Adını duyunca, resmini görünce ve hayat hikayesini okuyunca “Kesin Fenerbahçelidir” dediğiniz insanlar olur ya; işte Vecihi Hürkuş da onlardan biri… Hoş, başka takımı tutsa ne olur? O bir kahraman! Kıymetli ağabeyimiz Seyhun Binzet, Vecihi Hürkuş’u ve talihsiz evladı Eribe Hanım’ı yazmış. İkisi de nur içinde yatsın…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Kalamış Koyunun Kahramanları
Bana ne zaman sorsalar, ne “İstanbulluyum” derim, ne de Kadıköylü. Ben “Kalamış koyluyum” demeyi çok severim.
Şimdi size bu koyun sembollerinden bir ağabeyimizi anlatacağım. Kızıltoprak THY bürosu önüne heykeli dikilen Vecihi Hürkuş’u…
6 Ocak 1896 Arnavutköy doğumludur. Birinci Dünya Savaşı’na katılmış, yaralanmış, İstanbul’a dönmüş ve Yeşilköy’deki Tayyare mektebine katılarak pilot olmuştur.
Osmanlı pilotu olarak Kafkas cephesine yollanmış ve burada bir Rus uçağını düşürerek ilk düşman uçağı düşüren pilotumuz olmuştur. Uçağı yara almış , paraşütle atlamış ve atlamadan uçağı yakarak Rusların eline geçmesini önlemiştir. Esir alınmış; Hazar denizinde bir adaya hapis edilmiş ama kaçarak İran’a geçmiş, oradan dağ yolları ile Erzuruma ulaşmış ve İstanbula dönmüştür.

Mütareke ve Zafer
İstanbul artık eskisi gibi değildir. Mondros mütarekesi imzalanmış ve İstanbul işgal altındadır. Her vatansever gibi hemen bir yolunu bulmuş ve Ankara’ya gidip Kuvayı Milliye’ye katılmıştır. Ankara ordusunun ilk hava kuvvetleri subayıdır. Havadan büyük istihbarat işleri yapmış ve bir Yunan uçağını düşürmüştür. 30 Ağustos zaferinden sonra kaçmakta olan Yunan kuvvetlerinin geride bıraktığı uçakları almak için Gaziemir hava alanına inmiş ve oradaki Yunan uçaklarına el koymuştur.
Vecihi ağabeyimiz kırmızı şeritli İstiklal madalyası sahibi ve T.B.M.M. tarafından üç defa takdirname verilmiş tek Kurtuluş Savaşı kahramanımızdır. Soyadı kanunu çıkınca da hep sevgiyle baktığı boşlukta uçan hür kuşlardan esinlenip, Hürkuş soyadını almıştır.
1925 senesinde ilk uçağı olan K 6 tipi uçakla İzmir Sayi Köy havaalanından uçarak ilk yaptığı uçakla uçan Cumhuriyet pilotumuz olmuştur.
Dünyanın değişimini görmüş; Mussolini’nin uçak sanayisine verdiği desteği kıskanmış, savaşı kaybeden Almanya’da kurulan bir çok Uçuş okulu gibi, bir okul yapmak için Kalamış koyunu seçmiştir.
İlk iş olarak Kadiköy Keresteciler sokakta bir marangozhane kiralamış; 3 ay gece gündüz çalışarak V 14 tipi 110 beygirlik ilk motorlu uçağını inşa etmiştir. Bu uçak iki paralel kanatlıdır ve Vecihi ağabey Kadıköy halkının ve gençlerinin kendine verdiği desteği hep anlatmıştır. Kurbağalıdere’nin ağzından havalandığı zaman bütün Kuşdili çayırı seyirci dolar ve onu alkışlarla uğurlarmış.

Mücadele
Birde kötü anısı vardır. Ülkesinde bu tip uçağı kontrol edip, uçuş izni verecek bir yetkili yoktur. Belgesiz uçtuğu için bir de hapis cezası alır. Son çare Genelkurmay’a başvurur ve yaptığı uçağı demonte edip Çekoslavakya’ya yollama izni alır. Hemen yapar ve trenle yollar. Orada Prag şehrinde tekrar monte eder. İlk önce laboratuvar testlerinden, dayanıklılık ve yangına karşı dirençli olarak geçer, sonra da uçuş tecrübeleri yapmak için uçağını uçurur. 15 Kasım 1930 senesinde Çekoslovak devleti kendisine aşağıdaki bröveyi bir törenle verir.
“Tayyareniz tam evsaflı bir okul tayyaresidir. Dünyanın her tarafında uçabilir ve öğrenciler yetiştirebilirsiniz.”
Bundan sonra artık trenle değil, 25. Nisan 1931 de tayyaresi ile uçarak Türkiye’ye döner ve iki defa 10.000 km Anadolu turları yapıp çeşitli şehirlerde halka uçağın ne olduğunu anlatır. Sonra tekrar Kalamış Dereağzı’na dönerek “Vecihi Sivil Tayyare Mektebi”ni“ 27 Eylül 1932 tarihinde açar. Çok müracaat arasında tercihte zorlanır ama 2 bayan ve 11 erkek talebe ile işe başlar. Talebeler yatılı olacaklar ve gece gündüz uçak yapacaklardır. İki bayan talebeden biri, kızı Eribe hanımdır.
1933 senesine kadar 5 adet uçak yapılmış ve devamlı uçuşlar olmuştur. Temmuz ayındaki Naviga dergisinde bu uçmaların birinde Kemal Niyazi Seyhun üstadın Horoz teknesinin direğine çarpıp nasıl düştüklerini anlattım.
Trajedi ve Sonrası
Artık Cumhuriyet bayramlarımızda göklerimizde uçaklarımız vardır. Ama 29 Ekim 1936 da kızı Eribe uçaktan atlayan ilk paraşütlü Türk kızı olmak için atlama yapar ve paraşüt yere sadece 30 metre kala açılınca babasının gözleri önünde şehit olur. Son sözü “Baba açılmadı, ne yapabilirdim?” olmuş.
Sonra okulu kapattı ve Almanya’ya gitti. Alman hükümeti 1937 yılında 2 senelik bir eğitimle bu tecrübeli pilota “Uçak Mühendisi” diploması verdi.
Vecihi ağabeyimiz Kalamış koyunun göklerdeki temsilcisiydi. Marangoz atölyesinde yaptığı uçak, ilk uçuş izni alan Türk uçağı idi. Kızı Eribe Hanım o dönemde paraşütle atlayacak yürekte bir Cumhuriyet kızıydı. Ve ne mutlu bize ki bu olayların dekoru hep Kalamış koyumuzdu.
Öbür sonsuzluğa giden ağabeylerimi denizlerde ararken başımı göğe kaldırdığımda da Vecihi ağabeyimizi ararım. Cesur kızımız Eribe’yi hatırlamak ise hep gözlerimi yaşartır.

Allah’a emanet