Etiket: Miço Dimitriadis

  • Canlı Yapraklar – XXXIX

    Canlı Yapraklar – XXXIX

    Fenerbahçe tarihinin hâmisi Dr. Rüştü Dağlaroğlu‘nun 1954-1955 yıllarında Akşam gazetesinde yayınlanan ve 1957 kitabının öncülü olan yazılarını kıymetli büyüğümüz Müzdat Dağlaroğlu‘nun müsaadesiyle sitemizde yayınlıyoruz. Huzurlarınızda “Canlı Yapraklar – XXXIX” : 1914 yılından geliyor.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Spor Tarihimizden Canlı Yapraklar – XXXIX

    Fenerbahçe’nin Rusya’da Bıraktığı Tesirler

    Odesa’da 3 maç yapan Fenerliler Rusya’nın her tarafından vâki davetlere red cevabı vermişlerdi. Esasen, Şehit Arif’le rahmetli Sabri, Mühendis Mektebi’ndeki imtihanları dolayısiyle İstanbul’a dönmüşler ve kadro 12 kişi kalmıştı. Buna rağmen, Nikolayef’den gelen bir heyetin ısrarları karşısında 2 maç için oraya gidildi.

    İşte; yukarıdaki resim Fenerbahçe takımı 1914 Haziranında Nikolayef Stadı’na çıkarken alınmıştır. Bu fotoğrafta, 12’si futbolcu olmak üzere, 17 kişilik kafile tamamiyle hazırdır. İşte isimleri;

    Oturanlar sağdan; sol açık Topuz Hikmet, sol iç Sait Salâhaddin (Cihanoğlu), santrfor Dalaklı Hüseyin merhum, kaleci Karnik Arslanyan, sağ iç Otomobil Nuri merhum, sağ açık mütevaffa Miço.

    Ayaktaki 5 futbolcu ise; sağ muavin Süreyya merhum, sol bek Hasan merhum, sağ bek Kostantin Boris, santrhaf Galip (Kulaksızoğlu) merhum ve sol muavin Nüzhet (Baban)dır.

    Feslilere gelince; sağdakiler Şakir (Beşe), muavin Jan Boris ve Zeki Mazlûm; soldakiler de merhum Salâhaddin (Manço), Yahya Berki ve kafile reisi rahmetli Doktor Hâmit Hüsnü (Kayacan)dır.

    Kasketli zat ise kafileye Odesa’dan itibaren refakat eden Rus mihmandardır.

    Fenerbahçe’nin Nikolayef muhtelitine karşı 3 – 0 gibi parlak bir galibiyetle neticelenen bu maçta gollerden birincisini ilk devrede Sait Salâhaddin, diğerlerini de, ikinci devrede Dalaklı Hüseyin atmışlardır.

    Fenerbahçe’nin 41 yıl önceki Rusya seyahati cidden enteresan safhalar arz eder. Evvelâ, bu seyahat Osmanlı İmparatorluğu ile Çarlık Rusya’sı arasındaki yegâne spor temasıdır. Ayrıca, bugüne kadar bir Türk kulübünün Rusya’ya yaptığı ilk ve son seyahattir. Mevsim sonunda ve yorgun bir zamanına rastlayan bu seyahatin parlak bilânçosu, ayrıca, Sarı Lâcivertli kulübün tarihini süsleyen bir hâtıradır. Bilhassa, 10 günde 5 maç yapmak o tarihlerde Türk kulüpleri için alışılmamış bir keyfiyetti. Kulüplerimizin haftada 2 maç oynamaları bile görülmüş hâdise değildi. Sahada da ancak 15 günde bir sıraları geldikçe görünürlerdi.

    Bu seyahatin propaganda bakımından tesirleri büyük olmuştur. Rus halkı, kendilerine yanlış tanıtılmış Türkleri gördükleri zaman hayretler içinde kalmışlardı.

    Odesa’da çıkan bir Rus gazetesinde münteşir bir karikatür çok enteresandır. Bir çocuk annesine şöyle diyor:

    – Anne; Türkler insan yerler deniliyor. Hâlbuki bak onlar da bizim gibi…

    Annesi şöyle cevap veriyor:

    – Yavrum, bunlar o Türkler değil… Bunlar Jön Türkler!

    Filhakika; Fenerbahçe’nin maçları, Türkleri yakından görmek merakının doğurduğu alâka yüzünden, o zamanlar için fevkaladelik sayılacak 10 -15 bin seyirci tarafından takip edilmiştir. Şayanı dikkat bir nokta da seyirciler arasındaki kadın kesafeti idi. Rus kadınlarının sırım gibi Türk delikanlılarını yakından görmek için akın akın stada koşmaları futbolun yeni yeni taammüm ettiği o devir için fevkalade bir manzara idi.

    Fenerbahçe futbolunun Ruslar üzerinde bıraktığı intiba çok müspet ve hatta sihirkâr olmuştur. Rus halkı futbolcularımızı hararetle alkışlanmış, statlar “Bravo Türko!”. sesleriyle çınlamıştır. Hatta Odesa ve Cenubi Rusya şampiyonuna karşı kazanılan galibiyetten sonra seyirciler Fenerbahçelileri bindikleri brik arabalarına kadar eller üstünde taşımışlar, Rus süvarileri inzibatı güçlükle temin edebilmişlerdi. Bir Rus hakem idaresinde oynanan bu maç çok sert cereyan etmiş, Ruslar mağlubiyetten kurtulmak için çok gayret harcamışlardı.

    Rusların haşin oyunlarına Fenerbahçe’nin incelikle mukabele edip zafere ulaşması Rus seyircisini hayran bırakmıştır. Esasen, Fenerbahçe’nin; Arslanyan, Galip, Arif, Hasan, Sabri, Süreyya, Miço, Otomobil Nuri, Nüzhet, Sait Salâhaddin ve Topuz Hikmetten mürekkep kadrosunu göz önüne almak bu hususta tatminkâr bir kanaat uyandırır. Her biri büyük istidat ve devirlerinin asları olan bu kıymettar futbolcular yalnız namağlup bir şampiyon kadroyu teşkil etmekle kalmamakta; aynı zamanda, o devir için futbol tekniğinin de şaheser örneğini yaşatmaktaydılar.

    Fenerbahçe’nin noksan ve yorgun takımının Rus şampiyon muhtelitlerini ve şehir muhtelitlerini kendi topraklarında mağlubiyetlere sürüklemesi o tarihlerde Türk futbolunun Rus futboluna üstün olduğunu pekâlâ ispata yeter bir keyfiyetti. Nitekim, Cenubi Rusya şampiyonu (Odesa Sporting Club) a karşı kazandığı galibiyetten sonra Rus şampiyonunun İngiliz antrenörü hayretini gizleyememiş ve hatta kafile reisi Doktor Hamit Hüsnü’nün, Fenerbahçe’nin henüz bir antrenör elinde çalışmadığı hakkındaki sözlerine de inanmak istememişti.

    Bu zatın Rus gazetelerinde intişar eden Fenerbahçe takımı ve futbolu hakkındaki aşağıdaki sözleri, yarım asra yakın bir zaman sonra, bugün, cidden büyük bir kıymet iktisap etmiş bulunuyor!

    “Türk takımının futbol bilgi ve tekniği fevkalâdedir. Bizim takımdan çok kuvvetliler… Bilhassa süratleri mucibi hayretim oldu… Fenerbahçe takımının antrenör nezaretinde hiç çalışmadığı hakkında kafile reisi doktor beyin sözlerini hayretle karşıladım. Bu derece kuvvetli ve süratli bir heyetin İngiliz ana sporunu bir antrenör nezaretinde çalışmadan tatbik edebilmesi cidden maharettir. Misafir heyeti bir İngiliz’in, hem de İskoçyalı’nın çalıştırmış ve yetiştirmiş olmasını akla yakın görüyorum.”

    Fenerbahçe’nin 41 yıl önceki Çarlık Rusya turnesi Türk futbol tarihinde parlak bir sahife teşkil eder.

    (Gelecek resim ve yazı; “Beykoz Zindeler Yurdu” futbol takım 28 sene evvel kuruluş devrinin ilk kadrosuyla Taksim stadyumunda.)

    Rüştü Dağlaroğlu – 19 Aralık 1954 – Akşam Gazetesi

  • Miço Öldü

    Miço Öldü

    13 Şubat 1950 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin dördüncü sayfasında, en altta “Antrenör Miço Öldü” başlıklı, küçücük bir haber göze çarpıyordu. Şöyle deniyordu haberde :

    “Fenerbahçe Kulübü’nün eski yıldızlarından ve aynı kulüple Beşiktaş kulübünün senelerce antrenörlüğünü yapmış olan meşhur Miço Dimitriadis’in öldüğünü teessürle haber aldık. Kendisi Türkiye’de yetişmiş en iyi futbolculardan ve en iyi antrenörlerden biri idi. Cenazesi bugün Şişli mezarlığına defnedilecektir.”

    O haftanın Öz Fenerbahçe dergisi de bu haberi veriyor, ek olarak “kederli ailesine ve dostlarına baş sağlığı” dilemeyi de unutmuyordu.

    Miço (Cem Ertuğrul’un 2007 tarihli kayıtlarına göre) 1911-1918 yılları arasında Fenerbahçe’de 36 resmî maçta forma giymiş ve 7 gol atmıştı. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı ilk kez yendiği maçta oynadı. Yine Fenerbahçe’nin ilk şampiyon kadrolarında yerini aldı. Şurada Şakir Beşe tarafından detayları anlatılan Rusya seyahatine giden kadronun da içindeydi.

    Cenazesi kalabalık oldu. Fenerbahçe Kulübü de bir çelenk gönderdi.

    Fakat Miço hakkındaki en güzel yazı, hiç beklenmedik bir isimden, o sıralarda Cumhuriyet gazetesinde yazan Burhan Felek‘ten geldi. 15 Şubat 1950’de “Müteveffa Miço!.” başlıklı yazısında, daha on yıllar boyunca sürecek bir probleme, eski futbolcuların unutulmasına zehir gibi bir yazıyla verip veriştiriyordu.

    Müteveffa Miço!.

    İki gün evvel, Türkiye’de yetişmiş en iyi futbolculardan, hatta en iyi antrenörlerden birisi olan “Miço” yoksulluk içinde öldü. Şimdi sadece “müteveffa Miço”dan başka izi kalmamış olan bu zavallı, Fenerbahçe’nin en parlak devirlerinde sol açık oynardı. Türkiye’nin en iyi sol açığı da bu adamdı. Bizim gibi onu tanıyanlar, bir futbol harikası olan Hasan merhumdan sonra topa en hakim; fakat ondan fazla realist olan bir oyuncu ve tam bir amatör oyuncu olduğunu bilirler. “Miço” senelerce Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı, başka Türk kulüplerini antrene etti ve nihayet açlıktan öldü. “Miço” tam bir amatör olduğundan mı nedir? Şu meşhur “Sporcuları Koruma Cemiyeti”nden bir akçe muavenet göremedi.. Bunu gördükçe; sporcuların ellerin ayakları tutarken istikballerini sağlamak istemelerini ve bu yüzden amatörlüğe de omuz silkmelerini pek haksız bulmuyorum.

    “Vefalı adem isteyen
    Vefalı adem olmalı!”

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu