.

    Şakir Beşe, 23 Aralık 1943 – Akşam Gazetesi

    Kuşdili Lokali'nin Yerini Bulduk
  • Papazın Çayırı vs Union Club

    Papazın Çayırı vs Union Club

    Daha önce de burada (1) üzerinde konuşmuştuk; Papazın Çayırı denen yer, aslında bizim stadyumun bulunduğu bölge değil. Şu anda Maraton tribünün karşı tarafına denk gelen alanın adı, gel zaman, git zaman stadyumla beraber anılmaya başlamış. Oysa 1908 senesinde padişahtan istenerek (2) Union Club ismi verilen araziye bakınca ayrım daha iyi anlaşılıyor. “Papazın Çayırı vs Union Club” demek, anılara bakılınca belki çok doğru bir tespit değil ama haritalar böyle demiyor.

    Yukarıdaki görsel 1930 tarihli Jacques Pervititch haritasından bir bölüm. Tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.

    137 numarada bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu araziyi göreceksiniz. Şimdi kale arkasının olduğu yerde, o zamanlar stadyumun tek tribünü, tabiri caizse numaralısı var. Kalelerin biri Bağdat Caddesi’ne bakan kenarda, diğeriyse tabii onun karşısında. Cadde’nin hemen karşısında Papas Baghçesi adıyla bir park var. İşte orası, Papazın Çayırı.

    135 ve 136 numaralarda, bugün hala birer okul arazisi olan mektepler dikkatinizi çekecek.

    145 numara, Fenerbahçe tarihinde bir toplanma yeri olarak ehemmiyetli bir mekan, Hamdi’nin gazinosu görülüyor.

    143 ve 144 numaraların arasından geçen sokak ise, Fenerbahçe’nin 6 Haziran 1932 tarihinde yangında kaybettiği Kuşdili Lokali’nin bulunduğu Misk sokak.

    Farklı tarihlerde yapılan planları buldukça buraya eklemeye devam edeceğiz. Belki sonunda Kadıköy bir açık hava Fenerbahçe Müzesi haline gelir.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu / Papazın Çayırı vs Union Club


    (1) Papazın Çayırı Nerede?
    (2) Fenerbahçe Stadı’nın Tarihteki İlk Belgeleri

  • Papazın Çayırı vs. Union Club

    Daha önce de burada (1) üzerinde konuşmuştuk; Papazın Çayırı denen yer, aslında bizim stadyumun bulunduğu bölge değil. Şu anda Maraton tribünün karşı tarafına denk gelen alanın adı, gel zaman, git zaman stadyumla beraber anılmaya başlamış. Oysa 1908 senesinde padişahtan istenerek (2) Union Club ismi verilen araziye bakınca ayrım daha iyi anlaşılıyor.

    Yukarıdaki görsel 1930 tarihli Jacques Pervititch haritasından bir bölüm. Tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.

    137 numarada bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu araziyi göreceksiniz. Şimdi kale arkasının olduğu yerde, o zamanlar stadyumun tek tribünü, tabiri caizse numaralısı var. Kalelerin biri Bağdat Caddesi’ne bakan kenarda, diğeriyse tabii onun karşısında. Cadde’nin hemen karşısında Papas Baghçesi adıyla bir park var. İşte orası, Papazın Çayırı.

    135 ve 136 numaralarda, bugün hala birer okul arazisi olan mektepler dikkatinizi çekecek.

    145 numara, Fenerbahçe tarihinde bir toplanma yeri olarak ehemmiyetli bir mekan, Hamdi’nin gazinosu görülüyor.

    143 ve 144 numaraların arasından geçen sokak ise, Fenerbahçe’nin 6 Haziran 1932 tarihinde yangında kaybettiği Kuşdili Lokali’nin bulunduğu Misk sokak.

    Farklı tarihlerde yapılan planları buldukça buraya eklemeye devam edeceğiz. Belki sonunda Kadıköy bir açık hava Fenerbahçe Müzesi haline gelir.


    (1) Papazın Çayırı Nerede?
    (2) Fenerbahçe Stadı’nın Tarihteki İlk Belgeleri

  • Kadri Göktulga’nın Futbol Hatıraları

    Çelebizade Sait Tevfik tarafından “Resimli Ay” dergisinde Fenerbahçeli sporcularla yapılan söyleşilere devam ediyoruz. 1921-1931 yılları arasında 64 resmî maçta forma giyen, Harington Kupası kahramanlarından Kadri Göktulga’nın Mart 1925 tarihinde verdiği röportaj için şöyle buyurun.

    * * * * * *

    Pek küçükten tanırım. Ekseri günler mektepten çıktıktan sonra daimi arkadaşlarından Nusret ve Bedri ile beraber Union Club’ın kalelerinde egzersizlerini yaparlardı. O vakitler Fenerbahçe Kulübü’nün küçük takımlarında oynuyorlar ve daha müptediliklerine rağmen takdir ediliyorlardı. Seneler geçtikçe birbirinden ayrılmayan bu üç oyuncudan biri olan Nusret Anadolu’ya gitti. Bedri ve Kadri ise evvela üçüncü ve pek az farkla ikinci takıma geçtikleri gibi, bu aylar zarfında birinci takıma da dahil oldular. Bedri muhacim hattında çalışırken, Kadri de muavin hattında geçilmez bir uzuv oldu ve bu sayede, pek genç bulunmasına rağmen, orada gösterdiği muvaffakıyet kendisini kulübünde müdafaa mevkiine yerleştirmeye sebep oldu. Şimdiki halde istikbali en parlak bir müdafi oyuncusudur. Birdenbire büyüyen ve aynı günlerde yükselen bu genç oyuncu kendi hatıratına şöyle başlıyor :

    “Pek küçükken sporun ne demek olduğunu bilmezdim. Sekiz, dokuz yaşında Kadıköy Sultanisi’nde bulunduğum zamanlar futbolu merak etmiştim. O zaman Kadıköy Sultanisi müdür ve muallimleri spora ehemmiyet verirlerdi. Her gün öğle teneffüsünde Haydarpaşa Çayırı’na çıkar ve takımlar teşkil ederek birbirimizle maçlar yapardık. O zamanlar mektebin en iyi oyuncuları meyanında bu senenin teferrüd eden idmancıları bulunurdu. Tabii biz çok küçük olduğumuzdan, ağabeylerimizin oyunlarını merakla seyretmekle iktifa ediyorduk.

    Yavaş yavaş her Cuma günleri Kadıköy Spor Kulübü’ne koşmaya başladık. Burası bize futbolun zevk ve şevkini tattırmıştı. Daha o zaman milli takım teşkilatı yoktu. Böyle olmakla beraber o zamanın genç oyuncuları bir çok hususatta daha ziyade ümit ve hevesle futbola çalışıyorlardı. Ben de sporun bu şubesinde yavaş yavaş göze çarpmaya başlıyordum. Mektep takımları arasında yaptığımız maçlarda benim de ismim etraftan “Yaşa” sedalarıyla kulağıma çarpmaya başlıyordu.

    Bu vaziyette birkaç sene daha çalıştıktan sonra ilk defa Fenerbahçe Kulübü’ne intisap ettim. Ve bu sevgili kulübe duhûlüm en tatlı günlerimi bildiriyordu. Bu suretle Fenerbahçe ikinci takımında bir sene müddetle oyun oynadım. O zamanlar etraftaki seyirciler benim pek iyi bir oyuncu olacağımı söylüyorlardı.

    1335 senesi lig maçları Kadıköy’de devam ederken, bir Cuma günü Vefa-Fenerbahçe ikinci takımları maçını icra ediyorduk. Ben o zamanlar pek iyi oynuyordum. Maçtan sonra pek muhterem kaptanım Zeki Bey, Bedri ile bana:

    – “Niçin ikinci takımda oynadınız? Öğleden sonra birinci takımda oynayacaktınız” dedi.

    Bir iki saat heyecanlı istirahatten sonra maç saati yaklaştı. Tekrar soyunarak arkadaşım Bedri ile beraber İttihat Spor Çayırı’na birinci takım ağabeyleri arasına yine beraber olarak dahil olduk. Birkaç dakika sonra da maç başlamıştı. Ben müdafi mevkiinde oynuyordum. O gün iki maç yapmamıza rağmen iki arkadaş da gayet muvaffakıyetle oynadık. Böylece birkaç maçta müdafi olarak oynatıldım. Fakat bundan sonraki maçlarda pek eski olan mevkiimi bırakarak kulüp tarafından sağ muavin olarak oynatılmaya başladım.

    Bu suretle birkaç sene asıl mevkiime pek yabancı kalmıştım. Sağ muavin mevkiinde birkaç sene daha oynadıktan sonra, İstanbul’un pek kıymetli ve muhterem oyuncusu Kamil Bey’in spor hayatından çekilmesiyle, yine kulüp tarafından onun yerine “müdafi” mevkiine geçirildim. Daha ilk maçta mevkimin oyuncusu olduğumu ispat ettim.

    Nihayet 1340 senesinde spor hayatımızda olimpiyat meseleleri mevzubahis olmaya başladı. Tabii bu havadis bütün sporcular arasında memnuniyeti mucip olmuştu. Herkes birbirleriyle rekabet ederek olimpiyada gitmek arzusundaydı. İşte benim de kulüp tarafından ismim federasyona verildi. Tabii seçme müsabakaları başlıyordu. İlk seçme müsabakasını yapmak üzere Eskişehir’e gittik. Orada birkaç maç yaptıktan sonra tekrar, seçme müsabakalarına devam etmek üzere Kadıköy Spor Çayırı’nda kurulan kampa dahil olduk. Her gün ve her dakikamız heyecanla geçiyordu. Antrenör Billy Hunter tarafından her gün idmanlarımıza devam ediyorduk. Ve her gün yapılan idmanlarda yavaş yavaş kendimi göstermeye başlıyordum. Biraz açıkça söylemek lazım gelirse, birkaç rakibi atlattıktan sonra mevkimi daha ziyade tersin etmiştim.

    Nihayet Avrupa’ya hareket zamanı yaklaştı. Fakat daha heyecanım ve düşüncem zail olmamıştı. Acaba hakiki müdafi olarak mı yoksa ihtiyat oyuncusu olarak mı gidiyordum? Arkadaşlarımın temin ettiğine ve benim de anladığıma göre takımda bir mevki kazanmıştım. Artık İstanbul’dan hareket günü gelmişti. Sabahleyin bütün istihzaratımızı kamil ederek arkadaşlarımın gözyaşları arasında İstanbul’u terk ediyordum. Beni taşıyan vapur spor muhiblerinin alkışları arasında yola devama başladı.

    Uzun bir yolculuktan sonra Paris’e vasıl olduk. Selim Sırrı Bey tarafından istasyonda istikbal edildik. Daha Paris’i göremeden Metropolitan ile Kolomb kamplarına vasıl olmuştuk. Kamp bir çok küçük kaleleri ihtiva ediyordu. İkişer kişi olmak üzere odalara ayrıldık. Büyük maça henüz on beş gün vardı. Bu on beş günü dahi idman ile geçirdik.

    Maçın arifesi akşamı reisimiz Ziya Bey tarafından salona davet edildik. Bütün oyuncular büyük bir heyecan içinde kıvranıyorduk. Ziya Bey bir mukaddimeden sonra hiçbir suretle itiraz edilmemek üzere takımı okumaya başladı. Beni sol muavin mevkinde okudular. O anda dehşetli bir darbe yediğimi anlayarak pek müteessir olmuştum. Son dakikaya kadar müdafi mevkiinde oynatıldığım halde bir gecede takım değiştirilmişti. Ve bu suretle pek meşru olarak takım yenilmişti.

    İşte bu darbe bütün ümitlerimi ve cesaretimi kırdı. Ertesi gün pek nevmid olarak maça çıktım. O gün müthiş bir talihsizlik olarak Çeklere mağlup olduk. Bu suretle ilk ayrılmadan ihraç edildikten sonra bütün takım azası serbest bir halde Paris’i gezmeye başladı. O muhteşem payitahtı bir müddet dolaştıktan sonra turneye çıkmak üzere Paris’i terk etmiştik.

    Bütün bu seyahat esnasında gördüğümüz maçlarda pek büyük istifadeler temin ettim. Ve mevkimin daha ziyade tekniğine dikkat ettim. Bütün bu turnelerde mevkimin üstadları olarak Uruguay’ı ve Çeklerin müdafilerini gördüm.Temmuz iptidalarında ise tekrar Paris’ten yola çıkıp, bir çok sıkıntılar çekerek sevgili İstanbul’a kavuştuk. Turne esnasında hakikaten bir çok haksızlık ve idaresizlik olmuştu. Fakat bunlar ilk defa yapılan muntazam teşkilat arasında nazar-ı müsamaha ile görülebilir.

    İstanbul’a vasıl olduktan sonra mevkime daha esaslı bir surette sarılarak çalışmaya başladım. Son zamanlarda federasyon tarafından tekrar imtihan ve turne meselesi çıktı. Ümit ederim bu sefer baştakilerin gadrine ve garezine uğramadan milletimi uzaklarda daha şerefle temsil edebilirim”