Etiket: Süleymaniye

  • Fenerbahçe’nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 17 Eylül 1944 tarihinde başlayıp 4 Mart 1945’de biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta 14 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. Böylelikle Milli Eğitim Kupası maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 10 galibiyet, 3 beraberlik ve yalnızca tek yenilgi alarak yedinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 15 maçta attığı 31 golle Melih Kotanca oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yedinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    17.09.1944 / Fenerbahçe 1 – 0 Kasımpaşa

    24.09.1944 / Fenerbahçe 3 – 0 Vefa

    01.10.1944 / Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    08.10.1944 / Fenerbahçe 4 – 0 Beykoz

    22.10.1944 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    05.11.1944 / Fenerbahçe 1 – 0 Anadolu Hisarı

    12.11.1944 / Fenerbahçe 2 – 1 İstanbulspor

    19.11.1944 / Fenerbahçe 4 – 0 Beyoğluspor

    03.12.1944 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    10.12.1944 / Fenerbahçe 3 – 0 Kasımpaşa

    17.12.1944 / Fenerbahçe 4 – 1 Vefa

    24.12.1944 / Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    07.01.1945 / Fenerbahçe 3 – 0 Beykoz

    14.01.1945 / Fenerbahçe 0 – 2 Beşiktaş

    21.01.1945 / Fenerbahçe 9 – 0 Süleymaniye

    11.02.1945 / Fenerbahçe 7 – 1 İstanbulspor

    18.02.1945 / Fenerbahçe 4 – 0 Beyoğluspor

    04.03.1945 / Fenerbahçe 5 – 0 Anadolu Hisarı


    Millî Eğitim Kupası Maçları

    11.03.1945 / Fenerbahçe 4 – 0 Beykoz

    17.03.1945 / Karşıyaka 2 – 2 Fenerbahçe

    18.03.1945 / Altınordu 1 – 3 Fenerbahçe

    24.03.1945 / Fenerbahçe 2 – 1 Karşıyaka

    25.03.1945 / Fenerbahçe 5 – 1 Altınordu

    01.04.1945 / Fenerbahçe 3 – 3 Beşiktaş

    08.04.1945 / Fenerbahçe 1 – 1 Galatasaray

    15.04.1945 / Fenerbahçe 5 – 0 Beykoz

    21.04.1945 / Fenerbahçe 2 – 0 Uçaksavar

    22.04.1945 / Fenerbahçe 4 – 1 Ankara Demirspor

    28.04.1945 / Uçaksavar 1 – 4 Fenerbahçe

    29.04.1945 / Ankara Demirspor 0 – 2 Fenerbahçe

    13.05.1945 / Fenerbahçe 3 – 4 Beşiktaş

    20.05.1945 / Fenerbahçe 3 – 2 Galatasaray


    En Çok Forma Giyenler

    32 Maç : Halil Köksalan, Naci Bastoncu

    30 Maç : Halit Deringör

    29 Maç : Murat Alyüz

    24 Maç : Ömer Boncuk, Şevket Demirtepe

    23 Maç : Selahattin Torkal

    20 Maç : Cihat Arman

    19 Maç : İbrahim İskeçe

    16 Maç : Halil Özyazıcı

    15 Maç : Melih Kotanca, Müzdat Yetkiner

    10 Maç : Adnan Tuncay, “Küçük” Fikret Kırcan, Sabri Kiraz, Samim Var

    8 Maç : Erol Keskin, Kemal Atakul

    5 Maç : Hayati Öney

    2 Maç : Hilmi Atakul, Numan Uzun, Nuri Pekesen

    1 Maç : Abdullah Sakallı, Halil Özyazıcı, Nüzhet Bey, Rıfkı Pekşen, Şeref Benibol, Zihni Kanmaz


    En Çok Gol Atanlar

    31 Gol : Melih Kotanca

    16 Gol : Naci Bastoncu

    15 Gol : Halit Deringör

    7 Gol : Şevket Demirtepe

    6 Gol : Müzdat Yetkiner, Samim Var

    4 Gol : Adnan Tuncay, İbrahim İskeçe

    3 Gol : Halil Özyazıcı, Ömer Boncuk, Selahattin Torkal

    1 Gol : Halil Köksalan, Hilmi Atakul

    Fenerbahçe'nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

  • Fenerbahçe’nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 19 Eylül 1943 tarihinde başlayıp 20 Şubat 1944’de biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta (bir tanesi Galatasaray’a karşı hükmen) 16 galibiyet, 1 beraberlik ve sadece 1 yenilgiyle şampiyon tamamladı. Böylelikle Ankara’da düzenlenecek olan Türkiye Futbol Birinciliği maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 3 maçta 3 galibiyet alarak altıncı Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, 18 maçta attığı 31 golle Müzdat Yetkiner oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin altıncı Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    19.09.1943 / Fenerbahçe 6 – 0 Süleymaniye

    26.09.1943 / Fenerbahçe 5 – 0 Beykoz

    03.10.1943 / Fenerbahçe 1 – 0 Kasımpaşa

    10.10.1943 / Fenerbahçe 5 – 0 Anadolu Hisarı

    17.10.1943 / Fenerbahçe 4 – 0 Davutpaşa

    24.10.1943 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    31.10.1943 / Fenerbahçe 7 – 2 İstanbulspor

    07.11.1943 / Fenerbahçe 4 – 0 Vefa

    14.11.1943 / Fenerbahçe 2- 0 Galatasaray

    05.12.1943 / Fenerbahçe 9 – 1 Süleymaniye

    12.12.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Beykoz

    26.12.1943 / Fenerbahçe 7 – 0 Anadolu Hisarı

    02.01.1944 / Fenerbahçe 7 – 0 Davutpaşa

    23.01.1944 / Fenerbahçe 3 – 0 İstanbulspor

    30.01.1944 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    06.02.1944 / Fenerbahçe – Galatasaray (Hükmen)

    13.02.1944 / Fenerbahçe 10 – 1 Kasımpaşa

    20.02.1944 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş


    Türkiye Futbol Birinciliği Maçları

    27.05.1944 / Fenerbahçe 2- 1 Harbiye

    28.05.1944 / Fenerbahçe 5 – 1 Göztepe

    30.05.1944 / Fenerbahçe 4 – 2 Mersin İdman Yurdu


    En Çok Forma Giyenler

    20 Maç : Cihat Arman, Halit Deringör, Naci Bastoncu

    19 Maç : Esat Kaner, “Küçük” Fikret Kırcan, Şevket Demirtepe

    18 Maç : Müzdat Yetkiner

    17 Maç : Murat Alyüz

    16 Maç : İbrahim İskeçe

    15 Maç : Ömer Boncuk

    14 Maç : Lebip Elmas

    8 Maç : Aydın Bakanoğlu

    7 Maç : Melih Kotanca

    3 Maç : Rebii Erkal, Şeref Benibol

    1 Maç : Necdet Dalay, Rasih Minkari


    En Çok Gol Atanlar

    31 Gol : Müzdat Yetkiner

    17 Gol : Naci Bastoncu

    14 Gol : İbrahim İskeçe

    6 Gol : “Küçük” Fikret Kırcan, Melih Kotanca

    4 Gol : Şevket Demirtepe

    3 Gol : Halit Deringör

    2 Gol : Ömer Boncuk, Rasih Minkari

    Fenerbahçe'nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Altıncı Türkiye Şampiyonluğu final maçı ve sonrası

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

  • Fenerbahçe’nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 13 Eylül 1942 tarihinde başlayıp 7 Mart 1943’de biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta (üç tanesi hükmen) 15 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. Böylelikle Milli Küme maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 11 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak beşinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, bir önceki şampiyonlukta olduğu gibi, yine Melih Kotanca oldu… Bu defa 18 maçta tam 19 gol attı… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin beşinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    13.09.1942 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    20.09.1942 / Fenerbahçe 8 – 0 Taksim

    27.09.1942 / Fenerbahçe – Galatasaray (Hükmen)

    18.10.1942 / Fenerbahçe 3 – 0 Kasımpaşa

    25.10.1942 / Fenerbahçe 3 – 3 Vefa

    08.11.1942 / Fenerbahçe 3 – 0 İstanbulspor

    15.11.1942 / Fenerbahçe 13 – 1 Davutpaşa

    22.11.1942 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş

    06.12.1942 / Fenerbahçe 3 – 2 Beykoz

    21.12.1942 / Fenerbahçe 3 – 1 Süleymaniye

    27.12.1942 / Fenerbahçe 2 – 0 Taksim

    03.01.1943 / Fenerbahçe – Galatasaray (Hükmen)

    17.01.1943 / Fenerbahçe 5 – 1 Beykoz

    24.01.1943 / Fenerbahçe 6 – 1 Kasımpaşa

    14.02.1943 / Fenerbahçe 3 – 1 İstanbulspor

    21.02.1943 / Fenerbahçe – Davutpaşa (Hükmen)

    28.02.1943 / Fenerbahçe 0 – 1 Beşiktaş

    07.03.1943 / Fenerbahçe 3 – 2 Vefa


    Milli Küme Maçları

    14.03.1943 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    20.03.1943 / Gençlerbirliği 0 – 1 Fenerbahçe

    21.03.1943 / Ankara Demirspor 2 – 2 Fenerbahçe

    04.04.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Vefa

    11.04.1943 / Fenerbahçe 1 – 0 Beşiktaş

    17.04.1943 / Fenerbahçe 3 – 0 Gençlerbirliği

    18.04.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankara Demirspor

    24.04.1943 / Fenerbahçe 5 – 0 Altınordu

    25.04.1943 / Fenerbahçe 2 – 0 Göztepe

    01.05.1943 / Altınordu 1 – 2 Fenerbahçe

    02.05.1943 / Göztepe 2 – 1 Fenerbahçe

    09.05.1943 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    16.05.1943 / Fenerbahçe 4 – 0 Vefa

    19.05.1943 / Fenerbahçe 4 – 1 Beşiktaş


    En Çok Forma Giyenler

    29 Maç : Cihat Arman

    28 Maç : Ömer Boncuk

    25 Maç : Aydın Bakanoğlu, Esat Kaner, “Küçük” Fikret Kırcan, Murat Alyüz, Naci Bastoncu

    23 Maç : Halit Deringör

    20 Maç : Ali Rıza Tansı

    18 Maç : Melih Kotanca, Müzdat Yetkiner

    16 Maç : Rebii Erkal

    15 Maç : Lebip Elmas

    9 Maç : İbrahim İskeçe

    7 Maç : Muammer Oraman

    3 Maç : Halil Köksalan

    2 Maç : “Büyük” Fikret Arıcan, Orhan Menemencioğlu

    1 Maç : Muzaffer Ateşçi, Naim Şukal, Orhan Canpolat, Recep Nurcan


    En Çok Gol Atanlar

    19 Gol : Melih Kotanca

    18 Gol : Naci Bastoncu

    12 Gol : Müzdat Yetkiner

    9 Gol : “Küçük” Fikret Kırcan

    8 Gol : İbrahim İskeçe

    7 Gol : Halit Deringör

    4 Gol : Ömer Boncuk, Rebii Erkal

    3 Gol : Ali Rıza Tansı, Esat Kaner

    1 Gol : Aydın Bakanoğlu, “Büyük” Fikret Arıcan, Orhan Canpolat

    Fenerbahçe'nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Beşinci Türkiye Şampiyonluğu maçlarından…

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

  • Fenerbahçe’nin Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 1 Ekim 1939 tarihinde başlayıp 24 Mart 1940’da biten İstanbul Ligi’ni 18 maçta (biri hükmen) 14 galibiyet, 2 beraberlik ve iki yenilgiyle Beşiktaş’ın arkasında ikinci tamamladı. Böylelikle Milli Küme maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 11 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak dördüncü Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı, kırılması güç bir rekora imza atan Melih Kotanca oldu… 25 maçta tam 51 gol buldu… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin dördüncü Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    01.10.1939 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    08.10.1939 / Fenerbahçe 4 – 1 Topkapı

    15.10.1939 / Fenerbahçe 3 – 4 Beşiktaş

    22.10.1939 / Fenerbahçe 5 – 0 Süleymaniye

    29.10.1939 / Fenerbahçe 1 – 1 Beykoz

    05.11.1939 / Fenerbahçe 1 – 0 Vefa

    12.11.1939 / Fenerbahçe 1 – 0 Kasımpaşa

    19.11.1939 / Fenerbahçe 3 – 0 İstanbulspor

    26.11.1939 / Fenerbahçe 10 – 0 Hilal

    24.12.1939 / Fenerbahçe 1 – 3 Galatasaray

    14.01.1940 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    28.01.1940 / Fenerbahçe 4 – 0 Vefa

    04.02.1940 / Fenerbahçe 8 – 2 Kasımpaşa

    18.02.1940 / Fenerbahçe 8 – 0 Hilal

    25.02.1940 / Fenerbahçe 14 – 0 Topkapı

    10.03.1940 / Fenerbahçe 1 – 1 Beykoz

    17.03.1940 / Fenerbahçe – İstanbulspor (Hükmen)

    24.03.1940 / Fenerbahçe 5 – 1 Beşiktaş


    Milli Küme Maçları

    31.03.1940 / Fenerbahçe 1 – 1 Galatasaray

    06.04.1940 / Altay 0 – 2 Fenerbahçe

    07.04.1940 / Altınordu 1 – 2 Fenerbahçe

    20.04.1940 / Gençlerbirliği 2 – 1 Fenerbahçe

    21.04.1940 / Muhafızgücü 2 – 2 Fenerbahçe

    27.04.1940 / Fenerbahçe 3 – 1 Gençlerbirliği

    28.04.1940 / Fenerbahçe 3 – 1 Muhafızgücü

    25.05.1940 / Fenerbahçe 9 – 2 Altay

    26.05.1940 / Fenerbahçe 7 – 0 Altınordu

    09.06.1940 / Fenerbahçe 3 – 2 Galatasaray

    16.06.1940 / Fenerbahçe 5 – 2 Vefa

    23.06.1940 / Fenerbahçe 2 – 1 Beşiktaş

    30.06.1940 / Fenerbahçe 4 – 0 Vefa

    07.07.1940 / Fenerbahçe 5 – 2 Beşiktaş


    En Çok Forma Giyenler

    28 Maç : Cihat Arman

    27 Maç : “Küçük” Fikret Kırcan

    26 Maç : Esat Kaner

    25 Maç : Basri Taşkavak, Melih Kotanca

    23 Maç : “Büyük” Fikret Arıcan

    22 Maç : Lebip Elmas, Rebii Erkal, Yaşar Yalçınpınar

    19 Maç : Ömer Boncuk

    15 Maç : Ali Rıza Tansı, Orhan Menemencioğlu

    14 Maç : Faruk Hızer, Mehmet Reşat Nayır

    12 Maç : Naci Bastoncu

    10 Maç : Hayati Öney

    4 Maç : Bülent Büyükyüksel, Yorgo Angelidis

    3 Maç : Muzaffer Ateşçi

    2 Maç : Fazıl Arzık, İrfan Denever, Orhan Canpolat, Semih Arıcan

    1 Maç : Nazım Kayar, Nuri Pekesen, Taci Ece


    En Çok Gol Atanlar

    51 Gol : Melih Kotanca

    15 Gol : “Küçük” Fikret Kırcan

    14 Gol : Basri Taşkavak

    11 Gol : Yaşar Yalçınpınar

    8 Gol : Rebii Erkal

    7 Gol : “Büyük” Fikret Arıcan, Naci Bastoncu

    5 Gol : Esat Kaner

    1 Gol : Ali Rıza Tansı, Faruk Hızer, Nazım Kayar, Yorgo Angelidis

    Fenerbahçe'nin Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Dördüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

  • Fenerbahçe’nin Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 25 Ekim 1936 tarihinde başlayıp 28 Şubat 1937’de biten İstanbul Ligi’ni 11 maçta 11 galibiyet ile sadece tek gol yiyerek şampiyon tamamladı. Böylelikle ilk defa düzenlenen Milli Küme maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, burada da 14 maçta 10 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alarak üçüncü Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Sezonun gol kralı ise 22 maçta attığı 19 gol ile Esat Kaner’di… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin üçüncü Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    25.10.1936 / Fenerbahçe 8 – 0 Vefa

    08.11.1936 / Fenerbahçe 3 – 0 Eyüp

    15.11.1936 / Fenerbahçe 5 – 0 Beykoz

    22.11.1936 / Fenerbahçe 2 – 0 Beşiktaş

    29.11.1936 / Fenerbahçe 2 – 0 Süleymaniye

    20.12.1936 / Fenerbahçe 7 – 0 Hilal

    27.12.1936 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    03.01.1937 / Fenerbahçe 1 – 0 Güneş

    07.02.1937 / Fenerbahçe 4 – 1 Galatasaray

    14.02.1937 / Fenerbahçe 10 – 0 Anadolu

    28.02.1937 / Fenerbahçe 3 – 0 Topkapı


    Milli Küme Maçları

    21.03.1937 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş

    27.03.1937 / Ankaragücü 1 – 4 Fenerbahçe

    28.03.1937 / Gençlerbirliği 1 – 2 Fenerbahçe

    03.04.1937 / Fenerbahçe 1 – 0 Üçok

    18.04.1937 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    02.05.1937 / Fenerbahçe 2 – 1 Gençlerbirliği

    09.05.1937 / Fenerbahçe 6 – 0 Doğanspor

    15.05.1937 / Doğanspor 4 – 3 Fenerbahçe

    16.05.1937 / Üçok 3 – 3 Fenerbahçe

    30.05.1937 / Fenerbahçe 4 – 2 Güneş

    13.06.1937 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankaragücü

    27.06.1937 / Fenerbahçe 2 – 1 Galatasaray

    04.07.1937 / Fenerbahçe 1 – 0 Beşiktaş

    11.07.1937 / Fenerbahçe 3 – 1 Güneş


    En Çok Forma Giyenler

    25 Maç : Mehmet Reşat Nayır, Yorgo Angelidis

    24 Maç : Fikret Arıcan, Naci Bastoncu

    22 Maç : Esat Kaner

    21 Maç : Hüsamettin Böke, Lebip Elmas

    19 Maç : Ali Rıza Tansı

    18 Maç : Niyazi Sel

    16 Maç : Yaşar Alpaslan

    11 Maç : Fazıl Arzık

    8 Maç : Şaban Topkanlı

    7 Maç : Bülent Büyükyüksel

    5 Maç : Orhan Canpolat

    4 Maç : Namık Erbay, Necdet Erdem

    1 Maç : Sedat Bayur


    En Çok Gol Atanlar

    19 Gol : Esat Kaner

    15 Gol : Ali Rıza Tansı

    14 Gol : Naci Bastoncu

    8 Gol : Bülent Büyükyüksel

    6 Gol : Niyazi Sel

    5 Gol : Fikret Arıcan, Namık Erbay

    3 Gol : Orhan Canpolat, Şaban Topkanlı

    1 Gol : Muzaffer Çizer, Yorgo Angelidis

    Fenerbahçe'nin Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Üçüncü Türkiye Şampiyonluğu Kadrosu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

  • Fenerbahçe’nin İlk Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin İlk Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 2 Aralık 1932 tarihinde başlayıp 16 Haziran 1933’de biten İstanbul Ligi’ni 12 maçta 10 galibiyet ve 2 beraberlikle şampiyon olarak tamamladı. Böylelikle Türkiye Futbol Şampiyonluğu maçlarına katılmaya hak kazanan Fenerbahçe, Bursa’da oynanan grup birinciliklerinden sonra Ankara’da finalleri oynadı ve (ilk maç yarıda kaldığı için) 10 Kasım’da İzmir Alsancak Stadı’nda İzmirspor’u 8-0 yenerek Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu. Fenerbahçe tarihinin en büyük golcüsü Zeki Rıza Sporel de kadrodaydı. Sezonu gol kralı olarak bitirdi… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin ilk Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    İstanbul Ligi Maçları

    02.12.1932 / Fenerbahçe 5 – 1 Beykoz

    23.12.1932 / Fenerbahçe 2 – 1 Beşiktaş

    06.01.1933 / Fenerbahçe 4 – 0 Süleymaniye

    20.01.1933 / Fenerbahçe 4 – 1 Vefa

    03.02.1933 / Fenerbahçe 1 – 1 İstanbulspor

    10.02.1933 / Fenerbahçe 5 – 1 Galatasaray

    10.03.1933 / Fenerbahçe 2 – 1 Beykoz

    21.04.1933 / Fenerbahçe 3 – 1 Süleymaniye

    12.05.1933 / Fenerbahçe 2 – 1 Vefa

    19.05.1933 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    02.06.1933 / Fenerbahçe 2 – 0 Galatasaray

    16.06.1933 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş


    Türkiye Futbol Birinciliği Maçları

    20.10.1933 / Fenerbahçe 12 – 0 Adapazarı Gençlerbirliği

    22.10.1933 / Fenerbahçe – Bursa Sanatkaran Gücü (Hükmen)

    24.10.1933 / Fenerbahçe 4 – 1 Gençlerbirliği

    27.10. 1933 / Fenerbahçe 3 – 0 Trabzon İdman Ocağı

    29.10.1933 / Fenerbahçe 0 – 1 İzmirspor (Tatil Edildi)

    10.11.1933 / Fenerbahçe 8 – 0 İzmirspor


    En Çok Forma Giyenler

    17 Maç : Fikret Arıcan, Muzaffer Çizer, Niyazi Sel, Şaban Topkanlı, Zeki Rıza Sporel

    16 Maç : Cevat Sayit, Hüsamettin Böke

    15 Maç : Esat Kaner, Yaşar Alpaslan

    14 Maç : Mehmet Reşat Nayır

    9 Maç : Fazıl Arzık

    5 Maç : Füruzan Şansal

    4 Maç : Hadi Tarlan

    3 Maç : Ziya Atamer

    1 Maç : Lütfi Boyer, Sadi Çoban, Safa Özyurt, Süleyman Tekil, Yorgo Angelidis


    En Çok Gol Atanlar

    17 Gol : Zeki Rıza Sporel

    9 Gol : Fikret Arıcan, Muzaffer Çizer

    8 Gol : Niyazi Sel, Şaban Topkanlı

    6 Gol : Mehmet Reşat Nayır

    1 Gol : Esat Kaner


    Fenerbahçe'nin İlk Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin İlk Türkiye Şampiyonluğu Kadrosu
  • Biz Çok Güçlü Olduk, Bir-İki Arkadaş Size Geçsin

    Biz Çok Güçlü Olduk, Bir-İki Arkadaş Size Geçsin

    Bundan tam 81 yıl önce, 23 Mayıs 1939 tarihinde Fenerbahçe ve Süleymaniye takımları özel İstanbul Şildi maçı için karşı karşıya geldiler. Maç 9-0 gibi enteresan bir skora ve skordan da enteresan bir ikinci yarıya sahne oldu. Birçok gazetenin, daha önemli maçlar olduğu için küçük bir bölüm ayırdığı (ve bazılarının skordan başka detayları uydurduğu) maçın en geniş hikayesini “Haber-Akşam Postası” gazetesi aktarmıştı. Keyifli okumalar…


    Şild turnuvasının finali dün Kadıköyü’nde Fenerbahçe Stadı’nda Fenerbahçe ve Süleymaniye takımları arasında yapıldı.

    Az bir seyirci kütlesi önünde oynanan bu maça Fenerbahçe şu kadro ile çıkmıştır.

    Hüsamettin, Simon, Lebip, Muzaffer, Esat, Haldun, Niyazi, Yaşar, Fikret, Rebii, Basri

    Süleymaniyeliler de birinci takım kadrolarını tamamen getiremediklerinden on kişi ile oynamak mecburiyetinde kalmışlardır:

    Halid, Hüseyin, Süreyya, Faruk, İbrajhim, Sabri, Süleyman, Rauf, Raif, Seyfi

    Hakem İzzet Muhittin Apak

    Oyuna başlar başlamaz Fenerliler hakimiyeti aldılar. Süleymaniyeliler noksan ve zayıf kadrolarına rağmen canla başla oynuyorlar. Mamafih Fenerliler üstünlüklerini üst üste yapılan sayılarla tespit ettiler. Bu arada Süleymaniyeliler, Fener aleyhine verilen bir penaltı cezasını iki defa tekrar ettirildiği halde sayı yapamadılar. Birinci devre nihayetlendiği zaman Fenerbahçe 9-0 galip vaziyetteydi.

    Sayıları sırasıyla şu oyuncular kaydettiler :

    Basri, Fikret, Yaşar, Esat, Niyazi, Niyazi, Yaşar, Fikret

    Süleymaniyeliler bu zayıf kadro ile ikinci devrede oyuna devam imkanı görmediklerinden hükmen mağlubiyeti kabul ettiler ve sahaya çıkmadılar. Bundan sonra ise, takımları bazı Fenerli oyuncularla takviye edildi ve müsabaka dostane bir karşılaşma ve bir antrenman şeklinde 40 dakika daha devam etti.

  • Fenerbahçe’nin Santrforu Yaşar Yalçınpınar

    Fenerbahçe’nin Santrforu Yaşar Yalçınpınar

    Bir tanesi de bizim sitemizde yayınlanan “Tarihte Bugün” sayfalarında, bazen sadece “Yaşar” olarak, bazen de soyadıyla “Yaşar Yalçınpınar” şeklinde rastlamışsınızdır ismine… O da hiç hak etmediği halde, unutulup gidenlerden biri… Daha doğrusu, Türk futbolunun 1959 öncesini silmek isteyenlerin unutmak istediklerinden biri… Fakat, hayır! Bizler onu ve arkadaşlarını unutturmayacağız.

    Yaşar Yalçınpınar’ın yeğeni, sayın Zafer Yalçınpınar, kendi sitesinde onun hakkında çok güzel bir metin kaleme almış. Biz müsaadesiyle yazıyı buraya da aldık. Fakat yazıya geçmeden önce bizim de birkaç katkımız olsun istedik.

    6 Haziran 1937 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü, Kadıköy’de 29. kuruluş yıldönümünü kutluyordu. Sporcuların resmî geçidinden sonra, ilk olarak Fenerbahçe-Güneş tekaütleri maçı oynandı, sonra da Fenerbahçe birinci takımı Rapid Wien ile karşılaştı… Aynı saatlerde İstanbul’un Avrupa yakasında Taksim Stadı’nda ise Ankaragücü, Galatasaray ile maç yapıyordu. Yaşar Yalçınpınar’ın hat-trick yaptığı bu müsabaka için mikrofonlarımız Akşam gazetesinde…

    Bu hafta millî kümenin yegane maçı olan Galatasaray-Ankaragücü karşılaşması dün iki-üç bin seyirci önünde Taksim Stadı’nda oynandı.

    Galatasaray takımı şöyle idi:
    Sacid, Reşat, Lütfi, Ekrem, Hayrullah, Suavi, Necdet, Eşfak, Süleyman, Haşim, Bülent

    Ankaragücü de en kuvvetli şeklini muhafaza ediyordu.

    Dördüncü dakikada Ankaragücü sol açığı Hamdi’nin şandellediği topu karşılamak üzere çıkan Sacid, Galatasaray kalesini boş bıraktı ve top Güc’ün en tehlikeli muhacimi Yaşar’a geçince Lütfi de boş kaleye geçti. Yaşar topu kaleye gönderdi ve Lütfi eliyle tutmak mecburiyetinde kaldı. Bu suretle penaltıdan Ankaragücü ilk dakikalarda birinci golünü (Şükrü) yaptı.

    Bu devrede maç hemen hemen mütevazin oldu, fakat Galatasaray muhacimleri hayli beceriksizlikler yaparak mühim fırsatlar kaçırdılar. O kadar ki kırk dördüncü dakikada Ankaragücü aleyhine verilen penaltıyı bile gole çeviremediler. Devre 1-0 Ankaralılar lehine bitti.

    İkinci devre başında Güçlüler, Galatasaray’ın üstünlüğünü bertaraf etmeye muvaffak oldular. Galatasaray kalesinin üst üste tehlikeli ziyaretlerine maruz kaldığı görülüyordu. Nitekim Yaşar 17. ve 18. dakikalarda birbiri arkasına iki gol çıkararak takımını 3-0 galip vaziyete çıkardı.

    Galatasaraylıların artık muhakkak bir mağlubiyeti kabul edecekleri tahmin edilirken sarı kırmızılılar yeniden hücuma geçtiler ve 20. ve 21. dakikalarda iki gol çıkardılar.

    Maç en heyecanlı safhasına girmişti. Galatasaraylılar bir gol daha çıkararak beraberliği kurtarmak için çabalıyorlardı. Muhakkak bir galibiyeti tehlikeye düşüren Güçlüler de yeniden bir sayı çıkarmak için uğraşıyorlardı. Güçlüler bu mücadeleden galip çıktılar. Yaşar, 31. dakikada bir gol daha atarak kati şeklini verdi ve Güçlüler sahadan 4-2 Galip çıktılar.

    4 Nisan 1938 tarihli Haber gazetesinden

    Araştırmacı Cem Ertuğrul’un kayıtlarına göre Yaşar Yalçınpınar, Fenerbahçe formasını ilk kez 3 Nisan 1938 tarihinde oynanan İstanbul Şildi Çeyrek Final maçında giydi ve İstanbul’un sarı-lacivert formasıyla ilk golünü de yine bu maçta attı. Bu bilgiyi doğrulayan Eşref Şefik Bey, Tan gazetesindeki maç yazısına şöyle başlıyordu :

    İstanbul futbol ajanlığı tarafından tertip edilen şilt maçlarına, dün Fener Stadı’nda devam edildi ve hakem Adnan Akın’ın idaresinde Fenerbahçe ile Anadolu kulüpleri karşılaştılar.

    Fenerbahçe takımı Ankaragücü merkez muhacimi Yaşar’ı kadrosuna alarak şu şekilde çıkmıştı:

    Hüsamettin, Lebip, Fazıl, Reşat, Angelidis, Fikret, Naci, Ali Rıza, Yaşar, Bülent, Orhan

    1 Mayıs 1938 tarihli Ulus gazetesinden

    Fenerbahçe 1938’de Millî Küme’ye devam etmediği için bol bol özel maç yaptı.

    Bunlardan ikisi 30 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde Ankara’da oynandı.

    İlkinde Fenerbahçe, Ankaragücü/Gençlerbirliği karmasını 3-2 yendi.

    İkincisi yine aynı iki takım arasında oynandı ve bu defa (Fenerbahçe ilk yarıyı 4-0 önde kapatmasına rağmen, herhalde biraz da rehavetle) 5-5 berabere bitti. Fenerbahçe’nin birinci ve üçüncü gollerini Yaşar Yalçınpınar attı. Ulus gazetesinin haberine bakılacak olursa, birinci gol Fikret Arıcan’ın pasıyla gelmiş; üçüncü gol ise 39. dakikada Yaşar’ın karışık bir vaziyetten istifade etmesiyle yapılmıştı.

    Tarihe not düşmek adına, bir parantez açıp bu iki maçta Fenerbahçe’de ve karma takımlarda oynayan futbolcuları yazalım…

    Fenerbahçe : Hüsamettin Böke, Necdet Erdem, Lebip Elmas, Yorgo Angelidis, Yaşar Alpaslan, Fazıl Arzık, Mehmet Reşat Nayır, Fikret Arıcan, Esat Kaner, Niyazi Sel, Ali Rıza Tansı, Yaşar Yalçınpınar, Naci Bostancı, Şaban Topkanlı, Orhan Canpolat

    Ankaragücü/Gençlerbirliği Karması : Rahim Kotan, Nuri Togay, Enver Erlat, Keşfi Tarlan, Nusret Göktuna, Semih Sözer, Abdül Küçüktaşkıner, Selim Baykurt, Ali Anul, Hasan Pulat, Fahri Akay, Ali Rıza Arda, Mustafa Yılmaz

    Yeni sezon geldi, çattı.

    Ve Fenerbahçe, 2 Ekim 1938’de 1938-1939 İstanbul Ligi’nin ilk maçına çıktı.

    Rakip Beşiktaş o sezon fırtına gibi esecek, 18 maçın sonunda hiç yenilmeden ve sadece üç kez berabere kalarak İstanbul Şampiyonu olacaktı.

    O Beşiktaş ilk yarıyı 2-0 önde kapattı ama Akşam gazetesinde maçı yazan Ulvi Yenal’a göre ikinci yarının 11. dakikasında Yaşar’ın yerden çektiği çok sıkı bir şut, güzel bir plonjon yapıp topa yetişen Beşiktaş kalecisi Mehmet Ali’yi geçip gol oldu. Üstüne bir gol de Fikret Arıcan atınca, maç 2-2 berabere sonuçlandı.

    30 Ocak 1939 tarihli İkdam gazetesinden

    Yaşar Yalçınpınar, bu tarihten sonra 25 Aralık 1938’e kadar oynamadı veya oynasa bile gol bulamadı.

    Fakat bundan sonra da üst üste tam altı İstanbul Ligi maçında bir oynadı, pir oynadı. 7 gün arayla, 6 maçta, tam 12 gol attı.

    25 Aralık 1938’de, 6-1 biten maçta Hilal’e 3 gol,
    1 Ocak 1939’da, 6-2 biten maçta Beykoz’a 2 gol,
    8 Ocak 1939’da 7-0 biten maçta Süleymaniye’ye 2 gol,
    15 Ocak 1939’da 8-1 biten maçta İstanbulspor’a 2 gol,
    22 Ocak 1939’da 8-0 biten maçta Topkapı’ya 2 gol,
    29 Ocak 1939’da 3-2 biten maçta Galatasaray’a 1 gol.

    Galatasaray maçındaki golü için sözü yine gazetelere bırakalım..

    Altıncı dakikada Ali Rıza topu uzaktan Galatasaray kalesine doğru ortaladı. Lütfi kale önüne düşen topu güzel bir degajmanla uzaklaştırdı. Top santraya doğru ilerlemiş olan Yaşar’ın önüne düştü. Yaşar’ın da Galatasaray kalesine kadar inen uzun bir şandelini görüyoruz. Osman kaleden çıkarak bu şandeli yumrukla uzaklaştırdı. Akını gayet iyi bir şekilde takip eden Mehmet Reşat topu havadan kalenin önüne doğru vurdu. Santrfor Yaşar yakaladığı topu yerden Galatasaray kalesine gönderdi. Lütfi ile Osman aynı zamanda plonjon yaptılar. Lütfi’nin hareketi kaleciyi şaşırttığı için Osman topu tutamadı. Yaşar’ın ikinci bir sol şutu yerden ağları buldu.

    Fenerbahçe, ligi Beşiktaş’ın arkasından ikinci bitirdi ve Türkiye Şampiyonluğu maçları için Millî Küme’ye gitmeye hak kazandı.

    Evet, Fenerbahçe hak kazandı ve maçlara da (19 Mart’ta Vefa, 25 Mart’ta Ankaragücü ile karşılaşarak) başladı ama kulüpte ortalık karışıktı. Cumhuriyet gazetesinde durum şöyle özetleniyordu :

    1938 Millî Küme maçlarına katılmayan Fenerbahçe’de müessisler umumi heyeti bir toplantı yapmış ve Millî Küme talimatnamesinde kulüp idare heyetinin tadilini istediği noktalara hiçbir cevap verilmemiş olması dolayısıyla maçlara iştirak etmemeye karar vermişti. Fenerbahçe idare heyeti azasından bir zat da Müessesan heyetinin verdiği kararı Galatasaray kulübüne bildirmişti. Fakat Fenerbahçe’nin Müessesan ve idare heyetlerinin bu hususta vermiş oldukları kararı geç vakit protesto eden Fenerbahçe futbolcuları verilen bu kararı tanımayarak sahaya çıkmak arzusunu göstermişler ve soyunmuşlardır.

    Gazetelerde aynı anda Fenerbahçe Kulübü’nün ve futbolcuların tebliğleri yayınlandı.

    Kulüp idaresi, “Fenerbahçe Spor Kulübü’nün otuz bir sene gibi uzun bir spor hayatı devresinde tesadüf etmediği bir vaziyet karşısında kaldığı ve idare heyeti kararına muhalif olarak bazı oyuncuların isyankar hareketlerde bulunduklarını teessürle kaydetmekteyiz. Bu dakikada müşevvik ve muharrikler hakkında muktezi tahkikatın yapılmakta olduğu ve taayyün edecek vaziyete göre en şiddetli disiplin cezaları verilerek tatbikinin fevkalade olarak davet edilecek Müessisler heyetine bildirilmesi takarrür etmiştir” açıklamasını yaptı.

    Bazı futbolcular ise buna mukabil, “Biz sahada teşkilatın emrettiği oyunu oynamakla mükellefiz. Bu sene de geçen seferki gibi bir ihtilafa yol açmamak için bu fedakarlığı yaptık” diyorlardı.

    Neticede olan yine Fenerbahçe’ye oldu. Ligin ilk 7 maçında 6 galibiyet ve sadece 1 yenilgi alan Fenerbahçe, koskoca ikinci devrede tek bir maç bile kazanamadı ve 2 beraberlik, 5 yenilgi sonrası 1939 Millî Küme’sini 5. sırada bitirdi.

    Sezonun sonunda Galatasaray,1959 öncesindeki tek Türkiye şampiyonluğunu, oldukça tartışmalı (ve yarıda kaldığında geride oldukları) bir maçtan sonra Federasyon kararıyla kazanacaktı.

    Bu arada Yaşar Yalçınpınar da Mayıs ayından 1 Ekim 1939’daki İstanbul Ligi açılışına, Galatasaray maçına kadar forma giymedi.

    2 Ekim 1939 tarihli Akşam gazetesinden

    1939-1940 İstanbul Ligi’ni de Beşiktaş şampiyon, Fenerbahçe ikinci olarak bitirdiler.

    Yaşar Yalçınpınar ilk dört maçın üçünde, Topkapı’ya, Beşiktaş’a ve Süleymaniye’ye birer gol attı. Daha sonra Hilal ve Süleymaniye maçlarında bir kez daha fileleri havalandırırken gördüğümüz santrforumuz 14 Ocak 1940 – 25 Mayıs 1940 arasında iki özel maç haricinde suskunluğa büründü.

    Bu arada Yaşar Yalçınpınar, Fenerbahçe kariyeri boyunca Galatasaray’a attığı 4 golün ikisini 30 Ekim 1939 tarihli “Cumhuriyet Bayramı Kupası” maçında kaydetti ama maç pek de bayram havasında geçmediği gibi, üstüne bir de ikinci yarıda çıkan kavga yüzünden yarım kaldı.

    Cumhuriyet gazetesi maçtan sonra “Gençliğin spor yapmasını, seyircinin spor zevkini bu gibi müessif vak’alarla ihlale kimsenin hakkı yoktur. Otuz küsur seneden beri muhtelif vesilelerle namütenahi maçlar yapmış olan bu güzide iki kulübün maçı, iyi düşüncelerle tertip edilmiş, fakat tevil edilmez bir tatsızlık içinde yarım kalmıştır” yazdı.

    Aynı gün İstanbul Matbuat takımı da Fenerbahçe-Galatasaray tekaüt karmasıyla bir maç yapacaktı ama “iki eski kulübün on bir oyuncuyu toplayamamış olması sebebiyle” Matbuat takımı seremoni yaptı ve hükmen galip ilan edildi. Bunlar da böyle yıllardı işte…

    Nerede kalmıştık? 1940 Millî Küme… Evet…

    Türkiye Şampiyonluğu müsabakaları, 24 Mart 1940 tarihinde, Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ı 5-1 yendiği maçla sona eren İstanbul Ligi’nden sadece bir hafta sonra, 31 Mart 1940’da başladı.

    Takvimler 7 Temmuz 1940”ı gösterdiğindeyse, Fenerbahçe, Beşiktaş’ı yine 5 golle (bu sefer 2’ye karşı) yendi ve dördüncü kez Türkiye Şampiyonu oldu.

    Yaşar Yalçınpınar oynanan 14 maçın 9 tanesinde forma giyerken, rakip kalelere 4 gol bıraktı. Bunların ikisini Beşiktaş ile yapılan son maçta atarak şampiyonluğu perçinledi.

    21-22 Eylül 1940 tarihlerinde Fenerbahçe, Türkiye Futbol Şampiyonluğu finali için Ankara’ya gitti. Fakat aynı hafta sonu İstanbul’da da ligin açılış maçları oynanacak ve geçmiş yılların Türkiye Şampiyonluğu kupaları dağıtılacaktı.

    İstanbul Ligi’nin açılış maçını Beşiktaş ile yapacak olan Fenerbahçe “Ne yardan, ne serden” dedi ve (“Büyük” Fikret Arıcan, “Küçük” Fikret Kırcan ve Yaşar Yalçınpınar takviyeli kadrosuyla çıktığı maçta) Eskişehir Demirspor’la 0-0 berabere kaldı. Sonra adı geçen üç oyuncu İstanbul’a geri dönüp Beşiktaş maçına çıktılar.

    Fakat Fenerbahçe hem ikinci maçta Ankara’da Eskişehir’e 3-1 yenilip Türkiye Şampiyonluğu’ndan oldu, hem de İstanbul’da Beşiktaş’a yenilip lige dezavantajlı başladı.

    Eskişehir Demirspor, kaderin bir cilvesiyle şampiyonluk şildini Dışişleri Bakanı ve Fenerbahçe Başkanı Şükrü Saracoğlu’nun elinden alırken, Fenerbahçe de İstanbul’da 1937 ve 1940 Millî Küme şampiyonluklarının kupasını (İngiltere Kralı’nın Türkiye ziyaretinde Atatürk’e hediye edilen adeta sanat eseri gibi bir mükafatı) müzesine götürmek üzere törenle teslim alıyordu.

    Artık bu güzel hikayenin “bizim tarafımızdan” sonuna doğru geliyoruz…

    1940-1941 sezonu Fenerbahçe için şampiyonluklardan uzak geçti. İstanbul Ligi’ni yine Beşiktaş , bu sefer 18’de 18 yaparak kazanırken, hemen sonrasında Millî Küme’yi de birinci bitirdi ve Türkiye Şampiyonu oldu.

    Yaşar Yalçınpınar, İstanbul Ligi’nin ilk beş maçında forma giyip, sadece bir gol atabildi.

    Sonrasında 6 maç sahaya çıkmadı. Derken…

    Ligin ilk yarısında tek golü attığı Kasımpaşa karşısına bir çıktı, 1938’deki gibi pir çıktı.
    5 Ocak 1941’de, 4-0 biten maçta Kasımpaşa’ya 1 gol,
    12 Ocak 1941’de, 6-0 biten maçta Süleymaniye’ye 3 gol,
    26 Ocak 1941’de, 5-2 biten maçta Beyoğluspor’a 1 gol,
    2 Şubat 1941’de, 3-1 biten maçta Topkapı’ya 1 gol,
    9 Şubat 1941’de, 3-0 biten maçta Vefa’ya 1 gol,
    23 Şubat 1941’de, 4-1 biten maçta İstanbulspor’a 1 gol attı. Arada sadece Beşiktaş maçını boş geçmişti. 1940 İstanbul Ligi böylece bitti.

    Fakat Yaşar Yalçınpınar’ın Galatasaray’a atılacak bir golü daha vardı.

    9 Mart 1941 Pazar günü iki ezeli rakip Şeref Stadı’nda, Dörtler Kupası maçında karşı karşıya geldiler. Fenerbahçe, 80. dakikada “Küçük” Fikret Kıcan’ın ayağından bir gol bulup 1-0 öne geçti. Maç tam bitmek üzereyken, 90. dakikada Yaşar Yalçınpınar sol ayağıyla yerden sert bir şut çekti ve onun bu “son derbi golü” ile Fenerbahçe maçı 2-0 kazandı.

    1940-1941 Millî Küme Şampiyonası, Yaşar Yalçınpınar’ın Fenerbahçe’de forma giydiği son sezon oldu.

    18 maçın yalnızca 4 tanesinde oynayabildi.

    24 Mayıs 1941’de Fenerbahçe, bir sezon önce Türkiye Şampiyonluğu’nu kaybettiği Eskişehir Demirspor’u 3-1 yendi. O gün maçı stadyumda izleyenler Yaşar’ın Fenerbahçe için attığı son gole şahit olmuşlardı.

    7 Temmuz 1941 tarihinde gazetelerde Fenerbahçe’nin Maskespor’u 3-0 yendiği maçın kadrolarına bakanlar ise, Yaşar Yalçınpınar’ı son kez Fenerbahçe on birinde gördüler.

    1940 Türkiye Şampiyonluğumuzun mimarlarından Yaşar Yalçınpınar… Attığı gollerden sonra Fenerbahçe taraftarının yaptığı sevinç tezahüratları hâlâ evrenin bir yerlerinde yankılanıyor.

    Onu asla unutmayacağız. Umuyoruz ki kulübümüz de unutmaz.

    FenerbahceTarihi.org


    Söz Zafer Yalçınpınar Beyefendi’nin…

    Aslında, büyükamcam (babamın amcası) Yaşar Yalçınpınar’ın futbolculuk geçmişine ilişkin fazla bilgi sahibi değiliz. Büyükamcam, garip bir şekilde, 1933-1945 yılları arasında futbol oynadığı döneme ilişkin hiç konuşmazdı. Mizacı böyleydi. Televizyonda bir futbol maçı izlerken kendini kaybedip futbolcuların davranışları, skor ya da oyunun gidişatı üzerine bir şey söylediğini de hatırlamıyorum. Her zaman sessiz sessiz oturur, dikkatlice maçı izlerdi. Ben okuduğum lisenin basketbol takımı ile D.S.İ.’nin basketbol takımında oynarken, birkaç kez beni yanına çekerek “Antrenmanlar nasıl gidiyor?” diye sorması ve arada bir “İyi antrenman yapmalısın. Çünkü basketbol yorucu oyundur, futbol gibi değildir. Futbolda top sende değilken dinlenebilirsin ama basketbolda hiçbir zaman dinlenemezsin!” demesinin dışında spor ya da futbol hakkında bana bir şey söylediğini hatırlamıyorum. Bununla birlikte, 50’li yılların sonuna doğru futbolun endüstrileşerek değişmesini, büyükamcamın futbol geçmişini kayıt altına alacak (buna merak duyacak) bir evlâdının olmaması ile ailemin benden önceki kuşağının futbola ve tarihine yeterince ilgi duymamasını da büyükamcamın -özellikle futbol konusunda- takındığı içe dönük mizacın nedenleri olarak görebiliriz. Sonuçta, babamın büyükamcam hakkında aktardıkları dışında tutarlı bir bilgiye sahip değiliz.

    Büyükamcam 1914’te Kadıköy’ün Kuşdili semtinde doğuyor. Santrfor Yaşar Yalçınpınar, 30’lu yılların ortasında genç bir delikanlıyken Kuşdili semtindeki arkadaşlarıyla futbol oynamaya başlamış. Kuşdili’nde, sokakta, bir duvarın önünde sürekli olarak duvara topu göndererek sağ ayak sol ayak paslaşma çalışması yaparmış. Arkadaşlarının arasında çok azimli, hırslı, içine kapanık, ters ve inatçı biri olarak tanınırmış gençliğinde… 1936 öncesinde semt takımları arasında oynanan birçok özel maça katılmış. Büyükamcamın Moda, Üsküdar ve Kuşdili’nin yanı sıra Büyükada, Heybeliada, Kınalıada semti takımları için forma giydiğini ve birçok kez İstanbul Karması’nda yer aldığını da ancak eski fotoğraflardan öğrenebiliyoruz.

    Santrfor Yaşar, 1934-35’te büyükteyzem Meral ile tanışıyor ve evlenmeye karar veriyorlar. Büyükamcamın evlilikten önce askerlik ödevini tamamlaması gerekiyor. Askerliği Ankara’ya çıkıyor ve İmalat-ı Harbiye fabrikasında kasatura kalıp ustası olarak çalışıyor. Orada büyükamcamın futbola olan ilgisini, kabiliyetini farkediyorlar ve Ankaragücü takımına alıyorlar. Santrfor Yaşar, Ankaragücü’nde çok başarılı maçlar çıkarıyor; 1935-36 sezonunda Ankaragücü formasıyla Ankara Ligi şampiyonluğu yaşıyor. 3 Mayıs 1936’da Ankaragücü’nün Galatasaray’ı 3-2 mağlup ettiği maçta Ankaragücü’nün gollerinden birini büyükamcam atıyor.

    “Fenerbahçe Tarihi” adlı kapsamlı ve sıkı kitabın yazarı Dr. Rüştü Dağlaroğlu, büyükamcamın Fenerbahçe Spor Kulübü’ne Üsküdar’daki “Anadolu” kulübünden 1938 yılında transfer olduğunu not düşmüş. Ancak bizim bu konuda -ailece- bildiğimiz ise büyükamcamın Ankaragücü’nde oynarken, dönemin Fenerbahçe Başkanı Sn. Ali Muhittin Hacı Bekir tarafından kulübe transfer edildiğidir. Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Sn. Faruk Ilgaz Bey ise büyükamcamın Kuşdili’nde tanınan ve kabiliyetli bir futbolcu olduğunu, Ankaragücü’nden önce de Fenerbahçe tarafından bilindiğini ve takip edildiğini ifade ediyor.

    Fenerbahçe Spor Kulübü müze müdürü Sn. Alp Bacıoğlu’yla birlikte kulübün kayıtlarına baktığımızda, büyükamcamın 1938-1941 yılları arasında toplamda 75 resmi ve özel maçta Fenerbahçe forması giydiği, toplamda da 60 golün sahibi olduğunu öğreniyoruz. 29 Ocak 1939 tarihinde Fenerbahçe Futbol Takımı, İstanbul Ligi maçında Fenerbahçe Stadı’nda Galatasaray’ı 3-2 mağlup ederken gollerin ikisini Yaşar Yalçınpınar ve birini de Esat Kaner atıyor. 30 Ekim 1939′da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Cumhuriyet Bayramı Kupası maçında, Fenerbahçe 1-0 gerideyken santrfor Yaşar Yalçınpınar üst üste iki gol atıyor ve skoru 2-1′e getiriyor. Bunun üzerine maçın 65. dakikasında olaylar ve arbede çıkıyor. Maç tatil ediliyor, Fenerbahçe kupayı hükmen kazanıyor!* 30 Ekim 1940’ta, Fenerbahçe Futbol takımı, Fenerbahçe Stadı’nda oynanan Vatan Kupası maçında Galatasaray ile 3-3 berabere kalırken Fenerbahçe’nin gollerini Esat Kaner, Melih Kotanca ve Yaşar Yalçınpınar atıyor. 1940 yılında Fenerbahçe formasıyla milli küme şampiyonluğu yaşıyor. Büyükamcam, en ünlü golünü Romanya’yla oynadığımız özel bir milli maçta atıyor: Milli takımımız 1-0 gerideyken 30-35 metreden çok sert bir şut, gol oluyor. Kaleci yerinden kıpırdayamıyor bile.

    Sn. Faruk Ilgaz Bey, 11 Şubat 2011 tarihli Fenerbahçe Gazetesi’nde dönemin futbolcularına ve futbol ruhuna ilişkin olarak şu satırları kaleme almış:

    “(…)Eski günlerde Fenerbahçe Stadı ilkel olduğu zamanda Kadıköy’deki futbola meraklı gençler mahalleler asındaki çeşitli arsalarda maçlar yapıyorlardı. O tarihlerde Kadıköy’ün muhtelif semtlerinden: Moda, Kuşdili, Bakla tarlası, Kızıltoprak, Erenköy, Bostancı, Hasanpaşa, İbrahimağa mahallelerindeki çayır ve arsalarda yetişen gençler çoğunlukla Fenerbahçe kulübüne giriyorlardı.
    Bu anlamda zaman içinde, Moda’dan; Esat Kaner, Kuşdili’nden; Yaşar Yalçınpınar, Bakla tarlası’ndan; Fikret ile Semih Arıcan ve Bülent Büyükyüksel, Erenköy’den; Fikret Kırcan, Erol Keskin ile Naim Şukal ve Hasanpaşa’dan; Halit Deringör, Müjdat Yetkiner, Sabri Kiraz ve Zeynel Üner temayüz ederek Fenerbahçe’ye gelmişler ve onun şampiyonluklarında emek vermişlerdi. (…)”

    Santrfor Yaşar Yalçınpınar’ın 1938’de ve sonrasındaki senelerde Fenerbahçe takımındaki en yakın arkadaşları şöyle: Esat Kaner, Taka Naci, Fikret Kırcan, (Çingene) Lebib Elmas, Zeynel Üner ve Müjdat Yetkiner… Esat Kaner’le, Zeynel Üner’le ve Lebib Elmas’la dostluğu çok daha derin, çok daha sıkı dostlar… Büyükamcam, Zeynel Üner’e “Zogo” diye hitap edermiş, arkadaşları arasında Zeynel Üner’in lakabı “Zogo”ymuş. Zogo Zeynel ava çıkmayı çok severmiş, birkaç kez amcamla birlikte ava çıkmışlar. Böylesi dostlukları ve yaşantıları incelediğimizde, günümüzdeki endüstrileşmiş futbol ile o dönemdeki semt futbolu ruhunun çok önemli bir karşıtlık oluşturduğunun farkına varmaktayız.

    1970’li yıllarda eşi Meral’in parkinson hastalığına yakalanmasının ardından büyükamcamın suskunluğunun arttığı ve yaşama sevincinin azaldığı da ailemiz arasında bilinmektedir. Büyükamcam santrfor Yaşar Yalçınpınar, hayatının son yıllarını Marmara Adası’ndaki yazlığımızda büyükteyzem Meral’le birlikte geçirdi. Büyükteyzem Meral 8 Aralık 1987’de, santrfor Yaşar ise 18 Ağustos 1998’de vefat etti. (Büyükamacam vefat ettiğinde Sn. Faruk Ilgaz Bey, Erenköy’deki evimize taziye ziyaretine gelmişti. 2009 yılında -Lefter heykelinin açılışında- Sn. Faruk Ilgaz Bey’le karşılaştık ve babamla birlikte elini öptük. Sn. Faruk Ilgaz Bey, bize, amcamı ve futbolculuğunu çok sevdiğini ifade etti.)

    Sonuçta, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1/1/1933 giriş tarihli ve 582 numaralı üyesi olan büyükamacam santrfor Yaşar Yalçınpınar hakkında bildiklerimiz -şimdilik- bu yazıda aktarmaya çalıştıklarımızdan ibarettir. Eminim ki Sn. Faruk Ilgaz ve Sn. Zeynel Üner, büyükamcamın futbol yaşantısı hakkında birçok şey biliyorlardır; çeşitli ayrıntılara, anılara, hikâyelere vâkıflardır.

    Bu yazıyı Sn. Zeynel Üner Bey’in Sn. Faruk Ilgaz Bey’e aktardığı ilginç bir anıyla bitirmek yerinde olacaktır:

    “Futbolcu arkadaşım Yaşar Yalçınpınar ve kız arkadaşlarımızla Belvü Gazinosu’nda oturuyorduk. Bir de baktık ki, o tarihte kulübümüz yönetim kurulunda vazife görmekte olan, sonradan Fenerbahçe Kulübü başkanı olacak Hacı Bekir Bey orada idi. Biz utanç ve şaşkınlık içinde iken, nur içinde yatsın, Hacı Bekir Bey bize bir garson ile zarf içinde 40 lira göndermişti.. Hesabı ödememiz için!..”

    Zafer Yalçınpınar

  • 100 Yıl Önce Bugün : Fenerbahçe-Süleymaniye

    Spor Âlemi mecmuasından maçın haberi…

    Tam 100 yıl önce bugün, 9 Nisan 1920 tarihinde, Fenerbahçe ve Süleymaniye takımları İstanbul Ligi maçında karşı karşıya geldiler. Bu maç ayrıca Fenerbahçe’nin işgal döneminde yaptığı maçların 43.sü idi. Aşağıda göreceğiniz metin, dönemin Spor Âlemi dergisinde yayınlanan maç haberi. Gollerimizi atan ve bu maçta forma giyen bütün sporcularımızı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

    * * * * * *

    Galatasaray-Anadolu oyununu Fenerbahçe ve Süleymaniye kulüpleri arasındaki müsabaka takip eyledi. Takımlar berveçhi ati teşkil etmişti.

    Fenerbahçe :
    Kaleci;
    Suat,
    Müdafi; Ethem, Nahit,
    Muavin; Feyzi, İsmet, Kamil,
    Muhacim; Ziya, Alaaddin, Zeki, Burhan, Hikmet Bey’ler.

    Süleymaniye :
    Kaleci;
    Nedim,
    Müdafi; Orhan, Ahmet,
    Muavin; Hikmet, Nuri, Arif,
    Muhacim; Saim, Burhan, Rıza, Saadet, Kamil Bey’lerden müteşekkil idi.

    Hakem Galatasaray’dan Sedat Bey idi.

    Fenerbahçe Galip Bey’den ve Süleymaniye dahi sol açık Zeki Bey’den mahrum bulunuyorlardı.

    Oyunun ilk dakikasında Fenerbahçe ilk golü yaptı. Bundan fena halde müteessir olan Süleymaniyeliler Fener’in kalesine şiddetli muhacimatta bulundular. Mâhâzâ muhacim hattı lazım gelen faaliyeti ibraz edemiyor ve sol açık Zeki Bey’in gaybubeti pek güzel hissediliyordu. Fenerliler dahi Süleymaniye kalesine yaklaşmak için ibraz-ı faaliyet ediyor. Bütün muhacim hattı Süleymaniye merkez muavini Nuri Bey’in karşısında tevekkuf etmeye mecbur oluyordu.

    Arif Bey, Ahmet Bey’in yerine geçerek muavin vazifesini refikine terk eyledi. Bu suretle Süleymaniye müdafaa hududu layıkı veçhile tanzim edilmiş bulunuyordu. Fenerbahçe’nin Süleymaniye kalesine tevcih eylediği şiddetli havaleler kaleci Nedim Bey tarafından üstâdâne bir tarzda iade ediliyordu. İkinci kısımda Süleymaniyeliler tesâvî husule getirmek için pek ziyade ibraz-ı faaliyet eylemişlerse de talih kendilerine yardım etmemişti. Oyunun en heyecanlı anında hakem tarafından aleyhlerine verilmiş olan bir (ceza vuruşu) kendilerini pek ziyade münkesir eyledi. Fener’in yapmış olduğu bu sayıyı Zeki Bey’in yapmış olduğu iki gol takip ederek sıfıra karşı dört gol ile Fenerliler ihraz-ı galibiyet eyledi.

    Fenerbahçe’den bilhassa muavin hattı temayüz eylemiştir. Bu hat bu kulübün en kuvvetli rüknünü teşkil ediyor. İsmet Bey’in baş oyunu şayan-ı takdirdir. Muhacim hattı Zeki Bey her zaman olduğu gibi refiklerinden bir derece yüksek olduğunu bir defa daha ispat eyledi. Arkadaşları kendisine yardım etmedikleri halde her an karşısındaki kaleciye tehlikeli dakikalar geçirtmiştir.

    Süleymaniye’den kaleci Nedim Bey büyük bir soğukkanlılıkla tevâlî eden muhacimatı tevkif eyledi. Müdafilerden Arif Bey bu mevkiye geçtikten sonra Fenerbahçe muhacimlerini pek ziyade hırpalamış ve uzun vuruşlar ile kalesinin önünden topu uzaklaştırmıştır. Muavin hattında her zaman olduğu gibi Osman Nuri Bey müdafaa hududunun ruhunu teşkil ediyordu. Osman Nuri Bey her tarafa yetişmiş ve her surette temayüz eylemiştir. Mâhâzâ yorgunluk neticesi olarak oyunun sonlarına doğru yapmış olduğu bazı havalelerde kafi derecede intizam yoktu. Muhacim hattı münferit oynamış olduğu için Süleymaniye’nin bu kadar sayı ile mağlup olmasına sebebiyet vermiştir.

    Spor Âlemi

  • Asırlık Bir Maç Hikayesi

    Asırlık Bir Maç Hikayesi

    Bunlardan ne kadar çok var, değil mi? Dile kolay 113 yıllık tarih, “asırlık bir maç hikayesi” ile dolu… Tam 100 yıl önce bugün, 9 Nisan 1920 tarihinde, Fenerbahçe ve Süleymaniye takımları İstanbul Ligi maçında karşı karşıya geldiler. Bu maç ayrıca Fenerbahçe’nin işgal döneminde yaptığı maçların 43.sü idi. Aşağıda göreceğiniz metin, dönemin Spor Âlemi dergisinde yayınlanan maç haberi. Gollerimizi atan ve bu maçta forma giyen bütün sporcularımızı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Galatasaray-Anadolu oyununu Fenerbahçe ve Süleymaniye kulüpleri arasındaki müsabaka takip eyledi. Takımlar berveçhi ati teşkil etmişti.

    Fenerbahçe :
    Kaleci;
    Suat,
    Müdafi; Ethem, Nahit,
    Muavin; Feyzi, İsmet, Kamil,
    Muhacim; Ziya, Alaaddin, Zeki, Burhan, Hikmet Bey’ler.

    Süleymaniye :
    Kaleci;
    Nedim,
    Müdafi; Orhan, Ahmet,
    Muavin; Hikmet, Nuri, Arif,
    Muhacim; Saim, Burhan, Rıza, Saadet, Kamil Bey’lerden müteşekkil idi.

    Hakem Galatasaray’dan Sedat Bey idi.

    Fenerbahçe Galip Bey’den ve Süleymaniye dahi sol açık Zeki Bey’den mahrum bulunuyorlardı.

    Birinci Devre

    Oyunun ilk dakikasında Fenerbahçe ilk golü yaptı. Bundan fena halde müteessir olan Süleymaniyeliler Fener’in kalesine şiddetli muhacimatta bulundular. Mâhâzâ muhacim hattı lazım gelen faaliyeti ibraz edemiyor ve sol açık Zeki Bey’in gaybubeti pek güzel hissediliyordu. Fenerliler dahi Süleymaniye kalesine yaklaşmak için ibraz-ı faaliyet ediyor. Bütün muhacim hattı Süleymaniye merkez muavini Nuri Bey’in karşısında tevekkuf etmeye mecbur oluyordu.

    Arif Bey, Ahmet Bey’in yerine geçerek muavin vazifesini refikine terk eyledi. Bu suretle Süleymaniye müdafaa hududu layıkı veçhile tanzim edilmiş bulunuyordu. Fenerbahçe’nin Süleymaniye kalesine tevcih eylediği şiddetli havaleler kaleci Nedim Bey tarafından üstâdâne bir tarzda iade ediliyordu. İkinci kısımda Süleymaniyeliler tesâvî husule getirmek için pek ziyade ibraz-ı faaliyet eylemişlerse de talih kendilerine yardım etmemişti. Oyunun en heyecanlı anında hakem tarafından aleyhlerine verilmiş olan bir (ceza vuruşu) kendilerini pek ziyade münkesir eyledi. Fener’in yapmış olduğu bu sayıyı Zeki Bey’in yapmış olduğu iki gol takip ederek sıfıra karşı dört gol ile Fenerliler ihraz-ı galibiyet eyledi.

    Kim İyi Oynadı?

    Fenerbahçe’den bilhassa muavin hattı temayüz eylemiştir. Bu hat bu kulübün en kuvvetli rüknünü teşkil ediyor. İsmet Bey’in baş oyunu şayan-ı takdirdir. Muhacim hattı Zeki Bey her zaman olduğu gibi refiklerinden bir derece yüksek olduğunu bir defa daha ispat eyledi. Arkadaşları kendisine yardım etmedikleri halde her an karşısındaki kaleciye tehlikeli dakikalar geçirtmiştir.

    Süleymaniye’den kaleci Nedim Bey büyük bir soğukkanlılıkla tevâlî eden muhacimatı tevkif eyledi. Müdafilerden Arif Bey bu mevkiye geçtikten sonra Fenerbahçe muhacimlerini pek ziyade hırpalamış ve uzun vuruşlar ile kalesinin önünden topu uzaklaştırmıştır. Muavin hattında her zaman olduğu gibi Osman Nuri Bey müdafaa hududunun ruhunu teşkil ediyordu. Osman Nuri Bey her tarafa yetişmiş ve her surette temayüz eylemiştir. Mâhâzâ yorgunluk neticesi olarak oyunun sonlarına doğru yapmış olduğu bazı havalelerde kafi derecede intizam yoktu. Muhacim hattı münferit oynamış olduğu için Süleymaniye’nin bu kadar sayı ile mağlup olmasına sebebiyet vermiştir.

    Spor Âlemi / Asırlık Bir Maç Hikayesi