Etiket: Rüştü Reçber

  • Ilie Datcu Röportajı

    Ilie Datcu Röportajı

    Kıymetli büyüğümüz Sibel Kurt, yıllar boyunca Fenerbahçe resmî dergisinde yaptığı röportajları kendi web sitesinde (SibelKurt.org) topladı. Yüksek müsaadesiyle, geçmiş yıllarda Fenerbahçe Resmî Dergisi için yaptığı röportajları sitemizde yayınladığımız Sibel Kurt, yine müthiş bir Cemil Turan röportajı ile karşınızda…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Müthiş Bir Kaleci

    Fenerbahçemizin iz bırakan oyuncularındansınız, futbol hayatınız nasıl başladı?

    10 yaşında Romanya’da Dinamo Bükreş genç takıma başladım. 14 yaşına kadar genç milli takımda görevimi yaptım.

    Hemen kalecilikle başlamadım. Bir süre sol açık, sağ açık oynadım. Ondan sonra hoca beni kaleci olarak seçti.

    10 yaşında lisanslı oldum. 15 yaşında Dinamo Bükreş A takımında oynamaya başladım. Tabii ki bu dönem içinde çok şampiyonluklar yaşadım. Şampiyonluklara erken alıştığım için hep şampiyonluk istedim, başka bir şey istemedim.

    36 kez milli oldum.

    Fenerbahçe kalesine geçişiniz nasıl gerçekleşti?

    Ben bir Alman takımıyla anlaşmıştım. O yıllarda Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz da ülkemizin federasyon başkanını yakından tanıyordu. O sıralarda da bizim İsviçre’de bir maçımız vardı. O maç sonrası bizim yöneticiler “Sen Almanya’ya gidemezsin, sen Fenerbahçe’ye gideceksin, orada senin hemşerin var. Yunus var, Nunweiller var. Onların arasına katılacaksın.” dediler. Böylece diğer kontratım iptal oldu.

    En sonunda da devlet başkanımız Çavuşesku’dan izin alınarak 20 Temmuz olan doğum günümde Fenerbahçe’ye girdim. O gün bugündür Fenerbahçeliyim, şampiyonluk kazandım, iyi bir şekilde görev yaptım. 

    İlk geldiğinizdeki kadronuzda takım arkadaşlarınız: Yavuz, Numan, Şükrü, Levent, Nunweiler, Ercan, Yılmaz, Yaşar, Fuat, Abdullah, Ogün, Zeki, Can, Selim, Serkan, Ümran, Selim ve Ziya gibi unutulmaz oyuncularımız vardı…

    Evet, Fenerbahçe’de 6 sene oynadım. Efsane antrenör Didi’nin çalıştırdığı bir takımdı. Şampiyonluklar yaşadım. Faruk Ilgaz, Eşref Aydın gibi değerli yöneticilerimiz vardı. Hepsi de her zaman çok yardımcı oldular. En iyi olmamız için her zaman gerekli çabayı gösterirlerdi. Arkadaşlarımızla hep beraber yemekler düzenliyor, hep birlikte vakit geçiriyorduk.

    Derbi maçları sonrası neler yapardınız?

    Bugünkü gibi rekabet yoktu. Rakip takım futbolcularıyla hep beraber yemekler yiyorduk. Futbol ayrı, arkadaşlık ayrı… Sevgi ve saygıyı saha içinde de görebiliyorduk. Bugün bazı istenmeyen olaylar yaşanabiliyor ama dönüp baktığımda 40 sene hiç geçmemiş gibi hala bana heyecan verebiliyor…

    Vatani duygularınızı katmadan profesyonel bir şekilde gerçekleştirdiğiniz, kendi ülke takımınızla, Fenerbahçe arasında oynanan bir maçta ülkenizin UEFA kupasından elenmesine neden oldunuz. O maç sonrası artık Arges Piteşti kupadan elenmişti. Maç sonrası ülkeden çıkışınıza izin verilmedi. Nezarete alınışınız ve bir hafta hapiste kalışınız sonra diplomatik girişimler sonucunda çıkarak ve tekrar ülkemize dönerek takımdaki yerinizi alışınız… O maçı Halit Kıvanç “Gool diye diye…” isimli kitabında heyecanla şöyle anlatıyordu:

    “Maçın Romanya’daki rövanşında da mikrofon başındaydım. Yine Fenerbahçe, yine Cemil…

    Bir de Datcu vardı bu kez…

    Oyunun daha başında sudan bir penaltı çalmıştı hakem. Hani verilse de olur, verilmese de, türünden bir hareketti…

     Ve bu gol çok erken geldiği için, çekinmişti sarı-lacivertliler…

    Fakat Cemil, o büyük Cemil, bütün stadı ayağı kaldıran bir golün kahramanı olmuştu Piteşti’de…

    Topu kendi yarı alanından almış, sürmüş sürmüş sürmüştü…

    O gidiyordu sahada…

    Ben de gidiyordum Cemil’le birlikte radyoda: ‘…

    Cemil akıyor…

    Arges Piteşti yan alanında sürüyor topu…

    Bir rakibini geçti…

    Birini daha…

    Ceza alanına sokuldu. Kaleci çıkacak mı?

    Top hâlâ Cemil’de sokuldu iyice…

    Kaleci ile karşı karşıya…

    Vuruyor…

    Ve gol…

     Evet gol…

     Nefis bir gol…

    Durum 1-1… 1-1 oldu şimdi…

    Sonrasında Fenerbahçe şahlanmış, oyunu 1-1 bitirmeyi başarmıştı. Bu büyük başarının en büyük ortağı da, Cemil’le birlikte kaleci Datcu idi. Datcu, Romen’di. kendi doğduğu, büyüdüğü topraklarda bir Türk takımının kalesini, hem de bir Romen takımına karşı korurken, bir Türk heyecanını duyuyordu. Sonra da tamamen bizden olacaktı zaten…

    Tribünlerdeki Romen seyirciler, Fenerbahçe’yi alkışlıyor, fakat -öğrendiğime göre- Datcu’ya Romence hayli ‘ilginç’ sözler de söylüyorlardı. Kızıyorlardı, kendilerinden olan bir kalecinin gollerini önlemesine… Datcu da öylesine mükemmel oynuyordu ki…

    Futbolu meslek seçmiş ve işte meslek namusunu her şeyin üstünde tutuyordu. Fenerbahçe, bu güzel futbolla ikinci tura çıktı, ama Fransa’dan eski tanıdık Nice takımı ile karşılaşınca keyfi devam etmedi. Fransa’da 4-0 yenilince, burada 2-0 kazanmasının hiç bir yararı olmadı.” 

    Siz neler söylemek istersiniz?

    Çok güzel anlatmış Halit Kıvanç… Evet, o gün berabere kaldık çok fedakârlık yaptım… Hiçbir zaman kendi menfaatlerimi ön plana koymadım. Fenerbahçe’ye geçince kendi Milli takımı da bıraktım. 

    O günleri özlüyor musunuz?

    Özlemek ne kelime! Bir daha dünyaya gelsem yine kaleci olurdum… 

    Kaleciliği çok severek yapıyordunuz. Bir sezon 30 maçta sadece 6 gol yediniz ve tarihe geçtiniz… 

    Bazen dünyanın en iyi kalecileri bile kötü goller yer ama özellikle kritik bir maçta kolay kolay gol yemem.

    Yeri geldiğinde mağlup da oluruz ama çok gol yediğim bir maç olmadı. Tabii bunda takım arkadaşlarımın başarıları da söz konusuydu.

    Evet, bir sezonu sadece 6 golle kapamıştık. Bu başarı Ziya, Ercan, Şükrü, Ogün ve Can’ın, Selim’in, Nedim’in yer aldığı iyi bir takımdı… 

    Kaleci antrenörlüğü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

    Şimdiki yıllarda futbol okulları açıldı, ben 40 sene önce geldiğimde de söyledim; “Bu kaleci antrenörlerinin farklı olması lazım” diye…

    Şimdi kaleci okulları var. Bir – iki sene önce başladı. Eskiden yoktu. 1992 itibarıyla yavaş yavaş başladı.

    Bizimle antrenörler fazla uğraşmazdı, biz kendimiz yetiştik. 2-3 saat antrenmanla çıktık.

    Şimdi kitaplar var, bilgisayarlar var. Şimdikiler şanslı, kendilerini daha fazla yetiştirmeleri için her olanak var. Ben kendi kendime bile evde takımları inceliyorum, sistemlerini anlamaya çalışıyorum, kendi kendime bir şeyler yapıyorum. Futbolu çok sevdiğim için uzaklaştığımda kahroluyorum.

    Katkılarınızla iyi kaleciler yetiştirdiniz. Bu sezon takımlarda yer alacak kalecilerle ilgili neler söyleyeceksiniz?

    Birisine iyi dediğinde rekabet yaratıyor, kötü dediğinde kızıyorlar onun için yorum yapmamayı tercih ediyorum.

    Maçlarda heyecanlanır mıydınız? Ya şimdilerde televizyondan izlerken nasılsınız?

    Top oynarken heyecanlanmadım, maç izlerken mi heyecanlanacağım? Çok soğukkanlıydım. Çünkü görevimi bilirdim. Ortak antrenmanlarımızda ayrı kapalı salona gider, kendim de ayrı hazırlanırdım, Zekâ, güç ve ayaklar birleştiğinde iyi bir şey çıkıyor.

    En zor iş kaleciliktir, en ufak şeylerde kurtarıcısın, kaleci gerektiğinde çıkış yapmalı, takım ayrı, kalecilik ayrıdır.

    Oyunculuk hayatınızı tamamladıktan sonra, tecrübe ve deneyimlerinizi ortaya koyduğunuz çalıştırıcılık döneminizi aktarır mısınız?

    1962 yılında başlayan futbol hayatım, 1978’de sona erdi. Almanya’da ve Türkiye’de antrenörlük yaptım.

    Türk Milli Takımı’nın kalecisi Rüştü Reçber’e 4 yıl boyunca kaleci antrenörlüğü yaptım. Hala arar.

    Yemeklerine kadar kontrol ederdim. Çok disiplinli çalışırdım. Disiplinsizliğe de asla tahammülüm yoktur.

    Altyapı kaleci antrenörlüğü de yaptım. 1975’de Fenerbahçe’de kısa bir dönem teknik direktörlükten sonra Göztepe, Eskişehirspor’da da görev aldım.

    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldunuz… 

    Evet, 1980 yılında Türk vatandaşı oldum. En kısa zamanda da Türk vatandaşlığına geçen benim. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum.

    Beşiktaş’ın 100. yılındaki şampiyonlukta güzel bir anekdotunuz var, onu buradan da paylaşır mısınız?

    Lucescu’ya yardımcı antrenörlük yaptığım ve 100. yılında Beşiktaş’ın şampiyon olduğu sezondu.

    O günlere dayanan ilginç anım ise şöyleydi:

    Oğlum Kerem, koyu bir Fenerbahçelidir. Aynı zamanda Fenerbahçe Genç Takımı’nda da oynamıştır. Beşiktaş 100. Yıl kutlamalarında Kerem’e de Beşiktaş forması giydirmeye çalışmışlar… Baktım, bana bir telefon geldi… Kerem telefonda bas bas bağırıyor: “Baba baba, sen ne yaptın?

    Bunlar bana Beşiktaş forması giydirmeye kalkıyorlar, gel beni kurtar.”

    Artık Bodrum’da yaşıyorsunuz, günleriniz nasıl geçiyor? 

    6 senedir Bodrum’dayım. Eşim Olga ile birlikte sık sık gelen çocuklarımız ve misafirlerimizi ağırlıyor, keyifli günler geçiriyoruz. Üç tane de köpeğimiz var. Bahçeler, çiçekler, sebzeler derken günler hızlı bir şekilde geçiyor. Evimizi çok seviyoruz. Turgut Reis çok güzel şirin bir kasaba… Tüm Fenerbahçelileri de her zaman ziyaretime bekliyorum.

    Fenerbahçe taraftarı sizi çok seviyor ve kalbimizde unutulmaz bir yeriniz var… 

    Futbol oynarken bazı oyuncular taraftarın coşkusundan etkileniyor, bazısıysa gamsız etkilenmez. Biz taraftardan çok enerji aldık…

    Takım kazandı mı taraftar çok mutlu oluyor. Olacak iş değil bazı taraftar takımını o kadar benimsiyor ki bunu özel hayatına bile yansıtıyor… Bir daha dünyaya gelsem yine kalecilik yaparım, yine Fenerbahçe’de oynarım. Fenerbahçe’nin adı da büyük kendi de büyük… Bir ara “Datcu Galatasaray yolunda” diye haberler çıkardılar, kim yazdı bilmiyorum ama hepsi yalan haberlerdi. Kim çağırdıysa gitmedim. Ben asla taraftarımı üzecek bir şey yapmadım. Fenerbahçe’yi de çok seviyorum, taraftarını da çok seviyorum, hepsini yanaklarından öpüyorum…

    Sibel Kurt – Fenerbahçe Resmî Dergisi Röportajı

  • İbrahim Kutluay Röportajı

    İbrahim Kutluay Röportajı

    Kıymetli büyüğümüz Sibel Kurt, yıllar boyunca Fenerbahçe resmî dergisinde yaptığı röportajları kendi web sitesinde (SibelKurt.org) topladı. Yüksek müsaadesiyle, geçmiş yıllarda Fenerbahçe Resmî Dergisi için yaptığı röportajları sitemizde yayınladığımız Sibel Kurt, yine müthiş bir Cemil Turan röportajı ile karşınızda…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Doğuştan Fenerbahçeli

    Biz aramızda  “Fenerbahçeli olunmaz Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz İbrahim Bey?

    Doğru ben de ailem vasıtasıyla doğuştan Fenerbahçeli oldum. Zaten babam da çok koyu bir Fenerbahçeli. Böylece doğduğumdan beri kendimi Fenerbahçe camiası içinde buldum. Tabii daha sonra spor hayatıma Fenerbahçe’de başlamak da benim Fenerbahçeliliğimi perçinledi.

    Giymekten en çok keyif aldığınız forma Fenerbahçe formasıydı. Şimdi neler hissediyorsunuz?

    Çocuk yaşlarda öncelikle çok iyi bir sporcu olmanın hayalini kurardım. Fenerbahçeli olduğum için Fenerbahçe forması altında iyi bir sporcu olmak en büyük hayalimdi. Spor hayatıma önce futbolla başladım. Sonra futbolun şartları ağır gelince basketbola başladım. Basketbolu ilk zamanlar yadırgasam da Fenerbahçe’nin altyapısında basketbol hayatıma başladım. Ve 14 sene içinde küçük, yıldız, genç ve A takımına kadar yükseldim. Fenerbahçe forması giyip Fenerbahçe taraftarının önüne çıktığım anda önce çok heyecanlandım sonra inanılmaz keyif aldım, çok mutlu oldum. Bu formayı giyip, başarılar kazanmak beni çok mutlu etti. En büyük hedeflerimden bir tanesine daha ulaşmış oldum.

    Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

    Kulübümüz, 20 sene önceye baktığım zaman; ben basketbola başladığım yılları ve bu zamanı kıyasladığımda inanılmaz derecede gelişmiş, dünya standartlarında kurumsallaşmış olarak görüyorum. Gerek muhteşem stadımız, gerek Feneriumlar, gerek sportif anlamdaki başarılar Fenerbahçe Spor Kulübü’nün nerelerden nerelere geldiğinin en büyük göstergesi. Kulüp, yapı olarak bence Avrupa’da bir çok takımda bulunmayan şartlara sahip. Dolayısıyla hem bizlerin sporcu olarak, hem de taraftarlarımız bundan gurur duymamız gerekiyor. Ve buna her zaman sonuna kadar sahip çıkmamız gerekiyor.

    Siz ve sizler gibi başarı sporcular sayesinde basketbol günümüzde daha çok seviliyor. Bu sene için taraftardan beklentileriniz?

    Fenerbahçe taraftarı zaten dünyanın en büyük taraftarları arasında dünyanın en ateşli taraftarı. Takımına her zaman sahip çıkan taraftarlar olduğu için ben ve takım arkadaşlarım onların her zaman kalbinde olduğumuzdan basketbol takımını sonuna kadar destekleyeceklerdir. Bu sene çok geniş bir kadro oluşturuldu. 100. yılda hem Türkiye’de hem de Avrupa’da başarı bekleniyor. Başarının sadece bizlerin çalışması ile değil, taraftarın da desteği ile olacağını, onlar bizden çok daha iyi biliyor. Ben onların bizlere sonuna kadar destek olacağına inanıyorum. 100. yılda bu mutluluğu hep birlikte yaşayacağız.

    Takım kaptanlığı yapıyorsunuz. Yendiğinizde veya yenildiğinizde takımınızı nasıl motive edersiniz?

    Bulunduğum her takımda kaptanlık yaptım. Tabii kaptanlık yapmak daha büyük sorumluluklar getiriyor. Galibiyetten sonra olayın keyfini çıkarıyorsunuz ama mağlubiyetten sonra diğer arkadaşlardan daha fazla üzülmek, daha fazla düşünmek zorundasınız. Takımın kötü anlarda toparlanması için ekstra bir şeyler yapmak gerekiyor. Bu anlamda tecrübeli olduğumu düşünüyorum çünkü oynadığım her kulüpte birçok deneyimler yaşadım. Dolayısıyla bu sene Fenerbahçe’de tecrübeli oyunculardan bir tanesi olduğum için bana çok büyük sorumluluklar düşüyor. Sezon çok uzun ve sezon her zaman galibiyetlerle geçmiyor. Mağlup olduğumuz zamanlar, yenildiğimiz, kötü günler geçirdiğimiz zamanlar da olacak. Önemli olan bu zamanlarda takım olarak ayakta kalabilmek, takım içerisinde sevgi ve saygı ortamı oluşturmak. Bunu başardığımız takdirde başarılı olacağımıza inanıyorum. Fenerbahçe’de bazı şeylerin tarifi yok. Bunları yaşamak için Fenerbahçeli olmak gerekiyor. Ve ben Fenerbahçe’de bunları yaşayan biriyim. İnşallah bu sene güzellikler yaşarız ve sezonun sonunda güzelliklerle turu bitiririz.

    Siz sporcuların ortak endişeleriniz nelerdir?

    En büyük endişe sakatlıktır. Spor çok güzel bir şey ama riskleri olan bir alan. En ufak bir sakatlık, spor hayatınıza son verebiliyor. Bu nedenle biraz sporcular diken üstünde olmuş oluyor. Onun dışında herkes çok iyi bir sporcu olmak istiyor ancak şartlar bazen insanı daha farklı konumlara getirebiliyor. Bence iyi bir sporcu olmak için; çok çalışmak, çok fedakarlık yapmak gerekli. Onun dışında yaptığınız spor dalını çok sevmeniz gerekiyor ve onu hayatınızda ilk sıraya koymanız gerekiyor ki çok başarılı olabilesiniz. Şartlar böyleyken, insan belli bir noktaya gelebiliyor.

    Türkiye’de basketbol sizce nerede?

    Şunu kabul etmek lazım Türkiye’de ve Dünya’da futbol birinci sırada. Ama son yıllarda basketbol ve Milli takımımızın, basketbol kulüplerimizin Avrupa’da, uluslararası platformda elde ettikleri başarıdan dolayı basketbol da sevilen bir spor dalı haline geldi. Futboldan sonra en çok sevilen basketbol oldu. Bunun sevilmesinde benim de katkım varsa bundan mutluluk duyuyorum. Her spor dalında belli başlı örnek sporcular vardır ve bu sporcular ancak sporu belli kitlelere sevdirebilirler. Ben de basketbol sporunu Türk halkına sevdirebiliyorsam mutluyum. Basketbol; çok güzel, çok nezih bir spor. Gençlerin çok ilgi duyduğu bir spor, o yüzden yaptığımız hareketlerle tavır ve davranışlarımızla gerek saha içinde gerek saha dışında genç arkadaşlarımıza örnek olmak durumundayız. Her yaptığım harekette dikkatli olmaya çalışıyorum.

    Spor hayatınıza futbolla başladığınızı biliyoruz. Futbol maçlarını takip edebiliyor musunuz? En beğendiğiniz futbolcular?

    Fenerbahçe takımının tümünü seviyorum çünkü koyu bir Fenerbahçeliyim. Diğer kulüplerde bile oynadığım zamanlar, kulübümüzün maçlarına gelmeye çalıştım. Şimdi daha sık maçlara gidip geleceğim. Fenerbahçe’de o kadar çok beğendiğim futbolcu var ki: Alex, Rüştü, Tuncay, Appiah… Kulübün sporcularını ayırt etmek çok zor. Fenerbahçe forması giyen her oyuncu, Fenerbahçe taraftarının gözbebeği, baş tacıdır. O yüzden benim içinde pek oyuncu ayırt etmek doğru olmaz.

    Ya futbolcu olsaydınız. Hangi mevkide oynamak isterdiniz?

    Herhalde basketbolda skorer bir kimliğim olduğu için santrfor olmak, golcü olmak isterdim.

    Kendi maçlarınızı sonradan banttan izliyor musunuz?

    Tabii ki. Zaman zaman sezon içinde antrenörümüz bize geniş detaylı istatistik bilgileri ve maç görüntülerini izlettiriyor. Ama bazen ben kendi yaptığım hataları görmek, neleri iyi yaptığımı anlamak ve hangi ekibe karşı nasıl oynayacağımı öngörebilmek için kendimi geliştirmek adına izliyorum. Böylece, rakibimin bana karşı nasıl önlem aldığını da görebiliyorum.

    Yabancı oyuncu sınırlandırılmasının sizce Türk sporuna zararı veya faydası nedir? Değerlendirir misiniz?

    Öncelikle yurt dışında Avrupa ülkesinde sınırsız yabancı oynayabiliyor. Ve de bunun avantajlarını Şampiyonlar Ligi’nde veya basketbolda da yaşıyorlar. Biz Türk takımları olarak üzülerek özellikle Şampiyonlar Ligi’nde kısıtlı yabancıyla oynamak durumunda kalıyoruz ve rakiplerimizle aynı koşullarda yarışamıyoruz. Bu kısıtlamanın konmasının nedeni Türk sporcularının daha fazla oynamalarını sağlamak fakat ben futbolcuların, iyi sporcuların her türlü koşulda oynayabileceğine inanan bir kişiyim. Örneğin bugün basketbolda yabancı sınırlaması kalksa; Türk sporcularına kötülük olacağını düşünmüyorum. Aksine rekabet ortamında kendilerini daha çok geliştirmek adına daha çok çalışacaklar, daha çok emek verecekler. Eğer kaliteli sporcularsa, antrenörleri mutlaka Türkleri tercih edecektir. O yüzden Avrupalılarla aynı şartlarla mücadele etmek için bizim de artık belli tabuları yıkmamız gerektiğine inanıyorum.

    Bir yandan oyunculuk diğer taraftan da yeteneğinizi gelecek kuşağa aktarmak üzere basketbol okulları açtınız. Hedefleriniz?

    Türk sporuna ve basketbola hizmet etmek adına 5 senedir kurduğum okula paralel olarak bir de spor kulübüm var. Amacım basketbol da kaliteli ve iyi sporcular yetiştirmek ve onları ileride Türk basketboluna kazandırmak. Çok keyif alıyorum çünkü oradaki başarılı sporcuların çalışma isteğini görünce elimden geldiğince ben de onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Ben de Fenerbahçe basketbol kulübünden yetişmiş biri olarak bir kulüpten yetişmenin çok daha güzel, çok farklı olacağını düşünüyorum. Keza Fenerbahçe Spor Kulübü’nden de çok kaliteli basketbolcular çıktı ve çıkıyor. İnşallah ileride buralardan yetişen sporcular ülkemizi en iyi şekilde temsil ederler.

    Dünya şampiyonasına müthiş başladınız. Ülkemizi en iyi şekilde temsil ediyorsunuz…

    Milli takım iyi gidiyor. Biliyorsunuz geçen ay kamptaydık. Yoğun bir şekilde çalıştık. Ve amacımız ülkemizi en iyi şekilde temsil edip iyi bir derece alabilmek zor bir grubumuz var. Ancak Dünya şampiyonasında Türk halkının bizden beklentisi; sahada savaşan, birbirini seven, mücadeleyi hiç zaman bırakmayan ve takım halinde oynayan bir Milli takım görmek. Biz de bunun için elimizden geldiği kadar iyi çalışıyoruz. Takımın içindeki hava gayet iyi. Çalışma arzusu ve maçın içindeki kazanma isteği hep üst düzeyde. Bunu oynadığımız hazırlık maçlarında da görmüştük. Umarım Dünya şampiyonasında da başladığımız başarılı tabloyu devam ettirip sahaya da yansıtabilirsek her maçı kazanacak noktaya geliriz ve kazanırız diye de düşünüyorum. Bence kazanmaktan önce Türk halkını orada en iyi şekilde temsil etmektir. Takım halinde kazanmak, kaybediyorsak ta takım halinde kaybetmek. Her şeyden etkilenen bir genç kadroya sahibiz. Amacımız bu arkadaşlarımızın mümkün olduğu kadar stresten uzak tutup en iyi performanslarını vermelerini sağlamak.

    Sahaya çıkarken uğruna inandığınız simgeniz veya hareketleriniz var mı?

    Bugüne kadar çeşitli uğurlarım vardı. Uğurlu ayakkabılarım, uğurlu çoraplarım vardı, maça çıkmadan önce dua ederim. Tüm ailemdeki herkesi ararım. Annem, babam, kardeşim, eşim onlarla konuşmadan maça çıkmam. Ama şimdi en büyük uğurum kızım. Bana çok uğurlu geldi zaten geçen sene şampiyon olduk ve en büyük isteğim olan Fenerbahçe’ye tekrar geri döndüm. Bunlar hep hayatımda en çok istediğim şeylerdi. Kızımla beraber gelen bu güzel gelişmeler beni çok mutlu etti. Eşimde hiçbir zaman desteğini esirgemiyor.

    Yoğun temponuzda fırsat bulup ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

    Kızım doğduktan 15 gün sonra ben Milli takıma dahil oldum. 55 gün içinde bir-iki kez gördüm. İnşallah önümüzdeki günlerde kızımla, eşimle daha çok zaman geçirebileceğim. Maçlarıma gelebilecekler.

    Bir gün organ bağışı yapmayı düşünür müsünüz?

    Organ bağışını destekliyorum, ileride düşünebilirim. Herkesinde desteklemesini isterim.

    Örnek aldığınız sporcu?

    Harun Erdenay. Basketbol yetenekleri en üst seviyede olan, Türkiye’nin en iyi basketbolcusu olduğu kadar, kişiliği ile de örnek olmuş bir basketbolcudur. Çok iyi bir dost olması ve insanlar tarafından çok sevilmesi örnek almamda büyük etkendir. Harun’la Fenerbahçe’de ve daha sonra Milli takımda oynadım. Kendisi şu an Milli takımın menajerliğini yapıyor.

    Taraftara mesajınızı alabilir miyiz?

    Ben de Fenerbahçe taraftarı olduğum için geçen sene kaçırılan şampiyonluk için en az onlar kadar üzüldüm ama bence Fenerbahçe’nin geleceği açısından ve 100. yılı olması nedeniyle herkesin 100. yılda bütün konsantrasyonunu 100. yılın başarısına adaması gerekiyor. Biz sporcular olarak Fenerbahçe’nin başarısı için sahada her türlü özveriyi, fedakarlığı yapıp mücadele edeceğiz. Taraftarlar da bizim arkamızda olup destek verecekler ve Fenerbahçe’yi her branşında şampiyon yapmak için el birliğiyle mücadele edeceğiz. Çünkü bu bir takım işi. Kulüp olarak baktığımız zaman, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, yönetim kurulu, teknik heyetler, tüm sporcularımız ve taraftarlarımız her zamanki gibi tek yürek olursak, kulübümüzün daha üst noktalara geleceğine inanıyorum. İnşallah 100. yılda tüm Fenerbahçe camiası birbirine kenetlenip büyük başarılar yaşayacaktır.

    Sibel Kurt – Fenerbahçe Resmî Dergisi Röportajı

  • Şeref Has Röportajı

    Şeref Has Röportajı

    Yüksek müsaadesiyle, geçmiş yıllarda Fenerbahçe Resmî Dergisi için yaptığı röportajları sitemizde yayınladığımız Sibel Kurt, yine müthiş bir Şeref Has röportajı ile karşınızda… Ağabeyi Mehmet Ali Has’tan sonra, Fenerbahçe’de 5 şampiyonluk yaşayan Şeref Has tarihe geçmiş kahraman bir futbolcuydu. Nur içinde yatsınlar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Özlenen Kaptan

    Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki, siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz Şeref Bey?

    Annem, ablalarım ve futbolcu büyüğümüz ağabeyim Mehmet Ali Has hepsi Fenerbahçeliydi. Ben de onların bu sevgisini görerek Fenerbahçeli oldum. Zaman içinde de bu sevgim ve ilgim arttı.

    Spora Beyoğluspor’da başladınız…

    Futbola aşırı bir sevgim ve merakım vardı. Beni Beyoğluspor’a Raif Dinçkök aldı. Kendisi İsmet Uluğ zamanında başkan vekiliydi. 5000 TL’ye aldı, 5000 TL de kendisi verdi. 10.000 TL’ye bir daire geliyordu. İyi bir rakamdı. Beyoğluspor’da bir sene oynadım. Altyapıda yetiştim. Fakat hedefim Fenerbahçe Spor Kulübü’nde oynamaktı.

    Ve hedefinize ulaştınız. Fenerbahçe’ye transferiniz nasıl gerçekleşti?

    Benim futbol hayatım Fenerbahçe genç takımında Sabri Kiraz hocamızla başladı. Can Bartu, rahmetli Avni Kalkavan ve ben genç takımda beraber yetiştik. Kabataş Lisesi’nde okuyordum. 18 yaşında iken Büyük Fikret bizi A takımına aldı. 1956-1957 sezonu. Bizi Moskova’ya götürdüler. O zaman değerli sporcularımızla on beşer dakika oynamıştık. Çok büyük oyuncular vardı, ağabeyim Mehmet Ali Has, Burhan Sargın, Lefter, Küçük Fikret, Donanma Kamiller. O zaman böyle kaliteli bir takımda oynama şansını yakaladık. Çok gençtik. Etap etap Can Bartu ile maç bitimine doğru oyuna girerdik. Fikret Arıcan bizi alıştırıyordu. 14 yıl Fenerbahçe’de oynadım, 7 kez kaptanlık yaptım, 169 gol attım. Ama maalesef sakatlığım nedeniyle Manchester’da oynayamadım. Ogünler, Çevrimler, Ziyalar, Puşkaşlar, Canlar, Şükrüler bu takımla 6 şampiyonluk yakaladık. Fenerbahçe’de bu gördüğümüz üç yıldızdan birini bizim ekibimiz aldı. Müthiş bir duygu öyle bir yaşıyorsunuz ki rüya gibi…

    Şeref Has Röportajı

    Araya vatan hizmetiniz girdi. Ordu milli takımında oynadınız…

    1958’de askere gitmiştim. Askere gittiğimizde hemen ordu milli takımına aldılar. B milli takımına seçildim, oynadım üç maçtan sonra A milli takımına çıktım.

    Milli takımda da hem oynadınız hem kaptanlık yaptınız…

    48 defa milli oldum. 7 defa kaptanlık yaptım. Milli takımın 17. kaptanıydım. En büyük düşüm milli formayı 50 kez giymekti. Sakatlığım nedeniyle 48 kez giyebildim. Kısmet bu kadarmış.

    Kırılamamış gol rekorunuz var… 

    Evet. En büyük gol kralı Zeki Rıza Sporel. O’nun rekorunu Lefter kıramamış. Lefter’in rekorunu da Cemil ile ben kıramadım ama bizim altımızdan gelenler de bizim rekorumuzu hala kıramamış. 

    Kafa golleriniz de çok ünlü…

    Diyebilirim ki 50-60 tane kafa golüm var, diğerleri sağ sol ayak goller…

    Yıl 1966 Fotospor’un açtığı yarışmada yılın sporcusu seçildiniz. Ve yine Güneş gazetesinin yaptığı Fenerbahçe tarihinin altın karmasında yer aldınız. Bu efsane isimleri bir kez daha hatırlayalım: Selahattin – Şeref – Cihat – Basri – Küçük Fikret – Alpaslan – Can – Lefter – Cemil – Büyük Fikret – Zeki Rıza…Bu isimlerin hepsi çok değerli. Bizimle paylaşacağınız anılarınız var mı?

    1963-1964 sezonunda lig şampiyonu olmuştuk. Galatasaray da Türkiye Kupası’nın şampiyonu. Şampiyon olduktan sonra federasyon bir karar aldı. Galatasaray ile Atatürk Kupası oynanacak. Maç başladı. İlk golü yedik. Bazı idareciler eleştirmişti: “Neden bu maçı kabul ettiler” diye. Sonra 2. yarıya çıktığımızda içerde yemin ettik ve hep beraber “Biz Fenerbahçe oyuncusuyuz, her şeyimizi bu maça vereceğiz” dedik. O maçı 3-1 kazandık, ilk ve son golü Ogün Altıparmak, 2. golü de ben atmıştım. Atatürk Kupası’nı aldık. Yine Ankara’da Beşiktaş ile özel bir maç yapıyorduk, gece maçıydı. Ben de böyle 30 metreden falandı kale tarafından gelen topa köşeye doğru müthiş bir şekilde vurdum top takıldı, öyle yere düştü, ben de golü attım. Ankara’da bir gece maçında Ankaragücü ile oynuyoruz. Lefter, Can orta sahada ben forvette bir frikik oldu, hakem düdük çalmadan Lefter golü attı hakem vermedi, tekrarladı bir daha vurdu aynı köşeden gene gol oldu müthiş bir şeydi. Lefter ağabeyimin bu golünü hiç unutamam.

    Şeref Has Röportajı

    Derbi maçlarında neler yaşardınız?

    Biz derbi ve tüm maçlara “Maçı kazanacağız, bu maçı alacağız; taraftarımızı, kendimizi, yöneticilerimizi, teknik heyetimizi mutlu edeceğiz” diyerek çıkardık. Kazanma azmiyle… Futbol bu kazanırsın da kaybedersin de bu her zaman öyle ama hep kazanmak için çıkılır. Birinci yarıda gol yiyip soyunma odasına döndüğümüzde “Çocuklar maç henüz bitmedi, bu maçı kazanacağız, yediğimiz golleri unutun sanki maç yeni başlıyor 0-0’mış gibi tekrardan başlayacağız” diyerek konuşmalar yapardık. Hakikatten kazanırdık. Kaybettiğimiz zaman ise soyunma odasına döndüğümüzde kimse bir diğerini suçlayacak hiçbir laf etmezdi. “Sen hata yaptın da bunu kaçırmasaydın da” diyerek maç hakkında asla konuşmaz, duşumuzu alır eve giderdik.

    En mutlu olduğunuz an?

    Fenerbahçe’de şampiyon olduğumuzda kupayı kaptığımız zaman. Derbi maçlarını kazanmamız da her zaman ayrı bir coşku olurdu.

    Çok teknik direktörle çalıştınız.

    Tabii 13 senede çok teknik direktör geçti. Fikret Arıcan, Abdullah Gegiç, Molnar, Oscar Hold, Kokotoviç, Szekely… Hepsi ayrı bir öğretici, ayrı bir teknikti. Onlarla Balkan Kupaları’na gittik, UEFA maçlarına gittik. UEFA’da 2 maç direnip 3. maçta eleniyorduk. Artık bundan sonrasında yeni oyuncularımızdan beklentimiz bizim alamadığımız UEFA Kupası’nı getirmeleri. Hep birlikte onlara tam desteğimizi vereceğiz.

    Uğurlarınız var mıydı?

    Uğurlarım yoktu. Mesela “13” numara uğursuz derlerdi dolabım “13” numaraydı. “Lütfen değiştirin” demedim. Yalnız sahaya çıkarken hepimiz sağ ayakla çıkardık. Tüm futbolcuların alışkanlığıydı.

    Şeref Has Röportajı

    Örnek aldığınız oyuncular?

    Büyüklerimiz ağabeyim Mehmet Ali Has, Lefter, Küçük Fikret, Burhan Sargın, Suphi Bey, Halit Deringör, Basri Dirimli, Naci Erdem gelmiş geçmiş en iyi futbolcular. Hangisini örnek almazsınız ki.

    1950’li yıllarla bugünü karşılaştırırsak hangi futbol daha kaliteli?

    Formalar yağmur geçiriyordu, karda, buzda, kumda her şartta oynanırdı. Bizim oynadığımız zeminde at koşmazdı. Top sekmezdi. Dolmabahçe Stadı’nda ayağını uzatıyordun, top sekiyor kafana çarpıyordu. Bizim zamanımızda oyuncularımız bu kötü koşullarda bile 20-25 metreden kendi oyuncularının ayağına top atıyordu. Bugünkü oyuncular ise 4-5 metrede büyük top kaybı yapıyorlar, O zamanlar bu kadar top kaybı yoktu, alınmasın şimdiki oyuncular ama bizim zamanımızdaki futbol daha kaliteliydi.

    Ya tribünler…

    Tribünler muhteşemdi, kravatlı gelirler, küfür yok, oyuncuları alkışlarlardı. Takım farkı yoktu, çıkışta Beyoğlu’na yürürlerdi. Sporcular da öyle… Oradan evlerin yolu tutulurdu.

    Tabii Avrupa şartları o yıllarda Türkiye ile kıyaslanamazdı…

    Avrupa çok öndeydi, antrenman sahaları, statları daha bir düzgündü. Biz lig maçlarını Dolmabahçe’de oynuyorduk ama bugün stadımıza ve koşullarımıza baktığımda bunlarla gurur duyuyorum. Avrupa’daki birçok kulüpten bile önde.

    Şeref Has Röportajı

    “Sahada menisküs olsam gam yemeyeceğim. Beni en çok üzen sokakta yürürken menisküs olmam” dediniz. Ve futbolu bırakmaya karar verdiniz. Bu Türk futbolu ve sizin için büyük bir şansızlıktı. O yıllarda tüm spor camiası derin üzüntü içindeydi. Hatta o sıralarda dargın olduğunuz söylenilen Fenerbahçe takımının teknik direktörü Molnar’ın “Şeref, futbolu bırakıyoo. Yazık ediyöö, adam gibi bir futbolcu” demekten kendini alamadığı basında yer aldı. Futbolu daha 4 yıl oynayabileceğinizi düşünüyordunuz fakat sakatlığınızın yakanızı bırakmayacağı inancıyla o yıl (1969) jübilenizi yaptınız. Çok parlak, şovlu ve ihtişamlı geçti… Başlama vuruşunu Sayın Hülya Koçyiğit yapmıştı. Maalesef erken bir “Allahaısmarladık” dediniz… O geceyi anlatır mısınız?

    Dün gibi hatırlıyorum. 29 Haziran 1969. Mithatpaşa Stadı’ndaydı. Şovla başladı. Artistlerle jokeyler arası bir müsabaka gerçekleşti. 1-0 jokeylerin galibiyetiyle başlayan bu maçta artistlerin kalesini koruyan Fikret Hakan ve rahmetli Öztürk Serengil sakatlanarak oyundan çıkmışlardı. Ondan sonra oynanan Galatasaray- Fenerbahçe maçı. Fenerbahçe’nin galibiyetiyle sona erdi. Sonrasında benim veda törenim başladı. Yine takım kaptanı olarak sahaya çıktım. Almanların “Harika çocuğu” gol kralı Uwe Seeler’i ve o sıralarda Almanya’nın Hamburger SV Takımı’nda oynayan eski Fenerbahçeli kalecimiz Özcan Arkoç’u davet etmiştim. 30.000 kişi gelmişti. Stat doluydu. Kupalar, madalyalar, çiçekler ama en önemlisi bizim takımın ve diğer takımın taraftarlarının, arkadaşlarımın ve yöneticilerimin kucak dolu sevgisi… Unutulmaz bir gece unutulmaz bir jübileydi benim için.

    Fenerbahçe Spor Kulübü’nde yöneticilik döneminiz başladı.

    1981-1983 döneminde Ali Şen Bey’in başkanlığındaki yönetimde bulundum. Yönetimde Abdullah Acar, Ali Dinçkök, Mesut Dizdar gibi arkadaşlarımız vardı. Bu dönemde beş kupa aldık. Türkiye Kupası, TSYD Kupası, Donanma Kupası, Westfalya Kupası, Vatan Kupası. Takımdan Ali Dinçkök sorumluydu, transferleri kendi yaptı, iki tane Yugoslav yıldız getirdi, teknik direktör ise Branko Stankoviç’di. Almanya’dan İlyas Tüfekçi’yi, Trabzonspor’dan Hasan Yıldızeli’ni aldı. O sezon ne kadar kupa varsa aldık. Fenerbahçe tarihine geçtik. Oyuncularla oturup, oyuncularla kalkıyorduk.

    Sonra Türk Futbol Fedarasyonu’nda (TFF) görev aldınız…

    Bir süre de TFF’de milli takım sorumluluğu yaptım. 2000-2001 sezonunda Fenerbahçe şampiyon olmuştu, federasyon olarak kupayı ben verdim. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın başkanlığındaydı. Kupayı verirken yaşadığım duygular anlatılmaz. O ne haz o ne sevinç ne büyük bir mutluluk olmuştu benim için.

    Federasyon idareciliği ile kulüp idareciliği arasındaki fark nedir sizce?

    Federasyonda çalışmak güzel tabii. Kulüp idareciliği de güzel. Fakat federasyon idareciliği biraz daha farklı çünkü kulüp idareciliğinde sadece kulübünle ilgileniyorsun fakat federasyonda tüm kulüplerle ilgileniyorsun. Amatör ligden tutun da tüm liglerle… Daha zor tabii.

    Sizce yabancı oyuncu sınırlandırılması tamamen kalkmalı mı?

    Aslında bir kriter getirilmesi lazım. Bence serbest bırakmalı. Yabancı oyuncularda da kulüpler daha titiz ve seçici davranmalı. Kalitesiz oyuncular gelince oynayamıyorlar. Oynayamayınca da paralarını alamıyorlar. FIFA’da çok dosya var. Bu da kulüplere kötü oluyor…

    Şeref Has Röportajı

    Ve bugün Fenerbahçe Spor Kulübü artık bir dünya kulübü olarak görülüyor ve örnek alınıyor. Siz neler söyleyeceksiniz? 

    Benim için gelmiş geçmiş en büyük Başkan Aziz Yıldırım. Alt yapı, stat, bütün amatör branşlar hepsi muhteşem. Tarihe geçecek bir başkan ve yönetim. Kim bir tuğla koyduysa hepsini tebrik ediyorum, sağ olsunlar, var olsunlar. Bunlar çok büyük hizmetler.

    Sizlerin deneyimlerinden yeteri kadar faydalanılıyor mu? Eski bir oyuncu olarak beklentileriniz nelerdir?

    Benim dönemimdeki futbolcuların deneyimlerinden, bizlerden epey yararlanıldı. Bugünlere baktığımda eski futbolcular bildiğim kadarıyla çoğunlukla maçları izlemeye gidiyorlar yani altyapıda görev almıyorlar. Altyapıda çoğunlukla yabancı hocalar var. Biraz daha faydalansınlar, gözlemci olarak Anadolu’da genç çocukları gözlemleyebilirler, oradan oyuncu getirebilirler. Kulüp bu arkadaşlara görev verirse bu arkadaşlarımız da kulübün altyapısına yardımcı olurlar. Bir isteğim de huzurevi projesinin gerçekleşmesi.

    Maçları sık sık takip edebiliyor musunuz?

    Ben de 12 numara taraftarımızla birlikte 12. oyuncu olarak stada geliyorum (Gülüyor). Ali Dinçkök Bey ile beraber seyrediyoruz. Kupa maçlarına dışarı gidiyorum. Fenerbahçe’yi Avrupa’da da takip ediyorum. En büyük dileğim Fenerbahçe’nin maçlarını bu sene her zamankinden fazla yurt dışında seyretmek. Fenerbahçe’nin hedeflerinin artık çok büyüdüğünü görebiliyorum. Sanırım bu hedeflerimiz de gerçekleşecek.

    Bugüne baktığımızda sizi etkileyen oyuncular…

    Tuncay ve Rüştü’yü beğenirdim. Şu an takımda değiller. Fenerbahçe ile özdeşleşmiş olduklarını düşünüyordum. Ayrılmaları beni biraz hayal kırıklığına uğrattı ama şimdilerde her şeye daha profesyonel gözle bakılıyor. Bu açıdan fikir üretemiyorum. Gönlüm futbolu Fenerbahçe’de bırakmalarıydı. Ama kim bilir? Alex’i beğeniyorum. Tabii ki dünya starı Roberto Carlos. Hep beraber izleyip göreceğiz.

    Taraftarlarımız için mesajınızı alabilir miyiz?

    Maç başlıyor ve taraftar müthiş. “Non-stop” susmak yok. 12 numara olmayı fazlasıyla hak ediyorlar. Her zaman temennim Fenerbahçe’nin ayrıcalığını hissettirsinler, centilmenlik örneği teşkil etsinler. Tüm branşlarda verdikleri destek için hepsine teşekkür ediyorum.

    Sibel Kurt – Fenerbahçe Resmî Dergisi Röportajı

  • Kolay Gece

    Kolay Gece

    Günlük gazetelerde futbola edebiyat sosu katan son isimlerden birisiydi Erdoğan Şenay… 11 Mart 1006 tarihli Fenerbahçe-Konyaspor maçından sonra Milliyet gazetesinde yazdığı “Kolay Gece” başlıklı yazı ile sizleri baş başa bırakalım.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

    Fotoğraflar: Hüseyin Yavuz & Uğraş Özyurt


    Süper Futbol

    Fenerbahçe, cim-bom galibiyeti moraliyle yarışıyordu Konya’ya karşı…

    Zaten kalede Rüştü hariç, sahadaki kadro da Galatasaray önünde on birin taa kendisiydi… Sarı-lacivertli ayaklar geride dörtlü ve orta saha olarak pas alış verişlerinde hep yan ve arka topları düşünüyorlar öncelikle… Rakibi üstüne çağırma taktiği adına gerekli bu hareketler… Ancak rakip defans kendi kilitlenmesini bu paslara aldanıp, çözmedikçe futboldaki çağdaş gol pozisyonlarına bilinçle yaklaşmak tam bir zorluk haline gelmez mi?

    Hâlbuki Konyaspor’a tam da göbekten saldırmak, ikili, üçlü, dörtlü pas örgüleriyle o bölgedeki kördüğümü çözmek Fenerbahçe’nin yalnız dünkü oyunda değil, yaklaşık bütün puan maçlarındaki genel sorunu bizce… Appiah, Aurelio, Alex, Önder sağ kanatta Anelka’yı da aralarına alarak çok da göz alıcı paslar üretip, yan top ortaları yapmaya çalışıyorlar… İyi ama ortada bu toplara kalkacak ve rakipten önce kafayı yapıştıracak oyuncular nerede? Fenerbahçe’de bu tip kafa golleri sadece karambol anlarında sayıya dönüşebiliyor?

    Öyleyse Anelka’nın tek santrfor kaldığında oynadığı sürece hücum anlayışlarını rakip göbekten düzenlemek kaçınılmaz bir gerçektir Fenerbahçe için…

    Sol kanatta Tuncay tam bir “çılgın adam”: Ümit Özat’la iyi anlaşıyorlar… Ama Tuncay’ın sahadaki her bölgeye koşup, didinmesi oynaması gereken asıl alanda büyük boşluklar yaratıyor…

    Takımdaki bu “sol adam sorunu” yeni bir transferin sonrasında rayına oturacak galiba… Çünkü eldeki kadroyla bu iş ancak bu kadar yürüyor…

    İkinci yarı futbol olarak Fenerbahçe’de “buzların çözüldüğü” bir devreydi sanki… Anelka’nın ilk yarıdaki golü sonrası erken gelen Nobre’nin sayısı Konyaspor’u direnişten koparıyor ve Fenerbahçe tüm hatlarıyla bütünleşerek, oynuyordu dünkü 3 puan kazanma yarışını… Bu arada Önder’in sağ çizgideki emniyetli savunma anlayışı ve kanat bindirme yeteneklerinin bu tertipte defansa önemli bir rahatlık getirdiğini, Servet ve Deniz’in de görevlerini başarıyla süslediklerini hatırlatmalıyız…

    Evet, Fenerbahçe; Nobre, Appiah ve tüm isimleriyle coşkuyla götürdüğü oyunun ikinci perdesini farklı bir sonuçla kazanıyordu… Ancak bakalım gelecek haftaların zorlu rakipleri dünkü kadar “KOLAY BIR GECE” rahatlığında bırakacaklar mı şampiyon namzedini.


    Hakemler: Vedat Yüksel, Selçuk Kaya, Nihat Mızrak

    Fenerbahçe: Rüştü Reçber, Önder Turacı, Fabio Luciano, Ümit Özat, Stephan Appiah, Marco Aurelio (Selçuk Şahin), Deniz Barış, Tuncay Şanlı (Kemal Aslan), Alex De Souza, Nikolas Anelka (Marcio Nobre)

    Konyaspor: Özden, Yasin, Ömer, Ümit, Erhan, Murat, Mustafa, Zafer (Tayfun), Erman, Okan (Volkan), Bebbe (Kais)

    Goller: Anelka (37′), Nobre (48′ ve 90′), Önder (56′), Appiah (82′)


    Kolay Gece
    Kolay Gece
  • Şampiyonluk Yüzüğü

    Şampiyonluk Yüzüğü

    1959 öncesi şampiyonluklar konusu, resmi makamlar nezdinde adeta rafa kalktı. Türkiye Futbol Federasyonu, arada sırada “Yakında açıklayacağız” diyor, fakat o yakın nasıl bir yakınsa, bir türlü vakti gelmiyor. Başvuran ve karşı çıkan kulüplerden de ses yok. Bununla beraber, biz konu hakkında araştırmalar yapmaya devam ediyoruz… Bu yazıda 28 şampiyonluğu kazanan 347 futbolcumuzun adı ilk kez bir arada listeleniyor. Yazımızın başlığı “Şampiyonluk Yüzüğü” oldu, çünkü bu zaferleri kazanan insanlara veya ailelerine birer zafer hatırası armağan etmenin, yaşayanlara sonsuz mutluluk vereceğini, vefat edenlerin ise ruhunu şâd edeceğini düşünüyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    28 Şampiyonluk

    Fenerbahçe’nin 28 Türkiye Şampiyonluğu’nu sitemizde tek tek incelemiştik. Aşağıdaki listede okuyacağınız isimleri, kazanılan şampiyonluklara göre ayırdık.

    7 kere şampiyonluk kazanan 2,
    6 kere şampiyonluk kazanan 3,
    5 kere şampiyonluk kazanan 11,
    4 kere şampiyonluk kazanan 17,
    3 kere şampiyonluk kazanan 41,
    2 kere şampiyonluk kazanan 77,
    1 kere şampiyonluk kazanan 196 futbolcumuz var. Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim…


    7 Şampiyonluk Kazananlar

    Esat Kaner

    Naci Bastoncu


    6 Şampiyonluk Kazananlar

    Cihat Arman

    Fikret Arıcan

    Fikret Kırcan


    5 Şampiyonluk Kazananlar

    Halit Deringör

    Lebip Elmas

    Melih Kotanca

    Murat Alyüz

    Müzdat Yetkiner

    Ömer Boncuk

    Selçuk Şahin

    Semih Şentürk

    Şeref Has

    Volkan Demirel

    Ziya Şengül


    4 Şampiyonluk Kazananlar

    Ali Rıza Tansı

    Alpaslan Eratlı

    Can Bartu

    Fazıl Arzık

    Hüseyin Yazıcı

    İbrahim İskeçe

    Lefter Küçükandonyadis

    Mehmet Reşat Nayır

    Ogün Altıparmak

    Osman Göktan

    Rüştü Reçber

    Selahattin Torkal

    Serkan Acar

    Şükrü Birand

    Yavuz Şimşek

    Yılmaz Şen

    Yüksel Gündüz


    3 Şampiyonluk Kazananlar

    Alex de Souza

    Ali Filibeli

    Atilla Altaş

    Birol Pekel

    Cem Pamiroğlu

    Cemil Turan

    Cevat Sayit

    Ercan Aktuna

    Ergun Öztuna

    Erol Keskin

    Fuat Saner

    Halil Köksalan

    Hazım Canıtez

    Hüsamettin Böke

    İsmail Kurt

    Kemal Aslan

    Marco Aurelio

    Mehmet Yozgatlı

    Mustafa Güven

    Muzaffer Çizer

    Müjdat Yetkiner

    Nedim Doğan

    Niyazi Gülseven

    Niyazi Sel

    Nuri Pekesen

    Onur Kayador

    Orhan Canpolat

    Önder Çakar

    Özcan Köksoy

    Özer Kanra

    Rebii Erkal

    Samim Var

    Sedat Karaoğlu

    Selim Soydan

    Serhat Akın

    Şaban Topkanlı

    Şevket Demirtepe

    Tuncay Şanlı

    Ümit Özat

    Yaşar Alpaslan

    Yorgo Angelidis


    2 Şampiyonluk Kazananlar

    Abdullah Çevrim

    Adil Eriç

    Adnan Tuncay

    Ahmet Erol

    Akgün Kaçmaz

    Ali Güneş

    Ali İhsan Okçuoğlu

    Arif Kocabıyık

    Avni Kalkavan

    Aydın Bakanoğlu

    Aydın Çelik

    Aydın Yelken

    Aykut Kocaman

    Basri Dirimlili

    Bekir İrtegün

    Bülent Büyükyüksel

    Caner Erkin

    Cristian Baroni

    Deniz Barış

    Diego Lugano

    Emin İlhan

    Emre Belözoğlu

    Ender Konca

    Engin Verel

    Erdoğan Arıca

    Ersoy Sandalcı

    Fabio Luciano

    Fatih Akyel

    Gökhan Gönül

    Halil Özyazıcı

    Hasan Özdemir

    Hayati Öney

    Ilie Datcu

    İsmail Alemdaroğlu

    İsmail Kartal

    Joseph Yobo

    Kemal Atakul

    Levent Engineri

    Mahmut Hanefi Erdoğdu

    Marcio Nobre

    Mehmet Topuz

    Mert Günok

    Murat Hacıoğlu

    Mustafa Kaplakaslan

    Muzaffer Ateşçi

    Naci Erdem

    Namık Erbay

    Necdet Çoruh

    Necdet Dalay

    Nedim Günar

    Numan Okumuş

    Numan Uzun

    Nurettin Yıldız

    Oğuz Çetin

    Olcan Adın

    Orhan Menemencioğlu

    Osman Arpacıoğlu

    Önder Mustafaoğlu

    Önder Turacı

    Özcan Arkoç

    Pierre Van Hooijdonk

    Rıfkı Pekşen

    Sabri Kiraz

    Selahattin Karasu

    Selçuk Yula

    Serkan Balcı

    Servet Çetin

    Süleyman Tekil

    Şenol Birol

    Şenol Çorlu

    Şeref Benibol

    Şükrü Ersoy

    Uche Okechukwu

    Yaşar Duran

    Yaşar Mumcuoğlu

    Yusuf Şimşek

    Zafer Göncüler


    1 Şampiyonluk Kazananlar

    Abdullah Ercan

    Abdullah Sakallı

    Abdülkerim Durmaz

    Ahmet Habiboğlu

    Ali Elgin

    Ali Nail Durmuş

    Alper Akıcı

    Alper Potuk

    Andre Santos

    Argun Nemli

    Aygün Taşkıran

    Bahri Kaya

    Bahtiyar Yorulmaz

    Basri Taşkavak

    Bedii Yazıcı

    Bilal Şar

    Birol Altın

    Bruno Alves

    Burhan Sargın

    Bülent Tanyeri

    Bülent Uygun

    Cahit Zeren

    Can Arat

    Celil Sağır

    Cemal Şıkak

    Cemal Uludağ

    Cemal Uzkes

    Colin Kazım Richards

    Coşkun Demirbakan

    Çetin Aktulgalı

    Dalian Atkinson

    Daniel Guiza

    Deivid de Souza

    Dirk Kuyt

    Durmuş Çolak

    Dusan Pesic

    Edu Dracena

    Egemen Korkmaz

    Elvir Baljic

    Elvir Boliç

    Emmanuel Emenike

    Emre Aşık

    Engin İpekoğlu

    Erdal Kocaçimen

    Erdi Demir

    Erdinç Sandalcı

    Ergin Parlar

    Erhan Albayrak

    Erhan Uyaroğlu

    Erol Bulut

    Eyüp Odabaşı

    Fabiano Lima

    Fabio Bilica

    Fahruddin Zeynelovic

    Faruk Hızer

    Feyyaz Uçar

    Fuat Güngör

    Füruzan Şansal

    Gökay İravul

    Gökhan Ünal

    Günaydın Özyurt

    Güngör Tekin

    Güray Erdener

    Hadi Tarlan

    Haim Revivo

    Hakan Bayraktar

    Hakan Tecimer

    Hakkı Pavli

    Halil İbrahim Kara

    Halil İbrahim Poçar

    Hasan Ali Kaldırım

    Hasan Vezir

    Hasan Yıldızeli

    Hilmi Ardağ

    Hilmi Atakul

    Hilmi Kiremitçi

    Hüseyin Çakıroğlu

    Ion Nunweiller

    Issiar Dia

    Ivailo Petkov

    İbrahim Aydın

    İbrahim Ejder

    İhsan Kavak

    İlhan Eker

    İlker Yağcıoğlu

    İlyas Tüfekçi

    İrfan Denever

    İsmail Güldüren

    İsmail Kurşun

    İsmet Saral

    Jes Högh

    John Moshoeu

    Kadri Aytaç

    Kamil Ekin

    Kamil Güvenal

    Kemalettin Şentürk

    Kennet Andersson

    Kerim Zengin

    Konur Alp Mutlu

    Lütfi Boyer

    Mahmut Aydın

    Mamadou Niang

    Mateja Kezman

    Mehmet Ali Has

    Mehmet Hacıoğlu

    Mehmet Topal

    Mert Meriç

    Michal Kadlec

    Milan Rapajic

    Miroslav Stoch

    Moussa Sow

    Muammer Oraman

    Muhammed Akarslan

    Muhammed İbrahimbegoviç

    Mustafa Arabacıbaşı

    Mustafa Doğan

    Mustafa Özer

    Naci Sarıtaş

    Naim Şukal

    Naki Kinezoğlu

    Nazım Kayar

    Necdet Erdem

    Nezihi Tosuncuk

    Nikola Lazetic

    Nikolas Anelka

    Niyazi Tamakan

    Nusret Özmengü

    Nüzhet

    Ogün Temizkanoğlu

    Oğuz Dağlaroğlu

    Okan Alkan

    Orhan Kapucu

    Osman Denizci

    Ömer Karabacak

    Özcan Kızıltan

    Özer Hurmacı

    Pierre Webo

    Radmilo Ivancevic

    Radomir Antic

    Rafet Atamer

    Rasih Minkari

    Raşit Karasu

    Raul Meireles

    Recep Biler

    Recep Nurcan

    Recep Ölmez

    Rıdvan Dilmen

    Robert Enke

    Sadi Çoban

    Safa Özyurt

    Saffet Akbaş

    Salih Uçan

    Samuel Holmen

    Samuel Johnson

    Sedat Bayur

    Selçuk Hergül

    Semih Arıcan

    Seracettin Kırklar

    Serdar Kesimal

    Serdar Kulbilge

    Serdar Şenkaya

    Sergiy Rebrov

    Serkan Özsoy

    Serkan Reçber

    Sertaç Olcayto

    Srebrenko Repçiç

    Stephen Appiah

    Stjepan Tomas

    Süleyman Köprülü

    Şenol Ustaömer

    Şevki Şenlen

    Tacettin Ergürsel

    Taci Ece

    Tarık Daşgün

    Tayfun Korkut

    Taygun Erdem

    Timuçin Çuğ

    Toni Schumacher

    Tuğrul Duru

    Tuna Güneysu

    Tuncay Becedek

    Turan Akra

    Turan Sofuoğlu

    Turgay Aksu

    Tümer Metin

    Uğur Boral

    Yakup Kordal

    Yaşar Yalçınpınar

    Yenal Kaçıra

    Yıldırım İper

    Zafer Dinçer

    Zeki Rıza Sporel

    Zeki Temizler

    Zihni Kanmaz

    Ziya Atamer

    Zoran Mirkoviç

  • Fenerbahçe’nin Yirmi Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirmi Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 5 Ağustos 2006 tarihinde başlayıp 26 Mayıs 2007’de biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 20 galibiyet, 10 beraberlik ve 4 yenilgi alarak yirmi altıncı Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 32 maçta attığı 19 golle Alex De Souza oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi altıncı Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    05.08.2006 / Fenerbahçe 6 – 0 Erciyesspor

    12.08.2006 / Gençlerbirliği 0 – 2 Fenerbahçe

    19.08.2006 / Fenerbahçe 2 – 1 Rizespor

    27.08.2006 / Sakaryaspor 2 – 1 Fenerbahçe

    09.09.2006 / Fenerbahçe 4 – 2 Antalyaspor

    17.09.2006 / Sivasspor 1 – 1 Fenerbahçe

    22.09.2006 / Konyaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    01.10.2006 / Fenerbahçe 0 – 1 Bursaspor

    15.10.2006 / Ankaraspor 2 – 2 Fenerbahçe

    22.10.2006 / Fenerbahçe 4 – 1 Kayserispor

    29.10.2006 / Manisaspor 2 – 3 Fenerbahçe

    03.11.2006 / Fenerbahçe 4 – 1 Gaziantepspor

    10.11.2006 / Denizlispor 0 – 0 Fenerbahçe

    19.11.2006 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş

    26.11.2006 / Trabzonspor 1 – 2 Fenerbahçe

    03.12.2006 / Fenerbahçe 2 – 1 Galatasaray

    08.12.2006 / Ankaragücü 0 – 1 Fenerbahçe

    26.01.2007 / Erciyesspor 1 – 1 Fenerbahçe

    02.02.2007 / Fenerbahçe 2 – 1 Gençlerbirliği

    10.02.2007 / Rizespor 2 – 1 Fenerbahçe

    18.02.2007 / Fenerbahçe 1 – 0 Sakaryaspor

    25.02.2007 / Antalyaspor 1 – 0 Fenerbahçe

    04.03.2007 / Fenerbahçe 2 – 2 Sivasspor

    10.03.2007 / Fenerbahçe 3 – 0 Konyaspor

    17.03.2007 / Bursaspor 0 – 4 Fenerbahçe

    01.04.2007 / Fenerbahçe 2 – 1 Ankaraspor

    07.04.2007 / Kayserispor 2 – 2 Fenerbahçe

    15.04.2007 / Fenerbahçe 0 – 0 Manisaspor

    20.04.2007 / Gaziantepspor 0 – 2 Fenerbahçe

    29.04.2007 / Fenerbahçe 2 – 2 Denizlispor

    05.05.2007 / Beşiktaş 0 – 1 Fenerbahçe

    13.05.2007 / Fenerbahçe 2 – 2 Trabzonspor

    19.05.2007 / Galatasaray 1 – 2 Fenerbahçe

    26.05.2007 / Fenerbahçe 3 – 1 Ankaragücü


    En Çok Forma Giyenler

    33 Maç : Tuncay Şanlı

    32 Maç : Alex de Souza

    30 Maç : Marco Aurelio, Tümer Metin

    27 Maç : Edu Dracena

    26 Maç : Önder Turacı, Stephen Appiah

    25 Maç : Ümit Özat

    24 Maç : Deivid de Souza, Diego Lugano, Mateja Kezman

    23 Maç : Deniz Barış

    19 Maç : Uğur Boral

    18 Maç : Semih Şentürk

    17 Maç : Mehmet Yozgatlı

    16 Maç : Volkan Demirel

    12 Maç : Serdar Kulbilge, Serkan Balcı

    9 Maç : Can Arat

    8 Maç : Kerim Zengin, Rüştü Reçber

    6 Maç : Selçuk Şahin

    5 Maç : Kemal Aslan

    3 Maç : Murat Hacıoğlu

    2 Maç : Olcan Adın


    En Çok Gol Atanlar

    19 Gol : Alex de Souza

    9 Gol : Mateja Kezman, Tuncay Şanlı

    6 Gol : Deivid de Souza

    4 Gol : Diego Lugano, Tümer Metin

    3 Gol : Marco Aurelio, Stephen Appiah

    2 Gol : Mehmet Yozgatlı

    1 Gol : Deniz Barış, Edu Dracena, Murat Hacıoğlu, Selçuk Şahin, Semih Şentürk, Ümit Özat

    Fenerbahçe’nin Yirmi Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

    Fenerbahçe’nin 20. Türkiye Şampiyonluğu (1985)

    Fenerbahçe’nin 21. Türkiye Şampiyonluğu (1989)

    Fenerbahçe’nin 22. Türkiye Şampiyonluğu (1996)

    Fenerbahçe’nin 23. Türkiye Şampiyonluğu (2001)

    Fenerbahçe’nin 24. Türkiye Şampiyonluğu (2004)

    Fenerbahçe’nin 25. Türkiye Şampiyonluğu (2005)

  • Fenerbahçe’nin Yirmi Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirmi Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 6 Ağustos 2004 tarihinde başlayıp 27 Mayıs 2005’de biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 26 galibiyet, 2 beraberlik ve 6 yenilgi alarak yirmi beşinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 31 maçta attığı 23 golle Alex De Souza oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi beşinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    06.08.2004 / Rizespor 2 – 2 Fenerbahçe

    14.08.2004 / Fenerbahçe 2 – 1 Samsunspor

    21.08.2004 / İstanbulspor 0 – 3 Fenerbahçe

    28.08.2004 / Kayserispor 0 – 2 Fenerbahçe

    11.09.2004 / Akçeabat Sebatspor 1 – 4 Fenerbahçe

    18.09.2004 / Fenerbahçe 3 – 1 Malatyaspor

    24.09.2004 / Gençlerbirliği 1 – 2 Fenerbahçe

    02.10.2004 / Fenerbahçe 2 – 0 Denizlispor

    16.10.2004 / Gaziantepspor 0 – 1 Fenerbahçe

    24.10.2004 / Fenerbahçe 6 – 0 Sakaryaspor

    30.10.2004 / Beşiktaş 2 – 1 Fenerbahçe

    06.11.2004 / Fenerbahçe 1 – 0 Ankaraspor

    20.11.2004 / Trabzonspor 0 – 2 Fenerbahçe

    27.11.2004 / Fenerbahçe 3 – 0 Diyarbakırspor

    03.12.2004 / Fenerbahçe 5 – 0 Ankaragücü

    12.12.2004 / Galatasaray 1 – 0 Fenerbahçe

    18.12.2004 / Fenerbahçe 3 – 0 Konyaspor

    30.01.2005 / Fenerbahçe 2 – 0 Rizespor

    05.02.2005 / Samsunspor 1 – 1 Fenerbahçe

    13.02.2005 / Fenerbahçe 4 – 0 İstanbulspor

    20.02.2005 / Fenerbahçe 7 – 0 Kayserispor

    27.02.2005 / Fenerbahçe 2 – 0 Akçeabat Sebatspor

    06.03.2005 / Malatyaspor 0 – 2 Fenerbahçe

    13.03.2005 / Fenerbahçe 3 – 2 Gençlerbirliği

    18.03.2005 / Denizlispor 2 – 0 Fenerbahçe

    02.04.2005 / Fenerbahçe 2 – 0 Gaziantepspor

    09.04.2005 / Sakaryaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    17.04.2005 / Fenerbahçe 3 – 4 Beşiktaş

    24.04.2005 / Ankaraspor 0 – 1 Fenerbahçe

    30.04.2005 / Fenerbahçe 2 – 1 Trabzonspor

    07.05.2005 / Diyarbakırspor 0 – 2 Fenerbahçe

    15.05.2005 / Ankaragücü 1 – 0 Fenerbahçe

    22.05.2005 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    27.05.2005 / Konyaspor 4 – 2 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    33 Maç : Marcio Nobre, Marco Aurelio

    31 Maç : Alex de Souza, Tuncay Şanlı, Ümit Özat

    29 Maç : Rüştü Reçber

    28 Maç : Mehmet Yozgatlı

    27 Maç : Önder Turacı

    26 Maç : Serhat Akın, Serkan Balcı

    25 Maç : Fabio Luciano

    23 Maç : Deniz Barış, Servet Çetin

    19 Maç : Pierre Van Hooijdonk

    17 Maç : Selçuk Şahin

    15 Maç : Kemal Aslan

    14 Maç : Fabiano Lima, Nikolas Anelka

    9 Maç : Murat Hacıoğlu

    6 Maç : Volkan Demirel

    5 Maç : Mahmut Hanefi Erdoğdu

    2 Maç : Semih Şentürk

    1 Maç : Fatih Akyel


    En Çok Gol Atanlar

    23 Gol : Alex de Souza

    18 Gol : Marcio Nobre

    8 Gol : Pierre Van Hooijdonk

    7 Gol : Tuncay Şanlı

    4 Gol : Fabio Luciano

    3 Gol : Servet Çetin

    2 Gol : Marco Aurelio, Serhat Akın, Ümit Özat

    1 Gol : Deniz Barış, Mehmet Yozgatlı, Önder Turacı

    Fenerbahçe’nin Yirmi Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

    Fenerbahçe’nin 20. Türkiye Şampiyonluğu (1985)

    Fenerbahçe’nin 21. Türkiye Şampiyonluğu (1989)

    Fenerbahçe’nin 22. Türkiye Şampiyonluğu (1996)

    Fenerbahçe’nin 23. Türkiye Şampiyonluğu (2001)

    Fenerbahçe’nin 24. Türkiye Şampiyonluğu (2004)

  • Fenerbahçe’nin Yirmi Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirmi Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 11 Ağustos 2000 tarihinde başlayıp 26 Mayıs 2001’de biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 24 galibiyet, 4 beraberlik ve 6 yenilgi alarak yirmi üçüncü Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 33 maçta attığı 14 golle Haim Revivo oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi üçüncü Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    11.08.2000 / Kocaelispor 0 – 4 Fenerbahçe

    20.08.2000 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    26.08.2000 / Gençlerbirliği 3 – 1 Fenerbahçe

    10.09.2000 / Fenerbahçe 4 – 2 Siirtspor

    16.09.2000 / Beşiktaş 3 – 0 Fenerbahçe

    24.09.2000 / Fenerbahçe 3 – 1 Yozgatspor

    01.10.2000 / Antalyaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    15.10.2000 / Fenerbahçe 1 – 0 Rizespor

    20.10.2000 / Adanaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    27.10.2000 / Fenerbahçe 5 – 2 Denizlispor

    05.11.2000 / Fenerbahçe 5 – 1 Ankaragücü

    10.11.2000 / Gaziantepspor 2 – 1 Fenerbahçe

    19.11.2000 / Fenerbahçe 5 – 2 Trabzonspor

    26.11.2000 / Galatasaray 0 – 0 Fenerbahçe

    03.12.2000 / Fenerbahçe 4 – 2 Erzurumspor

    09.12.2000 / Bursaspor 2 – 2 Fenerbahçe

    15.12.2000 / Fenerbahçe 2 – 1 Samsunspor

    22.12.2000 / Fenerbahçe 4 – 0 Kocaelispor

    04.02.2001 / İstanbulspor 1 – 2 Fenerbahçe

    11.02.2001 / Fenerbahçe 3 – 0 Gençlerbirliği

    17.02.2001 / Siirtspor 0 – 4 Fenerbahçe

    24.02.2001 / Fenerbahçe 3 – 1 Beşiktaş

    03.03.2001 / Yozgatspor 2 – 3 Fenerbahçe

    11.03.2001 / Fenerbahçe 2 – 1 Antalyaspor

    17.03.2001 / Rizespor 1 – 1 Fenerbahçe

    01.04.2001 / Fenerbahçe 4 – 0 Adanaspor

    07.04.2001 / Denizlispor 2 – 1 Fenerbahçe

    15.04.2001 / Ankaragücü 2 – 1 Fenerbahçe

    21.04.2001 / Fenerbahçe 4 – 3 Gaziantepspor

    29.04.2001 / Trabzonspor 1 – 0 Fenerbahçe

    06.05.2001 / Fenerbahçe 2 – 1 Galatasaray

    13.05.2001 / Erzurumspor 1 – 2 Fenerbahçe

    20.05.2001 / Fenerbahçe 2 – 0 Bursaspor

    26.05.2001 / Samsunspor 1 – 3 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    33 Maç : Haim Revivo, Rüştü Reçber

    31 Maç : Mustafa Doğan

    30 Maç : Nikola Lazetic

    29 Maç : Abdullah Ercan, Milan Rapajic, Yusuf Şimşek, Zoran Mirkovic

    27 Maç : Ali Güneş, Elvir Baljic, Kennet Andersson, Mert Meriç

    26 Maç : Ogün Temizkanoğlu

    25 Maç : Serhat Akın

    21 Maç : Samuel Johnson

    18 Maç : Uche Okechukwu

    9 Maç : Celil Sağır

    7 Maç : John Moshoeu

    3 Maç : Oğuz Dağlaroğlu, Serkan Özsoy

    2 Maç : Ömer Karabacak

    1 Maç : Erhan Uyaroğlu, Semih Şentürk


    En Çok Gol Atanlar

    14 Gol : Haim Revivo

    11 Gol : Milan Rapajic

    10 Gol : Kennet Andersson

    9 Gol : Serhat Akın

    5 Gol : Elvir Baljic, Nikola Lazetic, Ogün Temizkanoğlu, Samuel Johnson, Uche Okechukwu

    4 Gol : Ali Güneş, Yusuf Şimşek

    1 Gol : Abdullah Ercan, Mert Meriç, Zoran Mirkoviç

    Fenerbahçe'nin Yirmi Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yirmi Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

    Fenerbahçe’nin 20. Türkiye Şampiyonluğu (1985)

    Fenerbahçe’nin 21. Türkiye Şampiyonluğu (1989)

    Fenerbahçe’nin 22. Türkiye Şampiyonluğu (1996)

  • Fenerbahçe’nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 12 Ağustos 1995 tarihinde başlayıp 19 Mayıs 1996’da biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 26 galibiyet, 6 beraberlik ve 2 yenilgi alarak yirmi ikinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 31 maçta attığı 22 golle Elvir Boliç oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi ikinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    12.08.1995 / Fenerbahçe 4 – 0 Karşıyaka

    19.08.1995 / Eskişehirspor 1 – 2 Fenerbahçe

    27.08.1995 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankaragücü

    09.09.1995 / Gaziantepspor 2 – 2 Fenerbahçe

    16.09.1995 / Fenerbahçe 1 – 1 Bursaspor

    23.09.1995 / Kocaelispor 0 – 1 Fenerbahçe

    30.09.1995 / Fenerbahçe 2 – 0 Beşiktaş

    14.10.1995 / Fenerbahçe 0 – 0 Denizlispor

    22.10.1995 / Fenerbahçe 3 – 1 Galatasaray

    27.10.1995 / Altay 0 – 1 Fenerbahçe

    04.11.1995 / Fenerbahçe 2 – 1 Kayserispor

    18.11.1995 / Gençlerbirliği 3 – 1 Fenerbahçe

    25.11.1995 / Fenerbahçe 3 – 1 Antalyaspor

    03.12.1995 / Samsunspor 0 – 3 Fenerbahçe

    09.12.1995 / Fenerbahçe 3 – 1 Trabzonspor

    16.12.1995 / İstanbulspor 1 – 2 Fenerbahçe

    23.12.1995 / Fenerbahçe 3 – 0 Vanspor

    27.01.1996 / Karşıyaka 0 – 1 Fenerbahçe

    04.02.1996 / Fenerbahçe 6 – 0 Eskişehirspor

    10.02.1996 / Ankaragücü 0 – 3 Fenerbahçe

    17.02.1996 / Fenerbahçe 1 – 0 Gaziantepspor

    23.02.1996 / Bursaspor 0 – 0 Fenerbahçe

    03.03.1996 / Fenerbahçe 4 – 0 Kocaelispor

    10.03.1996 / Beşiktaş 1 – 2 Fenerbahçe

    17.03.1996 / Denizlispor 0 – 2 Fenerbahçe

    22.03.1996 / Galatasaray 2 – 0 Fenerbahçe

    30.03.1996 / Fenerbahçe 2 – 2 Altay

    07.04.1996 / Kayserispor 1 – 3 Fenerbahçe

    14.04.1996 / Fenerbahçe 0 – 0 Gençlerbirliği

    21.04.1996 / Antalyaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    28.04.1996 / Fenerbahçe 1 – 0 Samsunspor

    05.05.1996 / Trabzonspor 1 – 2 Fenerbahçe

    12.05.1996 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    19.05.1996 / Vanspor 0 – 3 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    34 Maç : Jes Högh

    33 Maç : Bülent Uygun

    32 Maç : Aykut Kocaman

    31 Maç : Elvir Bolic, Oğuz Çetin

    30 Maç : Kemalettin Şentürk, Tayfun Korkut

    29 Maç : Rüştü Reçber

    28 Maç : İlker Yağcıoğlu

    27 Maç : Uche Okechukwu

    25 Maç : Erol Bulut

    24 Maç : Dalian Atkinson

    19 Maç : Tarık Daşgün

    15 Maç : Aygün Taşkıran

    14 Maç : Serkan Reçber

    11 Maç : Saffet Akbaş

    6 Maç : Engin İpekoğlu, Mustafa Özer

    5 Maç : Feyyaz Uçar

    4 Maç : Emre Aşık

    2 Maç : Ali Nail Durmuş

    1 Maç : Ahmet Habiboğlu


    En Çok Gol Atanlar

    22 Gol : Elvir Bolic

    10 Gol : Dalian Atkinson

    8 Gol : Aykut Kocaman, Bülent Uygun

    5 Gol : Tayfun Korkut

    4 Gol : Oğuz Çetin

    3 Gol : Kemalettin Şentürk

    2 Gol : Jes Högh

    1 Gol : Erol Bulut, Tarık Daşgün, Uche Okechukwu

    Fenerbahçe'nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

    Fenerbahçe’nin 20. Türkiye Şampiyonluğu (1985)

    Fenerbahçe’nin 21. Türkiye Şampiyonluğu (1989)

  • Fenerbahçe’nin Kalecileri

    Fenerbahçe’nin Kalecileri

    Geçenlerde Facebook grubumuzun takipçilerinden İhsan Pekcan beyefendi, Fenerbahçe’nin tarihte forma giyen bütün kalecilerinin bir listesini sormuş. Hazırda yoktu ama kıymetli büyüğümüz Cem Ertuğrul’un 2007 basımı kitabından bu bilgiyi derledik. Haliyle 2007 sonrası yok ama onun haricinde kalan liste aşağıda… İzzet İsrael Benyakar ağabeyimizin uyarısıyla bunların “resmî” maçlar olduğunu da belirtelim. “Fenerbahçe futbol takımı en şanlı yıllarını, muhteşem kalecileri sayesinde yaşadı” desek, yeridir. İşte Fenerbahçe’nin kalecileri…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Tarih Boyunca Fenerbahçe’nin Kalecileri

    Adı SoyadıTarih AralığıMaç
    Nuri Bey1909-19105
    Ali Sait Bey1910-191211
    Hulki Kutluk1911-19121
    Vahram Mateosyan1913-19142
    Karnik Arslanyan1913-191841
    Mr. Körner1917-19183
    Suat Keskin1919-192322
    Kenan Or1920-19225
    Şekip Kulaksızoğlu1921-192632
    Fevzi Bey19231
    Hamit Akbay1925-19272
    Fehmi Eriş1926-19273
    Nedim Kaleci1926-19315
    Hüsnü Teoman1928-19307
    Rıza Nemlioğlu1928-193127
    Natık As19312
    Hüsamettin Böke1932-1939105
    Safa Özyurt19332
    Bedii Yazıcı1934-193619
    Necdet Erdem1935-193825
    Mr. Manoleas19391
    Müfit Bey19391
    İrfan Denever1939-19402
    Cihat Arman1939-1951227
    Nuri Pekesen1940-194636
    Kadri Bey19411
    Murat Yağızer1941-19424
    Sabri Kiraz1943-194723
    Hüsnü Terzioğlu1946-194916
    Erdal Kocaçimen1947-195123
    Şalabi Levi1950-19515
    Selahattin Ünlü1952-195774
    Vural Akar19532
    Şükrü Ersoy1954-1962109
    Mehmet Çeçik1957-19585
    Özcan Arkoç1958-196290
    Turgut Yelmen19591
    Mehmet Ali Çiçek1961-19626
    Üner Zonguralp1961-196210
    Hazım Canıtez1962-1968154
    Ali Filibeli1962-196950
    Yılmaz Urul19666
    Vasile Radoviç1966-196724
    Yavuz Şimşek1967-1977161
    Rasim Erten19691
    Ilie Datcu1969-1974158
    Adil Eriç1973-197784
    Fuat Güngör1977-19799
    Radmilo Ivançeviç1977-197973
    Adem İbrahimoğlu1979-198176
    Fikret Karakadıoğlu1980-19813
    Nurettin Yıldız1981-199065
    Yaşar Duran1981-1991163
    Jivan Lukovcan1986-198867
    Murat Aydın1986-19884
    Can Barhan1987-198915
    Toni Schumacher1988-1991106
    Neşet Muharrem1989-19926
    Engin İpekoğlu1991-2000141
    Altay Dağdelen1992-19938
    Can Okuyucu1992-19932
    Kazım Konak19943
    Rüştü Reçber1994-2006371
    Murat Şahin1995-19998
    Fevzi Layiç1996-19979
    Oğuz Dağlaroğlu1999-200319
    Recep Biler2000-200420
    Robert Enke20031
    Cem Ertuğrul’un “Fenerbahçe’nin Tüm Maçları – 100 Yılda 4667 Maç” kitabından…