Başından beri Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu ekibinde desteğini esirgemeyen kıymetli büyüğümüz Alp Eralp “el emeği göz nuru” bir arşivi, sezon sezon tuttuğu defterleri paylaşmamız için bize teslim etmişti… “Kaptanın Seyir Defteri I” 1980’li yıllarında sonunda tutulan müthiş bir imza defteriydi. Serinin ikinci defteri ise Fenerbahçe’nin 1987-1988 sezonuna ait. Huzurlarınızda: Kaptanın Seyir Defteri II
11 Temmuz 1988 tarihli Milliyet gazetesinde Fenerbahçe taraftarı (3 yıl uzak kaldıkları için gözlerinden ateş saçtıkları için olacak) “Şampiyonluğa Tapanlar” tabiriyle nitelendirilmiş. Huzurlarınızda 1988-1989 sezonu açılışı!
Fenerbahçe, sevgi ve coşku seli içinde sezonu açtı…
35 bine yakın taraftarın çılgınca tezahüratı altında yeni sezonu açan Sarı-Lacivertli takım sanki şampiyonmuşçasına alkış yağmuruna tutuldu…
Fenerbahçe Stadı’nın tribünleri muhteşemdi. Sarı ve laciverte boyanmışçasına rengarenk, denizin dalgaları gibi hareketliydi. Dün sanki Fenerbahçe mabedinde 35 bin mürid vardı. 3 yıldır yakından bile geçmeyen şampiyonluğa tapıyorlardı…
Geçmişe Ziyaret
Fenerbahçeli futbolcu ve yöneticiler sabah saat 09.30’da toplanıp, kulübün kurucularından Galip Kulaksızoğlu ve Sait Selahattin Cihanoğlu’nun kabirlerini ziyaret ettiler. Daha sonra 2 yıl önce vefat eden futbolcu arkadaşları Hüseyin Çakıroğlu’nun da mezarını ziyaret eden Fenerbahçeli futbolcular, buradan Fikirtepe Tesisleri’nin devir-teslim törenine katıldılar.
Fikirtepe, Fenerbahçe’nin
Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan tarafından yaptırılan Fikirtepe Tesisleri dün bir törenle 30 yıllığına Fenerbahçe’ye verildi. Tahsin Kaya’nın rahatsızlığını bahane ederek katılmadığı törende kulüp ikinci başkanı Kemal Baytaş ve Osman Hızlan, ortak protokole imza koydular.
Kadıköy Aden Oteli’nde öğle yemeği yiyen Fenerbahçeli futbolcular, daha sonra taraftarlarıyla tanıştılar.
Muhteşem bir tezahürat altında sahaya çıkan Sarı-Lacivertli takımın oyuncuları omuzlardan inmedi. Tüm amatör şubelerin sporcularının da katıldığı sezon açılışında ilginin odak noktasını toplayan oyuncu Schumacher’di…
Tahsin Kaya ise “Büyük başkan” tezahüratı altında 35 bin seyircinin övgüsünü topladı. Bir ara gözlerindeki yaşları tutamayan Kaya, daha sonra fenalaştı ve bir süre sahadaki yedek kulübesinde dinlendi.
Fenerbahçe yönetim kurulu, divan kurulu üyeleri ve eski başkanlar takım sahaya çıkmadan önce sahanın çevresinde bir tur atarak seyirciyle selamlaştılar. Tahsin Kaya, eski başkanlardan Osman Kavrakoğlu ve Ali Şen’in arasında bu turu tamamladı.
Futbolcu Ordusu
Fenerbahçe, açılışı 32 futbolcuyla yaptı. Oğuz ve Turan Ordu Milli Takımı ile Kıbrıs’ta olduğundan, Hakan ise birliğinden izin alınamadığı için açılışa katılamadı.
Mustafa Yücedağ ile Mustafa Kurt forma giymediler. Yücedağ’ın transferi için ise yöneticiler “Tamam” dedi. Macar libero Arpat ile Yugoslav libero Zavko da açılışı kenardan izlediler. İki futbolcu için karar bugünkü antrenmandan sonra verilecek.
En Yaşlılardan Topbaşı
Fenerbahçe’nin gösteri maçı için başlama vuruşunu en eski iki futbolcusu Alaaddin Baydar (78) ve Cafer Çağatay (77) yaptı.
40 dakika süren karşılaşmayı Schumacher’in takımı Şenol ve Birol’un golleriuyle 2-0 kazandı.
Günde Çift İdman
Fenerbahçe 15 Temmuz’a kadar günde iki antrenman ile hazırlıklarını sürdürecek 15 Temmuz’da Almanya’ya gidecek olan Sarı-Lacivertli takım, 28 Temmuz’da İstanbul’a dönecek.
Başından beri Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu ekibinde desteğini esirgemeyen kıymetli büyüğümüz Alp Eralp “el emeği göz nuru” bir arşivi, sezon sezon tuttuğu defterleri paylaşmamız için bize teslim etti! 1980’li yıllarında sonunda tutulan bu müthiş imza defteriyle seriye başlıyoruz. Huzurlarınızda: Kaptanın Seyir Defteri I
Tarih 26 Ağustos 1990… Fenerbahçe, 1990-1991 sezonunun ilk maçına çıkıyor. Sonuç bir felaket. Aydın karşısında alınan 6-1’lik mağlubiyet Kadıköy’de yeri yerinden oynatıyor. Aradan tam 31 sene geçmiş. Bir yandan pandemi, bir yandan uzun şampiyonluk arası derken Fenerbahçeliler, haklı olarak üzüntülü ve karamsar. “Her gecenin bir sabahı vardır” demekten vazgeçmeden, en karanlık gecelerden birine gidelim. İşte o Aydın maçından sonra sıcağı sıcağına gazetelerde yazılanlar…
Fenerbahçe tarihinde ilk kez bir lig maçında kalesinde 6 gol birden görüyor. 1960-61 sezonunda Galatasaray’dan 5 gol yiyen sarı-lacivertliler şimdi de ligin yenisi Aydınspor’dan yarım düzine gol yiyerek rekor kırdılar. Oysa maç öncesinde aynı rekoru kendi hanelerine yazdırmak isteyenler de Fenerbahçelilerdi. Fakat ne yazık ki silah ters tepti. Bilindiği gibi Fenerbahçe yine 1987-88 sezonunda Beşiktaş, Sarıyer ve Eskişehir’den de 4 gol yemişti.
Karşılaşmanın başından bitiş düdüğüne kadar rezaletler dizisini oynayan ve adeta hepsi birer “Acemiler mangasını” andıran Fenerbahçeli futbolcular, sahada gezinmekten başka bir şey yapmadılar. Henüz karşılaşmanın ilk dakikalarında birbirlerini deneyen iki takımdan Aydınspor beklenmedik bir anda golüne kavuştu. Soldan derinlemesine çıkartılan çapraz pasta Fenerbahçe defansı ofsayt gerekçesiyle duraklayınca İlker topla buluştu. İleri çıkan Yaşar’ın üzerinden aşırdı : (Dk. 0-1)
Golden sonra Fenerbahçe’nin eşitlik için saldırması beklenirken bunun tam tersi yaşandı. Devamlı top dolaştıran ve boşlukları gören Aydınspor çıktı ortaya. Genelde bütün ikili mücadeleleri kazanan Aydınlı futbolculardı. Talip yine aynı golde olduğu gibi geriden gönderilen uzun bir topla buluşup ortaladı. Mustafa yetişemedi. (Dk. 14)
Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki önemsenecek tek atağı 31’inci dakikada geldi. Hakan’ın pasına Vokri sert vurdu, kaleciden dönen topu Şenol III tamamlamak istedi, fakat defans daha atik davrandı.
Vokri’nin ara pasıyla buluşan Hakan soldan girip korner çzigisine geldiği anda ortaladı. Şenol III vurdu fakat yine defans topu çelmeyi başardı. (Dk. 40)
Karşılaşmanın ikinci yarısında yine Aydınspor ön plandaydı. Fenerbahçe’den gol beklenirken Aydın golleri 50’inci dakikada ikiliyordu. Bu dakikada Faruk’un pasıyla buluşan İlker, kaleye sokuldu. Yaşar’ı yatırıp üzerinden topu ağlara bıraktı : 0-2
En az 3 metre ofsayt pozisyonunda olan Hakan topla buluştuğu anda sert bir şut çıkardı. Kaleciden dönen topa Şenol III ıska geçti. Tekrar yetişen Hakan topu kafayla ağlara bıraktı : 1-2 (Dk. 54)
Fenerbahçe defansının acizliğini gören her Aydınlı futbolcu ayağına geçirdiği topla Fenerbahçe ceza sahasına girmeye başladı. Yine böyle bir anda Hikmet içeriye girip durumu 1-3 yaptı. (Dk. 81)
Fenerbahçe defansının arkasına sarkan İlker topla biraz daha dokulduktan sonra Yaşar’ın yanından plasesini yaptı : 1-4 (Dk. 84)
Yaklaşık 25 metreden Hikmet’in bekletmeden attığı sert şutta top Yaşar’ın bakışları arasında Fenerbahçe ağlarına takıldı : 1-5 (Dk. 88)
Karşılaşmanın son golü Mustafa’dan geldi. Ercan’ın ortasına Gökhan ıska geçince Mustafa skoru ilan etti : 1-6 (Dk. 90)
Fenerbahçe, tarihinde ilk kez bir lig maçında bu kadar gol yerken bir başka rekoru da son 9 dakikada yediği 4 gol ile kırıyordu.
Kadıköy’de Köşe Kapmaca
Aydın karşısında 6 gollü hezimetten sonra sarı-lacivertli futbolcular, Kadıköy yakasında taraftarlardan köşe bucak kaçtılar.
Maçın hemen bitiminden sonra Fenerbahçeli yüzlerce taraftar, soyunma odası çıkışında toplanarak, protestolara başladı.
Bu arada güvenlik güçleri de yoğun kalabalığı coplarla dağıtmaya çalıştı. Ancak kızgın kalabalık bir türlü stadın çevresinden ayrılmadı.
Kalabalık polis topluluğuna rağmen futbolcuların can güvenliği bir türlü sağlanamayınca, bu kez Fenerbahçe’nin otobüsü yerine çevik kuvvet otobüsü çağrıldı.
Peşisıra polisler adeta bir duvar örerek, yaklaşık 1.5 saat süreyle soyunma odasında mahsur kalan futbolcuları otobüse bindirdiler. Aynı otobüse 30 kadar da polis bindi ve adeta futbolcular görünmez kılındı.
Otobüs, stadtan ayrılırken, taş ve sopa yağmuru başladı. Hemen büfelerin önünde durmak zorunda kalan otobüsten inen polisler, taş yağdıran taraftarları aynı şekilde savurmaya çalıştılar.
Ve otobüs yola çıktı yeniden… Ancak karşı kol yine taraftarlarca tutulduğundan bu kez “kurnaz” bir plan yapılarak, yol güzergahı değiştirildi.
Bu durumun farkına varan “arabalı” taraftarlar da otobüsü takibe koyuldular.
Ancak çevresine polis otoları bulunan otobüs, Göztepe civarında ara sokaklara girerek, yeni bir şaşırtmacaya başladı. Ve futbolcular birer, ikişer yoldan çevrilen taksilere bindirilerek bilinmeyen yerlere yollandı. Bu durumda hezimete son derece kızmış olan taraftarlar da ne yapacağını şaşırdı.
Polislerin bu şaşırtmacası yaklaşık bir saat sürdü. Ve Hiddink de dahil olmak üzere tüm takım, değişim semtlerden polis arabaları ve taksilerle dağıtıldı.
Bunun üzerine hırsını alamayan taraftarlar da “Biz Dereağzı’nda onları buluruz. Olmazsa Bolu maçı var. Hele orada da böyle bir şey tekrar etsin, görecekler” dediler.
Bu arada Fenerbahçeli Ercan ise “En uyanık Fenerli olarak” ifade edildi.
Çünkü Ercan, diğer takım arkadaşlarının aksine, Aydınspor otobüsüne binerek stadı terk etti.
15 Mayıs 1983 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Sakarya maçından sonra İslam Çupi yine bir şaheser kaleme almış. İnsana “Fenerbahçe coştu da İslam Çupi coşmadı mı?” dedirtiyor. Keyifli okumalar…
Trabzon baskınından sonra, Fenerbahçe formasına “Made in Stankoviç” markalı bir sözname asılıyordu…
“Takımımın bundan sonraki 6 maçı, birer finaldir…”
Dünkü maçın 80. dakikasında yerini Önder’e bırakıp, pistte yürürken çılgınca alkışlanan o Müjdat isimli çocuğun mücadeleye doymamış halini yakalamışsanız dünkü müthiş Fenerbahçe’nin sahada gezdirdiği final terörünün öldürücülüğünü anlardınız… Futbol sahasını bir milyon noktalı bir alan farzederseniz, bir milyon noktaya da ayrı ayrı basan Müjdat, ayrıca çoğalttığı ayakları ile tüm Sakaryalı futbolcuları ikili mücadelelerde sokan bir engerek yılanı idi…
Final maçları ayakları, adeleleri, yürekleri kemikleştirerek oynanır. Dünkü Fenerbahçe gibi… Final maçının futbolcuları hem kolektif anlayışta, hem ferdi maharette, bütün tahrip gücünü havalandırıp, rakibinin üstüne olanca acımasızlığı içinde yağdıran bir bombardıman uçağı gibidir. Tıpkı dünkü Fenerbahçe gibi…
Finaller savaşlara benzer… Nasıl savaşların hatası, centilmenliği ve merhameti yoksa, final maçları da kadife eldivenlerle kartopu atılarak kazanılmaz, Fenerbahçe gibi oynayarak kazanılır…
Maçın ikinci yarısında Haziran güneşi yemiş bir deniz anası gibi sahanın ötesinde, berisinde pelteleşen Sakaryaspor için ilk devre beraberlik ateşinin yakıldığı dev bir duman görüntüsü veriyordu.
Şenol ve Ahmet’le patlayan kontrataklar, bir denizaltı torpilinin vızıltıları içinde Fenerbahçe defans sularını köpürtüyor, sol tarafta mütemadiyen açılan büyük anaforu Erdoğan bir türlü kapatamıyordu.
Hele 36. dakikada bir kontratakta Şenol’un üst direkte patlayan vuruşu, acaba “tarih tekerrürden ibarettir” tiryakilerini nasıl düşündürecekti?
Oysa “tarih tekerrür” etmeyecekti. Çünkü tarih tekerrür etse idi, Şenol’un vuruşu gol olacak ve Sakaryaspor geçen yıl Ali Sami Yen’de olduğu gibi rakibini belki yine 1-0 yenip, Fenerbahçe’yi ikinci kere şampiyonluktan edecekti…
Fenerbahçe bana göre değil, ötekilere göre futbol güvenoyu almadığı ilk yarıda bile İstanbul’da oynadığı ölü maçların kefenini yırtmıştı…
Ne var ki sahada uçurtma değil, adam kaldıran bir rüzgar delicesine esiyor ve Fenerbahçeli futbolcu gittiği her yerden daha yerleşmeden 10 metre gerisin geriye postalanıyordu…
Rüzgarın forması yoktu ama, kendisi vardı ve Fenerbahçe’yi saatteki 10-15 kilometre hızı ile bayağı hırpalıyordu.
İlk yarıda yarış arabası hızındaki topları kesmek toparlamak için rüzgarlı bayırda kelebek avcılığı yapan Alpaslan, Onur ve Cem ikinci yarıda maçı bitiren kahramanlar olarak final podyumuna çıktı.
Alpaslan’ın attığı frikik golü, Sakarya kasasını açan usta bir maymuncuktu… Cem’in iğne deliğinden geçen çapraz golünün öncesinde Onur’un Ömer’e yaptığı pres vardı. Osman’ın nefis bir bilek hareketi ile Selçuk’a attırdığı üçüncü golün başlangıcındaki top, soliç boşluğundaki Osman’a Alpaslan’ın telgraf havalesi ile geliyordu…
Bilen de vardır bilmeyen de… Ben bir bilineni, hem bilene hem bilmeyene bildiriyorum…
Dünyada gözleri ile hem önünü, hem arkasını gören tek canlı bukalemundur…
Osman dünkü oyunda işte bu mucizeyi yarattı. Sahanın hem arkasını, hem önünü, hatta sağını solunu, o da yetmedi trafik polislerini, Çamlıca tepesini, Kadıköy pazarını, Kalamış koyunu, gözlerinin içine alan bu usta, dünkü finalin en büyük dürbünü oldu…
İslam Çupi / 16 Mayıs 1983 – Milliyet Gazetesi (Fenerbahçe Coştu)
1959 öncesi şampiyonluklar konusu, resmi makamlar nezdinde adeta rafa kalktı. Türkiye Futbol Federasyonu, arada sırada “Yakında açıklayacağız” diyor, fakat o yakın nasıl bir yakınsa, bir türlü vakti gelmiyor. Başvuran ve karşı çıkan kulüplerden de ses yok. Bununla beraber, biz konu hakkında araştırmalar yapmaya devam ediyoruz… Bu yazıda 28 şampiyonluğu kazanan 347 futbolcumuzun adı ilk kez bir arada listeleniyor. Yazımızın başlığı “Şampiyonluk Yüzüğü” oldu, çünkü bu zaferleri kazanan insanlara veya ailelerine birer zafer hatırası armağan etmenin, yaşayanlara sonsuz mutluluk vereceğini, vefat edenlerin ise ruhunu şâd edeceğini düşünüyoruz.
Fenerbahçe’nin 28 Türkiye Şampiyonluğu’nu sitemizdetek tek incelemiştik. Aşağıdaki listede okuyacağınız isimleri, kazanılan şampiyonluklara göre ayırdık.
7 kere şampiyonluk kazanan 2, 6 kere şampiyonluk kazanan 3, 5 kere şampiyonluk kazanan 11, 4 kere şampiyonluk kazanan 17, 3 kere şampiyonluk kazanan 41, 2 kere şampiyonluk kazanan 77, 1 kere şampiyonluk kazanan 196 futbolcumuz var. Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim…
Kamuran Tekil‘in senelerce çıkardığı, sonrasında ise Neriman Tekil‘in devam ettirdiği Fenerbahçe Spor Dergisi’nin Mayıs-Haziran 1987 sayısında konuklardan birisi de futbolcu Şenol Çorlu idi.
1961 Ankara doğumlu, ilk, orta ve liseyi başkentte tamamladı. Futbola 1978’de Ankara Petrolofisi’nde başladı. Bir yıl sonra Orduspor’la mukavele imzaladı. 1981’de Sakaryaspor’a geçti. 3 yıl burada top koşturduktan sonra, 1984’de Fenerbahçe’ye transfer oldu. Bekar, annesi ile birlikte Erenköy’de kendi dairelerinde oturuyor.
Şenol, futbolu yaşantın içinde ne gibi bir etkisi oluyor?
Öncelikle şunu söylemeliyim. Futbolu çok seviyorum ve bu spor dalı tüm benliğimi sarmış durumda. Adeta futbolla yatıyor, futbolla kalkıyorum. Hayatımın her dakikası onunla kaim dersem, abartmış sayılmam. Futbolsuz bir yaşantının bana çok monoton geleceğini, onsuz yapamayacağımı kesinlikle söyleyebilirim.
Fenerbahçe bu yıl ligde de, kupada da havlu attı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yılki takımımız, kanımca önceki yılların gücünde değil. Teknik konulara değinmenin biz futbolcular için doğru olmadığına kesinlikle inanıyorum. Ancak şu kadarını söyleyebilirim. Takımımızdan ayrılmak zorunda kalan klas futbolcuların yanında, kiraya verilmeleri arzu edilen tecrübeli asların takımı çaptan düşürdüğü şahsi görüşümdür. Bu yılki başarısızlıklarımızın bundan kaynaklandığını tahmin etmek zor değil sanırım.
Yani Selçuk Almanya’ya, İlyas Galatasaray’a, Erdoğan Diyarbakır’a, Cem Sarıyer’e, Yaşar Malatya’ya gittikleri için mi bu duruma düştük demeye getiriyorsunuz? Peki, gelenler bunlara tercih edilmiş olmalı ki, bunlar tasfiye edildi, öyle değil mi?
Valla abi, yukarıda da bahsettiğim gibi teknik konulara değinmem doğru olmaz. Bu konudaki düşüncelerim, genelde kamuoyunun düşüncelerine uyuyor. Bu konuda söylenecek başka bir şeyim olmaz.
Konuyu değiştirelim ve şunu soralım. Anılarında iz bırakan bir maçın oldu mu?
İstanbul’daki 8-0’lık yenilginin rövanşını milli takımla Londra’da yaptığımız ve bu kez de 5-0 yenildiğimiz ilginç maçı unutamam. İlginçlik şuradan geliyor: Futbolun beşiği İngiltere’de ilk kez bir maça çıkıyordum. İngiliz oyuncuların bile parmakla sayılacak kadar az maç yaptıkları ünlü Wembley Stadı’nda oynama olanağına kavuşmuştum Sahaya çıkarken ayaklarımın titrediğini hissediyordum. 90 dakikayı nasıl tamamlayabildiğimi bir ben, bir de Allah bilir. Tüm maç boyunca ezilmediğimizi, zaman zaman İngiliz seyirciden alkış aldığımızı söyleyebilirim. Bir de, önceki yıl Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Bordo ile Fransa’da oynayıp 3-2 kazandığımız maçın anılarımda ayrı bir yeri vardır. Bu maçta iki şeyi unutamam. İlki, Selçuk’un attığı ilk golde İlyas’ın uzattığı şaheser pas. İkincisi, çok sıkışık bir pozisyonda ve çok zor bir durumda rahmetli Hüseyin’in attığı galibiyet golü. Bu nedenle, ebediyete göçen arkadaşımı, sevgili ağabeyimi bir kez daha rahmetle ve minnetle anarım.
En çok beğendiğin yerli ve yabancı futbolcular?
Bizden Sakaryaspor’dan eski arkadaşım B.Aykut, Metin (BJK), Uğur (GS), Yusuf (GS), Müjdat ve Abdülkerim. Yabancılardan, tek kelime ile hayranlık duyduğum iki kişi var : Liverpool’dan Ian Rush ve İspanyol Butragueno.
Avrupa’da hangi takımda oynamak isterdiniz?
Takım önemli değil. İngiliz takımlarının birinde oynamak isterdim.
Sinema ve tiyatro ile aran nasıl?
Her ikisini de severek izlerim. Ancak, her gün devamlı antrenman hafta sonu maçlar, deplasmanın devamlı yorgunluğu, bu iki sanat kolu ile ilgilenmemizi engelliyor. Bir de bunları izlemek konusunda televizyonun sağladığı kolaylık yabana atılmayacak bir olgu. Bu zevkimizi çoğu kez bu sihirli kutudan sağlıyoruz.
Kaç kez milli oldun?
3 genç, 9 ümit ve 14 A Milli takımında yer aldım. Hesap edersek 26 kez milli oldum.
Futbol hayatının devamı süresince o şerefli formayı giymeni temenni eder, başarılar dilerim.
Muhlis Algur / Fenerbahçe Spor Dergisi / Mayıs-Haziran 1987
Uzun yıllar sonra ve ilk kez dijital bir platformda düzenlenen Fenerbahçe Eşya Piyangosu’nun geçmişi 1933 yılına kadar uzanıyor. O tarihten bugüne bazı eşya piyangolarını konu edindiğim bu yazıda; 1987 yılında kulüpte yaşanan gelişmeler dolayısıyla çekilişi sürekli ertelenen piyangonun ilginç hikayesini de okuyacaksınız
1933 – Hediye Yekûnu 3.000
1932 Yılında gerçekleşen Kuşdili yangınının yaralarını sarmak için düzenlenen ilk eşya piyangosundan günümüze gururla anılacak hikayeler kalmıştır. Geçtiğimiz günlerde bu hikayelerden birini sitemizde yayınlamıştık.
1933 Piyangosu o dönemin şartları göz önüne alındığında kamuoyunda hayli ses getirmiş ve büyük ilgi görmüştü. Bu piyango için 100.000 bilet basılmıştı. Zeki Rıza’nın (Sporel) Milli Spor mağazasında satılan biletlerin fiyatı 50 kuruştu. Seyahatler, otomobil, motosiklet, bisiklet, oda takımları, dikiş, fotoğraf ve daktilo makineleri, elbiseler, yüzükler ile hediyelerin toplamı 3000’e ulaşmaktaydı. Piyango için kayda değer bir reklam kampanyası düzenlenmiş ve gazetelere ardı sıra ilanlar verilmişti. Piyangonun hediyeleri dönemin ünlü piyango gişesi olan Parmakkapı’daki Milyon Gişesi’nin önünde 3 Haziran’dan itibaren sergilenmeye başladı.
Piyango 14 Temmuz Cuma günü Fenerbahçe Stadında yapılan atletizm yarışlarından önce çekilmeye başlandı. Basılan biletlerin yüzde 70’inin satıldığı açıklanan piyangonun ilk günü 1000 adet numara çekildi. Büyük ödül olan Chevrolet marka otomobili kazanan numara belirlendi. Geriye kalan 2000 adet talihlinin ertesi gün belirlenmesi ile Türk spor tarihini o güne kadar ki en büyük piyango organizasyonu tamamlanmış oldu.
1948 – 6 Odalı Villa
1948 yılının eşya piyangosu biletleri Başkan Şükrü Saracoğlu ve Umumi Katip Muvaffak Menemencioğlu imzasıyla 1 liradan satışa çıktı. Biletler Zeki Rıza’nın (Sporel) Milli Spor mağazasından satıldığı gibi, Nimet Abla gişesinde de temin edilebiliyordu. 1933 Piyangosundan farklı olarak bu çekilişte 6 odalı bir villa büyük ikramiye olarak ilan edilmişti. Bunun dışında Dodge marka 2 adet otomobil, Ford marka kamyonet, 1948 Londra Olimpiyatlarına seyahat, motosiklet de verilecek ödüller arasındaydı.
Halil Özyazıcı resimli piyango bileti
1970’lerde Dört Piyango
1970’lerde Fenerbahçe 4 piyango düzenledi.
1975 yılında 25 liradan satılan biletlerin üzerinde, Başkan Emin Cankurtaran ve Genel Sekreter Semih Bayülken’in isimleri vardı. 14 Haziran’da çekilecek piyangonun hediyeleri arasında 1 apartman dairesi, 20 Otomobil, bisiklet, motosiklet, televizyon, buzdolabı, yurt içi – yurtdışı seyahatler bulunuyordu.
1976 yılı piyangosu, Fenerbahçe eşya piyangoları tarihinin fiyasko ile sonuçlanan tek piyangosu oldu. Yeteri kadar bilet satılmaması üzerine kulüp içerisinde bir “Eşya Piyangosu Tasfiye Komitesi” bile kuruldu. Bu komite, satılan biletlerin ücretlerini geri ödeme planını yapmakla görevliydi. Komite geri ödeme tarihlerini sürekli güncellemek zorunda kaldı. Tespit edebildiğimiz ilan edilen son geri ödeme tarihi 31 Ocak 1977’dir.
1976’da yaşanan fiyaskodan sonra 1977 yılında piyango düzenlenmedi. 1978 yılında düzenlenen piyangonun duyurusu ise 3 Kasım 1978’de yapıldı. Bu piyangonun özelliği Fenerbahçeli futbolcuların kampanyada aktif olarak yer alması ve bu kapsamda Pamukbank Şişli Şubesi’nde bilet satmalarıydı. 1979 yılı piyangosu ise 10 Ekim’de çekildi. 0964 numaralı biletin otomobil kazandığı piyangonun en unutulmaz olayı Amigo Birol’un 300 liralık bilet satarak yöneticilerden ödül almasıydı.
1975 Fenerbahçe Piyango Bileti Ön ve Arka Yüzü
Bilet ile Ödenen Transfer Taksidi
80’li yılların ilk piyangosu 22 Kasım 1981’de çekildi. Tofaş marka Murat 131 otomobil, 5’er adet çamaşır makinesi ve buzdolabı piyangonun öne çıkan ödüllerindendi. Dikkati çeken nokta bu piyangonun ödüllerinin geçmiş çekilişlerde verilenlere oranla daha az olmasıydı. Çekiliş sonucunda otomobili kazanan talihli Nahit Kartal, ödülünü Adbullah Acar’dan almıştı. 5 Aralık 1982’de çekilen piyangonun ödülleri bir önceki yılın ödülleri ile aynıydı.
1985 Piyangosu, Türk spor tarihinin en ilginç olaylarından birinin sebebi olarak tarihe geçmiştir. Başkan Fikret Arıcan imzasıyla satışa çıkan biletler 1000 Tl ile fiyatlandırılmıştı. Kampanya süresinde geçmişte olduğu gibi futbolcular aktif rol alarak, Şekerbank ve Garanti Bankası şubelerinde bilet satmışlardı. Piyangonun en ilginç olayı ise gazetelere “Böylesi Görülmedi” başlığı ile haber olan olaydı. Denizlispor’dan Mehmet ve Mahmut adlı 2 futbolcu transfer eden Fenerbahçe yönetimi, transferin son taksidi olan 1 milyon lirayı 1250 adet eşya piyangosu bileti göndererek ödemek istemişti.
1987 : Kaos
Fenerbahçe 1986-1987 sezonunda deyim yerindeyse kaosu yaşadı. Bir yıl ara verilen piyango bu sene yeniden düzenleniyordu. Dolayısıyla kaos, piyango organizasyonunu da etkiledi.
Piyangonun planlaması yılın ilk günlerinde yapılmıştı. Piyasaya 1.000.000 adet bilet sürülmesi ve karşılığında 2 milyar lira gelir elde edilmesi hesaplanıyordu. Bu planlama çerçevesince şubat ayında piyasaya sürülen biletlerin üzerinde Başkan Tahsin Kaya ve Genel Sekreter Semih Bayülken’in imzaları vardı. 9 Nisan’da çekilecek olan piyango için gazetelere Mart ayında ilanlar verilmeye başlandı. Bu ilanlarda 30 adet Renault 9 otomobil, 5 adet Otoyol minibüs piyangonun ödülleri olarak sıralanıyordu.
Arbede
Fenerbahçe için 1987 yılının kaosa dönüşmesine 1 Nisan’da Samsunspor ile oynanan Türkiye Kupası maçı neden olmuştur. 0-0 Berabere biten maç sonunda Fenerbahçe kupadan elenmiş ve futbolcular arasında kavgaya varan arbedeler yaşanmıştı. Bu kavganın sonucunda TFF, 15 Nisan’da kararlarını açıklamış ve Fenerbahçe ilk 11’nin 6 oyuncusu; Abdülkerim, Hasan, Müjdat, İsmail, Sedat ve Zafer’i 3 ile 4 ay futboldan men etmişti. Fenerbahçe yönetiminin “katliam” olarak nitelediği bu cezalar sezonun geri kalanını kulüp için kabusa çevirecekti.
Samsunspor maçından sonra çekilmesi planlanan piyango ise, o güne kadar satılan bilet sayısının azlığı nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi. 6 As futbolcusunun cezalandırılmasının ardından genç futbolcuları ile mücadele vermeye başlayan Fenerbahçe futbol takımı, Mayıs ayının ilk günlerine kadar yaptığı üç maçta da sahadan başarısız sonuçlarla ayrıldı. 19 Nisan’da Boluspor deplasmanından 2-1’lik yenilgi ile dönüldü. 25 Nisan’da Kadıköy’de Zonguldakspor ile 0-0 berabere kalındı. 2 Mayıs’ta Sarıyer karşısında alınan 3-1’lik yenilgi ise adeta kazanın altını ateşledi.
Stankoviç Gitti, Ercan Aktuna Geldi
Kulüp içinde karışıklıkların başladığı günlerde Başkan Tahsin Kaya işleri dolayısıyla Ankara’daydı. Yüksel Günay’ın asbaşkan, Aziz Yılmaz’ın da yönetici olarak yer aldığı yönetim kurulu, Tahsin Kaya’yı futbol takımının sorunlarını görüşmek için İstanbul’a çağırdı. 6 Mayıs’ta gerçekleşen yönetim kurulu toplantısından sonra ilk somut karar teknik direktör Stankoviç’in görevine son verilmesi oldu.
Futbol takımını sezon sonuna kadar Yılmaz Yücetürk ve Ercan Aktuna’nın çalıştırılmasına karar verildi. Toplantının yankıları birkaç gün sürdü. Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği demeçte Aziz Yılmaz: “Takımı bu hale taraftar getirdi. Seyircimiz cezalı futbolcuların yerine sahaya çıkardığımız gençleri beğenmiyor. Aleyhte tezahürat yapıp, takımın moralmen çökmesine neden oluyor.” diyerek, taraftarı suçladı.
Muhalefetin önde gelen isimlerinden Ali Şen ve Cevher Özden ise yönetime suçlamalarda bulunuyorlar ve Tahsin Kaya’yı “Kulübün en büyük talihsizliği” olarak niteleyerek, istifa çağrısı yapıyorlardı. Tahsin Kaya da bu çağrıya görevi devraldığı zamanki kulübün kötü durumunu hatırlatarak “Fenerbahçe Haliç gibiydi” karşılığını veriyordu.
Yönetim Dağılıyor
9 Mayıs’ta Kadıköy’de oynanan Ankaragücü maçında alınan 1-1’lik skor, yeni hocası ile yeni bir sayfa açmak isteyen Fenerbahçe’nin planlarını alt üst etti. Maçtan hemen sonra açıklama yapan Başkan Tahsin Kaya: “Taraftarlarımıza metanet (sabır) diliyorum, seneye şampiyonlukları yakalayacağız” diyerek ortamı sakinleştirmeye çalıştı. Bu açıklamaya rağmen kriz hafiflemiyor, yönetim kurulu üyesi Ali Ergenç “Bu yönetim Fenerbahçe’ye hizmet edemez” açıklamasını yaparak görevinden istifa ediyordu.
Başlayan yönetim krizi yeni kararların alınmasına yol açtı. Genel Sekreter Semih Bayülgen istifa etti ve görevini Aziz Yılmaz’a bıraktı. Krizin devam ettiği günlerden 12 Mayıs’ta açıklama yapan Asbaşkan ve Basın Sözcüsü Yüksel Günay: “Fenerbahçe kulübü 80 yıllık yaşamının en kritik ve ağır şartlarını yaşamaktadır. Yönetim kurulumuz bu nedenle bütün imkanlarını en iyi şekilde değerlendirip yeni sezonda Fenerbahçe’ye yakışır şekilde tüm branşlarda şampiyonluk iddiası ile yarışacaktır. Yönetim kurulumuz Başkan Tahsin Kaya’ya güvenerek ve inanarak çalışmalarını sürdürecektir” açıklaması ile adeta sorumluluğu Tahsin Kaya’ya bırakıyordu.
Aynı gün eşya piyangosunun 19 Mayıs’a ertelendiğine ilişkin ilan gazetelerde yayınlandı. Kulübün ve takımın içinde bulunduğu durum, piyango biletlerinin satışını doğrudan etkiliyordu. Satışların artması için büyük ikramiye olarak lanse edilen Renault 9 marka otomobil Eminönü Meydanı’nda sergilenmeye başlıyordu.
Gruplar Devrede
Fenerbahçe futbol takımı, 16 Mayıs’ta İnönü Stadı’nda oynanan Beşiktaş maçında sahadan 4-0’lik yenilgiyle ayrıldı. Bu skorla Beşiktaş şampiyonluğa bir adım daha yaklaşmış oldu. Maçın ardından muhalif gruplardan olan Memduh Eren liderliğindeki “Fenerbahçeliler Grubu” mali kongrede usülsüzlük yapıldığını öne sürerek mahkemeye başvuruyordu. Piyango organizasyonu da bu kaos ortamından nasibini alıyor ve çekiliş 30 Ağustos tarihine erteleniyordu.
Beşiktaş yenilgisinden sonra yeni teknik direktör Yılmaz Yücetürk’e olan inancını yitiren yönetimin, Galatasaray’dan ayrılması gündeme olan Derwall ile ilgilenmeye başladığı gazetelere yansıyordu.
Fenerbahçe ligin son haftalarında artık kanıksanmaya başlanan kötü skolarla sahadan ayrılmaya devam etti. 24 Mayıs’ta Kadıköy’de oynanan Altay maçı 2-2’lik beraberlikle sonuçlandı. Maçın ardından yükselen tansiyon yönetim tarafından peşi sıra açıklanan transferler düşürülmeye çalışılıyordu. Fenerbahçe yeni sezona Altay’dan Erdi, Ankaragücü’nden Durmuş, Rizespor’dan Hakan ile güçlendirdiği kadrosu ile başlayacaktı. Bu isimlerden Hakan’ın (Tecimer) transferi planlandığı gibi gelecek yıl gerçekleşmeyecek, Hakan 1988-1989 sezonunda takıma katılacaktır.
Aynı günlerde Rıdvan’ın (Dilmen) Galatasaray’a transfer olduğu haberleri çıkıyordu. Rıdvan, Galatasaray’a transferi bu kadar yakınken Fenerbahçe’ye katılacak ve sonraki yıllarda Fenerbahçe efsaneleri arasında yer alacaktı. 6 Haziran’da oynanan ligin son maçında Fenerbahçe Kocaelispor’u 2-1 yenerek, rakibini 2.Lig’e gönderiyor, maçın Kocaelispor’a bırakılacağına ilişkin çıkan söylentilere karşılık 2 ay sonra ilk kez galip geliniyordu.
Minibüs
Fenerbahçe için kaos olarak nitelenen bu sezon Galatasaray’ın 14 sene sonra şampiyon olduğu sezon olarak tarihe geçti. Sezonun sonuna yaklaşılırken şampiyonluk ipini göğüslemesine kesin gözüyle bakılan Beşiktaş, ligin bitimine üç hafta kala, Malatyaspor deplasmanında beklenmeyen bir yenilgi aldı ve Galatasaray ile puanlar eşitlendi. Sonraki hafta 31 Mayıs’ta Beşiktaş, kendi sahasında Denizlispor ile yaptığı maç 1-1 sona erdi ve Galatasaray’ın galibiyetiyle son haftaya Galatasaray bir puan önde girdi. Son hafta iki takım da maçlarını kazanınca Beşiktaş’ın, şampiyonluğu kaybediş öyküsü de yazılmış oldu.
1987 Piyangosu futbol takımının aldığı sonuçlarla kaosa dönüşen sezonun sonunda bir kez daha ertelendi. Son kez ertelenen tarih 1 Ekim’di. Bu tarih aynı zamanda çekilişin yapıldığı tarih oldu. Piyangoya ödül olarak konulan 5 minibüsten sadece biri satılan biletlere isabet etti. Minibüsü kazanan talihlinin ödülünü kulübe bağışlamasıyla birlikte piyangonun ödülü 5 minibüs kulüp tarafından satışa çıkarıldı.
1989 : Piyango Fenerbahçe’ye Vurdu
Hikayesini yukarıda anlattığımız 1986-1987 sezonu gibi 1987-1988 sezonu da Fenerbahçe için kötü sonuçlanmıştı. Takım sezonu 8. sırada bitirmiş ve camianın sabır eşiği kırılmıştı.
Yeni sezon öncesi Fenerbahçe yönetimi önemli transferler gerçekleştirdi. Başkan Tahsin Kaya ve futbol şube sorumlusu, geleceğin başkanı, Metin Aşık, Alman Milli Takımı kalecisi Toni Schumacher’in transferini bitiriyor, bu transferin yankıları ülke sınırlarını aşıyordu.
Aynı dönemde Sakaryaspor’dan Oğuz ve Aykut da transfer ediliyor, takımın başına da Todor Veselinoviç getiriliyordu. Fenerbahçe’nin fırtına gibi estiği bu sezonda eşya piyangosu biletleri 5.000 liradan satışa çıktı. Çekiliş tarihi olarak 19 Mayıs belirlense de, çekiliş 19 Ağustos’a erteleniyor, ödül olarak konulan 5 adet ev ve 10 adet otomobilin tamamının satılmayan biletlere çıkması, basında “Piyango Fenerbahçe’ye vurdu” başlığı ile haber oluyordu.
1996
Ali Şen’in başkan olmasıyla futbol takımının 6 yıl aradan sonra şampiyon olduğu 1995-1996 sezonunda piyango organizasyonunu yönetim kurulunun muhasip üyesi Mehmet Ali Aydınlar üstlenmişti. Daha önce yaşanan ertelemeler göz önüne alınarak çekiliş tarihinin 30 Ağustos olarak belirlendiği piyangonun biletleri 500.000 liradan satışa sunulmuştu. 150 Milyar lira gelir beklenen piyango için basılan 400.000 biletin 326.000 adedi piyasaya sürüldü ve çekilişin yapıldığı 30 Ağustos tarihinde yetkililer 142.000 biletin satıldığını açıkladılar. Elde edilen 71 Milyarlık gelir, kulübün hedeflediğinin yarısıydı.
Yüzüncü Yıl Eşya Piyangosu
2007 yılında 100. yaşını kutlayan Fenerbahçe’nin yaptığı bir çok değerli organizasyondan biri de eşya piyangosu düzenlemek oldu. 28 Nisan’da çekileceği açıklanan piyango biletleri 10 yeni lira fiyatla ve üzerinde Başkan Aziz Yıldırım ve Muhasip Üye Murat Özaydınlı imzasıyla satışa çıktı. Toplamda 3 daire ve 11 otomobilin ödül olarak yer aldığı piyango, 11 yıl aradan sonra kulübün düzenlediği ilk piyangoydu. Bu piyangoyu diğerlerinden ayıran en büyük özellik, yenilenen stadyumdan 326 adet kombine biletin de ödüller arasında yer almasıydı.
2021 : İlk Dijital Piyango
2007’den sonra yapılan ilk piyango organizasyonunu diğerlerinden ayıran özelliği, dijital biletlerin satışının www.nesine.com üzerinden yapılıyor olması. Linke tıklayarak satın alınabilecek piyango biletlerinin bedeli ise 5 tl olarak belirlenmiş durumda. Bugün itibariyle satışa sunulan biletlerin yarısının satıldığını, satışın yapıldığı web sitesinde yer alan sayaçtan anlıyoruz.
Fenerbahçe, 21 Ağustos 1988 tarihinde başlayıp 11 Haziran 1989’da biten Türkiye Ligi’nde, 36 maçta 29 galibiyet, 6 beraberlik ve 1 yenilgi alarak yirmi birinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 34 maçta attığı 28 golle Aykut Kocaman oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi birinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…
Fenerbahçe, 15 Ağustos 1984 tarihinde başlayıp 2 Haziran 1985’de biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 18 galibiyet, 14 beraberlik ve 2 yenilgi alarak yirminci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 28 maçta attığı 14 golle İlyas Tüfekçi oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirminci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…