9 Eylül 2023 tarihinde yapılan Fenerbahçe Olağanüstü Tüzük Tadili Genel Kurulu‘nda Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Simla Türker Bayazıt‘ın fikri, emeği ve uygulamasıyla hayata geçen 28 Şampiyonluk Yolu, büyük ilgi topladı.
Unutulduğunu düşünen sporcu aileleri de büyüklerini bu yolda görünce çok mutlu oldular…
Görselleri seçme ve metinleri yazma onurunu bize layık gördüğü için Simla Hanım’a sonsuz teşekkür ediyor, kronolojik sırayı herkesin görebilmesi için sitemizde de paylaşıyoruz…
Futbolun Türkiye topraklarına geldiği senelerde Saint Joseph Lisesi’nin çatısından çekilen bir fotoğrafta Papazın Çayırı. (1904) (Seyhun Binzet Koleksiyonu)Fenerbahçe’nin kazandığı ilk resmî şampiyonluk: 1911-1912 İstanbul Ligi!Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Prof. Dr. Vahdettin Engin tarafından arşivde bulunan, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmen tescil edildiğini gösteren belge. (1913)Fenerbahçeliler, ilk kez yabancı bir rakip karşısında. (23 Mart 1913)Aralarında Alaaddin Baydar ve Şekip Kulaksızoğlu gibi isimlerle beraber, Fikret Mualla’nın da bulunduğu Fenerbahçe üçüncü ve dördüncü takımları, bundan 110 yıl önce. (1913)Fenerbahçe’nin 18 yıl boyunca ikamet ettiği ve Atatürk’ün de şereflendirdiği Kuşdili Lokali’nin açılışı. (20 Mart 1914)Fenerbahçe’nin Kuşdili Lokali’nde salonu süsleyen spor malzemeleri. Doğduğundan beri, Dünyanın En Büyük Spor Kulübü.Fenerbahçe’nin kazandığı ikinci resmî şampiyonluk: 1913-1914 İstanbul Ligi!Fenerbahçe’nin ilk yurtdışı seyahati. 1914 Rusya!Mustafa Kemal Paşa’nın Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret ettiği sene çekilen bir fotoğrafı. (1918)Fenerbahçe, Mustafa Kemal Paşa’nın gazetesinde! 51 gün yayınlanan gazetedeki ilk ve tek spor haberi Fenerbahçe’ye dairdi! (30 Kasım 1918)Milli Mücadele yıllarında Malta’ya sürülen ve aralarında (Atatürk’ü Fenerbahçe Spor Kulübü Lokali’ne getiren) Fenerbahçe Başkanı Sabri Toprak’ın da bulunduğu Türk devlet adamları. (1920)İşgal senelerinde esir şehrin moral kaynağı olan Fenerbahçe, Kadıköy’de bir maçtan önce. (1921)Fenerbahçeli sporcular, millî mücadelede görev yapan arkadaşları arasında. (1922)3 Kasım 1922 tarihinde İstanbul’u işgalcilerden kurtaran Türk ordusunun temsilcisi Refet Paşa, Fenerbahçe Stadı’nın balkonundan halka hitap ederken. Fonda iki Fenerbahçe Başkanı birden var. Nurizade Ziya Songülen ve Hamit Hüsnü Kayacan.Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1 Ekim 1925 tarihinde Bursa’da (hayatında izlediği ilk ve tek kulüpler arası futbol müsabakasında) Fenerbahçe-Bursa/Ankara karması maçında!Atatürk, 1919’dan tam 8 sene sonra 1927 yılında İstanbul’a geri döndüğünde, O’nu denizde ilk karşılayanlar, Fenerbahçeli denizciler olmuştu. (Seyhun Binzet Koleksiyonu)1 Temmuz 1927’de Ertuğrul Yatı ile İstanbul’a dönen Gazi, Fenerbahçe açıklarından geçerken dürbün istemiş ve Fenerbahçe’ye bakarak “Şurası ne güzel bir yerdir” demişti.Tarih boyunca Papazın Çayırı, Union Club ve İttihat Spor Meydanı olarak anılan stadyum alanı, 1932 yılında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla Fenerbahçe’ye verildi.Fenerbahçe tarihinin en büyük felaketi olan 1932 Kuşdili Yangınından sonra Fenerbahçe’nin yardımına koşanların başında Atatürk geliyordu.1934 yılında Atatürk, Fenerbahçe Stadyumu’na bir büstünün konmasına özel bir telgrafla müsaade etti. Bundan sonra Fenerbahçe’nin kuruluş yıldönümleri o büste çelenk konarak kutlanacaktı.17 Mayıs 1936 tarihinde Atatürk, yanındakilerle birlikte Fenerbahçe semtine son ziyaretini gerçekleştirdi.1921 yılında Fenerbahçe ve Altınordu futbolcularıyla takviye edilen Galatasaray, bir Avrupa turnesine çıktı. Bunlar ilk millî takım denemeleri sayılabilir.Türk milli futbol takımı, ilk maçını cumhuriyetin ilanından 3 gün önce, 26 Ekim 1923 tarihinde yaptı. Takvimler 1959’u gösterdiğinde milliler 70’in üzerinde maç yapmıştı.Türkiye Cumhuriyeti’nin sportif dış temasları yalnızca futboldan ibaret değildi. Fotoğraftaki atletizm millî takımı gibi, diğer spor branşları da yurtdışına gidiyor; Galatasaray kurucularından Büyükelçi Ruşen Eşref Ünaydın gibi devlet büyükleri tarafından ağırlanıyorlardı.Millî formayı ilk kez 1948 yılında giyen Lefter Küçükandonyadis (Selahattin Torkal ile birlikte) Fenerbahçe formasıyla hem 1959 öncesinde hem de 1959 sonrasında şampiyon olan iki futbolcudan birisiydi.Fenerbahçe’de 1959 yılından önce forma giyen ve “Sarı Kanarya” lakabıyla sembol olan Cihat Arman, millî futbolcularla bir arada.Türk futbol millî takımı bir maçtan önce seremonide… Arkadaki pankarta dikkat! Birkaç kez bu göreve gelen Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, ilk kez 1959 öncesinde Başkanlık yapmıştı.Türk millî futbol takımı… 1959 öncesinde neyse, 1959 sonrasında da o…1930’larda Fenerbahçe!1930’larda Fenerbahçe!1940’larda Fenerbahçe!1940’larda Fenerbahçe!1950’lerde Fenerbahçe… Bu geçiş döneminde 1959 öncesi ve sonrasında forma giyen Fenerbahçeliler bir arada…Sene 1959! Agah Erozan başkanlığındaki Fenerbahçe, 10. Türkiye şampiyonluğunu kazanıyor. O zamanlar hiç kimse “1959 öncesi başka, bugünden sonra başka!” demiyordu.Fenerbahçe’nin 11. Türkiye şampiyonluğunu kazandığı sezon! (1961)Fenerbahçe’nin Macar teknik direktörü Ignace Molnar, Türkiye’ye ilk kez 1947 yılında geldi. Daha sonra 1957 ve 1967 senelerinde iki kez daha Fenerbahçe’de görev yapan başarılı ismin de 1959 öncesi ve sonrası ayrımından hiç haberi olmadı. Çünkü böyle bir ayrım yoktu.Fenerbahçe’nin tam 5 kupa kazandığı 1967-1968 yılı şampiyonluk kutlamalarından…1973-1975 yılları arasında Fenerbahçe’de şampiyonluklara imza atan Didi ve Fenerbahçeliler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan ile bir arada…Türk futbolu, doğumundan itibaren devletin resmî makamlarının kontrolünde/muhafazasında oldu. Başbakanlık ve (görseldeki gibi) Cumhurbaşkanlığı gibi makamların adına düzenlenen kupalar da bu durumun bir göstergesiydi. 1924’den itibaren ulusal çapta oynanan futbol, bugüne kadar resmî mahiyetinden hiçbir şey kaybetmedi.
1907’den bugüne Fenerbahçe ve Türk futbol tarihini izlediniz.
Ülkemizde 1923’den sonra başlayan ve günümüzde halen devam eden “ulusal” futbol organizasyonları hem tarihi hem de hukuki olarak devamlılık gösteriyor.
Türkiye Futbol Birinciliği ve Milli Küme, 1959 yılı itibariyle “Milli Lig” adını aldıktan sonra, günümüzde ise “Süper Lig” ismiyle devam ediyor.
Türk futbolu, kurumsal kimliğini kazandığı 1923 yılından beri Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî tüzük ve kanun maddeleri ile yönetiliyor.
Tüm bu gerçeklerden hareketle;
Fenerbahçe’nin 28 şampiyonluğunu ve 1959 öncesini inkar etmek
“Fenerbahçe’nin 28 Türkiye şampiyonluğunun en çok gol atan oyuncuları kimlerdi?” sorusunun yanıtını derleyelim, istedik. Huzurlarınızda 28’in gol kralları!
Fenerbahçe’nin 1959 öncesi şampiyonlukları için “Bunlar sayılamaz” diyenlerin tutunduğu en büyük safsata, “3-4 maç oynayarak şampiyon oldular” cümlesi idi… Huzurlarınızda Fenerbahçe’nin 28 Türkiye şampiyonluğu için oynadığı tam 866 maç ve detayları…
“1959 Öncesi Şampiyonluklar” konusunda, en başından beri “1959 Öncesini İnkar, Devleti İnkardır” noktasında duruyoruz. Aşağıda okuyacağınız Türk Futbolunun İdari Tarihçesi, bu tezimizi kanıtlayan bir derleme olarak tarihe geçiyor.
Gerek Türkiye Futbol Federasyonu’nun kuracağı komisyon, gerek kulüplerimiz ve gerekse araştırmacılar; bu derlemeden istifade ederek, Fenerbahçe Spor Kulübü tarihçilerine dair tezlerin ne denli isabetli olduğunu tahlil etme imkanı bulacaktır.
“İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi” 269 maddelik son nizamname taslağı üzerinde çalışmaya başladı.
“İşte, bu tarihlerde İsviçre’den tahsilden dönen Galatasaray’ın eski futbolcularından Yusuf Ziya Öniş, beraberinde getirdiği İsviçre Spor Teşkilatı nizamnamesini Galatasaray kulübünün 1 numaralı kurucusu Ali Sami Yen, Anadolu kulübünden Burhanettin Felek ve Fenerbahçe kulübü kurucularından Nasuhi Baydar ile beraber tercüme ederek 20 maddelik bir tüzük meydana getirmişlerdir” (San, Ünsi ve Var) “…
“20 maddelik yönetmeliğin yetmeyeceği, “ayrıca kurulması düşünülen teşkilatın yalnız futbol değil, yapılan bütün spor dallarını kapsamasının da ön plana alınmasının zorunlu olduğu anlaşılmıştır.” (Ertuğ)
20 Haziran 1921
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Baron Pierre de Coubertin, Lozan’dan Selim Sırrı Tarcan’a yazdığı mektubunda şöyle diyordu:
“Aziz meslektaşım; Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin son toplantısında Türkiye temsilcisi olarak yeniden aramıza katılmanızı rica etmekle görevlendirildim. Koşullar, görevinizi bir süre kesintiye uğratmış olsa da herkesin belleğinde yer etmiş bulunan kişisel dostluk duygularında hiçbir eksilme olmamıştır. Bu mektubu en içten duygularımla birlikte bunun güvencesi olarak kabul etmenizi rica ederim.”
27 Kasım 1921
İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi’nin Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tüzel kişiliğine esas olacak nizamnamesi Dâhiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı) onayına sunuldu.
İİHM’nin kuruluş amaçları, kısaca, “Türkiye’deki beden eğitimi ve spor işleriyle spor kulüplerine yardım etmek, üye kulüpler arasındaki ilişkileri kurala bağlayıp düzenli-dostça yürümesini sağlamak, yeni sporcuların yetişip yeni kulüplerin kurulmasına önayak olmak, her türlü spor, beden terbiyesi ve idman faaliyetini idare, teşvik, himaye ve tensip ve Türk idmancılığını dâhilde ve hariçte tam salahiyetle temsil etmektir.”
22 Mayıs 1922
İdman İttifakı Heyet-i Muvakkatesi, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı adıyla tüzel kişilik kazandı.
İİHM, doğal gelişme süreçleri içinde, tescil işlemlerinin bittiği 22 Mayıs 1922 tarihinde, yerini, Cemiyetler Kanunu’na göre kendisi de tüzel kişi olan ve bu yönüyle Türkiye’nin ilk biçimsel spor yönetimi olarak beliren “federatif” nitelikteki TİCİ’ye bırakmıştır.
25 Haziran 1922
‘Milli Olimpiyat Cemiyeti’ yerine ‘Kaim Cihan Müsabakalarına İştirak Cemiyeti’ kuruldu.
Gerçek anlamda Türkiye’nin ilk ulusal olimpiyat komaitesi olan ve yürürlükteki dernekler hukuku hükümlerine göre özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulan örgütün Reis-i Fahrîsi Şehzade Abdurrahim Efendi, Reis-i Hamîsi Şehzade Ömer Faruk Efendi, Reis-i Aslîsi Ziraat Müdür-ü Umumîsi Hasip Bey, Reis Vekiller Pertev Paşa ve Kemal Paşa, üyeleri Celal ve Dr. Server Kamil Beyler, saymanı Abidin Bey, veznedarı Ahmet Vefik Bey, merkezi İstanbul, faaliyet sahası ise bütün Türkiye olarak belirlendi.
Türkiye’nin 1924 Olimpiyatları’na katılabilmesi için hükümetten istenen yardımın tutar ve gerekçelerini açıklayan ve Ali Sami Yen ile Selim Sırrı Tarcan’ın ortak imzalarını taşıyan mektup için:
“14 Teşrinisani ve 613/110 Numaralı Lütufnameleri ile Talep Olunan Malumatın Berveçh-i Zir Arzı” (TMOK Arşivi)
14 Temmuz 1922
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, Fenerbahçe kulübü binasında ilk toplantısını yaptı. Bu toplantıda ilk heyet-i merkeziye oluşturuldu.
31 Temmuz 1922
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın genel merkez toplantısında cemiyetin ilk başkanı olarak Ali Sami Yen ve öteki Meclis-i İdare üyeleri seçildi.
24 Ağustos 1922
TİCİ Meclis-i İdaresi, geçici atletizm, güreş ve futbol encümenleri (federasyon) oluşturmuş, başkanlıklarına ise sırayla kendi başkan yardımcıları Burhan Felek ve Ali Seyfi’yle, üye Yusuf Ziya Öniş’i getirmiş, encümen üyelerinin de encümen başkanlarınca TİCİ Meclis-i İdare üyeleri arasından seçilmelerini öngörmüştür.
1 Kasım 1922
Türkiye İdman Mecmuası dergisinde yayınlanan bir yazıdan:
“Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesiyle, yalnız İstanbul’da yapılmakta olan spor türlerinin bütün Anadolu’ya yayıldığını, sırasıyla Ankara, İzmir, Rize, Trabzon, Konya, Mersin, Adana, Zonguldak, Sivas, Erzurum, Samsun, Bursa, Balıkesir, Eskişehir, Edirne’de 1922 yılı sonlarında yapılmaya başlandığını öğrenmekteyiz. Bu suretle spor türleri bütün yurtta yayılmakta ve dolayısıyla yalnız İstanbul’un dar bir bölgesi içinde sıkışıp kalarak örgütlenmiş TİCİ’nin genişletilmesi ve bölgeleri içine alacak duruma getirilmesi görüşü çoğunluk kazanmaktadır.” (Çeki – 1 Kasım 1922)
10 Kasım 1922
TİCİ Genel Merkezi, Ekim ayının başında yapması gereken üçüncü toplantısını yaptı.
“Cuma günü Fenerbahçe kulübünde yapılan toplantı beş saatten fazla sürmüştür. Bu toplantının yalnız futbol federasyonunun çalışması konusundaki tartışma ile geçtiğini öğrenmekteyiz. Bu suretle de yalnız bir Futbol Federasyonu kimliği altında çalışmalarını sürdürmektedir.” (Çeki – 1 Kasım 1922)
“İşbu teşkilat-ı umumiyeyi ihzar, ikmal ve tatbik eylemek üzere, en eski idman cemiyetleri murahhasları ve en maruf Türk idman mütehassıs ve muallimlerinin iştirakiyle 1340 (1924) senesi umumi kongresi toplanana kadar umumi kongre salahiyetini haiz” bir Heyet-i İhzariye kuruldu ve eski yönetim kurulunun bu geçici heyet olarak görevde kalması kararlaştırıldı.
Nizamname “Türkiye’nin aksam-ı memalikinde” (Madde 1) örgütlenilmesini öneriyor ve idman mıntıkalarını “memleketin vaziyet-i coğrafiye ve iklimiye, vesait-i nakliye ve teşkilat-ı mülkiyeye göre tefrik edilen hudutlar dahilinde (Madde 4) kuruyordu.
16 Mart 1923
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı yeniden örgütlendi.
13 Nisan 1923
Şehzadebaşı’nda Letafet Apartmanı’nda Kumkapı kulübünde yapılan toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu kuruldu.
21 Mayıs 1923
Cenevre’de yapılan toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu’nın FIFA üyeliği onaylandı.
2 Ocak 1924
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) kararnameleriyle hem “kamu yararı gözeten dernek” statüsü edindi, hem de Türkiye’yi dışarıda temsil etmeye hükümetçe yetkili kılındı.
4 – 12 Eylül 1924
Birinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Harbiye şampiyon oldu.
5 – 12 Eylül 1924
TİCİ 1. Kongresi, Ankara’da Türk Ocağı’nda toplandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk “Hamî” Başkanlığı, Başbakan İsmet İnönü ise “Fahrî” Başkanlığı kabul ettiler.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Kongreye Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Canik (Samsun), Edirne, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Karesi (Balıkesir), Kocaeli, Konya ve Trabzon “şehir” mıntıkaları katılırken, ordu mıntıkalarından Harbiye ve Bahriye de temsilci göndermişti.
Federasyonların kuruluş ve ikamet kararları alındı. İşbu Federasyonların 1928 Olimpiyatları hazırlığına şimdiden başlaması kararlaştırıldı. Yeni bölgeler kuruldu ve her sene Türkiye birincilik müsabakalarının farklı yerlerde düzenlenmesi kararı verildi.
18 – 20 Eylül 1925
TİCİ 2. Kongresi, Ankara’da Belediye Salonu’nda toplandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk “Hamî” Başkanlığı, Başbakan İsmet İnönü ise “Fahrî” Başkanlığı kabul ettiler.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Açılış konuşmasını yapan Başbakan İsmet Paşa “Memleketimizde spor teşebbüsü henüz sizin idare etmekte olduğunuz son şekliyle birkaç senelik teşebbüs olmakla beraber az zamanda kat ettiğimiz mesafeler bu işi hususi teşebbüslerin hevesleri için vücuda getirdikleri ve mesul oldukları bir teşkilat haricine çıkarmış, memleketin hayat-ı umumiyesinde bütün mücadelâtında onu bir mevki sahibi etmiştir.” dedi.
Türkiye birinciliklerinin bir arada olmayıp spor mevsimine göre yapılması kabul edildi.
28 Eylül – 1 Ekim 1926
TİCİ 3. Kongresi, Ankara’da toplandı.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Kongrenin açış konuşmasını yapan İsmet Paşa, TİCİ “yöneticileri ve kongre üyelerine, mıntıkaların ve federasyonların şikâyetlerinin yersiz olduğunu, her şeyin hükümetten beklenmemesi gerektiğini, hükümetin spora maddi-manevi desteğini verdiğini, hükümetin spor teşkilatına verdiği önem ve saygı derecesini kendilerinin de gösterdiği zaman daha iyi neticeler elde edileceğini, çünkü gençliğin Türk milletinin istikbali olduğunu bunun için çalışmalarda ciddi ve disiplinli olunması gerektiğini” belirtti.
TİCİ’nin kongre temsilci heyetini kabul eden ve onlara oldukça uzun bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ise sözlerini şöyle bitiriyordu:
“Sizi bana gönderen hassas insanlardan mürekkep gençlik cevvaliyetiyle vatan ve milliyet aşkıyla hal-i feveranda bulunan kongrenize teşekkür ederim. Sizi avdet ederken Türkiye İdman Cemiyetleri İttihadı’nın teşkiline badi bütün insanların güzel niyetlerine ve baria muvaffakiyetlerine müteşekkir olarak selamlarım. Sözlerimde işaret ettiğim ciddi muvaffakiyatı bana, hükümet-i cumhuriye ve cumhuriyetin sahib-i aslisi ve murakıbı olan büyük Türk milletine fiilen gösterebileceğiniz zamana büyük Türk milleti namına muntazır olduğum sözlerini son sözlerim olarak söylerim.”
2 – 10 Eylül 1927
İkinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Muhafızgücü şampiyon oldu.
6 – 9 Eylül 1927
TİCİ 4. Kongresi, Ankara’da Halk Fırkası merkezinde toplandı.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey; “spor faaliyetlerinin federasyon suretiyle teşekkülünü ve bir program dâhilinde faaliyet yapılmasını arzu ettiklerini, sporun memleketin hayati mesele olduğunu, Türk sporculuğunun diğer yıllara nazaran çok ilerleme gösterdiğini ve bu kongrenin eğitim, ordu, bahriye ve spor teşkilatlarıyla meşgul olacağı için diğer kongrelerden daha büyük önem arz ettiğini” belirtti.
Bu kongrede nizamname değişikliğiyle, umumî kongrelerin bir yerine iki yılda bir toplanması, mahallî ve millî şampiyonlarla, heyet reislerinin müsabakaları ücretsiz izlemeleri hükme bağlandı.
21 Mayıs 1928
1246 sayılı “Türkiye’de Gençlik Teşkilatlarının Türk Vatandaşlarına Hasrı Hakkında Kanun” Resmî Gazete’de yayınlandı.
Kanun metni şu şekildeydi:
Madde 1) Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde gerek mekteplerde ve gerek mektep haricinde izcilik, keşşaflık, boyskotluk veya diğer nam ve unvan altında izcilik teşkilatı vücuda getirmek hakkı münhasıran Türk vatandaşlarına aittir.
Madde 2) Birinci maddede zikredilen teşkilatı ecnebiler vücuda getiremeyeceği gibi bu kabil teşkilata ecnebi gençler dâhil olamazlar.
Madde 3) Türk vatandaşlarından olanlar dahi birinci maddede zikredilen teşkilatı ancak Maarif Vekaleti’nin müsaadesiyle ve o vekaletin emir ve murakabesine tabi olmak vücuda getirebilirler.
Madde 4) Bu kanun neşri tarihinden muteberdir. Madde 5) Bu kanunun ahkâmını icraya Dahiliye ve Maarif Vekilleri memurdur.
2 – 8 Ocak 1931
TİCİ 5. Kongresi, bir önceki kongreden 4 yıl sonra, Ankara’da Halk Fırkası merkezinde toplandı.
TİCİ Başkanlığına Ali Sami Yen seçildi.
Bu kongrede alınan kararlardan bazıları;
Genelkurmay, Maarif, Sağlık ve Harici Vekilliklerinden genel merkeze oy hakkı olmayan birer delege gönderilmesi ve bunların müşavir üye olarak alınması;
Hokey, Boks, ve Tenis federasyonları iptal edilerek bu sporların şimdilik tatbik edilmekte oldukları bölge idman heyetlerine bırakılması;
futbol, güreş, atletizm, denizcilik ve eskrimin birer federasyon olarak muhafaza edilmesi;
Binicilik, atıcılık, uçuculuk, kızakçılık ve dalgıçlık gibi ordu sporları için, ordu sporları federasyonu namı altında bir federasyon kurulması ve sporcuların, spor turnelerinde gazete muhabirliği yapmamaları idi.
20 – 25 Haziran 1932
TİCİ 6. Kongresi, Ankara’da Halkevi’nde toplandı.
Merkezi umumî, bu toplanışında İstanbul mıntıkası ile Futbol Federasyonu arasındaki ihtilafı da inceledi ve kongrede bulunan müfettişlerin raporunu, Futbol Federasyonu başkanının izahatını ve İstanbul mıntıkası merkez heyeti reisi Orhan Beyin konuya ilişkin raporunu dinledi.
Meselenin incelenip karar verildiği son toplantıda, kendisiyle alakalı olduğu için hakem durumunda bulunmasının uygun olmayacağından Futbol Federasyonu Başkanı Hamdi Beye toplantıdan çıkması rica edilmiş, o da bunun üzerine salondan çıkmıştır.
Kongrede bir konuşma yapan Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker; “Partinin spor işleriyle ve sporculukla fevkalâde alakadar olduğunu, spora maddi-manevi her türlü desteği verdiğini, sporculuğun esaslı bir şekilde tanzim ve teşkilinin zaruri olduğunu, hükümetin spora bu sene önceki senelerden daha fazla para tahsis ettiğini, profesyonelliğe karşı olduklarını ve bunun için her türlü girişmeleri reddettiklerini, Türkiye birinciliklerini önümüzdeki sene yapacaklarını, kulüplerin, sporcuları kendi menfaatleri için değil millet için yetiştirmesi gerektiğini” belirtti.
Bu kongrede federasyon seçimleri de tartışmalı geçti. Eski federasyon başkanları ve erkanından hiç biri vazife kabul etmek istememiş, bütün ısrarlara rağmen şiddetle reddetmişlerdi. Fakat neticede gene onlar seçilerek bir emrivaki karşısında bırakıldılar.
7 – 10 Ekim 1932
Üçüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. İstanbulspor şampiyon oldu.
13 Ekim – 10 Kasım 1933
Dördüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
25 – 28 Ekim 1933
TİCİ 7. Kongresi, Ankara Spor Salonu’nda toplandı.
Kongre heyeti umumiyesi; Cumhuriyetin 10uncu yıl dönümü nedeniyle Bursa’da yapılamayan Türkiye futbol birinciliğinin gelecek sene Bursa’da yapılması kararlaştırıldı. Federasyonların raporlarını inceleyen komisyonun “beş sene müddetle Türkiye birinciliği yapmayarak bu paranın mıntaka sahalarına tahsisi” hakkındaki teklifi kabul etmedi.
12 – 29 Ekim 1934
Beşinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
24 Ağustos – 8 Eylül 1935
Altıncı Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
13 – 18 Nisan 1936
TİCİ 6. Kongresi, Ankara’da Halkevi’nde toplandı. Kongrenin son gününde, voleybol ve basketbol federasyonlarının kurulmasına ve cezaların affına, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı namı altında 14 yıl faaliyet gösteren bu teşkilatın nizamnamesinin maksadı temine kâfi gelmediği için yeni icaplara göre hükümler taşıyan bir nizamname ile teşkilat 18 Nisan 1936 tarihinden itibaren adının “Türk Spor Kurumu” olarak değiştirilmesine karar verildi.
“Türk Spor Kurumu, ‘yarı-resmî niteliğine ve CHP parti örgütünün parçası olmasına karşın, dernekler hukuku hükümlerine göre son kurultayında adını Türk Spor Kurumu olarak değiştirmiş bir ‘özel hukuk tüzel kişisi’, bu yönüyle de Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın yasal devamıdır.” (Kurthan Fişek)
29 Haziran 1936
Türk Spor Kurumu Dergisi yayın hayatına başladı.
İlk sayıda yayınlanan “Maksadımız” başlıklı yazıda şöyle deniyordu:
“Bu sene sekizinci kongresini akdeden “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı,,, nizamnamesini yeni esaslara göre değiştirerek ismini de [Türk Spor Kurumu] na tahvil etmiştir.Bu yeni esaslara göre Türk Spor Kurumu; Yurdu kurtaran Ulu Önder Kamâl Atatürk’ün cumuriyet ve istiklalimizi kendisine tevdi etmiş olduğu Türk Gençliğini, ruhi ve manevi bakımdan olduğu kadar bedeni ve maddi bakımdan da bu değeri ölçülmez vediayı koruyabilecek iktidara sahip, şuurlu, canlı, bir düşünceli ve bir hareketli [bir sporcu gençlik birliği] halinde ilerletip geliştirmek vazifesini üzerine almıştır.Türk Spor Kurumu; bu vazifesini yaparken gençlerin sıhhat şartlarını göz önünde tutarak memlekette teknik icaplara uygun zevkli bir spor faaliyeti uyandırmıya çalışacak ve bu faaliyetin, ahlâklı ve vatansever Türk Gençliği için millî vasıfları hâiz ve o gayelere müteveccih olmasını temine dikkat ve ehemmiyetle uğraşacaktır.Bugün ilk sayısı çıkan Türk Spor Kurumu Dergisi Türk Spor Kurumunun bu yoldaki çalışmalarında, fikirlerinin yayım organı olacaktır.”
21 Mart – 11 Temmuz 1937
Birinci Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
13 Şubat – 5 Haziran 1938
İkinci Millî Küme düzenlendi. Güneş şampiyon oldu.
23 Haziran 1938
İcra Vekilleri Heyetince 6 Haziran 1938 tarihinde Yüksek Meclise arzı kararlaştırılan (Spor Teşkilatı) hakkındaki kanun lâyihası esbabı mucibesi ile birlikte 23 Haziran 1938’de Büyük Millet Meclisi Yüksek Reisliğine sunuldu..
29 Haziran 1938
3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu ile “Başbakanlığa bağlı” Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kuruldu.
Gençlik Spor Bakanlığı’nın onayıyla federasyon kurmak, ülke çapında spor tesisi yapımıyla ilgili çalışmaları yürütmek, sporcu ve kulüplerin tescil, vize ve transfer işlemlerini izleyip kayıtlarını tutmak, Spor-Toto uygulamalarını düzenlemek ve yurttaşın spordaki bilgi ve ilgi düzeyini yükseltmekti.
Kanun Maddesi 6) Beden terbiyesi genel direktörü Başvekil tarafından intihab ve Cumhur Reisinin tasdiki ile tayin olunur. Genel direktör bu kanunun hükümleri dairesinde kurulan teşekküllerin merci ve âmiri olup bu teşekküllerin çalışmalarından mesuldür.
1939
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nce çıkarılan bir talimatnameyle TİCİ’den TSK’ya devredilen Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi, BTGM’ye bağlandı.
19 Mart – 9 Temmuz 1939
Üçüncü Millî Küme düzenlendi. Galatasaray şampiyon oldu.
31 Mart – 7 Temmuz 1940
Dördüncü Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
21 – 22 Eylül 1940
Yedinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Eskişehir Demirspor şampiyon oldu.
12 Mart 1941
Resmî Gazete’de 15309 numaralı kararname yayınlandı.
“İlişik (1) sayılı listede yazılı kulüplerin hizalarında gösterilen adlar altında birleştirilmeleri ve (2) sayılı listede yazılı olanların da kapatılmaları; Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün 15/2/1941 tarih ve 1320 sayılı tezkeresile yapılan teklifi üzerine 3530 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin son fıkrasına tevfikan İcra Vekilleri Heyetince 1/3/1941 tarihinde kabul olunmuştur.”
30 Mart – 6 Temmuz 1941
Beşinci Millî Küme düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
12 – 15 Temmuz 1941
Sekizinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Gençlerbirliği şampiyon oldu.
23 – 25 Mayıs 1942
Dokuzuncu Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Harbiye şampiyon oldu.
3 Haziran 1942
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, 4235 sayılı yasayla Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
14 Mart – 19 Mayıs 1943
Altıncı Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
12 Mart – 19 Mayıs 1944
Yedinci Millî Küme düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
27 – 30 Mayıs 1944
Onuncu Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
11 Mart – 20 Mayıs 1945
Sekizinci Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
12 – 29 Mayıs 1945
On birinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Harbiye şampiyon oldu.
6 Nisan – 12 Mayıs 1946
Dokuzuncu Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
25 – 28 Mayıs 1946
On ikinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Gençlerbirliği şampiyon oldu.
22 Mart – 25 Mayıs 1947
Onuncu Millî Küme düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
24 – 26 Mayıs 1947
On üçüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Ankara Demirspor şampiyon oldu.
21 Mayıs – 5 Haziran 1949
On dördüncü Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Ankaragücü şampiyon oldu.
18 Mart – 21 Mayıs 1950
On birinci Millî Küme düzenlendi. Fenerbahçe şampiyon oldu.
1 – 11 Haziran 1950
On beşinci Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Göztepe şampiyon oldu.
17 – 27 Mayıs 1951
On altıncı Türkiye Futbol Birinciliği düzenlendi. Beşiktaş şampiyon oldu.
13 Mayıs 1960
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, 7474 sayılı yasayla Başbakanlık makamına bağlandı.
29 Ağustos 1962
Profesyonel Futbol Yönetmeliği, Resmî Gazete’de yayınlandı.
Madde 1) Bu Yönetmelik, profesyonel takım kuran kulüplerle profesyonel futbolcular ve bu teşekkül ve şahıslarla Futbol Federasyonu arasındaki münasebetlerde tatbik olunur.
85. maddede “Bu yönetmelik hükümlerini Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü yürütür” deniyordu.
11 Şubat 1970
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, 1-21/1156 sayılı kararname ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlandı.
1977
Devlet Planlama Teşkilatı’nın “Beden Eğitimi ve Spor Özel İhtisas Komisyonu Ön Raporu” yayınlandı.
“Federasyon birçok kulübün bir araya gelerek aynı amaç için birleştikleri bir topluluktur. Spor kulüpleri aynı amaç için birleşerek Federasyon’u kurarlar ve bunların yöneticilerini kendi aralarından seçerler. Anayasamızın 29’uncu maddesi gereğince herkes dernek kurrar. Spor kulüpleri de birer dernek olduğuna göre 1630 sayılı Dernekler Kanunu derneklerin federasyon ve konfederasyonlar halinde birleşebileceklerini belirlemektedir ve aynı kanun gereğince de uluslararası beraberlik ve işbirliği sağlayabilirler. Bu durum yurdumuzda ilk federasyonların kurulduğu 1922 yılından 1936’ya kadar Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı zamanında uygulanmıştır.”
7 Kasım 1982
Yeni Anayasa’da ilk spora yer verildi. Böylece ülkemizde ilk kez spor ve sporcu Anayasa’nın teminatı altına alındı.
14 Aralık 1983
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 179 sayılı kanun hükmünde kararnameyle Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde yer aldı.
21 Mayıs 1986
T.B.M.M.’de kabul edilen 3289 sayılı “Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu” ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adı, Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi.
5 Mayıs 1988
T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri “Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu’ndan:
Ülkemizde de her geçen gün gelişen profesyonel futbolun, Batıda olduğu gibi profesyonelce yönetilmesi zaruret haline gelmiştir. Profesyonel futbolun, amatör futbol şartlarına göre düzenlenmiş teşkilat ve kaidelerle yönetilmesi çeşitli aksamalara yol açmaktadır. Bu nedenlerle, profesyonel futbolun, profesyonelce yönetilmesi ve böylece futbolumuzun daha ileriye götürülebilmesi maksadıyla, özel hukuk hükümlerine tabi ve tüzelkişiliği haiz Türkiye Futbol Federasyonunun kuruluş ve görevleri hakkındaki bu Kanunun hazırlanması gerekmiştir.”
27 Mayıs 1988
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” kabul edildi.
2 Mart 1989
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine Dair Kanun” kabul edildi.
1989
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nün Başbakanlık Devlet Bakanlığı’na bağlanması nedeniyle adı “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü” oldu.
10 Nisan 1992
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 33 Arkadaşının, 27.5.1988 Tarih ve 3461 Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu’ndan:
“Ülkemizde futbol faaliyetleri uzun yıllar Beden Terbiyesi ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü çatısı altında ve ona bağlı Futbol Federasyonu eliyle yönetilmiştir. Futbolun ülke sporu içindeki yeri ve önemi dikkate alınarak, özerkleştirilmesi düşüncesi gündeme gelmiştir. Bu amaçla 3461 sayılı Kanun çıkarılmış, futbolun, içinde yer alan birimler ile kurum ve kuruluşlar eliyle kendilerinin seçtikleri kişiler tarafından yönetilmesi amaçlanmıştır. Ancak, bilahara 3461 sayılı Kanunun seçime ilişkin hükümleri 3524 sayılı Kanunla değiştirilerek, Federasyonun organlarının atama yoluyla görevlendirilmesi uygun görülmüştür.”
17 Haziran 1992
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” kabul edildi.
18 Şubat 2000
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’ndan:
3.7.1992 tarihinde yürürlüğe konulan 3813 sayılı “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” ile profesyonel futbolun gelişmesine engel teşkil eden hususların ortadan kaldırılması, futbolun idarî, malî ve hukukî yönden özerk bir yapıya kavuşturularak uluslararası norm ve standartlara uygun bir yapının oluşturulması hedef alınmıştır. Özel hukuk hükümlerine tâbi, tüzelkişiliğe haiz özerk bir federasyonu öngören bu Kanun kapsamında, futbol adına çağdaş bir çalışma ve gelişme ortamının tesis edildiğine ve bu suretle futbolla ilgili tüm sorunların giderileceğine dair kamuoyunda beklentiler yaratılmıştır. Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği 1992 tarihinden itibaren hâsıl olan gelişmeler kamuoyunda yaratılan bu olumlu beklentilere cevap vermede yetersiz kalmıştır.
14 Nisan 2000
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi.
12 Mayıs 2004
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’ndan:
“Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca kurulmuş bulunan Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir. Kanunun 1 inci maddesine göre futbol faaliyetleri millî ve milletlerarası kurallara göre yürütülür, teşkilâtlandırılır ve geliştirilir. Futbolun sürekli gelişmesi ve uluslararası niteliği nedeniyle süratle değişen şartlara uyumun sağlanabilmesi için anılan Kanunda değişiklikler yapılması zorunlu hale gelmiştir.”
25 Mayıs 2004
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi.
29 Kasım 2007
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edildi.
5 Mayıs 2009
T.B.M.M.’de “Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” kabul edildi.
2011
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 3/6/2011 tarihinde kararlaştırıldı.
Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilat yapısında değişikliğe gidilen Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün 3289 sayılı kanunda yer alan “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü” ibaresi “Spor Genel Müdürlüğü” olarak değiştirildi.
2018
10/07/2018 tarihli 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde “Spor Genel Müdürlüğü” olan adı “Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü” olarak değiştirildi.
Futbol Federasyonu Milli Lig fikstürünü dün ilân etmiştir.
21 Şubat’ta başlayarak 7 Haziran’da sona erecek olan Milli Lig’de 112 maç oynanacaktır. Bunlardan 56’sı İstanbul’da, 28’i İzmir’de ve 28’i de Ankara’da yapılacaktır.
Müsabakalarda Beynelmilel Federasyonun son toplantısında aldığı karara sadık kalınarak ilk devrenin sonuna kadar biri kaleci olmak üzere iki oyuncu değiştirilebilecektir.
Milli Ligin ilk haftasında İstanbul’dan Galatasaray, Adalet Ankara’ya, Beşiktaş’la Beykoz ise İzmir’e deplâse olacak, Fenerbahçe ve İstanbulspor da İstanbul’da iki Ankara takımıyla karşılaşacaklardır.
Milli Lig talimatının metni aşağıdadır:
Milli Lig Talimatı
Ankara, Hususi
Türkiye milli ligi Ankara, İzmir ve İstanbul bölgeleri profesyonel takımları arasında deplasmanlı lig usulü ile tertiplenmiştir.
Müsabakalar, milletlerarası futbol kaideleri ve futbol müsabaka talimatnamesi hükümleri dairesinde oynanır.
Bu lige İstanbul’dan 8, Ankara ve İzmir’den 4’er takım olmak üzere 16 kulüp iştirak edecektir.
Bu seneye mahsus olmak üzere Türkiye milli ligi iki gruba ayrılmıştır.
Gruplar kırmızı ve beyaz olarak isimlendirilmiş olup kur’a ile tespit edilmiştir. Kırmızı Grup: Galatasaray, Karagümrük, Adalet, Vefa, Demirspor, Gençlerbirliği, Karşıyaka, Göztepe. Beyaz Grup: Fenerbahçe, İstanbulspor, Beşiktaş, Beykoz, Hacettepe, Ankaragücü, Altay, İzmirspor takımlarından teşekkül eder.
Kırmızı ve beyaz grup maçlarının sonunda en çok puan alan iki takım kendi gruplarının birincisi olurlar.
Kırmızı ve beyaz grup birincileri iki maç yaparak Türkiye milli lig şampiyonunu tayin ederler.
Bu maçlardan biri kırmızı grup şampiyonu olan takımın bölgesinde, diğeri beyaz grup şampiyonu olan takımın bölgesinde yapılır. Bu iki maçın sonunda en çok puan alan takım, Türkiye milli ligi şampiyonu olur. Puanların müsavatı halinde averaj esastır. Averajların müsavatı hâlinde bitaraf bir bölgede üçüncü bir maç yapılır.
Türkiye milli ligi şampiyonu olan takım, Avrupa Şampiyon Kulüpler Turnuvasında Türkiye’yi temsil etmek hakkını kazanır ve kendisine gümüş bir kupa verilir.
Oyuncu değiştirme hali: Müsabakalarda maç devamınca kaleci her an değiştirilebilir. Değiştirilen kaleci yerine başka bir kaleci alınamaz. Maç devamınca kaleci haricinde yalnız birinci devre nihayetine kadar bir oyuncu değişebilir.
1939 yılı Milli Küme maçları sonunda Galatasaray, 1959 öncesindeki ilk ve tek ulusal şampiyonluğunu kazandı. Şampiyonun iki maçta belirlenmesi planlanmıştı ama “müessif bir hadise” bunun önüne geçti. Peki 1939’da ne oldu? İşte bu sorunun cevaplarını aşağıdaki gazete haberlerinde bulabiliriz.
Not: Olayın kahramanı (!) Necdet Erdem, futbola Fenerbahçe’de başladı. İlginçtir, olaydan seneler sonra Galatasaray’da bıraktı. Hakem Tarık Özerengin ile seneler sonra bir araya geldiler. O günün bilgilerine de “buradan” ulaşabilirsiniz.
Dün Maçta Müessif Bir Hadise Oldu
Demirspor kalecisi ve takımın kaptanı Necdet, maçı idare eden hakem Tarık’a hücum ederek gözünden yaraladı. Hakem, maçı tatil ve Demirspor’u mağlup ilan etti.
Milli küme şampiyonasının günlerden beri dedikodusu devam eden son maçı dün Fenerbahçe stadyumunda Galatasaray’la Demirspor takımları arasında oynanırken, spor tarihimizde şimdiye kadar vukua gelmemiş müessif bir hâdise olmuş ve bu yüzden maç tatil ve Demirspor takımı mağlup addedilmiştir.
Mevzuubahis hâdise, Demirspor takımı kalecisi ve takımın kaptanı Necdet’in, hakem Tarık’a hücum ederek gözüne yumruk atması ve yüzünde büyük bir yara açmasıdır. Şimdiye kadar spor sahalarımızda oyuncular arasında müteaddit kavgalar olmuş, seyirciler birbirine girmiş, fakat oyunculardan hiçbirisi müsabaka hakemini döğmemişti. Dünkü maçta nihayet hakem de dövülmüştür.
Fenerbahçe stadyumunda dün on bine yakın seyirci toplanmıştı. Milli küme şampiyonunu tayın edecek olan bu maçı herkes merak ediyordu. Takımlar da bir haftadan beri kampa girmişler, hazırlanmışlardı. Fakat müsabaka, normal bir oyundan ziyade bir sinir işi haline getirildiği için, zevkli bir maç seyretmek pek de mümkün görülmüyordu.
Takımlar saat beş buçukta kol kola dizilmiş bir halde sahaya çıktılar; halkı selâmladıktan sonra şu şekilde dizildiler:
Ankara’dan sureti mahsusada gelen ve Futbol Federasyonu reisinin riyasetinde bulunan bir heyet de maçı, saha kenarından kontrol ediyordu.
Oyuna, asabi bir hava içinde başlandı.
İki taraf da bütün enerjisini ortaya koyduğu için ciddi bir mücadele cereyan ediyordu. Fakat bu mücadele yavaş yavaş sportif mahiyetini kaybetmeye, başka bir kalıba gitmeye başladı. Hakem, müsabakaya başlamadan evvel, müsabıklara bazı nesayihte bulunmuş, bu maçın ehemmiyetini izah ederek sert oyuna müsaade etmeyeceğini ve temiz bir müsabaka yapmalarını bildirmişti. Buna rağmen sertlik yüz göstermişti. Hakem, sık sık faul, frikik cezaları vermek mecburiyetini hissediyor, bazı oyunculara da ihtarda bulunuyordu. Verilen cezalar ve yapılan ihtarların yüzde yetmiş beşi Demirsporlulara aitti. Müsabakanın her safhasında müessif bir vaka zuhurundan korkuluyordu. Fakat ilk devre, sıfır sıfıra berabere bitti.
İkinci devre, birinciye nazaran daha sert ve daha asabi bir tarzda başladı.
Tekme vurmak, çelme takmak mubah sayılacak bir hale geldi. Hakem, o kadar çok ihtarda bulunuyor ve o kadar ceza vermeğe mecbur kalıyordu ki, inkıtaa uğramadan beş dakika oyun seyretmek kabil olamıyordu. Nihayet Demirspor kalesi önünde yapılan pek bariz bir hata üzerine Galatasaray lehine penaltı verildi. Galatasaraylılar, topu dışarı atarak bu fırsatı kaçırdılar. Bundan bir dakika sonra da Demirspor bir gol kazandı.
Demirspor’un 1 – 0 galip vaziyete gelmesi, Ankaralılar için bulunmaz bir avantajdı ve oyunu bu vaziyette bitirmeleri de mümkündü. Fakat buna rağmen Demirsporlular sert oyuna bir kat daha germi verdiler; bilhassa bu işte takımın kaptanı ve kalecisi olan Necdet pek ileri gidiyor, kaleye her yaklaşan muhacime tekme vurmak, çelme takmakta tereddüt etmiyordu.
İkinci devrenin 33üncü dakikasında Galatasaray’ın yaptığı bir hücum esnasında, Necdet, bu defa da Galatasaraylı Cemil’i yere yıktı. Hakem, evvelce müteaddit defalar ihtara maruz bıraktığı Necdet’i oyundan çıkarmak mecburiyetini hissetti ve kararını tebliğ etmek üzere yanına gitti. Hakem Tarık, kararını resmen bildirmesiyle beraber gözünün üstüne kuvvetli birkaç yumruk yemesi bir oldu. Takım kaptanı Necdet, şimdiye kadar hiçbir sporcumuza nasip olmayan bir tarzda, hakeme hücum etmiş ve gözünden yaralamıştı.
Etraftaki polis kuvvetleri derhal hâdise mahalline koştular. Necdet’i yakaladılar, diğer taraftan da hakem Tarık, yüzünden kanlar aka aka sahadan çıkarıldı. Soyunma odasında tedavi altına alındı. Biraz sonra da oyuncular, müsabaka, hakem tarafından tatil edildiği için sahadan ayrıldılar.
Hâdisenin hikâye tarafı budur. Vakanın çirkinliğini tavsif etmek için kelimeler ve sıfatlar bulmağa ihtiyaç görmüyoruz. Güzide bir takımın kaptanlığı mevkiinde bulunan bir adamın hakem döğmeğe teşebbüs etmesi, en hafif tabirle iptidailiktir, kabalıktır. Sonra tecavüze uğrayan hakem, öyle bir gençtir ki, bütün sporcularımıza numunevi imtisal olacak temiz bir karaktere, dürüst bir ahlâka ve insanı kendine meclup eden bir nezakete sahiptir. Bu sene yüksek tahsilini bitirmiş, doktor olmuştur, şimdiye kadar en ufak şekilde bile kimseye tek kelime fena bir söz sarf etmemiştir. İdare ettiği bütün maçlarda dürüstlüğü, nezaketi, bitaraflığı ve temiz ahlâkı ile tanınmıştır. O kadar ki, iki takımın bu maç için bir hakem intihap etmelerine karar verildiği vakit, Demirspor takımı Tarık’ın bu maçı idare etmesinde şiddetle ısrar etmiştir.
Spor, mutlaka bir maçı kazanmak, her ne pahasına olursa olsun galip gelmek demek değildir. Bizim spordan anladığımız ilk mana, temiz ahlâk, dürüstlük ve insanlıktır. Hakemi döğecek kadar terbiye, insanlık ve ahlâk hututlarının haricine çıkan bir insanın spor mefhumile hiçbir alâka ve münasebeti yoktur. Bu vakada, asabına hâkim olamamak, yapılan haksızlıklara tahammül gösterememek gibi bir mazeret dermeyan etmeğe bile imkân tasavvur edilemez. Çünkü Tarık, eğer bu maçta bir haksızlık yapmış ise, Galatasaray’ın aleyhine yapmıştır ve Demirspor’a birçok ahvalde mümaşatkâr davranmıştır, denilebilir.
Halkın yuhaları, hakaretleri arasında polis nezaretinde sahadan çıkarılan bu adam, derhal tevkif edilerek cürmü meşhud mahkemesine verilmiştir. Hakem Tarık da ayrıca bir dava ikame etmiştir.
Bu çirkin vak’aya, maalesef büyüklerimiz de şahit olmuşlardır. Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu, eski Milli Müdafaa Vekili General Kâzım Özalp ve diğer devlet erkânından bir kısmı stadda bulunuyorlardı. Federasyon rüesası, İstanbul mıntakası erkân ve azaları da hep beraber orada idiler.
Bu vak’adan sonra, Necdet, bu memlekette müebbeden spor yapmak hakkını kaybetmiştir. Çünkü kendisine verilecek nizami ceza, müebbed boykottur. Bundan başka, yaptığı tecavüzden dolayı da mahkemenin vereceği cezaî karar da vardır.
Demirspor takımının vaziyetine gelince; evvelce umumi merkezin yaptığı bir tamimle de sarahat kesbettiği üzere takım diskalifiye edilmiştir. Dünkü maçın nizami galibi Galatasaray’dır. Bu şerait içinde Ankara’da ikinci bir defa daha iki takımın karşılaştırılmasına da imkân görülememektedir.
Hakem ne diyor?
Dün akşam geç vakit hakem Tarık’la görüştük.
Bize şunları söyledi:
“Demirspor kalecisi Necdet’e, yaptığı müteaddit hatalı hareketlerinden dolayı birkaç defa ihtarda bulundum; fakat bu oyuncu, kasti hareketlerde devam etti. Galatasaray muhacimlerinden Cemile yaptığı son hareketi üzerine müsabakanın selâmeti için kendisini oyundan çıkarmak mecburiyetinde kaldım. Bu kararımı kendisine usulen tebliğ ettim. Fakat Necdet derhal üstüme hücum ederek beni yumruklamaya başladı. Yüzüm, gözüm kan içinde ve polis refakatinde sahadan ayrıldım. Bu vaziyette maçın idaresine imkân göremediğimden oyunu tatil etmek mecburiyetinde kaldım ve bu hâdiseden dolayı da Adliye ve zabıta makamlarına müracaatle cürmü meşhud kanununa göre takibat yapılmasını istedim.”
Federasyonlar Dairesi Reisinin Beyanatı
Müessif hadiseden sonra kendisini gördüğümüz federasyonlar dairesi başkanı B. Ziya Ateş şunları söylemiştir:
“Müsabakanın 33 üncü dakikasında Necdet tarafından hakem Tarığa yapılan fiilî tecavüzle başlıyan hadiseyi müteakip Tarık ve Necdet sahadan ayrılarak polis refakatinde soyunma odasına götürülmüşlerdir. Sahada idaresiz kalan oyun hakkında son kararın ne olduğu sorulmak üzere maçın seyrini takib heyeti bizzat hakeme de kararını sorarak Demirspor kaptanını cürmümeşhud mahkemesine vermiş ve maçı tatil etmek mecburiyetinde kalmıştır.”
24 Temmuz 1939 – Cumhuriyet Gazetesi
F.I.F.A.’dan Cevap Geldi
Galatasaray’ın millî küme şampiyonluğu tasdik edildi
Galatasaray ile Demirspor kulüpleri arasında milli küme şampiyonluğu için biri Ankara’da diğeri İstanbul’da yapılmak üzere tertip edilen maçlarda birincisinde malûm hâdise çıkmış ve maç yarıda kalmıştı.
Futbol federasyonu tarafından o zaman bu hâdise beynelmilel futbol federasyonuna sorulmuş ve beklenen cevap dün gelmiştir.
Alınan cevapta “Demirspor kulübünün 0-1 galip vaziyette olmasına rağmen hâdiseye müsebbip olduğu için hükmen mağlup sayılacağı” bildirilmiştir. Bunun üzerine genel direktörlükte yüksek hakem komitesi ve futbol federasyonu azalarının bulunduğu bir toplantı yapılmış ve Galatasaray kulübünün bu maçta hükmen galibiyetine karar verilmiştir.
İki maç üzerine tertip edilen bu müsabakaların birincisinde, Demirspor kulübüne hükmen mağlup sayıldığı için puan verilemeyeceği cihetle ikinci maçın yapılmasına lüzum kalmamış ve Galatasaray kulübünün 938-939 milli küme şampiyonluğu tasdik edilmiştir.
Keyfiyet alâkadar bölge ve kulüplere derhal tebliğ edilecektir. Uzun bir beklemeden sonra hakları teslim edilen sarı kırmızılıları şampiyonluklarından dolayı tebrik ederiz.
“1959 Öncesi Şampiyonluklar” konusunda bir “Tahkim Kurulu Kararı” lafıdır, sürüp gidiyordu. Kararın ve bunun açıklanmasına vesile olan başvurunun Fenerbahçe ile ilgili olmadığı için bugüne kadar dönüp alıcı gözle bakmamıştık.
Bakınca bir de ne görelim!
“Fenerbahçe’nin 1959 Öncesi Başvurusuna Dair Tahkim Kararı” diye ortada dolaşan kararın Fenerbahçe’nin x bir başvurusu ile hiçbir alakası olmadığı gibi, eğer metin içeriğine bakarsanız bu kararın Fenerbahçe tezlerini adeta “tasdik” ettiğini görürsünüz.
Tahkim Kurulu Kararı’nın gerekçesinde “İhtilafa konu olan olayın çözümlenebilmesi için öncelikle Türk Futbol Tarihi kaynaklarının ve mevzuatın irdelenmesi gerekmektedir” deniyor. Bu zaten Fenerbahçe Kulübü’nün tam 3 yıldır bıkıp usanmadan söylediği bir şey… Hatta öyle ki Türkiye Futbol Federasyonu’nun bile elinde bulunmayan bir takım resmî belgeleri FenerbahceTarihi.org olarak biz temin (ve kulübümüze teslim) ederek dosyaya girmesini sağladık.
Bu birinci çinko…
Tahkim Kurulu, kararın gerekçesinde “TFF tarafından yayınlanan ‘Türk Futbol Tarihi’ incelendiğinde…” diye devam ediyor. Tamamı 7 ciltten oluşan bu eser, hâlâ Türkiye Futbol Federasyonu web sitesinde yayında. Eğer bu yayın referans alınacaksa (ki öyle ya, sonuçta resmî yayın) daha ilk ciltte Fenerbahçe’nin argümanlarının temelini oluşturan cümleler yer alıyor.
Aynı kararın gerekçesi “Türk futbolunda deplasmanlı lig hüviyetindeki Millî Küme, 1936-1937 sezonunda başlamıştır” diye bir cümle barındırıyor. Yani Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu bizzat bu kararıyla “1959 öncesinde deplasmanlı lig yoktu.” diyenleri taca çıkartıyor.
En mühim yere geldik!
Tahkim Kurulu, kararda “Federasyon Kupası ile 1959 sonrasını karşılaştırırken” statü benzerliklerini vurguluyor ve sonda şu can alıcı cümleyi kullanıyor: “Bu sebeple TFF’nun milli ligin 1959 yılında başladığı şeklindeki savunmasına itibar edilmemiş..”
Neticede “Fenerbahçe’nin başvurusu Tahkim Kurulu tarafından reddedildi” denen kararın metni, aslında Fenerbahçe tezlerini destekler niteliktedir.
Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, o kararıyla Federasyon Kupası’nı bile 1959 sonrası ile eşleştirebilmişken, Fenerbahçe’nin başvurusundaki “Türkiye Futbol Birinciliği” ve “Millî Küme” organizasyonlarını haydi haydi hesaba dâhil edecektir.
Tombala!
BONUS BİLGİ!
Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nun ilgili kararında şöyle bir bölüm var:
“1956-1957 yılında ilk defa yapılan Federasyon Kupası maçları Türkiye Ligi Şampiyonası yerine geçmek üzere tertiplenmiş…”
“Federasyon Kupası” bile Tahkim Kurulu kararıyla “Türkiye Ligi Şampiyonası” olabiliyorken, adı “Türkiye Futbol Birinciliği” ve “Millî Küme” olan organizasyonların neden hesaba katılmayacağını açıklayabilecek herhangi bir merci yok.
Not: İlgili Tahkim Kurulu Kararı, 9 Mayıs 2002 tarih ve 2002/68 karar no’su ile Türker Arslan, Erkan Vardar, Sabri Ersavaş, Celil Demircioğlu ve Gürol Kaymak tarafından imzalanmıştır.
Yeni moda 1959 öncesi şampiyonluk organizasyonlarına “hukuksuz” demek oldu. Madem öyle eli arttırıyoruz; 1986 öncesi şampiyonluklar sayılmasın! Zira Fenerbahçe karşıtı argümanlar artık akıl ve mantık boyutunu aştı. Israrla konuyu sulandırıyorlar!
Ulusal turnuvaları İstanbul şampiyonlukları ile bir tutanlar, “Madem öyle Türkiye Kupası da sayılsın” diyenler bitti, bunlar başladı.
Bugüne kadar bu iş hukuken konuşulmadığı için “hukuk” kelimesini ilk kullanan inandırıcı olacağı sanıyor ama bu iddia hepsinden daha akıl almaz bir safsata!
Devletin kanunları ile düzenlenen, altında Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların imzası olan ve (kanun, kararname, nizamname ve talimatnameleri gibi) tüm dökümanları devlet tarafından yayınlanan onlarca yıllık organizasyonlar, nasıl “hukuksuz” olabilir? 1959 sonrası bütün ligler aynı kanunlara dayanarak devam ederken bu iki dönem öncesi-sonrası diye nasıl birbirinden ayrılabilir?
Aşağıda Beden Terbiyesi Kanunu ve buna bağlı ek kanunlar var. Bunlardan birinde 16 Nisan 1986 tarihli “Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun”a dair “TBMM 440 no’lu Komisyon Raporu”nda, “Genel Gerekçe” bölümünde şöyle bir paragraf bulunuyor.
“16.7.1938 tarihli ve 3530 sayılı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü hakkındaki Kanun, bugüne kadar sportif teşkilatlanmalarda yürürlüğe konmuş tüzük ve çok sayıda yönetmeliklerle teçhiz edilmiş olmasına rağmen başta Genel Müdürlük’te olmak üzere hizmetin yürütülmesinde birçok tıkanıklıklar meydana getirmiştir. 28 maddelik bu Kanunun dört maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, altı maddesi ise hiç uygulanmamıştır. Netice olarak, Türk Sporu, bugüne kadar 14 maddelik bir Kanunla yürütülmüştür.”
Oldu olacak yukarıda dediğimiz gibi yapalım. Bu paragrafa dayanarak, başka hiçbir metin okumadan, “1986 Öncesi Şampiyonluklar Sayılmasın” diyelim. Hem rakamlar da aşağıdaki gibi olur, ne güzel! Bütün bir Türk futbol tarihi bir kulübün “Biz istemiyoruz” fikrine kurban edilmiş, ne gam!
16 – Galatasaray 9 – Beşiktaş 8 – Fenerbahçe 1 – Trabzonspor 1 – Bursaspor 1 – Başakşehir
Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerinin Galatasaray Spor Kulübü Başkanı’na “Fenerbahçe’nin başvurusunu kabul etmeyeceğiz” diye söz verdiği dillendiriliyor. Doğru mu bilemiyoruz… Beklenir.
Fakat hatırlatmak gerek… Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başvurusunu reddetmek, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve T.B.M.M.’yi reddetmek olur. O kararın altına imza atacaklar tarihin yükleyeceği sorumluluğu taşıyamazlar.
Bizim de araştırmalarından ve eserlerinden istifade ettiğimiz ve Türk futbol tarihinin ilk dönemlerine dair, karşılıklı yeni bilgi alışverişi yaptığımız kıymetli yazar, sayın Melih Şabanoğlu, dün (11 Mayıs 2022) oldukça uzun süren bir Twitter yayınına katıldı. Bu yayında Fenerbahçe’nin 1959 öncesi şampiyonluklar ile ilgili tezlerini gayriciddi, organizasyonları ise hukuk dışı bulduğunu anlattı. Bize de dehşet içinde dinlemek ve Melih Bey’e bir açık mektup kaleme almak düştü.
Öncelikle sayın Melih Şabanoğlu, (aslında konuyu hiç bilmeyen ve bunu örtmek için mugalata yapan bir kesim gibi; fakat onların aksine kendisine hiç yakışmayan biçimde) bir şampiyonluğun “resmî ve ulusal” sayılabilmesi için bazı şartlar öne sürüyor. Peşinden kendi kendini düzeltiyor. Mesela;
“Lig formatında olmalı” diyor; üç dakika geçmeden “Gerçi öyle olmadığı yerler de var” diye ekliyor.
“Çok az şehir katılmış” diyor; peşinden “Gerçi 1959 sonrasında da böyle oynanmış” diye düzeltiyor.
“Federasyon yapmamış, Beden Terbiyesi yapmış” diyor; çok sürmeden “Gerçi Federasyon zaten Beden Terbiyesi’ne bağlıydı” diye tashih ediyor.
“O zamanlar Federasyon özerk değildi” diyor; biraz sonra “Gerçi bu tek başına bir sebep değil” diye yorumluyor.
Kısacası Türkiye Futbol Birinciliği’ne ayrı, Millî Küme’ye ayrı kulp takıyor.
“Geçmişe bugünün paradigmalarıyla bakmamak gerektiğini, her tarihsel dönemi kendi koşullarıyla yorumlamak gerektiğini kitabınızda bile yazan biri olarak 1959 öncesine neden bugünün paradigmalarıyla bakıyorsunuz?”
Diğer bir soruya gelince… Sayın Melih Şabanoğlu, yayının başından sonuna kadar Fenerbahçe’nin talebinin hukuksuz olduğunu söyledi. Başka kelimeler de kullanıldı ama onları burada tekrar edip de tartışmayı çizgisinden çıkarmayalım.
Yine Melih Bey yayın boyunca, bu konuda bir “Tarihi Devamlılık” olmadığını söyledi. Bizi en çok dehşete düşüren de bu oldu! Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulduğunu bile bile, sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin spor teşkilatını sahiplendiğini göre göre (ister kulüpçülük gayreti deyin, ister başka bir saikle) koca bir geçmişi “bağlamından kopuk” ilan etti.
Aşağıda halka açık T.B.M.M. arşivinden Beden Terbiyesi ve Spor ile ilgili kanunların numara ve isimleri var.
Bunlara istinaden ve King Santillana‘nın yukarıdaki sualine ek olarak soruyoruz:
“Türkiye Cumhuriyeti devletinin Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras alıp bugüne kadar getirdiği spor teşkilatı ile onu sevk ve idare eden aşağıdaki kanunlar gün gibi ortada iken “1959 Öncesi Şampiyonlukları” neye dayanarak hukuksuz ilan ediyorsunuz?“
Ve yineliyoruz:
“Biz naçizane Fenerbahçe’nin 1959 öncesi başvurusuna katkıda bulunduk ve hepsini size dün (halka açık şekilde) yolladık. Siz de Galatasaray’ın itiraz dosyasını hazırladığınızı söylediniz. Elinize sağlık. Yayınlayın, tartışalım…”
Tabii “1959 öncesi şampiyonluklar tek bir şekilde sayılabilir: Rengi sarı-kırmızı, forması ekseriyetle parçalı ve ismi G harfi ile başlayıp Y harfi ile biten bir kulübün şampiyonluk sayısının Fenerbahçe’den fazla olması halinde” fikrine siz de iştirak ediyorsanız, o başka…
CUMHURİYET DÖNEMİ MECLİSLERİ GENEL KURUL TUTANAKLARINA ERİŞİM SİSTEMİ
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 5. Dönem
KANUN NO:3530 : Beden terbiyesi Kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 6. Dönem
KANUN NO:3625 : Beden Terbiyesi Genel direktörlüğünün 1939 malî yılı Bütçe kanunu
KANUN NO:3872 : Beden Terbiyesi Genel direktörlüğünün 1940 malî yılı Bütçe kanunu
KANUN NO:4047 : Beden terbiyesi kanununa ek kanun
KANUN NO:4049 : Beden terbiyesi Umum Müdürlüğü 1941 malî yılı bütçe kanunu
KANUN NO:4163 : Beden Terbiyesi Genel direktörlüğünün 1938 malî yılı hesabı katî kanunu
KANUN NO:4197 : Beden Terbiyesi Genel direktörlüğünün 1939 malî yılı hesabı katî kanunu
KANUN NO:4235 : Beden terbiyesi kanununa ek kanun
KANUN NO:4239 : Beden terbiyesi Umum Müdürlüğünün 1942 malî yılı bütçe kanunu
KANUN NO:4360 : Beden terbiyesi Umum Müdürlüğü 1942 malî yılı bütçesinde değişiklik yapılmasına dair kanun
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 7. Dönem
KANUN NO:4404 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünün 1943 malî yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:4557 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1944 malî yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:4679 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1944 yılı Bütçe Kanununa bağlı A işaretli cetvelde değişiklik yapılmasına dair kanun
KANUN NO:4742 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1945 yılı yedi aylık Bütçe Kanunu
KANUN NO:4773 : Beden terbiyesi Genel Müdürlüğü 1945 yılı bütçesine 40 000 lira ek ödenek verilmesi hakkında kanun
KANUN NO:4802 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1940 yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:4810 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1945 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında kanun
KANUN NO:4827 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1946 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:4924 : Beden Terbiyesi kanununa ek 4047 sayılı kanunun geçici birinci maddesi hükmünün 1946′ yılı sonuna kadar uzatılması hakkında kanun
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 8. Dönem
KANUN NO:4963 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1947 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:4973 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1946 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:4979 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1946 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:5035 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1941 akçalı yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:5052 : Beden Terbiyesi Kanununa ek 4047 sayılı Kanunun geçici Birinci maddesi hükmünün 1947 sayılı sonuna kadar uzatılması hakkında Kanun
KANUN NO:5148 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1947 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:5153 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1948 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:5195 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1942 Akçalı sayılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:5214 : Beden Terbiyesi Kanununa ek 4047 sayılı Kanunun geçici Birinci maddesi hükmünün uzatılması hakkında Kanun
KANUN NO:5289 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1949 sayılı Ocak ayına ait Geçici Bütçe Kanunu
KANUN NO:5308 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1949 sayılı Şubat ayına ait Geçici Bütçe Kanunu
KANUN NO:5341 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1949 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:5444 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1943 Bütçe yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:5489 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1949 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:5535 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1944 Bütçe yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:5548 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1950 yılı Bütçe Kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 9. Dönem
KANUN NO:5718 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1945 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:5732 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1951 Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:5875 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1946 Bütçe yılı Kesin Hesap Kanunu
KANUN NO:5898 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1952 Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:6073 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1953 Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:6103 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1947 Bütçe Yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:6230 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1953 yılı Bütçe Kanununa Bağlı (A/1) işaretli Cetvelde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
KANUN NO:6282 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1954 Yılı Bütçe Kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 10. Dönem
KANUN NO:6502 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1955 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:6670 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1955 yılı Bütçe Kanununa bağlı cetvellerde değişiklik yapılması hakkında kanun
KANUN NO:6680 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1956 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:6923 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1957 yılı Bütçe Kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 11. Dönem
KANUN NO:7095 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1958 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:7226 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1959 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:7270 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1948 bütçe yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7271 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1949 bütçe yılı Hesabı Kati Kanunu
KANUN NO:7272 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünün 1950 malî yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7273 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1951 malî yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7274 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1952 malî yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7275 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1953 bütçe yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7276 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1954 bütçe yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7277 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1955 malî yılı Hesabı Katî Kanunu
KANUN NO:7446 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1960 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:7449 : Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü 1959 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A/1) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:7474 : Beden Terbiyesi Kanununa ek Kanun
KURUCU MECLİS — 1. Dönem
KANUN NO:276 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1961 yılı Bütçe Kanunu
MİLLET MECLİSİ — 1. Dönem
KANUN NO:11 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1962 Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:112 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1956 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:113 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1957 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:114 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1958 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:131 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1962 yılı Bütçe Kanununa bağlı cetvellerde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:190 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1963 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:258 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1963 yılı bütçe Kanununa bağlı (A/1) işaretli cetvelinde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:409 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1959 Bütçe Yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:414 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1964 Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:584 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1960 bütçe yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:585 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1961 bütçe yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:603 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1965 yılı Bütçe Kanunu
MİLLET MECLİSİ — 2. Dönem
KANUN NO:721 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1965 yılı Bütçe Kanununa bağlı cetvellerde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:726 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1966 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:816 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1966 yılı Bütçesinin (A/3) işaretli cetvelinde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:829 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1967 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1002 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1968 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1077 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1968 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A/1) ve (A/2) işaretli cetvellerde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:1105 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1969 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1146 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1962 Bütçe yılı Kesin hesap Kanunu
KANUN NO:1147 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1963 malî yılı Kesin hesap Kanunu
KANUN NO:1178 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1964 bütçe yılı Kesin hesap Kanunu
MİLLET MECLİSİ — 3. Dönem
KANUN NO:1202 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün 1965 bütçe yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:1285 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1970 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1298 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1966 bütçe yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:1352 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1970 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A/1) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:1370 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1971 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1494 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1971 yılı Bütçe Kanununa bağlı (A/2) işaretli cetvelde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:1500 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1971 yılı Bütçe Kanununa bağlı cetvellerde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:1530 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1965 yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:1563 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1972 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1693 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1973 yılı Bütçe Kanunu
MİLLET MECLİSİ — 4. Dönem
KANUN NO:1796 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1973 yılı Bütçe Kanununa bağlı cetvellerde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:1822 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1974 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1851 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1975 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1962 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1976 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:1967 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1975 yılı Bütçe Kanununa bağlı cetvellerde değişiklik yapılması hakkında Kanun
KANUN NO:2064 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1977 Yılı Bütçe Kanunu.
MİLLET MECLİSİ — 5. Dönem
KANUN NO:2142 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1978 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:2207 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1979 yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:2270 : Beden Tediyesi Genel Müdürlüğü 1980 Yılı Bütçe Kanunu
MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ — 1. Dönem
KANUN NO:2415 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1981 Malî Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:2627 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1982 Malî Yılı Bütçe Kanunu
KANUN NO:2760 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1983 Malî Yılı Bütçe Kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 17. Dönem
KANUN NO:3102 : Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü 1983 Yılı Kesinhesap Kanunu
KANUN NO:3289 : Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 18. Dönem
KANUN NO:3703 : 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu, 3289 Sayılı Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 179 ve 181 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun
KANUN NO:3751 : 21.5.1986 Tarihli ve 3289 Sayılı Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Değişik 13. Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 21. Dönem
KANUN NO:4644 : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilatı ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ — 22. Dönem
KANUN NO:5105 : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
KANUN NO:5674 : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Not: Yukarıdaki fotoğraf SALT Araştırma arşivinden temin edilmiştir.
Bu sitede “1959 Öncesi Şampiyonluklar” hakkında onlarca yazı kaleme aldık. Yine bu konuda Twitter hesabımızdaki bir flood içerisinde bilgi üzerine bilgi yayınlandı. Finalde, hepsi birbirinden kıymetli olan bu yazıların ve dökümanların bağlama kavuştuğu yer ise Türkiye Büyük Millet Meclisi, yani milli irade oldu. Evet, yolun sonu geldi! 1959 öncesi şampiyonlukların inkârı artık mümkün değil!
“1959 öncesini inkâr, imparatorluk mirasını inkardır.”
“1959 öncesini inkâr, devleti inkardır.”
Bunları dile getirirken tezimizi “Tarihin ve Devletin Devamlılığı” üzerine kuruyorduk. Çünkü Türkiye Futbol Federasyonu, aşağıdaki kurumların, yani devletin altında işliyordu. Dolayısıyla “Türkiye Futbol Birinciliği” ve “Milli Küme” de Türkiye Cumhuriyeti devletinin “ulusal ve resmî” futbol organizasyonları idi.
Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı
Türk Spor Kurumu
Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Türkiye’nin tarihsel sürecinde sporu idare eden mekanizmanın ismi değişse de sahibi hiç değişmedi.
Türk millî futbol takımının mazisini 1923’den başlatan tarih anlayışının “ulusal kulüp” şampiyonluklarını ise 1959’dan itibaren tanımasının zemininde bir Fenerbahçe kıskançlığı olduğunu hep söyledik. Bu çiğ duygunun insanları sürüklediği yerin, kendi kurucularını ve devleti inkar noktasına geldiğini hep yazdık. İşte ispatı!
Atatürk’ün Başbakanı Celal Bayar Diyor ki
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanaklar Arşivi” herkese açık. Burada yayınlanan 23 Haziran 1938 tarih ve 6/2692 numaralı belgede Başbakan Celal Bayar, “Spor Teşkilatı Hakkında Kanun Layihası”nı ve “Muvakkat Encümen Mazbatası”nı Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunuyor.
Peki metni bu kadar önemli yapan şey nedir?
Bu belgede yukarıda bahsettiğimiz spor kurumları silsilesi, yani 1959 öncesi şampiyonluklar, ilk kez bir “Kanun Layihası” içerisinde anlatılıyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu silsileyi “resmî ve ulusal” olarak sahipleniyor.
Hiç şüphesiz, hukukçular bunu çok daha iyi ifade edeceklerdir. Fakat işin özünde, bu metin sayesinde Fenerbahçe’nin tezine türlü yalanlarla karşı çıkanların bütün argümanları temelden başlayarak birer birer yıkılıyor.
Netice itibariyle Galatasaray’ın “hukuki temeli ve geçerliliği bulunmayan, gayriciddi iddia” dediği şeylerin aslında (Atatürk’ün son Başbakanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü Cumhurbaşkanı) Celal Bayar’ın T.B.M.M.’ye sunduğu bir kanun olduğu ortaya çıkarken, Türkiye Futbol Federasyonu’nun “1959 Öncesi Şampiyonluklar” konusunda kaçacak bir yeri kalmıyor.
Bu araştırmaların nihai başarısındaki ana etken, camianın lideri olan Fenerbahçe Başkanlarının ve Yönetim Kurullarının yüreklendirmeleri olmakla beraber; başta Fenerbahçe ve Türk spor tarihi araştırmalarının büyük ismi ve bizim de yol göstericimiz olan Prof. Dr. Vahdettin Engin hocamıza ve bu mücadelenin kitlelere ulaşmasında büyük payı bulunan Metin Sipahioğlu ile tüm emeği geçenlere teşekkürü borç biliyoruz.
Evet, inkarcılar için yolun sonuna geldik. Bundan sonrası sadece zaman meselesi… Tarih boyunca bazen Milli Eğitim Bakanlığı’na bazen de doğrudan Başbakanlığa bağlı çalışan Türkiye Spor Teşkilatı ve Türkiye Futbol Federasyonu er ya da geç bilimin ışığında kararını verecek, “resmî ve ulusal” 1959 öncesi şampiyonlukların hakkını teslim edecektir.
Spor teşkilâtı hakkında kanun lâyihası ve Muvakkat encümen mazbatası (1/1125)
T.C. Başvekalet Kararlar Müdürlüğü
Sayı: 6/2692
23-VI-1938
Büyük Millet Meclisi Yüksek Reisliğine
İcra Vekilleri Heyetince 6-VI-1938 tarihinde Yüksek Meclise arzı kararlaştırılan (Spor teşkilâtı) hakkındaki kanun lâyihası esbabı mucibesile birlikde sunulmuştur.
Başvekil C. Bayar
Mucib Sebebler
Cumhuriyet rejiminin kurulmasını müteakip (1922) İstanbul’daki spor kulüpleri müşterek münasebetlerini temin ve yabancı federasyonlarla irtibat tesis etmek maksadile Avrupa’da olduğu gibi bir (Spor Teşekkülleri Birliği) kurmak istemişler ve buna (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) adını vermişlerdir.
Bu kurum nizamnamesile üzerine almış olduğu vazifenin ifasında suhulete mazhar olmak kaygusile Hükümete müracaat ederek (Menafii umumiyeye hadim) cemiyetlerden addolunmasını istemiş ve bu talep o zaman bir kararname ile isaf olunmuştur. Bu tarihden itibaren İstanbul’dan maada vilâyetler sporunu da idareye başlayan ve 1924 olimpiyadlarına katılmak Devletten gördüğü yardımı her yıl mütezayid surette tecdid ettiren T.İ.C.İ. Türkiye sporunun az çok inkişafına muvaffak olabilmiş ise de teşekkül tarzındaki hususî mahiyet dolayısile bütün sporcularca muta bir otorite haline bir türlü gelmemiştir.
1935’de toplanan spor kongresinin kararı ile adını (Türk Spor Kurumu’na) değiştiren bu müessese, sevk ve idareyi bir miktar merkezileştirmek ve gençliğin sporunu futboldan maada diğer, asrî ve vatan müdafaasına yarayacak sahalara (Kış sporları, atıcılık, yelkenli uçuş sporları)na teşmil etmiş ve millî sporlara da önem vermek çığırını açmıştır.
Fakat her iki devrenin verdiği tecrübeler ve son yıllarda garb memleketlerinde sporun sevk ve idaresinde tecelli eden fikirler ve hareketler sporun tıpkı Maarif ve Sıhhat işleri gibi bir Devlet işi olarak ele alınması lüzumunu ortaya koymuştur.
Birçok garb memleketleri neslin ıslâhını ve yurddaşların yüksek beden ve normal vasıflı insanlar olarak yetiştirilmesini memleket müdafaasının ve iktisadî kalkınmanın en mühim bir âmili olarak telâkki eylediklerinden spor ve beden terbiyesine birinci derecede yer vermişler ve sporun sevk ve idaresini yalnız Devlet hizmetleri araşma almakla kalmayıb ona Devlet makanizması içinde yer vermişlerdir. (Yugoslavya’da: Beden Terbiyesi Nezareti, Sovyetler Birliği’nde: Vekiller Heyeti’ne dâhil Beden Terbiyesi Başkanlığı, Almanya’da: Nazır mevkili Devlet Spor Başkanlığı, Fransa’da: Nezaret) gibi.
Garb memleketlerinin birçoklarına nisbetle sporda olan geriliğimizi kısa bir zamanda gidermek için sporda kuvvetli bir otorite ve disiplin kurmak şiddetli ihtiyacı da bu düşünceyi teyid eder.
Filhakika Maarif, iktisad, ordu ve halk gibi büyük insan topluluklarını sinesinde bulunduran müesseselerin beden terbiyesini ve sporu ancak müesseselerin üstündeki bir makamın prestiji ile sevk ve idare edebileceği düşünülerek bu kanun ile sporun sevk ve idaresi Başbakanlık makamı ile ilgilendirilmiştir.
(Spor Umum Müdürlüğü adı) başbakanlığın prestiji altında müstakil bir idare makanizmasının yaratılması ifadesidir.
Bu kanun ile kurulan (İstişare Heyeti) ise Umum Müdürlük nezdinde yüksek bir istişare makamı tesis eder, muhtelif vekâletlerde spor hareketleri için gösterilecek temayülleri inceler ve spor başkanlığının bütün teknik müdevvenatını hazırlar. Nâzım, nasihatçi, sporun önemini tebarüz ettirici bir heyettir. Ayni fikir ve gaye iledir ki spor ve beden terbiyesi ile ilgili vekâletlerde işlerini sevk ve idare edecek bir (Spor Umum Müdürlüğü) ihdası derpiş ve iltizam edilmiştir.
Sporun kısa bir zamanda ileriye yol almasını sağlayacak bir âmil de ordu gibi iktisad ve Nafia
Başkanlığı gibi kalabalık insan kitlelerini toplu bir halde bulunduran müesseseler, fabrika ve iş evlerinde çalışmaktır. Bu sebebden bu gibi müesseseler (garb memleketlerinde olduğu gibi kendi adamlarına ve onların ailelerine spor ve beden terbiyesi yaptırmağa ve bunun yapılması için beden terbiyesi tesisleri vücuda getirmeğe bu kanun ile mükellef tutulmuştur.
Beden terbiyesini 45 yaşına kadar bütün yurddaşlara teşmil etmek üzere bütün Devlet dairelerinde çalışma ve bu yaşa kadar olan memurların her gün muayyen zamanlarda bir mütehassısın nezaretinde beden terbiyesi yapmaları mecburî tutulmuştur. Bu kanun ile kurulması düşünülen Yüksek beden terbiyesi enstitüsünün açılması sporun teknik ve sıhhat bakımlarından yükseltilmesini sağlamak ve memleketi çok muhtaç olduğu yüksek ve orta vasıflı uzman, öğretmen, antrenör ve monitörleri yetiştirmek bakımından en önemli bir ihtiyacı kapatmış olacaktır. Ancak Devlet bütçesinde birdenbire büyük bir yük olmamak için kanunda bu müessesenin kurulması bütçe imkânlarının müsaadesine talik edilmiştir.
Memlekette sporu büyük şehirlerden maada bütün kasabalı ve köylü halk tabakaları içine yaymak ve bilhassa millî sporlara (güreş, binicilik, atıcılık, cirid) şimdiye kadar olandan çok fazla önem vermek gaye edinilmiştir. Bu maksadla binicilik, cirid, atıcılık ve avcılık ile okçuluk dahi federasyonlar çerçevesi içine alınmışlardır. Bedenden olduğu gibi normal bakımdan da yüksek vasıflı bir Türk gençliği yaratmak gayelerin başında gelmektedir.
Yurddaşlara spor yaptıracak müessese, eskiden olduğu gibi bu kanunda dahi ordu ve mekteb haricinde kulüb olacaktır. Spor kulüblerinin adedi ne kadar çoğalırsa sporun yurdda yayılması da o nisbette artacağına göre bu kanun ile (köylerde 50 genç başına bir spor kulübü ve kasaba ve şehirlerde de 500 genç başına bir spor kulübü kurulması düşünülmek suretile) alâkalılar klüblerin sayısını arttırmakla mükellef kılınmaktadırlar. Fakat amatörler tarafından kurulan kulüblerin bir Devlet otoritesi ile olan çalışmalarında intizam ve inzibatın, idare heyetlerinin Spor Umum Müdürlüğü kademelerinde tasdik edilmek suretile temin edilmek lüzumu uzun yılların tecrübelerinin mahsulüdür. Spor, sağlık ve kültür gibi bir Devlet hizmeti olarak telâkki edilince pek tabiî olarak Spor Umum Müdürlüğü’nün müsaadesine iktiran etmeyen beden terbiyesi ve spor müesseseleri vücude gelmemek icab eder.
Bölge ve kulüblerin yıllık mesaisini destekleyecek ve şimdilik vilâyet merkezlerinde yapılmağa başlanılan spor sahaları ile diğer spor tesislerini vücude getirmeğe yardım olmak üzere vilâyet hususî idarelerile belediyelerin bütçelerine konulan yardım parası bu müesseselerin zaten birkaç yıldan beri ödemeğe alışmış oldukları. mütevazi bir yardımdır. Spor kurumu gelirinin ve bütçesinin hakikate uygun ye mütevazin olmasını teminen bu yardımın muayyen ve mukannen bir hadde tesbiti maksadile lâyihaya hükümler konulmuştur.
İki yıldan beri memlekette spor sahalarını ve tesislerini vücude getirmek için girişilen teşebbüsü devam ettirmek, memlekette sporu yaymak en önde gelen tedbirlerden ise de bu yıl bütçesine konmuş olan 239 bin küsur liralık yardım parası, bu yıl bir çok sporların mefluç kalmasına sebeb olacak kadar az olduğundan bu kanunun kabul ve tasdikini müteakib spor için munzam bir yardımın acele düşünülmesi icab edecektir.
Spor umum müdürlüğü teşkilât ve kadrosunun alması lâzım gelen kati şekil gelecek sene tespit ve teklif edilmek üzere 1938 malî senesi bütçe ve kadrosunun verilecek tahsisata göre İcra Vekilleri Heyetince tespit ve tasdiki zarurî görülmüş ve ona göre hükümler konmuştur.
Muvakkat Encümen Mazbatası
T.B.M.M. Spor Teşkilatı Kanunu Layihası Muvakkat Encümeni
Esas No. 1/1125
27-VI-1938
Yüksek Reisliğe
İcra Vekilleri Heyetinin 23-VI-1938 tarih ve 6/2692 sayılı tezkeresile Kamutay yüksek katına arzı kararlaştırılan ve Bütçe, Dahiliye, M. Müdafaa, Sıhhat ve Maarif encümenlerinden seçilen üçer üyeden teşekkül eden muvakkat encümenimize havale buyurulan spor teşkilâtı kanun lâyihası, Dahiliye vekili Şükrü Kaya ve Başvekâlet müsteşarı Kemal Gedeleç hazır olduğu halde tedkik ve müzakere edildi:
Hükümetin mucib sebebler lâyihasında serdeylediği sebeblere ve Dahiliye Vekili ile Başvekâlet müsteşarı tarafından verilen izahlara göre teklif esas itibarile ve aşağıda arz edilen encümence yapılan değiştirmeler ve tadillerle kabaule şayan görülmüştür:
1 – Hükümetin teklifinde zikredilen (Spor Teşkilâtı Kanun Lâyihası) adı (Beden Terbiyesi Kanunu)na tahvil edildi. Çünkü: Beden terbiyesi şamil mefhumu içinde yer alan cüzülerden birisidir.
2 – Merkez istişare heyetinin bir kısım vazifeleri tamamile istişarî mahiyette ve diğerleri de karar alıcı mahiyette olarak tasrih edilmek suretile sadeleştirilmiş ve vuzuhlandırılmıştır.
3 – Vilâyet, kaza ve nahiyeler istişare heyetlerinde vazifedar edilenlerin sayısı bunlardan en lüzumluları alıkonmak suretile tahdid edilmiştir.
4 – Hükümetin 11inci maddesine lüzum görülmedi; çünkü belediyelere ve hususî idarelere zaten lüzumu olan mükellefiyetler konmuştur.
5 – Halkevleri teşkilâtı, öteden beri yurdda beden terbiyesinin yayılmasına hizmet etmiş müesseselerden olmak bakımından bu teşkilâtın bazı spor nevilerile iştigal eylemelerini sağlayacak istisnaî hüküm kondu.
6 – Hükümetin 14üncü maddesinde istenilen beden terbiyesi mecburiyetlerinin şimdilik her tarafta ve tamamen tatbiki güç görülerek Hükümetin tatbik imkânına bırakılmıştır.
7 – Spor kulüplerinin kendileri tarafından seçilen idare heyetlerinin bölgelerin tasdikinden geçirilmesi hakkındaki Hükümet teklifi gençliğin hevesini kırar telâkkisile onaylanmadı.
8 – Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü’nce yurdda yapılacak teşkilâttan başkaca hususî eşhas ve müesseselerin beden terbiyesini doğrudan doğruya veya endirek olarak ilgilendirecek teşebbüslerine açık kapı bırakılması sporun yurdda yayılmasını çabuklaştıracak bir âmil telâkki edilmesindendir.
9 – 2 maddede Hükümetin teklif eylediği müstakil bütçe kaydi usul ve teamüle uygun görülmediğinden mülhak bütçe olarak tadil edilmiştir.
Umumî Heyetin tasvibine arz edilmek ve müstaceliyetle kabul buyurulmak dileğile Yüksek Reisliğe sunulur.