1924 yılında Türkiye’nin ilk “Ulusal” Futbol Şampiyonluğu düzenlendi. Ankara’daki müsabakalara giden yolda İstanbul Şampiyonluğu büyük tartışmalara sahne oldu. Bu ay sitemizde, yarı finaldeki Fenerbahçe-Galatasaray kavgası ile zirveye ulaşan büyük şampiyonayı (Galatasaraylılığı ile bilinen) Cumhuriyet gazetesinden aktarıyoruz… Huzurlarınızda 1924 Derbi Kavgası VI
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
14 Ağustos 1924
Fenerbahçe – Galatasaray Müsabakası
Takımlar ve oyuncular arasında mukayese – Hangi taraf kuvvetlidir? Kim kazanacak?
Federasyonun tertip ettiği futbol turnuvasında İstanbul birinciliğini kazanmak için şimdiye kadar on sekiz kulüp karşılaştı ve aralarında Beşiktaş, Galatasaray, Süleymaniye ve Fenerbahçe takımları ilk iki derecedeki rakiplerine kolaylıkla galip geldiler. İstanbul birincisi bu dört kulüpten biri olacak fakat Ankara müsabakalarına iştirak şerefinin hangi kulübe kısmet olacağını kestirmek şimdilik kabil değildir.
Müsabakalar başladığı zaman bizdeki futbol cereyanlarını takip eden herkes son müsabakanın Galatasaray’la Fenerbahçe arasında icra edileceğini tahmin ediyordu. Hâlbuki talih başka türlü tecelli etti. Galipler arasında kura çekilirken bu iki kulüp [Dömifinal, Yarı Son] müsabakalarında birbiriyle karşılaşması icap eden çiftlerden birisi oldu. Talih başka bir huysuzluk edip Fener’le Galatasaray kulüplerinden birini daha ilk devrede tasfiyeye uğratabilirdi.
Bu Cuma günü Taksim Stadyumu kim bilir nasıl bir hararetle kaynayacak, bunu dünkü nüshamızda tasvire çalışmıştık. Bugün de her iki takımın kuvvetleri arasında mukayese yapmak istiyoruz. Yarın sarı-lacivert fanila ile meydana çıkacak takımın şöyle olacağı tahmin edilebilir: Şekip, Cafer, Kadri, Fahir, İsmet, Ragıp, Bedri, Ömer, Zeki, Alaaddin, Sabih.
Uzun zamandan beri beraber çalışmanın neticesi olarak pek maruf bir ahenk ve tesanüt iktisap eden Fenerbahçe’nin çıkarabildiği en kuvvetli heyet budur. Bu heyetin hele hücum hattı futbolu hemen hemen beraber öğrenmiş gibidir. Herkes bilir ki takımın bütün kuvveti hep bu müşterek maziden doğar.
Alaaddin ile Zeki öteden beri birbirinin tamamı ve mütemmimi addolunurlar. Bugün Alaaddin yalnız başka bir kuvvettir, fakat Zeki yalnız Alaaddin’in yanında kendini göstermekle maruftur. Fenerbahçe’nin son günlerde iki müsabakasını gördük. Doğrusunu söylemek icap ederse Avrupa seyahatinden sonra büyük bir değişiklik bekleyenler arasında bile inkisara uğrayanlar oldu. Yalnız Alaaddin büyük bir terakki hassası kazandığını gösteriyor. Baş döndürücü bir çeviklikle topa hâkim olan bu genç fırsatlardan istifade edip de ani hücumlar yaptığı dakikalarda tutulmaz bir muhacimdir. Fakat işi fazla çalıma dökünce takımın bütün ahengi bir nevi köşe kapmaca rengine giriyor. Galatasaray’a düşen şey yalnız Alaaddin’i tutmak için bir oyuncu ayırmak, Alaaddin’le Zeki arasındaki rabıtayı kesmek için de diğer birini tavzif etmektir. Zeki’nin yanında hatta hiçbir şey yapmadan sadece koşacak, onu bir dakika yalnız bırakmayacak bir rakip Fenerbahçe’nin merkezi akınlarını tatil etmiş demektir. Fakat Alaaddin en kuvvetli bir müdafaa karşısında bile en büyük bir tehlikedir. Buna nazaran Galatasaray’ın dört muavinle oynaması da vardır. Bedri Bey mükemmel koşuyor fakat topu aldıktan sonra kaleye kadar sokulmak gibi hareketlerini mutlaka tashihe muhtaçtır. Bütün buna rağmen Fener akıncıları, Galatasaray’ın muhacim hattına nispetle çok kuvvetlidir. Yardımcı hattında en büyük terakkiyi Fahir Bey’de görüyoruz. Ragıp Bey’in hakiki kudretini ancak yarınki müsabaka neticesinde öğrenebileceğiz; bakalım Muslih Bey’i ne dereceye kadar tutabilecek? Cafer’le Kadri’ye ve Şekip’e gelince Fenerbahçe tarihinde bundan daha kuvvetli bir müdafaa hattı hatırlamak kabil değildir.
Fener müdafaasının bütün gayesi Galatasaray açıklarını tutmak olacaktır. Bu hâsıl olduktan sonra rakibin orta akınları büyük bir tehlike teşkil edemezler. Hülasa Fenerbahçe takımı herkesçe tanınmış bir kuvvetin devamı olduğu halde Galatasaray’da az çok göze çarpan bir terakki mevcuttur. Mamafih bu terakki hücum hattında yalnızca açıklara münhasırdır. Diğer oyuncular arasında Mithat Bey’i yeni görüyoruz. Orta ve sağ muhacimlerin kimler olduğu henüz belli bile değil. Fakat ne olursa olsun kısa paslarla Fenerbahçe müdafaasını şaşırtıp yormaya çalışmak onlar için yegâne çare addolunabilir. Hayri, Nihat Beylerden mürekkep yardımcı hattı rakip oyunculara çok faiktır. Nihat’ı Türklerin en mükemmel (santrhaf)ı olarak kabul etmekte tereddüt bile caiz olamaz. Kemal’in de Avrupa dönüşünden sonra çok terakki ettiği görülüyor. Yalnız Hayri Bey’in Alaaddin ve Sabih gibi çabuk oyuncuları tutmak hususunda biraz müşkülata uğrayacağı tahmin olunabilir. Buna nazaran Galatasaraylılar için tatbik edilebilecek iki usulden birisi muhacimlerden birini haf hattına çekip oyunun bidayetinde Fener akınlarını kırmaktır. Fener’in en kuvvetli cephesi böylece yorulduktan sonra taarruza geçilebilir. İkinci tabiye ise daha ziyade maneviyata istinat eder. Fenerbahçe’nin ilk sayıya hedef olduğu dakikadan itibaren adeta bozguna uğraması futbol meydanında bedahet gibi telakki olunmaktadır. Şu halde Galatasaraylılar, henüz kendileri de yorulmadan bütün kuvvetleriyle taarruza başlarlar ve bunu bir de sayı ile tetviç edebilirlerse en büyük bir ihtimalle muvaffakiyete yaklaşmış olurlar.
Galatasaray müdafaasında Ali şüphesiz pek kıymetli bir uzuvdur. Yanında Mehmet de oynadığı takdirde Fener akınları pek kuvvetli bir cepheye çarpacak demektir. Şu takdirde hülasa olarak diyebiliriz ki Fener müdafaası zayıf değildir. Galatasaray müdafaası ise daha kuvvetlidir. Fakat Fener akıncıları pek kuvvetlidir.
Buna mukabil Galatasaray hücum hattı zayıftır. Tahmini bir numara vererek bunu şu surette tespit edebiliriz. Tam numara on farz olunduğuna göre Fener müdafaasına yedi, muhacim hattına dokuz numara verilebilir. Galatasaray müdafaası ise sekiz, muhacim hattı ise altı numara alabilir. Şu halde Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki mukayese yedinin sekize nispeti gibidir.
Hesaba biraz daha ihtimaller ilave edilir ve Mehmet Bey’in oyunda hazır bulunamaması, muhacim hattının tecrübesizlik yüzünden çabuk şaşırması gibi şeyler göz önüne getirilirse bu nispetin daha ziyade Fenerbahçe lehine değişmesi de kabildir ve kemiyet itibariyle Galatasaray’ın hasmından zayıf olduğunu kabul etmek zaruridir. Fakat dünkü nüshamızda da tasvirine çalıştık: Galatasaraylılarda öyle bir iman, öyle bir ateş var ki bazen birçok hesapları altüst ediyor. Hele buna da numara vermek lazım gelirse ki üç zaidli bir on koymak icap eder ve neticede nispet derhal Galatasaraylıların yüzünü güldürür ve muhakkak ki bütün sporlarda olduğu gibi futbolda da maneviyatın pâyansız bir tesiri vardır. Yarın Fenerbahçe’nin çarpışacağı en büyük hasım işte bu ateş, bu iman olacaktır.
Yalnız şurasını da ilave etmek lazımdır ki Galatasaraylılarda bu imanı yarın biraz zayıf görmek ihtimali de mevcut olabilir. Zira son birkaç galibiyet onlara biraz mestî verdi. Gurur derecesini bulan bir itimat-ı nefs yerine sahaya çıktıkları zaman rakibin faaliyetini hesap ederler ve ona göre çalışırlarsa Galatasaray’ın ateşi Fener’in ışığını sönük bırakabilir; bu da kabildir!.. (K.R.)
16 Ağustos 1924
Dünkü Müsabakalarda Galip Anlaşılamadı.
Galatasaray ve Fenerbahçe ikişer sayı yaptıktan sonra, kavga çıktı ve müsabaka tatil edildi.
İhtilaf, Fenerbahçe’ye verilen “penaltı” cezası esnasında olmuştur.
Dünkü futbol müsabakaları heyecan ve hararet itibariyle emsalsiz addolunabilirdi. Fakat maalesef bu hararet nihayetlere doğru bütün sahayı tutuşturdu ve oyunculardan ahaliye sirayet eden mücadelenin neticesi olarak müsabakaya devam imkânı kalmadı. İlk golü Fenerliler penaltıdan attılar. Galatasaray da buna karşı biri yine penaltıdan olmak üzere iki sayı ile mukabele ettiler. Fenerliler ikinci golü (bir rivayete göre ofsayt olmak üzere) yine (penaltı)dan attılar. Oyunun neticesine beş on dakika kaldığı esnada Fenerli Şekip Bey’in Edip Bey’e yumruk vurması üzerine kavga bütün sahaya sirayet etti. Şekip Bey’in bu hareketine karşı verilen penaltı cezasını çekmeye imkân hâsıl olamadı. Zira kalabalık ortaya toplanmış dövüşüyor, yavaş yavaş da karanlık çöküyordu. Fenerliler önde olmak üzere oyuncular sahadan çekildiler. Her halde hoş safhalar arz etmeyen müsabakanın tafsilatını yarınki nüshamızda dercedeceğiz.
Beşiktaş futbol takımı ile Süleymaniye takımı arasındaki müsabakada Beşiktaş takımı bire karşı üç sayı ile galip gelmiştir.
(DEVAM EDECEK)

Yorum bırakın