Etiket: Kuşdili Lokali

  • Bir Kadıköy Hazinesinin Aralanan Sır Perdesi

    Bir Kadıköy Hazinesinin Aralanan Sır Perdesi

    Fenerbahçe tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Kayacan kardeşlerin büyüğü (ilk Türk futbolcusu Fuat Hüsnü Kayacan‘ın ağabeyi) Doktor Hamit Hüsnü Kayacan, vefatından bir süre önce Öz Fenerbahçe dergisine verdiği röportajda, Fenerbahçe’ye gelişini ve kulübün Kuşdili Lokali‘ne geçişini hikaye etmiş. Muhtemelen aklınıza “Bunun neresi bir Kadıköy hazinesinin aralanan sır perdesi oluyor?” suali gelmiştir. Haksız sayılmazsınız. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri‘nde, Fenerbahçe Kulübü’nün Hazine-i Hassa’dan kiraladığı ve yangın felaketine kadar 18 sene boyunca ikamet ettiği bu muhteşem binaya dair, yeni bir belge ortaya çıktı. Aşağıda önce Hamit Hüsnü Bey’in hatıratını, sonra da kıymetli tarihçimiz Barış Kenaroğlu’nun transkripsiyonu ile Padişah V. Mehmed’in iradesini göreceksiniz. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Spor Sevgisi

    1308 (miladi 1892) yılında Mekteb-i Tıbbiye’den neş’et ettikten sonra, ertesi sene rahmetli arkadaşım Hakkı Şinâsi Paşa ile birlikte irade-i seniye ile Almanya’ya gönderildik. Almanya’da uzun süren bir tahsil ve ihtisastan sonra memlekete avdette Bâbıâlide İbrahim Nazif’in eczahanesinin üzerinde bir muayenehane açarak tabipliğe başladım.

    Spora karşı öteden beri içimde engin bir sevgi vardı. Bu arada biraderim Fuat ile birlikte Galatasaray Kulübü’ne intisap ettik. Fuat futbol oynuyordu. Ben de idareci oldum. Hatta Galatasaray’ın yurt dışına yaptığı ilk Macaristan seyahatinde kafile reisliğini ben deruhte ediyordum.

    Memleket dışına ilk defa çıkan Galatasaray’ın bu seyahatinden dönüşte, hâlen zahire borsasında bulunan sevgili ahbabım Yahya Berkî bir gün muayenehaneme geldi. Dereden tepeden konuşurken, bana : “Bugün gel seni bir yere götüreyim” dedi ve beraberce çıkarak Kadıköyü’ne geçtik. Yahya beni Altıyolağzı’nda, iki sokağı birleştiren, müselles şeklindeki bir evin tavan arasına çıkardı. İşte burası Fenerbahçe kulübü idi.

    Genç Fenerbahçeliler beni büyük bir samimiyet ve hürmetle karşıladılar. O gün geç vakite kadar oturduk, çay içip sohbet ettik. Bu yuvanın sıcak havası üzerimde silinmez bir intiba bırakmıştı. Evim Erenköy’de olduğu için, her akşam muayenehaneden eve dönerken bu tavanarasına uğruyor ve Fenerbahçelilerin arasında tatlı saatler geçiriyordum.

    Yeni Lokale Geçiyoruz

    Bir gün Fenerbahçeliler bana bu samimi yuvanın reisliğini teklif ettiler. Bu vazifenin daha imtiyazlı bir şahsa verilmesi icabettiğini söyleyerek bu samimi teklifi reddettim ve Fenerbahçe Kulübü’nün riyasetine gelmesi için Erenköyü’ndeki evimin komşusu Nafıa Nazırı Hulusi Bey’den ricada bulundum. Hulusi Bey bu ricamı kabul ederek Fenerbahçe’nin fahrî reisliğini üzerine aldı. Ben de Galatasaray’dan istifa ederek Fenerbahçelilerin arasına katıldım.

    Zaman geçip gidiyor, Fenerbahçemiz daima olarak inkişaflar kaydediyordu. Âza adedi de günden güne artmakta olduğundan, Altıyolağzı’ndaki müselles evin tavanarası bize dar gelmeye başlamıştı. Yeni bir lokale ciddi olarak ihtiyacımız vardı. Bu arada Kurbağalıdere üzerinde bir binada bulunan Uhuvvet Kulübü’nün iki odasının boş olduğunu haber aldık. Biri altta, diğeri üstte olan bu iki oda muvakkat bir zaman için bizim ihtiyacımızı karşılayabilecekti. Oraya taşındık.

    Lâkin, taşındıktan birkaç gün sonra bütün âzada bir adem-i memnuniyet başgösterdi. Zira bu Uhuvvet Kulübü denilen yer bir kumarhane gibi bir şeydi. Fenerbahçemizin bir kumarhane ile aynı çatı altında bulunması hiç de hoş bir şey değildi. El altından sondajlara başladım. Ve öğrendim ki Hazine-i Hassa’nın maçı bulunan bu binanın müsteciri bulunan Uhuvvet Kulübü kontrat müddetini hayli geçirdiği halde taksitlerini ödememişlerdir.

    Bir Hal Çaresi Kendini Gösteriyor

    Bu hal, Uhuvvet Kulübü’nü buradan çıkarmamıza yarayacaktı. Zihnim hep bu mesele ile kurcalanmaya başladı. Bir gün muayenehaneme bir hasta geldi. Kendisini muayene ettikten sonra, hasta defterine ismini kaydettirmek için sordum :

    • İsminiz?..
    • Ahmet.
    • Ne işle iştigal ediyorsunuz?..
    • Hazine-i Hassa hukuk müşaviriyin..

    Birdenbire sevincimden çıldıracaktım. Ahmet Bey de bir şey anlamamış tuhaf tuhaf yüzüme bakıyordu. Hemen kendisini iskemleye oturtarak ben de karşısına geçtim ve Uhuvvet Kulübü’nün hikayesini uzun uzadıya bütün teferruatı ile kendisine anlattım. Çarşamba günü kendisine gelmemi söyleyerek gitti. Çarşamba’yı iple çektim ve randevu saatinde gittim.

    Ahmet Bey’den Allah razı olsun, çok kolaylık gösterdi ve alâkadar oldu. Usulen müzayede yapılması icabettiği halde bu işi müzayedesiz hallediverdi. Lâkin kontratın bir şahsın üzerine yapılması icabediyormuş. Bilâtereddüt senede 80 altın lira üzerinden kendi üzerime kulübü kiraladım. O zamanki kazancım çok şükür yerinde idi. Avrupa’da ihtisas yapmış olmam dolayısıyla muayenehanem dolup taşıyordu. Bu parayı kendim seve seve verdim.

    Kontratı cebime yerleştirdikten sonra muayenehaneye bile uğramadan soluğu doğruca kulüpte aldım. Erken gelişim çocukları hayrete düşürmüştü. Hepsi hayretlerini izhar ettiler. Cebimden kontratı çıkarıp gösterdiğim zaman hepsi yerlerinden zıpladılar ve boynuma sarıldılar. İşte bu manzara benim için milyonlarca altından daha kıymetli idi.

    Bu bayram sevinci yatıştıktan sonra Uhuvvet Kulübü idarecilerine gittim ve kontratımı göstererek artık binayı tahliye etmeleri lazım geldiğini ileri sürdüm. Şiddetle reddettiler ve çıkmayacaklarını söylediler. Bu vaziyet karşısında Kuşdili karakoluna şikayette bulundum ve üç gün içinde polis marifetiyle tahliye olundular. Yalnız o kadar kızmışlardı ki çıkarken binada ne cam bıraktılar, ne çerçeve. Hatta bahçedeki demir parmaklıkları bile söküp götürdüler. Artık koskoca bina tamamen bizim, yani Fenerbahçe’nin malı olmuştu.

    Bütçe Meselesi

    Kulübün altındaki gazinoyu da 25 Lira kira ile yine koyu bir Fenerbahçeli olan Hamdi’ye kiraladık. Bütçemiz çok zayıftı. Bu yüzden paraya ihtiyacımız vardı. Bu müşkül içinde çırpınırken bir gün Hazine-i Hassa’dan bir protestoname aldık. Ahkâmı kontrata binaen kulübün tahliyesi isteniyordu. Bu vaziyet karşısında derhal soluğu Ahmet Bey’in yazıhanesinde aldım. Meğerse gazinoyu Hamdi’ye kiralamamız buna sebep olmuş.

    Ahmet Bey’le birlikte tekrar komisyonlara, heyetlere girdik çıktık ve neticede yine kontratı üzerimizde bıraktık fakat bu sefer senelik 80 altından 100 altına çıkmıştı. Bizi bir düşüncedir almıştı. Bu bir servetti, bunu nasıl verebilecektik?.. Çocuklar bol keseden : “Ben 3 Lira veririm, “Ben 5 Lira veririm” diye atıyorlardı. İçlerinde en ateşlileri, Allah gani gani rahmet eylesin Galip’ciğimdi. Kendilerine:

    • Çocuklar“, dedim; çok vaadedip hiç vermemektense az vaadedip vermeyi tercih edin…

    Bir gün Sultan Reşad’a yapılacak bir konsültasyon için Yıldız Sarayı’na gitmiştim. Orada aziz dostum başmabeyinci Tevfik Bey’e rastladım. Kendisine vaziyeti anlattım. Huzura girdi ve yarım saat sonra dışarı çıktığı zaman yüzü gülüyordu :

    • İrade-i seniye ile mezkûr bina senede 40 altından 10 sene müddetle Fenerbahçe Kulübü’ne kiralanmıştır. Keyfiyet Hazine-i Hassa’ya bildirilecektir. Haydi sen kalk git de çocuklara müjdeyi ver..” diyordu.

    Hamit Hüsnü Kayacan


    Ve işte Barış Kenaroğlu’nun transkripsiyonunu yaptığı o evrak; yani Padişah’ın iradesi… Fenerbahçe tarihini çok seviyoruz.

    Bir Kadıköy Hazinesinin Aralanan Sır Perdesi
    Bir Kadıköy Hazinesinin Aralanan Sır Perdesi… Kuşdili’nde Hazine-i Hassa’dan kiralanan ebniyede teşkil edilen Fenerbahçe Spor Kulübü’nün mevcudiyetini sürdürebilmesi ve beklenen hizmeti verebilmesi için kira bedelinin yarıya indirilmesi ve mukavele müddetinin uzatılmasına dair kulüp heyet-i idaresine ait talebin uygun bulunduğu.

    Hazine-i Hassa-i Şahane – Tahrirat Kalemi – Aded 88

    Ümid-i istikbal olan gençlerin fikren olduğu mertebeye bedenen de kavi yetişebilmelerini temin için 1 mart 1331 tarihinden itibaren üç sene müddet ve senevi seksen lira ücret ile kuşdilinde hazine-i hassadan isticar edilen ebniyede teşkil olmuş olan Fenerbahçe Spor Kulübünden intifa edilen hıdemat-ı müfide ve mühimmenin istihkakı muhtelif şubeler küşadına ve levazım-i esasisinden madud olan alet ve edevatın atide tedarikine mütevakıf olup halbuki mezkur kulübün idame-i mevcudiyeti için erbab-ı hamiyet tarafından verilmekte olan ianat-ı cüziyyeden mütehassıl varidatın bir kısm-ı mühimi bedel-i icara ita edilmekte olunması kısmının temin-i maksad mümkün olamamakta olduğundan sebeb ile saye-i füyuzat-vaye-i hazret-i padişahiden kulübçe bu hususa arz ve ifa edilmekte olan mesere-i sa’i ve ikdamın pek müfid neticelere mazhar buyurulması içün  bedel-i icarın kırk liraya tenziline ve kulübçe ihtiyac ile münasib tadilat ve tevsiatın  vücuda getirilmek üzere müddet-i mukavelenamenin dahi sekiz sene daha temdidine delalet edilmesi kulüb-i canibden hazineye verilen arzuhalde istida olunmuş ve hakikaten mezkur idman kulübü tarafından memleketimizde terbiye-i bedeniyyenin inkişaf ve intişarı zımmında ibraz edilen hıdemat paye-i mühim olup işbu hizmetin daire-i istifadesi bir kat daha tevsi ve hamiyet-i idarenin bu babdaki hem gayretlerini de teşvik için müsteda-i vakıanın tervici muvafık görülmekte bulunmuş ise de emr ü ferman-ı hümayun cenab-ı tacidar-ı her ne ü ca ile şeref müteallik buyuruluyor ise de mantuk-ı feyze tevfik-i hareket-i muhat-ı alem-i abd bu babda emr ü ferman hazret-i men’ül lehmindir.

    25 Receb 1333 / 26 Mayıs 1331 Hazine-i Hassa Müdür-i Umumisi

  • Fenerbahçe Rozeti

    Fenerbahçe Rozeti

    Bugün sizlerle ilginç bir yazı paylaşacağız. Tabii başlığa bakınca “Yahu Fenerbahçe rozeti işte, ne kadar ilginç olabilir” diyeceksiniz ama demeyin… Yönetici Talha Altınbaşak, Öz Fenerbahçe dergisinde yazdığı yazıda Fenerbahçe rozeti hakkında insanları aydınlatırken, bu konu üzerinde dönen tartışmaların, yanan Kuşdili Lokali’nde yapıldığını yazmış. Eğer bu bilgi doğruysa, 1910 olarak bildiğimiz rozet ve hikayeyi 1914 olarak değiştirmek gerekecek, zira biz o lokale 1914 yılında geçtik. Fenerbahçe’nin “kullanılmadı” şeklinde yanlış bir bilgiye kurban giden “Işık Saçan Fener” armasının da 1910’ların ortasına kadar formalarda olduğu düşünülürse… Gerçekten aydınlatıcı bir yazı… Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenerbahçe Rozeti

    Sevgili okuyucular, şüphesiz ki çoğunuz koyu birer Fenerbahçelisinizdir ve yine hiç şüphe yok ki yakasında Fenerbahçe rozeti taşıyan birisine rastladığınız zaman o şahsa karşı tıpkı bir dostunuz ve ahbabınız hakkında duyduğunuz sevgi ve alakayı duymuşsunuzdur.

    Fenerbahçe rozeti müştereken sevilen bir varlığın sembolü olduğu içindir ki onu taşıyanların kalpleri arasında derhal görünmez sevgi bağları örülüverir. Sarı-Lacivert yuvaya karşı bağlılığınızın bir ifadesi olarak, göğüsleriniz üzerinde iftiharla ve sevgi ile taşıdığınız bu ufacık rozetin ifade ettiği manayı acaba hiç düşündünüz mü?

    Daha doğrusu onun diğer rozetler gibi sadece bir teşekkülün sembolü olmaktan çok daha ileri bir vasıf taşıdığını ve üzerindeki her renk ve şekille büyük bir mana ifade ettiğini biliyor musunuz?

    Evet Fenerbahçe rozetinin bütün renkleri ve bütün şekilleri ayrı ayrı birer mana ifade etmektedir. Yıllarca evvel Fenerbahçe’nin yanan lokalinde yapılan bir müessisler heyeti toplantısında Fenerbahçe rozetinin şekli ve manası üzerinde saatlerce süren münakaşalar yapılmış ve neticede Fenerbahçe kulübünün ana umdelerinin bugünkü rozeti ile tebarüz ettirilmesine karar verilmişti. Şimdi geliniz sizinle birlikte rozetimizin neler ifade ettiğini birer birer gözden geçirelim.

    Beyaz

    Evvela Fenerbahçe rozetinin en dış kısmını teşkil eden ve üzerinde Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısını ihtiva eden beyaz yuvarlaktan başlayalım. Kulübün ismini ve kuruluş yılını gösteren bu yuvarlak zemininin beyaz renkte intihap edilmesi hiç de sebepsiz değildir. Renklerin dünyanın hemen her yerinde ifade ettikleri birer müşterek mana vardır. Beyaz daima yürek temizliğinin sembolü olmuştur. Fenerbahçe rozetini tespit eden büyüklerimiz, dış yuvarlağın zeminini beyaz olarak seçtikleri vakit, bütün Fenerbahçelilerin kalben temiz olduklarını ifade etmek istemişlerdir. Kara kalpli insanların, Sarı-Lacivert ailede yeri yoktur.

    Kırmızı

    Beyaz dairenin içine isabet eden Sarı-Lacivert armanın kenarlarını süsleyen kırmızı renk de rozetimize sebepsiz olarak konulmamıştır. Kırmızı sevgi ifade eden bir renktir ve rozetimize konulan bu kırmızı renkle, Fenerbahçelilerin kulüplerini ve birbirlerini yürekten seven insanlar oldukları tebarüz edilmiştir.

    Sarı ve Lacivert

    Kulübün renkleri olan lacivert ve sarı renklere gelince, lacivert asaletin ve vekarın timsalidir. Rozetimizdeki lacivert renk Fenerbahçeli sporcunun asil ve vakur olduğunu gösterir, sarı renk ise kıskançlığın sembolüdür. Yalnız burada ifade edilmek istenen, haset manasındaki kıskançlık değildir. Fenerbahçelilerin kulüplerini ve birbirlerini sevmek hususunda ne kadar kıskanç oldukları belirtilmek istenmiştir.

    Yeşil

    Yeşil renkte meşe dalına gelince; meşe dalı kuvvet ve kudretin, yeşil ise ümidin sembolüdür. İşte Fenerbahçe rozeti bu şekilde, her renginin ve her şeklinin ifade ettiği mana uzun uzun düşünülmek suretiyle meydana getirilmiştir.

    Bir Fenerbahçeliyiz!

    Şu halde tam bir Fenerbahçeli olmak için sadece Fenerbahçe’yi sevmek ve onun rozetini göğüste taşımak kafi değildir. Bir şahsın “Ben Fenerbahçeliyim” diyebilmesi için, aynı zamanda göğsünde taşıdığı rozetin ifade ettiği umdeleri de benimseyerek: evvela kalben temiz bir insan olması, sonra kulübünü ve bütün Fenerbahçelileri candan ve kıskançlıkla sevmesi, daima asil ve vakur hareketlerde bulunması ve nihayet kuvvet ve kudretine güvenmesi ve zaferinden her zaman için ümitvar olması lazımdır. Ancak bu şekilde hareket ettiği takdirdedir ki taşıdığı rozete ve mensup olduğu şerefli kulübe layık bir sporcu olur.

    Talha Altınbaşak

  • Bir Fenerbahçeliden Kuruluş Hikayesi

    Bir Fenerbahçeliden Kuruluş Hikayesi

    17 Mayıs 1942 tarihli “Vatan” gazetesinde, “Bir Fenerbahçeli” imzasıyla 35. yılında Fenerbahçe’nin kuruluş hikayesi yer almış… Böyle yazılar, unuttuğumuz insanları hatırlamak açısından önemli. Her bulduğumuza burada yer vereceğiz. Huzurlarınızda, Bir Fenerbahçeliden kuruluş hikayesi. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Kadıköy’den Doğan Güneş

    1907 yılında idi. Türk spor semasında bir güneş doğdu. Kadıköy gençliği başlarında Ziya Nuri, Ayetullah, Enver, Asaf, Yahya olduğu halde Türk spor tarihinde şerefli sayfalar açan, bugün başlı başına bir tarihi olan Fenerbahçe’nin temelini attılar. Bu temiz yuvayı kurdular.

    Fenerbahçe’nin ilk kuruluş günlerinde büyük zorluklara rağmen yılmadan çalışan gençler, her türlü müşkülatı yendiler ve memleket sporuna bu eşsiz denecek yuvayı sarsılmaz bir cemiyet haline getirdiler.

    Fenerbahçe ismini Kadıköyü’nün, o tabiatın bütün güzelliklerini bir araya getirmiş Fenerbahçe’den, renklerini de o zümrüt çayırları süsleyen baharın ilk çiçeği papatyanın sarı-beyaz renginden aldılar.

    İşte bu arada merhum Galip’i, Fuat Hüsnü’yü, meşhur Hasan’ı, Hamit Hüsnü’yü, Tevfik Haccar’ı, Hasan Kamil’i, Kemal Aşki’yi, Mustafa Elkatib’i, Sait Selahattin’i, Yahya’yı Fenerbahçeliler arasına karışmış görüyoruz.

    Birinci Dünya Savaşı

    Fenerbahçe Umumi Harp’ten evvel çok sıkıntı geçirdi. Fakat azimkar gençlerin çalışmasıyla bu buhranlara göğüs gerildi. Kemal Aşkı’nın verdiği bir tek kulübede çalışmalarına devam etti. Ve Moda, Kadıköy, Strugglers’ın yanında yer aldı.

    Fenerbahçe her gün daha kuvvetli bir hale geliyor ve yeni elamanları arasına alıyordu. Elkatip Mustafa’nın geceli gündüzlü çalışmasıyla Türk futbol tarihinde birer yıldız olarak parlayan Zeki’ler, Bekir’ler, Sabih’ler, İsmet’ler, Arif’ler, merhum Sırrı’lar, Ragıp’lar, Fenerbahçe kadrosunda yer aldılar.

    Biz yine Fenerbahçe’nin o şerefli tarihine geçelim : Fenerbahçe bu sırada bir buhran devresi geçirdi. Bekir ve Otomobil Nuri de dahil olduğu halde birinci takımın sekiz dokuz kişisi ayrılarak diğer bir kulübü tesis ettiler. Fakat bu buhran Fenerbahçe’yi sarsmadı. Bilakis daha ziyade çalışamaya sevk etti. İşte bu aradadır ki Fenerbahçe takımında yeni yıldızlar parladı.

    Umumi harp sıralarında idi, gençler memleket müdafaası için vatan sınırlarına koştular. Spor faaliyeti sekteye uğradı. İşte bu buhranlı devrede merhum Sabri Toprak‘ı Fenerbahçe’nin başında görüyoruz. Bu büyük insanın himmeti ile Fenerbahçe bu arada yeni bir binaya da sahip oldu ve Kuşdili’ndeki yanan binaya yerleşti.

    Fenerbahçe asıl tarihini, o ölmez sevgisini mütareke yıllarındaki galibiyetleriyle yaptı. Sevgisini bir mezhep haline getirdi. Her önüne gelen ecnebi takımını yenerek spor tarihimizde şerefli sayfalar açtı.

    Fenerbahçe tarihinde Mustafa Elkatip’ten sonra merhum Mocuğu da unutmamak icap eder. Mocuk zamanın Mustafa’sı olmuştu. Onun çalışmasıdır ki Büyük Fikret, Muzaffer, Niyazi, Mehmet Reşat gibi futbol yıldızları parladı.

    Bütün Sporlarda Fenerbahçe

    Fenerbahçe futbolda olduğu gibi diğer spor sahalarında da başta yer aldı. Bilhassa teniste memlekete, merhum Galipleri, Suatları, Sedatları, Zekileri, Saitleri, Tevfikleri kazandırdı.

    Denizde, atletizmde de büyük muvaffakiyetler gösterdi. Fenerbahçe’ye hizmet edenler arasında merhum Sabri Toprak, sporcu Hariciye vekilimiz Şükrü Saracoğlu, eşsiz sporcu Galip, Ali Muhiddin Hacıbekir, Zeki Rıza Sporel, Hasan Kamil, Fuat Hüsnü, Hamit Hüsnü, Tevfik Taşçı, Hayri Celal, Muvaffak Menemencioğlu’nun isimlerini zikredebiliriz.

    Fenerbahçe tarihinde açılmış bir şerefli yaprak daha var. O da Ebedi Şef Atatürk’ün kulübü ziyaretinde hatıra defterine kaydettiği birkaç satırdır. Büyük kurtarıcı ihtisaslarını şöyle ifade ediyor:

    “Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafta mazharı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbabı himmetini tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim”

    Fenerbahçe tarihini süsleyen şerefli sayfalar arasında Slavya, El-İttihad galibiyetleri ve daha bunun yüzlerca açılmış zafer sayfaları da vardır.

    Fenerbahçe’nin ölmez bir tarihi, şerefli bir mazisi var ve bundan sonra da daha bir çok sayfalar açılacaktır.

    Bir Fenerbahçeliden Kuruluş Hikayesi

  • Küllenmeyen Sevdanın Kahramanları

    Küllenmeyen Sevdanın Kahramanları

    Fenerbahçe’nin 25 yıllık tarihinin anıları, evrakı ve hatıratı 6 Haziran 1932’de Kuşdili Kulüp Binamız ile beraber yanarak yok oldu. Bugün o yangın nedeniyle karanlıkta kalmış ilk yıllarımızın sadece bir sayfasını aydınlatmak için günlerce emek harcayan bizler; yangından sonra açılan bağış kampanyalarına isimlerini yazdıranlara minnetarız.

    Hiçbir kulüpte olmayan bu dostluğu, eşi benzeri görülmemiş bir şekilde gösteren, “Fenerbahçe’nin yuvası için elbirliği” yapan, bugünkü stadımızın temelini atan binlerce Fenerbahçeli’ye saygıyla ve bir gün bu stadyumun duvarlarında isimlerini görmek dileğiyle…

    Gazi Mustafa Kemal Paşa, Öğrenci Mustafa Zeki, Fabrika İşçisi Osman, Esnaf Vasil, Tekel Müdürlüğü Muhasebecileri, Tirebolulu Terzi Ali, Profesör Trayani, Beyoğlu’ndan İki Fenerbahçeli, Sanatkar Münir Nurettin ve diğerleri…”

    21 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinden

    KampanyaTarihBağış YapanBağış
    Cumhuriyet08.06.1932Cumhuriyet Gazetesi25 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Zeki Rıza Milli Spor Mağazası25 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Müteahhit Hüseyin Bey5 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Mavnacılar Şirketi Muhasebecisi İsmail Bey5 Lira
    Cumhuriyet08.06.1932Bakteriyolog İhsan Sami Bey5 Lira
    Milliyet08.06.1932Milliyet Mensubini40 Lira
    Milliyet08.06.1932Eski Sporcu İhsan Sabit Bey10 Lira
    Milliyet08.06.1932Tütün İnhisar Memurlarından Kazım Bey1 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Miralay Müteaidi Şevket Bey5 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Sanatkar Münir Nurettin Bey5 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932İsmini Vermeyen Fenerbahçeli Bir Hanım5 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Olimpiyat Mecmuası10 Lira
    Cumhuriyet09.06.1932Talebe Adnan Bey1 Lira
    Milliyet09.06.1932Fenerbahçe’den Mükerrem Bey5 Lira
    Milliyet09.06.1932Milliyet Kağıtçılık Kısmından M. Vayisberg1 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Türkspor Mecmuası15 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Eski Fenerlilerden S.B.30 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Fenerli Razi Bey10 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Kadıköy Hamal Esnafı10 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Kadıköy Kayıkçı Esnafı5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Kadıköy Yük Arabacı Esnafı5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan Ali Bey ve biraderi Bey5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan İstepan Efendi5 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan Rüştü Bey2 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Tüccardan Avram ve Lombo Efendiler2 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Mühendis Mektebi’nden Hami Bey1 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Fener İdare Memuru Kasım Bey1 Lira
    Cumhuriyet10.06.1932Muhtar Rauf Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Eczacı Sotiraki Efendi1 Lira
    Milliyet10.06.1932Galip Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Kabzımal Şevket ve İhsan Beyler1 Lira
    Milliyet10.06.1932Ruayal Çikolata Fabrikası10 Lira
    Milliyet10.06.1932İskeçeli Ömer Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932İş Bankası Hukuk Müşaviri Fethi Tahsin Bey5 Lira
    Milliyet10.06.1932Grafik Mağazası Sahibi Herant Lemonjiyan Efendi5 Lira
    Milliyet10.06.1932Ekmekçiler Cemiyeti Reisi Rıza Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Ekmekçiler Cemiyeti Katibi Ziya Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Müdürü Yakup Bey5 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Azasından Mustafa Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Veznedarı Ömer Bey3 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Muhasibi Nevzat Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Depo Amiri Cemal Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Memurlarından Halil Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Mavnacılar Şirketi Memurlarından Osman Bey1 Lira
    Milliyet10.06.1932Sigortacı Raif Bey3 Lira
    Milliyet10.06.1932Bahçekapısında Olimpiyat Spor Tuhafiye Mağazası Nedim Bey2 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Müteahhit Kemal Bey50 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Emniyet Sandığı Memurları25 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Mehmet Reşat Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Hayri Celal Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli ve Elektrik Şirketi Memurlarından Selahattin Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Tüccardan Muammer Bey10 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Süreyya Bey2 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Nusret Bey2 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Hüsnü Bey1 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932İsmini Vermek İstemeyen Bir Fenerbahçeli1 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Fenerbahçeli Cezmi Bey1 Lira
    Cumhuriyet11.06.1932Osmanlı Bankası Memurlarından Sami Bey1 Lira
    Milliyet11.06.1932İş Bankası Memurlarından Fenerbahçeli Fahri Bey5 Lira
    Milliyet11.06.1932Fenerbahçeli Kemal Bey3 Lira
    Milliyet11.06.1932Sıhhiye Memuru Cavit Bey50 Kuruş
    Milliyet11.06.1932Fenerbahçeli Mümtaz Bey3 Lira
    Milliyet11.06.1932Reassürans Memurlarından Şükrü Bey3 Lira
    Milliyet11.06.1932Koyun Tüccarından Hasan Ömer Bey25 Lira
    Milliyet11.06.1932Feysal Bey5 Lira
    Milliyet11.06.1932İstanbul Vilayeti Nafia Fen Memuru Sezai Bey2 Lira
    Cumhuriyet12.06.1932Kızıltoprak’ta Melek Hulusi Hanımefendi25 Lira
    Milliyet12.06.1932Demir Yolları Memurlarından Kemal Bey2 Lira
    Milliyet12.06.1932Diyonisos Efendi1 Lira
    Milliyet12.06.1932Aram Sarbiyan Efendi1 Lira
    Milliyet12.06.1932İsmini Vermeyen Bir Zat4 Lira
    Milliyet12.06.1932Süleymaniye Kulübü10 Lira
    Milliyet12.06.1932Feyziati Lisesi’nden 3. Sınıf Talebesinden Emil Galip Bey5 Lira
    Milliyet12.06.1932Feyziati Lisesi’nden 3. Sınıf Talebesinden Metin Galip Bey5 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Kızıltoprak’ta Hulusi Bey25 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Gümüşhane mebusu Edip Servet Bey5 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Galatasaraylı Necip Şahin Bey5 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Bir Fenerbahçeli1 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Galatasaraylı Mütevelli Mehmet Bey1 Lira
    Cumhuriyet13.06.1932Galatasaraylı Küçük Necdet Bey1 Lira
    Milliyet13.06.1932Komisyoncu Nuri Bey50 Kuruş
    Milliyet13.06.1932Kazım Bey50 Kuruş
    Milliyet13.06.1932Kadıköyü’nde İstavro Efendi1 Lira
    Milliyet13.06.1932Hüseyin Bey1 Lira
    Milliyet13.06.1932Lokantacı Yorgi Efendi1 Lira
    Milliyet13.06.1932Foti Kanaki Efendi1 Lira
    Milliyet13.06.1932Tip Top Mağazasından Süleyman Bey5 Lira
    Milliyet13.06.1932Avukat Yusuf Kenan Bey5 Lira
    Milliyet13.06.1932Foto Süreyya5 Lira
    Milliyet13.06.1932Aptullah Efendi Lokantası10 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Kasaplar Cemiyeti Umumi Katibi Hafız Ömer Bey3 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Sabri ve Ömer Beyler1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Ketenciler’de Kasap Hakkı Bey3 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Kasap Adem Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Ligor Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hüseyin Avni Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Büyükada’da Ali Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Büyükada’da Sava Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Mehmet Hayri Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hafız Süleyman Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Papa Yorgi Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Tatar İzzet Ağa50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Kasap Küçük Artin1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Arapcamii’nde Kasap Ali Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Küçük Ahmet Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hasan Fehmi Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Kirkor Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hüsnü Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Sakatçı Kemal Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Hasan Halil Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Avram Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı İhsan Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Toptancı Süleyman Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Mezbahada Sığır Toptancısı Halit Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Tophane’de Kasap Koço1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Koyun Komisyoncusu Bandırmalı Mustafa Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Koyun Komisyoncusu Mustafa Luş Efendi1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Pangaltı’da Kasap Agop Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet14.06.1932Komisyoncu Asaf Bey1 Lira
    Cumhuriyet14.06.1932Resmî İlanlar Türk Limited Şirketi15 Lira
    Milliyet14.06.1932İsmini Bildirmeyen Bir Avukat1 Lira
    Milliyet14.06.1932Kemal Efendi1 Lira
    Milliyet14.06.1932Amerikan Lokantası2 Lira
    Milliyet14.06.1932Niko Efendi1 Lira
    Milliyet14.06.1932Galatasaraylı Vedat Bey1 Lira
    Milliyet14.06.1932Galatasaraylı Dr. Münif Bey2 Lira
    Milliyet14.06.1932Müteahhit Sudi Bey2 Lira
    Milliyet14.06.1932Mösyö Artaki5 Lira
    Milliyet14.06.1932Hoffer İlanat Acentesi15 Lira
    Milliyet14.06.1932Resmî İlanlar Türk Limited Şirketi15 Lira
    Cumhuriyet15.06.1932Tüccardan ve Fenerbahçe Kulübü Azasından Nurullah Sami Bey100 Lira
    Cumhuriyet15.06.1932Aksaray’da Hafız Yaşar Bey2 Lira
    Cumhuriyet15.06.1932Kadıköy St. Joseph  Mektebinde Fenerbahçeli Samih Sami Bey2 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Sahibi Ahmet Bey5 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Kalfalarından Recep Efendi1 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Kalfalarından Hafız Efendi1 Lira
    Milliyet15.06.1932Yeni Şark Berber Salonu Kalfalarından Mehmet Efendi1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Besim Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Niyego1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Sami Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Cevat Bey2 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Ragıp Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Vukonoviteh2 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Kasayan50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Delarange1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Fehmi Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Hüsnü Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Eşref Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Yuzufes Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından M. Yorjidios1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Seyfi Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Celal Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Şerafettin Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Fikret Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Şevket Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Şark Demiryolları’ndan Müdür Bey5 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Gençosmanzade İbrahim Bey1 Lira
    Cumhuriyet16.06.1932Vakit Gazetesinden İsmini Bildirmeyen Bir Zat1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Seyfi Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Komisyoncu Şükrü Bey3 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Yunus Efendi2 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Toptancı Kamil Efendi2 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Adil Efendi2 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Tosun Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Deri Tüccarı Lambo Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Köse Oğlu Yorgi Efendi1 Lira
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Sakatçı Mustafa Efendi50 Kuruş
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Zabih Nazmi Efendi50 Kuruş
    Milliyet16.06.1932Pangaltı’da Kasap Foti Efendi50 Kuruş
    Milliyet16.06.1932Mezbahada Kasap Yani50 Kuruş
    Cumhuriyet17.06.1932Kadıköy Kız Orta Mektebi Talebeleri Tarafından12 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tâli Mübadele Komisyonu Yunan Başkatibi M. K. Zaharyadis5 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Mühendis Osman Fıtri Bey7 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Bursa Mıntıkası Futbol Heyeti Reisi2,5 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Şükrü Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Burhanettin Bey1,5 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Basri Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Lütfi Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Feyzi Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Cemil Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Nihat Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Süreyya Bey1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Fahrünnisa Hanım1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Sacide Hanım1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından İğnas Dokatik Efendi1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Yakoi Efendi1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Tramvay Şirketi Memurlarından Yuanidis Efendi1 Lira
    Cumhuriyet17.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Karakaş Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet17.06.1932Elektrik Şirketi Memurlarından Erip Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet17.06.1932Fenerli Juyyev Hanım2 Lira
    Cumhuriyet18.06.1932Fenerbahçeli Bülent Bey5 Lira
    Cumhuriyet18.06.1932Fenerbahçeli Vecih Bey5 Lira
    Cumhuriyet18.06.1932Fenerbahçeli Beliğ Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Anadolu Hisarı’nda Yasincizade Fadıl Bey50 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Paşabahçe’den Mehmet Tevfik Recep Bey25 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Eski Fenerlilerden Hüseyin Hayati Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Mister Allen10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Elektrik Şirketi Memurin Müdürü Celalettin Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Mimar Servet Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Darülfünun Muallim Muavinlerinden Tahir Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Kemal Aşki Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Ticaret ve Sanayi Bankasından Mazhar Bey10 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Seyrisefain İşletme Müdürü Burhanettin Bey6 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Müderris Dr. Kemal Cenap Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Muharrir Burhan Asaf Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932İstanbul Lisesi’nden Tevfik Fikret Bey3 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Sporcu Hanımlarımızdan Calibe Mahmut Hanım5 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Fener’de M. Louis1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Profesör Trayani1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Bedia Hanım1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Münir Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Suphi Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Reşat Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Milli Reasürans Şirketinden Adnan Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.06.1932Üsküdar’da Kevser Mahmut Hanım50 Kuruş
    Cumhuriyet19.06.1932Taibe Abdufahman Hanım50 Kuruş
    Cumhuriyet21.06.1932Mister Allen (İkinci Defa)10 Lira
    Cumhuriyet21.06.1932Beyoğlu’nda iki Fenerbahçeli2 Lira
    Cumhuriyet21.06.1932Fenerbahçe Dördüncü Takımı2,5 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Ankara Muhafızgücü tarafından100 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Kilkus1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Çerutti1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Nöttiğ50 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Mehmet Ali Bey1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Sait Bey1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Şerif Naci Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Gıyasettin Bey40 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Nazif Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Kemal Ziya Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Mehmet Naci Bey1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Kemal Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Umil25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Nedim Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Safa Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Muharrem Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M. Dokides1 Lira
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Niyazi Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Hamdi Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından M.P. Konstantin25 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Namık Bey20 Kuruş
    Cumhuriyet22.06.1932Elektrik Şirketi Ayaspaşa Şebekesi Memurlarından Halit Bey10 Kuruş
    Cumhuriyet23.06.1932Uzunköprü’de Ergene Spor Kulübü10 Lira
    Cumhuriyet23.06.1932Kadıköy Su Şirketi Müracaat Şefi Muammer Bey10 Lira
    Cumhuriyet23.06.1932Kadıköy Naci Bey5 Lira
    Cumhuriyet23.06.1932Kadıköy Su Şirketi Müracaat Memuru Arif Bey1 Lira
    Cumhuriyet24.06.1932Sen Jozef Mektebi 11. Sınıf Talebeleri Tarafından7 Lira
    Cumhuriyet26.06.1932Küçük Fenerli Selahattin Bey50 Lira
    Cumhuriyet28.06.1932Kemalpaşa Seydişehir’de Mustantik Mehmet Ali Bey1 Lira
    Cumhuriyet29.06.1932Dr. Ömer Seyfettin Bey5 Lira
    Cumhuriyet29.06.1932Dr. Ekrem Emin Bey5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Anavi ve Mahdumları5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Müskirat İnhisarı İstanbul Başmüdüriyeti İmalathanesi Memurları7,5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Gümrükçü Miyati Efendi5 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Gümrükçü Nevzat Bey3 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Elektrik Şirketi Mühendislerinden Haşim Bey3 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Talebe Mustafa Zeki Bey1 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Ali Kemal Sabun Fabrikasındaki Amele ve Ustalardan Osman Bey, Katip Niko Efendi1 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Usta İspiro1 Lira
    Cumhuriyet03.07.1932Hasan Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Rıfat Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Vasil Dimitriyadis Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Cevat Efendi25 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Kadri Efendi25 Kuruş
    Cumhuriyet03.07.1932Elektrik Şirketinden Sıtkı Bey20 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Çakallızade Mahmut Bey5 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Başmühendis Bedri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Bahri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Mazlum Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Nedim Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Cemal Zühtü Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Nevzat Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Tüccar Fikri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Maden Muamelat Müdürü Niyazi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Rauf Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Maden Müdürü Sabıkı Hüseyin Fehmi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Dernekten Bedri Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Muhasip Avni Âgah Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Sulh Hakimi Naşir Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Adnan Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Demiryolu Muhasibi İbrahim Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Avukat Ömer Lütfi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Avukat Tevfik Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Madenci İbrahim Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Doktor Kemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Doktor Reşat Lütfi Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Eczacı Cemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Mühendis Tevfik Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Zonguldak’tan Doktor Mustafa Bey Kerimesi Perihan Hanım1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Dokuzuncu Tali Mübadele Komisyonundan İhsan Bey5 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Gümrükçü Nevzat Bey2 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Suat Bey3 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Şükrü Bey2 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Nazım Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Agah Bey1 Lira
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Hüseyin Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Mehmet Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Yani Efendi50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Mehmet Ali Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Nafiz Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Ziya Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet05.07.1932Su Şirketi Memurlarından Abbas Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet06.07.1932Tüccardan A.B.100 Lira
    Cumhuriyet06.07.1932Standart Oil Gaz Kumpanyası Memurları50,2 Lira
    Cumhuriyet06.07.1932Kadıköylü Enver Niyazi Bey1 Lira
    Cumhuriyet06.07.1932Kadıköyü’nde Terzi Tirebolulu Ali Efendi25 Kuruş
    Cumhuriyet08.07.1932Muallim Faruk Bey5 Lira
    Cumhuriyet08.07.1932İsmini Bildirmeyen Bir Zat7 Lira
    Cumhuriyet10.07.1932İsminin Neşrini Arzu Etmeyen Bir Tacir500 Lira
    Cumhuriyet10.07.1932Feridun Paşa50 Lira
    Cumhuriyet27.07.1932Samsun Tütün Fabrikası Spor Kulübü Tarafından6 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Ressam Refet Demi Bey5 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Jandarma İdman Yurdu5 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Affan Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Ressam Arif Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Demiryolu İnşaat Şirketi’nde Fen Memuru Sıtkı Bey’in Kızı Süreyya ve Zeliha Hanımlar1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Binbaşı Sait Bey Kerimesi Semahat Hanım2 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Eczacı Selahattin Cemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Tüccar Eyüp Sabri Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Diş Tabibi Necdet Kadri Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Tütün İnhisarı Memuru Hüseyin Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Osmanlı Bankası Memurlarından Fikret Faruk Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Osmanlı Bankası Memurlarından Kemal Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Manifaturacı Hamdi Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Muallim Ekrem Bey1 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Diş Tabibi Nail Bey Refikası Düriye Hanım3 Lira
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Muallim Süreyya Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Berber Salih Zeki Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Mazlum oğlu Osman Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Fehmi Bey50 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Safder Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan Ali Ekrem Bey25 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan İsmini Yazdırmayan Bir Kişi10 Kuruş
    Cumhuriyet19.08.1932Kütahya’dan İsmini Yazdırmayan Bir Kişi10 Kuruş

    Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri, bağış listelerini aynı gün, 8 Haziran 1932’de yayınlamaya başladılar.

    Milliyet’te 16 Haziran 1932 tarihine kadar 273 Lira 50 Kuruş toplanırken, Cumhuriyet gazetesinin kampanyası 19 Ağustos 1932’de bitti ve 1817 Lira 50 Kuruş toplandı. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı 500 Liralık bağış, bu rakama dahil değildi.

    Ayrıca 10 Temmuz 1932 tarihinde Milliyet gazetesinde şöyle bir haber göze çarpıyordu :

    “Cuma günü oynanan maçı teşrif eden Beyazıt meb’usu Halit ve Cevdet Kerim beylerin delâletiyle memleketimizin en güzide tüccarlarından iki zat Fenerbahçe kulübüne biri 500 Lira, diğeri de 200 Lira teberru etmişlerdir”

    Bu haberdeki 500 Lira veren kişi, Cumhuriyet gazetesinin aynı tarihli bağış haberinde yer alan “İsminin Neşrini Arzu Etmeyen Bir Tacir” olsa gerek… Fakat diğer tüccarımız herhangi bir listede yer almıyor.

    Listede yer almayan diğer isimler ise, bağışlarını Fenerbahçe Kulübü’ne ya da Zeki Rıza Sporel’in mağazasına elden teslim edenler…

    Onlar Fenerbahçe’yi elbirliğiyle küllerinden doğuranlar!

  • Bir Varmış, Bir Yokmuş, Futbol Türkiye’ye 1959’da Gelmiş! Ondan Öncekiler Hep Nazi imiş! Yerseniz…

    Bir Varmış, Bir Yokmuş, Futbol Türkiye’ye 1959’da Gelmiş! Ondan Öncekiler Hep Nazi imiş! Yerseniz…

    Hatırlarsınız, başkanımız sayın Ali Koç, Ekim 2019 tarihinde 1959 öncesi şampiyonluklar için şöyle bir beyanat vermişti :

    “Bizim argümanımız çok basit. TFF nezdinde oynatılan tüm şampiyonluklar sayılmalı diyoruz. İşin boyutunu çok mantıklı bir boyutta incelediğiniz zaman, tarafsız bakan herkesin hakkımızı vereceğini düşünüyorum.”

    Hemen arkasından, “bu konuda hiç söylenmemiş şeyler söylüyormuş gibi yapıp, aslında bin kere tekrar edilenleri biraz süsleyerek yazan” bir beyefendi ise şöyle buyurmuştu :

    “Futbol Birinciliği’ni  Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı düzenliyor. TİCİ’nin yerini 1936’da doğrudan dönemin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası’na bağlı olan Türk Spor Kurumu alıyor. Milli Küme’yi işte bu spor kurumu düzenliyor. İki yıl sonra da yerini, Nazi Almanya’sındaki Hitlerjugend (Hitler Gençliği) ve faşist İtalya’daki Opera Nazionale Ballila örnekleri dikkate alınarak kurulan Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü’ne bırakıyor. Bu kurum dönemin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğu için, “Milli Küme” adı 1940’lı yıllarda ilk olarak “Maarif Mükâfatı”, sonra da “Milli Eğitim Kupası” oluyor. Dolayısıyla her iki turnuvanın düzenlenmesinde Türkiye Futbol Federasyonu hiçbir şekilde devrede değildi”

    Ali Sami Yen’in meşruiyetinde en ufak bir sorun görmediği (hatta bizzat içinde yer aldığı) ve Abidin Daver’in Galatasaray’a stadyum hediye edecekleri için öve öve bitiremediği teşkilatı Hitlerjugend’e benzetme garabeti bir yana, acaba gerçekler beyefendinin yazdığı gibi miydi? Elbette hayır! Şimdi yukarıdaki yazılara bir yenisini ekleyelim ve “1959 Öncesi Şampiyonluklar” konusunda Galatasaraylıların yarattığı sunî sis bulutunu biraz daha ortadan kaldıralım. Bu kez başrollerden biri, Galatasaray’ın 17 Mayıs’ta 40. ölüm yıldönümünde andığı sembol oyuncularından biri; Gündüz Kılıç.


    25 Mayıs 1947 Pazar günü Ulus gazetesinin birinci sayfasında şöyle bir haber vardı:

    Milli Eğitim Bakanı Dün Sporculara Bir Ziyafet Verdi

    1946-1947 mevsimi futbol birinciliği müsabakalarına katılan futbolcular şerefine Milli Eğitim Bakanı Şemsettin Sirer tarafından dün saat 21’de Mutlu salonunda bir akşam yemeği verilmiştir. Bu yemekte C.H.P. Başkan Vekili Şükrü Saracoğlu, Çalışma Bakanı Sadi Irmak, Başbakanlık Müsteşarı Cemal Yeşil, Vali ve Belediye Başkanı İzzettin Çağpar, Beden Terbiyesi Genel Müdürü Vildan Savaşır, spor federasyonları erkânı ve sporcular hazır bulunmuşlardır.

    Aynı gazetenin on birinci sayfasında ise tek devreli lig usulü oynanacak olan 1947 Türkiye Futbol Şampiyonluğu maçlarından ilkinin haberi görülüyordu.

    24 Mayıs 1947 tarihinde oynanan maçta, Hüsnü Teoman, Murat Alyüz, Necati Köksal, Selahattin Torkal, Samim Var, Müzdat Yetkiner, “Küçük” Fikret Kırcan, Erol Keskin, “Lawton” Suphi Ural, Halil Özyazıcı ve Halit Deringör ilk on biriyle sahaya çıkan Fenerbahçe, Ferit, Kemal, Oğuz, Mecit, Muharrem, Lütfi, İhsan, Halil, Mahmut, Bedri ve Rıza’dan oluşan Adana Demirspor’u “Lawton” Suphi Ural (2), Halil Özyazıcı (2), “Küçük” Fikret Kırcan ve Halit Deringör’ün golleriyle 6-0 yendi.

    25 Mayıs 1947’de oynanan ikinci maçta bizim için işler pek de iyi gitmedi. Ulus gazetesi karşılaşmayı şöyle anlatıyordu :

    Türkiye Futbol Birinciliği için dün yapılan karşılaşmada Ankara Demirspor takımı Fenerbahçe takımını 3-0 yenmeye muvaffak olmuştur. Bu müsabaka, kalabalık bir seyirci kütlesi tarafından takip edilmiştir. Türkiye Futbol Birinciliği’in son karşılaşması bugün şehrimizde Ankara ve Adana Demirspor takımları arasında yapılacaktır.

    Demirsporlular dün bu mevsim içinde çıkardıkları en başarılı oyunlarından birini Fenerbahçe’ye karşı oynayarak haklı bir galibiyete ulaştılar.

    Takımlar aşağıdaki kadroları ile sahada yer aldılar.

    Demirspor : Nevzat, İskender, Şevket, Mehmet, Naci, Mustafa, K.İsmail, Kadri, Gündüz, Rıdvan, Hamdi.

    Fenerbahçe : Hüsnü, Murat, Necati, Selahattin, Samim, Ömer, “Küçük” Fikret, Erol, Suphi, Melih, Halit

    Oyuna İzmirli ile hakem Fethi Turgay’ın idaresinde başlandı, iki tarafta seri bir oyun tutturdular, yerden ve kısa paslarla, birbirlerinin zayıf taraflarını yokladılar, Gündüz’ün dördüncü dakikada Fener kalecisine yaptığı hafif bir şarjdan sonra oyunun temposu bir parça daha hızlandı, fakat iki taraf da kendi aralarında anlaşamadıkları için bir müddet sallapati bir oyun izledik.

    On dokuzuncu dakikaya kadar devam eden bu hesapsız ve ahenksiz oyun arasında, Halit’in yaptığı münferit bir hücumdan sonra topu kapan Demirsporlular soldan yaptıkları bir hücumda, Gündüz’ün şimşek gibi bir şutuyla ilk sayılarını çıkardılar : 1-0. Bu gol Demirsporluları da Fenerlileri de canlandırdı. Demirspor sağ açığı İsmail güzel bir sürüşten sonra kaleci ile başbaşa kaldığı halde attığı şut boşa gitti.

    Fenerbahçe en seri oyuncuları olan Fikret’le, Suphi’yi besleyemiyor, buna inzimamen Demirspor müdafaası da yerinde müdahalelerle bu iki tehlikeli oyuncuya adım attırmıyorlardı.

    Otuz beşinci dakikaya kadar devam eden karşılıklı bir çekişme arasında zaman zaman iki taraf kalesi de sıkıştı, fakat ele geçen fırsatlardan iki taraf da istifade edemedikleri gibi, Demirsporlular sık sık ofsayta düştükleri için oyun hakem tarafından durduruldu.

    Devre sonlarına doğru Fener kalesine tekrar yüklenen Demirsporlular topu sağa geçirdiler, sağ açık İsmail son müdafi Necati’yi de atlatarak topu Gündüz’e verdi ve Gündüz kısa mesafeden bu pası Fener kalesine soktu, bu suretle Demirsporlular birinci devreyi 2-0 galip bitirdiler.

    İkinci devre başında Fenerlilerin yaptığı ilk akın boşa gittikten sonra, Demirsporlular da üst üste iki hücum yaptılarsa da, Fenerliler bunları kornere atarak durdurdular ve atılan kornerden Demirsporlular faydalanamadılar. Birinci devrede sakatlandığı için sol tarafı büsbütün muattal kalan Fenerbahçeliler, Fikret’i de işletemediklerinden topu ortadan söküp götürmek gibi güç bir usulü tatbik etmek zorunda kaldıklarından çok zorluk çekiyorlardı. Fenerbahçeliler bir ara kısa paslarla Demirspor kalesine abandılarsa da, Şevket’le İskender emsalsiz bir müdafaa yaparak Naci’nin de yardımıyla Fenerbahçe’nin bu hızını durdurduktan sonra yirmi altıncı dakikada topu birdenbire sağa geçirdiler, İsmail Fener’in hemen hemen bütün müdafaasını teker teker atlatıp topu Rıdvan’a geçirdi. Rıdvan da sağ ayağı ile vuracakmış gibi yaparak, topa sol vurarak kaleci şaşırtıp, Demirspor’un üçüncü golünü de çıkarınca Fener’in durumu bütün çıkmaza girdi : 3-0.

    Fenerliler buna rağmen topu ayaklarında çok tutup, fazla paslaştıkları yetişmiyormuş gibi, uzaktan şut çektikleri için Demirspor kalesine yaptıkları tesir de zayıf oluyordu

    Otuzuncu dakikadan sonra sertleşmeye yüz tutmasına rağmen iki tarafın oyunu tavsadı, bu arada bir müddet çelmeler, takışmalar da oldu ise de hakem kesin kararlarla bunları önledi, devrenin geri kalan dakikalarında Fenerliler bütün oyuncuları ile Demirspor yarı sahasına yerleştilerse de Demirsporlular da bütün oyuncularını geri çekerek sıkışık bir müdafaaya koyulduklarından bu vaziyet de Fenerbahçe’nin büsbütün aleyhine oldu.

    Demirsporlular da 3-0’lık galibiyeti kafi görerek dakikaları öldürdüklerinden Fenerbahçe sahadan mağlup çıktı.

    Dünkü oyunda Fenerbahçe şöhretine layık bir oyun çıkaramadığı gibi Demirsporlular da çok enerjik hareketlerle Fener’in oyununu bozduklarından bu netice hasıl oldu. Demirspor’dan Gündüz, küçük İsmail, İskender, Şevket, Naci, Fenerbahçe’den Samim, Selahattin, Boncuk Ömer çok güzel bir oyun çıkardılar. Hakemin idaresi iyiydi

    Bugün saat 17.30’da Adana Demirspor ile Ankara Demirspor takımları karşılaşacak ve Türkiye futbol birincisi bundan sonra belli olacaktır.

    Türkiye Futbol Birinciliği maçında Fenerbahçe’ye iki gol atan Ankara Demirsporlu Gündüz, Galatasaray’ın meşhur futbolcusu Gündüz Kılıç idi.

    Bu arada konumuzla biraz uzak, sevimli bir parantez açalım. Maç haberiyle aynı sayfada 1914 yılında Fenerbahçe’nin meşhur Kuşdili Lokali açılırken henüz 9 yaşında olan (ve kim bilir, belki de dedesi Ahmet Rasim Bey ile beraber orada bulunan) Osman Nihat Akın da maça dair bir makale yazıyor ve şunları söylüyordu:

    Fenerbahçe hiç şüphe yoktur ki memleketin her tarafında sevilmiş, milyonları bulan taraftar kazanmış bir kulüptür. Şimdiye kadar yaptığı maçlardan başka bilhassa yabancı karşılaşmalarda yalnız kendi mazisine değil, Türk Milletinin de spor tarihine şerefli yapraklar eklemiş bulunan bu kulüp, son zamanlarda nedense bir türlü istikrar tesis edemiyor. Bu kararsızlığın sebep ve âmillerini kurcalamak bizden ziyade Fener idarecilerini ilgilendiren bir konudur. Ancak futbol kalitesinin ibresi haline gelmiş bulunan bir kulübün her seferinde başka bir manzara arz etmesi, Fenerbahçe’yi sevenlerin kalplerini üzdüğü kadar, Fenerbahçe’ye rakip olanlara dahi azap vermektedir.

    27 Mayıs 1947 tarihli Ulus gazetesi birinci sayfada ve spor haberlerinde aynı büyük başlıkla çıktı:

    “Ankara Demirspor Türkiye Birincisi”

    Yine İzmirli Fethi Turgay’ın yönettiği maçta takımlar aşağıdaki şekilde dizilmiş; Demirsporlardan Ankara, Adana’yı Fenerbahçe maçındaki akıbete yeniden uğratarak 6-0 yenmiş ve Türkiye Şampiyonu olmuştu.

    Ankara Demirspor : Nevzat, İskender, Şevket, Ç.İsmail, Naci, Mustafa, K.İsmail, Kadri, Celal, Hakkı, Rıdvan

    Adana Demirspor : Ferit, Kemal, Ali, Mecit, Muharrem, Lütfi, İhsan, Halil, Akif, Bedri, Rıza

    Ulus gazetesi haberi şöyle bitiriyordu :

    Türkiye Birinciliğini Kazanan Ankara Demirspor takımı kendini yormadan rahat bir oyunla bu galibiyeti elde etti. Buna mukabil Adanalılar ellerinden geldiği kadar çalıştılar ve arada yaptıkları kombineli hücumlarla şut atabilselerdi belki bir iki sayı çıkartabilirlerdi. Hakem maçı güzel idare etti.

    Türkiye Futbol Birinciliğini kazanan Ankara Demirspor Kulübü ve idarecilerini tebrik eder. Başbakanlık Kupası’nda başarılar dileriz.

    28 Mayıs 1947 tarihli Ulus gazetesinin beşinci sayfasında “Bu organizasyonların Türkiye Futbol Federasyonu ile ilgisi yok” diyenleri utandıracak iki tebliğ alt alta yayınlandı. “Beden Terbiyesi Futbol Federasyonu Başkanlığı’ndan”

    Birincisinde “Beşiktaş Millî Eğitim Mükafatı Birincisi Oldu” diyor.

    İkincide ise “26 Mayıs 1947’de sona eren Türkiye Futbol Müsabakaları Birinciliği’ni Ankara’dan Demirspor takımı 946-947 yılı Türkiye Futbol Birinciliği’ni kazanmıştır” yazıyordu.

    1959 Öncesi Şampiyonluklar’a canla başla karşı çıkanlara yönelteceğimiz sorulara geçmeden evvel, son olarak şu haberi de verelim. Milli Küme şampiyonu Beşiktaş ile Türkiye Futbol Birinciliği Şampiyonu Ankara Demirspor, 31 Mayıs 1947’de “Başbakanlık Kupası” için karşı karşıya geldiler. Beşiktaş maçı 4-0 kazandı ve kupayı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Peker’in elinden aldı. Ulus’un haberine göre törende, yaptığı konuşmaya “Yiğit Beşiktaşlılar…” diye başlayan Başbakan Recep Peker’den başka, C.H.P. Genel Başkan Vekili Şükrü Saracoğlu, generaller ve birçok zatlar da hazır bulunmuşlardı.

    Şimdi gelelim, 1959 öncesinin Türk futboluna adeta düşman olanlara sorularak sorulara…

    Senede bir gün yere göye koyamadığınız rahmetli Gündüz Kılıç’ı yılın geri kalan 364 gününde nasıl unuttuğunuzu sormayacağız. Onun cevabı herkesin malûmu…

    1. Sayın Ali Koç’un bu konuda söyledikleri belgelerle kanıtlanmışken, siz “Her iki turnuvanın düzenlenmesinde Türkiye Futbol Federasyonu hiçbir şekilde devrede değildi” diyerek neden gerçekleri saptırıyorsunuz?
    2. Hiç sıkılmadan “Nazi Almanya’sındaki Hitlerjugend (Hitler Gençliği) ve faşist İtalya’daki Opera Nazionale Ballila gibi” dediğiniz teşkilatın “Başbakanlık Kupası” organizasyonu kulübünüzün resmî sitesinde (gayet doğal olarak) yer alırken, siz nasıl oluyor da Milli Küme ve Türkiye Futbol Birinciliği’ne böyle bir iftira atıyorsunuz?

    Her zamanki gibi bitirelim…

    1959 ÖNCESİNİ İNKAR, CUMHURİYETİ İNKARDIR

  • Naci Barlas’ın Hatıraları-II

    Naci Barlas’ın Hatıraları-II

    Naci Barlas’ın Fenerbahçe Hatıraları’nın ilk bölümünü aşağıdaki linkte yayınlanmıştık. Sıra ikinci bölümde… Naci ağabey bu defa şahit olduğu Kuşdili Yangını’nı anlatıyor.

    Naci Barlas’ın Hatıraları-I


    1932 senesi artık Fenerbahçe Kulübü bizi tanır olmuştu.

    Aile fertleri Fenerbahçe yüzünden mektebi ihmal edeceğimden korkmaya başlamışlardı. O senelerde bilhassa Moda’da oturduğumuz yıllarda komşularımız olan (Sonradan Altıyol’daki Dişçi) Şamil, (sonradan M.T.A. Genel Müdürü olan Ruhi Paşazade) İhsan Ruhi Beren ve Arif Sporel ailelerinin Fenerbahçe Kulübü ile olan yakın ilişkileri nedeniyle ve büyüdüğüm için kulübe daha rahat girip çıkabiliyordum.

    Nitekim bir tatil günü olan 5 Haziran Pazar günü kulüpte büyük bir faaliyet ve koşuşturmalar başladı. Bizleri dışarı çıkarttılar. Masalar kuruldu. Bir yandan Altıyol’daki pastaneden pastalar geliyordu. Kapıda o zaman Kürekçilerden Seyfi abiye rastladım. Zannederim Faruk Ilgaz’ın akrabası idi. Ona “Ne oluyor?” diye sorduğumda “Kulübe yeni bir ecnebi antrenör geliyor” dedi. Bu sefer daha büyük bir merakla bekledik ve o devirde çok az gördüğümüz siyah renkli bir otomobille geldiler. Ablak yüzlü, sarışın, dik saçlı, domuz gibi bir adam geldi. Herkes etrafını sardı.

    Kulübün her şeyi ve Başkomutanı olan ve herkesin titrediği Galip ağabey herkesi kulüpten çıkarttı. Gelen antrenörün adı Herr Schveng idi.

    Aynı gece yani 5 Haziran Pazar gecesi, gecenin geç saatlerinde itfaiyenin kampana sesi ile uyanan herkes bir yangın telaşı içinde sokaklara fırladı. Büyükannem yangının derenin öbür tarafında olduğunu söyleyince herkese bir rahatlık geldi. Fakat birkaç dakika sonra “Fenerbahçe yanıyor” diye bir avaz duyduk ki işte o zaman herkes kendi evini unuttu, Fenerbahçe’ye koştu. Allah insanların o andaki çırpınışlarını, haykırışlarını bir daha göstermesin.

    Bir aralık Zeki Rıza ağabeyi gördüm. Bir içeri bir dışarı koşuyordu.

    Vişne Sokak’ta oturan Arif-Afif ikiz kardeşler vardı. Koşup gelmişler, içeriden kupaları kurtarmak istemişler. Kupalar kızmış olduğundan elleri yanmıştı. Bizim evde annem onların ellerini sabunla tedavi ediyordu.

    Halamın oğlu Bahriye Talebesi Kazım ağabey, Pazar olduğu için evde imiş. Hasırcıbaşı sokaktan koşup gelmişti. Zannederim Deniz Harp Okulu son sınıftaydı. Bütün üstü başı yanmış olarak sabah bize geldiğinde “Keşke bizim ev yansaydı da Fenerbahçe yanmasaydı” diye dövünüp duruyordu.

    Şu kadar söyleyeyim ve Allah aşkına inanın ki ne Adviye halam ve büyükannem Kazım ağabeyime muteriz bir tavır takınmamışlardır. Bu bir başka sevgidir çünkü Fenerbahçe onlara sevgilerin, aşkların en büyüğünü yaşatmıştı.

    Birkaç sene sonra bir gün Bek Fazıl ağabey, annesi ve kız kardeşi bizde iken bu yangın meselesi açıldı. Büyükannem hepimize “oturun şuraya” dedi ve “İşgal devrinde bütün kocalar, ağabeyler Ankara’ya Kuvva-i Milliye’ye gitmişler. Biz dört kadın bir de en küçük Pakize halam her gün gece gündüz Mustafa Kemal Paşa’ya ve kocalarımıza dua ederek heyecanla bir zafer beklerken bir sabah Tasvir-i Efkar gazetesinde bir büyük manşet okuduk –TÜRK’ÜN BÜYÜK ZAFERİ-. Biz –Harbi kazandık- zannederek -Allaha şükürler olsun- diye sevinirken –TÜRK’ÜN BÜYÜK ZAFERİ- manşetinin altında Fenerbahçe İşgal Kuvvetlerini 3-1 yenmiştir yazısını okuduk ve sevinçten havalara uçtuk” diye anlatmıştı.

    Bunu şunun için anlatıyorum. O devirde Fenerbahçe’nin devamlı olarak Fransız ve İngiliz işgal kuvvetlerini yenmesi, o zamanın imkanları ile taş basması matbaa sistemi ile basılan Anadolu gazetelerinde de basılmış ve bu, bütün yurtta bir moral kaynağı olan, Fenerbahçe kulübü sevgisi doğurmuştur. İstiklal Harbinin kazanılması, Cumhuriyetin ilanı sonrası memleketin büyük şehirlerinde Sarı-Lacivert renkli kulüpler kurulmuştur. Hatta Adana’da zannederim iki adet Sarı-Lacivert renkli kulüp kuruldu.

    Yangının ertesi günü kulübe gittiğimde, ben o zamanki çocukluk heyecanı ile duvarlardaki aslan, kaplan başlarını aradım. Kaç türlü hayvan başı vardı. Onların canlı gibi gözleri vardı. Hepsi yanmıştı. Bir yandan da molozlar arasından yarı yanmış kupalar vesaire toplanıyordu. Tam o sırada “Kulübün başkanı geliyor” dediler, bizleri uzaklaştırdılar. Bir de baktık ki yeni antrenörle beraber geliyor. Hiç unutmam, yeni antrenör dereden kova ile su taşıyarak kalan molozların üstüne döküyordu. Kurtarılan en belli başlı eşyalar arasında beyaz bir piyano ile elinde kılıç olan bir şövalye büstü vardı. Fenerbahçe Kulübü o piyanoyu son senelere kadar muhafaza etmiştir.

    (DEVAM EDECEK)

  • Naci Barlas’ın Hatıraları-II

    Naci Barlas’ın Fenerbahçe Hatıraları’nın ilk bölümünü aşağıdaki linkte yayınlanmıştık. Sıra ikinci bölümde… Naci ağabey bu defa şahit olduğu Kuşdili Yangını’nı anlatıyor.

    Naci Barlas’ın Hatıraları-I


    1932 senesi artık Fenerbahçe Kulübü bizi tanır olmuştu.

    Aile fertleri Fenerbahçe yüzünden mektebi ihmal edeceğimden korkmaya başlamışlardı. O senelerde bilhassa Moda’da oturduğumuz yıllarda komşularımız olan (Sonradan Altıyol’daki Dişçi) Şamil, (sonradan M.T.A. Genel Müdürü olan Ruhi Paşazade) İhsan Ruhi Beren ve Arif Sporel ailelerinin Fenerbahçe Kulübü ile olan yakın ilişkileri nedeniyle ve büyüdüğüm için kulübe daha rahat girip çıkabiliyordum.

    Nitekim bir tatil günü olan 5 Haziran Pazar günü kulüpte büyük bir faaliyet ve koşuşturmalar başladı. Bizleri dışarı çıkarttılar. Masalar kuruldu. Bir yandan Altıyol’daki pastaneden pastalar geliyordu. Kapıda o zaman Kürekçilerden Seyfi abiye rastladım. Zannederim Faruk Ilgaz’ın akrabası idi. Ona “Ne oluyor?” diye sorduğumda “Kulübe yeni bir ecnebi antrenör geliyor” dedi. Bu sefer daha büyük bir merakla bekledik ve o devirde çok az gördüğümüz siyah renkli bir otomobille geldiler. Ablak yüzlü, sarışın, dik saçlı, domuz gibi bir adam geldi. Herkes etrafını sardı.

    Kulübün her şeyi ve Başkomutanı olan ve herkesin titrediği Galip ağabey herkesi kulüpten çıkarttı. Gelen antrenörün adı Herr Schveng idi.

    Aynı gece yani 5 Haziran Pazar gecesi, gecenin geç saatlerinde itfaiyenin kampana sesi ile uyanan herkes bir yangın telaşı içinde sokaklara fırladı. Büyükannem yangının derenin öbür tarafında olduğunu söyleyince herkese bir rahatlık geldi. Fakat birkaç dakika sonra “Fenerbahçe yanıyor” diye bir avaz duyduk ki işte o zaman herkes kendi evini unuttu, Fenerbahçe’ye koştu. Allah insanların o andaki çırpınışlarını, haykırışlarını bir daha göstermesin.

    Bir aralık Zeki Rıza ağabeyi gördüm. Bir içeri bir dışarı koşuyordu.

    Vişne Sokak’ta oturan Arif-Afif ikiz kardeşler vardı. Koşup gelmişler, içeriden kupaları kurtarmak istemişler. Kupalar kızmış olduğundan elleri yanmıştı. Bizim evde annem onların ellerini sabunla tedavi ediyordu.

    Halamın oğlu Bahriye Talebesi Kazım ağabey, Pazar olduğu için evde imiş. Hasırcıbaşı sokaktan koşup gelmişti. Zannederim Deniz Harp Okulu son sınıftaydı. Bütün üstü başı yanmış olarak sabah bize geldiğinde “Keşke bizim ev yansaydı da Fenerbahçe yanmasaydı” diye dövünüp duruyordu.

    Şu kadar söyleyeyim ve Allah aşkına inanın ki ne Adviye halam ve büyükannem Kazım ağabeyime muteriz bir tavır takınmamışlardır. Bu bir başka sevgidir çünkü Fenerbahçe onlara sevgilerin, aşkların en büyüğünü yaşatmıştı.

    Birkaç sene sonra bir gün Bek Fazıl ağabey, annesi ve kız kardeşi bizde iken bu yangın meselesi açıldı. Büyükannem hepimize “oturun şuraya” dedi ve “İşgal devrinde bütün kocalar, ağabeyler Ankara’ya Kuvva-i Milliye’ye gitmişler. Biz dört kadın bir de en küçük Pakize halam her gün gece gündüz Mustafa Kemal Paşa’ya ve kocalarımıza dua ederek heyecanla bir zafer beklerken bir sabah Tasvir-i Efkar gazetesinde bir büyük manşet okuduk –TÜRK’ÜN BÜYÜK ZAFERİ-. Biz –Harbi kazandık- zannederek -Allaha şükürler olsun- diye sevinirken –TÜRK’ÜN BÜYÜK ZAFERİ- manşetinin altında Fenerbahçe İşgal Kuvvetlerini 3-1 yenmiştir yazısını okuduk ve sevinçten havalara uçtuk” diye anlatmıştı.

    Bunu şunun için anlatıyorum. O devirde Fenerbahçe’nin devamlı olarak Fransız ve İngiliz işgal kuvvetlerini yenmesi, o zamanın imkanları ile taş basması matbaa sistemi ile basılan Anadolu gazetelerinde de basılmış ve bu, bütün yurtta bir moral kaynağı olan, Fenerbahçe kulübü sevgisi doğurmuştur. İstiklal Harbinin kazanılması, Cumhuriyetin ilanı sonrası memleketin büyük şehirlerinde Sarı-Lacivert renkli kulüpler kurulmuştur. Hatta Adana’da zannederim iki adet Sarı-Lacivert renkli kulüp kuruldu.

    Yangının ertesi günü kulübe gittiğimde, ben o zamanki çocukluk heyecanı ile duvarlardaki aslan, kaplan başlarını aradım. Kaç türlü hayvan başı vardı. Onların canlı gibi gözleri vardı. Hepsi yanmıştı. Bir yandan da molozlar arasından yarı yanmış kupalar vesaire toplanıyordu. Tam o sırada “Kulübün başkanı geliyor” dediler, bizleri uzaklaştırdılar. Bir de baktık ki yeni antrenörle beraber geliyor. Hiç unutmam, yeni antrenör dereden kova ile su taşıyarak kalan molozların üstüne döküyordu. Kurtarılan en belli başlı eşyalar arasında beyaz bir piyano ile elinde kılıç olan bir şövalye büstü vardı. Fenerbahçe Kulübü o piyanoyu son senelere kadar muhafaza etmiştir.

    (DEVAM EDECEK)

  • 35. Senesinde Fenerbahçe’nin Kuruluş Hikayesi

    17 Mayıs 1942 tarihli “Vatan” gazetesinde, “Bir Fenerbahçeli” imzasıyla Fenerbahçe’nin kuruluş yıllarının hikayesi… Böyle yazılar, unuttuğumuz insanları hatırlamak açısından önemli. Her bulduğumuza burada yer vereceğiz. Keyifli okumalar.

    * * * * * *

    1907 yılında idi. Türk spor semasında bir güneş doğdu. Kadıköy gençliği başlarında Ziya Nuri, Ayetullah, Enver, Asaf, Yahya olduğu halde Türk spor tarihinde şerefli sayfalar açan, bugün başlı başına bir tarihi olan Fenerbahçe’nin temelini attılar. Bu temiz yuvayı kurdular.

    Fenerbahçe’nin ilk kuruluş günlerinde büyük zorluklara rağmen yılmadan çalışan gençler, her türlü müşkülatı yendiler ve memleket sporuna bu eşsiz denecek yuvayı sarsılmaz bir cemiyet haline getirdiler.

    Fenerbahçe ismini Kadıköyü’nün, o tabiatın bütün güzelliklerini bir araya getirmiş Fenerbahçe’den, renklerini de o zümrüt çayırları süsleyen baharın ilk çiçeği papatyanın sarı-beyaz renginden aldılar.

    İşte bu arada merhum Galip’i, Fuat Hüsnü’yü, meşhur Hasan’ı, Hamit Hüsnü’yü, Tevfik Haccar’ı, Hasan Kamil’i, Kemal Aşki’yi, Mustafa Elkatib’i, Sait Selahattin’i, Yahya’yı Fenerbahçeliler arasına karışmış görüyoruz.

    Fenerbahçe Umumi Harp’ten evvel çok sıkıntı geçirdi. Fakat azimkar gençlerin çalışmasıyla bu buhranlara göğüs gerildi. Kemal Aşkı’nın verdiği bir tek kulübede çalışmalarına devam etti. Ve Moda, Kadıköy, Strugglers’ın yanında yer aldı.

    Fenerbahçe her gün daha kuvvetli bir hale geliyor ve yeni elamanları arasına alıyordu. Elkatip Mustafa’nın geceli gündüzlü çalışmasıyla Türk futbol tarihinde birer yıldız olarak parlayan Zeki’ler, Bekir’ler, Sabih’ler, İsmet’ler, Arif’ler, merhum Sırrı’lar, Ragıp’lar, Fenerbahçe kadrosunda yer aldılar.

    Biz yine Fenerbahçe’nin o şerefli tarihine geçelim : Fenerbahçe bu sırada bir buhran devresi geçirdi. Bekir ve Otomobil Nuri de dahil olduğu halde birinci takımın sekiz dokuz kişisi ayrılarak diğer bir kulübü tesis ettiler. Fakat bu buhran Fenerbahçe’yi sarsmadı. Bilakis daha ziyade çalışamaya sevk etti. İşte bu aradadır ki Fenerbahçe takımında yeni yıldızlar parladı.

    Umumi harp sıralarında idi, gençler memleket müdafaası için vatan sınırlarına koştular. Spor faaliyeti sekteye uğradı. İşte bu buhranlı devrede merhum Sabri Toprak’ı Fenerbahçe’nin başında görüyoruz. Bu büyük insanın himmeti ile Fenerbahçe bu arada yeni bir binaya da sahip oldu ve Kuşdili’ndeki yanan binaya yerleşti.

    Fenerbahçe asıl tarihini, o ölmez sevgisini mütareke yıllarındaki galibiyetleriyle yaptı. Sevgisini bir mezhep haline getirdi. Her önüne gelen ecnebi takımını yenerek spor tarihimizde şerefli sayfalar açtı.

    Fenerbahçe tarihinde Mustafa Elkatip’ten sonra merhum Mocuğu da unutmamak icap eder. Mocuk zamanın Mustafa’sı olmuştu. Onun çalışmasıdır ki Büyük Fikret, Muzaffer, Niyazi, Mehmet Reşat gibi futbol yıldızları parladı.

    Fenerbahçe futbolda olduğu gibi diğer spor sahalarında da başta yer aldı. Bilhassa teniste memlekete, merhum Galipleri, Suatları, Sedatları, Zekileri, Saitleri, Tevfikleri kazandırdı.

    Denizde, atletizmde de büyük muvaffakiyetler gösterdi. Fenerbahçe’ye hizmet edenler arasında merhum Sabri Toprak, sporcu Hariciye vekilimiz Şükrü Saracoğlu, eşsiz sporcu Galip, Ali Muhiddin Hacıbekir, Zeki Rıza Sporel, Hasan Kamil, Fuat Hüsnü, Hamit Hüsnü, Tevfik Taşçı, Hayri Celal, Muvaffak Menemencioğlu’nun isimlerini zikredebiliriz.

    Fenerbahçe tarihinde açılmış bir şerefli yaprak daha var. O da Ebedi Şef Atatürk’ün kulübü ziyaretinde hatıra defterine kaydettiği birkaç satırdır. Büyük kurtarıcı ihtisaslarını şöyle ifade ediyor:

    “Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafta mazharı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbabı himmetini tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim”

    Fenerbahçe tarihini süsleyen şerefli sayfalar arasında Slavya, El-İttihad galibiyetleri ve daha bunun yüzlerca açılmış zafer sayfaları da vardır.

    Fenerbahçe’nin ölmez bir tarihi, şerefli bir mazisi var ve bundan sonra da daha bir çok sayfalar açılacaktır.

    Bir Fenerbahçeli

  • Kuşdili Lokali’nin Yerini Bulduk

    Kuşdili Lokali’nin Yerini Bulduk

    Daha önce geçmişten bugünlere bir Fenerbahçe hazinesi bıraktığını yazdığımız Şakir Beşe, Fenerbahçe tarihini aydınlatmaya devam ediyor. Şehir tarihçisi, kıymetli büyüğümüz Alican Küçükcan, 21 Aralık 1943 tarihli Akşam gazetesinde Kurbağalıdere konulu bir okur mektubuna rastlamış. Yazan, Şakir Beşe… Bizi en çok ilgilendiren kısım ise muhteşem tasviriyle verdiği yer isimleri… Buna göre Kuşdili Lokali’miz, Misk Sokak’ta değil, 145 numaranın hemen altında, ikinci köprünün üstünde. Evet, Kuşdili Lokali’nin yerini bulduk!

    Şakir Beşe, belki de hiç farkında olmadan bir tarih yazmış. Nur içinde yatsın.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Kurbağalıdere

    Kadıköy’ün yerlisiyim. Gazetenizde senelerden beri Kadıköy’ün imarı, Kurbağalıdere’nin temizlenmesi, Fenerbahçe ve Kalamış’ın güzelleştirilmesi hakkındaki haberleri dikkatle takip etmekteyim. Tabiaten güzel olan Kadıköyümüze dair intişar eden imar havadisinin verdiği fırsatlardan istifade ile evvelce köyümüzün belli başlı mesirelerini sahillerinde cemeden, fakat son senelerde pisliği ve taaaffünü ile güzel köyümüzün baş belası ve hastalık yuvası haline gelen Kurbağalıdere’den bahis müteaddit yazılar yazdım. Bunlar gazetenizde yer buldu. İmar planının tatbikinden evvel ait olduğu makamın dikkat nazarını bazı mühim noktalar üzerine çekmek emeliyle yeniden bu mevzuya dönüyorum.

    Kurbağalıdere’nin kırk sene evvelki vaziyetini bir gözden geçirelim; derenin şimdiki Yoğurtçu Parkı nihayetindeki mansabından giren sandallar, piyadeler ve futalarda sazlı ve sözlü dere safasına çıkanlar evvela solda merhum Abdürrazzak’ın ve Şevki’nin temsiller verdiği ahşap Yoğurtçu tiyatro ve gazinosunu görürler, biraz ileride birinci tahta köprüyü -şimdiki beton köprü- geçtikten sonra ikinci tahta köprünün sağ başında hayalî Salih veya meddah Aşki’nin Karagöz oynattıkları Meserret Bahçesi ve gazinosunu ve bu bahçenin sahilindeki kara ağacın dibinde elinde kamış olta ile balık tutan Kadıköy’ün meşhur kambur terzisini seyrederler.

    Fenerbahçe Lokali ve Diğerleri

    Sırasıyla daha ileride solda evvelleri Kamil efendi gazinosu, bilahare Uhuvvet Kulübü ve daha sonra (bir elektrik kontağı neticesi yanıp kül olarak çok kıymetli hatıra ve zengin müzelerini külleri altına gömen) Fenerbahçe Spor Kulübü binası ve bahçesini ev yanında kiraya verdiği meşhur Hamdi merhumun gazinosunu ve daha ileride solda Mahmut Dede türbesi karşısındaki salaş gazino ile Hasan Efendi tiyatrosunu görürler.

    Ve taş köprü altından geçerek sağda Kösenin Bağı mesiresinde kemanî Memduh’un saz faslını dinler ve kafesle ayrılan kısımda nazan ve hıraman göz süzen yaşmaklı feraceli dilberlerle alakadar olduktan sonra şimendifer köprüsünün de altından geçerek iki dar ve derin dirseği dönerler. Ve şimdiki Gazhane önünde meşhur eski Çınarlı kahvede zurnacı üstad Mehmet’i dinleyip kolan salıncağında devasa çınarların dallarına kadar uçan delikanlıları da gördükten sonra (Çiflikât-ı Hümayun)a giden köprünün de altından geçerek sağda Söğütler Dibi mesiresinde çimenlerin üzerine sofraları kurar ve yemeklerini orada zevku sefa içinde yerler ve gene aynı dere tarikiyle avdet ederlerdi.

    Derenin İlerisi

    Güneşe tahammülü olanlar derenin ilerisi ağaçsız ve gölgesiz olmakla beraber ta Uzunçayır’ın nihayetine, yani şimdiki Eminbey köprüsüne, hatta daha ilerilere kadar dereyi takip edebilirlerdi.

    Acaba! Bu dereye ne oldu? Suları mı çekildi? Bundan otuz bu kadar sene evvel Havagazı şirketinin kömürünü bu tarikle Gazhanesine sevk etmek istediği ve hatta tesi ve imarını da deruhte eylediği halde (güzergahta Çiflikât-ı Hümayun vardır) kaydıyla kabul edilmeyen bu dereye ne oldu?

    Hayır! Hiçbir şey olmadı. Yalnız ihmal edildi. Bakılmadı. Kendi bostanlarının kuyuları dururken derenin sularını bostanlarına çevirerek kendi istifadelerine hizmet edenlere ses çıkarılmadı. Kırk senedir dereyi temizletmek şöyle dursun, bilakis telvis edildi. Yoksa tabiat gene o tabiat, mecra gene o mecra, gene o sudur. Civar dağlarda ve tepelerde hiçbir suretle değişiklik olmadığını eski bir avcı sıfatıyla yakınen ve mahallen bilirim. Yalnız deremiz uzun seneler devam eden sellerin dağ ve tepelerden getirdiği kum, çakıl ve çamurlarla yer yer millenmiştir.

    Kurbağalıdere bizim çocukluğumuzda kefal, lapin, ve kaya balığıyla meşhurdu. Bu derede birçok balıkçı ve ailesi geçinir, yazın sandalcılık ve kışın oldukça ehemmiyetli balıkçılık yaparlardı. Bu derenin balığını iltizam eden ve dere sahilinde oturan merhum bir kaptan, derenin ağzı ve mecrası tıkandıkça Eyüp civarından çamur tekneleri tedarik eder ve derenin millenen kısımlarını kendi parasıyla temizletirdi. Aynı zamanda bütün ebniye inşaatı şimdiki gibi deniz kumuyla değil, bilhassa dere kumuyla yapıldığı için kum ve çakıl işi ile meşgul olanlar sürü halinde merkeplere asılı ikişer küfecik ile derenin topuk mahallerindeki kum ve çakıllarını bina yapılan mahallere naklederler ve bu suretle deremiz mütemadi bir temizlemeye maruz kalır ve mecrası tıkanmazdı. Sonraları bu dereden kum ve çakıl almak yasak edilmiş. Neden? Bu cihet bizce meçhul.

    Şimdiki Zaman

    Şimdi belediyemiz dere civarının bir kanalizasyon planına göre dereye akan lağımlarını Kuşdili çayırının bir kölesinde toplama havuzuna sevk etmek işini bir müteahhide vermiş ve bu müteahhit bir seneden fazla bu işle meşgul olmakta bulunuyor ve Kuşdili çayırı ile Yoğurtçu Caddesi arasındaki sokakta lağım künklerinin ve yollarının üzerleri açık bir halde duruyor.

    Diğer taraftan derenin ağzından beton tramvay köprüsüne kadar olan kısmın taranması ve temizlenmesi işi ilkbahara bırakılmış oluyor. Sırası gelmişken arz edeyim ki bu temizleme işi kışın derenin suları daha az iken ve taraması daha kolay olurken otuz senedir daima ilkbahara bırakılmış ve bir türlü temizlenmesine imkan hasıl olamamıştır.

    Tetkikatım neticesi edindiğim kanaate göre bu derenin ağzı ne kadar temizlenmiş olsa iki sene sonra gene mütevali lodosların tesiriyle hasıl olacak topuklardan tıkanacaktır. Bunun çaresini aşağıda arz edeceğim.

    Çare

    Deremiz keşişlemeden hiç ve kıble lodosundan da çok müteessir olmaz. Bu kerteden gelen dalgaların bir kısmı Fenerbahçe burnunu yaladıktan sonra bakiyesi daha ziyade Şifa sahili ile Moda burnu arasını döver. Derenin müteessir olduğu doğrudan doğruya cenuptan gelen lodostur. Asıl bu lodos tesiriyle derenin ağzı topuklanır ve tıkanır. Batıdan gelen lodos ise kıblenin aksine Kalamış sahillerini döver ve dereye tesir yapmaz. Şu halde deremizi uzun zaman tam cenuptan gelen lodosların tesiriyle tıkanmaktan kurtarmak için tek çare, şimdi üzerine esbak esvapçı başı İlyas Bey köşkü namıyla maruf binanın bulunduğu Şifa burnundan deniz içindeki Şifa taşına ve bu taştan hafif bir dirsek yaparak Kalamış iskelesinin şarkına doğru yapılacak iki yüz metrelik bir mendirektir.

    Bu mendireğin dış cephesine doldurulacak büyük taşlar lodosu tamamen kıracak ve dere ağzı geniş bir liman ve sığınak halini alacağı gibi deremiz de uzun zaman tıkanma tehlikesinden kurtulacaktır. Aynı zamanda kışın dereden çıkamayarak kahvelerde mahpus kalan ve bu yüzden geçinemeyerek adetleri günden güne azalan profesyonel balıkçılarımız artacak ve ailelerinin yüzü gülecek ve Kadıköy gençliği arasında çok sıhhî bir spor olan amatör balık merakı yayılacaktır.

    Maruzatıma nihayet vermeden evvel bütün denizcilerin bilerek, fakat gafletle ve yahut bilmeyerek zarar gördükleri ve nice kotraların, motorların ve salapuryaların üzerine düşerek delinmesine ve yahut parçalanmasına sebep olan Mühürdar sahilinde (Deliklitaş) namıyla anılan ve tepesi deniz seviyesinden yirmi otuz santim kadar aşağıda bulunan bu taşın ufak bir himmetle parçalanıp dağıtılması ve bu suret kabil olmadığı takdirde sağlam ve sabit bir işaretle belirtilmesi bütün denizcilerin minnet ve şükranını mucip ve milli serveti koruyan bir hareket teşkil edecektir.

    Şakir Beşe, 23 Aralık 1943 – Akşam Gazetesi

    Kuşdili Lokali'nin Yerini Bulduk
  • Papazın Çayırı vs. Union Club

    Daha önce de burada (1) üzerinde konuşmuştuk; Papazın Çayırı denen yer, aslında bizim stadyumun bulunduğu bölge değil. Şu anda Maraton tribünün karşı tarafına denk gelen alanın adı, gel zaman, git zaman stadyumla beraber anılmaya başlamış. Oysa 1908 senesinde padişahtan istenerek (2) Union Club ismi verilen araziye bakınca ayrım daha iyi anlaşılıyor.

    Yukarıdaki görsel 1930 tarihli Jacques Pervititch haritasından bir bölüm. Tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.

    137 numarada bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın bulunduğu araziyi göreceksiniz. Şimdi kale arkasının olduğu yerde, o zamanlar stadyumun tek tribünü, tabiri caizse numaralısı var. Kalelerin biri Bağdat Caddesi’ne bakan kenarda, diğeriyse tabii onun karşısında. Cadde’nin hemen karşısında Papas Baghçesi adıyla bir park var. İşte orası, Papazın Çayırı.

    135 ve 136 numaralarda, bugün hala birer okul arazisi olan mektepler dikkatinizi çekecek.

    145 numara, Fenerbahçe tarihinde bir toplanma yeri olarak ehemmiyetli bir mekan, Hamdi’nin gazinosu görülüyor.

    143 ve 144 numaraların arasından geçen sokak ise, Fenerbahçe’nin 6 Haziran 1932 tarihinde yangında kaybettiği Kuşdili Lokali’nin bulunduğu Misk sokak.

    Farklı tarihlerde yapılan planları buldukça buraya eklemeye devam edeceğiz. Belki sonunda Kadıköy bir açık hava Fenerbahçe Müzesi haline gelir.


    (1) Papazın Çayırı Nerede?
    (2) Fenerbahçe Stadı’nın Tarihteki İlk Belgeleri