Etiket: Kamil Ekin

  • 1959 Öncesi Şampiyonluklar Kimin Eseri?

    1959 Öncesi Şampiyonluklar Kimin Eseri?

    Fenerbahçe’nin 1959 öncesinde kazandığı 9 Türkiye şampiyonluğu var… 1933, 1935, 1937, 1940, 1943, 1944, 1945, 1946 ve 1950 yıllarında kazanılan bu zaferlerde forma giyen futbolcuları tanıyor muyuz? 1959 öncesi şampiyonluklar kimin eseri? Biliyor muyuz? Pek sayılmaz.

    İşte bu yazıda, o 9 kupanın kahramanlarını listeledik.

    Önce şampiyonluk sayısı, sonra da alfabetik olarak dizilen listede, Esat Kaner ile Naci Bastoncu, Fenerbahçe’nin en çok Türkiye şampiyonluğu kazanan isimleri olarak, tarihe geçtiler.

    En çok sahaya çıkan oyuncular yine bu iki isim olurken, onları Cihat Arman, Halit Deringör, Ömer Boncuk ve Murat Alyüz izledi.

    En golcü futbolcumuz ise, uzak ara, Melih Kotanca… Naci Bastoncu, Müzdat Yetkiner, Halit Deringör ve Fikret Arıcan ise bu alanda ilk beş sırayı alan diğer sporcular oldu.

    Tek şampiyonlukta, hatta tek maçta forma giyenler dahi bizim için çok kıymetli. Siz de göreceksiniz, ne muazzam isimler olduğunu! Bugün hiçbiri hayatta değil, fakat biz onların hatıralarını unutturmayacağız. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    FutbolcuŞampiyonlukMaçGol
    Esat Kaner713133
    Naci Bastoncu714784
    Cihat Arman61300
    Fikret Arıcan68735
    Fikret Kırcan68931
    Halit Deringör511438
    Lebip Elmas5750
    Melih Kotanca585128
    Murat Alyüz51063
    Müzdat Yetkiner58256
    Ömer Boncuk511211
    Ali Rıza Tansı47127
    Fazıl Arzık4380
    İbrahim İskeçe46230
    Mehmet Reşat Nayır4646
    Cevat Sayit3440
    Erol Keskin3569
    Halil Köksalan3566
    Hüsamettin Böke3480
    Muzaffer Çizer33123
    Niyazi Sel35221
    Nuri Pekesen390
    Orhan Canpolat384
    Rebii Erkal34112
    Samim Var34011
    Selahattin Torkal3574
    Şaban Topkanlı34017
    Şevket Demirtepe34611
    Yaşar Alpaslan3481
    Yorgo Angelidis3302
    Adnan Tuncay2155
    Ahmet Erol2519
    Aydın Bakanoğlu2331
    Bülent Büyükyüksel2118
    Halil Özyazıcı2305
    Hayati Öney2150
    Kemal Atakul290
    Muzaffer Ateşçi240
    Namık Erbay21518
    Necdet Dalay230
    Numan Uzun280
    Orhan Menemencioğlu2170
    Rıfkı Pekşen230
    Sabri Kiraz2210
    Süleyman Tekil221
    Şeref Benibol240
    Abdullah Sakallı110
    Ali Elgin110
    Argun Nemli151
    Basri Taşkavak12514
    Bedii Yazıcı160
    Cemal Şıkak110
    Cemal Uludağ110
    Cemal Uzkes1157
    Erdal Kocaçimen180
    Faruk Hızer1141
    Füruzan Şansal150
    Günaydın Özyurt110
    Hadi Tarlan140
    Hakkı Pavli110
    Hilmi Ardağ1250
    Hilmi Atakul121
    İrfan Denever120
    Kamil Ekin1286
    Konur Alp Mutlu110
    Lefter Küçükandonyadis12824
    Lütfi Boyer110
    Mehmet Ali Has1196
    Muammer Oraman170
    Naim Şukal110
    Naki Kinezoğlu121
    Nazım Kayar111
    Necdet Erdem140
    Nusret Özmengü190
    Nüzhet ???110
    Rafet Atamer120
    Rasih Minkari112
    Recep Nurcan110
    Sadi Çoban110
    Safa Özyurt110
    Sedat Bayur110
    Semih Arıcan120
    Süleyman Köprülü150
    Taci Ece110
    Turan Akra120
    Yaşar Yalçınpınar12211
    Zeki Rıza Sporel11717
    Zihni Kanmaz110
    Ziya Atamer130
    1959 Öncesi Şampiyonluklar Kimin Eseri?
  • Fenerbahçe’nin Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 9 Ekim 1949 tarihinde başlayıp 5 Mart 1950’de biten İstanbul Ligi’ni 14 maçta 9 galibiyet, 3 beraberlik ve 2 yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. Böylelikle Milli Küme maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 8 galibiyet, 5 beraberlik ve yalnızca tek yenilgi alarak dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 28 maçta attığı 24 golle Lefter Küçükandonyadis oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    09.10.1949 / Fenerbahçe 1 – 1 İstanbulspor

    16.10.1949 / Fenerbahçe 0 – 0 Vefa

    22.10.1949 / Fenerbahçe 3 – 2 Beykoz

    29.10.1949 / Fenerbahçe 3 – 1 Kasımpaşa

    06.11.1949 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    12.11.1949 / Fenerbahçe 2 – 0 Emniyet

    27.11.1949 / Fenerbahçe 1 – 1 Beşiktaş

    31.12.1949 / Fenerbahçe 5 – 0 İstanbulspor

    08.01.1950 / Fenerbahçe 3 – 1 Vefa

    21.01.1950 / Fenerbahçe 9 – 0 Beykoz

    11.02.1950 / Fenerbahçe 2 – 0 Kasımpaşa

    19.02.1950 / Fenerbahçe 1 – 2 Galatasaray

    25.02.1950 / Fenerbahçe 3 – 1 Emniyet

    05.03.1950 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş


    Millî Küme Maçları

    25.03.1950 / Fenerbahçe 8 – 0 Göztepe

    26.03.1950 / Fenerbahçe 3 – 1 Altay

    01.04.1950 / Fenerbahçe 2 – 0 Beşiktaş

    02.04.1950 / Fenerbahçe 1 – 2 Vefa

    08.04.1950 / Gençlerbirliği 0 – 1 Fenerbahçe

    09.04.1950 / Ankara Demirspor 1 – 1 Fenerbahçe

    15.04.1950 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    16.04.1950 / Fenerbahçe 1 – 1 Beşiktaş

    22.04.1950 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    23.04.1950 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    29.04.1950 / Fenerbahçe 2 – 2 Ankara Demirspor

    30.04.1950 / Fenerbahçe 6 – 0 Gençlerbirliği

    06.05.1950 / Göztepe 2 – 4 Fenerbahçe

    07.05.1950 / Altay 0 – 4 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    28 Maç : Kamil Ekin, Lefter Küçükandonyadis

    26 Maç : Erol Keskin, Halit Deringör

    25 Maç : Hilmi Ardağ

    24 Maç : Ahmet Erol, Müzdat Yetkiner

    20 Maç : Cihat Arman

    19 Maç : Mehmet Ali Has, Samim Var

    15 Maç : Cemal Uzkes

    9 Maç : Murat Alyüz, Nusret Özmengü

    8 Maç : Erdal Kocaçimen

    7 Maç : Selahattin Torkal

    5 Maç : “Küçük” Fikret Kırcan, Süleyman Köprülü

    2 Maç : Naki Bey, Rafet Atamer, Turan Bey

    1 Maç : Ali Elgin, Cemal Şıkak, Cemal Uludağ, Günaydın Özyurt, Hakkı Pavli


    En Çok Gol Atanlar

    24 Gol : Lefter Küçükandonyadis

    10 Gol : Halit Deringör

    8 Gol : Ahmet Erol

    7 Gol : Cemal Uzkes

    6 Gol : Kamil Ekin, Mehmet Ali Has

    4 Gol : Samim Var

    2 Gol : Erol Keskin

    1 Gol : Müzdat Yetkiner

    Fenerbahçe'nin Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

  • Sarı Kanarya : Bir Kültür Mirası

    Sarı Kanarya : Bir Kültür Mirası

    1974 yılının yaz ayları…

    Didi yönetimindeki Fenerbahçe Şampiyon olunca, başkan Emin Cankurtaran bir Fenerbahçe marşının hazırlanmasını istiyor. Hemen kollar sıvanıyor. Fecri Ebcioğlu sözleri yazıyor, Şerif Yüzbaşıoğlu aranjmanı yapıyor, Nesrin Sipahi o güzelim sesiyle marşı söylüyor ve piyasaya çıkan 45’lik plak yarım asırdır ülkenin en çok çalan melodilerinden biri oluyor.

    Günümüzde de bu marş çalmadan, “Kalpleri fetheden renkler…” nakaratına, on binlerce kişilik dev koro “Yaşa Fenerbahçe” diye eşlik etmeden  Fenerbahçe  futbol takımı stadının çimlerine adım atmıyor…

    Marşta  “Cihatlar, Lefterler, Canlar, Fikretler…” diye adı geçen 4 futbolcu Cihat Arman, Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu ve Fikret Arıcan.

    İlk sırada adı geçen Cihat Arman Fenerbahçe forması altında 5 Milli Küme, 1 Türkiye Futbol Birinciliği olmak üzere 6 Türkiye şampiyonluğu kazanmış. Aynı zamanda 3 İstanbul Şampiyonluğu, 3 Başbakanlık Kupası, 1 İstanbul Şildi, 1 İstanbul Kupası da var. Fenerbahçe’deki abide yeri ve önemiyse tüm bu kupalardan biraz daha fazlası…

    Cem Atabeyoğlu’nun “Türk Futbolunda Unutulmayan 200 Ünlü” kitabında Cihat Arman’ı anlattığı bölüme gidelim…

    Futbolumuzda “Uçan Kaleci” adıyla ün yapmıştı Cihat Arman. Fenerbahçe’ye “Kanaryalık” da onunla geldi.Uçan Kalecinin kanarya sarısı renginde bir kaleci kazağı vardı.Fenerbahçe seyircisi bu kanarya sarısı kazağından ötürü önce ona “Kanarya” dedi. Sonra “Kanaryalık” bütün Fenerbahçe’ye mal edildi…

    Her ne kadar İslam Çupi onun için “Cihat Arman  giyimi, kuşamı ve başındaki kepi ile en az 100 bin İstanbullu çocuğu Fenerbahçeli yapmış çekiciliği tartışılmaz karizmatik bir erişilmez kalecilik kişiliğine sahipti” dese de kalecilik nankör meslek. 310 defa koruduğunuz kalede son 4-5 maçınızdaki performansınızla anılabilirsiniz. Hele o maçlarda yediğiniz hatalı bir gol bir şampiyonluğu, bir kupayı kaybettirirse… Bir hata binlerce sevabı hatırlanmaz kılabilir.

    Micheal Jordan’ın son dansı varsa, Kanarya Cihat Arman’da âlâsı var…

    İzmir, 6-7 Mayıs  1950

    Milli Küme’nin 1950 sezonuna fırtına gibi giren Galatasaray ilk haftadan liderliği alıyor ve tüm maçlarını bitirdiğinde hala zirvede. Galatasaray maçlarını bitirmiş ancak ikinci Fenerbahçe’nin hala 2 maçı daha var ve İzmir’de 2 gün arka arkaya bu maçlar için sahaya çıkacak.  Şampiyon olmak istiyorsa, sezonun tuhaf averaj hesabına göre hiç gol yemeden kazanması gerek. Yediği her gole karşılıksa 4 gol atmak zorunda !

    6 Mayıs günü rakip Türkiye Futbol Birinciliği kazanan Göztepe.

    Fenerbahçe, Cihat Arman-Hilmi Ardağ-Müzdat Yetkiner-Samim Var-Kamil Ekin-Süleyman Köprülü-Erol Keskin-Lefter Küçükandonyadis-(Bego)Ahmet Erol-Cemal Uzkes-Halit Deringör kadrosuyla Alsancak stadına çıktığında isteyeceği son şey gol yemek.

    Ama o  istemeyeceği gol maçın daha ilk dakikasında Göztepe’li Yüksel’den geliyor ve 1-0 yenik duruma düşüyor. 4 dakika sonra (Bego)Ahmet Erol ile bir gol buluyor ve şimdi skor 1-1.

    1950 yılı, Milli Küme’nin de 35 yaşındaki sembol kaleci Cihat’ın son sezonları.

    Her sporcunun başına gelebilir, yaş ilerledikçe yeterliliği sorgulanır. Cihat Arman içinde benzer yorumlar var: yaşlandı ! Cihat Arman’ın kanıtlaması gereken hiçbir yetenek kalmamış, her türlü başarı öyküsünü yazmış. Öyle ki, tehir edilen maçlarda tek başına kaleye geçmiş, stadyuma gelenlere özel bir gösteri sunmuş  Yine İslam Çupi’ye kulak verirsek:

     “Lacivert ve sarının tonları ile duruş yerlerinin değiştiği kazaklar giyer, başına beyaz bir kep geçirirdi. Zemheri kışlarda maçlar sahada tehir olduğunda Cihat kaleye geçer Fenerbahçe forvetlerinin attığı şutlarda yarım saat bir kalecilik resitali yapar, bu gösteriden sahaya gelen tüm futbolseverler bir maç seyretmişçesine keyif alırlardı.”

    Ancak büyük kaptan ne olursa olsun şampiyonlukla veda etmek istiyor ve bu konuda arkadaşlarına da güveniyor.

    Maçın 12.dakikasında Göztepe bir korner kullanıyor, top Cihat’a geliyor ama olmayacak oluyor, Cihat topu elinden kaçırıyor. İlk golü atan Yüksel sarı kırmızılı takımı 2-1 öne geçiriyor…

    Bu şampiyonluk gitmemeli, Cihat’ın hatasıyla  hiç gitmemeli. Hele averajla giderse yıllarca “Ah o Cihat’ın elinden kaçırdığı top” denecek. Cihat kalesine başka gol yememek üzerine dönüyor. Cihat’ın güvendiği Fenerbahçe forvetleri de kaptanı kupasız göndermemeye kararlılar,  iş başı yapıyorlar. Bego Ahmet iki, Lefter bir gol atıyor ve Fenerbahçe maçı 4-2 kazanıyor.

    7 Mayıs günkü Milliyet Gazetesinin başlığı şöyle: Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için bugün Altay’ı 4-0 yenmesi lazımdır.

    Tuhaf bir averaj hesabı olduğunu yazmıştık. Fenerbahçe 4-0 kazanmalı. 1 gol yerse 8-1, 2 gol yerse 12-2 kazanmak zorunda.

    7 Mayıs günkü final maçın son dakikasına girilmek üzere. Bego Ahmet’in 2, Samim Var’ın 1 golüyle Fenerbahçe 3-0 önde ve bu skor Galatasaray’ı şampiyon yapacak. O dönemde maçlardaki kayıp zaman maçın sonuna eklenmiyor. Dışarı kaçan topun patlatılıp geri döndüğü oluyor. Maç defalarca durmuş. Fenerbahçe gol üstüne gol kaçırmış ve son bir korner kullanıyor. İzmir’de tribünlerde “re re re ra ra ra Galatasaray” sesleri var. Fenerbahçe’de de Samim Var. Kornerde dokunduğu top Fenerbahçe’yi averajla şampiyon yapıyor. 14 maçlık serüvende ilk haftadan son maçın 89. dakikasına kadar lider olan Galatasaray ve o son dakikada şampiyon olan Fenerbahçe. Şarkıdaki gibi bazen küçük bir an için ömür bile verilir…

    Son şampiyonluğun kupası kaptan Cihat’ın ellerinde yükseliyor…

    Ankara, 17 Haziran 1950

    Türkiye Futbol Birinciliği şampiyonu Göztepe ve Milli Küme Şampiyonu Fenerbahçe bu defa Başbakanlık Kupası maçı için Ankara’da.

    Fenerbahçe yoğun bir programla   önce Anıtkabir’i ziyaret edip çelenk bırakıyor. Ardından Köşkte Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı ve son olarak da yeni başbakan Adnan Menderes’i ziyaret ediyor.

    Saat 18’de başlayan maçın ilk yarısını Fenerbahçe Lefter’in golüyle 1-0 önde kapatıyor. İzmir’de de Fenerbahçe’ye gol atan Yüksel ikinci yarıda skoru 1-1 yapıyor. Uzatmaya giden maçın 114.dakikasında Erol Keskin’in golü son Başbakanlık Kupası’nı Fenerbahçe’ye getiriyor. Fenerbahçe 1 ay içinde İzmir ve Ankara’da sevenlerine şampiyonluk yaşatıyor.

    Seremonide kaptan Cihat Arman Federasyon başkanı Ulvi Yenal ve Başbakan Menderes’in ortasında objektiflere gururla poz veriyor. Nasıl gururlu olmasın,son 2 maç 2 kupa…

    Kaptan futbolu bırakırken bir de büyük miras bırakıyor: Sarı Kanaryalar !

    Kaplan, Aslan, Kartal, Fırtına, Şimşek, Boğa, Timsah, Dragon, Atmaca, Ateş gibi sembolleri kullanan rakiplerinin yanında gücünü temsil etmek için bir isime ihtiyaç duymayan Fenerbahçe’nin Kanarya olarak anılması ne büyük bir farklılıktır.  Sarı Kanaryalar diye başlayan cümlelerin hep mutluluk kokması ne güzeldir. Bir sezon finalinde televizyon  ekranlarında yanıp sönen “şampiyon” yazısı ne tarifsiz bir gururdur. Anadolu’nun uzak bir köşesinde Fenerbahçeli çocuğun “oley oley oley oley Şampiyon Kanaryaaa” tezahüratını duyduğu andaki, “ben de bir gün orada futbolcu veya taraftar olarak olmalıyım” hedefi ne güzel bir yolculuktur.

    Zaman içinde çok şeyi kaybederken, şampiyonluklar sonundaki tezahürattaki Kanarya da  uyumsuz bir Fener sözüne yenik düştü. Bir gün o da yerine dönecektir, Fenerbahçe de…

    Maç yaparken sahada Sarı Kanaryalar” sözlerini her maçın başlangıcında ve her sezonun sonunda hep duymak dileğiyle, Cihat Arman’a  rahmet ve saygıyla…

    Bozkurt K. Yılmaz


    Talha Altınbaşak’ın Öz Fenerbahçe’de yaptığı bir röportajda yayınlanan, Cihat Arman’ın çocukluk ve gençlik resimleri.
    Cem Atabeyoğlu’nun Öz Fenerbahçe’de yaptığı bir röportajda yayınlanan, Cihat Arman’ın askerlik resimlerinden.

  • 7 Mayıs 1950… Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu

    Yukarıda dönemin görselleri eşliğinde dinleyeceğiniz ses kaydı, bundan tam 70 sene önce, biri tribünde, diğeri sahada Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için çarpışan iki kişinin, geçtiğimiz yıllarda kayıt altına alınan bir telefon konuşması.

    Kadim ve eşine gerçekten az rastlanacak kadar tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Talat Sarıtaş, Fenerbahçe tarihinin en entelektüel sporcularından biri, hatta büyük ihtimalle birincisi olmakla birlikte, ömrü boyunca haksızlık karşısında bir milim büküldüğü görülmeyen rahmetli Halit Deringör ile Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu’nu konuşuyor.

    Ne olur, ne olmaz, YouTube linkini de “şöylebırakalım.


    Fenerbahçe , 1950’nin Mayıs ayında, o sezonki Milli Eğitim Kupası’nın (yani Milli Küme’nin) final niteliğindeki iki maçını oynamak üzere İzmir’e gitti.

    6 Mayıs 1950 tarihinde oynanan Göztepe maçını Ahmet Erol’un (3) ve Lefter Küçükandonyadis’in golleriyle kazanan Fenerbahçe, ertesi gün Altay’ın karşısına çıktı. Belirlenmiş averaj sistemine göre Fenerbahçe’nin şampiyon olmak için maçı 4-0 kazanması gerekiyordu. Bir gol yemesi halindeyse şampiyonluk için gereken skor 8-1 olacaktı.

    Son dakikada gelen golle şampiyonluğu kazandığımız maçın detaylarını (son satırlardan anlaşıldığı kadarıyla yazısını otelin telefonundan yazdıran muhabirin kalemiyle) Milliyet gazetesinden okuyalım.

    Milli Eğitim Müsabakalarına bugün Alsancak stadında devam olundu. Birinci maçta Vefa, Göztepe’yi 4-0 yendi.

    İkinci maça Fener şu kadro ile çıktı :
    Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kamil, Nusret, Erol, Lefter, Ahmet, Cemal, Halit

    Oyuna Fenerbahçe rüzgara karşı başladı.

    Sinirli bir hava içinde devam eden oyunda Fenerbahçe nisbî bir hakimiyet tesis etti ise de 40. dakikaya kadar gol olmadı.

    Bu arada Cihat iki tane çok mühim kurtarış yaptı.

    40. dakikada derinliğine bir pas alan Ahmet sol bir şutla ilk golü yaptı, devre de böylece 1-0 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi.

    İkinci devrede rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe gol adedini 4’e çıkartmak gayesiyle oyuna hızlı başladı.

    4. dakikada Samim, Altay kalesinin karışmasından istifadeederek, köşeden ikinci golü yaptı.

    8. dakikada da Ahmet üçüncü golü kaydetti.

    Bundan sonra da oyun çığrından çıktı

    Altay kalecisi yaralandı, yerine santrfor Bayram geçti.

    Altay gol yememeye uğraşıyor, Fenerbahçeliler ise bir gol daha atarak şampiyonluğu kazanmak için uğraşıyor. Her iki takım aynı durumda çalışıyor, Fenerbahçe mütemadiyen bastırıyor fakat netice alamıyor.. Bu arada Fener iki gol yaptıysa da ofsayttan durduruldu. Oyun sonlarına doğru Bayram da sakatlandığından yerine Mehmet geçti. Bu arada bir korner oldu. Halit’in çok güzel attığı kornere bütün oyuncular birden çıktı. Kamil’le Samim kaleye yüklendiler ve top Samim’in kafasıyla içeri girdi.

    Altaylılar bu gole itiraz ettilerse de hakem kararında ısrar etti ve Altaylılar da sahayı terk ettiler. Oyun da zaten bitmişti.

    Tribünlerde ve sahada bir hercümerçtir gidiyordu. Fenerbahçeliler yarım saat kadar soyunma odasında kaldılar. Oyuncular polis ve jandarma kordonu altında otobüse gidildiği sırada, bazı taşkın seyircilerin taarruzuna uğradılar; güçlükle otobüse binildi. Otobüs mütemadiyen taşlanıyordu. Otobüste bütün oyuncular yere yatmış bir haldeydi. Otobüsün kırılmadık camı kalmadı. Futbolcularla biz bu şekilde otele geldik. Otelin etrafını da halk sarmıştı. Polis ve jandarmanın müdahelesiyle zorla içeri girildi.

    Bu arbedede Halit kulağına isabet eden bir taşla yaralandı ve tedavi altına alındı. Otel sabaha kadar inzibat kuvvetlerinin muhafazası altında kalacak.

    Sporcular odalarında kapıları kilitli olarak oturmaktadırlar.

    8 Mayıs 1950 tarihli Milliyet gazetesinden
  • 7 Mayıs 1950

    7 Mayıs 1950

    Yukarıda dönemin görselleri eşliğinde dinleyeceğiniz ses kaydı, bundan tam 70 sene önce, biri tribünde, diğeri sahada Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için çarpışan iki kişinin, geçtiğimiz yıllarda kayıt altına alınan bir telefon konuşması. Konu 7 Mayıs 1950.

    Kadim ve eşine gerçekten az rastlanacak kadar tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Talat Sarıtaş, Fenerbahçe tarihinin en entelektüel sporcularından biri, hatta büyük ihtimalle birincisi olmakla birlikte, ömrü boyunca haksızlık karşısında bir milim büküldüğü görülmeyen rahmetli Halit Deringör ile Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu’nu konuşuyor.

    Ne olur, ne olmaz, YouTube linkini de “şöylebırakalım.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    7 Mayıs 1950

    Fenerbahçe , 1950’nin Mayıs ayında, o sezonki Milli Eğitim Kupası’nın (yani Milli Küme’nin) final niteliğindeki iki maçını oynamak üzere İzmir’e gitti.

    6 Mayıs 1950 tarihinde oynanan Göztepe maçını Ahmet Erol’un (3) ve Lefter Küçükandonyadis’in golleriyle kazanan Fenerbahçe, ertesi gün Altay’ın karşısına çıktı. Belirlenmiş averaj sistemine göre Fenerbahçe’nin şampiyon olmak için maçı 4-0 kazanması gerekiyordu. Bir gol yemesi halindeyse şampiyonluk için gereken skor 8-1 olacaktı.

    Son dakikada gelen golle şampiyonluğu kazandığımız maçın detaylarını (son satırlardan anlaşıldığı kadarıyla yazısını otelin telefonundan yazdıran muhabirin kalemiyle) Milliyet gazetesinden okuyalım.

    Fenerbahçe Şampiyon

    Milli Eğitim Müsabakalarına bugün Alsancak stadında devam olundu. Birinci maçta Vefa, Göztepe’yi 4-0 yendi.

    İkinci maça Fener şu kadro ile çıktı :
    Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kamil, Nusret, Erol, Lefter, Ahmet, Cemal, Halit

    Oyuna Fenerbahçe rüzgara karşı başladı.

    Sinirli bir hava içinde devam eden oyunda Fenerbahçe nisbî bir hakimiyet tesis etti ise de 40. dakikaya kadar gol olmadı.

    Bu arada Cihat iki tane çok mühim kurtarış yaptı.

    40. dakikada derinliğine bir pas alan Ahmet sol bir şutla ilk golü yaptı, devre de böylece 1-0 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi.

    İkinci devrede rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe gol adedini 4’e çıkartmak gayesiyle oyuna hızlı başladı.

    4. dakikada Samim, Altay kalesinin karışmasından istifadeederek, köşeden ikinci golü yaptı.

    8. dakikada da Ahmet üçüncü golü kaydetti.

    Bundan sonra da oyun çığrından çıktı

    Altay kalecisi yaralandı, yerine santrfor Bayram geçti.

    Altay gol yememeye uğraşıyor, Fenerbahçeliler ise bir gol daha atarak şampiyonluğu kazanmak için uğraşıyor. Her iki takım aynı durumda çalışıyor, Fenerbahçe mütemadiyen bastırıyor fakat netice alamıyor.. Bu arada Fener iki gol yaptıysa da ofsayttan durduruldu. Oyun sonlarına doğru Bayram da sakatlandığından yerine Mehmet geçti. Bu arada bir korner oldu. Halit’in çok güzel attığı kornere bütün oyuncular birden çıktı. Kamil’le Samim kaleye yüklendiler ve top Samim’in kafasıyla içeri girdi.

    Altaylılar bu gole itiraz ettilerse de hakem kararında ısrar etti ve Altaylılar da sahayı terk ettiler. Oyun da zaten bitmişti.

    Tribünlerde ve sahada bir hercümerçtir gidiyordu. Fenerbahçeliler yarım saat kadar soyunma odasında kaldılar. Oyuncular polis ve jandarma kordonu altında otobüse gidildiği sırada, bazı taşkın seyircilerin taarruzuna uğradılar; güçlükle otobüse binildi. Otobüs mütemadiyen taşlanıyordu. Otobüste bütün oyuncular yere yatmış bir haldeydi. Otobüsün kırılmadık camı kalmadı. Futbolcularla biz bu şekilde otele geldik. Otelin etrafını da halk sarmıştı. Polis ve jandarmanın müdahelesiyle zorla içeri girildi.

    Bu arbedede Halit kulağına isabet eden bir taşla yaralandı ve tedavi altına alındı. Otel sabaha kadar inzibat kuvvetlerinin muhafazası altında kalacak.

    Sporcular odalarında kapıları kilitli olarak oturmaktadırlar.

    8 Mayıs 1950 tarihli Milliyet gazetesinden