Etiket: Lefter Küçükandonyadis

  • 7 Mayıs 1950… Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu

    Yukarıda dönemin görselleri eşliğinde dinleyeceğiniz ses kaydı, bundan tam 70 sene önce, biri tribünde, diğeri sahada Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için çarpışan iki kişinin, geçtiğimiz yıllarda kayıt altına alınan bir telefon konuşması.

    Kadim ve eşine gerçekten az rastlanacak kadar tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Talat Sarıtaş, Fenerbahçe tarihinin en entelektüel sporcularından biri, hatta büyük ihtimalle birincisi olmakla birlikte, ömrü boyunca haksızlık karşısında bir milim büküldüğü görülmeyen rahmetli Halit Deringör ile Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu’nu konuşuyor.

    Ne olur, ne olmaz, YouTube linkini de “şöylebırakalım.


    Fenerbahçe , 1950’nin Mayıs ayında, o sezonki Milli Eğitim Kupası’nın (yani Milli Küme’nin) final niteliğindeki iki maçını oynamak üzere İzmir’e gitti.

    6 Mayıs 1950 tarihinde oynanan Göztepe maçını Ahmet Erol’un (3) ve Lefter Küçükandonyadis’in golleriyle kazanan Fenerbahçe, ertesi gün Altay’ın karşısına çıktı. Belirlenmiş averaj sistemine göre Fenerbahçe’nin şampiyon olmak için maçı 4-0 kazanması gerekiyordu. Bir gol yemesi halindeyse şampiyonluk için gereken skor 8-1 olacaktı.

    Son dakikada gelen golle şampiyonluğu kazandığımız maçın detaylarını (son satırlardan anlaşıldığı kadarıyla yazısını otelin telefonundan yazdıran muhabirin kalemiyle) Milliyet gazetesinden okuyalım.

    Milli Eğitim Müsabakalarına bugün Alsancak stadında devam olundu. Birinci maçta Vefa, Göztepe’yi 4-0 yendi.

    İkinci maça Fener şu kadro ile çıktı :
    Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kamil, Nusret, Erol, Lefter, Ahmet, Cemal, Halit

    Oyuna Fenerbahçe rüzgara karşı başladı.

    Sinirli bir hava içinde devam eden oyunda Fenerbahçe nisbî bir hakimiyet tesis etti ise de 40. dakikaya kadar gol olmadı.

    Bu arada Cihat iki tane çok mühim kurtarış yaptı.

    40. dakikada derinliğine bir pas alan Ahmet sol bir şutla ilk golü yaptı, devre de böylece 1-0 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi.

    İkinci devrede rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe gol adedini 4’e çıkartmak gayesiyle oyuna hızlı başladı.

    4. dakikada Samim, Altay kalesinin karışmasından istifadeederek, köşeden ikinci golü yaptı.

    8. dakikada da Ahmet üçüncü golü kaydetti.

    Bundan sonra da oyun çığrından çıktı

    Altay kalecisi yaralandı, yerine santrfor Bayram geçti.

    Altay gol yememeye uğraşıyor, Fenerbahçeliler ise bir gol daha atarak şampiyonluğu kazanmak için uğraşıyor. Her iki takım aynı durumda çalışıyor, Fenerbahçe mütemadiyen bastırıyor fakat netice alamıyor.. Bu arada Fener iki gol yaptıysa da ofsayttan durduruldu. Oyun sonlarına doğru Bayram da sakatlandığından yerine Mehmet geçti. Bu arada bir korner oldu. Halit’in çok güzel attığı kornere bütün oyuncular birden çıktı. Kamil’le Samim kaleye yüklendiler ve top Samim’in kafasıyla içeri girdi.

    Altaylılar bu gole itiraz ettilerse de hakem kararında ısrar etti ve Altaylılar da sahayı terk ettiler. Oyun da zaten bitmişti.

    Tribünlerde ve sahada bir hercümerçtir gidiyordu. Fenerbahçeliler yarım saat kadar soyunma odasında kaldılar. Oyuncular polis ve jandarma kordonu altında otobüse gidildiği sırada, bazı taşkın seyircilerin taarruzuna uğradılar; güçlükle otobüse binildi. Otobüs mütemadiyen taşlanıyordu. Otobüste bütün oyuncular yere yatmış bir haldeydi. Otobüsün kırılmadık camı kalmadı. Futbolcularla biz bu şekilde otele geldik. Otelin etrafını da halk sarmıştı. Polis ve jandarmanın müdahelesiyle zorla içeri girildi.

    Bu arbedede Halit kulağına isabet eden bir taşla yaralandı ve tedavi altına alındı. Otel sabaha kadar inzibat kuvvetlerinin muhafazası altında kalacak.

    Sporcular odalarında kapıları kilitli olarak oturmaktadırlar.

    8 Mayıs 1950 tarihli Milliyet gazetesinden
  • 7 Mayıs 1950

    7 Mayıs 1950

    Yukarıda dönemin görselleri eşliğinde dinleyeceğiniz ses kaydı, bundan tam 70 sene önce, biri tribünde, diğeri sahada Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için çarpışan iki kişinin, geçtiğimiz yıllarda kayıt altına alınan bir telefon konuşması. Konu 7 Mayıs 1950.

    Kadim ve eşine gerçekten az rastlanacak kadar tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Talat Sarıtaş, Fenerbahçe tarihinin en entelektüel sporcularından biri, hatta büyük ihtimalle birincisi olmakla birlikte, ömrü boyunca haksızlık karşısında bir milim büküldüğü görülmeyen rahmetli Halit Deringör ile Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu’nu konuşuyor.

    Ne olur, ne olmaz, YouTube linkini de “şöylebırakalım.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    7 Mayıs 1950

    Fenerbahçe , 1950’nin Mayıs ayında, o sezonki Milli Eğitim Kupası’nın (yani Milli Küme’nin) final niteliğindeki iki maçını oynamak üzere İzmir’e gitti.

    6 Mayıs 1950 tarihinde oynanan Göztepe maçını Ahmet Erol’un (3) ve Lefter Küçükandonyadis’in golleriyle kazanan Fenerbahçe, ertesi gün Altay’ın karşısına çıktı. Belirlenmiş averaj sistemine göre Fenerbahçe’nin şampiyon olmak için maçı 4-0 kazanması gerekiyordu. Bir gol yemesi halindeyse şampiyonluk için gereken skor 8-1 olacaktı.

    Son dakikada gelen golle şampiyonluğu kazandığımız maçın detaylarını (son satırlardan anlaşıldığı kadarıyla yazısını otelin telefonundan yazdıran muhabirin kalemiyle) Milliyet gazetesinden okuyalım.

    Fenerbahçe Şampiyon

    Milli Eğitim Müsabakalarına bugün Alsancak stadında devam olundu. Birinci maçta Vefa, Göztepe’yi 4-0 yendi.

    İkinci maça Fener şu kadro ile çıktı :
    Cihat, Müzdat, Hilmi, Samim, Kamil, Nusret, Erol, Lefter, Ahmet, Cemal, Halit

    Oyuna Fenerbahçe rüzgara karşı başladı.

    Sinirli bir hava içinde devam eden oyunda Fenerbahçe nisbî bir hakimiyet tesis etti ise de 40. dakikaya kadar gol olmadı.

    Bu arada Cihat iki tane çok mühim kurtarış yaptı.

    40. dakikada derinliğine bir pas alan Ahmet sol bir şutla ilk golü yaptı, devre de böylece 1-0 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi.

    İkinci devrede rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe gol adedini 4’e çıkartmak gayesiyle oyuna hızlı başladı.

    4. dakikada Samim, Altay kalesinin karışmasından istifadeederek, köşeden ikinci golü yaptı.

    8. dakikada da Ahmet üçüncü golü kaydetti.

    Bundan sonra da oyun çığrından çıktı

    Altay kalecisi yaralandı, yerine santrfor Bayram geçti.

    Altay gol yememeye uğraşıyor, Fenerbahçeliler ise bir gol daha atarak şampiyonluğu kazanmak için uğraşıyor. Her iki takım aynı durumda çalışıyor, Fenerbahçe mütemadiyen bastırıyor fakat netice alamıyor.. Bu arada Fener iki gol yaptıysa da ofsayttan durduruldu. Oyun sonlarına doğru Bayram da sakatlandığından yerine Mehmet geçti. Bu arada bir korner oldu. Halit’in çok güzel attığı kornere bütün oyuncular birden çıktı. Kamil’le Samim kaleye yüklendiler ve top Samim’in kafasıyla içeri girdi.

    Altaylılar bu gole itiraz ettilerse de hakem kararında ısrar etti ve Altaylılar da sahayı terk ettiler. Oyun da zaten bitmişti.

    Tribünlerde ve sahada bir hercümerçtir gidiyordu. Fenerbahçeliler yarım saat kadar soyunma odasında kaldılar. Oyuncular polis ve jandarma kordonu altında otobüse gidildiği sırada, bazı taşkın seyircilerin taarruzuna uğradılar; güçlükle otobüse binildi. Otobüs mütemadiyen taşlanıyordu. Otobüste bütün oyuncular yere yatmış bir haldeydi. Otobüsün kırılmadık camı kalmadı. Futbolcularla biz bu şekilde otele geldik. Otelin etrafını da halk sarmıştı. Polis ve jandarmanın müdahelesiyle zorla içeri girildi.

    Bu arbedede Halit kulağına isabet eden bir taşla yaralandı ve tedavi altına alındı. Otel sabaha kadar inzibat kuvvetlerinin muhafazası altında kalacak.

    Sporcular odalarında kapıları kilitli olarak oturmaktadırlar.

    8 Mayıs 1950 tarihli Milliyet gazetesinden
  • Ver Lefter’e, Yaz Deftere

    Balyan imzalı Dolmabahçe Sarayı’nın aydınlatılması ve ısıtılması için kurulmuştu Gazhane.. Gazometreleri, ters rüzgarda stadı ise boğan dumanın menşei uzun bacaları, idare binalarıyla ayrı bir dünya idi orası..İşte o Gazhane ve arkada belli belirsiz görünen Hilton Oteli’nin fonunda oynandı Türkiye-Brezilya maçı. Aylardan Mayıs, yıl 1956’ydı..

    Yeni Açık tribün inşa edilmemiş ama portatif tribünlerle stada ek olarak üç bin civarında daha seyirci alınabilmiş. Yirmi yedi bin civarında ‘şanslı’ var tribünlerde.. Gilmarlı, Didili, Santoslu sambacıları dünya gözüyle görebilmek ayrıcalık olsa gerek…

    Biz bunları anlatırken golü kalemizde görmüşüz bile. Arkadaki duvarın cephesini sarmış reklam kalabalığı arasından zor seçilebilen skor tabelasında deplasman takımının önde olduğu yazılı. Djalma Santos tabelayı değiştiren oyuncu. Pele henüz abilerini uzaktan izliyor. İki yıl sonra, 58 Dünya Kupasını kaldıran milli takımlarının on yedi yaşındaki yıldızı olarak tanınacak tüm dünyada..

    Lefter, oyunun ikinci bölgesinde Zozinho’yla mücadele ediyor. Ay yıldızlı forma altında, 50 milli maçı devirip altın madalya alacak olan Lefter, imza çalımlarından birini atarken, geride pozisyonu izleyenler arasında İstanbulsporlu Kadri Kartal da var. Hakem Marchetti düdük ağzında, doğru açıda olmasının keyfiyle ikili mücadeleyi izliyor, hemen solunda geride Didi dikkatli gözlerden kaçmayan dev bir futbol figürü olarak eziyor zemini. Didi 1972 yılında İstanbul’a Fenerbahçe için gelecek ve teknik direktör ceketiyle iki kupa kaldıracaktı.

    Lefter, Fenerbahçe’de 20 İdare Heyeti, ligde 30 takım, 13 Federasyon eskitecek büyük bir ustadır. Rakip kalelere bugüne kadar atılmış, 1964’ün yaz günlerinin ortasına kadar da atılacak 400 küsur golün sahibi olacaktır ayrıca. Ceza alanı üzerinde hakemin on kusurlu harekete verdiği ceza frikiktir ama her frikik Lefter’inki olmamıştır. Ordünaryus lakabını alacak olan Lefter, futbol sahalarında göründüğü 20 yılda, taraflı tarafsız her sporseverin gönlünde futboluyla taht kuracaktır.

    Spikerin radyodan taşan heyecanlı sesini duymamış olsak da, hayal de mi etmeyelim:” Lefter’in deniz tarafındaki Brezilya kalesi önündeki gol tehlikesi! Şut! Gilmar son anda yumruğu patlatıyor…

    Alican KÜÇÜKCAN

  • Ver Lefter’e Yaz Deftere

    Ver Lefter’e Yaz Deftere

    Balyan imzalı Dolmabahçe Sarayı’nın aydınlatılması ve ısıtılması için kurulmuştu Gazhane.. Gazometreleri, ters rüzgarda stadı ise boğan dumanın menşei uzun bacaları, idare binalarıyla ayrı bir dünya idi orası..İşte o Gazhane ve arkada belli belirsiz görünen Hilton Oteli’nin fonunda oynandı Türkiye-Brezilya maçı. Aylardan Mayıs, yıl 1956’ydı..

    Yeni Açık tribün inşa edilmemiş ama portatif tribünlerle stada ek olarak üç bin civarında daha seyirci alınabilmiş. Yirmi yedi bin civarında ‘şanslı’ var tribünlerde.. Gilmarlı, Didili, Santoslu sambacıları dünya gözüyle görebilmek ayrıcalık olsa gerek…

    Biz bunları anlatırken golü kalemizde görmüşüz bile. Arkadaki duvarın cephesini sarmış reklam kalabalığı arasından zor seçilebilen skor tabelasında deplasman takımının önde olduğu yazılı. Djalma Santos tabelayı değiştiren oyuncu. Pele henüz abilerini uzaktan izliyor. İki yıl sonra, 58 Dünya Kupasını kaldıran milli takımlarının on yedi yaşındaki yıldızı olarak tanınacak tüm dünyada..

    Lefter, oyunun ikinci bölgesinde Zozinho’yla mücadele ediyor. Ay yıldızlı forma altında, 50 milli maçı devirip altın madalya alacak olan Lefter, imza çalımlarından birini atarken, geride pozisyonu izleyenler arasında İstanbulsporlu Kadri Kartal da var. Hakem Marchetti düdük ağzında, doğru açıda olmasının keyfiyle ikili mücadeleyi izliyor, hemen solunda geride Didi dikkatli gözlerden kaçmayan dev bir futbol figürü olarak eziyor zemini. Didi 1972 yılında İstanbul’a Fenerbahçe için gelecek ve teknik direktör ceketiyle iki kupa kaldıracaktı.

    Ver Lefter’e Yaz Deftere

    Lefter, Fenerbahçe’de 20 İdare Heyeti, ligde 30 takım, 13 Federasyon eskitecek büyük bir ustadır. Rakip kalelere bugüne kadar atılmış, 1964’ün yaz günlerinin ortasına kadar da atılacak 400 küsur golün sahibi olacaktır ayrıca. Ceza alanı üzerinde hakemin on kusurlu harekete verdiği ceza frikiktir ama her frikik Lefter’inki olmamıştır. Ordünaryus lakabını alacak olan Lefter, futbol sahalarında göründüğü 20 yılda, taraflı tarafsız her sporseverin gönlünde futboluyla taht kuracaktır.

    Spikerin radyodan taşan heyecanlı sesini duymamış olsak da, hayal de mi etmeyelim:” Lefter’in deniz tarafındaki Brezilya kalesi önündeki gol tehlikesi! Şut! Gilmar son anda yumruğu patlatıyor…

    Alican KÜÇÜKCAN / Ver Lefter’e Yaz Deftere – Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu