Menü Kapat

Yüzyıl Formasının Hikayesi

Fenerbahçe’nin 26. Türkiye Şampiyonluğu’na sahne olan 2006-2007 sezonu, canlı şahit olanlar için öncesiyle ayrı olaylara, sezon içi ve sonrasında ise müthiş bir görkeme sahne oldu. Kulübün 100. kuruluş yıl dönümünde bir başka muazzam iş de formalardı. Huzurlarınızda Onur Tuncer‘in kaleminden futbol takımının içinde arz-ı endam ettiği yüzyıl formasının hikayesi…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


100. Yıllar

Resmi olarak ikinci ancak kutlama isteği olarak üçüncü kulübüz ülkedeki. Önce kuruluş tarihleri 1903 olmamasına rağmen Beşiktaş’ın 2003 sonra ise Galatasaray’ın 2005 yılları var. Beşiktaş’ın sporcularının isimlerinin yazılı olduğu 100. yıl formalarının konuşulduğunu elbette hatırlıyoruz. 10 numara 5 yıldız iş. Beko reklamlı Puma markalı forma. Galatasaray’ın yüzüncü yıl forması ise baştan savma bir iş. Kulübün tek katkısı ön kısma arma koydurmak fikri. Arma kuruluşundan yüzüncü yılına kadarki sezonların yıllarına bölünmüş kutucuklarla. Sarı renkli S harfinin içinde de 1956’dan sonrası var. Ve şampiyon oldukları yıllar kırmızı renk ile yazılmış. Armanın ortasında ise ilk Galatasaray takımı resmi var. Lakin Avea reklamı bütün anlamını silecek şekilde kapatmış. Forma markası adidas, bizimki gibi. Onlar açısından işin kötü tarafı yüzüncü yıllarında şampiyon olamamak, daha kötüsü bizim şampiyon olmamız. Yazık edilmiş kısacası yüzüncü yıllarına.

Fenerium’un konumu belli. Lider ve örnek firma. Bir sürü nedeni var elbette, anlatacağım başarı hikayesinde payı büyük bu nedenlerin. Lakin detaya gerek yok. Önceleri markasız sonra ise Fenerium markasıyla çıkarıyor bütün takımlarını karşılaşmalara. adidas, Fenerbahçe’nin bugüne kadarki tek forma ortağı, iyi bir teklifle forma sponsoru oluyor 2004/05 sezonundan itibaren. İyi bir ortaklık yapıyor iki firma. Birbirlerine saygıyı unutmuyorlar. Öyle ki adidas, kendi forma tasarımlarının Fenerium ekibi tarafından özelleştirilmesine izin veriyor. İki markanın kazançlı çıkacağı bir ortaklık oluyor kısacası.

Bir Sezon Önce

Beklenti büyük. Farkındayız. Çok ama çok dikkatli olmak gerekiyor. Zira en çok konuşulan kulüp her zaman Fenerbahçe’dir. Hem dışarıdan hem de camianın içinden büyük eleştiriler gelebilir. Hazırlık aşamasında yani 2005/06 sezonunda canavar gibi bir takım var sahada. Hem oyun olarak hem de takımdaki oyuncuların marka değeri olarak üstün bir takımız. Zaten üst üste alınmış iki şampiyonluk var, liglerin 1959 sonrasındaki formatında ilk kez üst üste 3 kez şampiyonluk gelecek sezon sonunda. Bu da yükseltiyor elbette beklentiyi. Biz moralliyiz. İnanıyoruz.

Fikirler fikirler, toplantı üzerine toplantı. Forma nasıl olmalı? Reklam işini nasıl çözeriz? adidas ne kadar yardımcı olacak? Sırt numaraları nasıl olsun? Binlerce detay var.

Öncelikle armadan başlayalım. Yüzüncü yıl için Ali Taran’ın büyük bir isteği var Fenerbahçe tarihinde yer almak için. Bir arma tasarlamış. Kulüple toplantı yapmak istemiş. Kulüp de bu işin bir de boyutu var diye toplantının Fenerium ile yapılmasını istemiş. Diğer yandan Ali Taran, 2003/04 sezonu şampiyonluğumuz ile aldığımız 3. yıldız döneminde, o zamanlarda Fenerium genel müdürü olan rahmetli Tuğrul Akas’ın yönlendirmesiyle çizdiğim TEK YILDIZ FENERBAHÇE logosunu çok beğendiği için, yaratıcısıyla da tanışmak istermiş. Ofisin toplantı odasında buluşuyoruz. Tanışma şerefine nail oluyorum. Tebrik ediyor. Bu kadar basit ve anlamlı bir logoyu çizdiğim için. Tebrikini paylaşarak kabul ediyorum. Sonra çizdiği logoyu gösteriyor. İlk izlenim, ı-ıh, olmamış. Armamızın orta kısmını tamamen almış, FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ 1907 yazan kısma FENERBAHÇE’NİN 100 ŞEREFLİ YILI 1907-2007 yazısını yerleştirmiş. Etrafına bir çember daha ekleyip, içini yıldızlarla bezemiş. Kullandığı renk ise altın rengi. Sayıyorum, 67 yıldız var. Bir anlamı var mı diye soruyorum. Kaç yıldız olduğundan haberi yok aslında. Bir fikir geliyor aklına. Yıldız sayısı 100’e tamamlanıyor. Tek sıra olursa ürün uygulamalarında sorun olabilir uyarımız üzerine iki sıra halinde çeviriyor yıldızları. Hala beğenmiyorum ancak önemli bir fikir buradan çıkacak, altın rengi.

Mazinde Bir Tarih Yatar

Diğer yandan da armamıza geçici bir ekleme niyetimiz var. İlhan Ekşioğlu’ndan güzel bir fikir çıkıyor. Armanın altına, marşımızdan bir dize ekliyoruz “Mazinde bir tarih yatar. 1907-2007”

Forma tartışmaları bir yandan sürerken, sırt numara ve isimleri için görüşmelere başlıyorum. Dönemin en önemli tasarım ve üretim firması Chris Kay ile çalışıyoruz bir süredir. Formalarımızdaki 3B armalarımızı üreten firma, Premiere League, Champions League, Real Madrid, Milan, Ajax gibi markaların arma, sırt numarası gibi ürünlerini hem tasarlıyor hem üretiyor. Nitekim 2005/06 sezonunda kullanılmaya başlanan küçük harf modasını formalara taşıyan yeni yazı karakterlerimiz büyük ses getirmiş bile. Firmanın tasarımcısına eldeki tüm dokümanları gönderiyorum, tribün videoları, taraftarlar, tarihi fotoğraflar, Bahçedeki Fener belgeseli. Akla gelebilecek her şey. Birkaç hafta sonra, bizzat tasarımcı geliyor. Bence mükemmel bir iş çıkartmış. Kuruluş yıllarındaki Osmanlıca alfabedeki harflerin çizgisini, Latin alfabesine taşımış, numaraları da aynı güzellikte işlemiş. Bayılıyorum açıkçası lakin tek başıma karar vermek doğru değil. Fenerium grubu beğeniyor. Bu arada beğenilmemesi olasılığına karşılık bir iki tasarım daha var. Fakat söz konusu olmaz. Yönetime gönderiyoruz. Gelen yorum enteresan, İbranice harflerine benzemiş. Tehlikeli bir yorum. Vazgeçiyoruz. Küçük harflerle devam etme kararı alıyoruz.

Forma fikirleri artık numune haline gelmeye başlıyor. Bütün fikirler eski formalardan birisinin tıpkısının yapılması üzerine. Ancak o zaman kullanılan pamuklu trikoların duruşunun, günümüzde kullanılan sentetik iplikli kumaşlarla sağlanması mümkün değil. İstenilen olmuyor. Pamuk iplikli kumaş da kullanılamayacağına farklı yönlere gitmek zorunda kalıyoruz.

Çift Taraflı Forma

Nitekim çift forma fikri çıkıyor. Bir tarafı yüzüncü yılımızın anlatan altın rengi, diğer tarafı ise Fenerbahçe’nin alamet-i farikası olan sarı lacivert çubuklu. Her seferinde farklı bir fikirle bezeniyor forma. Peki yüzyılın altın bir yüzyıl olmasını sağlayan nedir? Fenerbahçe nedir, kimdir? Bu soruların yanıtını da formanın altın yüzüne yapacağımız baskıyla veriyoruz; Fenerbahçe taraftardır, sporcudur, teknik direktördür, yöneticidir.

Sıra adidas tarafına geliyor. Mükemmel bir uyum içindeyiz ancak isteğimiz elle tutulur gibi değil. Biliyorsunuz adidas’ın alamet-i farikası da üç banttır. Logolarına gerek bile duymadan bir ürünü üç bantla adidas haline getirebilirler. Formada üç bant olması diyorum. Gülüşüyoruz. Lakin sonunda kabul görüyor. adidas Türkiye büyük bir özveriyle, üç bantsız bir formaya onay veriyor. Merkezleriyle kavga etmek pahasına. Ancak bu karar adidas’ın Fenerbahçe’yle olan bağının daha da güçlendirecek elbette. Bu arada adidas sponsorluğunda o güne kadar yüzüncü yıl formasında üç bant kullanmayan iki kulüp var; Bayern München (1900) ve Real Madrid (1902). Fenerbahçe (1907) üçüncüsü oluyor.

Ve reklam konusu. Yıllardır istenen reklamsız bir forma var. Ancak reklam veren açısından mantıksız bir durum. O kadar parayı verip, markasının görünmemesine razı olmak? Avea ile yapıyoruz daha sonra bir toplantı. Gizli kalmasını talep ederek formanın prototipini gösteriyoruz. Çift taraflı formanın altın yüzü ön planda. Kocaman bir Avea logosu ortada. Anlatıyoruz konsepti, altın yıl, yüzüncü yıl. Formanın önemli tarafının altın tarafı olduğuna ikna ediyoruz. Çubuklu tarafında ise reklam yok. Burası zaten iç kısım. Burada da bir göğüste ilk armamız diğer göğüste ise armamızın son hali mevcut. Bu iş de halloluyor.

Denizli Faciası

Daha sonra ne yazık ki meşhur Denizli deplasmanı faciasını yaşıyoruz. Ekibin bir kısmıyla deplasmandayız. Facia yaşanıyor. Dönüş yolu bitmiyor. Ertesi sabah ofisteyiz. İki gün boyunca telefonlar bile çalmıyor. Yönetim zaten ortada yok. Başkan istifa ediyor. Aslında etmiyor. Bir süre yerimizde sayıyoruz. Daha sonra kendine geliyor camia. Ama büyük darbe elbette. 1959 sonrasında ilk kez yaşanıyor. İkincisini de bizim yaşayacağımızdan habersiz yaraları sarıyoruz. Formalar üretilmeye başlanıyor.

Faruk Ilgaz Tesislerimizde büyük bir lansmanla tanıtım yapacağız. Formanın adı YÜZYIL FORMASI, yüzüncü yıl değil. Çünkü bir yılı değil, bir asrı anlatıyor.

Fenerium’un özel koleksiyonunun da tanıtıldığı gece Faruk Ilgaz Tesislerimizde düzenleniyor. Alex her zaman olduğu gibi utanma bahanesiyle yer almıyor sahnede, keza Appiah’a da giydiremiyoruz formayı, yer almıyor defilede. O sezon takımda yer alacak Kezman, Edu, Deivid ve Lugano daha transfer edilmemiş. Sunuculuğunu Metin Uca’nın yaptığı defilede formalarımız büyük beğeni topluyor. Bu sezonda mücadele edecek tüm takımlarımıza, sporcularımıza kendi branşlarıyla ilgili olarak bulunan fotoğraflarla bezenmiş altın formalar giydiriyoruz. Çift taraflı satın almak istemeyenler için ise her iki forma da satışa çıkartılıyor. Futbol takımımızın mücadele ettiği UEFA Kupası’nda ise UEFA’nın forma kurallarına uymadığı için, altın renk formamız üzerindeki baskı olmadan kullanılıyor. Ayrıca adidas’ın ricasına uyuluyor ve maç formasına üç bant da ekleniyor.

Şampiyonluklar… Şampiyonluklar…

Sezon güzel geçiyor. 100. yılımızda neredeyse tüm branşlarında şampiyon oluyoruz. Takım sporlarında lig mücadelesinde futbol, erkek ve kadın basketbol takımları şampiyon, erkek ve kadın voleybol takımları ikinci oluyor. Kupalarda ise futbolda Süper Kupa, kadın basketbolsa hem Türkiye hem Cumhurbaşkanlığı kupası, erkek basketbolda ise Cumhurbaşkanlığı kupasını kazanıyoruz. Sezon boyunca tüm branşlarda 224 kupayla tamamlıyoruz yüzüncü yılımızı.

Onur Tuncer

Bir Cevap Yazın