Etiket: Türk Mukavemet Teşkilatı

  • Cengiz Topel

    Cengiz Topel

    Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel, 1964 yılı 8 Ağustos’unda işkenceyle katledildi. Bir hafta sonra 15 Ağustos 1964’de Milliyet gazetesinde yayınlanan cenaze haberinde büyük Fenerbahçeli kalem Halit Çapın şunları yazdı :

    “Bundan böyle bazı geceler Kıbrıs göklerinde rüzgar kanatlı bir uçak dolaşacak. Herkes göremeyecek o uçağı… Gülen gözlü bir savaş pilotu olacak içinde… İnanmış kişiler ‘Onun uçağı’ diyecekler… ‘112. Filo’dan Savaş pilotu Cengiz Topel’in uçağı..’ Ellerini kaldırıp selamlayacaklar… Sonra; Selam sana Selçuk kartallarının çocuğu…”

    Cengiz Topel’in naaşı, Kıbrıs’ta Türk doktorlarına teslim edildiğinde bir başka Fenerbahçe efsanesi, Dr. Ayten Salih de oradaydı. Kitabının ilgili bölümünü buraya almak istedik. Aziz şehidimize bir kez daha saygıyla…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Dillirga Alevler İçinde

    1964’ün yaz aylarında Erenköy (Dillirga) olayları patlak verir… 1 Ağustos 1958’de, “İş Bankası Müfettiği” kimliğiyle Kıbrıs’a gelerek Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) ada çapında örgütleyen ilk Bayraktar, Kore gazisi Rıza Vuruşkan, şimdi bu ok stratejik bölgenin Sancaktarıdır. TMT tarihine göz atanlar, ona dair şu bilgilerle yüzleşirler:

    “Kore savaşlarında büyük yararlılıklar göstermiş, askeri raporlarda ‘ciddi, ağırbaşlı, cesur, disiplini seven, mütevazı, gizli harekat tekniğini çok iyi bilen’ biri olarak tanımlanan Yarbay Rıza Vuruşkan 1958’in yaz aylarında TMT liderliğine atanır. Ankara’daki başkan yardımcısı İsmail Tansu’dur. ‘Doğan’ kod adlı Tansu, Ankara’da Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki Kıbrıs Türk Kültür Derneği’ni karargah olarak kullanırken, ‘Başkurt’ kod adını alan Rıza Vuruşkan, 1 Ağustos’ta tarihi görevine derhal başlatmak talimatıyla ve beş kişilik ekibiyle 31 Temmuz 1958 günü Kıbrıs’a gelir. Pasaportunda ‘Ali Conan’ yazan Vuruşkan’ın görünüşteki işi, “Türkiye İş Bankası Müfettişliği” idi. Uzun vadeli gerçek görevi ve hedefi ise 15 bin kişilik bir gizli direniş teşkilatı kurmaktır. Hemen görevine sarılan Rıza Vuruşkan, kısa sürede Kıbrıs Türk toplumunun o güne dek tanık olduğu en büyük gizli örgütlenmeyi başarır. Adanın her yanındaki Türk öğretmenler, memurlar, toplum seçkinleri ve spor kulüpleri, TMT’nin hızla kurulmasını ve yaygınlaşmasını sağlar”

    Vuruşkan’ın Erenköy’deki kurmayları arasında ünlü Kıbrıslılar olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde korgeneralliğe kadar yükselen ve Erenköy’deki görevinden sonra Lefkoşa’da “Cenk Taburu”na komuta edecek olan “Cenk Bey” kod adlı Üsteğmen Ali Atun ile o sıralar Türk ordusunda mecburi askerlik görevini “teğmen” rütbesiyle sürdüren eğitimci Ahmet Savalaş vardır. Artık oralarda sık sık şiddetli ve kanlı çatışmalar olmaktadır. Ağustos’ta savaş doruğa ulaşır.

    Dr. Ayten Salih oraya gitmeki için hemen gönüllü olur. Ne ki, çarpışmalar şiddetlendiğinden dolayı artık geç kalmıştır. Dillirga, yalımları gittikçe büyüyen bir alev çemberinin içindedir. Girişler ve çıkışlar durdurulmuştur. Dr. Burhan Nalbantoğlu’nu bu konuda kendisinden daha şanslı görmekte ve ona gıpta etmektedir!.. Nedeni ise Nalbantoğlu’nun huzursuzluğun gelişini o kendine özgü duyarlılığı ve dikkatiyle her zaman herkesten önce hissetmesi ve hemen oraya koşmasıdır. .. Dr. Ayten onu “gerçek bir askeri doktor” olarak görüyordu. İşte şimdi çarpışmaların ortasında, Nalbantoğlu yine Erenköy’deydi.. En kötü günlerde Mağusa’ya ulaşabilen, Mağusa hastanesini kuran ve Beşparmak Dağları’na ilk çıkan Boğaz’daki sahra hastanesini yaratan doktor da hep o olmuştu.

    Hava Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağının isabet aldığı, kendisinin paraşütle atladığı, yere inince Rumlarca vurulup esir alındığı Lefke bölgesinden TMT komutanlığına gelen telsiz mesajlarından öğrenilmiş ve durum doktorların da bilgisine sunulmuştu. Dr. Ayten Salih 1964 Ağustos’undaki olaylarla ilgili olarak şunları şöylemektedir:

    “Ben de bir ara, Lefke’de dönem görevimi yaparken olayı bir göz tanığından dinledim… Uçağı isabet alan rahmetli Cengiz Topel, paraşütü ile yere varınca ayağa kalkmış ve Lefke yönünde Türk mevzilerine doğru koşmaya başlamış. Bölgedeki Rum mevzilerinden açılan ateşle vurulunca yere düşmüş ve teslim alınmış. Bir ara Lefkoşa Rum Hastanesi’nde olduğunu öğrendik. Dualarımızla hep onu kurtaracağımızı sandık ama… Bir gün Dr. Kaya ve Vedia Atalay hemşirenin onun aziz naaşını almaya gittiklerini duyduk. Lefkoşa Genel Hastanesi’ne getirildiği zaman, genç pilotun ölüm nedeni araştırılırken ben de orada idim. Gerçi naaşına Rumlarca da otopsi yapılmış, açılıp dikilmişti.. Ama yapılan işkence izlerini yok edememişlerdi. Çok feci durumdaydı. Bu konuda ‘Dr. Kaya’ kitabının ilgili bölümünde daha detaylı bilgi verilmektedir, ben tekrar etmeyeceğim.”

    Dr. Ayten’in Romanı (Ahmet Tolgay)

  • Kıbrıs’ın Fenerbahçeli Kahramanı Dr. Ayten Salih

    Kıbrıs’ın Fenerbahçeli Kahramanı Dr. Ayten Salih

    Bir süredir Çamlıca İnas Sultanisi Instagram sayfası‘nda Fenerbahçe tarihinin en özel isimlerinden biri olan, Halit Deringör‘ün deyimiyle “Türk Jeanne d’Arc” Ayten Salih Berkalp’e dair paylaşımlar yapılıyor. Biz de Ayten abla’nın anılarını emanet ettiği, onu çok seven Fenerbahçeliler olarak, hazır TRT’nin yeni dizisi “Bir Zamanlar Kıbrıs” da başlamışken, bunu vesile edelim ve Kıbrıs’ın Fenerbahçeli Kahramanı Dr. Ayten Salih Berkalp’in mücadele hatıralarını yayınlayalım istedik.

    Günün birinde adının Fenerbahçe’nin tesislerinden birine verilmesini yıllardır beklediğimiz, Fenerbahçe tarihinin en muhteşem kadınına sevgi ve minnetle!

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Yemin

    Direnişçi Türk kadını 1963 çarpışmalarının başlaması ile silahların gömülü yerlerden çıkarılması, temizlenmesi esnasında da erkeğinin yanı başındadır. Bu nedenle bir çok kadına “Mücahitlik Yemini” ettirilmiştir. Kadınlar ev mevzilerinde ise gerektiğinde mücahitleri beslemekte, gerektiğinde ise silah şarjörlerini doldurmaktadır.

    Babamın ölümünden sonra aynı katta iki ayrı dairede oturmamıza karşın eniştem Ziya Rızkı’nın TMT’nin serdarı olduğu konusunda kimse bana bir şey söylemedi. Ama yine de ortada bir şeyler olduğundan emindim. Daha 1960’larda adaya yeni döndüğüm günlerde, Kıymet ablam özellikle memur mücahitlerin eğitime gidecekleri zaman, yıllık izinleri yetmediği için bazı hastalıklar ve tıbbi gerekçelerle onların izinlerini nasıl uzatabilecekleri konsunda benden fikir almaya başladı.

    Aile dostumuz Şinasi Konuloğlu, sık sık ablamla beni ziyaret etmeye geliyordu. Konuloğlu, bir gün beni Sancaktarlığa götürdü. Kuran’a el basarak yemin edersem (özetle, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim hususunda) benimle daha açık konuşabileceğini söyledi. Elimi Kuran’a basarak ve masanın üzerindeki TMT andını okuyarak yemin ettim. Ama işte hepsi o kadar. O günlerdeki TMT görevim, sadece mücahitlerin hastalıkları ve izinleriyle ilgiliydi.

    Kabus : Aralık 1963

    19 Aralık Cuma gecesini, 20 Aralık Cumartesi’ne bağlayan gece yarısı, Dr. Ayten Berkalp Lefkoşa Devlet Hastanesi’ndeki minicik dairesinde uyurken telefonu çalar. Uyanır, başucundaki telefonun ahizesine uzanır. Santral memuru “Acele ameliyathaneden aranıyorsunuz?” der. “Bana ameliyathaneyi bağlasana” diye yanıt verir. Santral memuru ise “bana acilen oraya gitmeniz gerektiği söylendi” diye karşılık verir.

    Hemen giyinir… En alt kattaki koridordan hızlı adımlarla ana merdivene giderken karşıdan gelmekte olan Kan Bankası Sorumlusu Melahat Hacıbulgur’u görür. Yan yana geldiklerinde Melahat Hanım, Dr. Ayten’in kulağına fısıldar : “Dikkatli ol! Rumlarla Türkler çarpışmış. Hastaneye getirilen bir Rum yaralıyı uyutacaksın herhalde. Benden de acil kan istediler”

    Dr. Ayten merdivenleri koşarak tırmanır ve soldaki ameliyathane bölümüne girer. Etrafta koşuşan ve telaşla Rumca konuşan birkaç kişiye aldırmadan anestezi odasından bir maske ve kep alarak doğruca ameliyat odasına girer. Yaralı, ameliyat masası üzerinde yatmaktadır. Ameliyat öncesi onun nabız ve tansiyonuna bakar. Sonra hemen “Pentotal” denilen uyuşturucu ilacı, kendisi gelmeden önce yaralının koluna takılmış olan serumun içine vererek anesteziye başlar. Beş dakika sonra Operatör Doktor Christopulos “Hazır mı?” diye sorar. “Evet, başlayabilirsiniz” der Dr. Ayten.

    Ameliyat

    O akşam yapılan o ameliyat, Girne’den evlerine dönmekte olan bir grup Türk’ün arabasının Rum polisi tarafından durdurulup yoklanmak istenmesi sırasında çıkan olayda yaralanan bir Rum gencineydi. Lefkoşa’nın Tahtakale Türk bölgesinde cereyan eden olayda, biri kadın, diğeri erkek iki genç Türk hayatını kaybetmişti. Ameliyata alınan Rum gencinin yarası ölümcül değildi.

    Ameliyat, iki saat içinde tamamlanır. Dr. Ayten yaralıyı uyandırıp koşunda takılı serumla onu cerrahi koğuşuna götürür, sorumlu hemşireye devredip, alt kattaki odasına döner. Ama uyuyamaz. Sabaha dek dışarıda neler olduğunu düşünüp yatağında döner durur. Sabah olur olmaz, kahvaltı bile yapmadan hastaneden ayrılır. Yolda arabasından inip bir gazete alır ve doğruca Selimiye Camii civarında bulunan, İdadi Sokak’taki Türk Hekimler Birliği’ne gider. Daha ne olup bittiğini öğrenemeden, bu kez de Türk Erkek Lisesi’yle ilgili bilgi gelir. İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis’in adamları araba ile Türk Erkek Lisesi önünden geçerken, öğrencilere ateş etmekle kalmamışlar, Atatürk’ün heykelini de kurşunlamışlar!…

    DEVAM EDECEK