Etiket: Trabzonspor

  • Fenerbahçe’nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 12 Ağustos 1995 tarihinde başlayıp 19 Mayıs 1996’da biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 26 galibiyet, 6 beraberlik ve 2 yenilgi alarak yirmi ikinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 31 maçta attığı 22 golle Elvir Boliç oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi ikinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    12.08.1995 / Fenerbahçe 4 – 0 Karşıyaka

    19.08.1995 / Eskişehirspor 1 – 2 Fenerbahçe

    27.08.1995 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankaragücü

    09.09.1995 / Gaziantepspor 2 – 2 Fenerbahçe

    16.09.1995 / Fenerbahçe 1 – 1 Bursaspor

    23.09.1995 / Kocaelispor 0 – 1 Fenerbahçe

    30.09.1995 / Fenerbahçe 2 – 0 Beşiktaş

    14.10.1995 / Fenerbahçe 0 – 0 Denizlispor

    22.10.1995 / Fenerbahçe 3 – 1 Galatasaray

    27.10.1995 / Altay 0 – 1 Fenerbahçe

    04.11.1995 / Fenerbahçe 2 – 1 Kayserispor

    18.11.1995 / Gençlerbirliği 3 – 1 Fenerbahçe

    25.11.1995 / Fenerbahçe 3 – 1 Antalyaspor

    03.12.1995 / Samsunspor 0 – 3 Fenerbahçe

    09.12.1995 / Fenerbahçe 3 – 1 Trabzonspor

    16.12.1995 / İstanbulspor 1 – 2 Fenerbahçe

    23.12.1995 / Fenerbahçe 3 – 0 Vanspor

    27.01.1996 / Karşıyaka 0 – 1 Fenerbahçe

    04.02.1996 / Fenerbahçe 6 – 0 Eskişehirspor

    10.02.1996 / Ankaragücü 0 – 3 Fenerbahçe

    17.02.1996 / Fenerbahçe 1 – 0 Gaziantepspor

    23.02.1996 / Bursaspor 0 – 0 Fenerbahçe

    03.03.1996 / Fenerbahçe 4 – 0 Kocaelispor

    10.03.1996 / Beşiktaş 1 – 2 Fenerbahçe

    17.03.1996 / Denizlispor 0 – 2 Fenerbahçe

    22.03.1996 / Galatasaray 2 – 0 Fenerbahçe

    30.03.1996 / Fenerbahçe 2 – 2 Altay

    07.04.1996 / Kayserispor 1 – 3 Fenerbahçe

    14.04.1996 / Fenerbahçe 0 – 0 Gençlerbirliği

    21.04.1996 / Antalyaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    28.04.1996 / Fenerbahçe 1 – 0 Samsunspor

    05.05.1996 / Trabzonspor 1 – 2 Fenerbahçe

    12.05.1996 / Fenerbahçe 2 – 0 İstanbulspor

    19.05.1996 / Vanspor 0 – 3 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    34 Maç : Jes Högh

    33 Maç : Bülent Uygun

    32 Maç : Aykut Kocaman

    31 Maç : Elvir Bolic, Oğuz Çetin

    30 Maç : Kemalettin Şentürk, Tayfun Korkut

    29 Maç : Rüştü Reçber

    28 Maç : İlker Yağcıoğlu

    27 Maç : Uche Okechukwu

    25 Maç : Erol Bulut

    24 Maç : Dalian Atkinson

    19 Maç : Tarık Daşgün

    15 Maç : Aygün Taşkıran

    14 Maç : Serkan Reçber

    11 Maç : Saffet Akbaş

    6 Maç : Engin İpekoğlu, Mustafa Özer

    5 Maç : Feyyaz Uçar

    4 Maç : Emre Aşık

    2 Maç : Ali Nail Durmuş

    1 Maç : Ahmet Habiboğlu


    En Çok Gol Atanlar

    22 Gol : Elvir Bolic

    10 Gol : Dalian Atkinson

    8 Gol : Aykut Kocaman, Bülent Uygun

    5 Gol : Tayfun Korkut

    4 Gol : Oğuz Çetin

    3 Gol : Kemalettin Şentürk

    2 Gol : Jes Högh

    1 Gol : Erol Bulut, Tarık Daşgün, Uche Okechukwu

    Fenerbahçe'nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yirmi İkinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

    Fenerbahçe’nin 20. Türkiye Şampiyonluğu (1985)

    Fenerbahçe’nin 21. Türkiye Şampiyonluğu (1989)

  • Fenerbahçe’nin Yirmi Birinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirmi Birinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 21 Ağustos 1988 tarihinde başlayıp 11 Haziran 1989’da biten Türkiye Ligi’nde, 36 maçta 29 galibiyet, 6 beraberlik ve 1 yenilgi alarak yirmi birinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 34 maçta attığı 28 golle Aykut Kocaman oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirmi birinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    21.08.1988 / Rizespor 0 – 5 Fenerbahçe

    28.08.1988 / Fenerbahçe 4 – 0 Altay

    04.09.1988 / Kahramanmaraşspor 0 – 0 Fenerbahçe

    10.09.1988 / Fenerbahçe 0 – 0 Samsunspor

    17.09.1988 / Adana Demirspor 1 – 3 Fenerbahçe

    24.09.1988 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    02.10.1988 / Trabzonspor 0 – 0 Fenerbahçe

    08.10.1988 / Fenerbahçe 5 – 1 Ankaragücü

    16.10.1988 / Beşiktaş 2 – 0 Fenerbahçe

    22.10.1988 / Fenerbahçe 3 – 1 Eskişehirspor

    29.10.1988 / Karşıyaka 1 – 2 Fenerbahçe

    05.11.1988 / Fenerbahçe 2 – 0 Sakaryaspor

    13.11.1988 / Malatyaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    20.11.1988 / Fenerbahçe 4 – 2 Boluspor

    26.11.1988 / Adanaspor 1 – 3 Fenerbahçe

    11.12.1988 / Fenerbahçe 3 – 1 Bursaspor

    18.12.1988 / Konyaspor 1 – 5 Fenerbahçe

    25.12.1988 / Fenerbahçe 3 – 2 Sarıyer

    21.01.1989 / Fenerbahçe 3 – 0 Rizespor

    29.01.1989 / Altay 0 – 3 Fenerbahçe

    05.02.1989 / Fenerbahçe 4 – 1 Kahramanmaraşspor

    12.02.1989 / Samsunspor – Fenerbahçe (Hükmen)

    19.02.1989 / Fenerbahçe 6 – 0 Adana Demirspor

    05.03.1989 / Fenerbahçe 5 – 1 Trabzonspor

    12.03.1989 / Ankaragücü 1 – 1 Fenerbahçe

    18.03.1989 / Fenerbahçe 2 – 1 Beşiktaş

    25.03.1989 / Eskişehirspor 2 – 7 Fenerbahçe

    02.04.1989 / Fenerbahçe 2 – 0 Karşıyaka

    16.04.1989 / Sakaryaspor 1 – 4 Fenerbahçe

    23.04.1989 / Fenerbahçe 6 – 1 Malatyaspor

    30.04.1989 / Boluspor 0 – 2 Fenerbahçe

    13.05.1989 / Fenerbahçe 1 – 0 Adanaspor

    17.05.1989 / Galatasaray 1 – 1 Fenerbahçe

    28.05.1989 / Bursaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    03.06.1989 / Fenerbahçe 4 – 1 Konyaspor

    11.06.1989 / Sarıyer 3 – 4 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    35 Maç : Şenol Ustaömer, Toni Schumacher

    34 Maç : Aykut Kocaman, Rıdvan Dilmen

    32 Maç : Oğuz Çetin

    30 Maç : Müjdat Yetkiner

    29 Maç : Hakan Tecimer

    27 Maç : Nezihi Tosuncuk

    26 Maç : Turan Sofuoğlu

    24 Maç : İsmail Kartal, Serdar Şenkaya

    23 Maç : Hasan Vezir

    20 Maç : Ergin Parlar

    17 Maç : Erdi Demir, Şenol Çorlu

    15 Maç : Taygun Erdem

    10 Maç : Durmuş Çolak

    7 Maç : Bilal Şar

    6 Maç : Orhan Kapucu

    5 Maç : Sedat Karaoğlu

    2 Maç : Önder Çakar


    En Çok Gol Atanlar

    28 Gol : Aykut Kocaman

    19 Gol : Rıdvan Dilmen

    14 Gol : Hasan Vezir

    10 Gol : Oğuz Çetin, Turan Sofuoğlu

    7 Gol : Şenol Ustaömer

    5 Gol : Hakan Tecimer

    2 Gol : Erdi Demir, Ergin Parlar

    1 Gol : İsmail Kartal, Orhan Kapucu, Serdar Şenkaya

    Fenerbahçe'nin Yirmi Birinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yirmi Birinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

    Fenerbahçe’nin 20. Türkiye Şampiyonluğu (1985)

  • Fenerbahçe’nin Yirminci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin Yirminci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 15 Ağustos 1984 tarihinde başlayıp 2 Haziran 1985’de biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 18 galibiyet, 14 beraberlik ve 2 yenilgi alarak yirminci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 28 maçta attığı 14 golle İlyas Tüfekçi oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin yirminci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    15.08.1984 / Zonguldakspor 0 – 1 Fenerbahçe

    26.08.1984 / Malatyaspor 0 – 0 Fenerbahçe

    02.09.1984 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankaragücü

    08.09.1984 / Fenerbahçe 0 – 0 Kocaelispor

    23.09.1984 / Fenerbahçe 1 – 0 Bursaspor

    30.09.1984 / Galatasaray 1 – 1 Fenerbahçe

    07.10.1984 / Fenerbahçe 7 – 0 Denizlispor

    13.10.1984 / Fenerbahçe 1 – 0 Altay

    20.10.1984 / Fenerbahçe 3 – 3 Sarıyer

    04.11.1984 / Gençlerbirliği 1 – 1 Fenerbahçe

    18.11.1984 / Fenerbahçe 0 – 0 Trabzonspor

    25.11.1984 / Sakaryaspor 2 – 0 Fenerbahçe

    01.12.1984 / Fenerbahçe 4 – 0 Eskişehirspor

    09.12.1984 / Boluspor 0 – 1 Fenerbahçe

    16.12.1984 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş

    23.12.1984 / Fenerbahçe 2 – 2 Orduspor

    30.12.1984 / Antalyaspor 3 – 4 Fenerbahçe

    20.01.1985 / Fenerbahçe 6 – 1 Malatyaspor

    27.01.1985 / Ankaragücü 0 – 0 Fenerbahçe

    03.02.1985 / Kocaelispor 0 – 1 Fenerbahçe

    09.02.1985 / Fenerbahçe 5 – 0 Zonguldakspor

    17.02.1985 / Bursaspor 1 – 0 Fenerbahçe

    03.03.1985 / Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    10.03.1985 / Denizlispor 0 – 0 Fenerbahçe

    17.03.1985 / Altay 2 – 2 Fenerbahçe

    23.03.1985 / Fenerbahçe 4 – 2 Sarıyer

    07.04.1985 / Fenerbahçe 4 – 1 Gençlerbirliği

    14.04.1985 / Trabzonspor 1 – 1 Fenerbahçe

    20.04.1985 / Fenerbahçe 1 – 0 Sakaryaspor

    05.05.1985 / Eskişehirspor 0 – 1 Fenerbahçe

    12.05.1985 / Fenerbahçe 3 – 0 Boluspor

    20.05.1985 / Beşiktaş 2 – 2 Fenerbahçe

    26.05.1985 / Orduspor 0 – 2 Fenerbahçe

    02.06.1985 / Fenerbahçe 3 – 1 Antalyaspor


    En Çok Forma Giyenler

    33 Maç : Dusan Pesiç, Müjdat Yetkiner

    32 Maç : İsmail Kartal

    31 Maç : Abdülkerim Durmaz

    30 Maç : Srebrenko Repçiç

    29 Maç : Şenol Çorlu

    28 Maç : Cem Pamiroğlu, İlyas Tüfekçi

    26 Maç : Hüseyin Çakıroğlu

    25 Maç : Yaşar Duran

    23 Maç : Erdoğan Arıca

    21 Maç : Önder Çakar

    18 Maç : Hasan Özdemir, Selçuk Yula

    16 Maç : Tuğrul Duru

    12 Maç : Sedat Karaoğlu

    10 Maç : Nurettin Yıldız

    7 Maç : Arif Kocabıyık, Engin Verel

    2 Maç : Birol Altın, Onur Kayador

    1 Maç : Turgay Aksu


    En Çok Gol Atanlar

    14 Gol :İlyas Tüfekçi

    10 Gol : Selçuk Yula

    8 Gol : Dusan Pesiç, Şenol Çorlu

    6 Gol : Srebrenko Repçiç

    5 Gol : Hüseyin Çakıroğlu

    3 Gol : Abdülkerim Durmaz, Hasan Özdemir

    2 Gol : Müjdat Yetkiner, Tuğrul Duru

    1 Gol : Cem Pamiroğlu, Engin Verel, Erdoğan Arıca, İsmail Kartal

    Fenerbahçe'nin Yirminci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin Yirminci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

    Fenerbahçe’nin 19. Türkiye Şampiyonluğu (1983)

  • Fenerbahçe’nin On Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin On Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 29 Ağustos 1982 tarihinde başlayıp 18 Haziran 1983’de biten Türkiye Ligi’nde, 34 maçta 18 galibiyet, 13 beraberlik ve 3 yenilgi alarak on dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 30 maçta attığı 19 golle Selçuk Yula oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin on dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    29.08.1982 / Fenerbahçe 1 – 1 Antalyaspor

    12.09.1982 / Fenerbahçe 0 – 1 Adanaspor

    19.09.1982 / Fenerbahçe 2 – 0 Altay

    26.09.1982 / Samsunspor 1 – 2 Fenerbahçe

    03.10.1982 / Fenerbahçe 2 – 0 Kocaelispor

    10.10.1982 / Beşiktaş 0 – 1 Fenerbahçe

    17.10.1982 / Ankaragücü 0 – 1 Fenerbahçe

    23.10.1982 / Fenerbahçe 1 – 0 Gaziantepspor

    31.10.1982 / Fenerbahçe 2 – 1 Sarıyer

    21.11.1982 / Adana Demirspor 0 – 1 Fenerbahçe

    27.11.1982 / Fenerbahçe 4 – 2 Trabzonspor

    05.12.1982 / Sakaryaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    11.12.1982 / Fenerbahçe 2 – 1 Zonguldakspor

    19.12.1982 / Mersin İdman Yurdu 0 – 0 Fenerbahçe

    26.12.1982 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    05.01.1983 / Fenerbahçe 1 – 1 Bursaspor

    09.01.1983 / Boluspor 0 – 0 Fenerbahçe

    20.02.1983 / Antalyaspor 1 – 1 Fenerbahçe

    06.03.1983 / Altay 1 – 0 Fenerbahçe

    13.03.1983 / Fenerbahçe 1 – 0 Samsunspor

    20.03.1983 / Kocaelispor 1 – 1 Fenerbahçe

    26.03.1983 / Fenerbahçe 1 – 1 Beşiktaş

    03.04.1983 / Fenerbahçe 0 – 1 Ankaragücü

    10.04.1983 / Gaziantepspor 0 – 1 Fenerbahçe

    16.04.1983 / Sarıyer 0 – 0 Fenerbahçe

    27.04.1983 / Fenerbahçe 2 – 0 Adana Demirspor

    01.05.1983 / Adanaspor 0 – 0 Fenerbahçe

    07.05.1983 / Trabzonspor 0 – 1 Fenerbahçe

    15.05.1983 / Fenerbahçe 3 – 0 Sakaryaspor

    22.05.1983 / Zonguldakspor 0 – 0 Fenerbahçe

    29.05.1983 / Fenerbahçe 3 – 0 Mersin İdman Yurdu

    05.06.1983 / Galatasaray 4 – 4 Fenerbahçe

    12.06.1983 / Bursaspor 1 – 2 Fenerbahçe

    18.06.1983 / Fenerbahçe 1 – 1 Boluspor


    En Çok Forma Giyenler

    34 Maç : Cem Pamiroğlu

    32 Maç : Alpaslan Eratlı, Arif Kocabıyık, Mehmet Hacıoğlu

    31 Maç : Erdoğan Arıca

    30 Maç : Selçuk Yula

    29 Maç : Müjdat Yetkiner, Özcan Kızıltan

    28 Maç : Osman Denizci

    27 Maç : Yaşar Duran

    25 Maç : Onur Kayador

    22 Maç : Mustafa Arabacıbaşı

    14 Maç : Muhammed İbrahimbegovic

    13 Maç : Sedat Karaoğlu

    10 Maç : Bahtiyar Yorulmaz

    8 Maç : Nurettin Yıldız

    5 Maç : Zafer Dinçer

    4 Maç : Hasan Yıldızeli

    3 Maç : Hasan Özdemir

    2 Maç : Fahruddin Zeynelovic, Mahmut Aydın

    1 Maç : Güngör Tekin, Sertaç Olcayto


    En Çok Gol Atanlar

    19 Gol : Selçuk Yula

    4 Gol : Mehmet Hacıoğlu, Osman Denizci, Özcan Kızıltan

    3 Gol : Cem Pamiroğlu

    2 Gol : Muhammed İbrahimbegovic, Müjdat Yetkiner

    1 Gol : Alpaslan Eratlı, Arif Kocabıyık, Onur Kayador, Zafer Dinçer

    Fenerbahçe'nin On Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin On Dokuzuncu Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu (1978)

  • Fenerbahçe’nin On Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin On Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 27 Ağustos 1977 tarihinde başlayıp 28 Mayıs 1978’de biten Türkiye Ligi’nde, 30 maçta 17 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 yenilgi alarak on sekizinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı 30 maçta attığı 17 golle Cemil Turan oldu. Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin on sekizinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    27.08.1977 / Fenerbahçe 2 – 1 Samsunspor

    03.09.1977 / Fenerbahçe 5 – 2 Mersin İdman Yurdu

    10.09.1977 / Ankaragücü 2 – 1 Fenerbahçe

    25.09.1977 / Fenerbahçe 2 – 0 Orduspor

    02.10.1977 / Fenerbahçe 2 – 0 Galatasaray

    08.10.1977 / Fenerbahçe 1 – 1 Altay

    17.10.1977 / Adanaspor 0 – 3 Fenerbahçe

    06.11.1977 / Fenerbahçe 1 – 0 Beşiktaş

    20.11.1977 / Diyarbakırspor 2 – 2 Fenerbahçe

    03.12.1977 / Fenerbahçe 1 – 0 Bursaspor

    10.12.1977 / Adana Demirspor 1 – 3 Fenerbahçe

    18.12.1977 / Zonguldakspor 0 – 1 Fenerbahçe

    24.12.1977 / Fenerbahçe 2 – 0 Eskişehirspor

    01.01.1978 / Boluspor 1 – 0 Fenerbahçe

    08.01.1978 / Trabzonspor 0 – 0 Fenerbahçe

    19.02.1978 / Samsunspor 3 – 2 Fenerbahçe

    26.02.1978 / Mersin İdman Yurdu 2 – 2 Fenerbahçe

    05.03.1978 / Fenerbahçe 2 – 0 Ankaragücü

    12.03.1978 / Orduspor 1 – 1 Fenerbahçe

    19.03.1978 / Fenerbahçe 2 – 2 Galatasaray

    26.03.1978 / Altay 0 – 1 Fenerbahçe

    02.04.1978 / Fenerbahçe 1 – 2 Adanaspor

    09.04.1978 / Fenerbahçe 1 – 0 Beşiktaş

    16.04.1978 / Fenerbahçe 2 – 1 Diyarbakırspor

    23.04.1978 / Bursaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    30.04.1978 / Fenerbahçe 1 – 0 Adana Demirspor

    06.05.1978 / Fenerbahçe 4 – 0 Zonguldakspor

    14.05.1978 / Eskişehirspor 1 – 1 Fenerbahçe

    21.05.1978 / Fenerbahçe 1 – 1 Boluspor

    28.05.1978 / Fenerbahçe 0 – 1 Trabzonspor


    En Çok Forma Giyenler

    30 Maç : Cemil Turan

    29 Maç : Coşkun Demirbakan, Engin Verel, Tuna Güneysu

    28 Maç : Radmilo Ivancevic, Radomir Antic, Yenal Kaçıra

    27 Maç : Önder Mustafaoğlu

    26 Maç : Cem Pamiroğlu, Onur Kayador, Şevki Şenlen

    17 Maç : Emin İlhan

    13 Maç : Zafer Göncüler

    12 Maç : Aydın Çelik

    7 Maç : Alpaslan Eratlı

    5 Maç : Bahri Kaya

    2 Maç : Fuat Güngör, Halil İbrahim Poçar, Serkan Acar

    1 Maç : İsmail Kurşun, Naci Sarıtaş, Niyazi Gülseven


    En Çok Gol Atanlar

    17 Gol : Cemil Turan

    6 Gol : Şevki Şenlen

    5 Gol : Engin Verel, Tuna Güneysu

    3 Gol : Önder Mustafaoğlu

    2 Gol : Aydın Çelik, Radomir Antic, Yenal Kaçıra

    1 Gol : Alpaslan Eratlı, Bahri Kaya, Coşkun Demirbakan, Zafer Göncüler

    Fenerbahçe'nin On Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin On Sekizinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

    Fenerbahçe’nin 17. Türkiye Şampiyonluğu (1975)

  • Fenerbahçe’nin On Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin On Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe, 8 Eylül 1974 tarihinde başlayıp 1 Haziran 1975’de biten Türkiye Ligi’nde, 30 maçta 15 galibiyet, 13 beraberlik ve 2 yenilgi alarak on yedinci Türkiye Şampiyonluğu’nu kazanmış oldu… Fenerbahçe adına sezonun gol kralı iki kişiydi; 27’şer maçta attıkları 11’er golle Cemil Turan ve Osman Arpacıoğlu… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin on yedinci Türkiye Şampiyonluğu ve emeği geçenler…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Türkiye Ligi Maçları

    08.09.1974 / Trabzonspor 0 – 1 Fenerbahçe

    14.09.1974 / Fenerbahçe 3 – 2 Samsunspor

    22.09.1974 / Fenerbahçe 4 – 0 Zonguldakspor

    29.09.1974 / Altay 1 – 2 Fenerbahçe

    06.10.1974 / Fenerbahçe 1 – 1 Adana Demirspor

    13.10.1974 / Kayserispor 0 – 3 Fenerbahçe

    19.10.1974 / Fenerbahçe 2 – 2 Boluspor

    27.10.1974 / Fenerbahçe 0 – 0 Galatasaray

    24.11.1974 / Adanaspor 0 – 0 Fenerbahçe

    07.12.1974 / Fenerbahçe 2 – 2 Bursaspor

    15.12.1974 / Fenerbahçe 1 – 2 Beşiktaş

    22.12.1974 / Fenerbahçe 7 – 1 Göztepe

    29.12.1974 / Giresunspor 0 – 2 Fenerbahçe

    05.01.1975 / Fenerbahçe 1 – 1 Eskişehirspor

    12.01.1975 / Ankaragücü 0 – 0 Fenerbahçe

    02.02.1975 / Fenerbahçe 1 – 0 Trabzonspor

    16.02.1975 / Zonguldakspor 0 – 1 Fenerbahçe

    22.02.1975 / Fenerbahçe 1 – 0 Altay

    02.03.1975 / Adana Demirspor 1 – 1 Fenerbahçe

    09.03.1975 / Fenerbahçe 2 – 1 Kayserispor

    16.03.1975 / Boluspor 1 – 1 Fenerbahçe

    23.03.1975 / Fenerbahçe 1 – 0 Galatasaray

    06.04.1975 / Samsunspor 0 – 2 Fenerbahçe

    13.04.1975 / Fenerbahçe 1 – 1 Ankaragücü

    20.04.1975 / Fenerbahçe 0 – 1 Adanaspor

    04.05.1975 / Bursaspor 0 – 1 Fenerbahçe

    11.05.1975 / Fenerbahçe 0 – 0 Beşiktaş

    18.05.1975 / Göztepe 1 – 1 Fenerbahçe

    25.05.1975 / Fenerbahçe 1 – 0 Giresunspor

    01.06.1975 / Eskişehirspor 0 – 0 Fenerbahçe


    En Çok Forma Giyenler

    30 Maç : Zafer Göncüler

    27 Maç : Alpaslan Eratlı, Cemil Turan, Osman Arpacıoğlu

    25 Maç : Ender Konca, Ersoy Sandalcı, Serkan Acar

    24 Maç : Selahattin Karasu

    23 Maç : Aydın Çelik, Yavuz Şimşek, Yılmaz Şen

    21 Maç : Ziya Şengül

    19 Maç : Niyazi Gülseven

    15 Maç : Mustafa Kaplakaslan

    11 Maç : Adil Eriç

    6 Maç : Eyüp Odabaşı

    4 Maç : Emin İlhan

    1 Maç : Recep Ölmez


    En Çok Gol Atanlar

    11 Gol : Cemil Turan, Osman Arpacıoğlu

    6 Gol : Aydın Çelik

    5 Gol : Mustafa Kaplakaslan

    2 Gol : Alpaslan Eratlı, Ender Konca, Serkan Acar

    1 Gol : Selahattin Karasu, Yılmaz Şen, Zafer Göncüler

    Fenerbahçe'nin On Yedinci Türkiye Şampiyonluğu
    Fenerbahçe’nin On Yedinci Türkiye Şampiyonluğu

    Fenerbahçe’nin 1. Türkiye Şampiyonluğu (1933)

    Fenerbahçe’nin 2. Türkiye Şampiyonluğu (1935)

    Fenerbahçe’nin 3. Türkiye Şampiyonluğu (1937)

    Fenerbahçe’nin 4. Türkiye Şampiyonluğu (1940)

    Fenerbahçe’nin 5. Türkiye Şampiyonluğu (1943)

    Fenerbahçe’nin 6. Türkiye Şampiyonluğu (1944)

    Fenerbahçe’nin 7. Türkiye Şampiyonluğu (1945)

    Fenerbahçe’nin 8. Türkiye Şampiyonluğu (1946)

    Fenerbahçe’nin 9. Türkiye Şampiyonluğu (1950)

    Fenerbahçe’nin 10. Türkiye Şampiyonluğu (1959)

    Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu (1961)

    Fenerbahçe’nin 12. Türkiye Şampiyonluğu (1964)

    Fenerbahçe’nin 13. Türkiye Şampiyonluğu (1965)

    Fenerbahçe’nin 14. Türkiye Şampiyonluğu (1968)

    Fenerbahçe’nin 15. Türkiye Şampiyonluğu (1970)

    Fenerbahçe’nin 16. Türkiye Şampiyonluğu (1974)

  • Siyah Tosbağa

    Siyah Tosbağa

    Fenerbahçe’nin 18. Türkiye Şampiyonluğu’na sahne olan 1977-1978 sezonu, Alican Küçükcan‘ın muhteşem kalemiyle karşınıza geliyor. Sezonun sembolü haline gelen başrol oyuncusu siyah tosbağa ile birlikte, mutlu sonla biten bir film şeridi gibi keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Giden Şampiyonluk, Gelen Sezon

    1976-77 sezonu şampiyonluğuna havlu attığımız günlerde, ilkokul ders kitaplarına girebilecek kadar yalın dilli, çağdaş ozan, işgal günlerinin İstanbul’unda, henüz yirmili yaşlarındaki bir onbaşı olarak üniforma kuşanan ‘’Jacques Prevert’’ in ölüm haberi gazetelere düşüyordu.

    Eşek, kral ve ben
    Sabaha sağ çıkamayacağız
    Eşek açlıktan
    Kral iç sıkıntısından
    Bense aşk ateşinden
    Aylardan mayıs

    Can Yücel’in lezzetli çevirisinden damlayan dizelerin sahibi Prevert, 1977 yılının Nisan ayında uzaklaştı bu dünyadan. Fenerbahçe de, aynı günlerde Beşiktaş beraberliğiyle el salladı şampiyonluğa.

    Aylardan nisan…

    Trabzonspor birkaç hafta sonra ikinci şampiyonluğunu kutlamaya hazırlanırken biz de yeni sezonu düşünüyorduk. İstatistikler Fenerbahçe’nin yumuşak karnının galibiyeti koruyamaması olduğunu söylüyordu.  Düzeltilmesi gereken saha içi sorunlarından sadece biriydi bu, belki de en önemlisi…

    Haziran ayı sonunda 14 futbolcunun mukaveleleri sonlandı. Bunların arasında Cemil, Alparslan, Ender, Engin, Ömer, Nevruz, Sabahattin ve Ersoy da vardı. Bu futbolcuların Fenerbahçe’ye verdiği hizmetler yadsınamazdı. Fakat kamuoyu ve basın yönetimi rahat bırakmıyor, yeni bir takım kurulması gerektiğini, Fenerbahçe’nin kabuk değiştirmeye ihtiyacı olduğunu yüksek sesle ifade ediyordu. Yönetim yaz sıcaklarından çok, transfer baskısı altında terliyordu.

    Cesaretli bir kararla, Cemil, Alparslan ve Engin hariç, diğerleri için satış kararı alındı. Yönetim Kurulu büyük bir riski üstleniyor ve dinamizmi arttırmak, yeni hava getirmek adına gençlerle harmanlanmış bir takım kuruyordu.

    Yaz Günü Yağan Kar

    Çiçeği burnunda Teknik Direktör Kaleperoviç’in isteği üzerine sezon öncesi hazırlığı için Yugoslavya’nın Pirot şehri tercih edildi. Ve lig benim de ilk kez sarı-lacivert renkleri tribünden görmemi sağlayan İstanbul’daki Samsun maçıyla başladı. Takım sahaya çıktığında başlayan konfeti sağanağını yeni açığın en üst katında yaşamıştım. Yaz günü üzerime kar taneleri iniyordu. Maçı Coşkun ve Aydın’ın golleriyle 2-1 kazandık ve sezona 2 puanla başladık. Tribünleri saran, takım aşkının bezde vücut bulduğu pankartları o güne ait unutamadığım hatıra parçaları olarak söyleyebilirim.

    Maç günlerinde, stadın çekim alanına girmeden önce, İstanbul sokaklarında babamla beraber yaptığımız gezintilerinde dikkatimi en çok çeken şey duvar yazıları olurdu. O yaşlarda anlamlandıramadığım, içeriğinden pek de bir şey anlamadığım farklı renklerdeki bu yazıların olduğu duvarların önünde durur ve okuma yazmayı çoktan çözmüş öğrenci güveniyle, hecelenmemiş ‘’slogan’’ bırakmazdım. Bu yazıların arasına tek tük de olsa karışan, yan yana duran ‘’FB’’ harfleri beni çok mutlu ederdi. Duvarlara yazı yazanların ve afiş asanların zaman zaman yapılan güvenlik aramalarında gözaltına alındıklarını yıllar sonra, göz gezdirdiğim eski gazete kupürlerinden öğrenecektim.

    Ertesi hafta yine İstanbul’da Mersin İdmanyurdu’nu gole boğduk: 5-2. Üçüncü hafta ise deplasmandaydık ve ilk puanlarımızı Ankaragücü’ne kaybettik: 1-2

    Ankara dönüşü üzüntü çok büyüktü. Kaleperoviç, UEFA Kupasındaki rakibimiz Aston Villa’yı izlemek üzere İngiltere’ye gitmişti. Sabri Kiraz kazanılacak maçı verdiğimizi söylüyordu. Avrupa kupası maçı öncesi moraller bozulmasın diye futbolculara eleştirel tek laf edilmedi yönetim kanadından. İngiltere’den 4-0’lık mağlubiyet ve Alparslan’ın sakatlığıyla döndük. Villa Park Stadı tribünlerini sarı lacivert bayraklarla donatıp, Fenerbahçe’ye moral vermek isteyen 5 bine yakın Türk seyircisi stadı üzüntüyle terk ediyordu. Önümüze, Ordu, Galatasaray ve Altay maçlarının belirsizliği dikilmişti.

    3 Maç 3 Galibiyet

    Ordu maçını 2-1’lik skor Cemil ve Şevki’nin golleriyle geçtik. Ama hiç ummadığımız bir yerden darbe almıştık: İvançeviç’e yoğun eleşitri vardı. Ülkeye ve takıma uyumu zaman alıyordu file bekçimizin. Galatasaray maçından alınacak iyi bir sonuç yönetim kadar İvançeviç’i de rahatlatacaktı. Yönetim Kurulu uzun tartışmaların yaşandığı toplantıda, sene başında aldığı prensip kararını bozmadı ve Galatasaray maçı için takımı kampa almadı. Maç gecesi yöneticiler bazı futbolcuların evlerine derbi maçının önemini son kez anlatmak için ziyaretler yaptılar. İvançeviç’in eşi Genel Sekreter Yüksel Günay’a tercüman aracılığıyla:

     ‘’Bizleri buraya siz getirdiniz. Bu maç eşimi olduğu kadar, sizleri de kurtaracak. Yarın biz Yugoslavya’ya Fenerbahçe’nin gözbebeği olarak döneceğiz, buna inanıyorum. Bu maça eşimle beraber hazırlandık, korkmuyoruz’’  dedi. İvançeviç ertesi gün Fenerbahçe kazağıyla en iyi maçını oynadı. 1980 yılının devre arasına kadar sürecek -GS maçlarında mağlubiyet görmeme serisinin- ilk adımı 2 Ekim 1977’de atılıyordu. Cemil ve Tuna maçın skorunu belirlediler: Fenerbahçe-2 Galatasaray-0

    Deplasman Maratonu İçin İşaret Fişeği

    Takımın moralleri yerine gelmişti. Fenerbahçe kırk bir bin seyirci önünde ve rakip Altay’dı. Şevki golü attı. Arkasından Cemil’in verilmeyen golü ve penaltısı geldi. Maçın tansiyonu daha ilk devrede artmıştı.  Yeteneksiz ve kötü niyetli hakemin son düdüğünden sonra sahaya giren bir seyircinin hakeme attığı yumrukla başlayan olaylar, polisin tribüne çıkıp seyircileri coplamasıyla büyüdü ve stad dışına taştı. Birçok araç büyük hasar görürken, polis arabaları devrildi ve yakılmaya teşebbüs edildi. Ters yüz edilen bir polis aracını hatırlıyorum: Siyah tosbağa. Kapımızın önünde onun beyaz olanı dururdu. Bagajı öndeydi ve neredeyse benzin istasyonuna sokmazdı bizi. Tosbağanın beyaz olanına beni İstanbul’un uzak semtlerdeki akrabalarımızla buluşturduğu, şoför koltuğunda oturduğum ilk araba olması sebebiyle ne kadar sempati duyuyorsam, imgemde sırtının üzerinde durduğu hali asılı siyah tosbağaya ise Fenerbahçe’yi gurbete yolladığı için o kadar kızacaktım.   

    Üsküdar’dan vapurla Beşiktaş’a geçip, yeni moda biletçisiz otobüslerlerde, şöförün hemen yanındaki kumbaraya biletimizi attıktan sonra babamla Taksim’e çıkmamız ve Beyoğlu’nda gezdikten sonra Gümüşsuyu üzerinden Dolmabahçe’ye inip maça gitme ritüelimizin iki maçlığına arızaya uğradığını zannetmiştim. Oysaki, devre arasını da hesaba katarsak âşık olduğum renkleri yeni takvim yılının Mart ayına kadar göremeyecektim.   

    Evliya Çelebi Misali

    Olaylı maçın yankıları arasında bir gün önceden gittiğimiz Adana’da ev sahibi takımı, Yenal, Cemil, Önder’in golleriyle 3-0’la bozguna uğrattık. Adana dönüşü Beşiktaş’la oynayacaktık. Uzun ayrılık öncesi son kez İnönü’nün çimlerine çıkacak ve bu maçla beraber İstanbul seyircisine dört aylığına veda edecektik. Maça camianın güvendiği, tecrübeli hakem Hilmi Ok atandı. Beşiktaş maçını kaptan Cemil’in golüyle 1-0 kazandık. Cemil, maçtan iki gün sonra, tüm Fenerbahçelileri rahatlatacak bir demeç verdi:

    ‘’-Dışarıda daha iyi oynuyoruz ve hiç korkumuz yok’’ diyordu Kaptan. Bu anlayış ve beraberlik içinde yolculuk başladı.

    Deplasmandaki Diyarbakır maçından sonra(2-2) ilk cezalı maçımız Ankara’da Bursaspor’laydı. Puan haricinde Federasyon’a verilecek cevabımız vardı. Bu cevap kâğıt üzerinde değil, yeşil sahalarda olacaktı. Federasyon cevabını aldı:  Bursa ve Zonguldak maçları galibiyetle bitti. 24 Aralık günü yine cezalı maç için Ankara yollarındaydık. Bu kez rakip Eskişehir’di. Önder ve Cemil’le Eskişehir’i de geçtik.

    İstanbul son 20 yıldaki en yağışlı yılbaşını yaşarken, takım Bolu maçı için yılın son günü rotayı aşçıların diyarına kırdı. Yönetim Federasyona tüm maçların ertelenmesi için başvurmuş ancak ret cevabı almıştı. Futbolcular saat 22.45’de Koru Motel’deki odalarına çekilip, erkenden uyudular. Bolu maçı hem yeni senenin ilk maçı hem de bir hafta sonra Trabzon’da oynayacağımız müsabaka için moral olması açısından büyük öneme sahipti. Evdeki hesap çarşıya uymadı. İkinci yarının hemen başında Antiç’in kırmızı kart görmesi tüm hesapları bozdu. İki puan ev sahibi Bolu’nundu. Soyunma odasındaki sessizlik derindi. Pazartesi günü, yönetim kurulunda maçın kritiği yapıldı. Kaleperoviç hafta sonundaki Trabzon maçını final havasına sokmaya çalışıyordu. Peşimizdeki rakipler aldığımız yenilgiyle ümitlenmişlerdi. Takımın morali yerindeydi. Trabzon deplasmanına galibiyet için gideceklerini söylüyorlardı. Lider, Karadeniz’den puan tablosunun en tepesindeki yerini koruyarak döndü. İvançeviç, Fenerbahçe camiasının güvenini tam olarak kazanmıştı: TS-0 FB-0

    Toma’nın Kehaneti

    1978’in ilk günleri hayli soğuk geçmişti. Ülkede yakıt tüketimi çok artınca fuel-oil satışının soğuklar geçene kadar durdurulduğu haberlerini ve bu yüzden evimize minik, sadece kendi çevresini ısıtabilen elektrikli petek alındığını hatırlıyorum. İşte bu Trabzon maçını radyodan o peteğe yapışmış vaziyette dinlemiştim. O gün içimi ısıtan şeyin peteğin sıcaklığı mı  yoksa İvançeviç’in her tuttuğu topta bana verdiği güvenin sıcaklığı mıydı, hala düşünürüm…

    Takımın kurmayları Kaleperoviç, Sabri Kiraz ve Yüksel Günay devre arasında takımın yurt dışında ve ya Antalya’da kamp yapması gerektiğini Yönetim Kurulu’na ilettiler. Yönetim, aksi görüşler olsa da, oy çokluğuyla ikinci yarı hazırlıklarının Dereağzı’nda yapılması kararını aldı. Toma, haliyle isteğinin reddedilmesine üzülmüştü. Hoca, kamp olmadığı takdirde takımın kondüsyonunun son haftalarda düşmesinden korktuğunu yönetim kuruluna söyledi. Kaleperoviç artık bu kozu her yönetim kurulunda kendi lehine kullanmaya başlayacaktı…

    Bu arada, Kasım ve Aralık aylarında Evliya Çelebi gibi dolaşan takımın kaptanı ve etkili oyuncuları kafalarını dinleyecek bir tatil için bastırıyorlardı. Dedikleri oldu. Toma da olur verince, takım karların içindeki bir dünyaya, Uludağ’a hareket etti. Cemil ve Alparslan hariç, tatile gidenlerden iyi haber gelmiyordu. Özellikle Cem Sultan, lakabına yakışır bir hareketlilik içindeydi. Hazırlık çalışmalarıyla beraber, kongre koşuşturması da start aldı.

    İkinci Yarı Başlıyor

    İkinci yarının ilk maçında Samsun’da hem maçı hem de liderliği kaybettik. Peşimizdeki takımların iştahları kabarmıştı. Gıyabımızda yeni hesaplar yapılmaya başlandı. Mersin deplasmanından 1 puanla döndükten sonraki maç başkent temsilcisiyleydi. Ankaragücü maçına çıkan onbir,  vefakâr seyircisini elinde iki buket golle selamladı. Meşinden çiçeklerin üzerindeki kartlarda iki isim yazıyordu: Cemil ve Tuna. 

     1972 Temmuzunda Fenerbahçe Kulübü, Cemil için vazgeçilmez bir inatla İstanbulspor’un kapısını aşındırıyordu. Her seferinde cevap aynıydı:

    ‘’Bizim verilecek futbolcumuz yok, lütfen bu sevdadan vazgeçin. Üstelik Cemil’in kulübümüzle 3 yıllık sözleşmesi var’’ Peşinden, Galatasaray devreye giriyor ve zamanın İstanbulspor Başkanı Nurin Şahingiray bunaldıkça bunalıyordu. Fenerbahçe ve İstanbulspor 3 ay boyunca gırtlak gırtlağa geliyorlardı. Uzatmalı transfer uğruna tabancalar çekiliyor, devrin Federasyon Başkanı Hasan Polat arabulucu olmaya çalışıyordu. Ve bütün ümitlerin tükendiği sırada eski Kasımpaşa Kulübü başkanlarından Sultan Demircan sahneye çıktı. Basın toplantısında söylediği sözler meydan okumanın en üst perdeden icrasıydı:

    ‘’Cemil Fenerbahçeli olmazsa bileklerimi keserim’’

    Cemilizm Doktrini

    Aralık ayının üçünde Cemil, Fenerbahçe formasını ilk kez bir Galatasaray maçında giyerek Sultan Demircan’ı haklı çıkartmıştı. Büyük Fenerbahçeli’nin doğum günü, kendisini sarı lacivertlilere renklere bağlayan 25 Kasım olarak belirlendi. Takımın yıldızı Cemil, Didi’yle birçok kupa kaldırdı. 1977-78 sezonunda ise Cemil’e güvenme sırası Kaleperoviç’e gelmişti.

    Gündüz Kılıç Cemil’i unutulmaz bir cümleyle anlatacaktı:

     ‘’Kim ne derse desin futbolumuzda Cemilizm diye bir tür doktrin var’’

    Büyük futbolcu için başka tarif gereksizdi. Bu doktrin, rakiplerin her türlü önlemini, markaj hilelerini çözen bir rehber niteliğindeydi. Cemil, ceza alanına girdiğinde, rakibin elinde ne tür silah olursa olsun,  yok edilmesi imkânsız bir canavar haline gelirdi. Patlayıcı kuvvetiyle ilk 10 metrede hasmına nal toplatır, sert şutlarıyla kalecileri çaresiz bırakırdı. Bu yakalanamaz oyuncu, onu sahanın bir noktasında kıstırıp da sert faullerle yıldırmaya çalışanlarla muhattap olmayıp, işin ceza kısmını hakemlere havale etmesi, Cemil’in üzerinden hiç çıkartmadığı efendilik smokininin bir parçasıydı adeta.

    Derbi ve Sonrası

    Smokinli futbolcu kritik Galatasaray maçı öncesi soyunma odasındaki son konuşmayı yapan Başkan Ilgaz’ı dinleyip, çıkış tünelinde göründüğünde tarih 19 Mart 1978’di. Tribünlerdeki coşkuya cevap vermek için oradalardı. İlk devrede 2-0 biten maçı hatırladı Kaptan; şampiyonluğun ilk adımı o gün atılmıştı. ‘Bugün’  mağlup olmazlarsa kupanın bir kulpundan tutacaklarını biliyordu. Bu maçı ‘’Camia’’ son engel olarak görüyordu. Oynadığı futbolla, damağımızda hoş bir tat bırakıp İspanya’ya dönen Antiç, son dakikalarına 1-2 mağlup girdiğimiz maçta bize kanla karışık bir beraberlik sunuyordu. Modern orta saha,  sol kanattan ceza alanına şandellenen topa yükselip, kaleci Bahattin’in soluna, direk dibine yaptığı kafa vuruşuyla tabelayı eşitlemişti. Yükseldiğinde yüzüne aldığı darbenin etkisiyle yere kan revan içinde inmiş, zeminden dakikalarca kalkamamıştı Antiç.

    Maç sonrası Toma çok sinirliydi. Gerçi 1 puan iyidir diye hesaplanmıştı ama kötü oyun moralleri az da olsa bozmuştu. Aynı akşam Cemil, Alparslan ve eşleri Yüksel Günay’ın evinde yemekteydiler. Beş gün sonra çıkılacak İzmir deplasmanı konuşuldu. Günay zaman zaman futbolcu ve eşlerini evinde ağırlar, bekâr futbolcuları da alıp yemeğe çıkartırdı. Bu buluşmaların faydasının görüldüğü aşikârdı. Bu tip toplantılarda samimi ve açık konuşmalar yapılıyordu. Takımın ele avuca sığmayan ikilisi Engin ve Cem’di. Şevki ara sıra kurtlansa de genel olarak uslanmıştı.  Bekârlar içindeki iki kanatsız melek ise Yenal ve Fuat’tı. Toplantılarda, Yenal’a şakalar yapılmadan evlere dönülmezdi. Önder, maç dışında sakin ve efendi görüntü sergilese de saha içindeki netlik ayarı bozuktu, karta yakın oyunuyla kenar yönetimi ve arkadaşlarını telaşlandırırdı.

    Fenerbahçe İzmir deplasmanına yönetim kurulunun yeni üyeleriyle gitti. Ali Dinçkök, Başaran Ulusoy, 2.Başkan Eşref Aydın’ın kafileyle beraber olması futbolcular üzerinde iyi etki yaratmıştı. Şevki’nin golü iki puanı getirdi.

    Beşiktaş Derbisi ve Tura Doğru

    2 Nisan günü karşımızda Adana ve Orhan Cebe vardı. Bolu maçının da hakemi olan Cebe, Adana maçı içinde Cemil’e, ‘’bu maçı dışarda oynasaydınız 3 kişiyi oyun dışı bırakırdım’’ diyordu. Bolu deplasmanından sabıkası olan, Antiç’i oyundan atan, devrisi ilk maçımızda aynı yönetimi sergileyen hakemin tutumu ertesi gün düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna anlatıldı. Olayın futbolcular üzerindeki etkisi tehlikeli bir hal almıştı. Kapıda Beşiktaş maçı vardı. Hafta içinde futbolcular yöneticiler tarafından rehabilitasyon kampına alındılar adeta. Takipçimizle olan puan farkı azalmıştı. Beşiktaş maçı çok önemliydi. Cemil durumun farkındaydı ve gereğini yaptı… Fenerbahçe:1 Beşiktaş:0

    Ertesi hafta yine İstanbul’da Diyarbakır’la oynadık ve Tuna’nın golleriyle 2-0 kazandık. Sonra da Bursa’yı orada yine Cemil’in tek golüyle alt ettik. Dönüş yolunda taraftarlar kafileyi Kartal meydanına kadar yalnız bırakmadılar. Arabalı vapur Kartal’a yanaştığında binlerce sevgili takımlarını bağırlarına bastı. Bu görülmemiş sevginin futbolcular üzerindeki pozitif etkisi İnönü Stadı’ndaki Adana Demir ve Zonguldak maçlarında görüldü. Gemi okyanusu aşmış, limana girmek için gün sayıyordu. İşin Es es deplasmanında bitmesi isteniyordu. Yazılıp/çizilenin aksine, Fenerbahçe sahaya beraberliğe değil, Eskişehir’i yenmek için çıkacaktı. İkinci yarıda yediğimiz gol şampiyonluk hesaplarını Bolu maçına bıraktı. Dönüşte yalnız Cemil’e kendi arabasıyla dönmesi için izin verildi. Tur Bolu maçına kalmıştı.

    İbrahim İskeçe’nin Seftesi

    Takımda ilk defa şampiyonluk tadacak oyuncular Cem, Bahri, Onur ve Engin’deki heyecanın fazlası daha önce şampiyonluk kupasını kaldırmış oyuncularda da vardı. Her şampiyonluk başkaydı ve Fenerbahçe camiası malzemecisinden Faruk Ilgaz’ına kadar kimsenin, son 100 metresine önde girdikleri lig maratonunda, ipi göğüslemeden dönmeye niyeti yoktu. Altay maçı sonrasında takımın üzerini kaplayan kara bulutlar, tatlı tatlı esen galibiyet rüzgârlarıyla iyice dağılmıştı. Gökyüzü pırıl pırıldı.

    Fenerbahçe’nin Altay maçında aldığı cezanın altında imzası olan İbrahim İskeçe, Haydarpaşa Lisesi forması içinde koştururken yöneticilerin dikkatini çekmiş (1940) birer yıl arayla Fikret Kırcan’la beraber kulübe kazandırılmıştı. İskeçe, 1977 Ağustosunda federasyon başkanı olduğunda üzerindeki çubukluyu geçici olarak katlayıp dolaba kaldırmış ve gerçek bir spor adamı olduğunu görevi boyunca ispat etmişti. Bu İskeçe’den gelme göçmen çocuğu, tatlı Trakya şivesiyle siftaha ‘sefte’ der. Şans mı, golün kokusunu herkesten önce aldığından mı bilinmez, nedense ilk golü çoğunlukla o atar, ‘’sefteyi yaptım gerisi sizden’’ deyince de,  göğsüne çıkartmamacasına lakabını iğneler.

    Anektod bu ya,  B. Fikret (Arıcan) Halit Deringör askere gidince ‘’gel oyna’’ ısrarlarına dayanamaz ve 37 yaşında sahalara döner. Sefte İbrahim’le de iki/üç defa yan yana oynamışlardır. Beşiktaş’la oynanan bir maçta 0-3 mağlup duruma düşünce İbrahim’e dönüp ‘’yahu nerede kaldı senin sefteliğin’’ diye çıkışır saha içinde antrenör-futbolcu Fikret. Neyse maç 3-3’e gelip, hakem bir de Fenerbahçe lehine penaltı verince kıyamet kopar, kavga çıkar. Kargaşanın içinde olmayan, uzakta kalan sadece İbrahim İskeçe olur. Bu beyefendi, kırklı yılların Türkiyesinde Avrupayi futbol oynardı. O günün futbolcuları arasında pek rağbet görmeyen topsuz koşular, boş sahaları kullanma, İskeçe’nin  futbol literatüründe yazılı olan maddelerdi. Önüt olan soyadını değiştirip, doğduğu memleketin adını alan İbrahim İskeçe, futbol federasyonu başkanlığı koltuğunda oturduğu sürece ruhundaki sakinliği korumuş, Batılı bakışını Türk futbolunun gelişmesi için kullanmıştı.  

    Şampiyonluk Geliyor

    Bolu maçında alınacak 1 puan şampiyonluğa yetiyordu. Maç sabahı Bağdat Caddesi ve kulüp civarı taraftarlarca doldurulmuştu. Saat 13.30’da takım kendi otobüsüyle stada hareket etti. Yolculuğa, otobüsü takip eden araçların klaksonları eşlik etti. Futbolcular soyunma odasına girdiklerinde malzemeler henüz gelmemişti. İvançeviç’in ve Antiç’in yarım yamalak Türkçeleriyle yaptıkları espriler heyecanı bir nebze olsun dağıtmıştı. Zaman akıyordu. Önce malzemeler, sonra maç saati ve Şevki’nin golü geldi. Fakat kısa bir süre sonra Bolu karşılığını verdi. Devre arasında herkesi yeniden endişe sarmıştı. İlk yarı skoru şampiyonluğa yetiyordu. Kupayı çok isteyen Fenerbahçe’ye İnönü Stadı’nın ahşap kale direği de yardım etti: Fenerbahçe 1 Bolu 1

    İnönü Stadı’nın arkasındaki Dolmabahçe Saat Kulesi,  Sirkeci Gar saati, İstanbul Üniversitesi’nin anıtsal kapısındaki dev kadran, Taksim meydanında çocuklara tasarruf algısı ‘aşılayan’ kumbara saat, Haydarpaşa Gar Saati… Ezcümle İstanbul’daki tüm saatler 17.20’de hakemin son düdüğüne Sarı Lacivertlilerin şampiyonluğu için eşlik ettiler…

    Totalde 40 hafta süren yarışın galibi Sarı Kanaryalar oldu. Bir sonraki şampiyonluk filminin ana platosu, yenilenmiş haliyle Fenerbahçe Stadı olacak.  Gönüllerimize yazılı o büyük kramponların yeşerdiği Papazın Çayırı’nın hemen yanındaki alanda inşa edilmekte olan 32.500 kişilik stadın, tribünlerinde ‘’Kadıköy’den çıkış yok’’ şarkısının çınlayacağı mabed olmasına henüz 4/5 sene var.

    Daha bir ay öncesinde Fenerbahçeli taraftarların akın ettiği Kartal iskele meydanını, kışı Kadıköy tarafında geçiren ve sezonun başlamasıyla yazı Adalar’da sürdürecek, kiralık büyük motorları bekleyen faytonlar doldurmuştu. Zaman ekspres trenden fenaydı; çok hızlı geçiyordu…

    Siyah tosbağa ise kimbilir hangi hurdalıkta ömür tüketiyordu…

    Alican Küçükcan


    Fotoğraflar

    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
    • Siyah Tosbağa
  • Sarmaşık

    Sarmaşık

    Yazılarını okumayanın çok şey kaybedeceği Alican Küçükcan, Fenerbahçe’nin 19. Türkiye şampiyonluğunu, 1982-1983 sezonunu anlatıyor. Sarmaşık kelimesi ancak bu kadar güzel hisler uyandırabilir.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Fenerbahçe’nin 1982-1983 Sezonu

    Salkım saçak futbolsever dolu Avni Aker tribünlerinden çıt çıkmayacaktı saniyeler sonra.  Sağ açıktan akan Osman Denizci ortalayacak, deplasmanlardaki tabelacımız Selçuk Yula ayağının içiyle topu Şenol Güneş’in koruduğu kaleye yerden, iki yan direğinin tam ortasına gönderecekti. Ancak, o da ne! Kale içinde olması gereken meşin yuvarlak, fileyle onu tutan demir profil arasından bir delik bulmuş, zıplaya zıplaya açık tribünlere doğru yol alırken, top toplayıcılar da şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı.

    Topun kale içine girdiğini adı gibi bilen, kendisini, hakemi, acaba herkesi kandırabilir miyim diye düşünen ve bu kandırma içgüdüsünü geliştirip yıllar sonra Şükrü Saracoğlu Stadı’nda nirvanaya ulaştıracak Şenol Güneş, tartan pistten gelen topu aut çizgisine koymaya çalışırken Fenerbahçeli futbolcular çoktan sevinç yumağı olmuşlardı bile. Puan sıralamasının en tepesinde boncuk gibi dizili olan Fenerbahçe-Trabzonspor- Galatasaray triosunun assolisti Fenerbahçe, ikinci yarının en kritik döneminde direkt rakibini, evinden uzakta 1-0 yenerek, sezon boyunun kısalmaya başladığı günlerde psikolojik üstünlüğü ele geçiriyordu. (7 Mayıs 1983)

    Ali Şen’in Yaratıcılığı

    Başkan Ali Şen’in önümüzdeki yıllarda da şahit olacağımız cin fikirleri, futbolcuların maç sabahına dinç kalkmalarını sağlamıştı. Senelerdir Trabzon’da meydana bakan Özgür ya da Usta Otel’de kalan Fenerbahçe kafilesi, sabaha kadar süren tezahürat, bağırış/çağırıştan uyuyamaz, güne pestil gibi uyanırdı. Ali Şen’in devreye girmesiyle lokasyonu daha bilinmezde kalan bir otel ayarlanmıştı. Uzun yıllar sonra futbolcular, ara sokaktaki Horon Otel’de bebekler gibi uyumuş, sabah zımba gibi kalkmışlardı yataklarından.

    Avni Aker Stadı’nın deplasman takımı soyunma odasında Fenerbahçe A takım formasını o sezon giymeye başlayan bir futbolcu oturuyordu: Önder Çakar. O gün maça yedek başlayan Önder, şampiyonluğumuzla sonlanacak sezonda takımın çok önemli dişlilerinden biri oluyordu.

    1981-82 sezonunun transfer hovardası, her bölgeyi neredeyse 3 futbolcuyla şişiren Fenerbahçe’nin yeni hocası Branko Stankoviç, bir sene önce doldurulmuş futbolcu havuzunu yeterli görmüştü. Hatta iki sene önce büyük umutlarla Zonguldakspor’dan transfer edilen, sarı lacivertli forma adına Dünya Karması’nda yer almış İsa Ertürk takımdan ayrılmıştı.

    Stankoviç, kabul edelim ki, sonu temmuz ayına dayanacak maratonda, futbolcuları fizik ve mental olarak hep hazır tutarak, mutlu sonla bitecek filmin yönetmeni koltuğunda en büyük övgüyü hakediyordu. Stankoviç, orta sahadaki dinamizmi arttırmak, sol kanadı daha işler hale getirmek için,  Osman Denizci, Arif Kocabıyık, Özcan Kızıltan gibi hücumseven orta saha oyuncuları arasında Müjdat Yetkiner ve Bulgar Mehmet’le birlikte oyunun iki yönünde de başarılı olması nedeniyle, genç takım menşeili Önder Çakar’ı takıma korkusuzca monte etmişti. Ve Yugoslav Hoca, bu genç sol ayağı ilk kez yine bir Trabzonspor maçında, 27 Kasım 1982’de oynanan ligin ilk yarısındaki müsabakada takımla beraber seremoniye çıkartmıştı…

    Hat-Trick

    İlk yarıdaki Trabzonspor maçı, ölümü göze alıp tribüne korkusuzca tırmanan, binlerle telaffuz edilen taraftarın, ‘sarmaşıklar arasında Maraton tribünü’  tablosu yarattıkları gündü. O gün, 1975 yılından beri süregelen, bir sene önce ofsayttan yediğimiz golle biraz ertelenen bir seri sonuydu. O gün, Rize’de oynarken Fenerbahçe’nin teklifini duyunca ‘’ya ben ya İstanbul’’  diye rest çeken nişanlısına, ‘’tabii ki Fenerbahçe’’ diyen ve kramponlarındaki hünerlerin hepsini Özcan’a attırdığı golden önce gösteren Arif Kocabıyık’ın, o gün, bir seri duvarını attığı üç golle yıkan Selçuk Yula’nın günüydü: 4-2

    Arif Kocabıyık futbol sahnesinin gördüğü en ince, en yapılamaz denilen çalım figürlerini kolayca çimene dökebilen bir ayak topu sanatçısıdır. Arif, belkıran çalımlarını dünya gözüyle görmek isteyen binlere  becerilerini mütevazılık yapmadan sundu. Taraflı tarafsız tüm futbolseverlerin imrenerek izlediği çim saha baletiydi Arif. AKM Büyük Salonundan fırlama gösterilerinden birini İnönü Stadı’nda Beşiktaş karşısında sergilemiş ve 6 saniyelik sanat kokan dönüş, ayak içi plase hareketiyle takımının başından aşağı iki puanlık altın yaldız dökmüştü. Sahanın herhangi bir noktasından, yüksek şiddetle gelen topu, meşin yuvarlak yerde oynanır dercesine göğsünde yumuşatır, zemine indirir ve arkadaşlarının hizmetine sunardı. 1983 Şampiyonluğunda neşrettiğimiz sanat dergisinin baş editörü Arif Kocabıyık’tı. Arif gündüzlere sığmayan yaşantısının o yıl düzen içinde seyretmesini ilk bölgede oynayan abilerine borçluydu. Başta da Alparslan Eradlı’ya…

    Son Bir Kez Alpaslan

    Formasını asmaya, kolundaki şerefli pazubantı sezon sonunda çıkartmaya karar veren Alparslan Eradlı’nın penaltı noktası aboneliği ligin henüz başındaki Adanaspor maçıyla son buluyordu. Keşke o penaltıda top dağlara taşlara gitmeseydi de, kaptan devam etseydi sol ayağının içiyle yaptığı vuruşlara. Alparslan, İstanbulspor’dan şehrin karşı yakasına 1973 yılında, 25 yaşındayken geçti. Futbol formasyonu Didi’yle iyice şekillenen Alparslan, Fenerbahçe’nin unutulmazları arasına girmeyi başardı. 1977 yılındaki diz sakatlığı sonrası, ‘’artık futbola dönemez’’ sesleri arasında menisküs illetini yenmiş, mola verdiği yeşil sahalara dizliğiyle beraber 1980 yılında net olarak dönmüştü . Bu beyefendi, kalbimizde sızı, dimağmızda hoş bir tat bırakarak çekildi sahalardan. Alparslan’ın, sarı lacivertli formayla attığı son golü Sakaryaspor ağları tatmıştı. Büyük isim, takım arkadaşlarıyla yumak olmuşken, yıllar sonra bu şanlı formanın kaptanı olacak Oğuz Çetin, imrenilesi sevinç görüntüsünü rakip yedek kulübesinden takip ediyor, ilerde Fenerbahçe tribünlerine böyle mutluluklar yaşatmanın hayallerini kuruyordu.

    Selçuk Yula

    Yeni stadımızdaki yeni penaltı imparatoru Altay maçıyla beraber Selçuk Yula’ydı artık. Baygol, penaltı noktasında kireçlenmiş topa yavaş yavaş gelir, kalecinin yaptığı hamleden sonra atacağı köşeyi belirlerdi. Topa hoyrat davranmazdı Selçuk. Derisine, dikişlerine zarar vermeden yapardı vuruşlarını. Foto muhabirleri, Selçuk’un penaltılarında kalecileri hep ters tarafa meyletmiş olarak dondururlardı. Köşe seçmeyip de son ana kadar sabit duran kalecilerle Selçuk arasındaki saniye savaşlarını hep atan kazanmıştır. Özellikle Fenerbahçe Stadı’nın kale çizgileri uzun seneler, üzerinde umutsuzca bekleyen kalecilerin, çubuklu formanın penaltıcısı karşısındaki çaresizliğine şahit olmuştur. Bir sezon önce olduğu gibi, Selçuk Yula o sezonu da gol kralı olarak ama bu kez şampiyon takımın gol kralı olarak kapattı.

    Ligin ortaları zor geçti bizim için. Kış geldi. Zeminler ağırlaştı, sakatlıklar bel bükmeye başladı. Begoviçli, kiralık Zeyneloviçli, Mahmutlu, Sertaçlı ilk dem kadromuz değişmiş, rengini bulan takım rayına tam oturmuşken, ligin ikinci yarısı üst üste gelen puan kayıplarıyla başladı. Selçuk’un sesi, Altay ve Milli maçta gördüğü iki kırmızı kartla kesildi. Bahtiyar hep, aksi bile aynaya zor vuran, silik futbol figürü olarak dolaştı sahada, hiç hayrı yoktu takıma. Takım silkinmeliydi.

    Baba-Oğul

    13 yaşında bir çocuk, yani ben tam da o günlerde babamla birlikte dikildim stat gişenin önünde. Babam, hiçbir gücün beni denizden çıkartamayacağını düşündüğüm çok sıcak bir yaz gününde, balkondan gösterdiği gıcır gıcır Fenerbahçe forması, konç ve bembeyaz bir şortla 5 yaşını süren Can’ı sudan çıkartmış, bu renklere bağlamış, uslanmaz, uslanmasını da istemediğim bir Fenerbahçelidir.

    O öğlen ise hava buz gibiydi. Ali Esin, 6 Mart 1983 tarihli gazetenin meteoroloji köşesinde kar ihtimalinden bahsetmişti. Merhum Esin’in haklılığı hakemin ilk düdüğüyle tescillendi, Fenerbahçe-Samsunspor maç biletine kar taneleri iniyordu. Ara ara hırslanan tipi, zeminin yeşiliyle öyle güzel kontrast oluşturuyordu ki, Fenerbahçeli futbolcuları sahada görmenin mutluluğuyla daha da anlamlanan bu manzaraya şahit olduğum andaki heyecanımı, yıllar sonra aynı tazeliğini koruyan duygularla yazabileceğim hiç aklıma gelmezdi. Şampiyonluk yolu defans oyuncularının dizdiği taşlarla örülüdür. Cem Pamiroğlu, bu formanın içindeki en genç kaptanlardan biri oldu. Hayata gözlerini Dereağzı’nda açmıştı Cem Sultan. Dereağzı’na çok da uzak olmayan bir noktadan frikik kazandığımız anda zaman adeta yeniden başlayan tipiyle donmuştu. Cem, benim de hayran olduğum, topa vurduktan sonra diğer ayağın da yerden kaldırılarak vuruşa estetik kazandırma hareketini yapmış, Tango markalı topu alt doksana göndermişti: 1-0

    Onur Kayador

    Takımın sol bek/sol stoperinin iki gole katkı vermesi, sezonda atılan toplam golün 40/50 arasında seyrettiği o zamanların ligi için artı ötesi puan olarak görülüyordu. Cem o sezon görevini her yönüyle layıkıyla yapmış bir Fenerbahçeliydi. Defans bloğunun içinde hatta tam göbeğinde, askerlik celbi sezon sonunda gelecek bir efendilik abidesi daha vardı: Onur Kayador.

    Onur, bugün dahi Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin müstesna yerinde duran, penaltısız 4-4 lük maçın kahramanlarından biridir. O maç Türk futbol tarihinin unutulmaz geri dönüşler şarkısının en çok mırıldanılan kuplesi olmuştur. Bu şarkıya en gür sesiyle eşlik eden Onur’un 59.dakikada attığı gol, soyunma odasında, ‘’Galatasaray forvetleriyle adam adama oynayın’’  komutu veren Stankoviç’in taktiğini kırkbeş dakikalığına rafa kaldıran Alparslan’ın ‘’ Adam markajını bırakalım, bildiğimiz gibi oynayalım;  biz Fenerbahçeyiz, ’’ düsturunun ürünüdür. Onur’un rakip kaleye 25 metre uzaktan gönderdiği füze, sadece sağ direk içine vurup kaleye girmemiş, aynı zamanda dirilişin meşalesini yakmıştır. Özcan Kızıltan ve Bulgar Mehmet’in çerçevelenip duvara asılacak güzellikteki golleri, Bursa deplasmanı öncesi camiayı iyice şampiyonluk havasına sokuyordu.

    Özcan Kızıltan

    Özcan, Kocamustafapaşa’da futbol topuyla tanıştı. Çukurbostan’ın tozu toprağı içinde bu spora âşık oldu. İstanbulspor, Mersinidmanyurdu derken, 1981 yılında sarı lacivert formayı sırtına geçirdi. Özcan, güzel goller sergisi açacak kadar spektaküler gole imza attı bu forma altında. Ama bu usta ayak, sadece golleriyle değil, kulübe bağlılığı, kalbinde ve röportajlarında duran ‘’Fenerbahçe benim her şeyim’’ cümlesiyle de taraftarın çok sevdiği futbolculardan biri olmuştur.

    Ancak, Uludağ’ın eteklerinde kurulu şehre yapılacak yolculuk öncesi kulübün halletmesi gereken iç transfer sorunu bırakın erimeyi, daha da buzlanmıştı. Dev bir iç transfer aysbergi Dereağzı’nın kapısında durmaktaydı. Federasyon iç transfer sürecini 4-10 Haziran aralığı olarak belirlemişti. 8 Haziran gününe gazetelerin son sayfalarıyla başlayanlar gözlerine inanamadılar. Haftalardır Trabzonspor’un, ‘’Selçuk ve Osman’a açık çek veriyoruz’’ teklifi demoklesin kılıcı gibi kulübün üzerinde sallanmış. Ama kimse Osman Denizci’nin rekor bir ücret de teklif edilse Kadıköy’den ayrılacağına ihtimal vermemişti. Korkulan oluyor;  Osman, tam da Bursa deplasmanı öncesi, Fenerbahçe’nin ensesinde şampiyonluk kovalayan takıma satılıyordu.

    Osman Denizci

    Osman Denizci, Rize’nin ligin tozunu attığı bir sezonun sonunda Zafer ve Arif’le beraber Fenerbahçe Burnu’yla tanıştı. Yumuşak bilekleri, defansı çaresiz bırakan ara pasları. Forvet oyuncularını üçüncü bölgede yalnız bırakmayan ofansif kafa yapısıyla hemen sivrildi. Kritik gollerin ayağı olarak hatırladığım Osman’ın ilk yarıdaki Sarıyer maçı biterken attığı gol liderliği getirmişti:2-1

    Osman’ın, 1982-83 sezonunun en güzel frikik golü yarışmasında kürsünün tepesine çıkabilecek vuruşunu Gaziantep maçında tribünden an be an takip etmiştim:

    Top, kıyıya paralel uzanan dağ sırası gören bulut gibi yükselmiş, barajı geçtikten sonra, sonbaharın son günlerini hisseden yaprak misali kalenin içine düşmüştü.  Antep kalecisinin çaresizliği, beni olduğu gibi, güz mevsiminin kımıltısız bir saatinde toplanmış 30 bin kişiyi de sarmış olmalıydı: 1-0

    Osman Denizci kariyerinin en anlamlı golünü Bursa Atatürk Stadı’nda kaydetti. 1-1 devam eden maçın 86.dakikasında attığı gol, Fenerbahçe’ye şampiyonluk kupasını getirdi. Sağ kanattan Selçuk’un getirip, ortaladığı topa arka direkte yaptığı vuruş, ‘’aklı karışık, oynamasın Bursa’da’’ tereddütlerine verilmiş en güzel cevaptı: 2-1

    Sarmaşığa Tırmananlar

    1965 yılında temeline harç konulduktan aşağı/yukarı 17 yıl sonra tamamlanan ‘Yeni’ Fenerbahçe Stadı 18 Haziran 1983 günü gelin gibi süslendi. Fenerbahçe’nin adına yakışır bu törende Şampiyonluk kupası, onu en çok hakedenlerin ellerinde yükseldi. Ezeli rakipleri ve Trabzonspor ile yaptığı 6 maçta 3 galibiyet 3 beraberlik alan Fenerbahçe’nin istikrar abidesi, bütün müsabakalarda oynayan Cem Pamiroğlu oldu. Yaz sıcağında kan ter içinde kazanılan TSYD Kupası, 18 Haziran’da Mersin’de kavuşulan Federasyon Kupası, kısa ama yorucu bir kış döneminde kulbundan tutulan Donanma Kupası ve tartışmasız en emek verileni Lig Kupası olmak üzere, 1982-83 yılı almanağına not düşülen, sonrasında da müzedeki yerlerini alan bu 4 kupa, Fenerbahçe Tarihindeki sayfalara futbolcuların kramponlarıyla yazılmış uzun bir güzelleme olarak geçmiştir…

    Kar ne kadar da çok yağsa, yaza kalmaz denir; doğrudur belki ama;

    Dereağzı’ndaki sezon açılışında, ‘otoritelerin’ şans vermediği takımlarını desteklemeye gelen beş bin kişinin, ölümle alay edercesine maraton tribününe tırmanıp, Fenerbahçe aşkının neler yaptırabileceğini sporseverlerinin aklına çizen binlerin, gidemedikleri deplasmanları radyonun içindeki spikerin sesinde hayal eden on binlerin, kalbi sarı lacivert çarpan milyonların üzerine lapa lapa kupa yağıyordu haziran ayında, hiç erimemecesine…

    Alican Küçükcan

  • İzmir’de Atılan Şampiyonluk Turu

    İzmir’de Atılan Şampiyonluk Turu

    Fenerbahçe’nin 100. yıl şampiyonluğu ligin bitiminden iki hafta önce geldi. İzmir’de atılan şampiyonluk turu, sonraki iki maçta takıma bir rehavet getirmedi. Galatasaray ve Ankaragücü maçlarının ikisini de kazanarak müthiş bir sezon bitişine koştuk. Tapfereritter‘in kaleminden Fenerbahçe’nin İzmir seferini okuyacağız…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    100. Yılın Şampiyonluk Turu

    13 Mayıs 2007.. Bir hafta önce İnönü’de Mateja Kezman’ın tribünleri susturan aşırtmasıyla Fenerbahçe Beşiktaş’ı 1-0 yenmiş; 63 puana ulaşarak ligin bitimine üç hafta kala beş puan farkla liderliğini sürdürmüş.

    Ancak fikstür zorlu: Önce Trabzonspor maçı Fenerbahçe’nin cezasından dolayı İzmir’de, ardından Galatasaray deplasmanı var. Saat 19.00’da Sarı-lacivertliler Trabzonspor’la kozlarını paylaşırken, takipçiler Beşiktaş ve Galatasaray aynı saatte sırasıyla Bursaspor ve Sivasspor deplasmanında.

    Yol gelgitlerle dolu. 2. dakikada Hüseyin Çimşir’in şok golüne 4. dakikada Tuncay Şanlı karşılık veriyor. Ancak İbrahim Yattara’nın 41. dakikadaki golüyle Trabzonspor ilk yarıyı 2-1 önde kapatıyor. 71. dakikada Alex de Souza’nın topu çizgiden çıkarılmış, iki dakika sonra da yine Alex bu defa penaltıyı dışarı atmış.

    85. dakikada durum Fenerbahçe için iç açıcı değil: Baskıya rağmen 2-1’lik yenilgi sürüyor. Galatasaray ise Sivas deplasmanında 1-0 galip ve bir sonraki hafta için umutlanmış. Beşiktaş ise Bursaspor deplasmanında 3-0 mağlup ve devredışı.

    85. dakikada her şey bir anda değişiyor: Önder Turacı’nın şutu Trabzonspor savunmasından dönerken topu önünde bulan Stephen Appiah ortalıyor ve (Kezman’ın yokluğunda) tek forvet Deivid de Souza kafayla golü buluyor. Durum şimdi 2-2. Bu golün hemen ardından Sivas’tan gelen gol haberi Galatasaray’ı yarış dışı bırakıyor. Kırmızı beyazlıların Fenerbahçe’den kiraladıkları Gürhan Gürsoy maçı 1-1’e getirirken İzmir’de Fenerbahçe taraftarına şampiyonluk şarkıları söyletiyor.

    Fenerbahçe İzmir’de şampiyonluk turlarına alışık. 1950 ve 1964’te Alsancak Stadlarında Türkiye şampiyonluklarını kutlamış. Ancak Atatürk Stadı’nda ilk şampiyonluk turu..

    Bir sonraki hafta Ali Sami Yen Stadı’na “şampiyon” olarak çıkacak. Tarihe “sulu maç” olarak geçen karşılaşmaya..

    Fenerbahçe 100. yılında şampiyon olan ender kulüplerden. Ve bu sarı-lacivertlilerin 26. Türkiye şampiyonluğu. 

    Tapfereritter / İzmir’de Atılan Şampiyonluk Turu

    İzmir'de Atılan Şampiyonluk Turu
    İzmir’de atılan şampiyonluk turu sonrası İstanbul’da yapılan son maçın akabininde kutlamalar…
  • 100. Yılda İzmir’de Atılan Şampiyonluk Turu

    13 Mayıs 2007.. Bir hafta önce İnönü’de Mateja Kezman’ın tribünleri susturan aşırtmasıyla Fenerbahçe Beşiktaş’ı 1-0 yenmiş; 63 puana ulaşarak ligin bitimine üç hafta kala beş puan farkla liderliğini sürdürmüş.

    Ancak fikstür zorlu: Önce Trabzonspor maçı Fenerbahçe’nin cezasından dolayı İzmir’de, ardından Galatasaray deplasmanı var. Saat 19.00’da Sarı-lacivertliler Trabzonspor’la kozlarını paylaşırken, takipçiler Beşiktaş ve Galatasaray aynı saatte sırasıyla Bursaspor ve Sivasspor deplasmanında.

    Yol gelgitlerle dolu. 2. dakikada Hüseyin Çimşir’in şok golüne 4. dakikada Tuncay Şanlı karşılık veriyor. Ancak İbrahim Yattara’nın 41. dakikadaki golüyle Trabzonspor ilk yarıyı 2-1 önde kapatıyor. 71. dakikada Alex de Souza’nın topu çizgiden çıkarılmış, iki dakika sonra da yine Alex bu defa penaltıyı dışarı atmış.

    85. dakikada durum Fenerbahçe için iç açıcı değil: Baskıya rağmen 2-1’lik yenilgi sürüyor. Galatasaray ise Sivas deplasmanında 1-0 galip ve bir sonraki hafta için umutlanmış. Beşiktaş ise Bursaspor deplasmanında 3-0 mağlup ve devredışı.

    85. dakikada her şey bir anda değişiyor: Önder Turacı’nın şutu Trabzonspor savunmasından dönerken topu önünde bulan Stephen Appiah ortalıyor ve (Kezman’ın yokluğunda) tek forvet Deivid de Souza kafayla golü buluyor. Durum şimdi 2-2. Bu golün hemen ardından Sivas’tan gelen gol haberi Galatasaray’ı yarış dışı bırakıyor. Kırmızı beyazlıların Fenerbahçe’den kiraladıkları Gürhan Gürsoy maçı 1-1’e getirirken İzmir’de Fenerbahçe taraftarına şampiyonluk şarkıları söyletiyor.

    Fenerbahçe İzmir’de şampiyonluk turlarına alışık. 1950 ve 1964’te Alsancak Stadlarında Türkiye şampiyonluklarını kutlamış. Ancak Atatürk Stadı’nda ilk şampiyonluk turu..

    Bir sonraki hafta Ali Sami Yen Stadı’na “şampiyon” olarak çıkacak. Tarihe “sulu maç” olarak geçen karşılaşmaya..

    Fenerbahçe 100. yılında şampiyon olan ender kulüplerden. Ve bu sarı-lacivertlilerin 26. Türkiye şampiyonluğu. 

    Tapfereritter